
The Closer, Leverage ve Southland gibi başarılı yapımların kanalı TNT, 2010 yılının başlarında yeni bir polisiye dizi için onay vermişti. Arkada bıraktığımız 2011 yılının sonlarına doğru ara vererek 2. sezonunu bitiren Rizzoli and Isles, 2012 yazında 3. sezonuyla yeniden ekranlarda olacak. Peki, tam olarak nasıl bir şey bu dizi? Bu sorunun cevabı yazının devamında.

Rizzoli and Isles aslında bir kitap uyarlaması. Tess Gerritsen adlı yazarın yazdığı polisiye serisi üzerinden uyarlanarak dizi haline getirilmiş. Serinin şu zamana kadar yayınlanmış 9 kitabı var ve ülkemizde ilk 7 kitabının Türkçe baskısı mevcut. Dizi, genel olarak birbirinden tamamıyla farklı kişiliklere sahip, biri dedektif diğeri doktor, iki kadının (Jane Rizzoli ve Maura Isles) aralarındaki arkadaşlık ve çözdükleri davalar üzerine kurulu. Her bölümü ayrı bir olaya sahip dizinin kendi içinde bir bütünlüğü de var. Ayrıca, ülkemizde Cnbc-e kanalı tarafından da yayınlanıyor. Konudan ve iki ana karakterden bahsedecek olursak:

Jane Rizzoli ve Maura Isles
Jane Rizzoli, Boston polis departmanının başarılı bir polisi, orta sınıf bir ailenin de ortanca çocuğu olan bir dedektif. Erkek kardeşleri ve polislik sayesinde yoğrulmuş erkeksi ve dominant bir karakteri var. Maura Isles ise Adli Tıp Birimi’nin başındaki isim. Çok küçükken zengin bir aile tarafından evlat edinmiş ve iyi bir hayatı olmuş. İşinde ciddi ve yalan söylemeyi sevmeyen Maura, varsayımlar üzerine konuşmaktan da hoşlanmayan biri. Hatta bu noktada Jane ile birçok kez ters de düşüyorlar. Aslında onların arkadaşlığını “zıt kutupların birleşmesi” olarak tanımlamak daha doğru olur.

Dizinin konusuna gelecek olursak: Dizinin girişi, yazarın seriye ait 2. kitabı olan The Apprentice (Çırak) ile yapılıyor. Ayrıca hikaye sırtını serinin ilk kitabı olan The Surgeon (Cerrah)’a da dayamış durumda. Tıp fakültesinden atılsa da bir “cerrah” kadar geniş tıbbi bilgiye sahip seri katil Charles Hoyt’ı yakalamaya çalışırken eline düşen Jane, tam öldürülecekken o zamanki ortağı Korsak sayesinde kurtulur. Ama tüm bu olaylar sırasında elleri ona olayı unutturmayacak derecede hasar görür. Olaydan sonra Charles Hoyt hapsi boylar, Jane de kendine geldikten sonra işinin başına döner. Ama bir süre sonra ortaya bir sorun çıkar: Şehirde Cerrah’ın teknikleriyle cinayet işleyen biri vardır. Asıl adam hapiste olduğu için de geriye tek bir ihtimal kalır: Hoyt tarafından yetiştirilmiş bir “çırak”. Jane ve Maura, çırağın bıraktığı izler üzerinden ilerleyerek bu olayı tamamen sonlandırmak isteseler de bunun düşündükleri kadar kolay olmayacağını anlamaları çok da uzun sürmez.
Dizinin kadrosu ile devam edersek:

Rizzoli and Isles’ın iki başrolünden Jane Rizzoli’yi Angie Harmon oynuyor. Oyuncunun Law and Order, Women’s Murder Club ve C-16: FBI gibi polisiye türündeki yapımların ağırlıkta olduğu bir kariyeri var. Rizzoli’nin en yakın arkadaşı Dr. Maura Isles karakterine ise Sasha Alexander hayat vermiş. Oyuncunun Dawson’s Creek ve NCIS gibi uzun dönem rol aldığı diziler dışında Mission: Impossible III ve Yes Man gibi filmlerin de bulunduğu bir kariyeri bulunmakta. Başrollerden sonra önemli ana karakterlerle devam edersek:

