The CW’nun 2013-2014 Sezonundaki Yeni Dizileri
270 yorum rpdi 25 Haziran 2013 19:00
Öncelikle gençlere hitap eden, her sene sadece 2-3 yeni dizi alıp mümkün olduğunca az dizi iptal ederek, az sayıdaki sadık izleyicisiyle yayın hayatına devam The CW, geçen sezon 5 yeni dizi birden alarak kendinden beklenmeyen bir hamle yapmıştı. Ama bunlardan üçüne 2. sezon onayı verip (Beauty and the Beast, The Carrie Diaries ve Arrow) eskilerden de final yapan iki dizi hariç (Gossip Girl ve 90210) hiçbir dizisini iptal etmeyerek, önceki sezonlarda kazandığını güvenimizi boşa çıkarmamaya ve gözümüz kapalı dizilerine bulaşmamız için bize neden sunmaya devam etmişti. Kanal, bu sezon da geçen sezon olduğu gibi 5 deneme bölümüne (pilot) onay verdi. Bunlardan 3’ü sonbaharda, 2’si ise sezon ortasında başlayacak. Gelin, şimdi bu dizileri biraz yakından tanıyalım.
THE ORIGINALS
The Originals, The Vampire Diaries izler kitlenin gayet yakından tanıdığı ve merakla beklediği dizinin uzantısı (spin off). Diziyi izleyen çoğu kişinin adeta taptığı karakterlerin transfer olduğu, 4. sezon-20. bölümünden türeyen bu yapım için ilk bölümünün de aslında bu bölüm olduğunu söylersek yanlış olmaz.
The Vampire Diaries izleyenler konuya hakim olsa da izlemeyenler için – söz konusu bölümden ispiyon vermeden geri duramayarak- konudan bahsedelim:
Orijinal vampir ailesi, binlerce yıl önce sonsuza dek bir arada kalacaklarına dair birbirlerine söz vermiştir. Fakat zamanla, çeşitli trajik olaylar ve güç savaşı gibi nedenlerle aralarındaki güçlü bağ kopmuştur.
Kurt adam-vampir melezi, köken vampirlerden Klaus Mikaelson, doğaüstü olayların kaynaşma noktası New Orleans’ta kendisine karşı bir güç oluşturulduğuna dair gizemli bir mesaj alır ve zamanında ailesinin de kurulmasına yardım ettiği, Fransız mahallesi Quarter’a gider. Klaus’un kafasındaki sorular, onu New Orleans’ta insanlarının ve her türlü doğaüstü varlığın üzerinde kontrolü olan, şehrin önceki şeytani koruyucusu, eski çırağı ve dostu Marcel’e götürür. Klaus’un kardeşi Elijah ise Klaus’a yardım edip onu geri döndürmeye ikna etmeye karar verir ve onun peşinden gider. Daha sonra ortaya çıkar ki kurt-kız Hayley de aile geçmişiyle ilgili bazı ipuçları aramak için buraya gelmiş ve Sophie adındaki güçlü bir cadının eline düşmüştür. Marcel’in Klaus’u kışkırtmasıyla ve sadık yandaşlarına emir verip mutlak gücüyle hükmetmesiyle tansiyon iyice yükselir. Kız kardeşleri Rebakah, Mystic Falls’ta onlara katılmak için beklerken Klaus ile Elijah, New Orleans’ın bir kez daha Kökenler tarafından yönetilmesi için cadılarla kolay olmayacak bir anlaşma yapmanın peşine düşerler.
Kadroda The Vampire Diaries’ten transfer olan Joseph Morgan (Klaus), Daniel Gillies (Elijah), Claire Holt (Rebekah), Phoebe Tonkin (Hayley) isimlerinin yanında, Charles Michael Davis (Marcel), Daniella Pineda (Sophie), Leah Pipes (Cami) ve Danielle Campbell (Davina) gibi yeni isimleri de görüyoruz.
The Originals‘ın ilk bölümü 3 Ekim Perşembe akşamı saat 21:00’de, The Vampire Diaries arkasından yayınlanacak. Diğer bölümleri ise 8 Ekim 2013’ten itibaren Salı akşamları saat 20:00’de, Supernatural‘dan önce yayınlanacak.
