Yarışma Programları || Renkli Kutunun Senaryosuz Dizileri
560 yorum ozgun14 20 Ekim 2015 09:32
Bir süredir kendimizi Türk dizilerinden çok yabancı dizilere kaptırdığımız bir gerçek. Konu yarışma programlarına geldiğinde tam olarak neredeyiz peki? Dil sıkıntısı olmasa az sayılmayacak bir kesimin kendini bunlara da kaptıracağına inancım tam. Amerika’nın çoğu yarışma programına Acun ve türevleri sağ olsun aşinayız çünkü. O tarafta tutan bir yarışmanın format olarak bizim kanallarımıza kopyalanması çok zaman almıyor. Hani hep deriz ya “Orijinali dururken uyarlamasını seyretmek niye?!” diye. Eh bunu yarışma programları için de diyelim ve sizi Amerikan dünyasının senaryosuz dizileriyle tanıştıralım. Not: Bu yazının amacı; sayısının her geçen yıl arttığına inandığım reality tv takipçisi site ahalisine bu konularda konuşabileceği bir bildiri altı sunabilmek. İki yarışma dışında takip ettiğim reality olmadığı için (ve reality sayısı da oldukça fazla olduğu için) konularını çok kısa kısa geçeceğim. Hepinize şimdiden afiyet olsun. |
Sunucular: Colin Mochrie, Ryan Stiles, Wayne Brady, Aisha Tyler Doğaçlama skeçlerle 4 kişinin beraber oynadığı bir tiyatro oyunu. Konuk oyuncularla 5. kişi de seçiliyor ve spontane tiyatro başlıyor. Yerlisi: Mahşer-i Cümbüş (Uyarlaması değil, kafanızda canlansın diye yazdım.) Sunucu: Jonathan Ross Yeteneklerine güvenen sihirbazlar soluğu Penn ve Teller’ın karşısında alıyor. Eğer bu ikiliye numaralarını yutturabilirlerse ödülü kazanıyorlar. Yerlisi: – |
Sunucu: Alison Sweeney Kilolu yarışmacıların katılıp yarışmanın sonunda en çok kilo verenin kazandığı bir sağlık yarışması. Yerlisi: Yeni Bir Hayat Sunucu: Nick Cannon Her türden (ses, oyunculuk, dans, sihirbazlık vs) yeteneklerinizi sergileyebileceğiniz 4 jüriden oluşan bir ekip tarafından oylandığınız bir yarışma. Yerlisi: Yetenek Sizsiniz Türkiye Sunucu: Carson Daly Arkası dönük 4 jüriye şarkı söyleyerek önce jürileri kazanıyorsunuz, daha sonra her jürinin şarkıcı takımı birbirleriyle yarışarak eleniyor ve en sonunda da 4 jürinin birincileri birbirleriyle kapışıyor. Yerlisi: O Ses Türkiye Sunucu: Matt Iseman Yarışmacılar çeşitli, zorlu parkurlarda zamana karşı yarışıp birinci gelmeye çalışıyorlar. Her etabın ilk 3’ü tekrar kendi aralarında kapışıyorlar ve günün birincisi oluyorlar. Yerlisi: Ninja Warrior Türkiye Sunucu: Bear Grylls Doğada hayatta kalma rehberiniz olabilecek bu adamı durdurabilecek hiçbir şey yok. Herhangi bir yere (çölün ortasına, amazonlara, ıssız bir adaya, vs) bırakın, orada kendi başına yaşamını sürdürmenin bir yolunu bulacaktır. Tabii yalnız değil. Her bölümde ona ünlü bir Hollywood yıldızı (Zac Efron, Channing Tatum, Ben Stiller, Kate Winslet, Michael B. Jordan, Kate Hudson, Michelle Rodriguez, James Marsden, Barack Obama, vs) eşlik ediyor. Yerlisi: Doğada Tek Başına |
Sunucu: Ryan Seacrest, Brian Dunkleman 4 jüriye karşı yarışmacıların şarkı söyleyerek birbirlerini eledikleri bir yarışma. Yerlisi: Popstar Türkiye, Türkstar Sunucu: Cat Deeley Her hafta belli temadaki müzilerle dans ederek yeteneklerini konuşturan yarışmacıların birbirini elediği bir yarışma. Yerlisi: Benimle Dans Eder misin Sunucu: Gordon Ramsay Yarışmacılar kendi restoranlarını açabilmek için kapışıyor. Başlarında çok titiz bir şef var ve ona yemek beğendirebilmek hiç kolay değil. Master Chef ve küçükler için olanı Master Chef Junior adlı iki tane daha benzer program var. Yerlisi: Masterchef Türkiye Sunucu: Gordon Ramsay Asabi sunucumuz bu sefer de Amerika’nın otellerini geziyor ve beğenmediklerini sivri diliyle yerin dibine gömüyor. Yerlisi: – |
Sunucu: Julie Chen Belli bir sayıda yarışmacının bir eve kapatıldığı ve her hafta küçük yarışmalarla birbirlerini elemeye çalıştığı bir yarışma. Yerlisi: Biri Bizi Gözetliyor, Big Brother Türkiye Sunucu: Jeff Probst 2 veya 3 grup halinde adanın farklı noktalarına bırakılan yarışmacılar burada barınak ve yemek ihtiyaçlarını doğadan karşılarlar. Bazı yarışmalarla birbirleriyle yarışarak ödüller kazanırken bazılarıyla dokunulmazlık kazanırlar. Dokunulmazlık kazanamayan grubu kendi adalarında bir eleme gecesi beklemektedir. Gruplar azaldıkça bir zamandan sonra adalar birleşir ve yarışma bireysel kapışma olarak devam eder. Yerlisi: Survivor Türkiye Sunucu: Phil Keoghan Yarışmacılar sırt çantaları ve pasaportlarıyla ülke ülke gezecekleri bir yarışa girerler. Bu uzun ve zorlayıcı yarışta 2li olarak yer alırlar, bazen eşiyle bazen de tek başlarına sıra dışı oyunlardan geçerek her ayağın birincisi olup mini ödüllerini kazanmaya çalışırlar. Her ayağın sonuncusuna ne olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Yerlisi: Pasaport |
Sunucu: Chris Harrison Merkezde bir erkeğin, karşısında 25-30 kızın bulunduğu flört yarışması. Her hafta damat adayı seçtiği kız(lar)la grup veya bireysel randevulara çıkıyor, bölüm sonundaki seremonide gül alamayan gelin adayı haliyle eleniyor. Yayında The Bachelorette ve Bachelor in Paradise isminde iki türevi de mevcut. İlkinde bu sefer merkezde bir kadın var, ikincisinde ise bu iki yarışmanın eski yarışmacıları bir adada toplanarak bir kez daha kendilerine uygun kişiyi arıyorlar. Yerlisi: Ben Evleniyorum, Biz Evleniyoruz, Benimle Evlenir misin Sunucu: Tom Bergeron Ünlülerin profesyonel dansçılarla partner olup yeteneklerini sergilediği ve birbirleriyle yarıştıkları bir yarışma. Yerlisi: Yok Böyle Dans |
Bunlar dışında kablolularda da birçok güzel reality programı mevcut. Ama onlara girince nerede duracağımı bilemediğimden eklediklerimi de sonradan sildim. Yorumlarda lafını geçiririz bir şekilde. Bu yazıyı hazırlarkenki katkılarından dolayı aytackara ve itsmypurgatory‘ye çok teşekkürler Kendileri, uyarlamaları hakkında ekleyebileceğiniz, düzeltebileceğiniz bir şeyler varsa lütfen iletin bana. Fazla bilgimin olmadığı bir alan olduğundan hatam olmuşsa affola. |
yorumlar
Big Brother 23×01 üzerine:
* Yarışmacıları dörtlü gruplar halinde yarıştıracak olmalarında değilim, birbirlerini fazla tanımadan gelişigüzel seçim yaptırmaları iyi oldu. Grup dışı ittifaklar da önemli nasılsa.
