Uyarlandım da Duruldum!
343 yorum desperate houseboy 21 Ekim 2010 12:52
Ülkemizde son zamanlarda yaygın olan Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu, Dudaktan Kalbe, Samanyolu gibi ‘edebi eser’ uyarlamalarının yanında, malumunuz en gözde uyarlama çeşitlerinden biri de yabancı dizilerden yapılan uyarlamalar. Ama yayın hakları satın alınarak, ama sadece ‘esinlenilerek’ uyarlanmış olsun Türk dizi tarihinde uyarlamaların yeri yadsınamaz. Daha önce 22 dakika’da birkaç yazıda tek tek bahsedilen bu dizileri, uyarlama konseptinden yola çıkarak bir derleyip toplayayım dedim. İşte iyisiyle kötüsüyle, yayında olanı yayından kaldırılanıyla 20 uyarlama dizimiz:
Dadı / The Nanny
CBS’te yayınlanan ve 6 sezon süren, başrolündeki Fran Drescher’in ikişer kez Emmy ve Altın Küre’ye aday olduğu The Nanny, Show TV’de yayın hayatına başlayıp sonra Star TV’ye transfer olan Dadı’ya uyarlama konusunda ilham olmuş ilk dizilerden. Uyarlama konusunda öncülerden Med Yapım’ın yapımcılığını üstlendiği, başrollerini Gülben Ergen ve Kenan Işık’ın paylaştığı Dadı, uyarlanmış ve ‘tutmuş’ sayılı sitkomdan biriydi.
Aslı ile Kerem / Dharma & Greg
2002 yılında Show TV’de yayınlanmaya başlayan Aslı ile Kerem, CNBC-e ekranlarında da yayınlanmış, yapımcıları arasında Chuck Lorre’nin da bulunduğu ABC dizisi Dharma & Greg‘in uyarlamasıydı. Yapımcılığını Med Yapım’ım üstlendiği dizide Dharma/Aslı’yı Şebnem Dönmez, Greg/Kerem’i Ozan Güven canlandırmıştı.
Tatlı Hayat / The Jeffersons
Başrollerini Türkan Şoray ve Haluk Bilginer’in paylaştığı, yine bir Show TV ve Med Yapım dizisi Tatlı Hayat, CBS ekranlarında tam 11 sezon sürmüş The Jeffersons’ın uyarlamasıydı.
Patron Kim? / Who’s the Boss?
ABC dizisi Who’s the Boss?’tan uyarlanan Patron Kim?’de, hizmetçi rolünü Cem Davran, evin sahibesi rolünü ise Janset canlandırmıştı.
Acemi Cadı
/ Sabrina the Teenage Witch
Acemi Cadı, ABC’de 7 sezon süren Sabrina the Teenage Witch’ten ‘esinlenen’ bir dönemin sihirli/büyülü dizi furyasından nasiplenmeye çalışan dizilerden biriydi.
Altın Kızlar / Golden Girls
Dört Yapraklı Yonca’nın üçünü bünyesinde barındırmasına rağmen ekranlarda tutunamamış ve NBC’de 7 sezon süren selefine karşın, ATV’de yayınlanan birkaç bölümün ardından yayından kaldırılmıştı.
Belalı Baldız / Hope & Faith
Belalı Baldız, ABC’nin Hope & Faith adlı sitkomunun uyarlamasıydı. Baldız rolünü Nurgül Yeşilçay’ın oynadığı dizide, abla rolünü Berna Laçin, onun eşini de Kenan Işık canlandırıyordu.
Cuma’ya Kalsa / According to Jim
Uyarlama kurbanı dizilerden biri de Cuma’ya Kalsa oldu. Jim/Cuma karakterinde Haluk Bilginer’in rol aldığı dizi, ABC’de 6 sezon yayınlanan orijinaline karşı 12. bölümde yayından kaldırıldı.
Doktorlar / Grey’s Anatomy
İlk sezonu Grey’s Anatomy ile neredeyse birebir giden, verdiği uzun bir aradan sonra tekrar ekranlara dönmeye hazırlanan Doktorlar, uyarlama diziler arasında uzun soluklu olanlardan.
Hakkını Helal Et / My Name Is Earl
Daha önce şu yazıda da bahsedilen stv ekranlarında yayınlanmış Hakkını Helal Et, NBC’nin 4 sezon süren My Name Is Earl’ünden bayağı bir esinlenmişti.
Dünya Varmış / 3rd Rock from the Sun
İnsan kılığına girerek dünyaya gelip bilgi toplamaya çalışan dünya dışı varlıkların başından geçenlerin anlatıldığı NBC dizisi 3rd Rock from the Sun, ATV’de yayınlanan Dünya Varmış adlı diziye ilham kaynağı olmuş ancak dizi çok uzun ömürlü olamamıştı.