Kısa Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?v=HDjW3vfX4BI
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=WTKj52BUEeU
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
REIGN
İskoç Kraliçesi Mary’nin gençlik dönemi ele alacak olan Reign, Mary’nin pek bilinmeyen iktidara yükselme hikayesini, bol entrika eşliğinde bizlere aktaracak.
Daha 6 günlükken babasının ölümüyle kraliçe olan; şimdilerde güzel, tutkulu, gücü elinde tutmaya hazır 15 yaşındaki Mary, İskoçya’nın bir takım stratejik aile birliği oluşturma çabaları nedeniyle Fransa kralının oğlu Prens Francis ile formalite bir nişanlılık yapmak üzere, yakın arkadaşlarıyla birlikte Fransa’ya doğru yola çıkar. Bu evlilik, aşk evliliği değil, politika, din ve bir takım gizli işler nedeniyle yapılacaktır. Francis, aslında İngiltere ile ilgilenmektedir fakat bir yandan bu evliliğe karşıdır. Hele de saraydan biriyle romantik anlamda bir geçmişi varken. Bunlara rağmen Mary ile ikisinin arasında bir elektriklenme olur.
Diğer yandan Francis’in üvey kardeşi, Fransa kralının -gayrımeşru oğlu olmasına rağmen- gözdesi konumundaki oğlu Bash, bir şekilde araya girer ve Mary, kendini bir aşk üçgenin içinde bulur. Üstelik bir yandan Fransız sarayı düşmanı kızdıracak; karanlık güçler, Mary ile Francis’in evliliğini sabote etmeye çalışacak ve hatta Mary’nin hayatına kast etmeye çalışanlar olacaktır.
Her köşesinde tehlike ve cinsel entrika bulunan bu sarayda Mary, daha güçlü biri olmaya, bu ülkeyi yönetmeye ve halkın istekleri ile kalbinin istekleri arasındaki dengeyi kurmaya kararlıdır.
Kadro: Adelaide Kane (Mary), Toby Regbo (Prens Francis), Torrance Coombs (Bash), Megan Follows (Kraliçe Catherine), Alan Van Sprang (Kral Henry), Celina Sinden (Greer), Caitlin Stasey (Kenna), Anna Popplewell (Lola) ve Jenessa Grant (Aylee).
Reign, 17 Ekim 2013’de başlayacak ve Perşembe akşamları saat 21:00’de, The Vampire Diaries arkasından yayınlanacak.
Kısa Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?v=sLZ9RLwIRZY
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?v=FRpcOUiJJdc
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
THE TOMORROW PEOPLE
70’li yılların aynı adlı kült İngiliz bilim kurgusundan uyarlanan The Tomorrow People, Arrow‘un yaratıcısı Greg Berlanti ve The Vampire Diaries‘in yaratıcısı Julie Plec‘in elinden çıkıyor.
Stephen, bir sene öncesine kadar normal bir gençtir. Şimdilerde ise garip sesler duyan, uykusundayken ışınlanıp uyandığında nerede olduğunu bilmeyerek hayatına devam eden biridir. Sıradan genç insan sıkıntılarından tamamen uzak, türlü türlü sıkıntılarla mücadele eden ve artık ruh sağlığını sorgulamaya başlayan Stephen, kafasından atamadığı bu sesler karşısında daha fazla dayanamaz ve bir gün gözünü karartıp sesleri takip eder. Bu takip, teleknezi, ışınlanma ve telepatik yeteneklerle donatılmış, John, Cara ve Russell’la, yani “Yarının İnsanları” ile tanışması ile sonlanır.
Yarının İnsanları, insanlığın bir sonraki evrimsel gelişmesiyle oluşan, doğaüstü güçlerle doğan bir nesildir. Bildiğimiz dünya ve geleceğin değişken dünyası arasındaki dönüm noktasında duran bir grup insandırlar. Stephen da onlarda biridir.