Angela – Frankie – Korsak – Frost
* Dizinin en büyük eğlence kaynaklarından Jane’in annesi Angela Rizzoli‘yi The Sopranos‘tan da bilinen usta oyuncu Lorraine Bracco canlandırırken;
* Rizzoli’nin eski ortağı ve iyi arkadaşı Vince Korsak‘ı zengin film ve TV kariyeri olan Bruce McGill oynuyor.
* Rizzoli ailesinin en genç ferdi olan ve ablasının izinden gitmek için çabalayan Frankie Rizzoli Jr. rolü Conviction ve Dawson’s Creek dahil TV ağırlıklı bir kariyeri olan Jordan Bridges‘e emanet.
* Son olarak, Rizzoli’nin yeni ortağı, midesinin ölülerle arası iyi olmayan Barry Frost, The Famous Jett Jackson başrolü ve bolca konuk oyunculuğun olduğu bir kariyeri olan Lee Thompson Young tarafından canlandırılıyor.

Rizzoli and Isles başarısıyla kanalını, kalitesiyle de izleyiciyi kendisine bağlayan bir dizi. Bunun dışında, incelediği olaylar ve onları ele alış stilleriyle kendini diğer yapımlardan farklı kılarak izleyiciyi tatmin eden bir yönü var. Ayrıca, oyunculuklar da başta başroller olmak üzere oldukça tatmin edici. Yan kadronun senaryoyu destekleyiciliği yadsınamaz bir konumda.

Eğer ki polisiye seviyorsanız (aslında sevmeseniz de olur) ve içinde biraz eğlence de olsun istiyorsanız Rizzoli and Isles bu noktada kesinlikle tavsiye edilebilir bir dizi.

