Malcolm In The Middle – Tanıtım
21 yorum pirate 23 Haziran 2016 09:13
KÜNYE
Türü: Komedi (Kahkaha Efektsiz, Tek Kamera)
Sezon – Bölüm Sayısı: 7 Sezon, 151 Bölüm
Yayın Aralığı: 9 Ocak 2000 – 14 Mayıs 2006
Süre: 22 dk.
Mutfaktakiler: Linwood Boomer, Michael Glouberman, James Simons, Don Voorhies
Kanal: FOX
Dizimiz, sosyo-ekonomik seviyesi düşük, kalabalık bir ailenin 4 oğlundan biri olan Malcolm’ı merkezine alan bir aile komedisi. Dizinin ismi de zaten buradan geliyor: Malcolm In The Middle. Ama kamera sadece Malcolm’e odaklanmıyor tabii ki. Ailenin tüm fertlerinin içinde bulundukları eğlenceli durumları yeterli süre dağılımıyla izleme şansını yakalıyoruz.
Sıradan işlerde çalışıp, ailelerinin kıt kanaat geçimlerini sağlayan Lois ve Hal ikilisi, her biri ayrı ayrı baş belası olabilen 4 erkek çocuğa sahip.
Ailemizin babası Hal, kendi halinde, hayattan fazlaca bir beklentisi olmayan, küçük şeylerle mutlu olmasını bilen, rahat bir adam. Acayip işlere sarmaya meraklı, normal görünen şeylere bile farklı yaklaşımlar getirebilen, yaptığı şeylerle ve verdiği tepkilerle sizi her an şaşırtabilme potansiyeli olan biri. Karaktere hayat veren isim, Breaking Bad‘den tanıdığımız Bryan Cranston.
Hal, bu kadar rahat bir adam olunca ailenin reisi olma unvanı haliyle ailemizin annesi Lois‘e kalıyor. 4 yaramaz erkek çocuğunu disipline etmek kolay bir iş değil. Hal’i de sayarsak 5 aslında! Doğal olarak bir disiplin delisi olmak zorunda kalan karakterimiz, çocuklarını hizaya sokabilmek için birbirinden ilginç disiplin ve sorgulama taktiklerine başvuruyor, akla gelmez binbir türlü ceza ile onları ehlileştirmenin yollarını arıyor. Bu işte uzmanlaşan Lois’i kolay kolay kandırmak da mümkün değil! Haliyle çocuklarının çok çekindiği ve korktuğu bir anne Lois. Tabii ki çocuklarını çok seviyor ve onları çok önemsiyor. Karaktere Jane Kaczmarek hayat veriyor.
Oğlanlardan en büyüğü, yatılı askeri lisede okuyan Francis. Ailenin sorun çıkarmaktan en fazla zevk alan üyesi. Hobi olarak, sırf eğlence için sorun çıkaran biri diyebiliriz onun için. Bu sorumsuz hareketlerinin sonucu olarak da annesi tarafından evden uzaklaştırılıp disipline olması için yatılı askeri liseye gönderilmiş zorla. Ama onu askeri lise bile disipline edemiyor tabii ki! Orada da binbir türlü sorun çıkarmaya devam ediyor. Hatta telefon konuşmaları ile de kendisine aşırı seviyede saygı duyan ve onu çok seven diğer erkek kardeşlerine sorun çıkarmalarında veya çıkardıkları sorunlardan paçayı sıyırmaları konusunda yardımcı olup evdeki sorunlara katkı sağlamayı da ihmal etmiyor. Karakteri Christopher Masterson canlandırıyor.
Francis’in bir küçüğü Reese de tam bir baş belası. Ailenin en aptal üyesi. Haliyle zevk için çıkarmaya çalıştığı sorunlar veya sorunlara getirdiği çözüm önerileri epey aptalca kaçabiliyor. Çoğu sorununun çözümünü şiddette arayan biri, okulunun kabadayılarından. Bir kızdan hoşlandığında ise tamamen kendini kaybediyor, azıcık aklını da yitirip saçma salak tepkiler gösterebiliyor. Karaktere Justin Berfield hayat veriyor.
Reese’in bir küçüğü, dizimize adını veren Malcolm. Ailenin en zeki üyesi. Normal bir şekilde öğrencilik hayatına devam ederken bir öğretmeninin dikkatini çeken Malcolm’ın girdiği zeka testinde IQ‘su deha seviyesinde çıkınca (165) okulun özel sınıfına alınır ve öğrencilik hayatı bir anda değişir. Artık okulun en fazla dalga geçilmeye müsait öğrencileri olan Krelboynelardan biri olmuştur. Tabii bu yeni sınıf arkadaşlarına uyum sağlaması o kadar da kolay olmayacaktır. Ağabeyi Reese kadar saçmalamasa da o da bir kızdan hoşlandığında garip tepkiler verebiliyor. Ailenin erkeklerinin genetik kusuru işte!
