The CW’nun 2013-2014 Sezonundaki Yeni Dizileri
270 yorum rpdi 25 Haziran 2013 19:00
Öncelikle gençlere hitap eden, her sene sadece 2-3 yeni dizi alıp mümkün olduğunca az dizi iptal ederek, az sayıdaki sadık izleyicisiyle yayın hayatına devam The CW, geçen sezon 5 yeni dizi birden alarak kendinden beklenmeyen bir hamle yapmıştı. Ama bunlardan üçüne 2. sezon onayı verip (Beauty and the Beast, The Carrie Diaries ve Arrow) eskilerden de final yapan iki dizi hariç (Gossip Girl ve 90210) hiçbir dizisini iptal etmeyerek, önceki sezonlarda kazandığını güvenimizi boşa çıkarmamaya ve gözümüz kapalı dizilerine bulaşmamız için bize neden sunmaya devam etmişti. Kanal, bu sezon da geçen sezon olduğu gibi 5 deneme bölümüne (pilot) onay verdi. Bunlardan 3’ü sonbaharda, 2’si ise sezon ortasında başlayacak. Gelin, şimdi bu dizileri biraz yakından tanıyalım.
THE ORIGINALS
The Originals, The Vampire Diaries izler kitlenin gayet yakından tanıdığı ve merakla beklediği dizinin uzantısı (spin off). Diziyi izleyen çoğu kişinin adeta taptığı karakterlerin transfer olduğu, 4. sezon-20. bölümünden türeyen bu yapım için ilk bölümünün de aslında bu bölüm olduğunu söylersek yanlış olmaz.
The Vampire Diaries izleyenler konuya hakim olsa da izlemeyenler için – söz konusu bölümden ispiyon vermeden geri duramayarak- konudan bahsedelim:
Orijinal vampir ailesi, binlerce yıl önce sonsuza dek bir arada kalacaklarına dair birbirlerine söz vermiştir. Fakat zamanla, çeşitli trajik olaylar ve güç savaşı gibi nedenlerle aralarındaki güçlü bağ kopmuştur.
Kurt adam-vampir melezi, köken vampirlerden Klaus Mikaelson, doğaüstü olayların kaynaşma noktası New Orleans’ta kendisine karşı bir güç oluşturulduğuna dair gizemli bir mesaj alır ve zamanında ailesinin de kurulmasına yardım ettiği, Fransız mahallesi Quarter’a gider. Klaus’un kafasındaki sorular, onu New Orleans’ta insanlarının ve her türlü doğaüstü varlığın üzerinde kontrolü olan, şehrin önceki şeytani koruyucusu, eski çırağı ve dostu Marcel’e götürür. Klaus’un kardeşi Elijah ise Klaus’a yardım edip onu geri döndürmeye ikna etmeye karar verir ve onun peşinden gider. Daha sonra ortaya çıkar ki kurt-kız Hayley de aile geçmişiyle ilgili bazı ipuçları aramak için buraya gelmiş ve Sophie adındaki güçlü bir cadının eline düşmüştür. Marcel’in Klaus’u kışkırtmasıyla ve sadık yandaşlarına emir verip mutlak gücüyle hükmetmesiyle tansiyon iyice yükselir. Kız kardeşleri Rebakah, Mystic Falls’ta onlara katılmak için beklerken Klaus ile Elijah, New Orleans’ın bir kez daha Kökenler tarafından yönetilmesi için cadılarla kolay olmayacak bir anlaşma yapmanın peşine düşerler.
Kadroda The Vampire Diaries’ten transfer olan Joseph Morgan (Klaus), Daniel Gillies (Elijah), Claire Holt (Rebekah), Phoebe Tonkin (Hayley) isimlerinin yanında, Charles Michael Davis (Marcel), Daniella Pineda (Sophie), Leah Pipes (Cami) ve Danielle Campbell (Davina) gibi yeni isimleri de görüyoruz.
The Originals‘ın ilk bölümü 3 Ekim Perşembe akşamı saat 21:00’de, The Vampire Diaries arkasından yayınlanacak. Diğer bölümleri ise 8 Ekim 2013’ten itibaren Salı akşamları saat 20:00’de, Supernatural‘dan önce yayınlanacak.
