Ray Donovan || Tanıtım
153 yorum unfortr 15 Mayıs 2015 13:32
Boston’daki bir hapishaneden cezasını tamamlayarak çıkan bir adam, özgürlüğünün ilk saatlerinde kilisede bir rahibi ziyarete gider. Günah çıkarma gibi bir derdinin olduğunu düşünen izleyici ise henüz daha adamı tanımadığının farkında değildir. Boston’da bunlar yaşanırken, 3000 kilometre uzaklıkta Los Angeles şehrindeki bir otel odasında, bir NBA yıldızı güzel bir güne gözlerini açıyor. En azından açtığını zannediyor. Yatağında kanlar içerisinde yatan, geceyi beraber geçirdiği kadının cansız bedeni ile yüzleşmesiyse çok da zamanını almıyor. Bu skandal ile kariyerinin tehlikede olduğunu anlayan yıldızımızı bu sorundan kurtaracak tek bir kişi var: Ray Donovan!
KİMLİK BİLGİLERİ
Türü: Suç, Drama
Yaratıcı ve Senarist: Ann Biderman (Southland)
Sezon: 3 sezon – 3. sezon 12 Temmuz 2015
Bölüm Sayısıı: 12+12+12
Bölüm süresi: 50 dk
Yayınlandığı kanal: Showtime
Ödüller: 2014 yılı En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Altın Küre Ödülü (Jon Voight)
KONU
‘Ray Donovan’ zengin ve ünlü insanların sorunlarını halleden ve bir yandan da aile hayatını dengede tutmaya çalışan bir adamın hikayesini anlatıyor. Bir hukuk şirketine bağlı olarak çalışan Ray Donovan, sorunları hallederken girdiği hiçbir işten temiz çıkamıyor. Gitgide daha bir batağa saplanmaya başlayan ahlaki duyguları, karısına ve çocuklarına da sirayet etmeye başlıyor. Kendi iç dünyasındaki tutarsızlıklar ve düzensizlikler, olağanca bir hızla çevresindeki her şeyi değiştiriyor. Bunun için de fazla beklemek zorunda kalmıyorsunuz.
Boston’da ise hiç beklenmedik bir hadise olur. Ray’in babası Mickey, 20 yıllık cezasının tamamlanmasına 5 yıl kala şartlı tahliye olur. İşleri daha karmaşık hale sokan ise Mickey’in Los Angeles’a geliyor olmasıdır. Ray, babasının her bulunduğu ortamı enkaza çevirmesinden dolayı tedirgindir. Bu yüzden ailesini korumak için yoğun çaba harcamak zorundadır.
Mickey’e karşı düşmanca tavır takınan Ray’in aksine kardeşleri Terry ve Bunchy, babalarına karşı daha ılımlıdır. Babalarına her şeyi düzeltmesi için bir şans daha tanıma taraftarıdırlar. Ray’in tüm karşı çıkışlarına karşın, karısı Abby ve çocukları da Mickey’i tekrardan ailenin içine alırlar. Kimin haklı olduğunu zaman gösterecek.
KARAKTERLER
Adamımız, zengin ve ünlü insanların kirli işlerini örtbas ederken çevresinde de oldukça ün yapmış. Şehirde kilit noktalarda (örneğin FBI) birkaç adamı şantaj yoluyla kendine bağlamış. Herkesin zayıf bir noktası vardır mantalitesi güden Ray, başı her zora girdiğinde bu kartı oynamaktan hiç geri durmuyor. Şiddete meyilli karakterimiz, tehdit edeceği adamın kendisinden daha kötü olmasına dikkat edecek kadar da bazen iyi niyetli olabiliyor. Geçmişinde yaşadığı acı dolu tecrübeler ve şimdiki yaşam tercihi, kendisini iyice içselleştirip şiddetinin kaynağı olan ani öfke patlamalarına neden olmaktadır.