Dr. Jedikiah Price’ın liderliğindeki Ultra adlı grup, Yarının İnsanları’nı rakip türler açısından bir tehdit olarak algılamaktadır. Bu grup, terk edilmiş bir metro istasyonunda, insanların dünyasının altında saklanmaları konusunda baskı görmektedir. Jedikiah, Stephen’dan Yarının İnsanları’nın işini bitirmesi konusunda yardım ister. Bunun karşılığında da Stephen’a ailesi ve en yakın arkadaşı Astrid ile normal bir hayat sunacağı garantisini verir. Diğer taraftan Russel, Cara ve John ise Stephan’a gerçekte ait olduğu bir ev ve farklı türde bir aile sunar. Normal yaşantısına dönmek ya da Yarının İnsanları’nın dünyasına katılmak konusunda hiç isteği olmayan Stephen, kendi yolunu çizmeye karar verir. Bu yolculuk, onu babasının gizemli bir şekilde kaybolmasıyla başlayan belirsiz geçmişiyle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmaya ve Yarının İnsanları hakkındaki bilinmeyen geleceğine götürecektir.
Tırıvırı bilgi: Stephen’ı canlandıran, Revenge‘den de tanıyabileceğiniz Robbie Amell, The CW’nun geçtiğimiz sezon başlayan gözde dizisi Arrow‘un Oliver’ını canlandıran Stephen Amell‘in kuzeni.
Kadro: Robbie Amell (Stephen), Luke Mitchell (John), Peyton List (Cara), Aaron Yoo (Russell), Mark Pellegrino (Dr. Jedikiah Price) ve Madeleine Mantock (Astrid).
The Tomorrow People, 9 Ekim 2013’te başlayacak ve Çarşamba akşamları saat 21:00’de, Arrow arkasından yayınlanacak.
Kısa Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=8TDKDqoklEI
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=JwXVsRUi53k
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
THE 100
The 100, Kass Morgan’ın yakında çıkacak olan aynı adlı kitap serisinden uyarlanan bir kıyamet sonrası draması.
97 yıl önce nükleer Armageddon, Dünya’nın büyük bir kısmını yok etmiş, birçok medeniyeti çökertmiştir. Hayatta kalan 12 farklı ulustan, toplam 400 kişi ise dünyayı terk etmiştir. Yıllar içinde uzayda kaldıkları bu yerde 3 nesil yetişmiştir ve insan sayısı 4000’e ulaşmıştır. Bu gruplarda ölüm cezası ve nüfus kontrolü gibi sert uygulamalarla kurulan bir düzen vardır. Şimdi kaynakları tükenme noktasına gelmiştir ve bu 12 grup, bir araya gelip tekrar hayatta kalmanın yollarını aramaya başlarlar. Çözüm olarak elbette ki Dünya’ya dönmek akıllarına gelir fakat Dünya’nın halen yaşanabilir olup olmadığını bilmemektedirler. Bunu test etmek için de 100 adet mahkum genç insanı Dünya’ya gönderirler. Kimi uzayla bağını koparmak isteyen, kimi hükümetinin verdiği görevi yerine getirmek isteyen bu gençler arasında daha gelir gelmez gruplaşmalar, lider olma çabaları, sürtüşmeler başlar. Fakat onların aralarındaki bu farklılıkları aşmaları; bir yığın bilinmezlik ve tehlikeyle dolu olan yeryüzünde hayatta kalmaları için iş birliği yapmaları gerekmektedir.
Kadro: Eliza Taylor (Clarke), Paige Turco (Abby), Thomas McDonell (Finn), Eli Goree (Wells), Marie Avgeropoulos (Octavia), Bob Morley (Bellamy), Kelly Hu (Cece), Christopher Larkin (Monty), Devon Bostick (Jasper), Isaiah Washington (Chancellor Jaha) ve Henry Ian Cusick (Kane).
The 100, sezon ortasında başlayacak. Günü henüz belli değil.
Kısa Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=nCWuEjXcZfo
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=Bum7f5XAbkE
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
STAR-CROSSED
Emery 6 yaşındayken, yaşadığı kasabaya bir uzay aracı çarpar. Barış veya kötü niyet için gelip gelmediklerine bakmaksızın acımasız bir grup insan, bu araçla yeryüzüne inen Atrian denen uzaylı tür üzerinde kontrolü sağlamak için onlarla bir savaş içine girer. Savaşın ortasında, 6 yaşındaki bir Atrian oğlan çocuğu Roman, Emery’nin evinin arkasındaki küçük barakaya sığınır. Burada Emery, onu zarar görmekten korur, yemek getirir, rahatlık ve en önemlisi arkadaşlık sağlar. İkisi arasında güçlü bir bağ oluşur ama bir gece Roman götürülür. O geceden itibaren de Emery, Roman’ın öldürüldüğünü düşünerek yaşamına devam eder.
