Nashville — tanıtım
117 yorum rpdi 06 Şubat 2013 13:38
Glee, Treme ve Smash gibi müzikal ya da içinde bol bol müzik barındıran diziler başarı elde edince, karşımıza bu tarzda yeni yeni diziler çıkmaya devam ediyor. Bunun son örneği ise ABC‘den geldi: Nashville.
Bu sefer, Amerika’da müziğin başkenti kabul edilen Nashville’de, Country sanatçılarının hayatı ve müziğinin perde arkası bizlere sunuluyor. Yanına, farklı farklı karakterlerin, izlemesi birbirinden keyifli hikayeleri de ekleniyor. Sadece bizim kültürümüze epey uzak olan Country müziğin kullanılması ise müzikseverlerin diziden uzak durmasına engel olmuyor. Öyleyse yazının devamına buyurun ve hep birlikte tanıyalım bu bol müzik barındıran, başarılı ve parlak diziyi.
Başlıklar :
Hakkında
Konu
Kadro ve Karakterler
Reytingler
Müzikler
Son Söz
HAKKINDA
Dizinin yaratıcısı, Thelma & Louise‘nin senaristi olan ve aynı zamanda bu yapımla Oscar kazanan Callie Khouri. Kendisi aynı zamanda dizinin prodüktörlerinden biri. Diğer prodüktörler ise R.J. Cutler (The September Issue, The War Room), Dee Johnson (Boss, The Good Wife, E.R.) ve Steve Buchanan şeklinde.
İlk bölümü Callie Khouri yazdı, R.J. Cutler da yönetti.
Dizimiz, açılışını 10 Ekim 2012’de yaptı ve halen de Çarşamba akşamları yayınlanmaya devam ediyor. Türkiye’de ise her Cumartesi, saat 22:15’te, Dizimax Entertainment‘te izleyebiliyorsunuz.
Son olarak, ilk sezonun 22 bölüm süreceğini de hatırlatıyor ve dizinin konusuna geçiş yapıyoruz.
KONU
Country müziğin kraliçesi olarak tanınan, efsane şarkıcı Rayna James’in yıldızı artık yavaş yavaş sönmeye başlamıştır. Çünkü şarkıları eskisi gibi dinlenmemekte ve albümlerinden iyi satış rakamları elde edilememektedir. Sebebi ise elbette ki bu şarkıların yeni nesile hitap etmemesidir. Prodüksiyon şirketi, şarkıları üzerinde yeni düzenlemeler yapmayı düşünse de Rayna, bu fikre sıcak bakmamaktadır.
Kariyerinde olduğu gibi özel hayatında da sorunları vardır başarılı şarkıcımızın. Arasının yıllardır kötü olduğu babası, ülkenin en zengin iş adamlarından biridir ve belediye başkanlığı seçimlerinde aday olması için Rayna’nın kocası Teddy’i ikna etmiş, kazanması için de büyük çaba sarf etmektedir. Bunun için de kızı Rayna’nın şöhretinden ve popülerliğinden yaralanmak ister. İşin içine politika girince, başka olaylar ve skandallar da kaçınılmazdır doğal olarak.
Bu sıkıntıların yanına son olarak Juliette Barnes eklenir. Juliette, yeni neslin genç ve en parlak Country yıldızıdır. Oldukça güzel, seksi ve göz dolduran bu kızın, ne kadar yetenekli olduğu ise tartışmaya açık bir mevzudur. Genç yaşta şöhreti yakalamanın verdiği şımarıklığı ve küstahlığı ile en baştan Rayna’nın nefretini kazansa da Rayna’nın kariyeri bu kıza bağlıdır. Çünkü prodüksiyon şirketi, Rayna’nın Juliette ile birlikte bir düet yapmasını, birlikte bir turneye çıkmalarını ve bir süre daha birlikte iş yapmalarını ister. Rayna ise kendi tahtına göz diken ve bu hırsla akıl almaz şeyler yapabilecek, hayatında tanıdığı bu en tahammül edilemez insanla iş yapmayı hiçbir şekilde istememektedir. Fakat söz konusu kariyeri olunca kararını yeniden gözden geçirmesi gerekir.
Bu cümlelerden de anlayacağınız üzere, müzik dünyasının arka yüzü ve kuşak çatışması gibi konulara eğilen, içinde dozu iyi ayarlanmış entrika barındıran, keyifli bir seyirlik var karşınızda. Aslında diziyi tek bir konu da beslemiyor. Farklı karaktere ait, farklı ve elbette bir noktada kesişen birkaç konu mevcut dizide. “Konu” başlığı altında, en önemli iki karakterimiz olan Rayna ve Juliette ilişkisini ele aldık. Gelin, diğerleriyle ilgili bilgileri de “Kadro ve Karakterler” başlığı altında vererek, konuyu açmaya devam edelim:
KADRO ve KARAKTERLER
Rayna James (Connie Britton)
Rayna’dan konu kısmında yeteri kadar bahsettik. Bunlara ek olarak söyleyebileceğim bir şey yok sanırım.
Karakteri, dizinin yapımcıları arasında da yer alan, ünlü oyuncu Connie Britton canlandırıyor. Friday Night Lights‘ta beş sezon boyunca ana rollerden birinde izlediğimiz aktrist, o bittikten sonraki sezon American Horror Story‘de yer almıştı. Şarkıcı kimliğiyle de tanınan Connie Britton, dizinin kurgu boyutunda çok büyük bir müzik yıldızı olsa da bu konuda gerçek izleyiciye çok bir şey vaat ettiğini söyleyemeyiz. Ama karakter, kendini bir şekilde sevdiriyor. Bu şekilde de dinleniyor. Bu rolüyle, geçtiğimiz Altın Küre ödüllerinde “En İyi Kadın Oyuncu” dalında aday olduğunu da belirtelim.
Juliette Barnes (Hayden Panettiere)
Konu kısmında bahsettiğim gibi, erken şöhretin verdiği şımarıklığa ve doyumsuz bir kişiliğe sahiptir Juliette. Babası olmadan, uyuşturucu bağımlısı bir anneyle büyümüş ve çocukluk döneminde büyük yaralar almıştır. Nashville yollarına düşüp, çok kısa bir sürede, çok iyi bir konuma gelse de daha fazlasını istemektedir ve bunun için de her türlü şeyi yapmaya hazırdır. Karakter, böyle böyle kendinden nefret ettirse de bazı noktalarda hak veriyorsunuz kendine. Bazen de kıza öyle şeyler yapıyorlar ki bir anda sempati duymaya başlıyorsunuz.
Karakteri, Heroes‘tan tanıdığımız, sonradan Scream 4 gibi popüler filmlerde de gördüğümüz, genç oyuncu Hayden Panettiere canlandırıyor. Juliette, başta klasik bir tipleme gibi görünse de aslında bayağı inişli çıkışlı, karmaşık bir yapısı var ve Hayden de rolün üstesinden çok güzel geliyor. Şarkıcılığı konusunda yine çok parlak değil; ama zaten karakteri gereğince öyle olması da gerekmiyor malumunuz. Connie Britton gibi Hayden de geçtiğimiz Altın Küre Ödüllerinde, bu rolüyle “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” dalında aday gösterilmişti.
Deacon Claybourne (Charles Esten)
Deacon, Rayna’nın grubunun lideri. Aynı zamanda çok iyi bir söz yazarı ve gitarist. Genç yaşlarındayken Rayna ile sevgili olan; fakat uyuşturucu sorunları nedeniyle onu kendinden uzaklaştıran ve başka birine kaptıran Deacon, yine de Rayna’nın yanında çalışmaya devam etmiş. Ondan ayrılıp kendi kariyerine yoğunlaşsa, şu an çok daha iyi yerlere gelebileceğini bildiği halde, ısrarla onu terk etmemiş bu güne kadar. Fakat şimdi, Juliette’in birbirinden cazip teklifleri var karşısında.
Karakterimiz, Charles Esten tarafından canlandırılıyor. Oyuncuyu Big Love ve Enlightened‘tan tanıyabilirsiniz.
Scarlett O’Connor (Claire Bowen)
Scarlett, Deacon’ın yeğeni. Güzelliğini seyretmeye, aksanını da dinlemeye doyamayacağınız, dünyalar tatlısı bir hatun. Müziğe yeteneği olduğunu bilse de bunun yerine şiir yazmayı tercih eden, müzisyen sevgilisi için eğitim hayatını bir kenara bırakıp, onu desteklemek uğruna Nashville’e gelen ve bir barda çalışan, sadık ve fedekar bir kızcağız. Dizinin en büyük sürprizlerinden biri çünkü çok güzel ve sevilesi bir tip.
Scarlett, Claire Bowen tarafından hayat buluyor. Nashville, genç aktristin ilk büyük işi.
Gunner Scott (Sam Palladio)
Gunner’ın da Nashville’de bulunma sebebi şöhret. Yalnız bu arkadaş çok daha mütevazi; işinde sağlam ve emin adımlarla ilerlemeyi tercih eden; göründüğünden de çok daha çalışkan ve hırslı biri. Scarlett ile aynı barda çalışıyor ve kızdan bayağı hoşlanıyor. Scarlett’in söz yazma yeteneğini keşfettiğinde, şiirlerini şarkı sözüne çevirip onu da müzik yolculuğunda peşinden sürüklemeye ikna ediyor.