İşindeki sırların açığa çıkması, kendisini zor durumda bırakacağından dolayı da bunları gizli tutmak zorunda. Gün sonunda eve geldiğinde (daha doğrusu gelebildiğinde) içine attığı sırları karısı Abby ile dahi paylaşmamakta. Normal şeyleri bile konuşmayı unutan karı koca arasında ipler zaman zaman geriliyor. Üstelik unuttukları başka şeyler de var.
Abby Donovan
Ray’in Güney Boston’lu kenar mahalle dilberi ağızlı karısı Abby, yalnız bir hayata mahkum olmuş bir kadındır. Bu durum, yaşadığı şehre kendini yabancı hissetmekle alakalıdır. Gittiği yoga dersleri dışında herhangi bir aktivitesi olmayan Abby’nin hiç arkadaşı da yoktur. Bu yüzden kocasının ilgisi ve alakasına ihtiyaç duyar. Ne var ki kocasının çapkınlıkları ve işi gereği sürekli tehlikede oluşundan bıkmıştır. Kocasından alamadığı duygusal reaksiyonlar yüzünden ikili arasında tansiyon zaman zaman yükselir.
Bridget ve Conor Donovan
– Bridget, babası Ray’in gözdesidir. Başarılı bir öğrenci olup zekası ile erkek kardeşi Conor’a fark atar. Dileriz şezlonga uzanarak okuduğu, Slyvia Plath’ın ünlü romanı The Bell Jar‘daki (Sırça Fanus) Esther Greenwood karakteriyle kaderleri kesişmesin.
– Conor, büyükbabası Mickey’nin etkisi altına girerek daha asabi birine dönüşmek üzeredir.
En son bankaya girdiğimde, kafamda çorap vardı.
Bir rahibin istismarına uğrayan oğlu ve aynı kaderi paylaşan arkadaşına anlattığı espri:
– Sivilceyle rahip arasındaki fark nedir?
– Sivilce oğlanın suratında patlamak için 14 yaşına girmesini bekler.
Hapisten çıktıktan sonra Los Angeles’a yerleşmesi, aile içerisindeki dengeleri bozar. Dahası Mickey geldiği gün, Boston’dan eli boş gelmemiştir. Beraberinde birtakım belaları da şehre sürükler. İkiyüzlülüğü ve bencilliğiyle nam salmıştır.
Terry Donovan
Ray ile ortaklaşa boks salonu işleten Terry, aynı zamanda eski bir boksördür. Yakalandığı Parkinson hastalığı, sporu bırakmasına neden olmuştur.
Küçük yaşta bir rahibin istismarına uğrayan Bunchy, yaşadığı bu olayın etkisinden hiçbir zaman kurtulamamıştır. Beraberinde alkol ve uyuşturucu problemleri de olup kişisel gelişimini tamamlayamamış bir karakterdir. Bütün gününü kardeşi Terry ile salonda geçirir. Bunchy için ise tahmin yürüteceğiniz şey, onun bir kurban mı yoksa bir aptal mı olduğudur.
Daryll
Karakter hakkındaki bilgiler ilk bölüm için ispiyon içerir.
Mickey’nin hayatının aşkı Claudette’den olan oğlu. Daryll’in varlığından kardeşler arasında bir tek Ray’in haberi yok.
(Elliot Gould – Peter Jacobson)
– Ray’in kirli işlerini yaptığı hukuk firmasının iki ortağından biri olan Ezra, hayatının aşkı olarak tanımladığı Ruth’un ölmesi ile duygusal bir çöküntü yaşar. Geçmişinde Mickey ile kirli sırları olması ve onun geri geliyor oluşu ile Ezra da diken üzerindedir.
– Diğer ortak Lee, sağa sola yırtınırcasına bağıran şapşal bir adam profiline sahip. Kimsenin bu adamı ciddiye aldığını söyleyemeyiz.
(Steven Bauer – Katherine Moenning)
– Ray’in emrinde çalışan iki adamından bir olan Avi, her türlü pis işin kapanmasına ve dışarıdaki takip işlerine bakar. Avi aynı zamanda eski bir Mossad ajanıdır ve patronuna çok sadıktır.