Kısa Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?v=HDjW3vfX4BI
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=WTKj52BUEeU
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
REIGN
İskoç Kraliçesi Mary’nin gençlik dönemi ele alacak olan Reign, Mary’nin pek bilinmeyen iktidara yükselme hikayesini, bol entrika eşliğinde bizlere aktaracak.
Daha 6 günlükken babasının ölümüyle kraliçe olan; şimdilerde güzel, tutkulu, gücü elinde tutmaya hazır 15 yaşındaki Mary, İskoçya’nın bir takım stratejik aile birliği oluşturma çabaları nedeniyle Fransa kralının oğlu Prens Francis ile formalite bir nişanlılık yapmak üzere, yakın arkadaşlarıyla birlikte Fransa’ya doğru yola çıkar. Bu evlilik, aşk evliliği değil, politika, din ve bir takım gizli işler nedeniyle yapılacaktır. Francis, aslında İngiltere ile ilgilenmektedir fakat bir yandan bu evliliğe karşıdır. Hele de saraydan biriyle romantik anlamda bir geçmişi varken. Bunlara rağmen Mary ile ikisinin arasında bir elektriklenme olur.
Diğer yandan Francis’in üvey kardeşi, Fransa kralının -gayrımeşru oğlu olmasına rağmen- gözdesi konumundaki oğlu Bash, bir şekilde araya girer ve Mary, kendini bir aşk üçgenin içinde bulur. Üstelik bir yandan Fransız sarayı düşmanı kızdıracak; karanlık güçler, Mary ile Francis’in evliliğini sabote etmeye çalışacak ve hatta Mary’nin hayatına kast etmeye çalışanlar olacaktır.
Her köşesinde tehlike ve cinsel entrika bulunan bu sarayda Mary, daha güçlü biri olmaya, bu ülkeyi yönetmeye ve halkın istekleri ile kalbinin istekleri arasındaki dengeyi kurmaya kararlıdır.
Kadro: Adelaide Kane (Mary), Toby Regbo (Prens Francis), Torrance Coombs (Bash), Megan Follows (Kraliçe Catherine), Alan Van Sprang (Kral Henry), Celina Sinden (Greer), Caitlin Stasey (Kenna), Anna Popplewell (Lola) ve Jenessa Grant (Aylee).
Reign, 17 Ekim 2013’de başlayacak ve Perşembe akşamları saat 21:00’de, The Vampire Diaries arkasından yayınlanacak.
Kısa Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?v=sLZ9RLwIRZY
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?v=FRpcOUiJJdc
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
THE TOMORROW PEOPLE
70’li yılların aynı adlı kült İngiliz bilim kurgusundan uyarlanan The Tomorrow People, Arrow‘un yaratıcısı Greg Berlanti ve The Vampire Diaries‘in yaratıcısı Julie Plec‘in elinden çıkıyor.
Stephen, bir sene öncesine kadar normal bir gençtir. Şimdilerde ise garip sesler duyan, uykusundayken ışınlanıp uyandığında nerede olduğunu bilmeyerek hayatına devam eden biridir. Sıradan genç insan sıkıntılarından tamamen uzak, türlü türlü sıkıntılarla mücadele eden ve artık ruh sağlığını sorgulamaya başlayan Stephen, kafasından atamadığı bu sesler karşısında daha fazla dayanamaz ve bir gün gözünü karartıp sesleri takip eder. Bu takip, teleknezi, ışınlanma ve telepatik yeteneklerle donatılmış, John, Cara ve Russell’la, yani “Yarının İnsanları” ile tanışması ile sonlanır.
Yarının İnsanları, insanlığın bir sonraki evrimsel gelişmesiyle oluşan, doğaüstü güçlerle doğan bir nesildir. Bildiğimiz dünya ve geleceğin değişken dünyası arasındaki dönüm noktasında duran bir grup insandırlar. Stephen da onlarda biridir.