Günümüze geldiğimizde aradan 10 yıl geçmiştir. Atrianlar, artık Sektör adı verilen yüksek güvenlik önlemleriyle korunan bir kampta tutulmaktadırlar. Gençlerden oluşan bir grup Atrian, insan/yabancı entegrasyon fizibilite testi amacı ile bir banliyo kasabasındaki liseye kayıt olacaktır. Elbette ki bu okul Emery’nin okuludur ve Atrian grubunun içinde Roman da vardır. Tüm insanların gözü, şüphe ve korkuyla bu tarihsel sosyal deneye kilitlenir.
Emery ve Roman ise yıllar sonra birbirini tekrar bulmuştur ama aralarında politika, sosyal çevre ve daha nice engeller vardır.
Kadro: Aimee Teegarden (Emery), Matt Lanter (Roman), Grey Damon (Grayson), Natalie Hall (Taylor), Malese Jow (Julia), Titus Makin, Jr. ( Lukas), Chelsea Gilligan (Teri) ve Greg Finley (Drake).
Star-Crossed, sezon ortasında başlayacak. Günü henüz belli değil.
Diziden Kısa Bir Sahne:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=iZ-aYWzsmuI
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=2DJ0kqEKIvc
yorumlar
Sınırlarımı aşıp The 100‘e bi bakayım dedim; Revolution’da başıma gelen bunda da geldi yine, pilottan öteye geçemicem sanırım Fazlasıyla kişisel bi durum tabi. Yorumlardan da anlaşılacağı üzere genel olarak beğenilmiş zaten. Ama ergenler konusunda @hsparks’a katılmadan edemicem, çok mu aramışlar bunları dedim içimden izlerken.
Oyunculuk bakımından bakarsak bu kadar genç bir kadrodan sonra ben şaşırmadım bunların bu haline. Neyse, onlarca kişi ediyorlar totalde, devamı gelir herhalde. Ayeıca evet, bağlandım diyebileceğim bir genç karakter olmadı. Gemideki karakterler daha ilginç şimdilik.
Bir de bu dizi peşinden şöyle bir default ile geldi: Ben bunları bir güzel sayarım! 2 Broke Girls parası gibi kaç tanesi ‘gerçekten’ öldü, kaç tanesi ‘gerçekten’ yaşıyor diye oturur takip ederim, kendimi biliyorum.
Burada pek tutulmayan, bana göre de sezonun en iyi yeni dizisi olan (son şeyden sonra nereye gider bilemesem de) The Originals’ın PaleyFest Promosu;
https://www.youtube.com/watch?v=EU-PC3ofenY
Ben seviyorum Originals’i. Ulusal kanallarda en iyi yenilerden biri bence de.
The 100 ne yapıyor böyle. Neyse, birşey demeyeyim şimdi.
Bu arada bu başroldeki sarışın kızın sesi Elena Gilbert gibi çıkıyor ve sürekli kafamı dağıtıp duruyor.
2 tanesi sisten, üstüne Atom, üstüne en sondaki kara çocuk. Kadı 94!
@abidin77 Adamlar cesur oynayalım diyorlar demek ki, yalan yok devamını da merak ettirdi.
Evet, bunlar da Reign gibi izleyiciyi şaşırtma peşinde. Hatta daha cesur hamleler yapıyorlar; ama yine de onun kadar başarılı değiller.
Benim için 2. ve 3. bölümler ilk bölümün altında kaldı ama dizi kesinlikle gelecek vaat ediyor. Şu “Yeni Lost”u bulma olayını bu diziyle gerçekleştirmiş olabiliriz, gerçekten potansiyeli var. İnşallah saçmalamadan ve üstüne bir şeyler koyarak devam eder.
1×18 üzerine:
Bu The Originals ne yapıyor birisi bana anlatabilir mi? Kafam balon oldu yeminle. Seviyorum tamam ama şu noktada işin cılkını çıkarmaya başladılar. Bu bölüm birçok noktasıyla “Yav he he” modundaydı. Bölümün sonuna açık açık dedim bile. Aşk konusunda da Genevieve odaklı olanlar haricinde hiç eğlenceli değiller.