* Ödülü 750.000 dolara çıkarmaya durduk yere karar vermemişlerdir diye düşünüyorum. Dışarıdan bakınca pek de yüce gönüllü olarak gözükmüyorlar.
Big Brother 23×13 üzerine:
4 haftadır o kadar bir şey olmaz bir durumda ki… Bir tane açık hedef belirliyorlar. Oynanan oyunlar veya verilen kararlar sonuca etki edecek şekilde ilerlemiyor. Oylamada da tulum çıkarıp postalıyorlar.
Şans faktörü falan devreye girmezse birkaç kişi daha böyle giderler. Anca sonlara doğru belki ortalık karışır.
The Bachelorette 17×09 üzerine:
Normal bir şekilde sezon finaline doğru yürürken öyle bir saptılar ki ruhum çürüdü izlerken.
Katie’nin kendince savunmaya geçmesiyle mesele ‘gaslighting’ sınırlarında dolanır oldu hatta. Üstüne konuşabileceğim bir konu da olmadığından ne desem bilemedim. Dışarıdan bakar halimle ikisinin de haklı tarafları var gibi geliyor bana. Daha bir de After the Final Rose kısmında bu ikisini yan yana getirecekler. Bir tur da orada çürürüm artık.
Peki kişisel merak; ‘frontrunner’ kişilerde zırt pırt sorun çıkması kimin laneti? Nur topu gibi Rachel-Peter-Brian draması çıktı sanki başımıza. Çok lazımdı ya. Bu arada Blake vs. Justin diye seçim mi olur? Birini seçse yürütür mü onu zaten bilmiyorum. Neyse öğreniriz.
* Big Brother 23×13 üzerine:
Yanılmıyorsam 17. sezondan beri izliyorum, ilk kez bir veto bölümünü “arkası yarın” şeklinde kapattıklarına denk geliyorum. Derek X.’in verdiği backdoor kararı dönüp dolaşıp kendisini bulur mu biraz merak ediyor gibiyim. America’s Vote neye yarayacak ona da bakarız.
Şu haliyle mantığı kullanarak hareket etmeye çalıştıkları için Tiffany, Xavier ve Derek X.’in daha da ilerlemesi taraftarıyım.
* The Bachelorette 17×10 (Sezon finali) üzerine:
Sezon finalinin gecikmeli düşeceği tuttu ve nihayet fırsat bulup izledim. Son 2 bölümünde kabir azabına çevirdiler resmen.
Geçen bölümü tamamladığımda kime hak vereceğimden emin değildim. Şu gün itibarıyla Greg’e daha fazla hak verdim. Eğer Greg’in yaptığı gaslighting ise Katie’nin de ATFR kısmında yapmaya çalıştığının farkı yoktu. Evet, karmaşık mesele ama bütün sinirini de peşinde getirince ya da adamın da dediği gibi Bachelorette sen olunca daha haklı olmuyorsun ki.
Bu nasıl başkasına aşık mutlu kadın onu hele hiç anlamadım zaten. Final bölümünde de kendisiyle çelişti üstelik. Bu kadar şeyin üstüne eli boş dönmek istemediğinden en makul gelen 2. (hatta galiba 3.) seçeneğe doğru fazla düşünmeden ilerledi. Gerçi benim de genelde olmasını istediğim ikinci tercihti, yalan olmasın. Keşke de yürütseler ama bilemedim. Sırf Aunt Lindsey denen kadın yüzünden bile ayrılabilirler. EW’nun bitmek bilmeyen recap yazısına da katıldım ayrıca.
Neyse ne halleri varsa görebilirler, gerisini kendileri bilir. Pazartesi Bachelor in Paradise yeni sezon başlıyor, bakalım onda neler olacak.
* Real Housewives‘dan iki şovu izliyorum (New York ve Potomac). Yeni sezonların bu sefer aynı dönemde başlayacağı tuttu. Nasıl denk getirdilerse.
RHONY, 13×14 itibarıyla fena ilerlemiyor ama bu sezondaki ırk, politika konuları önceki sezonlara göre daha fazla olunca bazen artık göz deviriyorum. Yine de Ramona’ya hak verecek seviyeye inmedim. Eboni ve Leah bu açıdan fazla gelebiliyor ama öte yandan bir şekilde izletiyorlar. Neyse ki Luann ve Sonja da ortalıkta.
RHOP ise 6×06 itibarıyla beklediğimden iyi gidiyor gibi. Mia’ya alıştığımı ya da sevdiğimi söyleyemem ama malzemeyi veriyor en azından. Gizelle ve Karen her zamanki gibi formunda.
Robyn de ‘relevant’ kalmasının bir yolu olduğunu bildiği için 82 çeşit bahaneyle düğünü ertelemeye devam ediyor. Bu sefer de haklı olarak koronayı kullanıyor hatta. Bir de umarım Ashley tekrar doğurmaz. Kocasının suratını görmek bile yetiyor. Wendy’nin değiştirdiği ‘ikizlerine’ girmiyorum, iyi eğlenceler.
* Masterchef‘in “US” versiyonunun 11. sezonunu da izliyorum. Son olarak 11×09 yayınlandı.
Yine eleme yaparak ana kadroyu belirledikleri üç bölümü sarasım geldi ama sarmadım. Hiç değilse bizim Türkiye versiyonu gibi bölümlerce seçme yapmayıp kısa sürede paketliyorlar.
Bazı bölümler yaptıkları yemekle de orantılı olarak daha iyi tabii. Balık verdiklerinde “fish taco” yapan kişinin gideceğini tahmin etmek hoşuma gitti mesela. Kimin gideceği yapılan yorumlardan az buçuk anlaşılsa da dert değil. Ortaya çıkan ürünler işimi görüyor. Bir de içimde kalmasın, “Legends” olarak getirdikleri usta isimler olmasa da bir şey değişmez sanki.
* FBoy Island 1. sezon üzerine:
HBO Max’in şu sıralar yayınladığı flört şovunu da izlemiş bulundum. Güya para ödülü için adaya gelen 12 FBoy ile güya niyeti iyi olan 12 erkeğin üç genç kadının kalbini kazanma macerasını konu alıyor.
Külliyen yalan tabii. Artık düzgün bir ilişki istediğini söyleyen kızların suratında bile o ciddiyet yok gibiydi. Belki de benim midem kaldırmamıştır. Zaten bunlar öpüşürken fenalık geldi artık bir noktada. Komedi dozu da (bana) fazlaydı. Bachelor sülalesine rahmet okuttular sanki. Onlar kadro, randevu, ilerleyiş vs. açısından daha ‘profesyoneller’. Bunlarda ‘senaryo’ dozu fazlaydı.
Ama “Hangisi FBoy, hangisi nice boy?” sorusuyla ilgi çektikleri söylenebilir. Farklılık ve heyecan olsun diye çoğu elemede “Sürpriz!” diye ortaya çıkıp bir tarafla ellemelerine gerek yoktu sadece. Ayrıca kişisel gelişim adına bir şeyler yapmaya da çalışmışlar fakat özellikle Too Hot to Handle’ın ardından gözüme yapay geldi.
Finalde ise CJ’in seçiminden tabii ki memnun olmadım. Sarah’nın verdiği karardan memnunum. Nakia’ya ise itiraz etmeyeceğim. Böyle de denmez ama kafası en çalışan ve ne yaptığını bilen kişi Nakia’ydı bence.