Evde bir sorun çıktığında diğer kardeşleri çözüm için onun yüksek zekasından medet umuyor. Annesinin verebileceği tepkiler üzerine kafa yorarken ise bu konuda ekstra tecrübeye sahip Francis’ten bolca fikir almayı da ihmal etmiyor. Herkesin kolayca kanının kaynayabileceği sevimli çocuk, akıllı bıdık. Francis’in kendisi dışında ailedeki en normal insan olduğunu düşünmesi ve ona olan hayranlığı ise en büyük handikabı bana göre. Karaktere Frankie Muniz hayat veriyor.
Ailenin en küçük oğlu ise Dewey. Ailenin en anormal üyesi. Farklı bir kafa yapısı, farklı bir hayal dünyası var. Aptal desen aptal değil, zeki desen zeki değil, garip bir çocuk. Tıpkı babası gibi ailenin tepkileriyle şaşırtan üyelerinden biri. Çoğu zaman sürüye uymayı tercih ediyor olsa da kalabalık aile içinde unutulduğu zamanlarda sıkıntı çıkarmadan kendi işini kendi görmeye çalışan, o ya da bu şekilde şekilde başının çaresine bakmayı öğrenmiş bir çocuk. Karakteri Erik Per Sullivan canlandırıyor.
Bunların dışında dizide en çok karşımıza çıkan 2 karakter şunlar:
Tırıvırı Bilgiler ve Yazarın Görüşü
- 7 sezon boyunca 46 ödül kazanan ve 114 ödül adaylığı alan dizinin yetişkin başrol ikilisi Jane Kaczmarek ve Bryan Cranston‘ın birçok defa aday gösterilmiş olsalar da Altın Küre veya Emmy ödülü kazanamamış olmaları üzücü. Keza 2 isim de çok iyi iş çıkarmış dizide.
- Bryan Cranston’ın Breaking Bad‘te başrolü paylaştığı Aaron Paul, Francis rolü için seçmelere katılmış fakat seçilememiş. Böylece ikilimiz 8 sene daha önce aynı projede buluşma fırsatını kaçırmış.
- Dizi ilk olarak UPN kanalına sunulmuş, beğenilmeyince FOX kapmış.
- Dizinin 7 sezonu süresince, aralarında Cameron Monaghan, Hayden Panettiere, Beth Grant, Tricia O’Kelley, Patrick Warburton, Susan Sarandon, Betty White, Brenda Strong, Danielle Panabaker, Busy Philipps, Heidi Klum, Alexander Gould, Kat Graham, Lyndsy Fonseca, Leah Pipes, Yvette Nicole Brown, Emma Stone, Christina Ricci, Alanna Masterson, Michaela Watkins, Dakota Fanning ve Ashley Tisdale‘in de bulunduğu birçok ünlü isim diziye konuk olmuş.
- Genelde bu tarz hamleler beni rahatsız etse de Malcolm’ın olaylar esnasında kameraya dönüp seyirci ile konuşmasının beni hiç mi hiç rahatsız etmediğini, aksine sevdiğimi söyleyebilirim.
- Henüz ilk sezonu bitirdikten sonra dizinin sitede tanıtımı olmadığı için bu tanıtımı hazırlamaya karar verdim. Dizinin ilk sezonunu çok sevdiğimi, karakterlerin tamamına bayıldığımı söylemeliyim. Çok başarılı bir cast seçimi olmuş gerçekten. Jane Kaczmarek’ın performansına şapka çıkarıyorum zaten. Dizinin en büyük şansı kesinlikle o! Dizinin ilk sezonunu izlerken kahkaha attığım anlar da oldu, gülümsediğim anlar da ve hiç sıkmadı kesinlikle!
Hatam varsa affola! İzleyecek olanlara iyi seyirler.
Dizi Jeneriği
Fragman
O zaman nasıl görünüyorlardı, şimdi nasıl görünüyorlar?
https://www.youtube.com/watch?v=66nL-dcE_1o
yorumlar
Dizi listemde. Mutlaka edinip izleyeceğim. Eline sağlık @pirate
Diziyi izlemeye karar verdim. Bu yaz bi ara izlerim diye düşünüyorum
Eline sağlık @pirate
TNT’de sabah kuşağında denk geldikçe aralardan 5-10 bölümünü izlemiştim zamanında bu dizinin. Jane Kaczmarek’i Cooper Barrett’s Guide to Surviving Life’da gördüğümden beri de aklımdaydı son 2 aydır diziye başlamak. Geçen hafta başladım sonunda. İyi ki de başlamışım. Çok eğleniyorum izlerken. Tek korkum var o da: ‘Çocuklar büyüdükten sonra da bu kadar keyif alabilecek miyim?’
Eline sağlıklar için teşekkürler.