Dr. Jedikiah Price’ın liderliğindeki Ultra adlı grup, Yarının İnsanları’nı rakip türler açısından bir tehdit olarak algılamaktadır. Bu grup, terk edilmiş bir metro istasyonunda, insanların dünyasının altında saklanmaları konusunda baskı görmektedir. Jedikiah, Stephen’dan Yarının İnsanları’nın işini bitirmesi konusunda yardım ister. Bunun karşılığında da Stephen’a ailesi ve en yakın arkadaşı Astrid ile normal bir hayat sunacağı garantisini verir. Diğer taraftan Russel, Cara ve John ise Stephan’a gerçekte ait olduğu bir ev ve farklı türde bir aile sunar. Normal yaşantısına dönmek ya da Yarının İnsanları’nın dünyasına katılmak konusunda hiç isteği olmayan Stephen, kendi yolunu çizmeye karar verir. Bu yolculuk, onu babasının gizemli bir şekilde kaybolmasıyla başlayan belirsiz geçmişiyle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmaya ve Yarının İnsanları hakkındaki bilinmeyen geleceğine götürecektir.
Tırıvırı bilgi: Stephen’ı canlandıran, Revenge‘den de tanıyabileceğiniz Robbie Amell, The CW’nun geçtiğimiz sezon başlayan gözde dizisi Arrow‘un Oliver’ını canlandıran Stephen Amell‘in kuzeni.
Kadro: Robbie Amell (Stephen), Luke Mitchell (John), Peyton List (Cara), Aaron Yoo (Russell), Mark Pellegrino (Dr. Jedikiah Price) ve Madeleine Mantock (Astrid).
The Tomorrow People, 9 Ekim 2013’te başlayacak ve Çarşamba akşamları saat 21:00’de, Arrow arkasından yayınlanacak.
Kısa Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=8TDKDqoklEI
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=JwXVsRUi53k
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
THE 100
The 100, Kass Morgan’ın yakında çıkacak olan aynı adlı kitap serisinden uyarlanan bir kıyamet sonrası draması.
97 yıl önce nükleer Armageddon, Dünya’nın büyük bir kısmını yok etmiş, birçok medeniyeti çökertmiştir. Hayatta kalan 12 farklı ulustan, toplam 400 kişi ise dünyayı terk etmiştir. Yıllar içinde uzayda kaldıkları bu yerde 3 nesil yetişmiştir ve insan sayısı 4000’e ulaşmıştır. Bu gruplarda ölüm cezası ve nüfus kontrolü gibi sert uygulamalarla kurulan bir düzen vardır. Şimdi kaynakları tükenme noktasına gelmiştir ve bu 12 grup, bir araya gelip tekrar hayatta kalmanın yollarını aramaya başlarlar. Çözüm olarak elbette ki Dünya’ya dönmek akıllarına gelir fakat Dünya’nın halen yaşanabilir olup olmadığını bilmemektedirler. Bunu test etmek için de 100 adet mahkum genç insanı Dünya’ya gönderirler. Kimi uzayla bağını koparmak isteyen, kimi hükümetinin verdiği görevi yerine getirmek isteyen bu gençler arasında daha gelir gelmez gruplaşmalar, lider olma çabaları, sürtüşmeler başlar. Fakat onların aralarındaki bu farklılıkları aşmaları; bir yığın bilinmezlik ve tehlikeyle dolu olan yeryüzünde hayatta kalmaları için iş birliği yapmaları gerekmektedir.
Kadro: Eliza Taylor (Clarke), Paige Turco (Abby), Thomas McDonell (Finn), Eli Goree (Wells), Marie Avgeropoulos (Octavia), Bob Morley (Bellamy), Kelly Hu (Cece), Christopher Larkin (Monty), Devon Bostick (Jasper), Isaiah Washington (Chancellor Jaha) ve Henry Ian Cusick (Kane).
The 100, sezon ortasında başlayacak. Günü henüz belli değil.
Kısa Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=nCWuEjXcZfo
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=Bum7f5XAbkE
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
STAR-CROSSED
Emery 6 yaşındayken, yaşadığı kasabaya bir uzay aracı çarpar. Barış veya kötü niyet için gelip gelmediklerine bakmaksızın acımasız bir grup insan, bu araçla yeryüzüne inen Atrian denen uzaylı tür üzerinde kontrolü sağlamak için onlarla bir savaş içine girer. Savaşın ortasında, 6 yaşındaki bir Atrian oğlan çocuğu Roman, Emery’nin evinin arkasındaki küçük barakaya sığınır. Burada Emery, onu zarar görmekten korur, yemek getirir, rahatlık ve en önemlisi arkadaşlık sağlar. İkisi arasında güçlü bir bağ oluşur ama bir gece Roman götürülür. O geceden itibaren de Emery, Roman’ın öldürüldüğünü düşünerek yaşamına devam eder.
