The Office, İngiltere’nin Slough adlı bir kasabasında Wernham-Hogg adlı küçük bir kağıt şirketinde yaşanan gündelik ofis olaylarının anlatıldığı bir komedi dizisidir. Türü her ne kadar komedi olsa da izlerken sizi onların yerine utandırtan, yüzünüzü kızartacak hareketler yapan ve “Yok artık, bu kadarı da olmaz!” demenize neden olacak karakterlere sahiptir daha çok. Yabancıların “cringe” olarak dile getirdiği bu “başkasının adına utanma” durumu dizinin asıl özelliğidir ve diğer dizilerden ayrıldığı nokta da budur. Ayrıca “mockumentary” olarak bilinen “sözde belgesel” tarzında çekilmiştir. Yaşanan olayları izlerken aynı zamanda karakterlerin kameraya dönüp düşüncelerini sizinle paylaşmalarına da şahit olursunuz. Bu sayede seyirci diziye biraz daha dâhil olmuş olur, bu açıdan başarılıdır.

Dizinin başrol oyuncusu olan Ricky Gervais, Stephen Merchant ile birlikte aynı zamanda dizinin yapımcı, senarist ve yönetmen koltuğunda da oturmaktadır. 30 dakikalık 6’şar bölümden oluşan 2 sezon ve yaklaşık 50 dakikalık iki Noel Özel Bölüm ile 2001-2003 yılları arasında İngiliz BBC kanalında yayınlanmıştır. Dizinin elde ettiği başarının ardından aynı adla Amerikan versiyonu da yayınlanmış olup 9 sezon sürmüştür.

Amerikan versiyonu için: The Office (ABD).

Karakterler

David Brent (Ricky Gervais)

Wernham-Hogg kağıt şirketinin Slough şubesinde bölge müdürü olan David Brent, kendisini son derece komik, eğlenceli ve ofisteki çalışanlar tarafından sevilen popüler bir patron figürü olarak görse de aslında durum tam tersidir. Yaptığı esprilere kimse gülmez, girdiği her ortamı bozar ve ağzından çıkacak tek bir kelime bile kendisini ve hatta bulunduğu ortamdaki insanları rezil etme, küçük düşürme potansiyeline sahiptir. Komik olmaya çalışırken insanları aşağılayabilir, vurdumduymaz tavırlarıyla insanları kendisinden bezdirir. Elle tutulabilir bir yanı olmayan, çekilmez bir karakterdir.

Tim Canterbury (Martin Freeman)

Wernham-Hogg şirketinde satış temsilcisi olan Tim, ofisteki komik ve eğlenceli olan çalışandır. 30 yaşında olup hâlâ bu şirkette çalıştığı için hayatından memnun değildir ve yaptığı işi pek sevmez. Sekreter Dawn ile birlikte sürekli Gareth’a takılıp ona küçük şakalar yaparlar. Bazen bu şakaların dozu aşırıya kaçsa da Gareth bu duruma çok aldırış etmez. Dawn ile yakın arkadaştırlar ancak gizliden gizliye ona aşıktır.

Gareth Keenan (Mackenzie Crook)

Tim’in masa arkadaşıdır. Bu kadar yakın oturmalarının bedelini onun şakalarına maruz kalarak öder. Kendisini çok disiplinli bir çalışan olarak görür ve yapılan şakaların işini aksatmasından hiç hoşlanmaz. Çalışanlar içinde takım lideri olduğunu düşünür, yükselme ideali vardır. Bu yüzden de ofis çalışanları arasında David ile en yakın olan kişidir.

Dawn Tinsley (Lucy Davis)

Ofisin sekreteri, danışmada çalışan kişidir. David ile en çok muhatap olmak zorunda olan kişi kendisi olduğu için onun kötü ve bazen de aşağılayıcı olan şakalarına en çok o maruz kalır. Tim ile yakın arkadaştır ve birlik olup Gareth’a  sürekli takılırlar. Nişanlısı da ofisin depo kısmında çalışmaktadır, arada onu ziyaret gelir.

Yazarın Yorumu

The Office dizisinin Amerikan versiyonunu ilk izlemiş biri olarak orijinalini de izlemeyi uzun zamandır düşünüyordum. Ricky Gervais sevdiğim bir komedyendir. After Life’ın ikinci sezonundan sonra bu diziyi izlemeye karar verdim. Burada dizi hakkında yorum yaparken iki versiyonu karşılaştırmak pek istemiyorum ancak ayrı bir dizi olarak bakıldığında genel olarak çok gülerek izlediğim bir dizi olmadı bu İngiliz versiyonu. Ancak izlerken eğlendiğim çok an olmuştur, özellikle de Ricky Gervais ve Martin Freeman gayet başarılıydı bu konuda. Dizinin tarzını bildiğim için beklentimi o şekilde ayarlayarak kısa sürede bitirdim. Bir şekilde izlettiriyor kendisini, genel olarak keyifliydi benim için izlemesi. Tek sıkıntısı biraz kısa olması. Normalde komedi dizileri izlerken 9-10 bölüm izledikten sonra karakterlere iyice aşina olup izlemesi daha keyifli oluyor benim için. Bu dizide tam karakterler alıştık derken dizi bitiveriyor. En önemli sıkıntısı bu oldu, diyebilirim. Türe aşina olmayanların çok seveceği bir yapım olmayabilir ancak Amerikan versiyonunu sevenlerin en azından bir göz atmasını öneririm.