Karakterimiz, Sam Palladio tarafından canlandırılıyor. Episodes‘da küçük bir rolde izlediğimiz aktörün ilk büyük projesi Nashville.
Avery Barkley (Jonathan Jackson)
Avery, Scarlett’in uğruna birçok şeyi feda ettiği sevgilisi. Fakat o, bunun kıymeti bilmemekte. Scarlett’in yazdığı şarkıları ve Gunner ile birlikte yakaladığı, bu kendinden önce ön plana çıkma fırsatını fena halde kıskanmakta ve bunu önlemek için bazı şeytanlıklar peşinde.
Sezonun en nefret ettiğiniz karakteri olmaya aday Avery, Jonathan Jackson tarafından hayat buluyor. Oyuncuyu Terminator: The Sarah Conner Chronicles‘tan tanıyabilirsiniz.
Teddy Conrad (Eric Close)
Teddy, Rayna’nın kocası. Ekonomik sorunlarla boğuşuyor ve şimdi de çareyi belediye seçimlerinde arıyor. Bir yandan da karısının gölgesinde kalan adam olmaktan çıkıp, artık kendi de kameralar önüne geçebilme fırsatı yakalayacağı için bu konuda iyice hırs yapıyor.
Karakteri, Without a Trace, Chaos ve Suits gibi dizilerden tanıyabileceğiniz Eric Close canlandırıyor.
Lamar Wyatte (Powers Boothe)
Lamar Wyatt, Rayna’nın babası. Nashville’in büyük iş adamlarından ve kızıyla sorunları var.
Karakteri, Deadwood, Hatfields and McCoys gibi yapımlarda yer alan Powers Boothe canlandırıyor.
REYTİNGLER
Gelelim dizimizin reytinglerine…
Revenge‘in geçen sezonki yerini devralarak, Çarşamba akşamları saat 22:00’da yayınlanan Nashville, o saatte CSI ve Chicago Fire gibi iki büyük rakiple yarışıyor. İlk bölümünde 2,8 reyting – 8,9 milyon izleyici gibi iyi bir reyting elde eden dizi, sonraki bölümlerde reyting dilimi olarak 1,8 – 2,2 sularında gezinmeye başladı. Yani, Revenge’in reytinglerine kıyasla, az olsa da iyi sayılabilecek rakamlarla devam etti. Başucu kaynaklarımızdan Tvbythenumbers, “Dizi, şu anki haliyle kesin onay alır” diyor; fakat, Tvline şansının %50 olduğunu düşünüyor. Aldığı ödüller ve iyi eleştiriler ya da ABC’nin bu sezon iptal ettiği/edeceği dizi sayısı epey fazla olduğu için, şimdilik Nashville’in bu reytinglerle işi biraz daha kolay gibi görünüyor.
MÜZİKLER
Belki de dizinin devam edip etmemesi konusunda reytinglerin yanında, müziğinden elde ettikleri gelir de göz önüne alınır. Çünkü dizide kullanılan şarkılar, itunes üzerinden satışa sunuluyor ve belli aralıklarla bu şarkılar toparlanıp soundtrack albüm haline de getiriliyor. Şu ana kadar iki albüm çıktı bile.
Dizinin popüler olmuş şarkılardan biri için hazırlanan video klibi aşağıdan izleyebilirsiniz.
SON SÖZ
Başroldeki iki isim için “Ya seversin, ya da nefret edersin” durumu olduğu bir gerçek. Özellikle Hayden Panettiere için nefret edenler daha çoğunlukta gibi görünüyor. Ama gelin görün ki dizi, iki ismi birden sevmeyenleri bile bir şekilde yakalamayı başarıyor. Bunda etkili olan Scarlett, Gunner ve Deacon karakterlerinin, umduğumuzdan fazla sevilesi olmaları olabilir. Kendini defalarca dinletmeyi başaramasa da dizinin o anki dinamiğini ve duygusunu çok güzel ifade eden, kimi zaman hoş ve naif, kimi zaman eğlenceli şarkıları da olabilir. Ya da bir drama dizisi ile pembe dizi olmak arasındaki o sınırı koruyabilen, başarılı bir yapım olması da olabilir. Daha başka bir şeyler de olabilir elbette.
En iyisi siz, bu sezon başlayan en iyi dizilerden biri olan Nashville‘i bir deneyin ve bu sorunun cevabını kendiniz verin.
Tanıtım filmleri:
http://www.youtube.com/watch?v=dwF8UMLsBxk
yorumlar
The Walking Dead ve tam olarak olmasa da Teen Wolf gibi dizilerden ilham alan Nashville de After Show işine girişiyormuş. After Show, CMT ekranlarından yayınlanmayacakmış yalnız. Dizinin bölümünün CMT’de sona ermesinin ardından dizinin Facebook sayfasında Nashchat adıyla yayında olacakmış. Amy Brown isimli bir radyo sunucusunun sunacağı programın ilk konuğu ise Chris Carmack olacakmış.
Amerika’daki insanlar uyandığından beri haber kanalları patır patır spoiler dökülüyorlar. Kaç tane gördüğümün sayısı kaçtı artık, bunu izleyen az dikkatli olsun…
Şimdi baktım ispiyon içlerinize de… ABOVV!
Season 5B Promo (New Characters, New Music And New Episodes)
Biz bu haberi nasıl atlamışız ya? Rachel Bilson ve Kaitlin Doubleday takviyelerinden sonra keşke şu an bu diziyi izliyor olsaydım demedim değil hani!
Sonunda güncele ulaştım. 6×17 Hayatımda gördüğüm en güzel ürün yerleştirme reklamıydı Dizinin bir parçası olarak izleyince hiç batmadı bana.
Rachel bilson’ı daha iyi bir rolde görmek isterdim. Şimdilik pek önemli bir yeri yok dizide.
bu dizi de ne bitti, ne bitmedi. vakti zamaninda pilot’una goz atmisligim vardi. hala ekranlardaki yerini ve inadini anlamis degilim.
Amazon Prime Video 26 nisan tarihinde sisteminden kaldıracağını öğrendiğim an başına oturdum ve izlemeye başladım.
Drama, pembe, entrika ve müziği iyi harmanlamışlar ama izlerken beni biraz yordu nedense. Belki ilk bölümlere özgüdür dedim ama ilerledikçe yorgunluk artmaya başladı. Konuya çok hızlı girip uzun zamanda anlatması gereken hikayeyi bir bölüme sığdırmaya çalışmaları takip edilebilirliğini düşürmüş. Haliyle ilk sezonu tamamlayamadan doydum.
Aslında çekirdek kadro ve birkaç yan karakter ile daha izlenebilir ve keyifli olurmuş gibi geldi. Yani bu kadar kalabalık kadroya böyle bir senaryo için ihtiyaç var mıydı emin değilim.
Ve son olarak Connie Britton ve Hayden Panettiere şıkır şıkırdı. Rolle iyi bütünleşmişler. İzlerken keyif verdiler.
S01E01
Yayınlandığı dönemde ilk bölümünü denemiş ve pek beğenmemiştim. Şu sıralar Connie Britton’dan Spin City ve AHS ilk sezonu izliyorken bu da eksik kalmasın dedim ve bir şans daha vermeye karar verdim. Hayden Panettiere’i de özledim ki Heroes ve bunun dışında başka bir dizisi de yok ne yazık ki.
Vasat bir ilk bölümdü denebilir. Ekranda Connie Britton ve Hayden Panettiere olmamış olsa vasat bile olamazdı hatta. Kadrosunda Connie Britton, Hayden Panettiere ve Charles Esten dışında benim radarımda tanıdık bir oyuncu olmaması en büyük eksisi. En azından Rayna’nın kocası ve Rayna’nın kız kardeşi rolleri için başka oyuncularla anlaşılabilmiş olsaydı keşke. Pek tanımadığım diğer oyuncular arasından Clare Bowen ve belki Sam Palladio’ya alışabilirmişim gibi duruyor. Şarkılar da dizinin bir diğer eksisi olacak gibi. Nispeten kulak tırmalamayanı son dakikalardaki düetti sadece.
S01E02
*Rayna: Kocanda ne buluyorsun? Adamı öne çıkaran herhangi bir özelliği yok. Ve daha da önemlisi ona aşık olmadığın o kadar bariz ki!
*Deacon: Tamam anladık, hala Rayna’ya aşıksın da Juliette’i bu kadar ötelemesen, üzmesen mi?
S01E03
*Juliette, ilk bakışta sahte gibi görünse de ya da öyle görünmek için özellikle uğraşsa da gerçek biri. Rayna ise ilk bakışta gerçek gibi görünse de sahte biri. İşin özeti bu.
*Çocukların gösterisi tatlıydı.
*Boynuzlandığını bile bile 10 yıl boyunca evli mi kaldın cidden? Ne ezik adammışsın sen!
*Rayna kadar başına taş düşsün Deacon!