– Ray’in bir diğer elemanı Lena, ofisteki masasından bütün organizasyona yardımcı olur. Araştırma görevini yürüten Lena’yı canlandıran Katherine Moenning, tıpkı Showtime’ın efsaneleşmiş bir diğer dizisi The L Word’teki Shane karakterinde olduğu gibi yine lezbiyen tiplemesiyle karşımıza çıkıyor. Lena’nın sevgililerine uyguladığı şiddet ile sık sık başı derde de giriyor.
YAZARIN NOTU
Dizi, suç draması ile aile dramasını bir güzel harmanlayan bir yapıya sahip. Belki de en övgüyle söz edilecek yanı ise ağır bir dram havası ile başlayan dizide, hikayelerin ve karakterlerin inanılmaz hızlı bir gelişim gösteriyor olması. Hatta en gerideki karakteri bile en son bıraktığımız yerden çok farklı bir konumda görüyoruz. Yani geri plan da dahil her şey akıyor.
Bir diğer övgüyle bahsedeceğim nokta ise dizinin komedi unsurlarının özellikle 2. sezon ile zirveye çıkması. Hafızalara kazınan müthiş replikler, özellikle Mickey’nin ağzından duyacağınız laflarla bol bol kahkaha atabilirsiniz.
Müzikler… Bir işi bilenin elinden çıktığı her halinden belli olan şarkı seçimleri de dizinin ayrı bir ziyafet noktası olmuş. Özellikle her bölüm sonunda çalan kapanış şarkıları ile bölüme erkenden veda etmek istemeyeceksiniz. Dizinin bir jeneriğinin olmamasının ise eksikliği pek de hissedilmeyen ufak bir ayrıntı olarak hatırlatalım.
Geri planda kalmayı kesinlikle hak etmeyen, hali hazırda var olan iki sezonuyla türü sevenleri bir ziyafet beklediğini söylüyor ve izlemek isteyenlere iyi seyirler diliyoruz.
yorumlar
Gabriel Mann (Revenge) dördüncü sezonun son 3 bölümüdne rol alacakmış. Yüksek profilli kişilere bakan bir avukat olarak.
Birçok Showtime dizisi gibi, gelmesi gereken tarihten önce gelmiş. Güzel, gelsin tabi
Güzel bir geri dönüş bölümü oldu.
Marisol’u Lisa Bonet canlandırıyor 48 yaşında. Hector yani Ismael Cruz Cordova ise 29 yaşında. Ciddi yaş farkı var aralarında hikayelerinin devamını merak ediyorum.
Mickey, yine Saul Goodman gibi üç kağıtçılık yaparken başına iş açtı. En sonda da peşindeki kadın dedektife yakalandığını gördük, umarım cezaevine düşmez.
Bu arada Abby meme kanserine yakalanmış, dileğim tez zamanda ölmesi yönünde. (En başından beri sevemedim ablayı.)
Sezonun ilk bölümüne göre daha güzeldi.
Mickey zenci dedektifin elinden yine ucuz kurtuldu. Tekrar geri dönmesini sevmedim, umarım yolda otobüsten iner.
Marisol’un sahnelerine bayıldım. Lisa Bonet çok yakıştı diziye. Hector Campos’un başına da bela olmaya devam edecek gibi gözüküyor. Çok da yürekli, Ray’i atlatması gayet güzeldi.
Çok güzeldi bu bölüm. Bayıldım resmen.
Şunun tatlılığına bakar mısınız yaa
– Ed Cochran’ın geri dönmesi güzel oldu. Bu diziye çok yakışıyor kesinlikle. Tabi Ray’e zorla şarkı söyletmesi de çok güzeldi.
Bu sezonun en iyi sahnelerinden birisiydi kesinlikle Ray’in şarkı söylemesi. Adam artık ödülü almak için şarkı bile söylüyor. Verin artık şu ödülü Liev’e
4X03-04 Şimdiye kadar izlediğim en iyi Ray Donovan bölümleri olabilir, resmen bayıldım bayıldım. Bu sezon gerçekten harika geçiyor.
4×06 NEYDİ ÖYLE!