Son olarak, diziyle ilgili fikir verici bir video için de buraya bakabilirsiniz.İyi seyirler…
yorumlar
Diziyi Alt yazı ile takip ediyorum ama genelde altyazılarda sıkıntı oluyor. Son 2 bölümün altyazısı da yok. Bu kadar güzel bir diziye çevirmen bulunamaması da şaşırtıcı
Daha çok var da yok bir durum aslında, izleyene başka yerlerde var…
4. sezon finali üzerine:
4×12’den sonra dizi kalan 4 bölümü için (12+4 diye yayınlama mı olur, o da ayrı) yaz arasında girdiğinde, daha doğrusu oradan döndüğünde yoğunluktan ben dönememiştim. Sezon başlamadan kış sezonundaki son 4 bölümü çıkarttım aradan.
Bir üstteki yorumdan anlaşıldığı üzere de aradan 8 ay geçtiği için ilk 2’si tam bir alışma bölümleri oldu. Bir halt anlamadım desem yeri. Zaten 4 bölümün 3’ünde de katilleri tahmin ettim. Ama 4×15’te bir hamle yaptılar, ki benim ‘çok’ hoşuma gitti ve destekledim. Karakterlerin ‘onaylamamasını’ anlarım da gördüğüm yorumlara bakılırsa insanlar da pek istemiyor niyeyse. Sezon finalinde olanlarsa aynı şekilde gayet güzeldi.
Olacağına varan zaten vardı da sezon finallerinde ‘en son’ dakika içinde olanla birlikte bombayı bırakıp gitmelerine bayılıyorum bu dizinin. 17 Haziran’da gelsin de devamını getireyim dedim. Son iki bölümden sonra geciktirdiğime neredeyse sevinir hale bile gelmiş olabilirim.
Not: Lee Thompson’ın ölüm haberi geldiğinde 4×9-10 civarıydı. Adam 16 bölümlük sezonda 4×15 dahil oynamış. Son bölüm sırasında intihar etti demek ki. Onu da ‘izinde’ şeklinde toparlamışlar. Gördüğüm haberlere göre de sezon açılış bölümünde oyuncuyu onurlandıracaklarmış.
5×01 üzerine:
bu sabah ilk bölümünü seyrederek başladım bu diziye…
normal bir komedi dizisinde 10 saniyede bir espri oluyorsa, bunda da 15 saniyede bir oluyor…
ilk bölümden karakterlere ısınılmaz ama Rizzoli’nin rol yapma kabiliyeti ne kadar da kötü….
Siyahi oyuncu açığını Idara Victor ile doldurmuşlar.
bence hiç ihtiyaçları yoktu yeni bi oyuncuya
Ben siyahi üstüne siyahi almalarına takıldım. Amerikalılarda var zaten böyle bir ana karakterlerden birisi de siyah olsun durumu. NCIS’i bu nedenle eleştirdiklerini bilirim, sonra onlar da kendilerine birini kattılardı.
özellikle yaptıkları okadar belli ki
5×12 – Yaz Arası üzerine:
Kendi tarzında birebir giden bir sezon izleyip arasına girmiş olduk. Lee Thompson Young’ının ölümü çok şeyi değiştirdi tabii, geçiştirmeyip de doyasıya işlemeleri iyi mi oldu, yoksa olmadı mı orasını hiç bilemedim.
Adetleri oldukları üzere yine bir halt yiyip de bıraktılar. Gerçi ben hala niye ‘3 bölümü’ kışa bıraktılarını da tartışmıyor değilim ama neyse. Enver Gjokaj‘ın rolünü devam ettirmelerine de sevindim.
ben o yaz finalini sorguluyorum
3 bölüm için ara mı verilir? geçen sezon da 4 bölüm için ara vermişlerdi galiba. 8-8 bölse anlayacağım yada 10-10 ama 12-3 bölmek
paddy vs gibi ana bikonu işleseler son üç bölüme onu bıraksalar anlardım yine bir nebze
o enver ..’nın karakterinin devam etmesi ile bir sorunum hatta hoşuma da gitti ama madem buyönde devam etceklerdi geçen sezon finalinde o malum şeyi niye yaptılar
@towanda Harbi ya, onu niye yaptılar ben hala ve hiç anlamadım. Hayır, bizim Türk dizileri gibi de değiller ki, senaryolar hazır ve çekimler yeterince önceden yapılıyor. Halkın nabzını tuttular da beğenilmeyince bozdular diyeceğim, diyemiyorum. Resmen araya serpiştirdiler, benim de duygularımla oynadılar!
işte beni de kararsız bıraktılar. aklımın bir köşesinde acaba oraya geri dönerler diye mi izleyeyim yoksa o olay hiç olmamış gibi mi izleyeyim
sanki “bitti gitti biz unuttuk siz de unutun” diyorlar
neyse daha sayfalarca yazabilirim ama hiç bir şey dizinin rezilliğini değiştirmez…
Ben de dediğin şeylerden dolayı kadını okumayı bıraktım. Çünkü diziyi bulunduğu haliyle seviyorum ve zaman zaman bu değişiklikler işleri karıştıracak konuma geldiğinden bozmak istemedim.
Ben de kitaplardaki gidişatı ve karakterlerin ilişkilerini vs. çok daha fazla sevdiğim için ikinci sezonda bıraktım diziyi. Kitaplardan bağımsız olarak düşünürsek iyi bir diziydi aslında, hatta başlarda çok sevmiştim ama sonradan hiç içimden gelmedi izlemek.