And Elijah is not cool anymore, some kind of boring and not suffarable actually. Bu da çıksın aradan artık. Yemişim senin aşkını.
benim yaptığımı yapıp iptal edin olsun bitsin. biz başladığımız dizileri ne kadar saçmalarsa saçmalasın bırakmıyoruz diye diziler daha da saçmasapan bir hal alıyor. ben iptal edememe takıntımı aştım şimdi sıra sizde. bağımlılar toplantısında konuşuyor gibi hissettim yalnız. ben yapabildiysem siz de yapabilirsiniz haa gayret.
@ozgun14 18 tanesini izlemişim, sezonun bitmesine kalmış 4 bölüm. O kadar kredisi var hala, bu yedikleri haltları nasıl topladıklarını görmem lazım. Sonrası hayrolsun…
Ben buldum gibi gibi o işin olurunu. Zaman sıkıntısı olduğunda sürünmeye başlayanları ve reytingi kötü olanlara ara verdiğimden bir şekilde ayıklanıyorlar zaten. Şu an zorla izlediğimi hissettiğim The Walking Dead ve Atlantis var hayatımda. Onların sezon finalini gördüm şimdilik işte… Ravenswood da iptal oldu. Bu da sen biliyorsun, ‘şeyden’ sonra karıştırdı gibi işleri. Tam bilmiyorum, bakacağım işte.
Bence malum olaya kadar senenin en iyi dizisiydi. Son bölümü daha seyredemedim ama malum olaydan sonraki bölümlerin düştüğü durum ortadayken iyi bir bölüm beklemiyordum zaten. Final muhtemelen vurucu olacaktır ama yine de malum olayı toparlamaları çok kolay değil. Sezon başından beri belliydi o olay muhabbetini ise hiç yemedim bu arada.
The 100 1×05 üzerine:
Bu bölümde yaptıklarını da 3’teki gibi beğendim ben. Bu çıkıntılıkları hoşuma gidiyor, devam etsinler böyle.
Ben normalde CW oyuncularını savunurum, çocuklar rollerinin gereğini yapıyorlar işte derim ama bu dizinin oyunculukları sahiden kötü. Başroldeki sarışın kızın tepkileri falan hiç gerçekçi gelmiyor bana.
Arkta geçen kısımların tahmin edilebilir ve sıkıcı olduğunu düşünüyorum. Dünyada geçen kısımlarda da Lost’u hatırlıyorum sürekli ama bu olumsuz bir şey oluyor benim için.
Mantık hatalarından bahsetmeme gerek yok sanırım.
Daha var ama bu kadarı aklıma geldi şimdi.
Tiplerden de Ballemy’yi, kardeşini, bir de Jasper’ı seviyorum. Jasper’ın durumu da beni sevindirmesine rağmen saçmaydı bu arada.
Yine de ne olacak diye merak etmem ve konunun çok güzel yerlere gidebilecek potansiyeli olduğundan seyrediyorum. Seyrediliyor ama yardırmıyor işte.
The Originals hakkında:
IMDB durduk yere halt etmişlik falan yapmışsa çok kızacağım. Hadi hayırlısı… Az bile olsa kafi ama umarım çok olur.
Gerçi spoiler olur mu bilmem ama bebek geliyor ya da ramak kaldı. Ondan olabilir, mazeretli kısa dönüş yani dediğin gibi. Ama uzamasına da varım tabii ki. 22’de de görünüyor zaten.
Kandırma bizi ayemdibi.
Kandırdın bizi ayemdibi.
22 için de kandırdın mı göreceğiz.
Ah güzelim sen daha çok bakarsın öyle Ay’a Mars’a…
Photoshopu icat eden adamı bilmiyorum da ben kör olacağım bakmaktan, bu ne be! O kirlerin üzerinde biraz oynasalar o gözlerin yardımıyla zombi dizisine afiş bile olur bundan.
Bir dizinin bu tarzda hamlelerde bulunması çok hoşuma gidiyor.