—
* CJ tahminen bölünecek parayı toptan kaybetmeyi göze alamadığından (var onda öyle bir karakter) Casey’i seçmedi ki güvenemedi de. Bu açıdan yargılayamam. Casey de işi kolaylaştırmış değil. Ama seçmesini isterdim.
* Sarah’nın Garrett’i seçmesini istiyordum ama içten içe Garrett’in bu durumda ilişkiyi bitirmeyi tercih edeceğini de hissediyordum. Adam “böyle” birisi çünkü. Yalnız yapımcıların “ilahi adalet” hamlesini sevmedim. Kuralı kendin koyuyorsun, işine gelmeyince de bozup “Sarah’nın seçtiği yardım kuruluşuna gidecek, ” diyorsun. Senaryonun dozu daha ne kadar artabilir ki düşüncem de bu yüzden baki kaldı sayenizde.
* Nakia, şunca şeyin üstüne OJ Jared’i seçmesiydi şaşırırdım zaten. Zaten zırt pırt şaşırtmaca yapmaya çalıştıklarından artık bir noktada anlıyorsun.
2 FBoy-1 Nice Boy üzerinden gitmeleri isteğindeydim ama Casey’le birlikte. Neyse ilişki benim ilişki değil sonuçta. Ne halleri varsa görebilirler. Amen.
—
Reunion bölümü de hazırlıyorlarmış gördüğüm kadarıyla, unutmazsam ona da bakayım.
Not: Kızlardan birisinin Taye Diggs’le randevu çıkışı görüntülendiğine dair bir habere de denk geldim mesela orta yerinde. O nedenle az buçuk bir fikrim var o tarafla ilgili.
Not 2: Son kısımdaki Casey-Garrett notuna güldüm doğruya doğru, iyi düşünmüşler.
Ne bitmez yorumdu bu. Ay.
* 12 Dates of Christmas 1. sezon üzerine:
HBO Max demişken bundan da bahsedeyim. Kasım-Aralık 2020 zamanı yayınlandığında bunun sezonunu da izlemiştim. 2. sezon onayını aldı. Bunda ise birisi eşcinsel erkek, biri straight erkek, diğeri kadın olmak üzere 3 kişi Noel tatilinde aileleriyle tanıştırabilmek üzere eve götürebilecekleri türden bir sevgili arıyorlar güya.
Totalde FBoy Island’dan daha fazla beğendim. Amatör dursalar da flört şovu bazında daha tutarlı ilerlediler. Hatta devam ettikçe özellikle Garrett tarafında izlenesi iş çıkardılar. Onun kısmını daha çok beğendim. Anthony ve Faith ise sezon ilerledikçe yetişti. Bir de bu üçlünün arasındaki arkadaşlık-destek tarafını sevdim. İster istemez ara ara ‘kurgu’ tadını almamak mümkün değildi, o ayrı.
Unutmazsam ve fırsat olursa 2. sezona da bakacağım.
Öyle yani. Bitti sonunda hepsi, evet.
Bachelor in Paradise 7×01 üzerine:
* Tek bölümde 6-7 çift birden çıkmasını takdir ettim gibi. Nasılsa karışır ilerde ama olsun.
* Şu şov serisinde parasını tam olarak hak eden birisi var da o da bu KJ yazılarını hazırlayan kişi.
Bachelor in Paradise 7×08 üzerine:
Hayatımdaki fazlalıklardan birisi bunun haftada 2 bölüm birden yayınlanmasıymış. Teke düştüğü iyi oldu.
1) Şova zaman zaman önceden görüşüp de muhabbeti ilerletenler geliyordu, sonra da diğeri adaya gelene kadar birisiyle ‘oyalanıyordu’ ki adada kalsın… Zaten ara ara işledikleri bir durum olduğu için şaşırtıcı değil. Ama yarışmacılar bu sezon her anlamda suyunu çıkarmışlar.
Yapımcılar da sağ olmasınlar malzeme çıktı diye kaşımaktan geri durmadılar.
2) Diğer yarışmacıların ahlak bekçiliği de problem bence. Ellerinde meşaleyle cadının kapısına dayanan köy halkı gibi bir şey oldular iyiden iyiye. Samimiyetlerine inansam haksızlığa uğrayan arkadaşlarını koruyorlar diyeceğim ama bunlar böyleyse ne olayım.
Wells’in gül açıklaması da saçma kaçtı biraz. Gerek yoktu, öncekilerden ne kadar farklı ki? Natasha’yı tenzih ediyorum tabii. Yarışma ilerlesin diye oldurdular.
3) İçimde kalmasın, o kadar çok şey anlattılar ki bir rose ceremonyden diğerine geçişleri 2.5 bölüm sürdü. O arada ben şiştim. Tanesi 83-84 dk. sürüyor bunun üstelik… 8. bölümde 3.yü anca yapabildiler. Güne 9/14’le başladılar hatta. Bittiğinde adadan ve benden yük kalktı sanki.
#yasabır
Not: Sondaki ‘facts’ kısmı bölümün kendisinden eğlenceliydi.
Masterchef’in ABD versiyonunun yeni sezonu (11.) bitti.
“Legends” eklemelerine gerek yoktu bence ama bazı twistlerle daha eğlenceli hale de getirdiler. Kazanacağını düşündüğüm kişiye gitti üstelik.
Yakında Junior’ı da döndürseler keşke. Salgın sonrası dönmek bilmedi.
Big Brother 23×31 üzerine:
* The Cookout 6’lısının hepsinin siyahi yarışmacılarından oluşmasının getirisinden memnun gibiyim. Şu vakte kadar bir tane siyahi yarışmacının bunu kazanmaması biraz tuhaf cidden.
Bir yandan da “reverse racism” tartışması başladı ama pek de dallanıp budaklanmadı gördüğüm kadarıyla. O derece olduğunu düşünmüyorum. Birbirlerine sadık kalmaları etkileyiciydi.
* Double eviction bölümleri ne kadar mantıksız kararlarla ilerledi öyle. Bunlar düşünmeden karar vermeye kalkınca beceremiyorlar. Azah’ın verdiği karar hiç mantıklı değildi mesela, ne bekliyordun ki… Erkek milleti işte.
İki tane üst üste yapmalarından her türlü memnunum gerçi. Sadece kalanı çok mu belli oldu, onu bilemedim.
Big Brother 23×37 (Sezon finali) üzerine:
Bunun da sonunu gördüm. Bir yaz daha beni güzelce oyaladı diyebilirim. Üstelik bu sefer öncekilere göre farklı bir noktadan yakaladıkları da söylenebilir.
23 sezonda daha önce hiç siyah bir yarışmacı 1. olmamış(tı). Bu sezon 6 kişi bir ittifak kurup, bunu da kişisel kazancın vs.nin önüne koyup bu amaçta ilerlediler. Bayağı iyi iş de çıkardılar ve öyle ya da böyle vardılar. Hatta medyada “reverse-racism” tartışması çıktı bir ara, takip etmesi ilginçti.
Gerçi ilerleyiş beklediğim kadar çetrefilli de değildi, son 6’dan sonrası fazla bayat ilerledi ama artık olduğu kadarıyla. Kazanacağını herkesin beklediği (ya da bildiği) kişi göğüsledi ipi. Favori yarışmacı oylamasına da şaşırmadım ben hatta, oy versem ona verirdim. Ödülleri 750-75-50’ye çıkartmaları da herkese yaradı hem.
Not: Şubat ayında Celebrity Big Brother’ın 3. sezonuyla gelecekler. Daha önc ehiç izlemedim ama belki fırsat olursa bakarım.
Bachelor in Paradise 7×11 (Sezon finali) üzerine:
İyisiniz hoşsunuz da üç saatlik bölüm reklamsız haliyle 2 saat sürdüğünde bana fenalık basabiliyor. x1.5 hıza rağmen yavaş geldiği oldu. Bir de ne şekilde bittiğini Instagram Keşfet sayesinde anlamıştım. O nedenle pek de şaşıramadım.