*Chloe Bennet ve Kimberly Williams-Paisley katıldı bu bölümle birlikte diziye. Chloe Bennet hoş geldi özellikle. Kimberly Williams-Paisley’nin karakteri Peggy,
*Bu manasız bağımlılığınla yordun, baydın be Scarlett!
*Bölümün sonundaki telefon konuşmasını saymazsak bölümde bir Scarlett-Deacon sahnesinin olmayışının eksikliği hissedildi bence.
S01E05
*Sakladıkları şey benim tahmin ettiğim 2 şeyden biri çıksa daha iyi olurmuş bence. Bu çok yavan kaçtı keza.
*O şarkındaki sözler cidden seni ve Rayna karşısında düştüğün durumu anlatıyordu be Deaconcık! Sevdim.
*Bu Avery niye kalmış bu dizide hep anlayamıyorum. İlk sezonun ortalarında bir yerde postalanması gerekiyormuş bence.
*Avery’nin sahnede büyük bir coşkuyla söylediği o şarkı dizideki şu ana kadarki şarkılar arasında en iyisiydi bence. Avery’nin performansı da fena değildi ama daha güçlü bir sese sahip başka birinin solistliğinde hit olabilme ihtimali olan bir parça.
*Tanıdık yüz sayısının çoğalması iyi bir şey. Bu doğrultuda Rya Kihlstedt ve Michiel Huisman dahil oldu bu bölüm de diziye. Rya Kihlstedt seductive, Michiel Huisman cocky bir başlangıç yaptı. Juliette’in randevuya çıktığı futbolcu oğlan ise ilk başta sıkıcı gibiydi ama sonradan tatlılaştı. Tilky Jones ve Rya Kihlstedt takviyelerinden memnun kaldım ama Michiel Huisman için aynı şeyi söyleyemiyorum kısacası.
S01E07
*Gunnar: Bok mu var bu Scarlett malında ya? Fıstık gibi manita yapmışsın; bak dalgana işte!
*Deacon: İyi çıkıştı da o çıkışı keşke Juliette mekanı terk etmeden önce yapabilseydin.
S01E08
Juliette: Sırf o hadsiz kadına had bildirmek için? 1 ay sürerse sürpriz olur.
S01E09
*Jane the Virgin dışında yollarımızın pek buluşmadığı Yara Martinez çıktı bölümün içinden. Hoş oldu onu görmek.
*
*O sondaki Didoluk bir şarkıydı sanki.
S01E10
*Sen ‘Geçersiz olsun.’ deyince geçersiz olmuyor beyim o! ‘Çok kısa süren bir evlilik tecrübesi yaşadım.’ diyecek ve susacaktın.
*Sam Palladio ile yüz yapıları baya benziyor. İyi kast seçimi olmuş yani bu açıdan değerlendirildiğinde David Clayton Rogers.
*Avery: Kucaktan kucağa dolaşır vaziyettesin şu an ama emin ol Marilyn’in kucağı Dominic’in kucağından daha sıcak, daha güvenli, daha özgür, daha akıllıcadır. Ama acınacak biri de değilsin işte. Umarım en kötüsü ne olacaksa o gelir başına.
*%85? Buna inanmamızı beklemiyorsunuz herhalde?
*Son sahne: Cidden mi? Tık yok mu? Ya da bu nasıl dirayet? Daha ne yapsın bu kadıncağız?
S01E11
*Nihayet Deacon!
*Ming-Na Wen çıktı bu bölümün içinden de. Bu 3. kişi oldu sanırım. Buraya uğrayana S.H.I.E.L.D.’e transfer olma sözü vermiş sanki ABC.
*Rayna, terbiyesizliklerine tam gaz devam ediyor. Sahnede Liam ile girdiği o haller ve Juliette’i düşürdüğü durum hiç hoş değildi. Poster desen ayrı bir saçmalık. Connie Britton’ı severim. Friday Night Lights, Spin City, Dirty John, SMILF ve 9-1-1’da hep severek izledim canlandırdığı karakterleri ama bu Rayna’yı sevmek imkansız cidden.
S01E14
*Scarlett: Şimdi midir yani? Cidden rahatsızsın/hastasın kızım sen!
*CC: Cidden kabul ettin mi? İmaj diye bir şey var, gurur diye bir şey var … Ağır saçmaladın.
*Parti için emek veren Juliette; üstüne konan Rayna. Hiç hoşuma gitmedi cidden.
*Jay Hernandez de katıldı bu bölümle birlikte kadroya. Ayrıca parti kapsamında müzik piyasasından 3-4 ismi konuk etmişler. Hiçbirini tanımıyordum sanırım.
S01E16
*Chris Carmack’ın diziye dahil olduğu bölüm de buymuş.
*Cidden mesleği ne bu Dante’nin?
S01E18
Jay Hernandez’i Magnum’dan severim ama burada aşırı iticiydi cidden. Her konuşusunda, her sırıtısinda suratının ortasına yapıştırasim geliyordu. Juliet’i de itici hale getirdi ayrıca. Chris Cormack’in karakterine de ısınamadım. Bekliyordum bu arada sonlarda gelen hamleyi ama ondan bağımsız konuşuyorum. Bu dizinin sempatik karakter bulma/sunma konusunda ciddi bir problemi var cidden.
S01E20
*Jolene: Eline, yüreğine sağlık.
*Scarlett: Sorunlu erkek mıknatısısin. Gunnar da boktanlikta Avery ile yarışacak noktaya geldi. Bir sorgulasan mı acaba cinsel kimliğini? Belki bi falansindir ha? Belki ihtiyacın olan bir kadındır?
S01E21 (Sezon Finali)
*Sondaki şarkı en iyi Juliet performansıydi kesinlikle.
*13 yıllık ayıklik çöpe atılacaksa böyle bir durumda atılabilir pekala. Kızgınlığına hak vermemek mümkün değil.
S02E02
3 sezon yenimiz var şu an için. Zoey’yi sevdim. Layla’yi da severim gibi. Jeff ise bir miktar antipatik tabii. Oliver Hudson dramalarda seviyor bu tarz karakterleri.
S02E03
Hiç şaşırtmıyorsun Juliette.
S02E04
*Bahşiş olarak bir spor araba. Dünyanın en pahalı fahişesi olmalısın Juliette.
*Karamel de şarkı söyleyemiyor olsa şaşırırdim zaten.
*Avukat hatunu bu tarz bir sebeple tekrar görmeyi beklemiyordum şahsen.
S02E05
Limonludan karamelliye geçmek yoğun bir tat farkı yalnız. Bir önceki karamelin tadını çıkaramadığın da düşünülürse. Sana uygun olan tat çilekli (şarkı yarışması kazanıp gelen yeni cici kız) sanki.
S02E06
Hiç akıllanmiyorsun, hiçbir öneriyi dikkate almıyorsun, her daim aklınla değil uçkurunla hareket ediyorsun. Senden cidden bir bok olmaz Juliette.
S02E07
Bölüm sonu: Beklediğim bir tepki değildi ama okeyim.
S02E10
Son sahne:
S02E11
*Deacon: Bu kez niye bok etme eğilimindesin? Niye böylesin sen?
*Juliette’e saran kalabalığa sesleniyorum: Si-ze ne?
*Teddy: Cidden sevmiş miydin? Pek belli etmiyordun da.
*Kelly Clarkson konuk oldu bölüme. Kendisi olarak.
S02E14
*Ölmüş olsun.
*Böyle de hoş olmuş ama ben kıvırcık halini tercih ediyorum şahsen.
*Juliette: Bu kadar memnuniyetsizliğin üstüne olayların bu noktaya geleceğini tahmin ediyordum elbette ama cidden çok kötü bir fikir bu. Daha kötü bir fikir olamazdı hatta.
*
onun için büyük nimet olur cidden. Bu subjektif bakış açısı. Objektife gelecek olursak: Bu çalmıyor aslında. Kadınlar anlamsız bir şekilde ona gidiyorlar ve kendilerini değersizleştiriyorlar.
*Charlotte Ross’u gördüğüme sevinmiştim. Bölümdeki Ruth-Deacon uyumu gayet iyiydi bence. Kontrol edip konukluğunun sadece 1 bölümle sınırlı kalmış olduğunu görünce çok şaşırdım cidden. Büyük bir hata olmuş. Kesinlikle devam etmeliymiş. En azından sezon sonuna kadar.
*İyi bir çakma erkek arkadaş oldun Layla’ya Will.
*Aşırı alıngansın be Avery! Kadın olmalıymışsın sen. Yanlış doğmuşsun.
*Zoey’nin Gunnar’ın ilgisizliğine, kabalığına, bencilliğine katlanmaya devam ediyor oluşuna anlam veremiyorum. Kesinlikle hak etmiyor bu kızı.
S02E17
*Cidden mi Will? Her zaman bir ilerisi? Bu mudur çözüm? Kıza acıyorum; sana değil.
*Avery: Juliette tepkisinde sonuna kadar haklı. Yapma bunu. Düşme buzlar kraliçesinin ağına.
*Juliette: Boşveeeeer! Seni kızdıran ölsün … Ölsün!