Let the Hunger Games begin. Sezon finaline kadar o işi çözüp dünyaya varırlar, yeni sezonda da bütün bir insanlıkla izleriz herhalde kalanları.
Bu kadar basit şeylerde bariz hatalar yaparak cidden yazık ediyorlar, başka her konuda düzgün bir dizi aslında. Çok iyi bir iş çıkabilir ortaya ama bir türlü kullanamadılar şu potansiyellerini.
sonradan ek: Ha oyunculukları düzeltirse bir de…
The Originals bir iki sürpriz yaparak sezonu ortalama bir bölüm ile kapamış. Sürprizlerden birini sevdin ben.
spoiler versene biraz, bıraktım ama merak da ediyorum neler yaptılar.
The 100 tanıtımını sezon finalini yaptıktan sonra yazmaya karara verdim bu arada.
Ben beğendim sezon finalini, en azından yeter bir bölümdü. 18. bölüm civarındaki sıkıcılığını biraz attı üzerinden.
* Sezon finalinde Cami-Klaus arasındaki konuşmayı da boş gözlerle izledim. Bu kız daha yeni Marcel ile birlikte değil miydi kuzum?
* Rebekah’ı görmek hoşuma gitti. Biraz da olsa iyi bir hamle olmuş. Bebeğe öldü numarası çekip ayak altından kaldırmaları da ayrı güzeldi, çünkü gelecekte küçücük çocuk sürekli tehlikeye düştü olayı beni sıkabilirdi.
* Oldum olası Eshter’i severim. Ben Rebekah ve Eshter olayından bölüme başlamadan önc ehaberdardım, başka bir şekilde öğrenmiştim. O yüzden şaşırmadım. Kendi bedeninde dönmesini beklemiyordum, bu yolda zaten olur da yanında o sevimsiz oğlunu da getirmek zorunda mıydı?
* Her şey tamdı bir Michael eksikti zaten. Eğer Michael dönüyorsa bu hikayeyi bir zahmet birisi TVD’ye de uyarlayabilir mi? Oradakiler dönemezse kavga çıkarmak lazım.
* Keşke Marcekl bu bölümde geberip gitseydi ama katliam konusundan istediğimi aldım ben. Geçmişler olsun.
@rpdi: Ben de alışıyorum artık karakterlere. Ayrıca son bölümü izlerken de direkt olarak spoiler kutucuğunda yazdıklarını düşündüm. Aklın yolu bir
@rpdi ve hsparks: The 100 için son bölüm dediğiniz dün yayınlanan 1×09 di mi? Ona göre açıcam ispiyonları.
@dkamoy: Son bölüm derken 8’i kastetmiştim ben. O mesajı attığım vakit daha 9 çıkmamıştı zaten. Bu arada @aytackara değil de @rpdi olacak sanırım doğrusu
@hsparks: Tenkyu. Düzelttim hemen.
Kalanı için ise uyduruk da olsa bi açıklama gelir bir ara da çıkmaz ayın son çarşambasına anca. Hiç beklentili değilim ben o tip konularda cevap almak üzerine.
Finn’in kız arkadaşının, o kadar bilim insanı anlamamışken, gençlerin bileklerini çıkardıklarını anlaması. Yani, sırf ergen olduğu için bu mantığı çözebilmesi çok saçma geldi bana.
Bir de Bellamy’nin annesi Octavia’yı doğurup, ondan sonra Bellamy’e “Your sister. Your responsibility.” demesi. Sen gitmişsin ikinci çocuğu yapmışsın, yasak olduğu halde. “Benim bedenim, benim kararım.” mantığıyla gittikten sonra küçücük çocuğa “senin kardeşin, senin sorumluluğun.” deyip, kucağına bebeği bırakıp, uykuya dalıyorsun. Tamam yeni doğum yaptı ama o sahne biraz daha mantıklı olabilirdi.
Bunların dışında ne yalan söyleyeyim çok fazla şeye takılmadım ben
Klişeler elbette ki mevcut – hangi dizide yok ki şu an? – ancak konu gayet izlenebilir ilerliyor. Tomorrow People ve Star-Crossed gibi epic faillerden sonra oldukça güzel geldi bana.