Hoşuma giden tarafı bölüm sonrasında “Şimdi ne durumdalar?” yapmaları. Genelde yapmazlar bunu, sanırım salgın nedeniyle After yayınlayamayacakları için böyle bir şey düşündüler.
Not: Madem finalden sonra barışacaktınız, biz niye öylesi bir ayrılığın ızdırabı bölümü izlediydik? Neyse teessüf etmiyorum.
Ek: 1-2/5’in gelecek yaza sağ çıkabileceği düşüncesindeyim ama bakalım. Ayrıca Aaron-James bromance’i sezonun en dişe dokunur taraflarındandı.
Real Housewives of Potomac‘ın 6. sezonunu reunion bölümler dahil tamamladım.
Reunion’ın sonuncusuna Nicki Minaj da geldi. Yine birbirlerini dinlemeden konuştukları için ortalık biraz karıştı ama böylesi ekstra ünlü konukların uğraması fena fikir değilmiş. New York’a da yapsalar keşke.
Bu sezon malum sebeplerden önceki sezona göre daha az “aksiyon”luydu ama yine izlenesiydi. Birbirlerine saracak malzemeyi bulmayı biliyorlar. Ağzını açan da geri durmuyor, sağ olsun. İlk sezondaki “class” muhabbetleri geldi bir ara aklıma
Not: Robin’in tekrardan evleneceğine tabii ki inanmıyorum, hem programa yarasın hem de laf olsun diye dolandırıp duruyorlar. Michael’a hak vermiş gibi olmayayım, cidden şunca seneden sonra niye zaten? Devam edin işte.
Her ne kadar Michelle, Katie’ye göre daha sevilesi olsa da bu sezon öncekine göre daha sakin/basit geçti. Yarışmacılar öncekine göre daha az ilgi çekiciydi galiba. Zaten bir ara kendisi bile “Benim için burada değiller sanki,” tereddüdüne düştü.
Yaptığı seçim (bence) çok ben geliyorum cinsindeydi. Her ne kadar 2. olan kişi iddialı dursa dahi şaşıran azdır. Sanırım biraz da bundan, şikayet edecek değilim. Yürütürler mi kısmı zaten kendi bilecekleri iş.
Belki farklı bir şekilde gelişse bununla da yürütürdü ama bilemeyiz, zaten Nayte olacaktı işte.
Not: Son kısmı deniz kenarında çekmek acaba hangi sivri zekalının fikriydi? Dalgaların sesinden kadının sesi zor duyuldu resmen. İngilizce altyazı işime yaradı açıkçası.
Not 2: En sonda Clayton’la ilgili eleştiri tweetlerini göstererek kendilerinin de dalga geçmesine biraz güldüm. Adamdan nasıl bir iş çıkacak belli olmadığından ya hep ya hiç durumu olacak galiba.
The Bachelor’ın 23. sezonundaki başrolü Colton Underwood, geçenlerde bir ara gay olduğunu açıklamıştı. O dönemde Coming Out Colton adıyla bir Netflix şovu çektiğinin haberi de gelmişti.
İşte onu da izledim. 6 bölümlük sezon zaten, bölümler de yarımşar saat kadar. Muhtemelen çoğu kişi ben de röportaj kısmını ve sonrasını merak ediyordum, o da son 2 bölümden çıktı. Ama 4. bölüme parantez açmak da gerek.
Adamın uzun süredir gittiği kilisenin günah deyip suratına tabiri caiz şekilde kapıyı çarpması o an için ilginç oldu. Gitti LGBT-friendly kilise buldu falan. O noktaya kadar da “bir tık” fazla iyi gittiğini düşünmüştüm gerçi. Babası, eski koçu, yakın arkadaşları falan güzel tepkiler verdiydi. Kötü vermelerini beklediğimden değil ama her şeyin kamera önünde olup bitmesinin de az buçuk etkisi vardır.
Senaryo dozu fazla değildi, o bakımdan istediğimi aldım. Çerçevesi belliydi, planı ve “anlatı” dediğimiz şeyi de iyi oturtmuşlar aslında. Gerektiği kadar zorlamışlar sadece. İzleyen için PR bakımından fena bir hamle sayılmaz. Ama “şunca” olup bitenden sonra merak faktörü nasıl işlemiştir onu bilemedim.
Neyse hayırlısı. Sevgilisi beyle mutluluklar.
+ Öncelikle ilk sezondaki ana kadronun daha ilgi çekici olduğunu düşünüyorum. Onda neler olup bittiğini daha çok merak etmiştim. Bu seferkinde senaryo dozu fazla mı belliydi bana mı öyle geldi bilemedim, o kadar olmadı.
Devam ettikçe alışınca yine ritmi buldum. Pinij ve Amanda konusunda doğru tahminde bulundum. Danny meselesi tabii ki karışık. Ben de diğer seçenekten gitmesi düşüncesindeydim. Geçen sefer de zaten Garrett’in kimi seçeceğini merak ediyordum, yine o cephe karışıvermişti.
+ Markelle’in bir noktada “Eski sevgilime hala hislerim olduğunu keşfettim,” demesi, üstüne yerini Pinij’e bırakması çok saçma değil miydi yahu? Kavun seçer gibi sen geç dedi resmen. Göz deviriverdim, Allah affetsin. Pinij daha iyi götürdü gerisini gerçi.
+ Danny ve Nicci hala birlikteymiş. Pinij ve Martin de birlikteymiş. Markelle, geri gittiği eski sevgilisiyle yine ayrılmış. Amanda ve Hina zaten sezon finalinde (saçma ve iyi ki denebilecek bir şekilde) ayrıldılar. Geçmiş olsun o zaman.
3. sezon olursa onunla da görüşürüz.
Not: Resmi bir reunion bölümü çekecekler mi emin değilim, salgın yüzünden yapmayacaklar gibi ama Youtube‘ta 8 yarışmacının olduğu bir taneye denk geldim.
The Bachelor 26×01 üzerine:
Clayton’dan nasıl bir Bachelor çıkar, Jesse Palmer’dan nasıl bir sunucu olur tek bölümde pek anlaşılmaz tabii. Şimdilik fena başlamadılar, bazıları için ilginç denebilir en azından.
Kadınlar mı daha sırnaşık takılıyor yoksa kendisi mi orasını tam anlamadım. Aşkı bulma muhabbetleri arada göz devirmeme sebep olsa da bağışıklık kazandım diyebilirim. Gerisinde neler olacağına da ilerledikçe bakarız nasılsa.
COVID patladığında 3. bölümün sonuna kadar gelip ara vermişlerdi, girişte bahsi de geçiyor. Uzun bir aradan sonra devam edebilmişlerdi. Eylül-Ekim 2021 civarı kalanını çekmişler.
Bazıları o kadar “heyecanlı” ki gürültülerinden başım şişti desem yeri. Yeni tanışmayı da göz önünde bulundurarak şimdilik önemseyeceğim birisi elenmedi diyebilirim. Devam.
+ İkinci bölümün sonunu kırmızı otobüslerde bitirmeyi güzel düşünmüşler. Bu sefer kimseyi elemeyeceklerini tahmin ediyordum.
Acaba COVID’ten kapandık ve döndük kısmını vermeye bölüm sonu yetecek mi yoksa 4’e mi kalacak?
Not: Salgın nedeniyle biraz daha kolay olur diye ABD içi farklı eyaletler üzerinden devam ederler mi diye merak ediyorum aslında. Uluslararası kalabilme ısrarı takdir edilesi sayılabilir. 34. sezonu da yine böyle ortalık biraz daha yatıştığında çekerler belki.