Günümüze geldiğimizde aradan 10 yıl geçmiştir. Atrianlar, artık Sektör adı verilen yüksek güvenlik önlemleriyle korunan bir kampta tutulmaktadırlar. Gençlerden oluşan bir grup Atrian, insan/yabancı entegrasyon fizibilite testi amacı ile bir banliyo kasabasındaki liseye kayıt olacaktır. Elbette ki bu okul Emery’nin okuludur ve Atrian grubunun içinde Roman da vardır. Tüm insanların gözü, şüphe ve korkuyla bu tarihsel sosyal deneye kilitlenir.
Emery ve Roman ise yıllar sonra birbirini tekrar bulmuştur ama aralarında politika, sosyal çevre ve daha nice engeller vardır.
Kadro: Aimee Teegarden (Emery), Matt Lanter (Roman), Grey Damon (Grayson), Natalie Hall (Taylor), Malese Jow (Julia), Titus Makin, Jr. ( Lukas), Chelsea Gilligan (Teri) ve Greg Finley (Drake).
Star-Crossed, sezon ortasında başlayacak. Günü henüz belli değil.
Diziden Kısa Bir Sahne:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=iZ-aYWzsmuI
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=2DJ0kqEKIvc
yorumlar
Ben her türlü devam edeceğim Originals’e. İlk bölüm TVD 4×20’den çok farklı bir bölüm değildi. Onun için pek bir yorum yapamıyorum, ama aşk üçgenlerine falan bağlamazsa gayet güzel izlenilir.
Ne TVD ne de TO izliyorum/izleyeceğim ama ikisi de CW dizisi olduğuna göre Originals’tan aşk geometrisi içermemesini beklemeniz üzerine “inş cnm yaa” dediğimi saklamayacağım.
@dkamoy ahaha güldüm. bana çok koymuyor aşk üçgenleri; yabancı dizi izlemeyi Dawson’s Creek gibi aşk üçgenlerinin şahı ile açtığım için, bunlar çerezlik gibi.
@real tortoise Cidden niye istedin sen bunu? Misal ben de eğer olmazsa sıkılırım gibi geliyor, çünkü True Blood, TVD, Being Human, Hemlock Grove derken vampir-kurt dolu zaten etraf.
Bu arada benim aklım halen “fanların” deyimiyle Klaroline dedikleri şeyde kaldı, ukde niyetine. Bu Originals iptal olursa sadece bu yüzden üzülmem…
Bence bunda da bir aşk üçgeni olacak. Üstelik bir köşesinde de Hayley denen kız olacak. Elena Gilbert’a, Sookie Stackhouse’a, Bella Swan’a laf edenler bu kıza nasıl tahammül edecek ben de bilmiyorum.
CW’nun hangi dizisinde yok ki, bunda olmasın.
Beauty and the Beast: Catherine- Vincent- Evan, Catherine-Vincent-Alex
Hart of Dixie: Zoe- Wade-George Tucker, Lemon-George Tucker-Lavon Hayes, Lavon Hayes- Annabeth-Lemon (buradan bir kaç tane daha çıkar sanırım)
Arrow: Oliver-Laurel-Merlyn
Gossip Girl, OTH için söylememe sanırım gerek yok. 90210 seyretmediğim bir dizi; ama eminim orada da bol bol vardır. Nikita da bile vardı.
Kaçış yok yani
90210’dakileri yazmak isterim ama enerji çok gerektirir. GG’den hallice bir şey işte.
@aytackara Aslında kastettiğim TVD’deki Elena’nın yaşadığı türden bir şey olmasındı, bir ona bir buna gibi. Elbette olacaktır aşk üçgeni ama uzatmasınlar gibisinden. Yine de kabul ediyorum çok uçuk bir dilek oldu bu.