*O ikisi tura çıkacak öyle mi? Puşt başkanı da dahil etseydiniz turneye? Köçeklik yapardı.
*Bence de Deacon ile yaşamalısın Maddie. Bununla birlikte sinirini ufaklıktan çıkarmazsan sevinirim tabii.
*Savaş başlasın artık be Deacon! Çok bekledik. Çoooook! Şimdi başlamayacaksa ne zaman başlayacak? Hiçbir şey yapmazsan erkliğini fena halde sorgulamaya başlayacağım. Öncelikle
açman şart oldu.
*O puşt Teddy’nin sahip olduğu her şeyi kaybettiğini görmek istiyorum. Önce kızlarını, sonra tüm maddi varlığını ve başkanlığını ve son olarak da canını.
*Scarlett’in şarkısı kötüydü bence. Performansı şarkıdan da kötüydü. Tavrı zaten … Bunlara rağmen alkış koptu ya orada … Buz kestiren berbat bir şaka gibiydi.
S02E19
*Deacon: Ama olmuyor böyle. Hala fazla kibarsın. O televizyon programına çıkıp onların şovlarına ortak olmak da neydi öyle? Teşekkür bile ettin yahu! Yuh cidden sana!
*E-zik! Umarım bu kariyerini bitirecek bir an olmuştur buzlar kraliçesi.
*Juliette: Seven kıskanır. Bazısı hastalıklı seviyede kıskanır, bazısı ayarında kıskanır ama kıskanır. Bu parazit kıskanmıyor seni. Yani sevmiyor seni. Böceksavar kullanma ve bu paraziti ait olduğu çöplüğe postalama vaktin geldi.
S02E20
Kızgınsın, kırgınsın anlıyorum da … Başka insan evladı mı yok be Juliette?
Bu sahnede karar kılan senarist ekibini esefle kınıyorum.
S02E22 (Sezon Finali)
*O kadar insanın içinde? Deli misin sen? Hayır dese n’apacaktın? Çok ünlü biri olarak o imaj kaybını, o ego hasarını asla toparlayamazdın.
*Biri kusarken diğeri saçını tutacak noktaya geldi bunların ilişkisi. Hey koca zaman hey!
Gunnar & Scarlett & Avery: Eski günlerdeki gibi.
Deacon & Rayna & Luke: Eski günlerdeki gibi.
Will & Layla: Olması beklendiği gibi.
Juliette: Gelişine, beklendiği gibi.
S03E02
*Kısalar cidden fena şişiyor. Bu bölümdeki hali kaçıncı ayında bilmiyorum ama Hayden Panettiere’in durum baya fena.
*Laura Benanti de katıldı bu bölüm kadroya.
*Dizide Lennon Stella’yı daha fazla öne çıkarmanın bir yolunu bulsalar iyi olur. Baya seviyorum onu izlemeyi. Atarlı ergen motifleri içerisinde bile çok tatlı.
*Judith Hoag, kadrolu oyunculuktan çıkmış bu bölümle birlikte. (5 bölümü daha varmış ilerleyen süreçte tabii.) İyi oldu kesinlikle ayrılışı. Keza diziye hiçbir şey katmadı bence 2 sezon boyunca.
S03E03
*Kuzenlere ilk sahnelerini yazmışlar nihayet. Çok geç kaldılar bence. Bu kadar uzamamalıydı bu süreç.
*Alexa PenaVega, Derek Hough ve Brette Taylor gibi birkaç bölümlük takviyelerle gelmişler bu bölüm. Teddy dışında kimsenin yanı boş kalmadı böylece.
S03E04
*O nasıl bir amatörlüktür? Bizimki senaryoya göre 2 aylık hamile ama o ultrason görüntüsü en az 3-3.5 aylık.
-Deacon-Pam iyi oldu be! Kısa vade için cidden iyi bir eşleşme.
*Akıllı uslu bir şeye benziyordu ama kaçık çıktı bu Sadie biraz. Böylesi daha iyi oldu ama.
*Rayna’nın Sadie’ye yaptığı konuşma oldukça ikna edici bir konuşmaydı. Öncesi ve sonrası da gayet güzel jestlerdi elbette.
Sadie demişken; Sadie ve Teddy için bir çift denemesi gelse kötü olmaz bence.
S03E05
*Kapanışta Juliette ve Zoey’nin söylediği şarkı = Wynonna Earp
İkisine de pek yakışmamış bence şarkı. Daha tok ve daha çatallı bir ses istiyor kesinlikle bu şarkı.
*Layla: Sesi güzel ve bu kız zaten şarkı söyleyebiliyor. Dizidekilerin belki yarısından doğru düzgün ses çıkmıyor. Bu muameleyi hak etmiyor kısacası.
S03E06
Daphne’yi öyle bir ortama sokman büyük düşüncesizlikti cidden Maddie.
S03E07
*Güzel şeyler niye çabuk bitiyor? Özleyeceğim seni Pam. Baya özleyeceğim hem de. Bu kadının gitmesine nasıl izin veriyorsun a be mal!
*Zoey’de de yolun sonuna yaklaştığımızı hissediyorum. Kıvırcık da gidince özleyeceklerim arasında elbette.
*Bu Kiley de ne mal çıktı yahu?
*Rayna’nın Luke’a yaptığı şey büyük bir terbiyesizlikti bence. Hiç özlenmediğini gören ve bu durumu yutan Luke’un yerinde olsam ‘Evlilik iptal.’ der ve yoluma giderdim.
*Bir Avery-Emily yakınlaşması gelsin istedim bölümde ama girmediler o topa. Sadece o anlamda da değil aslında. İçten ve uzun bir kucaklaşmaya bile razıydım.
*Rayna, Dancing with the Stars’ta şarkı söylediği esnada dans eden kişi Julianne Hough idi di mi? Kardeşi Derek’in olmadığı bölüme gelmiş. Set arkasında bir repliği falan da olsaydı, yakından da görseydik keşke.
*Müzikal açıdan sürpriz bir şekilde iyi bir bölümdü. Juliette’in evdeki kayıt performansı gayet iyiydi. Benim dizideki en iyi ses olarak değerlendirdiğim Layla’nın yeni şarkısını ise baya beğendim. Alelade bir şekilde bile öne çıktı şarkı. Stüdyo ortamında yapılacak doğru müzik aleti seçimleriyle süslenmiş özenli bir kayıtla süper bir şeye dönüşebilir.
S03E08
CMA töreni üzerinden döndü tüm bölüm. Sahne önüyle, sahne arkasıyla, TV başında izleyen ikilisiyle keyifli bir tören oldu kesinlikle.
–Luke: Ben yadırgamadım seni. Nereye kadar ‘Üstün destekleyici’ modunda takılabilirsin ki. Hele hele karşıdan aynı oranda bir destek göremezken.
–Zoey: Bunca zamandır hiç de mecbur olmasan da bu kadar destekleyici olmuşken ve de o elbisenin içerisinde bu kadar harika görünürken o muameleyi kesinlikle hak etmiyordun. Daha önce de söyledim onun seni hak etmediğini. Kendi kaybetti.
–Teddy: Yaz hesaba, al haftaya. Hiç utanmıyorsun di mi? Belediye başkanısın sen; sıradan biri gibi davranmamalısın. Bir de o hatun öyle aman aman bir şey de değil yani.
-Gözlerim Maddie ve Daphne’yi aradı. Onlar da orada olmalıydılar bence.
*Çok sıkılmıştım bu Terry’den. Takıntısı bence gereksiz bir takıntıydı. Tavrı ise çekilmezdi. Müziği de hiç benlik değil. Nihayet kurtulduk kısacası.
*O adamda ufacık bile ‘gay vibe’ı yoktu sayın kast ekibi.
*Yolun açık olsun Zoey! Özleneceksin. Chaley Rose’u izleyebileceğim başka bir dizi olmaması üzücü.
*Layla‘ya ‘Don’t. Pleaseeee … Don’t …’ dedim durdum içimden ama ne fayda!
S03E10
*
beklediğim bir hamleydi.
*Ricky Martin’e ‘En fazla kadınla birlikte olan gay erkek’ kategorisinde rakip olur bu performansıyla Will. Aşağı yukarı her kafaya koyduğunda hazır ve nazır olabiliyor maşallah. Bence yönelimini bir daha gözden geçirsin bu. ‘Biseksüelim.’ desin ve herkes rahatlasın.
*Deacon’ın, Luke’un, hatta Teddy’nin … Hepsinin başına gelmiş en kötü şeysin Rayna. Kararsızsın, bencilsin, inatçısın, burnundan hiç kıl aldırmıyorsun, kendine karşı bile yalancısın ve şovsuz yaşayamıyorsun. Lanet olası bir virüssün. Nepal’e gidip şöyle 1 seneliğine falan inzivaya mı çekilsen?
En iyi Luke Wheeler şarkısı, en iyi Luke Wheeler performansıydı.
S03E12
*Teddy: Şaşırmış gibi bakma öyle! Bir noktada koz olarak kullanmayacağını düşünmemiş olamazsın.