Peacock’a ilgi çekmek için Real Housewives serisine “Ultimate Girls Trip” diye karışık bir All-Stars / Originals sezonu yaptılar güya.
New York haricini oradan buradan biliyordum, tanımak fena olmadı ama geneli vasattı bence. Sezon finali ve totalde Luann + Atlanta en iyisiydi.
2. sezonu unutmazsam sırf Dorinda’nın evinde çektikleri için bile izleyeceğim galiba. O ev RHONY zamanı alışkanlık yapmıştı. 3. sezon olursa Potomac’ten de birisini getirseler bari.
11 çiftle başlamışlardı, üç bölüm sonra 9 çifte düşmüşlerdi. COVID nedeniyle 19 ay ara verdikten sonra yarışa dönmeyenler olunca 5 çifte düşmüşler. Elenen iki çifti tekrar çağırmışlar ve 7 çiftle dönmüşler.
Spoiler soslu oldu ama bunu yazma gereği hissettim. Her şey sıfırdan başlıyor gibi bir şey zaten.
Not: Dönmeyen çiftlerden birisi COVID arasında ayrılmış meğerse Ötekisinde bir adam çoktandır istediği işe girmiş ve uzun süreli izin alamayacağından geri çevirmek zorunda kalmış.
Sonradan Ek:
Üçüncü çiftten biri salgın nedeniyle ağabeyini kaybettiğinden aslında tam da yarışa başlamak için gelmişken haberi alıp ayrılmışlar. Aynı kaynaktan devam edersem 4. çiftteki kadın da çekimlerin başlayacağı dönem 7 aylık hamileymiş meğerse. O yüzden olmamış.
Bir merakla Celebrity Big Brother’ın (USA) 3. sezonuna başladım. İlk iki sezonu izlememiştim.
Bunların ünlüleri de Survivor Ünlüler takımında yer alanlara benziyor. 2-3 kişiye hadi tamam, 1-2 kişiye ismen de olsa aşinalık var. Gerisi nerenin ünlüsü belli değil.
En nihayetinde Big Brother, zaten ünlü versiyon en fazla 3-4 hafta sürüyor ve bir hafta iki kişi elediklerinden hızlı ilerliyor. Umarım kalanını da takip ederim.
The Amazing Race 33×08‘de yarışmacılara bir aşamada yaprak sarması yaptırdılar. Yalnız “Greek dolma” olarak geçti bölümde.
İnce saran olmadı, evet.
Celebrity Big Brother 3. sezon, dün geceki bölümüyle final yaptı. Ortasında bir yerde (özellikle Todrick, Miesha, Carson, Cynthia ve Shanna etrafında olanlardan sonra) sezonu izlemeyi bıraktım. Sadece sonuçları kontrol ediyordum.
İzlerken kazanacağını düşündüğüm kişi kazanmış. Hatta jüriden 7-1 çıkmasında diğerinin çok kolay şekilde kendisinden nefret ettirmesi de rol oynadı haliyle. Umurunda olduğu sanmıyorum ama jury management tam anlamıyla 0’dı. AFP’ye de şaşırmadım haliyle ama ben malum kadına oy verirdim verebiliyor olsaydım.
The Amazing Race 33. sezonu kazanmasını beklediğim ama kazanmasa da olur dediğim çift kazandı.
Sağlık olsun. Next.
MasterChef Junior 8×01‘i izledim. Salgının da etkisiyle çoktandır yoklardı, döndüğü için memnunum.
Christina’nın jüri olarak yer almayacağının farkındaydım, Netflix’e kendi şovunu yapmasından da belliydi zaten. Yenisine de devam ettikçe alışırım herhalde. Her türlü deniz ürünüyle muhatap olmamızı geçersek açılışı fena yapmadılar. Çocuklara ayrı neler yaptırdıklarına ayrı bakarız nasılsa.
Son 3-4 bölüm gerçekten kaotikti. Üç kadına birden aşık olduğunu söyleyen adamın kendini bilmezliği mi yoksa geldikleri şov The Bachelor değilmişçesine davranan kadınlar mı daha fazla ruhumu emdi tartışılır.
Hatta sezonun nasıl bittiğini okuyup ona göre izlemeye karar vermiştim. Neyse ki kafama yatan bir şekilde bitti, bununla olur. The Bachelorette seçimi de iş yapar gibi duruyor, kafalarında var belli ki bir şeyler.
Susie’ye dönüp onunla konuşmasına şaşırmadım mesela ben. The Bachelor’da arada oluyor bu, devamında gidip diğer iki kadınla ayrılmasına güldüm ama artık. Geçen bölüm Susie gittiğinde ortalık karışınca ikisiyle de konuşup gül vermişti bir de. Nereden nereye geliverdik, o kadar tutarsız işledi ki…
Dahası bahsettikleri gibi ilk kez bir The Bachelor’ın teklifi reddedilmiş oldu… Neyse nihayetinde sonradan da olsa Susie-Clayton bitti demek. Ne kadar / ne şekilde yürüteceklerini de kendileri bilir artık.
Dancing With The Stars Disney+’a transfer olmuş. 31 ve 32 onayı almış.
Top Chef‘in yeni sezonunu (19) tamamladım. İlk kez izlemiş oldum, çok da iyi oldu.
Nihayetinde yemek yarışması, kafamda farklı kılabilecek bir kalıp yoktu ve olanı da geçtiler. Hatta dizilerde/filmlerde yer verilen yemek yarışmaları sahneleri meğerse daha çok bunun popülaritesinden esinlenmeymiş.
Burada daha sektörden insanların olduğu bir iş. Masterchef tarafında bir ölçüde deneyimi olsa da amatör denebilecek şefler yarışıyor. Gordon Ramsay’in de profesyonel şefleri yarıştığı diğer şovları var elbette, o yüzden adil bir karşılaştırma olmayabilir.
Top Chef, görünen o ki kablolu kanal rahatlığını da kullanıyor. Bu kadar “sponsorlu” içerik kullanılmasını beklemiyordum mesela. Kötü anlamda değil, Acun abartısında hiç değil. Aksine. Farklı yerlere seyahat edip değişik temalara bulaşıyorlar. Bir ara astronotlara yemek yaptılar. Para ödülü de (sponsored by San Pellegrino) 250,000 dolardı. Ayrıca yapılan yemekleri davet edilen konuklarla birlikte dostane bir ortamda akşam yemeği gibi yemelerini de ayrı sevdim. Tabiri caizse “sıcak” ve “kaliteli” bir ortam yaratıyorlar.
19. sezon finalini kim kazansa fark etmez bir noktada izliyordum. O yüzden sonuçtan memnunum.
Survivor son sezonu (42) izledim gecen hafta. Bayaadir izlememistim guzel akti. Keyifli bi sezondu finali de tatmin etti.
MasterChef Junior’ın 8. sezonu bitti. Kazanacağını düşündüğüm kişi kazandı. Fark etmeyecekti, o yüzden sorun değil.
Not: Bu sezonda yeni jüri olarak Mehmet Öz’ün kızı Daphne Oz vardı. Christina Tosi’nin yerine geldi. Hatta hamile olarak yer aldığı ve sezon sonuna kadar karnı büyümüş oldu. Baktım, ta Ağustos 2019’da doğurmuş.
Salgın yüzünden bir öteleme olduğunun farkındaydım da benim düşündüğümden de fazlaymış. 7. sezon Mart 2019 gerçi, 3 senelik aranın ardından dönmüş meğerse ki ben geçen sezonu da izledim. Öh.
Ayrıca The Real Housewives Ultimate Girls Trip 2. sezona da başladım.