Draması gitgide efsane seviyesine ulaştı gözümde. Şarkı seçimleri kusursuz. Oyuncular sanki oyuncu değil de karakterin ta kendisi. Hakkaten ne diyeceğimi bilemiyorum. Bu diziyi izlediğim için çok mutluyum.
Bayıldım bu bölüme harikaydı. Liev Schreiber yine döktürdü.
– Şu sahnede çok eğlendim. Bu adama artık bir ödül verin Allah rızası için. Adam harika bir performans sergiliyor dizide. Üzerine şarkı söyledi, dans etti daha ne yapsın.
– Hector’a yeni maç ayarlamaları da güzel oldu. Onun Marisol hikayesinin de sonuna geldik. Daha fazla dramatize etmezler umarım.
– Teresa’nın olayını aslında çok güzel bir yere bağladılar bu akıl hastanesi fikriyle. Umarım o da yakında normale döner. Belli bir yerden sonra cıvıklaşıyor bu olaylarda.
– Sanırım artık Mick’i de aileye tamamen alacaklar. Bu güzel bir haber
Laaaaaaaan Yahu iki yerde hem sinirlendim hem yüreğim cız etti
Bu arada Justified’ın Arlo’su, Raymond J. Barry güzel ama benim gözümde yaptığıyla kötü bir giriş yaptı. Allah’ın belası ya
Bu sezon beklentilerin altında kaldı malesef. Yine pek bir yavan bölümdü.
Masa tenisi – Forrest Gump göndermesi güzeldi. Mickey’nin striptizci kadın ve arkadaşlarıyla başı belaya girmeden kurtuldu çok şükür.
4 x 07
Neler oluyor:))) Mickey şeytana pabucunu ters giydirir, bu sefer fırsatı kazanca dönüştürme taktiğinde yarıldım. Malum sahneye gelenler anlayacak.
Bu sezonun iyilerinden Hank Azaria yine döktürdü
Son 10 dakikası dışında tırt bir bölümdü.
Ben 4. sezondan da gayet zevk alarak ayrıldım. Olan biten içinde beni tek sıkan boksörün draması oldu ki şükür onu da çok ön planda tutmadılar. Sos gibi bişi kaldı. Kalanlarla gayet güzel, akıcı bir sezon geçirtti bana dizi.
@unfortr :
Ay bi de evet Mickey’nin o 7. bölümdeki hamlesi müthişti! :)))
çok sarmadı beni.
Dizi finali gibi bir final yapmışlar.
4×06, sezonun en iyi bölümüydü.
Ray’in çektiği sıkıntıları gördükçe ben de adam gibi sıkıntı çektim bu sezon. Nasıl kurtulacak bunlardan diye düşünüp durdum.
İlk sezonlar Frank Gallagher seviyesine yakın olan Mickey, bu sezon daha az bencildi. Özellikle Ray’e daha bir babalık yaptı. Hapishanedeki gay muhabbeti, kumarhane zamanları ile güldürdü. Sevdiği kadının ölmesi, Boston’a gitme planının yatması ile üzdü.
Az gözüktü ama ben Hank Azaria’yı bu sezon daha bir sevdim. İzlemesi keyifliydi.
Ray’in kızının New York’a gitmesi kendisini daha az göreceğimiz anlamına geliyor sanırım. Oğlunu da bir yerlere gönderselerdi iyi olurdu.
.
Bunlar da bitti.
https://twitter.com/enews/status/780740955515289600
4. sezon da bitti… yan konular gittikçe zayıflıyor gibi… bunchy falan sıktı biraz, o gizli mizah da hiç yoktu neredeyse…
Adina Porter, Brian White ve Lili Simmons, 5. sezon kadrosuna dahil olmuş.
Graham Rogers (Quantico, Revolution) sezonluk rolle diziye katılmış. Michel Gill de birden fazla bölümde.
Rhys Coiro, Billy Miller: Birden fazla bölümde diziye katılmışlar.