*Gunnar: Sendeki bu manasız kardeş sevgisi başkası olsa midenin kaldırmayacağı her şeyi şıp diye sindirmeni sağlıyor ya hani işte onu da benim midem kaldırmıyor.
*Scarlett & Deacon: Onun gibi birinden bir şey beklemektense ölmeyi tercih ederim. Sizden de aynı asaleti göstermenizi beklerdim. Onun size olan tavrını da hiç yadırgamıyorum bu arada. Aksine destekliyorum. Çünkü ben ölü-diri fark etmeksizin bir
karşıtıyım.
S03E13
Ayran gönüllü Scarlett buldu yine birini. Rayna’nın toplantıyı basıp anne aslan çıkışı yapışı hoştu. Sadie, silkelendi nihayet sanırım. Juliette, hamileliğinin en çekilmez evresinde. Luke ise partilemeye devam!
Deacon üzerinden hüznü iyi verdiler bu bölüm. Rayna, Scarlett, Avery, Gunnar, Will, Teddy, hatta bu sezon itibariyle Juliette’i de eklerim artık. Bu dizi bu saydıklarım başta olmak üzere birçok karakteri kaybetmeyi kaldırır ve yoluna hiçbir şey olmamış gibi devam eder. Ama Deaconsızlık bozar cidden bu diziyi. İyi ki kalmış yani dizide.
Luke kendini bulmaya başladı cidden müzik konusunda. İyi geldi duvara toslamak ona. Bu bölümde mırıldandığı şarkıda da vardı bir potansiyel. İlk 2 sezonda pek umursamıyordum dizideki şarkıları ama bu sezon klasik countryden başka bir şeye kaymaya başladı herkes sırayla ve daha dinlenilesi şeyler çıkar hale geldi ortaya. Bu sezon hikaye olarak da ilk 2 sezonun epey üstünde ilerliyor ayrıca dizi. Luke, sezonun yıldızı mesela şu ana kadarki süreçte. Deacon, Maddie ve Layla’yı da ekleyince sezonun kare ası tamamlanıyor. Kötü adamımız Jeff de önemli bir destek kuvvet tabii.
S03E15
*Rayna: Tokat mıdır yani ilk tepkin?
*’Exes’, son derece ideal bir grup ismi bu üçlü için. Başına ‘Triple’ eklemeye gerek yoktu sadece.
*Çaptan düşmüş ve bunu kabul etmek istemeyen yıldız futbolcular vardır. Ve bunların eski kariyerleri doğrultusunda kaptığı yüksek maç başı ücretli sözleşmeler. O formsuzlukla muhtemel son sezonlarını geçirdikleri o kulüpte hala söz geçirebilir durumdalarsa 5-10 dakikalığına da olsa oyuna girip o maç başı parayı almanın derdine düşer bazı aç gözlü kargalar. Biraz da seyirci benim varlığımı unutmasın derdidir elbette bu. Hayden Panettiere’in durumu da bir açıdan buna benziyordu bu bölümde. O kadar zorlamaydı ki sahneleri. Sözleşmesindeki bölüm başı ücret maddesinde belli ki credit only olmama yani bölümde bir şekilde gözükme şartı var. Hanım kızımız da açgözlülüğünün kurbanı olmuş gibi görünüyor.
*Luke ve Sadie: Çok başarılı bir düet oldu. Bir single yakışır bu düete.
*Teddy: Bir basın toplantısı düzenle. Karının ölümünü, Maddie’nin özel durumunu sebep göstererek makul bir psikolojik çöküş anı senaryosu tasarla ve açıkça anlat olanı biteni. Ama sakın ola bu beş para etmez kadına boyun eğme!
*Rayna & Deacon: Bu süreçte bunun iyi bir fikir olduğunu kesinlikle düşünmüyorum.
S03E17
*
’nin son bölümüymüş bu. Renk katmaktaydı bence diziye. Devam edebilseymiş keşke.
*O şarkıyı Scarlett ile söylemek yerine tek başına söylesen ya da daha farklı bir ses rengine sahip biriyle düet yapmış olsan daha iyi olurdu bence Gunnar.
S03E18
*Cadence koymuş çocuğun adını. Hiç böyle bir isim duymadım daha önce. Ritim, tempo, ahenk gibi anlamları varmış.
*Divayı ağırladık bu bölüm. Jade St. John isimli bir pop starı canlandırıyordu. Jeff’in eski nişanlısıymış ayrıca. Pembe saçlar yakışmıştı. Bölümü ona şarkı söyletmeden kapatacaklar diye korkmuştum bu arada. Öyle olmadı şükür ki. 2 bölüm daha ortalıkta olacakmış. Her bölüme birer şarkı daha sıkıştırır umarım.
S03E19
Juliette’in sinir bozuculuk seviyesinin arttığı çok an yaşandı dizide ama şu anda bu alanda kendi zirvesini yaşıyor bence.
*Kiley döndü ve gelir gelmez büyük bir bomba daha patlattı.
*Luke ve Jeff’in partideki hallerine üzüldüm. Kesinlikle daha iyilerine layıksın Luke. Sen bile daha iyisine layıksın Jeff. Layla’nın tavırları aşırı derecede sinir bozucuydu. Ona bu kadar katlanmamalıydın. Konu işse inan bana başka bir iş de bulursun sen.
Jeff için üzüleceğim aklıma gelmezdi hiç. Hatta az kalsın Teddy için de üzülüyordum. Bu açıdan epey garip bir bölümdü cidden.
*Rayna’nın Beverly’ye yaptığı ziyaret bizi geçmişe, Rayna-Beverly-Deacon üçlüsünün ilk tanıştıkları yıllara götürdü. Gönül koymakta kendince haklı bence Beverly.
*Juliette’te çareler tükenmez. Yapamazsın diyene inat yapar. Güzel şovdu. O özlediğim tarzda Juliette’i uzun bir aradan sonra yeniden görmek güzeldi bölüm genelinde.
*
*Juliette’in geri dönüş emaresi göstermesi sadece bir bölümlük bir şeymiş. Bu bölüm dağıttı yeniden.
Jeff’i insan yerine koyup ona üzülebilmek de sadece bir bölümlük bir şeymiş. O lanet olası adam yine meydanlarda.
*Tek pozitif şeyden başlayayım bari. Scarlett ve Gunnar’ın Deacon ve Rayna’dan ilham alarak yazdıkları/besteledikleri şarkı güzel olmuş.
*Sondaki sorun Deacon ile mi ilgili yoksa Beverly ile mi ilgili? Ben Beverly ile ilgiliymiş gibi hissettim nedense.
*Juliette, Glenn’i kovup Jeff’i işe aldı menajeri olarak. Rayna’nın şirketinden de kafasına göre ayrılıp Luke’un şirketine geçti.
*Avery, nihayet bebeği de yanına alarak Juliette’i terk etti.
*Will de gay olduğunu basın önünde açıkladı nihayet.
*Teddy ise tutuklandı.
Bol olaylı bir sezon finaliyle dizinin en iyi sezonunu kapatmış olduk böylece. CMT sezonlarında bu seviyeyi koruyabildiklerini zannetmiyorum. Bu sebeple de önümüzdeki sezonun yani son ABC sezonunun buna yakın ayarda bir sezon olmasını temenni ediyorum.
1 aylık bir zaman atlamasıyla açmışlar.
*Rayna’nın işler iyi gitmiyor. Yeni bir atılım yapmazsa şirketi kapatmak zorunda kalma noktasına gelebilir.
*Avery, ailesinin yanında kalmış bebekle birlikte bu süreçte. Uzayan saçı ve sakalıyla Taylor Kitsch’ten halliceydi bu arada. Tip olarak şu ana kadarki en iyi haliydi de denebilir.
*Sakal demişken; 1 aydır depresyonda olan Will’i de sakallı karşıladık ilk etapta. Sonra hemen kesti ama. Bir süre o şekilde dolaşabilirdi aslında.
*Jeff’in ve Teddy’nin adları vardı ama kendileri yoktu ortalıkta. Eric Close, kadrolu oyunculuktan çıkmış. Birkaç bölümde konuk oyuncu olarak gözükecekmiş sadece. Oliver Hudson ise birkaç bölüm sonra komple diziden çıkıyormuş.
S04E02
Enayi yine kandı, yine bir şans daha verdi. Akıllanmaz ama bu mal. Yine kanar, yine kanar. Özsaygısı yok çünkü.
S04E03
S04E04
*
kapsamında Zoey bir ziyarette bulundu. Onu son kez görmüş olduk bu sayede.
*Juliette ve Deacon, dağıldılar iyice. Deacon’ın haklı bir sebebi var hadi de …
*
: Senarist arkadaşlar bir şans verseler fena olmaz aslında bu ikiliye. Gayet fotojenik görünüyorlar bir arada.
S04E05
4. sezondayız ve bu Maddie (Lennon Stella) hala 18 olamadı ya! Hala 16 şu an. Her daim gerçek yaşından 3-4 yaş büyük gösterdiği için alışmak hiç kolay olmuyor onun bu yaş garipliğine.
*Aşırı gereksizleştin Juliette. Keşke ölseydin.
