the prisoner — tanıtım
18 yorum armny 27 Ekim 2009 17:10
amc, diğer amerikan kanallarına göre ismini pek sık duymadığımız bir kanal; fakat aynı zamanda mad men ve breaking bad gibi emmy ödüllü iki tane yapımın da sahibi. itv ile ortak hazırladıkları yeni yapım the prisoner ise aynı adı taşıyan eski bir ingiliz dizisinin, mini dizi olarak hayata döndürülmüş hali. Bu seri, toplamda 6 bölümden oluşacakmış ve 15-16-17 kasım akşamlarında ikişer bölüm olarak yayınlanması planlanmış.
the prisoner, 1967’de başlayan ve 1968 yılının başında sonlanan, toplamda 17 bölümü bulunan, casusluk ve bilim kurgu ikilisini birleştiren, bir ingiliz yapımı. dizi, gizli ajan number six‘in görevden alındıktan sonra kendisini deniz kenarında dağlarla çevrili bir kasabada bulmasıyla başlıyor. onun, üst seviye güvenliğe sahip bu yerden kaçma çabasını ve kasabanın yöneticisi konumunda gözüken number two ile arasındaki mücadeleyi konu alıyor.yazarlığını bill gallagher‘ın, yönetmeliğini nick hurran‘ın yaptığı dizinin yeniden çekilen versiyonu da aynı konuya dayanıyor. diziyle ilgili internette iki adet video bulunuyor. bunlardan biri 9 dakikalık comic con trailerı, diğeri ise kanalın en son yayınladığı yaklaşık bir buçuk dakikalık trailer.oyuncu kadrosunda ise Jim Caviezel (The Thin Red Line, The Count of Monte Cristo, The Passion of The Christ), Ian McKellen (Lord of the Rings, X-Men, The Da Vinci Code), Jamie Campbell Bower (Sweeney Todd, RocknRolla), Hayley Atwell (Brideshead Revisited), Ruth Wilson (Jane Eyre, Capturing Mary, A Real Summer) ve Lennie James (Jericho, 24 Hour Party People, Snatch) gibi başarılı isimler bulunuyor.oynadıkları karakterler ise şöyle: buradan sonrası spoil içerebilir.
Ian McKellen (Two)two, kasabanın lideri. dolayısıyla kasabayla ilgili bütün sırları biliyor.
Jim Caviezel (Six)six, kasabada kısılı kalmış olan eski gizli ajan. kasabanın sırlarını çözmek ve kasabadan kaçmak için sürekli olarak uğraşıyor.
Ruth Wilson (313)313, kasabanın doktoru. görünüşte akıllı ve zeki biri. ama o görünüşünün altında başka şeyler saklı.
Hayley Atwell (Lucy)lucy, new york’ta yaşayan bekar, iş dünyasında kendine kariyer yapmaya çalışan bir kadın ama bir gece kendisini kasabamız sakinlerinden biri ile flört ederken buluyor.
Lennie James (147)147, kasabada başarılı bir şekilde hayatını sürdüren taksi şöförü. kasabada nereye gidilebileceğini, nereye gidilmemesi veya neyin sorgulanmaması gerektiğini bilir.
Jamie Campbell-Bower (11-12)11-12, kasabanın lideri two’nun ayrıcalıklı bir yaşama sahip, sorunlu oğludur.
yorumlar
oyuncu kadrosu çok sağlam ve izlediğim kadarıyla çok başarılı olacak bir yapım. tanıtımda çok başarılı eline sağlık. kesinlikle kaçırmayacağım.
Eski versiyonunu izlemek istemiş ama izleyememiştim, şimdi yeni versiyonu duymak heyecan verici.
prisoner’ı duyunca balıklama daldım. güzel bir diziye benziyor. izleriz artık :))
tanıtım için teşekkürler.
kadro süper, kaçırmayacağım.
313’e dikkat. O ne güzel gözlerdir öyle. İnsanın içine düşesi geliyor. Ah, Peter Jackson, izle the Prisoner’ı. Bir sonraki “gözlerine aşırı zoom yapılan” oyuncun ruth wilson olsun.
sonunu anlayan varmı yada neler olup bittiğini anlayan varmı çok iyi bir son değildi gibi
bence felsefe,psikoloji bilimkurgu diyerekten zıvanadan çıkarılan, sonunda ise eeeeeee? dedirten bir yapım. tavsiyem 6 saatinizi bu diziye ayırmaya değmez, pişman olursunuz…
lost’un bu diziden neden esinlendiği anlaşıldı. gerçekten çok süper bir diziymiş. elin adamı 40 sene önce ne senaryo yazmış
ben de çok beğendim dizinin her şeyini. “6 saatinizi boşa harcasınız” gibi yorumlar biraz abartı olur. beğenilmeyebilir orası ayrı.
he bir de en çok arabaların direksiyonunun sağda olması hoşuma gitti
DİZİYİ ANLAYAN VARMIYDI KÖY NEDİR ADAM DIŞARDAYKEN AYNI ANDA NASIL İÇERDE OLUYO SANIRIM İYİ İZLEMEMİŞİM
the Prisoner aslında cevaplar üzerine kurulmuş bir dizi değil. Size belirli imgeler, görüntüler, olaylar verip sizin boşlukları tamamlamanızı istiyor. David Lynch sineması gibi diyebiliriz, bir sürü görüntü ve duygu, karmakarışık bir halde, Picasso tablolarına benzer şekilde, bir çerçevenin içine sıkıştırılmış. Anlamı, baktığın açıya göre değişiyor.
Önemli olan gidilecek yer değil, yürüdüğün yoldur, denir hani, işte the Prisoner öyle bir şey.
Ben çok eğlenmiştim izlerken.
Kısa, patlamaya hazır mini diziler, özellikle sonsuza uzayan popüler dizilerden sonra insana ilaç gibi geliyor.
Ben de diziyi yeni bitirenlerdenim. diğer bilimkurgu dizileri gibi çok fazla beklentiye girilmemeli bence. herşeye bir cevap beklerseniz, daha çok beklersiniz. bir çırpıda izleyin derim. Matrix ile Truman Show karışımı bir şey olmuş diyebilirim dizi için…
Son yorumdan 5 yıl 4 ay sonra hortlatıyorum.
Geçenlerde bir gönderi altında bahsi geçince haberim oldu.
AMC dedim, Bilimkurgu dedim, oyuncu kadrosunun mükemmelliği dedim, mini dizi dedim, kaçar mı dedim. Demez olaydım hayatımdan 4.5 saat uçtuu gitti. Sonu da hiç güzel değildi.
4/10 (Oyuncu kadrosu ve konunun hatrına)
@burakturan: Madem öyle, ben de şu yorumuma bir ek yaptım.
Hahahahahahahahahaha. Bundan sonra dinleyeceğim emin olabilirsin.
@dkamoy: Yeminle evi ayağa kaldırdım gülerken
Onu ilk olarak şurada kullanmıştım. Yeniymiş gibi yapmiym şimdi.
Ben de bu versiyonunu izlemiştim ve beğenmemiştim.