Susan Sarandon, diziye katılmış. Sezonluk bir rolle.
gerçi artık bayağı yaşlandı ama o kadını çok seksi bulan bir ben miyim burada yoksa arkadaşlarımın dediği gibi bende bir tuhaflık mı var…?
Donald Faison (The Exes, Felicity, Scrubs), 5. sezona konuk olacakmış.
Ray Donovan’ın uyarlamasını ya da esinlenmesini yapıyoruz ama bir şey yaptığımız kesin. Başrolünde de Erkan Petekkaya var.
‘Look at Me’ Tease | Season 5
Ray Donovan Season 5 Trailer
POSTER
Kim Raver (Grey’s Anatomy, 24, Lipstick Jungle, Third Watch), tekrar eden bir rolle 5. sezon kadrosuna katılmış.
Erkan Petekkaya’ya şok!
Hahahaha sevindim
Dün okuduğumda ne saçma bir haber demiştim. Biraz da buradan diyeyim:
1. Ömrümde format sahibinin uyarlamadaki kadro seçimlerine karıştığını duymadım. Siz duydunuz mu?
2. Erkan Petekkaya zaten saçma olan haberi yapım şirketi gereken açıklamayı yapacaktır şeklinde yalanladı.
3. Diğerlerinden ayrı bir şekilde: CBS bunlara uyarlama hakkını vermemiş zati. Yani her ne yapacaklarsa o iş zaten Ray Donovan olmayacak. Hikayeye takla attırmak zorundalar.
Liev Schreiber on Ray -Season 5
Malum konu 5. sezonun üzerine öküz gibi oturdu. Akmıyor bölümler. Yan konular yetersiz ve iyi işlenmiyor. Sıkıcı geçiyor dizi.
Bu kurguyu sevdim. Ray Donovan gibi bir karakterin
4 sezonda izlediğimizin aksine aileye daha fazla yoğunlaşan güzel bir bölümle de başlamışlar. Böyle de devam edecek gibi görünüyor. Tek sorunum Bunchy’den yana. O hikaye hiç ama hiç ilgimi çekmiyor. Geçen sezonlarda bu adam
daha çekilir ve izlemesi eğlenceli bir haldeydi. Şimdi ise pek öyle değil.
hiç hoşuma gitmedi.
Son birkaç bölüm epey düşük tempoda geçmişti ama bu bölümden sonra epey iyi devam edecek gibi görünüyor. Enteresan işler oldu.
Frank’in gidici olduğu belliydi bence. Öldürenin Daryll olmasından pek memnun değilim. Etliye sütlüye karışmayan adamın bir anda FBI şefini kafasından vurması ne kadar mantıklı bir hamleydi bilemiyorum. Bunchy veya Terry olsa hadi neyse de… Daryll’ı bugüne kadar hep ayakçı olarak görmüştük. Artık işin içinde. Kaldırabilir mi, sanmıyorum. Sezon sonu o da gidici olabilir.
Bunchy, karısının gitmesiyle eski hayatına döndü ve tekrar izlenesi hale geldi. Mümkünse hatun gittiği yerden dönmesin. Böyle iyi.
Neyse, bakalım bu cinayetten paçayı nasıl sıyıracaklar. Yoksa birini feda mı edeceğiz onu da merak ediyorum. Büyük bir hamle yaptılar, sonuçları olacaktır. Olsun da zaten.
Bir de Lili Simmons.
Of ulan of.
Ağır hastalara ve ölme arzusu içinde olanlara, ölürse tüm acısının biteceğine inananlara bu hak tanınmalı mı (ya da bu hak mıdır) sorusunu kendime sorduğum bir bölüm izledim. Çeşitli dizilerde de karşıma çıkmıştı. Hala kesin bir şey diyemiyorum.
Neyse… Abby’e veda ettik. Dizideki her konuyu işledikleri gibi bunu da ilmek ilmek işlediler ve 8’inci bölümde tamamladılar. Açıkçası Abby’den çok Bridget’e ve Ray’e üzülüyor insan. En yakınındaki insanın bir an önce ölmek istemesi nasıl bir şeydir kim bilir. Nasıl başa çıkılır ki bunla. Son sahneleri yine gözüm yaşlı izledim zaten. Hikaye de kapandı. Bundan sonra bakalım hangi seyirle devam edecek dizi.
