Transplant — Tanıtım
16 yorum aytackara 12 Eylül 2020 08:05
Yakın dönemin tıp dizilerinin arasına şubat ayında Transplant dizisi de katıldı. Kanada yapımı dizi, CTV’de ekrana geldi ve ekrana gelen ilk sezonu 13 bölümden oluşuyor.
İkinci sezon onayı alan Transplant’in ABD’deki yayın hakkını NBC kanalı aldı ve 1 Eylül’de başlattı. Joseph Kay’in yaratıcısı olduğu dizinin kadrosunda Hamza Haq, Laurence Leboeuf, John Hannah, Ayisha Issa, Jim Watson, Torri Higginson, Sirena Gulamgaus ve Grace Lynn Kung gibi isimler bulunuyor.
Konusu:
Suriye’de doktorluk yapan Bashir “Bash” Hamed, kendisi ve ülkesi için büyük bir yıkıma neden olan iç savaş nedeniyle kız kardeşiyle birlikte Kanada’ya iltica eder. Ancak iki ülke arasındaki yeterlilik sorunundan dolayı herhangi bir hastanede doktor olarak işe girmesi mümkün olmaz.
Bulduğu işlerde çalışmaya, ülkede kalmaya ve kardeşiyle birlikte geçinmeye çalışan Bashir, doktorluk becerisini gösterme fırsatını yakalayınca hayatı değişir. Kısıtlı imkanlarla acil durumlara müdahele etmekte iyi olan Bashir, bir restoranda yaptığı yardım sonrası Toronto’daki York Memorial Hospital’da tıbbi asistan olarak işe başlar.
Transplant’te hastanenin acilinde çalışan belli isimlerin özel ve profesyonel hayatlarında olup bitenler, üstlendikleri vakalar ve haliyle hasta hikayeleri anlatılıyor. Bu sırada Bashir’in Suriye’den kalma travmaları da ziyaret ediliyor.
Önemli Bazı Karakterler:
Dr. Magalie Leblanc: Azimli, çalışkan ama acilde çalışmanın stresi nedeniyle kişisel ve sağlık sorunları olan bir asistan.
Dr. Jed Bishop: York Memorial’ın acilinden sorumlu isim. Biraz aksi ama anlayışlı birisi. Bashir’in hastanede çalışmaya başlamasında büyük pay sahibi.
Dr. June Curtis: Yetenekli bir travma asistanı. Özel hayatını hastanedekilerin dikkatinden uzakta tutmaya çalışıyor.
Dr. Theo Hunter: Pediatri bölümünden bir asistan. Asistanlığını tamamlarken Sudbury’de yaşayan ailesinden uzakta olmanın zorluğunu yaşıyor. Uyum sürecini atlatmada Bash’in büyük destekçilerinden.
Claire Malone: Acildeki hemşirelerin sorumlusu. Acili idare etmenin dışında Dr. Bishop’ı de idare etmeye çalışıyor.
Amira Hamed: Bash’in küçük kız kardeşi. Savaşın götürdüklerini yaşına göre iyi göğüslese de başka bir ülkede yeni bir hayata henüz pek alışamamış.
Medikal dramaları fırsat buldukça denemeye çalışıyorum. Bir süre önce yine Kanada yapımı olan Nurses dizisini izlemiştim, onun sezonunu tamamladıktan sonra buna geçiş yaptım. Ona göre daha iyi bir dizi olduğunu söyleyebilirim.
Vakalar konusunda görülmemişi deneme veya mucizeyi başarma gibi bir gayrette değiller. Klasik yoldan giderek acilin tanıdık gelebilecek dinamiğini takip ediyorlar. Bashir’in zor durumlarla baş edebilme yeteneğini abartmadan kullandıkları da oluyor. Magalie, Theo veya Jed gibi karakterlerin profesyonel ve kişisel katkısı ise bence bonustu.
Öte yandan savaşın travmasını da özellikle Bashir üzerinden iyi anlattılar. Amerikanvari olmamaları, sistem eleştirisine fazla girmeyip politik atmosferin etrafından dolanmaları sayesinde odak noktası insanlar olarak kaldı. Sezonun 10 bölüm sürmesini tercih ederdim ama problem değil. Diğer tıp dramalarını düşündüğümüzde hafif kaldığı olabiliyor sadece. Yine de izlemesi rahat bir dizi, sezonun ilk yarısında karakterlere ve hastane ortamına alışınca daha da kolay oluyor zaten. Oyunculukları ise böylesi bir dizi için yeterli.
Transplant genel olarak böyle bir yapım. İyi seyirler.
yorumlar
Buna NBC de onay vermiş.
BIG ANNOUNCEMENT! Production on Season 2 of #Transplant has begun.
S2 Kısa Fragman + Postercik
Önceki sezonun nerede kaldığını unutmuşum resmen. Previously kısmıyla dank etti sağ olsun. Uğraştıkları vakalar fena geçmedi, kişisel hayatlarınıysa şimdilik pek önemseyemedim.
Previosly kısım olmasa Leblanc ile Bashir’in yakınlaştığını hatırlamazdım herhalde. Pembe dizi misali eski sevgilisinin öldü sandığı sevgilisinin 5 sene sonra ortaya çıkması da bonus oldu tabii.