*Güldüm yani. Çok komikti.
TV tarihinin en komik
arasına yazarım ben bu anı.
*Kankilerin haklı Gunnar. Niye sürekli olarak ilişki arayışı içerisindesin? Ha ilişki konusunda başarılı biri olsan ona da bir şey demeyeceğim ama değilsin yani. Bak dalgana işte! Ne kurcalıyon?
*Bu diziye sadece şarkı söyleyebilen kişileri mi alıyorlar yoksa bazılarına söylüyormuş gibi yaptırtıp bizi kandırdıkları da oluyor mu? Bu şüpheye beni en çok düşüren isim Riley Smith oldu kesinlikle. Baya iyiydi açıkçası bu bölümdeki performansı ve başkası söylüyor onun yerine sandım. YouTube’da bakındım bölüm bitince hemen. Şarkı da söylüyormuş profesyonel olarak cidden. Ama bu bölümdeki seviyede şarkılar ve performanslar değiller tabii.
*Will: Haklısın dostum. Son derece gurur kırıcı bir andı kadın hayranların yaptığı o şey. Senin adına ben de üzüldüm. Keşke
S04E07
*Niye susturuyon lan çocuğu? Seni severim Luke ama pusulan çok yanlış bu ara. Gabriella’yı dinlemeyi bırakman lazım. O duygusuz kadını bir an önce postalaman gerek.
*Allahımmmmm … Zaten çirkindi; daha da çirkin olmuş. Ben yapımcı, şirket sahibi falan olsam şu an bırakırdım onunla çalışmayı akli dengesi, şirazesi iyice kaybolmuş diyerek. (Scarlett)
S04E08
Scarlett: Tipin gibi karakterin de kayık. Sırf kıskanıyorsun diye kızcağıza yaptığın şey kabul edilebilir değildi. Gram rahatsızlık da duymadın sonrasında. Senin gazınla Gunnar’ın içindeki Zoey’yi de kaçıran o lanet olası adam yeniden çıkıverdi ortaya. Erin de pek gururlu biri değilmiş. O anı yiyip yutup hiçbir şey olmamış gibi devam edebilmek pek akıl karı bir şey değildi.
S04E10
Jessy Schram dahil oldu bu bölümle birlikte diziye.
*Pek dikkat çekici bir
olmadı açıkçası. Her şeyiyle sıradandı. Yakışmadı kısacası bu çifte.
*Tandy, tam 1 sezon aradan sonra yeniden ziyaret etti Nashville’i. Hem psikolojik açıdan hem fiziksel açıdan en iyi halindeymiş gibi gözüküyordu. Buralardan uzaklaşmak yaramış ona.
*Avery: Ben senin bu hallerinden fena halde yoruldum ama sen Juliette’in imajını korumaya çalışmaktan yorulmadın hala. Pes cidden! Acınacak haldesin.
S04E12-13
Steve Kazee ve Jeananne Goossen’i misafir ettik bu 2 bölümde. Yeterli miktarda katkı sağladıkları söylenebilir.
Bu Frankie, Ezel’den Kerpeten Ali vibeı veriyor biraz. Durulmuş ama her an yeniden patlayabilecek bir volkan misali.
S04E14
Alicia Witt katıldı bu bölümle birlikte diziye. Ayrıca Juliette 6 bölüm aradan sonra geri döndü. Biraz daha dönmese hayır demezdim açıkçası.
*Bu olan bitenin ardından ‘Artık bir evladım da Frankie isimli bir dostum/ortağım da yok.’ der ve ikisini de bir daha affetmemek üzere hayatımdan silerdim Deacon’ın yerinde olsam. Eğer yumuşak kalmayı tercih edip bu kararıma muhalefet edecek olursa Rayna’yı bile silerdim hatta.
*Tam anlamıyla içinin soğumadığı aşikar da ne kadarı gerçekti bu A konusunda olanların? Ve asıl soru: Şimdi ne olacak Layla?
*Çok yüklendiler bu sezon Will’e be! Çok yorar insanı bu kadar mücadele. Hele Will gibi naif birini. Daha modern bir şehre taşınma vaktin geldi sanırım artık Will. En mantıklı olan şey bu çünkü.
*Scarlett & Gunnar: Ne toksik bir ikilisiniz siz yahu! Yıldım, bunaldım sizden. Keşke bir tırın altında kalıp da ölseniz.
S04E19
Kesha çıktı bölümün içinden. Ayrıca Derek Hough 1.5 sezon aradan sonra yeniden uğradı.
S04E20
*Çok iyi bir adamı şutladın be Juliette! Hak etmiyorsun da gerçi ama daha iyisini bulamazsın. Bunu bil.
*’Way to go Gunnar!’ diyeceğim ama biliyorum ki 3 gün bile sürdürmeyeceksin.
*Whoopi Goldberg ve The View ekibi, Brooke Smith, Scott Lawrence ve Elton John çıktı bu bölümün içinden de.
S04E21 (Sezon Finali)
Birçok süre gelen olayı nihayete erdirmek üzere dikkatimizi birçok noktaya pay ettiğimiz bir bölümdü.
-Layla, son kozlarını oynadı ama elinde patladı. Juliette’i sevenler ordusunun ona karşı aldığı tavrı izlemek sinir bozucuydu. Layla’yı bir intihar ile yolcu etmeseler bari diziden.
-Juliette, konu medyaya düşünce her şeyi bir televizyon programına katılarak açıklamak zorunda kaldı. Oscar törenini pas geçti. Eve dönüş yolculuğunda özel jetinin kaza yapmış olabileceği bilgisi geldi. Keşke ölüp de diziden çıksaymış ama nerdeee?
-Luke’u da bir araba kazası sonucu yollayabilirlermiş hissi verdiler ayrıca bana.
-Scarlett, Gunnar’a aşkını itiraf etti. Gunnar, ilk başta ciddiye almadı ama Scarlett üstüne gitti. Grubun dağılma ihtimali oluşmuşken Gunnar direnemedi ve sahnede Scarlett’ı öptü. Autumn açısından oldukça sinir bozucu bir andı. Ve benim açımdan da tabii.
-Will de kafatasçı Cynthia karşısına, canlı yayına çıkabildi haklı mücadelesinin sonucunda. ‘Korkuyorsun.’ cümlesinin ardına ve ‘Korkma!’ cümlesinin öncesine ‘Filmlerdeki/dizilerdeki bir uzaylıdan, bir süper güç sahibi birinden korkar gibi.’ cümlesi sıkıştırırdım ben senarist olsaydım. Güzel bir andı ama biraz eksik kaldı.
S05E01
ABC-CMT değişikliği sert olmuş biraz.
Fazlasıyla depresif bir bölümle açmışlar sezonu. Juliette üzerinden bunu yapmaları anlaşılabilir bir şeydi şartlar düşünüldüğünde ama Rayna üzerinden çok daha yoğun seviyede yapmaya ne gerek vardı şimdi? Bu derece ruhsal arayış/yolculuk içine girmeye gerek var mıydı? Bunu isteyen CMT miydi? Yoksa CMT’ye yaranmak amacıyla mutfak ekibi kendi kendilerine mi böyle bir yola girişti? Bu girişim tek bölümlük deneysel bir girişim miydi yoksa bundan sonraki süreçte sık sık bu kafada mı takılacağız? Sorular, sorular …
Düşen bütçe sonrasında kadrodaki daralmadan/zayıflamadan da bahsetmek gerek. Şaşalı geçen son 2 sezondaki parıltılı kadrolara alıştıktan sonra sadece birkaç kişiye yoğunlaşan böylesine temposuz bir bölüm izlemek çok büyük bir hayal kırıklığı yarattı açıkçası.
Geçen sezonun tekrar eden oyuncularından Jessy Schram ve Alicia Witt ile yola hikaye gereği devam edilmeyeceği kanal değişikliği yaşanmamış olsa da belliydi. Haliyle karakterlerinin ayrılışı ile ilgili bir açıklamaya da gerek yoktu. Ama son 3 sezonda yer almış ve özellikle son 2 sezonda dizinin zirveye çıkmasında geçen sezon diziye veda eden Oliver Hudson ile birlikte çok çok büyük katkıları bulunan Will Chase’i ve Aubrey Peeples’ı karakterlerinin akıbetine dair hiçbir açıklama yapmadan göndermek? Bunun bir affı yok bende. Will Chase’in birkaç bölüm sonra tek bölümlük bir konukluğu olacakmış ama Aubrey Peeples’a o şans da verilmemiş bu arada. Hudson dahil üçüne de diziye olan büyük katkılarından ötürü bir teşekkürü borç bilirim. Yine son 2 sezonda tekrar eden rollerle gelip gitmiş ve katkı vermiş diğer oyunculara da selam olsun tabii.