Her ne kadar bu diziyi yazın izlemeyi sevsem de özlemişim. Hala daha 3 bölümü niye kışa attığını da çözemesem de yine de güzel bölümdü en azından bu 3 bölümle yaza kadar açlığımızı özlemimizi dindiririz.
ya ben hangi gün yayınlandığını unuttum ona bakcaktım wikipedia’ya girdim üçten çok bölüm varmış gibi duruyor. wikipedia hatasıdır dimi böşümlerin isimlerini bile yazmışlar
Yok ya, hata falan değil. Bu sezon 16 değil de 18 bölüm sürecek; o nedenle 5 bölüm var.
oo güzel
Oo ne güzelmiş
Ben 3 bölüm sanıyordum 
Enver Gjokaj‘ın tekrardan konuk geleceğini ve nelerin olacağını bölüm yayınından önce TVLine’ın bir haberi sayesinde öğrendiğimden (Sıuç adamlarda değil, kendim kaşındım da linke tıkladım.) o kısım sürpriz olmadı. Ama gayet zevkli bir bölümdü; bayadır bu kadarı olmuyordu.
Yalnız şu da oldu; aklıma kadının Shameless‘taki konuk oyunculuğu gelmeden yapamadım. Geleceğini biliyordum zaten de daha ilk sahneden aynı saç stiliyle karşıma dikilince gülmem geldi. Bölümden sonra şöyle yorumlar görür müyüm diye bakındım; cidden de gördüm.
(Shameless‘ı düzenli izlemeyen açmasın, izleyen ne çıkacağını biliyor…)
5×18 – Sezon finali üzerine:
Glee’nin Finn’i anması = Rizzoli&Isles’ın Frost’u anması. Böyle zamanlarda ölünün arkasından konuşmamak için uğraşmam gerekiyor resmen.
Öncekinden sonra vaka vs. biraz basit kaçtı ama sanırım ilk defa ortalığı karıştırmadan düzgünce gittiler. Neyse yeni sezonda da görüşürüz artık.
2 bölüm birden yayınlanınca 2 bölümlük heyecanlı bir final yapcaklar sandım ama iki ayrı olay işlediler
neyse enazından yenisezonu kafamız rahat bekleyeceğiz
Bende bu sezonun ikinci yarısından mutlu ayrıldım. İlk yarı bir aralar gerçekten çok sıkılıyordum şimdi çook zevkle izliyorum. Hala polisiye kısmının müptelası değilim ama dizide ki tüm kadınları çok seviyorum, yeni biraz biraz gözükmeye başlayan Susie de dahil.
Klasik başlamaması iyi oldu. Özlemişim bu diziyi.
İzleyecek dizi sıkıntısı çektiğim bir dönemde izlemeye başlamıştım, tabi bu dizinin de kitap uyarlaması olduğunu başta bilmiyordum, favori diziler listemin üst kısımlarına yerleşti
Sonra bir kitap sever olarak kitaplarını alıp okumaya başladım, dedikleri gibi kitapla dizi bayağı farklı ama ben her ikisini de ayrı ayrı sevdim.. Önceden ben de takıntılı olurdum, özellikle kitaplardan uyarlanan filmlerin pek çoğunun berbat olduğunu görünce ama artık takmıyorum, kitapları da dizileri de ayrı ayrı seviyorum
6. sona gelirsek, ilk bölümü dün izledim, sezon başlangıcı olarak fena değildi
Geçenlerde izlerken düşündüm aslında kitaplardaki hikayeleri yarım sezona ana konu diye yaysalar ara da da bölümlük konuları işleseler hiç fena olmaz aksine süper olur. E tabi dizi 6 sezondur böyle bundan sonra değişemez.
Geçen sezonun sonuna doğru
Angela Rizzoli gittikçe güzelleşiyor sanki, Jane- Maura- Angela üçlüsünün muhabbetleri dizide benim en sevdiğim anlar olmaya başladı.
Bu bölüm bu sezon 6.sezon 1.bölüm’den sonra en beğendiğim bölüm oldu. Çok güzeldi. Malum olayın ispiyonunu yemiş olsam da.
Böyle şeylerin sezon aralarında veya sezon finallerinde yapılmasına alışık olduğumdan biraz şaşırtıcı oldu. Güzel bölümdü, merkezinde meslektaş davalarının olduğu bölümler ayrı bir güzel oluyor zaten. Spoiler yemeden izlediğime sevindim.
6×05 üzerinne:
aytackara’nın yukarıda yazdıklarına katılıyorum tek bir farkla ben Kent’e hala ısınamadım.
Bazen eski bölümlerden açar izlerim, yine bu aralar eski bölümlere sardım, izlerken dikkat ettim de bizim doktor erkekler konusunda zevksiz yav, nadiren sempatik ya da yakışıklı buluyor
bu arada
Sonunda
6×10 üzerine:
Jane olsun, Jane çıkmak zorunda! Bu bölüm hoşuma gitti gerçekten.
Güzel bölümdü.
6×11 üzerine:
Gelecek hafta sezon arasna girecek ya yolunu yapmış oldular işte, eh izleyelim bakalım.
Bu arada ben o Kent olayını unutmadım, umarım bunlar da unutmaz.
Maura’ya yaptığı mı ? Yoksa başka bir şey mi ?
@necdetcem7 İkinci yarı kesin. Anlarız elbet, muhtemelen Nina’dır ama çıkmadık candan ümit kesilmez. Amen.