Aslında fena bir insana da benzemiyor. Bölüm sonuna bakarsak kimya da var ama bilemedim şimdilik. Bakarız.
Not: Malum kurumları göreve çağırmak hayırsızlık olur ama yeni bölümün gelmesi için 3 gün kadar beklemesek daha tatlı olabilir tabii.
2×02 üzerine:
* Vaka konusunda ya da hasta harcamada hiç fena gitmiyorlar gibi.
* Ben neredeyse Jed’in varlığını unutmuşum, adamı görünce hatırladım.
* Theocum akıl vermek gibi olmasın tabii de boşanmaya ne dersin? Sorumluluklar azalır, çocukları belli zamanlarda göreceğin için zırt pırt git-gel yapmaya gerek de olmaz, duygusal yük de hafifler hem.
Hayır, tabii ki kendimi düşünmüyorum. Ne alakası var?
* Bashircim din konusunu kendi kafasında yaşayan bir insan olduğunun farkındayım şekerim ama şu son kısımda mecburen güldüm sayende Ne diyeyim, aynen devam.
* Ay nihayet.
Bu bölüm sezonun daha dişe dokunur bölümlerinden birisiydi. Kuş metaforunun gittiği yeri beğendim, aklıma gelemzdi. Bashir’in yanı sıra Theo ve Magalie’de de iyi iş çıkardılar.
İyi bir sezon finaliydi. Bir ara yeterince toparlayıp öyle gideceklerini düşünür oldum ama gelecek sezona malzeme de bırakıp kaçtılar. Dadmin oldum.
+ Dr. Bishop (bir şekilde caymazlarsa) basbayağı ayrıldı hastaneden. Bashir bu sayede kalmış oldu. Bu kısımlar özellikle daha izlenesiydi.
+ Belirtmezsem olmaz, niye Theo bir anda Lost’a bağladı yahu? Helikopter kazasına karışıp ıssız bir yerde hayatını kurtarmaya çalışırken bıraktık adamı. A-a.
Rekha Sharma
Güzel döndü. Biraz zaman atlamışlar, ne kadar atladıklarını belirttilerse bile benim dikkatimi çekmedi. Bir de Bashir kariyer değişikliğine giderse tam olacak.
– Theo’nun zaten kel alaka bir olaydı. Bu sezona depresyonu düşmüş. Öyle olsun. 9 gün boyunca yürüyüp öylece kurtulmuş. Peki, saç-sakalı ne zamana keser?
Gider ayak az buçuk ortalığı karıştırmışlar. Yalnız olan biten fikren sinir bozucuydu yer yer. Yine d ekim bekleyecek halinde değilim. 4. sezonun da gelmesi dileğiyle tabii ki.
– Magalie, sağlığı nedeniyle kariyer kararı verecek güya. Daha masa başı ya da yönetimsel bir iş de tatmin eder mi belli değil.
– Theo’nun “Yine olsa yine yapardım,” demesine itiraz edemem, yoktan yere yapmadı sonuçta ama bu da Chicago Med’deki Will gibi. Kuralların tersine gidince böyle oluyor aşko. Toparlanır umarım.
NBC, yazarlar grevi sağ olsun (?) dizinin yayınına devam etme kararı almış.
İlk 2 sezondan sonrasını reytingler meh olduğu için devam ettirmeyecekti anlaşılan. 3’ü sezon ortasına koymuş, gelecek 4’ü de yayınlayacak.
4. sezon son sezonu
4×01’i izledim.
* Bashir’in Kanada öncesindeki hayatını halen beklemediğim noktalardan doldurabiliyorlar. Bu bölümde yaptıklarını da takdir ettim.
* Doktor kadrosu meselesini açmasanız da olurdu. Bir de Theo’nun meselesini artık çözseniz güzel olur. Magalie ve June’a da elbet bir ara geliriz tabii.
Hepi topu 3 bölüm kalmıştı zaten. Mutlu/ideal final isteğim de baskın sayılmazdı zaten. Ama bu ne bu?
İyisiyle kötüsüyle bu da bitti. Bu sezon medikal tarafı biraz daha geri plana atıp karakterlerin iç yolculuğuna daha ağırlık verdiler. Hadi gidelim dedikleri biraz belli oluyordu… 408’de yaptıkları şeyle de final diye bağırdılar artık.
Sonrası da karakterlerin yolculuğunu tamamlamaya yönelik adımların bir sona etmesiydi zaten. Herkes kendince iyi bir noktaya vardı. Yine biraz hayatın içinden tarzında oldu ama macera aramalarından iyidir. Memnunum o yüzden kapanıştı.
– Mags’in vefatıyla birlikte cenaze aşamasında Jed’i konuk getirmeleri hoş bir adımdı. Şaşırdım bir an.
Medikal drama dizisi diye başladıydım, yalan olmasın. Suriye’deki iç savaştan kaçarak kız kardeşiyle kendisine sıfırdan bir hayat kuran bir doktorun hikâyesini olurunca anlattılar.
Yeri geldi mi medikal taraf dahil klişelere başvurdular tabii ama isteseler daha fazla kaşıyabilirlerdi ya da sağabilirlerdi, dozunda kaldı çoğu şey. Siyasi anlamda da rahatsız edici değillerdi. Diğer karakterler de üstüne binince 4 sezon yürüdü gemi. İyi bir serüvendi.
Thanks, bye.