Bu sefer şimdilerde kendi sezonlarında yer almayan kadınlardan “Ex-Wives” sezonu hazırlamışlar. Dorinda’nın meşhur Berkshire evi de mekan olmuş ki bu kısmını daha çok sevdim.
Kadro olarak sanırım ilk sezonu daha çok sevmiştim ama gidişat olarak 2. sezon daha iş görür gibi. Dorinda’ya ara vermek yaramış resmen ya da ev sahibi olduğu için daha rahat takılıyor. RHONY’ye 7. sezonda başladığımda Jill Zarin ayrılmıştı ama kocası öldükten sonra konuk olduğunda denk gelmiştik.
Brandi’yi RH’de değil de Famously Single’da izlemiştim daha önce, kim olduğu da biliyorum gerçi. Celebrity Big Brother tarafı da bonus. Vicki’nin uyuzluğu üstünde resmen. Şimdilik en çok Tamra Judge’ı sevdim sanırım.
Daha 3/7’si bitti gerçi, bakalım.
Big Brother 24. sezona başladım.
Yarışmacıları biraz daha tanıdıkça işin rengi belli olur. İlk twist fena durmadı da bölüm sonuna anca yetiştiğinden henüz bir şey anlaşılmadı.
Bizim Survivor misali halk oyuyla işlerin yürümesine teoride uzak olduğum için koz/güç gibi durumlarda halk oyuna geçmelerini daha çok seviyorum. Üstüne de bakarız nasılsa.
The Challenge: USA‘in (IMDb+Wiki) ilk bölümünü izledim.
Survivor, Big Brother, The Amazing Race ve Love Island yarışmacılarını karıştırıp CBS karması yaparak bir yarışma çıkarmışlar ortaya. BB’den ve TAR’dan bayağı tanıdığım insan vardı, bir deneyeyim dedim. Diğer bölümler 64 dakikadan daha kısa olursa sevinirim.
14 gelişigüzel çift çıkarmış oldular, her hafta bir çifti eleyecekler anlaşılan. Birbirlerini tanıyanlar üzerinden arada geçmişin lafını geçirdiler ilk bölümde, daha iyi oldu gibi. Bazılarının çenesini özlememişim gerçi.
Yaz vakti, The Amazing Race de yokken iş görür gibi. Tanımadığım çiftler daha erken elenirse daha mutlu olurum hatta ^.^
Bu sezon olurunu bulup 2 Bachelorette’le başladılar. Hatta bu sefer çok oyu alanla devam durumu da yok, direkt ikisini de başrol yaptılar güya.
Açılışı fena yapmadılar. 30 erkek iki kadın için düşününce az geldi ama muhtemelen böylesi format için daha iyi. Daha kadınların aynı erkeğe, erkeklerin ikisinden birine doğru ve çapraz eşleşmeye yönelmesi gibi türlü varyasyonlara da ayrılacaklar. Üstüne bakarız.
İkizler ya devam ya tamam olacaktı ama biraz olsun devam edeceklerini düşünmüştüm, yalan değil. Bunlar gönderdi.
Eğer seremoniye o dakika devam edip başkalarını da eleselerdi “E o zaman bunlara niye ayrı konuşma yaptınız?” diyecektim. Neyse ki olmadı. Sadece 3 kişi elediler resmen (şimdilik). Kaldı 27.
FBoy Island 2. sezonun yayınlanan 3 bölümünü izledim.
Geçen sezon finalinde ilahi adalet gibisinden bir duruşla kendi formatlarını bozmalarına sinir olmuştum. Muhtemelen bu sefer benzer şekilde bitmeyecek ama umarım kendi yollarından sapmazlar.
İlk sezondan getirdikleri yarışmacılar da işimi görüyor şimdilik. Sezon kendi içinde ‘kurgu’ diye bağırıyor tabii, hatta komedye çaldıkları zaman göz deviresim geldi bir ara ama en azından buldukları tiplerle ilgimi çekmeye devam ediyorlar. Ayrıca fboy-nice guy tahmini yapmak da hoşuma gidiyor hala.
Gerçek bir ilişki çıkacağına dair inancım 0’a yakın olsa da bakalım nereye varacaklar bu sefer.
+ The Real Housewives Ultimate Girls Trip‘in “Ex-Wives Club” sezonu ilk sezonun beklemediğim ölçüde üstüne çıktı.
Peacock’ın yaptığı en mantıklı iş olabilir. 3. sezonu da gelecek hiç değilse, onunla da görüşürüz.
+ The Challenge: USA‘de yarışmacıları her bölüm farklı şekilde çift yapmaları işe yarıyor gibi. Hem herkesin kendi şovundaki isimlerle ittifak yapma isteğini bir tık kamçılıyorlar hem de aynı anda ket vuruyorlar.
+ Big Brother 24. sezon sosyal medyanın da etkisiyle öyle evlere şenlik bir durumda ki bunlar sezonun finalini nasıl görecekler merak ediyorum…
+ All Star Shore kadrosu kafalarını duvara sürtmelik davranmaya devam ediyorlar. Yarışmaların arka planda kalmasına bir dediğim yok da bunlar da az boş yapmıyorlar yani.
+ FBoy Island‘da ilerledikçe yine daha iyi duruma geliyorlar. Yalnız ben daha FBoy odaklı izlerken bu kızlar cidden kendilerine uygun birisi gözüyle bakıyorlar. Seçtikleri insanlar Nice Guy çıkınca biraz göz deviriyorum o yüzden.
Bir de Nikki’ye Tanrı affetsin, arada biraz sus diyesim geliyor.
— Drag Race All Stars’la birlikte bir haftaya ne kadar çok reality şov sığıyor kuzum? Ama kafa dağıtmayı beceriyorlar, haklarını yiyemem.
Umarım bu hafta her şey yolunda gider, gelecek hafta da Daniel’den kurtulurlar. Nicole’dan daha fazla sıkıldım ondan.
+ The Bachelorette 19. sezonda gidişat istedikleri gibi olmayınca güya kendilerince bir müdahalede bulundular ama bence hoş bir adım değildi. Sonuç fark etmeksizin başladıkları gibi ilerlese daha iyi olurdu. Öyle saçma sorunlar çıkıyor ki insanın inanası gelmiyor… Du’ bakalım daha neler olacak.
+ The Challenge: USA‘de herkesin kendi yarışmasından olanlar üzerinden belli bir gruplaşmaya gitmesi hem iyi hem kötü oluyor sanki. Bu açıdan Big Brother’ları takdir edesim var, sayılarının azalmasını da pek istemiyorum gerçi. Daha fazla Survivor yarışmacısı elensin mümkünse.
+ All Star Shore benim beklediğimden de cheesy ilerliyor. Tamam, kendilerince drama yaratıyorlar ama reality tadı yüzünden göz deviresim geldi. Angelina ve Joey’in hakkını vereyim. Vanjie, Blake ve Gigi de işimi görüyor. Gerisinin derdini+tasasını hala umursayamadım.
Bu arada ekip karmasına pek gerek yoktu. Sistem bir şekilde işliyordu sonuçta, ilgiyi korumak için iş çıkarmışlar… Sahi bu sezon kaç bölüm? Baktım, göremedim.
+ FBoy Island 2. sezonu tamamladım. Geçen sezon finaline sinir olduğumdan bu seferkinin genel puanını nasıl kapattıkları belirleyecekti. Bu sefer sinirimi bozmadılar, hatta iyi bitirdikleri bile söylenebilir. Gerçi dileyene sövmek için malzeme de bol.
Son iki bölümün sürelerini bir tık artırmışlar, daha kısa olsa da işime gelirdi bu arada.