Married with Children / Evli ve Çocuklu / Türk Malı
FOX’un 11 sezon süren uzun soluklu dizisi Married with Children, ülkemizde Evli ve Çocuklu adıyla Kanal D ekranlarında yayınlanmış fakat orijinaliyle aynı kaderi paylaşamamıştı. Geçen yıl başlayan Türk Malı da dekoru ve başrolündeki Abiye Kuzu karakterinin Peggy ile benzeşen yönleri -kılık kıyafeti, hiç yemek ve temizlik yapmaması vs.- ile bir ‘acaba mı?’ dedirtse de sonraki bölümlerde bu benzerlik ortadan kalktı.
Duvar / The O.C.
ATV’de yayınlanan Duvar dizisi, FOX’un The O.C.’sine özense de sonu pek parlak olmadı ve o da tozlu sayfalarda yerini aldı.
Kavak Yelleri / Dawson’s Creek
Bize Dawson’s Creek’i ‘çağrıştıran’, şu ve şu yazılarda da tanıtılmış Kavak Yelleri de uyarlama olup, hala devam eden ve büyük bir izleyici kitlesi olan dizilerden.
Metro Palas / Sex and the City
Belki de en zorlama ve Türkiye’de tutma ihtimali en az dizilerden biriydi Deniz Akkaya’lı Metro Palas. Sex and the City gibi bir diziyi uyarlayıp, Türk izleyecisine izletebilmek her babayiğidin harcı değildir sanırım. Öyle de oldu ve birkaç bölümün ardından o da iptal diziler arasındaki yerini aldı.
Mükemmel Çift / Los Exitosos Pells
Arjantin’in en çok seyredilen dizilerinden olmuş Los Exitosos Pells/ The Successful Mr. and Mrs. Pells, Mükemmel Çift adıyla Kanal D’de yaz dizisi olarak başladı ve 8 bölümde finali gördü.
Mahşer / 24
Bol Altın Küreli ve Emmy’li 24 uyarlaması, şu yazıda da bahsedilen Mahşer‘in de başlamasıyla bitmesi bir oldu.
Sır Dosyası / The X Files
Taner Birsel, Mehmet Günsur ve Ayça Bingöl’lü yerli The X-Files Sır Dosyası, Taylan Biraderler’in yönetimiyle Star TV’de yayın hayatına başlamış ve yayınlanan 5 bölümün ardından kaldırılmıştı.
Sensiz Olmuyor / Ugly Betty
Genç şirket sahibini Emre Altuğ’un oynadığı Sensiz Olmuyor‘da, çirkin kız Gönül/Betty rolünde Özlem Conker vardı. Saçı başı, diş telleri ve çirkinliğiyle “Ben Ugly Betty’im” diyordu zaten.
Küçük Sırlar / Gossip Girl
Şu yazıda da bahsedilen en yeni ‘esinlenmemiz’ şimdilik Küçük Sırlar. Gossip Girl kadar cesur olamayacağı aşikar olan dizi, şimdilik iyi reytinglerle yayın hayatını sürdürüyor.
yorumlar
@mertkytrk
“20 Dakika”nın tüm bölümlerini izlemiş biri olarak diziyi ben pek de başarılı bulmamıştım (Hele “Ezel”in senaristlerinin yazdığını düşünürsek).Ara ara gayet iyi bölümleri olsa da çoğu bölümde son derece önemli mantık hataları ve özensizlik vardı. Umarım, daha düzgün uyarlanır.
@towanda & rpdi
“The Killing”in 2.sezonunu kesin izleyin derim. Bence 2.sezondan sonra, 1.sezonda neden davanın sonlandırılmadığına hak vereceksiniz. Adamların gerçekten anlatacakları varmış daha ve final enfesti.
@rpdi
“The Killing” ABD’de tuttu aslında, çok da beğenildi ama 1.sezon sonu sendromundan bu hallere geldi. Yazık oldu; halbuki 2.sezon da harika bence.
@mertkytrk
“Kayıp”ın sorunu bence de çok gün değiştirmesi; yoksa dizi gayet iyi. Ha bir de, dizideki kadro çok kısıtlı, kadronun genişlemesi lazım bence.
@abidin77
Yahu bıktık aşklı meşkli dizilerden; bırak da milletin biraz ezberi bozulsun. Tutmazsa da tutmaz Hem beli olmaz; bakarsın kadroyu sever millet, öyle böyle izler. Denemekte fayda var. “Arka Sokaklar” bir 7 sezon daha süreceğine, “The Killing” in bu uyarlaması 3 bölüm sürsün yeter
@ozgun14
Kesin mi acaba? Oyunculardan biri filan da doğrulamadı henüz sanırsam. Çok yazık olur ama Kanal D haketti diziyi oyuncak ederek ; olan seyirciye oldu.