Bağımsız hikayeli The Originals, 4×20’li Originals’tan daha iyiymiş. Bölümün 2/3’ünde yine toparlama yaptılar, sonlara doğru dozu artırıp da tamamladılar. Olabilir.
Bölümü bıraktıkları cümle benim The Vampire Diaries’de en kangren oloduğum şeylerden biriydi. O diyarlara umarım çok gir(e)mezler. Bir kere daha aynı şeyleri yaşamak istemiyorum. Tamam, reyting kötü olsa da gittiği yere kadar devam ederim ama bünyeyi zorlamaya gerek yok.
Bir de unutmadan: Ben o aşk hikayesini yutmadım! Taa dizi başlamadan kafamda kurduğum ve tahmin ettiğim bir şeydi. Plec teyzem beklendik noktalar üstünden gidiyor. Cadı meselesiyle de “orijinal” noktalara gireyim demiş, dur bakalım, bakarız…
The Tomorrow People, benim için fena değil. Kafamdakinden bi tık üstte (hızda) başladı. Hazır Arrow’u bırakmışken, buna devam ederim (cw sosu çok baymazsa).
The Tomorrow People: 7.4/10
Düşündüğüm dozda çıktı. İlk bölümden süper kahramanlığı insanın gözüne gözüne dayamamışlar. Yaptıkları şekliyle de klas olmuş, en azından ucuz bir tarzda değildi.
Reyting olarak ilk etapta Supernatural’ın geçen sene bu saatteki reyitngini alması güzel ama bir pilot için biraz daha yüksek alsaymış daha iyi olurmuş. Gerçi Arrow’dan gelen desteğe ve karşısındaki rakiplere bakarsak da ancak bu kadar olurdu gibi.
Başroldaki çocuğun oyunculuğu ilgili tuhaf şeyler hissediyorum. Kötü olduğundan değil de bu çocuk pek bir Stephen Amell olmuş gibi geldi bana. Ya kuzenlikten gelme bir genççekimi var ya da dizi için hazırlanırken kuzeninden de yardım almış. Zaten dizinin girip repliğini “My name is Stephen Jameson” yazan senariste diyecek söz bulamadım.
Diğer ana karakter hikayeleri şimdilik ilgi çekici gibi durdu durmasına da “Amca” kelimesi ile bağdaştırılan şeyi yapmaları şart mıydı mesela? Klişe değil miydi o? Neyse, tip-tarz-oyunculuk vs. vs. aklınıza ne geliyorsa bir onlarıyla bir The CW kanalına uygun dizi yapmışlar. Ellerine sağlık.
The Tomorrow People : Ne beklentimin altında kaldı ne de üstünü verdi, tam beklediğim gibi geldi ilk bölüm, o yüzden tatmin oldum diyebilirim ilk bölümden. Devam ederim buna.
The Tomorrow People benim de beklentilerimi karşıladı ilk bölüm itibariyle. Yalnız saçma olan 2 şey var. Birincisi;
İkincisi;
Bu iki anlamsızlığı bir kenara bırakırsak eğer, ışınla beni Peyton diyorum ve başlangıç olarak hiç fena bir iş çıkarmadıklarını düşünüyorum. Yalnız, CW’nun malum aşk üçgenlerinden birine kendinizi hazırlayın
İlki konusunda haklısın hiç dikkatimi çekmemişti ama batmamış niyeyse.
The Originals, The Tomorrow People ve Regin için ek senaryo siparişi talebi gelmiş CW’dan. Regin için ilginç bir karar.
Ama senaryosu, işlenişi beklediğimden kötüydü. Çünkü çok CW klişeleriyle doldurmuşlar.
Ama, ışık gördüğümden ve klişe de olsa, türü sevdiğimden devam edeceğim. Puanım: 7.0/10.0…
2. Originals: İkinci bölüm, ilkini resmen cebinden çıkardı. Valla her şeyiyle, kendi tür ve benzerlerine göre dört dörtlük bir bölüm yapmışlar, helal…
Flashback sahneleri özellikle dikkat çekiciydi ve iyi yazılmıştı. Bu arada Rebekah‘ı canlandıran oyuncu kilo mu almış, bana mı öyle geldi bilemedim. Hayley‘e de bu bölümde kanım kaynadı, ilk bölümde pek bir gözüme batmıştı.
