Too Hot to Handle: Sıcak, daha da sıcak olacak! – Tanıtım
152 yorum pirate 21 Nisan 2020 08:07
Netflix’te ‘reality show+yarışma‘ formatında yeni bir program başladı: Too Hot to Handle
17 Nisan 2020 tarihinde izleyiciyle buluşan Too Hot to Handle, 8 bölümden oluşuyor ve 4 haftalık bir zaman dilimini kapsıyor. Programın anlatıcısı Desiree Burch. Yarışmacılarla iletişim halinde olan ve bir nevi sunucu görevi gören Lana isimli bir yapay zekamız var bir de.
Cennetten çıkma, tropikal bir sahilde bulunan, her tarafı kameralarla çevrili, çok hoş bir malikanedeyiz. 5’i kadın, 5’i erkek toplam 10 yarışmacımız var ve büyük ödülümüz 100.000 dolar. Normal hayatlarında seksüel açıdan aşırı aktif olan, bağlanamayan, sosyal becerileri gelişmiş, hoş görünümlü ve seksi kişiler olmaları yarışmacılarımızın ortak özellikleri konumunda.
10 yarışmacımız prodüksiyon tarafından malikaneye ilk etapta pek bilgi verilmeden yerleştiriliyorlar. Bir çeşit flört programına katıldıklarının bilincindeler elbette ama yarışmanın ana kurallarından ve ödülün ne olduğundan habersizler. İlk 12 saat boyunca da durumdan habersiz bir şekilde, açık büfeyle karşılaşmış bir insan misali birbirlerini süzmeye, gözlerine kestirmeye ve flörtleşmeye başlıyorlar. Derken 12 saat bitiyor, Lana ansızın onlara sesleniyor ve kuralları açıklamaya başlıyor.
Yarışmacıların 100.000 dolarlık büyük ödülü kazanmak için yapmaları gereken tek bir şey var: 4 hafta boyunca her türlü cinsel aktiviteden uzak durmak. Her türlü seks yasak! Yiyişmek yasak! Öpüşmek yasak! Hatta mastürbasyon bile yasak! Yarışmacılar yasakları deldikleri takdirde her seferinde büyük ödülden belirli bir miktar azalacak. Kesilecek miktar, yasağın büyüklüğüne bağlı olarak değişecek. En büyük kesintiler/cezalar elbette seks yaşanması halinde olacak. Eğer ki yarışmacılarımız kendilerine hakim olamazlarsa 4 haftanın sonunda ödül kumbaralarında hiç para bile kalmayabilir. Elbette yasak olan daha tatlıdır ve hayatta paradan daha önemli şeyler vardır.
Bölüm sürelerinin 37-44 dakika aralığında değiştiğini ve yarışmacıların tamamının aynı odada bitişik yataklarda uyuduklarını da belirteyim aklımdayken. Yarışmayı kaç kişinin kazanabileceğini de bilmiyoruz bu arada.
Gelelim 10 yarışmacımıza. Kısa kısa tanıyalım onları da.
*Chloe: Yarışmaya İngiltere’den katılıyor. Coşkulu bir tip. Pek zeki bir kız değil ama kendi de bu özelliğinin farkında. (Biraz Madeline Zima‘yı andırıyor.)
*Sharron: Yarışmaya New Jersey’den katılıyor. Ağzı oldukça iyi laf yapıyor ve özgüveni oldukça yüksek. (Biraz Kevin Hart‘ı anımsattı bana yüksek enerjisiyle.)
*Haley: Florida’dan geliyor. Bir üniversite öğrencisi ve kardeşlik evi mensubu. Aptal sarışın ve biseksüel kontenjanlarını doldurmaya aday görünüyor.
*David: Yarışmaya İngiltere’den katılıyor. Kendini bir beyefendi olarak tanımlıyor ve üzerinde bir İngiliz kendini beğenmişliği mevcut diyebilirim. Flört etme konusunda pek yetenekli biri gibi durmuyor. Kendi ifadeleriyle ‘Özel cümlelerim veya bir stratejim yoktur. Bara girer ve gömleğimi çıkarırım. Kızlar da bana gelir.’ tarzında bir basitliği var. (Öyle ki daha ilk bölümden iki ısrarcı güneş kremi sürme teklifi vakasıyla flört etmeye giriştiği için ona ‘Kremci‘ diye de hitap edebiliriz bence.)