The 100’ın son 3 bölümünü (9-10-11) acayip beğendim. Attığım her lafı yedirdi bana. Yolunu gözlüyorum resmen. Uzun zamandan beri ilk kez Youtube’a girip bir dizinin gelecek bölümünün promosunu izledim ne olacak diye çatladığımdan.
Reign gibi bunu da izleteceksiniz bana, iyice aklıma soktunuz.
aynen reign ve the 100 şu muhabbetler yüzünden benim de listemde. bir de şu td, fargo, rectify çıktı nereme sığdıracam bunları merak konusu.
Ha bak Reign’i unuttum. Yok o daha çok meraktan çatlatıyordu tabii.
The 100 şu mantık hatalarına bir açılık getirince, şaşırtıcı ilerleyip beklediğim klişelere bulaşmayınca sevgimi kazandı. Karakterlere de alıştım, eskisi gibi gözüme batmıyor oyunculuklar. Hatta Belemy baya baya favorim oldu.
Bu arada Reign demişken ve başlık da alakasız sayılmadığından söyleyeyim: Sezon boyunca kaç kere şok yaşatan, sürprizlerle ilerleyen bir dizinin sezon finalinden çok şeyler bekliyorum. Ama gayet sıradandı ne yazık ki. Yine de böyle bir dizinin 22 bölümlük sezon yapmasına rağmen tempoyu hemen hemen hiç düşürmemesi ve sonuna kadar kendini merakla izletmesi büyük bir başarı.
Reign hk. rpdi’nin son paragrafta yazdıklarına ayynen katılıyorum.
o
olayı neydi yav 5.bölüme geldim ama hala şoklardayım bildiğin ceylan gibi seke seke geziyor ormanda.
dizi biraz fazla cesur, başrollerden olur dediklerim pıtır pıtır dökülüyor.
üzerinden yazdıkları hikaye ve sonlanışı da hoştu.
yukardakiler kısmı da aşağısı kadar olmasa da idare eder güzellikte. dizi gereksiz bol bol sahne içeriyor. bol bol 3gen de izleyeceğiz gibi. finn ve clarke iki farklı 3gene dahil olurlar hatta o ışık var.
reign’in kalitelisini bırak tamamlanmış altyazısı bile olmadığından üzülerek eleyince kısa ve bitmek üzere diye buna başlayayım dedim.
@ozgun14: Bir tek ben mi sesini benzetiyorum diyordum. Çıktın geldin sen de
Reign konusunda yolunun dizi sitelerinden geçmesi gerekiyor. Divxplanet dersen olamaz şu haliyle.
ondan sonra 12. bölümde başkan “aaaa aklıma çok parlak bi fikir geldi, dünya’ya düşelim” diye roket bilimi icat etmişçesine salınınca bizim evdeki geçilen dalgaların ve edilen küfürlerin miktarını varın siz tahmin edin. ay ilahi dı handırıd! epik siizın finale may esss… :))
O kısma ben de çok güldüm. Hatta niye taa en baştan planlamayıp o kadar drama bağladılar diye kendi kendime de sordum ama son bölümde yapılacağını bilince (The CW bozdu psikolojiyi sağolsun) insan bir şey diyemez oldu artık
Bu arada sezon başından beri mutant mutant diye tutturan bendenize sonunda mutant gösterdikleri için teşekkür ediyorum. Görünce dedim herhalde benim 22dakika’daki yorumlarımı okudular, son birkaç bölümdür hata hata dediğim şeyleri şak şak açıklayıp ağzımın payını veriyorlar.
Benim son birkaç bölümdür diziyle aram baya iyi.
aytackara: yok ya ben alışmışım indir izle olayına, dizi sitesinden izleyemem sanırım. önümüzdeki sezon popüler olur da çevirmen kazanırsa akarız artık tamamen elemedim.
abidin: benzetmek ne demek, dublaj mı diye düşündürecek neredeyse. zaten sevmezdim sesini. katherine sesi de değil hani, o olsa yine katlanırım. direkt elena sesi. bu kız sayesinde katherine in konuşmasının bile elena dan daha güzel olduğunu fark ettim.
penny dreadful la arada kaldım başlamak için, baktım onun daha çok başında, hafta hafta sabredemem diye buna giriştim iyi de oldu anca yetişir, beklemeden de finalini güncel izlerim.