@darkcrystal: Ben bozulmasın demek istemedim aslında Orada bir ülke gerçeğini dile getirmek istemiştim. Keşke bozulsa ama çok çok zor. Millet bunu seviyor ucuzluğuna kaçıyor gibi görünsem de gerçek bu. Keşke izleyicinin dizi alışkanlıklarını değiştirebilecek daha fazla cesur hamleler gelse kanallardan; ama sonuçta reyting ve reklam için yaşayan kanalların çok fazla hareket alanları yok. İşte bir kaç örnek dizinin başına gelenleri gördük. Yerli dizi seyretmeyen biri olarak ahkam kesmek istemiyorum daha fazla, ama ülke halkının da beğenilerini biliyoruz. Umarım The Killing’in yerli uyarlaması tutar. Nurgül Yeşilçay’ı severim ayrıca. Umarım başarılı olur.
@abidin77
Yok sen haklısın zaten; anca böyle projeler çoğalırsa ezber bozulabilir ve bunun için de biraz cesur olup kolektif hareket etmesi gerek kanalların. Umarız “farklı olan” tüm projeler tutar da ekranda geniş çaplı bir temizlik olur.
@darkcrystal: Ben 2. sezonun 7. bölümüne kadar izlemiştim zaten. İlk sezonunda çok beğenmeme rağmen olay uzayınca olmadı işte… Şiştim ve patladım. Ayıca katili de öğrendim çevremden.
Artık 2. sezon olmaz da belki 3. ve 4. sezonları izleyebilirim ileride.
@darkcrystal: Umarım.
@rpdi: Açıkçası 3. sezonu bir kaç bölüm dışında çok beğenmedim. Yine de izlemeyi seviyorum, iyi ki 4. sezonu kaptı. 2. sezonu ben de beğenmiştim. Aslında genel olarak ilk sezonu oldukça beğenmiştim.
Bilemiyorum darkcrystal. Ben de burada okuduktan sonra yuzeyselce haberleri taradim. Sadece bu cikti karsima, sahte de olabilir.
Sadece polisiyeyle alakası yok bu durumun Çalıkuşu da sonuçta bizim milletin çok seveceği bir konuya sahip olmasına rağmen tutmadı. Çalıkuşu ilk iki bölüm itibariyle gerçekten çok güzeldi, yani bizim milletin polisiyeye falan değil de kaliteli diziye alerjisi var bence de, biraz @abidin77‘ye katılıyorum bu konuda.
Ama bu demek değil ki yeni şeyler denenmesin; hep aşklı, ağlaklı, ağalı-marabalı dizileri dayasınlar bize, yoksa sektör nasıl gelişecek? Ha bu arada uyarlamalar da çok tutmamasına rağmen yapımcılar inatla yabancı dizi almaya devam ediyorlar, ona da anlam veremedim ben. Hangi yabancı dizi uyarlaması ülkemizde hit oldu ki? İntikam da dahil ortalama bir reyting alabiliyor ancak. O zaman bu yabancı dizi uyarlamalarının bu kadar artmasının sebebi ne ola ki?
Ha bir de Galip Derviş var, o da çok izlenmiyor sanırım ama hala devam ediyor. Yani ülkemizde dizi sektörü öyle bir karışık ki genelleme de yapamıyorsun.
Bu sezonun dizilerinden göze çarpan çok tutan da olmadı zaten, Kanal D özellikle başarısız bir sezon geçiriyor. Kayıp-Fatih-AŞK tutmadı üçü de iptal oldu ya da yakında olacak.
Star TV‘nin Ben de Özledim’i de iyi reyting almıyor; ama sosyal medyası bir Leyle ile Mecnun oldu ise ve netten izleyenleri çoksa kalkmaz belki, bir Uğur Yücel’in dizisinin reytingleri fena değil diye duyuyordum. Asıl Acun Star TV’den komple ayrılıp da aldığı kanal olan TV8’e taşınınca Star TV ne halt yiyecek ben onu da merak ediyorum. Acun Bey birkaç aya TV8’i en çok izlenen 3 kanal arasına sokacağım gibi iddialı açıklamalarda da bulunuyor, yani asıl 2014 eylül-ekim gibi işler bir karışıp kızışacak, sektör değişiyor arkadaşlar. İyi de oluyor aslında…
@alperen4700
Aynen. Tür olarak önemli değil aslında, kaliteye de alerji var ama ben farklı bir bakış açısı daha getirmek istiyorum olaya. Şimdi arada farklı işler deneniyor ama maalesef bu sefer de kaliteli olmayınca milletin de önyargısı oluşabiliyor. Herkes soğuyabiliyor ve sütten ağzım yandı, bir daha tövbe diyebiliyor. Mesela, “Acayip Hikayeler” diye bir şey denendi ve bence hayli başarısız bir projeydi. Onun dışında “Son” dizisi de ilk 10 bölüm filan iyi giderken o kadar kısırdöngüye girdi ki artık dizide her bölüm geçmiş bölümlerdeki sahnelerin aynısını gösterir hale gelmişlerdi.