3. Arrow‘u da çıkarayım aradan. Ben pek beğenmedim girişi, hatta bazen sıkıldım seyrederken. Evet güzel başladı ve güzel bitti; ama bölümün genel gidişatı ve özellikle ortalar biraz doldurma geldi bana. Bu Laurel ne gereksiz bir kadın olmaya başladı ya, ben özellikle onun sahnelerinde sıkılıyorum. Yine Thea’yı canlandıran yeni yetme de yeteneksiz bir oyuncu, oyunculuğu batıyor bana ekip içinde. Neyse, genel olarak idare eder bir açılış, geçen senenin pilotu ile kıyaslayanlar bana hak vereceklerdir sanırım.
The Tomorrow People, ilk 8 bölüm fragmanı:
Niye çektin niye kestin. Kablolu kanal mı sandın kendini arkadaş?
The Tomorrow People: Sevdim ben bu tür konular oldum olası eğlencelidir, CW sosuna bulanmış haliyle başladı; ama olacak o kadar çok cılkı çıkmadıkça ben tuttum pilot bölümü seve seve izlerim.
@abidin77 bir an yönetmen ve senaristler GOT etkilenip, yayınlandıkları kanalı unuttular sanırım.
Oğlanlar çok tipsiz yauv, kız da onlardan keza. Bu The Cw kategorisinde ki güzeller bence tarihi kıyafetler içinde bir şeye benzemiyor.
Reign – Poster
The Tomorrow People 2. bölüm Hakkında…
Ohh be dedim, çünkü ben cidden ilk bölümü vasat bulmuştum; ama ikinci bölüm çok daha oturmuştu ve ilkine göre çok daha güzeldi, şimdiden de işleri çok güzel kızıştırdılar. Karakterlere de giderek bayılıyorum, şimdilik John-Cara ve Astrid favorim…
Bu tür her daim ilgimi çekiyor, o yüzden nolur olabildiğince CW klişelerinden uzaklaşsınlar, aynen bu bölüm gibi devam etsinler, hiiiiç bırakmak istemiyorum.
Reign tam beklediğim gibi bir şeydi. Dramanın ve entrikanın dibi. Bölüm gayet hareketliydi ve epeyce bir şey oldu. Kalite olarak normal tarihi dizilerden çok da aşağı kalır yanı yoktu.
Kötü oyunculuk da yok, hepsi rolüne yakışmış. Mary sempatik. Olivia Pope bakışları bunda da var hafiten. (: Sebastian’ı da sevdim. Afişlerde tipsiz duruyor ama öyle değil.
@abidin77: Kesmediler o sahneyi. Belki daha uzundur da kısaltmışlardır, bilemiyorum; ama tamamen çıkarılmamış yani. (:
Oğlanlar gerçekten de resimlerden daha iyiler, kız da normal ben öyle bir artısını göremedim de sempatik işte. Ben diziye ısınamadım bir türlü, bu sene de baya Cw dizisine başladım. Ya bu gitcek ya TP da bakalım hangisi. Bir de Carrie Diaries’ın reytingleri iyi olursa ona bakmayı planlıyorum da du bakalım.
@rpdi: Kısaltmışlardır kesin.
Klişeleri çok hızlı birden verdiler ve bu da fazla geldi bir yandan da galiba.
İkinci bölümde bu verdiği olmamışlık zorlama hissini alamazsa ve büyük bir atılım gerçekleştirmezse, sadece göz zevki (sadece güzel insanlar değilde dönem ve manzara anlamında da) için izlenebilecek kalitede olmamış bence. Bu yıl izlediğim en kötü pilot olabilir benim gözümde.
Sonradan ek: Bu arada ben merak ediyordum da diziydi galiba bir beklenti oluşturmuşum onun da etkisi olabilir.
Bende sana katılıyorum @drlazy spoiler’ın içinde yazdığın her şeyde bana birde fazla yükleme geldi. İlk iptal ettiğim dizi oldu yeniler arasından. The Goldbergs de gönderdim. Tomorrow People ya da Agents ikisinden birine daha yol verecem de hangisine karar veremedim.
