Utopia, 2013-14 yılları arasında bizi Black Mirror ile tanıştıran Channel 4 kanalında yayınlanmış drama, gerilim ve bilim kurgu türünde bir İngiliz dizisidir. Yapımcı koltuğunda Dennis Kelly’nin oturduğu dizinin bölümleri ortalama 50’şer dakika uzunluğunda olup 6’şar bölümden oluşan 2 sezonu devirdikten sonra dizinin yayın hayatı sona ermiştir.

Dizi, The Utopia Experiments (Ütopya Deneyleri) adlı bir çizgi romanın okuru olan bir grup insanın internet ortamında tanışması ve ardından bu çizgi roman yüzünden başlarından geçen tuhaf ve gizemli macerayı anlatıyor, diyebiliriz kısaca.

KONUSU

İnternetteki bir çizgi roman forumunda tanışan beş kişi, içlerinden bir tanesi The Utopia Experiments (Ütopya Deneyleri) adlı kült bir çizgi romanın yayınlanmamış olan ikinci cildinin orijinal baskısının elinde olduğunu söyledikten sonra bir barda buluşmaya karar verirler. Ancak bu buluşmaya sadece üçü gelir. Akabinde orijinal baskıyı elinde bulunduran kişinin öldürüldüğünü öğrenirler. The Network (Ağ) adlı karanlık bir örgüt bu orijinal baskıyı aramaktadır fakat çizgi roman hâlâ ortada yoktur. Bu çizgi romanın neden bu kadar önemli olduğunu anlamaya çalışırlarken birden kendilerini tehlikeli bir oyunun içinde bulurlar. Bu örgüt artık onların da peşindedir. Ayrıca örgütün adamlarının aradığı başka biri daha vardır: Jessica Hyde adlı bir kadın.

KARAKTERLER

Ian Johnson (Nathan Stewart-Jarrett)

Bir bilişim danışmanı olan Ian, yaptığı işten hiç memnun olmayan ve iş yerinde sürekli “Bitse de gitsek” havasında takılan biridir. Çalışırken de sürekli bilgisayarda Utopia çizgi romanının forumunda takılarak zamanını geçirir. 28 yaşında olduğu hâlde hâlâ annesiyle yaşaması ve işine sevmeyerek gitmesi kendisini erken bir orta yaş bunalımına sokmuştur. Çizgi romanın ikinci baskısını elinde bulunduran Bejan Chervo tarafından seçilen beş kişiden biri olmasıyla hayatında beklediği aksiyonu bulacaktır.

Becky (Alexandra Roach)

Forumdan tanışan beşliden biri olan Becky, annesini küçük yaşta kaybetmiş ve babası nadir görülen bir hastalığa yakalanmıştır. Babasının bu hastalığının Utopia çizgi romanıyla bir bağlantısı olduğunu düşünerek bu işin peşini bırakmamaya karar verir.

Wilson Wilson (Adeel Akhtar)

Dizideki en ilginç karakterlerden biridir. Evet, hem adı hem de soyadı aynıdır. Zamanının büyük çoğunluğunu internette geçiren, sokağa neredeyse adımını bile atmayan ve bilgisayardan çok iyi anlayan biridir. Sürekli komplo teorileri ve nasıl hayatta kalacağı üzerine düşünür. İnternette kendisiyle ilgili bulunabilecek her türlü bilgiyi ortadan kaldırmıştır.

Grant Leetham (Oliver Woollford)

Grant, ailesi kendisine pek ilgi göstermediğinden biraz serseri olarak yetişmiş 11 yaşında bir çocuktur. Forumda diğerleriyle konuşurken kendisini yaşça büyük ve zengin biri olarak tanıtır. Dizinin başında önemli bir karakter olarak görüyoruz kendisini. Kimliğini gizlediği için doğrudan bara gitmeyip ikinci baskıyı elinde bulunduran adamın evine gider. Bu adamın öldürülmesine şahit olan Grant, çizgi romanı alıp kaçar.

Michael Dugdale (Paul Higgins)

Sağlık Bakanlığı’nda çalışan kıdemli biri. Sadece işini yaparak bulunduğu konuma gelmiş ve çok ön planda olmayan bir insan. Karısı ile çocuk sahibi olamadıkları için Rus bir kadınla birlikte olup onu hamile bıraktıktan sonra kendisini Rus mafyası ile karşı karşıya kalmış bulur. Bu sırrının açığa çıkmaması için ondan Rus gribi aşısını sipariş etmesi istenir. Bu işin arkasında da The Network (Ağ) adlı örgüt vardır.

Arby (Neil Maskell)

Dizinin psikopat karakteri. The Network (Ağ) adlı örgüt için çalışmaktadır. İlk bölümde kendisini orijinal baskıyı ve Jessica Hyde adlı bir kadını ararken görüyoruz. Kendisinden “Jessica Hyde nerede?” sözünü her duyduğumuzda tüylerimiz diken diken oluyor.

Lee (Paul Ready)

Arby ile birlikte orijinal baskıyı arayan diğer kişi. Arby kadar psikopat olmasa da kendisinin de eksik kalır bir yanı yok.

Jessica Hyde (Fiona O’Shaughnessy)

Örgütün aradığı gizemli kadın. (2. bölüm ve sonrası için ispiyon içerir) Jessica, örgütün kendisini peşinde olduğunu bildiğinden sürekli onlardan kaçmakta ve bu yüzden kaçak hayatı yaşamaktadır. Ayrıca kendisi de orijinal baskıyı aradığından bu sırada forumda tanışan kişileri bulur.

SON SÖZ

Dizinin ilk bölümünü ilk çıktığı zamanlar izlediğimde 15 dakika izledikten sonra sıkılmıştım. O zaman “Ne izledim ben şimdi?” deyip devamını getirememiştim. Aradan geçen bu dört beş yıldan sonra bir şans daha vermeye karar verip ilk bölümü iki hafta önce tekrar izledim. Tepkim yine aynıydı: “Bu nasıl bir dizi böyle?” Ama bu sefer iyi anlamda bir tepkiydi ve bende merak uyandırıp devamını izleme isteği oluşturdu. Diziyi çok beğendim.

İzlediğim en renkli dizi diyebilirim ayrıca. Dizide tam bir renk şöleni var. Çizgi roman havasını vermek için böyle bir yöntem izlemişler herhâlde, çok başarılı buldum.

Son olarak da dizinin arka arkaya izlenebilecek tarzda bir dizi olmadığını düşünüyorum ben. Şahsen en fazla iki bölüm üst üste izleyebildim, fazlası ağır geldi bana. Ama bunu kötü bir yorum olarak söylemiyorum, sonuçta her dizinin bir izlenme tarzı var izleyenine göre. Her ne kadar biraz eski bir dizi de olsa izlemeyen vardır diye bu tanıtımı yazmak istedim. En azından herkesin ilk bölümüne şans vermesi gereken bir dizi olduğunu düşünüyorum Utopia’nın. Genel olarak beğendiğim bir dizi oldu.

Amerikan uyarlaması çıkacak diye haberler dolaşıyordu bir ara, olursa ona da bakarım. İzlemeyenlere de tavsiye ederim.

Fragman

https://www.youtube.com/watch?v=uJnN3WMwDsk