Sezonun en iyi bölümü olmuş.
Avi için tahmin ettiğim yola gittiler, iyi oldu.
Terry’nin derdini anlamıştık, neyse ki uzamadan Ray de öğrendi.
Tam işler yoluna girecekken Ray’in o anlamsız hareketi, Frank’in ölümüne neden oldu. Yahu tamam Mickey başa dert ama çözmüşsün işte işi. Olan zavallı Daryll’a olacak.
Açıkçası yan konular beni hiç sarmıyor. Ne Lili Simmons ne Susan Sarandon beklentilerimi karşılayamadılar. Susan Sarandon var elinde, 7 bölümdür doğru düzgün bir aksiyonunu görmedik.
Bu ailenin zamanlama hataları beni öldürecek. Abby biraz daha sabretse belki kurtulacaktı. Gerçi ne hissettiğini ne acılar çektiği bilmeden konuşmak anlamsız. Kendisine kızamıyor insan. Paula Malcomson, çok iyi vermiş bu zor hali.
Ray’in doktordan aldığı telefonla duyduğu mutluluk, sonra mesajı bir daha dinleyip bir daha mutlu olması, taksideki mutlu ve rahatlamış hali ve evdeki yaşadığı büyük trajedi, barda kendisini kaybetmesi… Liev Schreiber’e Emmy vermeyenler utansın. Adam harika oynamış. Odaya girip karısını öyle gördükten sonra yıkılışı; fena koydu.
Bir anda günümüze atlanmayacak. Daha Ray’in dramını izleyeceğiz. Bölümler zor geçecek.
Elde Susan Sarandon varken, daha etkili kullanılmasını bekliyor insan. Maalesef olmadı.
bakalım diziye ne katacak?
Başladığı günden beri keyifle izlediğim bir dizi ama en sevmediğim sezon bu oldu. İlk 5 bölüm dizi kendi tarzından uzaklaştı, yerine yeni bir şey de koyamadılar. Flashback sahneleriyle dramayı güçlendirmek istediler ama aksine daha da kötü hale soktular. Herhalde final sezonu falan izliyoruz moduna girdim, neyse ki 7. ve 8. bölümle konuyu güzelce kapatıp eski tarzına döndü dizi. 8.bölümde
7.bölüm sonrası için hiçbir şikayetim yok, sürükleyici bir şekilde ilerledi. Yine de Susan Sarandon konusunda hayal kırıklığına uğradım. Belli ki rolü çok kötü yazmışlar, aşırı pasif kaldı.
Aslan payını yine Liev Schreiber hak ediyor. 4 sezondur harikaydı ama bu sezon çok daha farklıydı. Adamın her iplemediğinde ‘sure’ demesini izlemek bile büyük keyif. Şu performansını izleyip de ödül almadığını düşününce üzülüyor insan.
Seviliyorsun Ray Ray
+ Bridget sen ne gereksiz bir tipsin ya hakkaten. Göz devirte devirte delirttin yine.
Yalnız Liev Schreiber hakikaten n’apmış öyle yahu. Cidden hiç olmazsa bu sezon birkaç ödül vereymişler adama.
Graham Rogers ana kadroya yükselmiş. Diğer dizilerde de oynayacakmış.
Susan Sarandon ana kadro oyuncusu olmuş.
Sarandon 5.sezon büyük hayal kırıklığı olmuştu. Bundan sonra daha iyi sahnelerle gelebilecekse güzel haber.
Bunun 6’ncı sezonunu beş sezondur çekilen LA’de değil de New York’ta çekiyorlarmış, şimdi bakınırken fark ettim. O yüzden mi hala ses soluk yok acaba yayın tarihi hakkında? İlk sezon haziran, sonraki sezonlar temmuz gibi başlamıştı. Geçen sene 6 ağustosta başlamış. Git gide sonbahara kayıyor.