Tarihin CWlaştırılması diyebiliriz. Dizi o kadar CW dizisi ki, izlerken bir yerden bir vampir çıkmasını falan bekledim. Bir kaç bölüme daha belki bakarım; ama muhtemelen iptal edeceğim ben de.
E ne bekliyordunuz ki?
Bu dizi, “Ben tarihi teenage drama olacam.” diye geldi, pilotta da alasını oldu, ilerisi için de umut verdi ve gitti. Bence drlazy’nin o saydıkları gayet olumlu ve böyle bir diziyi izlemek için güçlü nedenler.
(Bu arada karakterlerin oturmadığı kısmına katılmıyorum. Ben izlerken hep “olmuş bunlar, çok yakışmışlar” diye aklımdan geçirdim sürekli.)
Ha ben daha ciddi bir şeyler bekliyordum diyenlerin daha baştan bu diziyle işi olmaması lazım. The Tudors, Borgias ve aklıma şu an gelmeyen bir yığın kaliteli iş var sizleri bekleyen.
Ben kendi adıma ciddi beklemiyordum zaten, konu olarak beklediğim şey buydu bence yapamamışlar sadece. Yoksa tam olarak konusu merak ettirdi aslında hani tarihi teenage drama olmasıyla çekmişti beni; ama tüm klişeleri ilk bölümden 10 dakika içinde vermeleri hızlı ve boğucu geldi sadece. Bir acele etme bir yavanlık hissettim. Yayarak yapsaydılar bari, mesela arkadaşlarıyla olan durumu şöyle birkaç bölüm sonra gelseydi. Ya da başka bir iki ufak rütuşla.
O yüzden dedim zaten bir sonraki bölüme de bakacağımı, toparlarsa izleyeceğimi, türünü böyle isteyip beklemesem direk silerdim.
Aslında dizinin girişi baş rolde ki kızın manastır sahneleri falan güzeldi, sonra birden kraliçe çıktı benim için saçmaladı. Kraliçenin sahneleri de hiç oturmamış yapmacık ve iğreti durdu gözümde. Hele o sarışın oğlanın kaprisleri öldürdü beni. Dizinin başına otururken belli bir beklentiyle de oturmamışdım aslında, pembe olacağı kesindi de bunun bir dozu olur diye düşündüm açıkçası. Hele bir de içine fantastik ögelerin sokulması beni bitirdi. Ben kendi adıma sarışın oğlanın ve kraliçenin iticiliği ve aşırı dozda yapılan yüklemeden dolayı bıraktım.
Ama benim işim de belli olmaz çok diziyi böyle ilk bölümde kesip döndüğüm oldu da, buna pek ümit vermiyorum.
Reign 2. bölümüyle de beni tatmin etmeye ve önümüzdeki bölümler için ağzımı sulandırmaya devam etti.
The Originals 1×04 itibariyle çok iyi gidiyor bence, itiraf edeyim bu kadar seveceğimi beklemiyordum. Her karakterin ayrı ayrı bir hikayesi olması ve bunlara değinilmesi falan derken, bayağı sevdim bu diziyi.
https://www.youtube.com/watch?v=jhrNRho7FEw
Bu dizi yazarların William Blake‘i sevdikleri kesin.
The Mentalist: The Tyger (spoiler içerir,hiç izlememiş veya yeni başlamış olanlar uzak dursun lütfen) – 1
The Originals: A Poison Tree – 2
The Originals, Reign ve The Tomorrow 22 bölümlük full sezonu kapar.
The Originals, Reign ve Tomorrow People tam sezon onayını almış. Oleeeeeeey!
http://tvbythenumbers.zap2it.com/2013/11/11/the-cw-picks-up-the-originals-the-tomorrow-people-reign-for-full-seasons/214918/
Bu arada bu haber, Carrie Diaries iptal olacak, BATB Cuma saat 9’a sürülecek demek oluyor aslında. (Hart of Dixie de Cuma 8’e gidebilir. İki yeni dizi de Pazartesi’ye konur.) Şimdi seviniyorum ama Tcd cancelled diye görünce de ağlayacağım. Mayıs’ta da BATB’e ağlayacağım tabii. :(((
The Tomorrow People…
Dizi tekdüze olmaya ve her bölümde kendini tekrar etmeye başladı sanki. Kötü gitmiyor aslında, ama monotona bağladı. Normal şartlarda bu haliyle de devam ederdim ben; ama bana 3 CW dizisi çok geldi, geliyor.
