Televizyonda ve sinemada dönem dönem popüler olan kavramlar vardır. Son yıllarda buna en iyi örnek olarak vampirleri gösterebiliriz. Ama o kadar suyu çıktı ki artık keskin dişli, beyaz tenli bu yaratıkların, yapımcılar yeni yeni şeylere yönelmeye başladılar. İşte bu sefer de devreye cadılar girdi.

The CW‘nun yeni dizisi The Secret Circle, liseye giden 6 genç cadının etrafında şekilleniyor. The Vampire Diaries‘in de senaristi olan L. J. Smith‘in üçlemesinden(The Initiation, The Captive, The Power) televizyona aktarılan seri, tahmin edersiniz ki The Vampire Diaries‘le aynı gün yayınlanıyor. En son 7.bölümü çıkan ve Eylül ayında yayın hayatına başlayan dizi, bir süre önce tam sezon onayını da aldı.

İlk bölümden ispiyonlar içeren kısma gelirsek…
16 yaşındaki Cassie, annesinin gizemli ölümünün ardından, hayatta kalan tek akrabası olan anneannesinin yanına taşınır. Zamanında annesinin, kendisini ve onu uzak tutmaya çalıştığı bu yerde, bazı sırlar ortaya çıkmaya başlar. Cassie, kendisinin ve tüm ailesinin cadı olduğunu öğrenir. Aynı zamanda, cadı olan birbirinden farklı 5 ailenin çocuğuyla birlikte, bir gruba bağlı olduğu ve onun da gelmesiyle, çemberin son kısmının kapandığı belli olur.

Kadromuzu tanıtmaya önce cadılarımızdan başlayalım. Başrol oyuncumuz Cassie’yi, bu sezonu göremeyen The CW dizisi Life Unexpected‘tan tanıdığımız Britt Robertson; Cassie ile aynı karede gördüğümüz andan beri aralarındaki kimyayı bize hissettin Adam’ı, Terminator: The Sarah Connor Chronicles‘tan bildiğimiz Thomas Dekker (Bu oyuncuyla ilgili şunu söylemeden de geçemeyeceğim; sen sene boyu Kaboom gibi bir Amerikan popüler kültürüyle dalga geçen Araki filmiyle festival festival dolaş, sonra gel bu dizide oyna, pehhh); Adam’ın sevgilisi, aynı zamanda bu cadı grubunun başı Diana’i Shelley Hennig, Cassie geldiğinden beri aralarında bir çekişme olan Faye’i Phoebe Tonkin; grubun diğer bir üyesi, aynı zamanda Faye’in en yakın arkadaşı olan Melissa’yı Jessica Parker Kennedy ve son cadımız Nick’i de Louis Hunter canlandırıyor. (İlk 2 oyuncu hariç kalan herkes daha önce pembe dizilerde oynadığı için belirtme gereği duymadım. Ne de olsa bizim oralardan tanımamıza pek ihtimal yok.)Şimdi diğer oyunculara geçelim. Yukarıda bahsi geçen Diana’in babası olarak, Queer As Folk‘ta, zamanında Pitsburg’deki hemen hemen herkesin canını yakmış Gale Harold‘ı; Faye’in annesi, aynı zamanda lisenin de müdürü olarak, She Spies ve Eli Stone‘un kadrolu oyuncularından olan Natasha Henstridge‘ı; Cassie’nin anneannesi olarak, Heroes‘da Claire’in annesini canlandıran Ashley Crow‘u ve son olarak 2006’da yayınlanıp tek sezon süren Whistler‘ın sürekli oyuncusu, aynı zamanda da Dexter ve Queer As Folk gibi Showtime dizilerine de 4 bölümlük konuk olmuş olan Adam Harrington‘u görüyoruz.

Haberini duyduğumdan beri merakla bekledim diziyi. Ama ilk bölümü seyredince hiç mi hiç açmadı beni. Daha sonra ikinci bölümü seyrettim, o da aynı hisleri uyandırınca bıraktım. Geçen gün yine şans verdim. Üçüncü bölüm de ilk ikisi gibiydi, fakat daha sonra dizi hareketlenmeye başladı. Hatta benim tabirimle uçtu gitti. Eğer ilk 3 bölümü atlatabilecek gibiyseniz, kesinlikle şans verilmesi gereken bir dizi olduğunu düşünüyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=xCevEXNcaKI