Kalanlarda da bir ağırlık eksilmesi olacak gibi duruyor. Chris Carmack, yok gibi bir şeydi bu bölümde. İyi bir sezon geçirmişti 4’te o da. Kadrolu oyuncudan tekrar eden role dönmüş bu sezon. Kadrolu olarak yola devam edecek olan Jonathan Jackson ve Sam Palladio bile aldıkları düşük sürelerle dış kapının mandalı pozisyonunda kaldılar bu bölümde. Bununla birlikte 2 düşük bütçeli yeni takviye de gelmiş: Cameron Scoggins ve Rhiannon Giddens. Diziye pozitif bir şey katabileceklermiş gibi durmuyorlar ikisi de. Fon müzikleri ve performanslar dahil işittiğimiz müzik miktarında da ciddi bir azalma vardı sanki ayrıca. Durum böyleyken böyle. Son 2 sezonda bu derece yükselmişken heyecanımı söküp attılar yerinden bir anda. Umarım bu kafayla devam etmemişlerdir ve bir şeyler pozitif yönde değişmiştir ilerleyen bölümlerde.
S05E02
Connie Britton diziden çıkmadan önce ‘4 sezondur pek veremedik bari şimdi verelim.’ diyerekten Rayna-Deacon çiftine bir yoğunlaşma var bu ara. Bu bölümde 2 tatlış, küçük sahneleri vardı ve belki de ilk defa gerçek bir çift hissiyatı geçirdiler ekranın bu tarafına. Hoşuma gitti.
S05E03
Bir ‘Üzgünüm.’ ile, iki damla gözyaşıyla affedilebilecek bir şey değil geçen sezonun sonlarında o yaptığı şey Maddie’nin. Hala çok kırgınım kendisine ama o güzel gülümsemesiyle bu dizide ekranda görmeyi en çok sevdiğim kişilerin başında geldiği de bir gerçek. Geçen bölümde yoktu ve yokluğu epey hissedilmişti. Önceki sezonlarda hiç gözükmediği ya da çok az süre aldığı bölümler oluyordu ama şu son 2 sezonda her bölümde bu bölümdeki kadar süre alarak yola devam etmeli artık bana göre.
Bridgit Mendler konuk oldu bölüme. Onu görmek her zaman olduğu gibi güzel olsa da canlandırdığı karakter için aynı şeyi söyleyemeyeceğim ne yazık ki. Baya baya çekilmez bir tiplemeydi. Bölüme renk kattı tabii ama.
Arrow’dan Joseph David-Jones katıldı bu bölümle birlikte diziye. Maddie’ye sevgili adayı konumundaki Clayton isimli sokak şarkıcısı bir karakterle. İlk izlenim olarak kötü değildi. Rhiannon Giddens’ın karakteri de beklentimin aksine kötü bir etki yaratmadı ayrıca bu bölümde. Genel olarak değerlendirdiğimde ilk 2 bölüme kıyasla daha iyi bir bölümdü denebilir.
Scarlett ve Gunnar’ın klip çekimi ile Maddie’nin Clayton’ı tanıma süreci üzerinden aktı tüm bölüm. Bu dörtlü ve klip yönetmeni rolüyle karşımıza çıkan Christian Coulson dışındaki herkes geçerken selam vermiş gibi oldular sadece bölümde. Gunnar’ın klipteki saçları, gözleri falan baya iyi olmuştu yalnız. Konuşmaya başlamadığı sürece karizmaydı belki de 5 sezondur ilk defa.
S05E06
*Geçen bölümde hissetmiştik zaten ama bu bölümde teyit ettik denebilir:
*Luke Wheeler’ı son kez gördük, sahnede son kez izledik. Vedamızı edebilme fırsatı yakalamış olduk.
S05E07
Scarlett ‘Seninleyim. Bu sana bir şey ifade ediyor mu?’ dediğinde Gunnar’ın ‘Etmiyor. Benimleyken gerçek manada benimle değilsin. Benimle değilken de ne yazık ki hala benimlesin.’ gibisinden bir cevap vermesini bekledim. Veremedi.
S05E08
*Bu bölümde de ‘Sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum.’ dedi. İlan-ı aşk edişinin üzerinden 1 ay falan geçti. Autumn ile girdiği yoldan niye çevirdin adamı madem? Bu nasıl bir sürtüklüktür?
3 cümle kurdu ve üçü de aynı saçma şeydi. Gunnar’a niye düzgün replik yazılmıyor arkadaş bu dizide? Niye ağzının payını veremiyor şu suratsıza?
*Bir kere de onun yaptığı kız kardeşliği sen ona yapsan mı hiç sorgulamadan acaba Maddie?
*Böyle mi olacaktı
Deacon, Daphne, hatta Juliette falan tek tek herkes geldi vedalaştı Rayna ile bilinci açıkken ve öleceği düşünülmezken. Bir tek Maddie vedalaş(a)madı. Ona da müstahak oldu bence çıkardığı onca sıkıntıdan sonra.
Carla Gugino’nun minik bir konukluğu vardı ayrıca bölümde. Rayna’nın annesinin bir hayali olarak.
Güzel bölüm oldu bence.
S05E11 (Sezon Ortası Finali)
Sadece öyle görünmüyor bence. Deacon ve Daphne’nin aksine gerçekten üzgün olduğunu düşünmüyorum ben senin Maddie. Çok yakışıksızdı kesinlikle TV’deki neşeli, coşkulu o hallerin. Düşünmeden konuşmaman gerektiğini, bir cümlenin nerelere gidebileceğini hala öğrenememiş olman da üzücü.
S05E12
*Gunnar’ın ezikliği cidden sınır tanımıyor. Bir insanın kendisine hiç mi saygısı olmaz yahu?
*Fam’den Odesssa Adlon dahil oldu bu bölümle birlikte diziye. Annesi Pamela Adlon ile falan mı takışmış sebebi nedir bilmiyorum ama son 2 senedir Odessa A’zion olarak anılmayı tercih etmeye başlamış bu arada bu.
*Empire’dan sevdiğim Kaitlin Doubleday dahil oldu bu bölümle birlikte diziye. Şarkı söyleyebiliyor gibi görünüyor o da. En azından alçak tonda.
*En baştan beri böyle düşünüyorum aslında ama dillendirmemiştim hiç. Bu bölüm o düşünce iyice tavan yaptı. Damien George karakterini Adam Brody’nin canlandırması için yazdıklarına inanıyorum. Aktörün StartUp dönemi. Teklif götürülmüştür ve kabul edememiştir belki de. Christian Coulson’ın performansından gayet memnunum bu arada. O konuda bir sıkıntı yok.
*Hiç sevmiyorum bu tarz, bir düşünceyi dikte etmeye çalışan, birbirinin kopyası ‘beyaz polis vs. siyahi genç’ sahnelerini.
*Liv’in hala evi soymamış oluşu sürpriz bence. Ne zaman elde patlayacak diye bekliyorum.
*Juliette: Yapma. Bencil olma bir kere de.
S05E15
*Bu bölümde de Rachel Bilson’a ‘Merhaba’ dedik.
*Hallie
çıktı. Hiç beklemezdim ondan bunu. Karakterle örtüşen bir şey değil.
*Güzeldi Will’in reklamı. Sitkomlarda biraz daha kolay tabii ama dramalarda bana gey bir erkek karakteri kolay kolay sevdiremezsiniz. True Blood’dan Lafayette vardı mesela ilk aklıma gelen. Onun dışında unuttuğum 1 kişi daha ya vardır ya yoktur. Ama bu diziyle birlikte Will’i de ekleyebilirim artık o istisnalar listesinin en tepesine. Büyük ve duygusal bir yolculuk oldu cidden Will’in yolculuğu. Ve bir noktada (4. sezonda) artık o etiketi Will’den önce gelmez hale geldi. O sadece Will’di artık. Bizim Will. Bizim birader. Bu reklam da bu hisse uygundu açıkçası biraz.
*Alyssa’nın dediği gibi Jessie cidden yazdı mı bu bölüm Deacon’a? Ya da o düşüncesini belirtirken aslında kendisi mi yazıyordu? Yoksa ikisi de sadece sohbet-muhabbet etmeye mi çalışıyorlardı? Bence 3. seçenekti. Gelecek ne getirir bilinmez tabii. Ama illa birini getirecekse bu ikisi arasından Jessie’yi getirsin isterim.
*Kendi hatasıyla boka battığı bir anda bile Scarlett’ın hala mağduru oynayabilmesi adına yeni bir hikaye/akım çıkardılar ya yine ortaya pes cidden! Senaristlerin bu Scarlett sevdasından nefret etmeye devam ediyorum.
S05E18
*Son sahne:
*Yanlış tamirciyi çağırmışsın Avery.
*Jessie’nin eski kocası rolüyle kadroya Jeffrey Nordling’i dahil ettiler bu bölüm. Ayrıca Awkward’dan Jessica Lu’nun bir konukluğu vardı.
S05E20
‘Gunnar ile anılarda yolculuk’ kuşağı fena geçmedi. Quarry ve Gotham gibi dizilerden anımsayabildiğim Kaley Ronayne’nin konukluğu da verimli geçti.
S05E21
*’Reklamınızı da paranızı da sizi de … ‘ dememek mümkün değildi cidden. CEO’su, şakşakçısı, yönetmeni … Iyyyyy!
*Rachel Bilson’a da şarkı söylettiler bu bölüm. Zor bir şarkı değildi ve pek sırıtmadı haliyle ama bir etki yaratmadı bende.