Arrow ile bunun birisine veda etmem gerekiyordu ne zamandır –Originals cidden kendine bayağı bağladığından onu feda etmek aklımın ucundan bile geçmedi tabi- da karar veremiyordum. Arrow ile olan geçmişimizden ve de son birkaç bölümde olan “Maskeli Kız” hamlesinden dolayı onu tercih ettim. Tomorrow People içinse benden bu kadar…
@alperen4700 : Haklısın; biz de 1-2 bölüm önce, tomorrow people için “bu da cw rölantisine girdi. biriktirerek izleyelim, böyle bayıyor” diye karar aldık ailece.
CW ailesine bakarsak Tvd, originals ve arrow icinde bana gore de 4. kaliyor bu dizi ama ben daha vazgecemedim. Rolanti falan ama pek fazlasini beklemedigimden olsa gerek.
Reign’e gelirsek: Su siralar Philippa Gregory’nin Mary ile ilgili Reign’in 10 sene sonrasinda gecen bir kitap okuyorum, bu haber ustune pek bir denk geldi. Egr 2. Sezon onayini alirsa kronoloji ve uyarlama takintiim bana lanet okuyacak ama pilota bakmaya karar verdim. Umarim pisman olmam. Tabii alirsa…
Diger haberlere sevindim Olan Klaroline dedikleri seye oldu ama dizi de guzel gidiyor, yalan yok.
Ben de Tomorrow People konusunda aynı görüşteyim. Bırakacak kadar baymadı ama monotonlaştı bence. Aralık ayında araya girene kadar ben de biriktiriyorum şimdilik.
Yani ne bekliyorduk ki diyeceğim ama sadece The CW için geçerli bir durum değil bu monotonluk. Diğer büyük kanalların dizileri için de geçerli. Eh işte bizim CW’nun adı çıkmış. Benim elim de gitmek bilmiyor bazen bu diziye. Başlayınca seyrediliyor ama. Sonuçta Peyton List var (son bölümdeki kıyafeti güzeldi). Başroldeki kuzene hala ısınamadım. Diğer kuzene de öyle çok ısındığımı söyleyemem ama Arrow kendisini seyrettiriyor.
Şu dizileri 13-15 bölümlere indiremedikleri sürece bu sorunlar ile karşılaşmaya devam edeceğiz.
Kanayan bir yaraya parmak basmışım sanırım, herkes bir sıkılmış diziden.
@abidin77: “Ne bekliyorduk ki?” soruna cevaben, valla ben buna 2. bir Heroes, X-Men olabilir mi diye girmiştim; ama cık ol-a-madı. Bunda da herkesin farklı bir yeteneği olacak diye hayal etmiştim. Ama bunda herkesin 3T diye tabir ettikleri 3 yeteneği var ve her bölüm bu 3 yeteneğe sahip biri afişe oluyor, Ultra onu avlamaya çalışırken, bizimkiler de onu kendilerine katmaya çalışıyor. Ana hikaye hemen her bölümde aynı yani, bu da sıkıyor. Başrol dahil birkaç kişiye de hala alışamadım ben o da bir sebep…
Bu arada Ben ikinci X-Men, Heroes’i bunda bulamadım ama, kuş kondurmasa da S.H.I.E.L.D.’de buldum. Onda yukarıda bahsettiğim şeyi ,herkesin farklı bir yeteneği olacak diye hayal etmiştimi, buldum ve herkes şikayet etse de ben sorunsuz götürüyorum şimdilik. TP’deki o monotonluktan eser yok bunda, gayet her bölüme bir orjinallik katıyorlar. Ayrıca Marvel’in o sevdiğim mizah işini de ufaktan katmaya başladılar ki hoşuma da gidiyor o durum.
“SH.I.E.L.D. nereden çıktı yaw?”, diyenlere benim gibi 2. bir X-Men, Heroes arayıp da TP’ye girip, aradığınızı bulamadıysanız SH.I.E.L.D.’e bir bakabilirsiniz, diyerekten şey ettim…