– Mercedes, neyse ki parayı bölüşürüm dedi. Yoksasını hayal edemedim şu an, Louise’ın kalbine inecekti zaten ^.^
– Mia’nın Peter’ı seçeceğini tahmin ediyordum. Son dakika uydurdukları “Kimseyi seçmezsen 100,000 tamamen sana kalır,” lafı tam da uyardı aslında buna. Peter da bölüşmeye karar verdi. Aksini yapacak bir intiba yoktu ama yine de takdir ettim, yapabilirdi.
– 9. bölümde uydurdukları Nico hamlesine biraz göz devirdim ama iyi bir seçenek olduğunu inkar edemem. Gerçi Casey’i desteklemesi daha kolay oldu. “Ama” işte son dakika getirdikleri o kuralı Tamaris’in kullanacağını anlamıştım. Kendileri de üstüne kurgu görüntülerle desteklediler zaten.
Zaten 3/3 çiftle gitmeleri biraz “gerçek dışı” olurdu ^.^ Neyse bu da böyle olsun.
#şükür #bitti #omg
Neyse ki beklediğim türden bir viraj aldılar. Böyle bir şeyin olması artık gerekiyordu resmen, öteki türlü hepten tek düze bir hale gelecekti. Michael da ne kadar çirkef çıktı öyle? Amanın.
Kyle meselesi vs. dahil sempatimin bir kısmı da gitmişti. İyi oldu elendiği. Kazanırlar mı bilmiyorum ama Turner ve Monte önemli bir adım attılar. Taylor’a gelmeden Alyssa ve Brittany gitse daha iyi olur. Gerçi kimin kiminle yola devam ettiği de çok karışık. Monte çıkıp da Turner’ı elemeye kalksa şaşırmam.
+ The Bachelorette 19. sezon nihayet yeniden ilgi çekici bir hale geldi.
Gabby kısmı komiğime gidiyor hatta. Rachel tarafı daha tutarlı ve tanıdık ama oranın karışacağı da belli. Sonuçta ya birisi ya da ikisi birden eli boş kalacak gibi ama ihtimallere açığım.
Elde kalan da sezon sonunda nişanlanmayı düşünmüyor çıktı… Vakti zamanında, önceki sezonlardan birisinde diğer Rachel, bu sebepten (az süre) Peter’dan uzaklaşmış ve Brian’la devam etmişti. Onlarda işe yaradı güya, evlendiler. ABC de adamın düşünce yapısı nedeniyle Peter’ı Bachelor seçmemişti vs. Neyse nereden nereye diyecekken uzattım. Bunlar birlikte bitirebilirse ne ala.
Rachel’ın kimi seçmesini istediğimden emin değilim. Zach fena olmaz ama son dakika arıza çıkaracağı tuttu. Rachel sinirlenip gönderirse şaşırmam. O durumda son 2’den birisi bana fark etmez.
+ The Challenge: USA birer kişi eleyerek haftalarca daha devam edecek diye tırsıyordum. Neyse ki 1 bölüm kalmış.
Fırsat olsa birbirini boğazlayacak durumda olup kameraların hatırına dokunmuyormuş gibi duran insan izleme konusunda Big Brother benim işime yarıyor zaten. Oyunsa orada da var hem ^.^ Bunlar rekabeti biraz fazla ciddiye aldılar sanki.
Angela’nın profesyonel düşünen kafası aslında olması gerektiği gibi, yine de Survivor’lar hala ortalıkta dolanırken gidip gidip Big Brother’ların ya da benim Amazing Race vs.den tanıdığım insanların kendini bir şekilde elemede bulmasına gözüme takılıyor.
Kimin kazanacağını pek de umursamıyorum ama bakalım.
“Mutlu son” kavramı Taylor’ı daha çok karşılar gibi. Hele de içine girdikleri ırk sarmalını düşündüğümüzde. CBS de suyun üstünde kalabilmek için elinden geleni yapıyor gibi. Ama belli de olmaz, her şey kaygan aynı zamanda.
Turner sona kalırsa başını muhtemelen jüriyi yönetememesi yiyecek. Brittany bu haftadan sağ çıkabilirse ona bakarız. Bunlara göre Monte şu an için en ideal konumda. Onun da ne yapacağı meçhul.
Sezonun şu kısmında “showmance” görmeyi beklemiyordum. Hatta oha. Görünen o ki bekleyen de yoktu.
Julie’nin EW’ya dediği gibi Taylor kendince bir hamle yapmış da olabilir. Zaten ikisinin de uzun ömürlü bir şey düşündüğünü zannetmiyorum. Yine de biri Joseph’in tepkisini öğrenebilse harika olurdu ^.^
Taylor’ın Monte’yi Turner’ı elemesi konusunda ikna edebileceğinden pek emin değilim. Geçen hafta yapmamıştı ve showmance falan da var ama sonuçta adam durumun farkında, mantıklı olan bu değil. Turner’ın Monte’yi finalde seçme ihtimali her türlü daha fazla.
The Bachelorette 19×11 üzerine:
Bu serinin şovlarının bir zahmet sezon sonunda nişanlanmayı norm olmaktan çıkarması gerek.
TV sektöründe kendine yer arayan, belli bir popülaritenin peşinde olanlar bunu temel yol olarak görüyor.
Haksızlar diyemiyorum. Çünkü bir şekilde insanların sempatisini kazanan, mutlu çift portresiyle tamamlayanlar daha kolay ilerliyor. Ayrıldıktan sonra ise göz önünden kaybolmaya başlıyorlar. Bachelor Nation’la yola devam edenler bir şekilde, hatta başka sezonlarda yer almış birisiyle çiftleşmiş olanlar.
Rachel’ın villian olmayacağı varsa dahi öyle göründü. Bir de bu tarz ‘proposal’ meselelerini ilerlerken değil de sona doğru konuşmalarına göz deviriyorum. Benzerini önceki hafta Gabby de yapar gibi oldu ama Rachel’daki doz daha fazlaydı.
Neyse ki son 1.
+ The Challenge: USA sezonu nihayet bitti.
Kazananlarla derdim yok da bu ne kadar kaotik bir finaldi böyle? Sezonun kalanı bir yana, finali öbür yana bakıyor gibi.
Bu kadar diskalifiye ya da bırakma göreceğimizi düşünmemiştim.
Angela veya Tyson’ın kazanamayacağını düşünüyordum. Angela’nın elenme biçimi saçmaydı. Onun nasılsa etabı tek başıma alamam diye bırakması ayrı, diğerlerinin denemedin bile diye elemesi ayrı olay. Yine de Angela daha fazla çalışmalıydı. Bundan 0 alır devam ederim mantığı garantili çıkmadı görünen o ki.
Kalanları da buz gibi yerde eldivensiz Sudoku oynamaya attılar. Bir kısmı oyunun nasılını bile bilmiyormuş üstelik. Hepten trajikomik oldu yani. Tyson’ın EW röportajında detaylara girmesi hoşuma gitti. En azından birisi olanı anlattı.
Danny ve Sarah şunca şeyin üstüne mutlu sona ulaştılar. Danny’yi bekliyordum ben de, Sarah da hırsını ekmek arası niyetine yiye yiye bitirdi resmen. Gidin global versiyonda ne yapıyorsanız yapın.
Umarım bir daha bir şekilde yolumuz kesişmez. Bir yerlerden tanıdığım insanlar şu işlerde daha az yer alsa keşke. Ayrıca bırakın MTV’de kalsın şu iş.
The Amazing Race‘te 34. sezona başladım.
Yine bir Big Brother çifti olması ilgimi çekiyor. Derek ve Claire’in yarışmadan aylar sonra sevgili olup bir de buraya gelmesi daha fazla çekiyor hatta ^.^
Dikkatimi çeken diğer nokta bu sefer non-elimination leg olmayacağını baştan söylemeleri. İlginç geçecek gibi ama bakalım.
The Bachelorette 19. sezon bitti.