Benim eksi komedilerden izlemek istediklerim listesinde başlarda Malcolm in the Middle, beğeneceğime de çok inanıyorum. Çok güzel tanıtmışsın eline sağlık.
S02E03
Önceki bölümlerden farklıydı. Hem eğlenceli hem de duygu yüklüydü. Çok güzeldi gerçekten.
S02E06
Melody Perkins sağ olsun çocukların kısımları o kadar eğlenceliydi ki Hal-Lois kısımları araya girip durdukça sinir oldum valla. Hal-Lois kısımlarının sadece en sonundaki yatıştırma sahnesi güzeldi.
Dewey de süperdi harbiden bu bölüm.
Bir de bu kızın oyunculuk kariyeri nasıl bu kadar sönük kalmış anlamadım. Bir para babası bulup, evlenip, çoluk çocuğa mı karışmış acaba. Başka bir açıklamayı mantığım almaz çünkü.
Ben de TNT sayesinde tanışmıştım bu muhteşem diziyle. Tekrar izlemek isterdim ama maalesef adamakıllı altyazısı yok 3. sezondan sonra.
Evet altyazı sıkıntısı var bu dizinin. Bu durumu bilerek oturdum zaten ben de başına. Olan bölümleri Türkçe altyazıyla, olmayanları altyazısız izlemeyi göze alarak daldım diziye. Dili de hafif zaten, altyazısız izlemek pek sıkıntı yaratmıyor.
S02E12
Malcolm, Malcolm, Malcolm!
Tania Raymonde, çok iyi bir giriş yaptı diziye hakkını vermem gerek. Çok eğlendim bu bölüm onun sayesinde.
S03E22 (Sezon Finali)
Sezonun en eğlenceli bölümü buydu galiba.
Kötü değildi tabi ama; ilk 2 sezonun altında kaldı bence 3. sezon. Bunda Francis’in sahnelerinin tamamına yakınının çekilmez hale gelmesinin payı çok büyük.
S04E11
Francis’in sahneleri daha da çekilmez hale geldi bu sezon. O kadar gereksiz bir hal aldı ki sıkıntıdan patlamamak elde değil gerçekten onun sahnelerinde. Alman adamın konuşması da diziden soğutuyor ayrıca insanı. Lois’e ilk 2 sezondaki kadar sahne yazılmayıp, Krelboynelar da tarih olunca en zayıf sezonu yaşıyoruz diyebilirim.
Hal’in sahneleri epey eğlenceliydi bu arada bu bölüm. Dewey de harbi dayaklıktı hani!
S04E13
Hayden Panettiere, çalı süpürgesi saçları, şişe gözlüğü ve Malcolm’ü alt eden zekasıyla büyük renk kattı bölüme.
4. sezon, dizinin açık ara en kötü sezonu oldu. Umarım 5. sezonda toparlar.
5. sezon, 4. sezondan da kötü bir sezon oldu. Dizi, düştükçe düşüyor gözümden. Son 2 sezon pert!
Kaldı 2 sezon, hadi hayırlısı!
6. sezon, son 2 sezona oranla biraz daha çekilir durumdaydı. Beğendiğim 3-4 bölüm falan da oldu aralarda. Ama yine de zayıf bir sezondu kesinlikle.
S07E03
Jamie’nin ilk kelimelerinin tam da o an beklediğim, cuk oturacağını düşündüğüm ve çok istediğim üzere ‘Shut up!’ olması:
S07E04
Uzun zaman sonra izlemekten en çok keyif aldığım, en çok eğlendiğim bölüm oldu.
S07E16
Lois’in zalimliğinin en fazla keyif verdiği bölümdü.
S07E22 (FİNAL)
Diziye uygun bir kapanış olmuş.
Bu sezon, son 5-6 bölümlük periyot hariç son 3 sezondan daha keyifli geçti. Francis’in fazla gözükmemiş olması bu sezona artı değer kattı bana göre.
Ama bu dizinin miladının 3. sezon sonunda dolduğu, ilk 2 sezonu izlemenin verdiği keyfi diğer sezonların bir daha veremediği düşüncem baki hala.
Ekstra doygunluğun da etkisiyle muhtemelen tek özleyeceğim şey ise her bölümün jenerik kısmından önce yayınlanan bölümle alakasız, aile fertlerinin garipliklerine şahit olduğumuz minik anlar olacak.
https://twitter.com/TVGuide/status/1215287175257972741
Bryan Cranston, bir film ihtimaline yeşil ışık yakan bir konuşma yapmış geçenlerde.
Film ihtimalini yine dillendirmiş.
Bir sürü istemem yan cebime koy konuşması yapmış ama bir süredir bu ihtimali pazarlamakta bana göre kendisi. Umarım bu pazarlama çalışmaları olumlu sonuç verir elbette. Jane Kaczmarek-Bryan Cranston ikilisini yıllar sonra 8-10 torunlu birer dede-nine olarak izlemek isterim kesinlikle güzel bir hikayede.