Peacock dizisi The Lost Symbol’dan fragman geldi.
14 yorum abidin77 17 Mayıs 2021 21:23
NBCUniversal’ın dijital platformu Peacock, Pazartesi günkü sanal ön sunumu sırasında, Dan Brown uyarlaması gizem draması The Lost Symbol’ın fragmanını yayınlandı.
Dan Dworkin ve Jay Beattie tarafından yazılan The Lost Symbol (önceki adı Dan Brown’s Langdon), kaçırılan akıl hocasını kurtarmak ve tüyler ürpertici bir küresel komployu engellemek için bir dizi ölümcül bulmacayı çözmesi gereken ünlü Harvard sembol bilimcisi Robert Langdon’ın ilk maceralarını konu alıyor.
The Lost Symbol, Angels & Demons ve The Da Vinci Code’dan sonraki serinin Langdon karakterinin yer aldığı üçüncü Dan Brown romanıdır.
Ashley Zukerman (A Teacher), Robert Langdon karakteri ile başrolde. Valorie Curry, Sumalee Montano, Rick Gonzalez, Eddie Izzard ve Beau Knapp dizide göreceğimiz diğer isimler.
Dizi, CBS Studios, Imagine Television Studios ve Universal Television tarafından yapıldı. Dan Dworkin ve Jay Beattie dizinin yazarlığını ve yönetici yapımcılığını üstleniyor. Dan Brown, Brian Grazer, Ron Howard, Samie Kim Falvey ve Anna Culp da yönetici yapımcı olarak görev yapıyor.
.
yorumlar
Promo 2
Official Trailer 2
Poster
Tanırım posterleri
1–2–3–4
Peacock usul bozup tek bölüm getirmiş.
İlk bölümü edinince, “Dur, bi başına bakayım” dedim. Açılış sahnesi: Bir hapishane. Ana, o da ne! Türkçe konuşmalar! İlk “Acep Türkçe dublaj mı?” demeye kalmadan “Ağrı-Türkiye” yazmasıyla “Yuh artık!” demem bir oldu. Hala “Midnight Express” kafası…
Midnight Express kafasında olduğuna pek de katılmıyor gibiyim.
+ Hapishanesinde isyan çıkan çıkan tek ülke biz değiliz.
+ Konunun Türkiye’yle yakından bir alakası da yok.
+ Ucundan yer verilen tiplerde ülkeye dair bir antipati göstergesi de yok.
Olur yani, yeriz. N’olcek.
1×01 üzerine:
Filmlerle benzer bir atmosfer yakalamaya çalışmış, kadrosu da fena durmuyor aslında ama “o kadar” da değil tabii.
En azından kaynağı belli, 10 bölüme yaya yaya anlatsalar da fazla bozamazlar herhalde. Bu tarz gizem işleri normalde ilgimi çekiyor, gerisine bakarız. Peacock’ın teker teker ilerleyecek olmasından dolayı memnunum.
Not: Kitabı okumadım.
İşte beklediğim tarz bir dizi, kafayı sıfırmış bir dahi, kafası sıyrık bir kamu görevlisi ve kafayı sıyırmış bir eş adayı, gizem+bulmaca+heyecan.
Tutar bu, yani en azından ben çok beğendim.
Herkes “Ağrı” demiş ama bölüm sonunda ki
kısmından kimse bahsetmemilş, bir sonraki bölüm bizim açımızdan ilgin olabilir.
1×04 üzerine:
Hikaye gereği çok ucundan da olsa Türkiye’ye uğruyorlar hala ya da lafı geçiyor, izleyenler farkındadır. Bu bölümde kafenin birinde garsonla kısa bir diyalog vardı. Türkçeye hakim olmayan birisinin elinden geçtiğini söyleyebilirim.
+ Her şeyi nasıl buldunuz?
– Her şey çok güzel.
…mi denir gerçekten? Kulağımı tırmaladı sanki. İlk başı ekrandaki İngilizceyle anladım zaten. Neyse kadında turist Türkçesi vardı zaten, garson kadın da normal tonda konuştu.
Bunun dışı bence hala başladığı ayarda.
s01e04
İlk bölüm ile verdikleri heyecan kayboldu sanki, her yeni bölüm ile yavaşlıyoruz.
Neredeyse her bölüm Türkiye kelimeleri geçmesi iyi mi kötü mü bilemedim, gerçi Türkiye sahnelerin hapishane ile ilgili olması zaten bana cevap niteliğinde,
şu hali ile bana yeterli, hızı daha da düşmesin yeter, daha fazla bulmaca ve akıl oyunları iyi olurdu gerçi.
1×03 Sonrası:
Kitabı okuyalı beş-altı ay oldu. Fragman ümit vermişti; lakin dizi her bölümde daha da ivme kaybediyor ve monotonlaşıyor. Kitapta Langdon çoğu kısıtlı mekanda olmak üzere oradan oraya soluk soluğa koşturuyordu ve okuyucu da tempoyu hiç kaybetmiyordu. Katherine’in hikayesi de ayrı koldan ilerliyordu ekseriyetle ve onun kısımları da aşırı heyecanlıydı (Kendisi laboratuvardaydı mesela büyük oranda).
Dizide olayı daha geniş alana yaymak adına polis karakterini ve Katherine’in asistanını filan daha fazla işin içine sokmuşlar. Hatta polis karakteri dizide gereğinden çok fazla yer işgal ediyor ve tüm bu saydıklarım bir yandan hikayeyi dağıtırken diğer yandan da tempoyu kaybettiriyor. Ma’lakh karakteri çok başarılı olmuş, hakkını vereyim. Bir de Ashley Zukerman’la bağ kuramadım henüz, pek olmamış mı bana mı öyle geliyor anlamadım. İşin Türkiye kısmı ise öyle çok fazla geçmiyor kitapta, onda da ayrıntıya girmişler.
Elbette dizinin anlatım sisteminde olayı derinleştirmek ve açmak mantıklı ama işte bu hikayede verimli olmamış bu. Bir de, kitabı okumamış izleyici bir noktadan sonra şifreleri nasıl şıp diye çözdükleri konusunda “Aman be yav,yaptılar oldu” deyip kafa yormaz. Halbuki kitapta gayet güzelce her şifrenin çözülüşü adım adım anlatılıyor ve Langdon’ın birikimi iyi yansıtılıyor. Dizide ise fazla dağınık bu şifre işi.
Keşke 4-5 bölüm yapıp kitabın aynısını aktarsalardı; daha etkili olurdu kesinlikle. Velhasıl, umarım ilerleyen kısımlarda rayına oturur.
1×06 üzerine:
Kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne neden inanmıyorsun?
1×10 (Sezon finali) üzerine:
Nihayet bitti.
* Fena başlamasa da sıkıcı ilerledi gibi. Kitaba ne derece sadık kaldılar bilmiyorum ama hikayesini toparladı. Ama bari 10 bölüme uzamasaydı, bu haliyle fazla uzattıkları düşüncesindeyim.
Klişe bir yorum olabilir, Türkiye’yle ilgili kısımları ezberden / oturdukları yerden yazdıkları da kendini biraz fazla belli etti.
* Gözlerini 2. sezona dikmişler. Detaya girmeden niyet belirtip onay alırsak tekrar görüşürüz yaptılar. Geri dönerse yeni macerayla devam edecek.