Bir de lazımmış gibi 128 dakikalık sezon finaliyle gelmişlerdi. Tino’yu zaten Allah bildiği gibi yapsın da Rachel’a karşı da sempati besleyemedim. Ruhumu emmiş olabilirler. Resmen “We were on a break”in yandan yemişini sundular. Gabby tarafı ona göre daha derli topluydu herhalde.
Fikren ilgi çekici olsa da 2 Bachelorette formatını öyle ilerlettiler ki insanın imdat diyesim geldi. Takriben bir süre görmeyiz… Zach’in Bachelor olmasıyla bir sorunum yok. Böyle de olur.
Next, Bachelor in Paradise.
Big Brother 24. sezonda geldik Top 3’ye. Bir tık hızlı da gittiği için Pazar akşamı final yapacaklar, Çrş.’ya kalmadı bu sefer.
Konum olarak en makul yerde olan Monte ama belli de olmaz, bu sebepten başını yiyebilirler. Turner ve Taylor birbirini seçecek gibi durmuyor gerçi. Neyse onların derdi, benim değil.
Az kaldı, ha gayret.
Big Brother 24. sezon finallini izledim.
Devir anca değiştiği için hala tarih yazabiliyorlar gerçekten. Ama iyi oldu. Yapımcılar bile bu kadarını beklememiş olabilir, tam bir “mutlu son” finaliydi.
– Bölüm öncesinde “En azından AFP’yi alır,” demiştim. İkisini birden kazanıp ikinci “first”ü de gerçekleştirdi. AFP’de Top 3’ye Kyle’ın da girmesi dikkate değerdi. Irk meselesi harbiden karıştırdı ortalığı.
– Taylor’ın oylama öncesi yaptığı final konuşmasında ağzım açık kaldı. Sezon boyu iyi konuştu ama bu sefer daha da iyiydi.
– Final 2 için Turner’ı değil de Taylor’ı seçen Monte de derdine yansın. Gerçi kartlar bayağı açıktı, gözden kaçırma gibi bir durum da olmadı. Turner’ın jüriyi idare edemediği de gündeme geldi halbuki. Bence hala öteki türlü Monte kazanırdı.
– Bir şekilde kesin olacaktır da Lays’in o sponsorluk anlaşmasını gerçekten vermesi gerek ^.^
Dizi izleyesim gelmedi ve başka bir şey aradım. Doğu Demirkol’un yeni talk showu çıktı Youtube’da karşıma ve onu denedim. Baya kötü buldum. Yan sekmeden kayıp Maske Kimsin Sen? izlerken buldum en nihayetinde de kendimi.
3-5 ay önce ilk dizisi konumundaki Hayat Bazen Tatlıdır’da izleyip sevdiğim tatlış duckface Melis Sezen’in enerjisine bayıldım ilk olarak. Alican’ı vasat, Doğu’yu ise her zamanki gibi biraz yorucu buldum. Sunucu tercihinden ise memnun kalmadım. Bu tarz bir programın sunucusu Öykü Serter’den başkası olmamalıydı bence.
Tahminlere gelirsek;
Ağaç:
Gözcü:
Unicorn:
Ejderha:
diye geçirdim içimden. Diğer üçüne ise tahminde bulunamadım. Ben de herkes gibi Aslan’ın enerjisine bayıldım bu arada.
Enerji olarak ilk bölümün çok altında bir bölüm oldu öncelikle. Bunun da ana sebebi Melis Sezen’in yokluğuydu. Eda Ece, yakışmamış bence masaya. Bazı tahminleri aşırı saçmaydı. Biraz kibirli, biraz soğuk kaldı ayrıca. Ve enerjisi de Melis Sezen’in yükselttiği çıtadan dünya kadar uzaktaydı.
Gecenin önce çıkan yarışmacısı elbette Kuzgun oldu. Ayna ise kıyafetiyle dikkatleri üzerine çekti.
Tahminlere gelirsek;
Tavus Kuşu:
Geyik:
Kuzgun:
İskelet:
Ayna:
Diğer ikisine tahmin yürütemedim.
Yeni birileri gelmedi. İlk bölümden turu geçen altılıyla devam ettik.
Aslan:
Ağaç:
Şovalye: Hala net bir tahminim yok buna. Ama oyuncu ya da sporcu değil bu. İpuçlarına bakarsak asıl ya da yan mesleği beslenme uzmanı, doktor, aşçı gibi bir şey.
diyesim var ama hiç tanımadığım biri çıkacak muhtemelen.
Unicorn: Cık, hala tahmin yok bende.
Ejderha: Geçen bölümdeki tahminime sadığım. Ses de oturdu artık. Başka biri çıkarsa büyük sürpriz olur.
Dinozor: Hala tahmin yok bende ama 2 bölüme şöyle bir bakarsak Hülya Avşar’ı baya seviyor belli ki bu zat. Alican-Eda ikilisi çok kendinden emin bir şekilde yaptılar bu arada tahminlerini. Bu zatı iyi tanıdıklarını düşündükleri hissediliyordu.
Ayna: Bu bölümdeki şarkı performansı kafamı karıştırdı açıkçası ama bir önceki bölümdeki tahminimin arkasında duracağım yine de ben. Eğer benim tahminim doğruysa Eda Ece’yi hala bilemediği için kınayacağım cidden.
Ördek: Ses, gereksiz bir şirin olma çabası falan
sanırım.
Kuzgun: Önceki tahminimin arkasındayım.
Geyik: Önceki tahminimin sonuna kadar arkasındayım.
Tavus Kuşu: Bu bölümdeki şarkı performansı kafamı epey karıştırdı. Eğer ilk bölümdeki tek bir ipucundan kaynaklı serbest atış tahminim doğru çıkarsa maskenin altındaki kişiyi ayakta alkışlayacağım sesini bu derece değiştirebildiği için.
İskelet: İlk bölümdeki sarı kırmızıdan kaynaklı tahminimden koptum. Tahminim kalmadı belki ama şarkıcı olduğunu hissettim.
Her şeye rağmen bu grup diğer gruba kıyasla tahmin edilmesi daha kolay kalıyor sanki.
Şovalye: Tahmin yürütmeyi bıraktım bunun için ben. Tanımadığım biri olduğunu çoktan kabul ettim. Umursamayı da bıraktım.
Aslan: Kolay değil ama geçen bölümdeki tahminime bağlı kalacağım.
Unicorn: Yok, hala yok.
Ejderha: Tahminim sabit bunda.
Dinozor:
Maske Kimsin Sen? (Bölüm 6)
Doğu’nun taarruzlarına karşı her daim soğukkanlı kalabilen Melis’i kutluyorum.
Geyik: Bu bölümdeki karıştırılmış sesle ya da röportaj videosuyla kafamı karıştırmam çünkü netim bu kişide ilk performansından beri.
Ördek: Geçen bölümdeki tahminimin arkasındayım. Bu bölümdeki şarkı epey yakışmış ona bu arada.
Kuzgun: Tahminim sabit bunda.
Ayna: İlk tahminime devam bunda da.
Tavus Kuşu: Bir küçük ipucuna bu kadar tutunur mu insan? Ben tutunmaya devam ediyorum. Oyuncu, şarkıcı, baba … Bunlar da destekliyor tahminimi. Şarkı söylerken sesini değiştirme konusunda çok başarılı olsa da
tahminimin sonuna kadar arkasındayım.
Aslan’a birinciliği, Tavus Kuşu’na ikinciliği, Kuzgun’a üçüncülüğü yakıştırıyorum. Sırf kim olduğunu tahmin edemediğim için Unicorn da dördüncü olsun hadi.
Yaklaşık 4 saatte erittim 6 bölümü. Kalan 3 bölümü de yarın hüpletirim artık.