*Avery: Sal gitsin birader!
*Gunnar’ı hiç bu kadar mutlu görmemiştim sanırım. Scarlettsız bir şekilde yollarda olmak ilaç gibi geldi elemana.
S05E22 (Sezon Finali)
*Bu Zach cidden çocuk gibi yalnız. Deacon’ın yaptığı konuşma da olgunca ve akıllıcaydı bu arada. Umarım gerçek manada bir etki yaratmıştır.
*Rachel Bilson’ın son bölümüymüş bu arada bu. Büyük bir etki yaratabildiğini söyleyemem dizide ama çoktandır görmüyordum kendisini ve hasret gidermek açısından iyi oldu denebilir.
*Maddie’nin bu şarkısı iyiydi cidden yalnız. Bu son sahne alışı bunu tekrar hatırlatmış oldu.
Bitti bu sezon da. ABC’den CMT’ye geçişin diziyi kötü etkileyebileceğinden korkuyordum açıkçası ama öyle bir şey olmadı çok şükür. Bütçe biraz düştü ve yapı olarak son 2 sezondan daha farklıydı elbette ama yine de iyi bir sezon oldu. Bu hafif bunalım modu da yakıştı pekala diziye.
Bu diziye başlarken bu kadar seveceğimi, bu kadar bağlanacağımı, müptelası olacağımı aklımın ucundan bile geçirmemiştim. Ama oldu. Şimdi tek bir sezon kaldı. Umarım layıkıyla veda edebilmişlerdir o sezonda.
S06E03
*Kağıt üstünde 3-5 yaş büyüktür belki Maddie’den ama bu Jonah tam bir çocuk cidden. Arkadaşı Twig de bir çocuk ama komik bir çocuk en azından. Seth Cohen vibeı veriyor hafiften. Jonah ile olacağına Twig ile olmasını yeğlerim kısacası.
*’Juliette ve tarikat’ hikayesi cidden hiç ilgimi çekmiyor. Avery de dış kapının mandalı oldu yine Juliette’in hikayesinde. Geçen sezonun sonlarındaki gibi turneye devam etmesi iyi olurdu.
*Senaristin, yönetmenin kafası karışmış sanırım.
*Bir an çok korktum cidden Gunnar salağı Scarlett’ın adını verecek diye. Ama şükür ki öyle bir şey olmadı. Rainee Blake takviyesinden memnun kaldım. Sezon sonuna kadar bizimleymiş. Hem sesi güzel cidden hem de grup için güzel bir renk oldu Alannah. Yalnız bu üçünü fazlasıyla gölgede bırakır o grupta bu. Ve herkes bunu kaldırabilir mi uzun vadede emin değilim.
*Scarlett demişken; dizi başladığından beri kendisini görmediğimiz ve duymadığımız ilk bölüm oldu bu sanırım. Dünya varmış be!
*Malum olayın üzerinden 11 ay geçmiş. Söz konusu şahıs 3 aya çıkacaktı hani? Daphne’den Deacon’a ‘Baba’ kelimeleri havada uçuşuyor ve söz konusu şahsı yok sayarak sezona devam ediyoruz resmen.
S06E07
*Avery: Nashville’in en problemli kadınının peşinde yıllarını harcadın ama akıllanmadın, akıllanmıyorsun. Yeter lan!
*#TeamJonah karşısında #TeamTwig i desteklemeye devam ediyorum ama Maddie’nin gözlerindeki perde pek inecek gibi durmuyor. Jonah ile her şey yarım yamalak; görmüyor musun? Olgunluktan nasibini almamış bir veledin hayatında sürekli olarak arka plandasın. Değersiz hissetmiyor musun cidden kendini?
*Scarlett bu bölüm yeniden yoktu ve onun yokluğunun getirdiği rahatlama hissi cidden inanılmaz. Scarlett’ı da Juliette’i de atsalarmış komple diziden sezonun 2. yarısı öncesinde keşke.
*Alannah’nın grubu gölgede bırakacağı konusundaki beklentim gerçekleşti. Will’e hak veriyorum bu konuda. Üçlü arasında tekil kariyer yapıp başarılı olan tek kişinin o olduğunu düşünüldüğünde ve bu grup işine sadece eğlendiği için başladığı hesaba katıldığında çıldırması çok doğal.
*Gunnar için Alannah olayı Erin vakasıyla paralel ilerlemeye başladı sanki. Güzergahın bu kez farklı olmasını temenni ediyorum ama Gunnar aynı Gunnar işte.
S06E08 (Sezon Ortası Finali)
*Alannah: Umarım sadece sempatidir yaptığın şey diyecektim ama sahnedeki o bakışların öyle demiyordu hiç. Grupta ortalık daha da karışacak bu gidişle.
*Şu yarışmadaki seçim yapan sarışın hatundan çok pozitif bir vibe aldım. Hafiften Radha Mitchell’i andırdı bana ama ondan daha tatlı tabii. Birkaç bölümde daha gözükecekmiş. Oyunculuk kariyerinin bu diziden ibaret olması üzücü. Çünkü parlıyordu ekranda cidden. Hollanda doğumluymuş ve asıl mesleği şarkıcılıkmış bu arada. (Ilse DeLange)
S06E09
*Deacon: Avukat o gün Brad’in çocuğa zarar verip veremeyeceğini sorduğunda Jessie ‘Hayır.’ dediği anda senin yerinde olsam anında orayı terk eder ve hatasını fark edip zorbasıyla adam akıllı savaşmaya başlayana dek onunla görüşmeyi keserdim.
*Alannah: Tam bir belasın cidden. Huzursuzluk yaratmayı içten içe o kadar çok sevdiğin belli ki. Her şey patladığında Brad’in yanına geçip eline kadehini alıp yarattığın enkazı uzaktan keyifle seyredeceğine o kadar eminim ki.
S06E11
Mía Maestro’nun konukluğundan memnun kaldım aslında da Hayden Panettiere o kadar ayak uyduramadı ki ona. Çok amatör bir kaçış hikayesiydi ayrıca.
*Gunnar: Baya baya seksenler rock diyorsun sanırım o şarkıyla.
*Will: Gunnar’a asılmaya başladığını düşünmeye başladım dostum. Umarım yanılıyorumdur.
*Alannah: Brad konusunda ne yapmaya çalışıyorsun sen? Adamı ısrarla güdülemeye devam ediyorsun. Dava açacağın bir hamle yapmaya çalışmasını mı bekliyorsun? Adamı hiç sevmem. OK. Ama bu kadar güdülemenin üstüne makul seviyede bir hamlede bulunsa suçlu mu diyeceğiz şimdi biz bu adama? Tam bir baş belasısın cidden.
*Scarlett gereksizini mümkün mertebe ekipten ayrı takıldırtmaları iyi oldu bu sezon. Scarlett-Sean sahnelerini baştan sonra atlayıp geçebildim bu sayede sezon boyunca. İyi oldu cidden. Önceki sezonlardaki gibi ekiple iç içe olduğunda yapabildiğim bir şey değildi keza bu.
*Kaitlin Doubleday’i sezonun 2. yarısında pek kullanmamayı tercih etmeleri kötü oldu. Dizi için güzel bir renk olmayı başarmıştı keza.
S06E16 (FİNAL)
O kapanış sahnesi anına eski oyunculardan bazılarını da davet etmişler. Connie Britton, Eric Close, Will Chase, Judith Hoag, Dana Wheeler-Nicholson ve Joseph David-Jones, bu kapsamda o kalabalıkta gözüme ilişen kişiler oldular. Eric Close demişken; madem oradaydı bu final bölümünde onun için bir sahne yazılaydı keşke. Tüm bu final sezonu boyunca yok sayıldı resmen Teddy karakteri. En azından finalde gözükür ve
diyordum ama o da olmadı.
Çok güzel bir dizi oldu Nashville. Başlarken bu kadar seveceğimi hiç düşünmemiştim. 2. sezondan itibaren gerçek manada bağlanmaya başladım. 3 ve 4. sezonda iyice tavan yaptı bende dizi. 5 ve 6 ile de güzel bir şekilde uğurladık. Ama keşke devam edebilseymiş biraz daha. Bir gün 1 sezonluğuna da olsa geri döndürmeye niyet ederlerse mutlu olacağım dizilerden biri kesinlikle. Eğer öyle bir şey olursa Clare Bowen ve Hayden Panettiere olmadan dönsünler ama.
Charles Esten’i Outer Banks’te kötü bir karakterle izlemeye devam ediyorum. Chris Carmack, izlemediğim bir dizide kariyerine devam ediyor. Lennon Stella, bir daha dizi çekmemiş ne yazık ki. Will Chase’i bu dizi dışında hangi dizide izlesem aynı tadı vermez sanki. Oliver Hudson’ı son olarak The Cleaning Lady’de yine kötümtırak bir rolle izlemiştim. Rainee Blake ve Aubrey Peeples, bu diziden sonra kaybolup gitmişler resmen. Kourtney Hansen, Chaley Rose ve Kaitlin Doubleday de pek ortalıkta değiller ne yazık ki.