*Harry: Avustralya’dan geliyor. Çocuksu bir coşkuya ve tatlılığa sahip. (2018 yılında Yeni Zelanda’da Heartbreak Island isimli benzer tarzda bir programın kazananıymış bu arada kendisi.)
*Francesca: Yarışmaya Kanada’dan katılıyor. Tam bir afet olduğunun farkında ve bu durum da tavır ve davranışlarına izlemesi keyifli bir şekilde yansıyor. ‘Bir erkek ateşliyse ve onu istiyorsam saçımı hafifçe savurur ve göz teması kurarım. Anında oyun biter.’ diyor kendisiyle ilgili kendinden emin bir tavırla. (Instagram fenomeni. Yarışmaya katıldığı anda 310.000 takipçisi olduğundan bahsediyor ve her gün biraz daha yükseldiğini belirtiyor. An itibarıyla takipçi sayısı 413.000 bu arada. Siz bu yazıyla buluştuğunuzda yarım milyonu aşmış olacaktır muhtemelen.)
*Matthew: Colorado’dan geliyor. Hippi görünümlü bir tip. (Yüze gülüp, arkadan sallayan tarzda insanlardan biriymiş izlenimi verdi ilk bölümde bana.)
*Rhonda: Yarışmaya Georgia’dan katılıyor. Seksi olduğunun farkında ve bunun yansımalarından da oldukça hoşnut. Genel olarak epey rahat ve baştan çıkarıcı bir kız. Dövmeli erkek sevdiğini, ideal erkeğinin iyi bir işi olması gerektiğini ve şımartılmayı sevdiğini söylüyor.
*Nicole: İrlanda’dan geliyor. Katolik bir kız lisesinde öğrenim gördüğünü söylüyor geçmişte. Çıktığı erkekler daha 3. randevuda ona aşık oldukları söylüyorlarmış. (Röportajlarda oldukça coşkulu görünse de en pasif kadın yarışmacı olacakmış gibi bir his geçirdi açıkçası ilk bölüm itibarıyla bana.)
*Kelz: İngiltere’den geliyor. Kendisini ormanın kralı aslana benzetiyor ve Aslan Kral’ın en sevdiği film olduğunu söylüyor. Kendisini alfa erkek olarak tanımlıyor, rekabete girmeyi sevmediğini, onun kızlara gitmesindense kızların ona gelmesini tercih ettiğini dillendiriyor. (Ondan olsa olsa bir hikayenin kötü adamı olur bence.)
Too Hot to Handle, böyle bir program işte. Yarışmacılara vakit geçirip kaynaşmaları için ufak tefek görevler de verilecek elbette hikaye olsun diye benzer tarzda programlarda da olduğu üzere.
İlk bölümünü izledim henüz programın ve başından epey eğlenerek kalktım. Formatı ve ortamı sevdim genel hatlarıyla. Yarışmacılardan da Francesca, Nicole, Sharron, Harry ve Chloe’ye kanım kaynadı ilk etapta hemen. Francesca ve Nicole’ü oldukça hoş buldum ayrıca.
Epey eğlence çıkar bize sezon içerisinde bu programdan diye düşünüyorum ve izlemeye niyeti olanlara iyi seyirler diliyorum.
yorumlar
İlk bölümde;
Haftasonu merak edip ilk bölümüne baktım bunun.
Reality şovların belli kalıpları tabii ki yoktur da böyle bir formatı akıllarına getirip üstüne ‘böyle’ tipler bulup bir de hepsini bir adaya getirmeleri pek bir ilginç olmuş doğrusu. Kimin kiminle olacağından ziyade sezon sonuna kadar kumbarada kaç $ kalacağını daha çok merak ediyorum.
Ek: Bunu görünce Love is Blind’ı mı yazsam diye düşündüm bir an.