90’lı yılların sonunda Taner Birsel, Mehmet Günsür ve Ayça Bingöl’ün oynadığı, Taylan Biraderler’in yazıp yönettiği “Sır Dosyası” diye bir dizi varmış mesela. O bile o zamandan beri çoğu kişinin aklında. Şimdi olsa daha çok ilgi çekebilir belki. Bir de o kadar güzel bir jenerik müziği var ki “Ahura” diye (Demir Demirkan’a ait) şimdiki yeni türlerde denenen çoğu jeneriği 10’a katlar (Youtube’dan Sır dosyası-jenerik yazıp izleyin derim). Biraz da bu var yani.
Bir şey yapılacaksa aceleye getirilmeden, kaliteli şekilde yapılmalı. Tabii eğer farklı türler daha çok denenirse, eninde sonunda birini beğenmeyen seyirci mecburen diğerine bakacak. Yani iş, dediğim kanalların cesur, dikkatli ve kolektif hareket etmesinde yatıyor biraz da.
Bizim TV sektörünün ve halkın belli normları, alışkanlıkları var ama değişkenlik gösterebildiği için kanallar da deniyorlar. Bence de güzel bir şey tutmasa bile denenmesi. Başka türlü de ‘Aşk-meşk-ağa-maraba dizilerinden dolayı TV’de izleyecek bir şey yok.’ diye çemkirenler çıkıyor sonuçta. Her türlü sorun. Uzun sürelere hiç girmiyorum.
— Öncelikle: Yabancı dizi uyarlamalarının başarısız olmasının seçimlerden dolayı olduğunu da düşünüyorum ben. Çünkü mesela Desperate Houseviwes başka bir kanala geçtiyse bile hala oynanıyor mesela. The O.C. (Medcezir) gününde 2. falan gelip Karagül ile kapışıyor 1.’lik için. Kavak Yelleri sezonlarca oynadı. Hadi bunlara gençlik/pembe falan diyelim, Grey’s Anatomy de tuttu.
Bizim halk kanlı, hastalıklı dizileri seven bir halk mı sizce? Hayır. Ama işin içine dram kattılar, pembelik kattılar, orijinale sadık kalabildikleri kadar kaldılar ve tuttu. Sen gidip 24, The Killing, Homeland gibi bünyeye ağır gelecek bir dizi seçersen tabii ki tutmaz.
Bizde kadınlar pembeye yakın veya içe dokunacak dizileri izliyorlar. Erkekler de Kurtlar Vadisi, maçları falan. Polisiyeler ne Arka Sokaklar tarzı gibi içine aile ve arkadaşlık faktörünü alıyorlar, ne de Kurtlar Vadisi tarzındalar.
— @alperen4700: AŞK tutmadı dedin de bu dizi şu zamana kadar Çarşamba yayınlandı hep. O gün o saatte Muhteşem Yüzyıl’a karşı ne kadar iş yacapabilir ki? Diğer kanalların yaptığından daha fazlasını yapıyordu bildiğim kadarıyla.
Ayrıca Kanal D’nin dizilerinin tutmamasında kanalın kendisinin de suçu var. Yıllardır birinciliğe çok alışmış bir kanal olarak dizisinin üst sıralarda değil üst sırada olmasını istiyor. Bu yüzden de günleri/saatleri deneme tahtasına çevirdi resmen.
Ayrıca izleyici bir saatte bir diziyi izleyip sevmeye başlıyorsa yeni başlatacağı bir diziyi hoop o saate koyuyor. Eskisini başka saate taşıyor. Ama izleyicinin istediği o saatte o diziyi izlemek, o saatte Kanal D izlemek değil. Umarım anlayacak. Bunun son örneği de AŞK işte. Pazartesi 22’ye alınıp yerine Vicdan diye bir dizi kondu.
— Diziler konusunda Acun faktörü de önemli. Onun işler de Muhteşem Yüzyıl gibi. Karşısına ne koyarsan koy ortalamada kalacağı belli. Dğer kanallar da bunu istemiyor. Star TV 3 gün Acun, bir gün Muhteşem Yüzyıl ile zaten 4 günü parsellemiş durumda. Cuma da MedCezir ile gayet iyiyler. E böyle olunca da ortalık karışıyor işte. TV8 olayının sonucunu ben de merak ediyorum.
— Son olarak: Kayıp için resmi bir ağız açıklaması yok bildiğim kadarıyla. Dedikodusu var tabii, o ayrı.
Yine uzun oldu ama bitti sonunda, oh be.
Milletin kaliteli diziye alerjisi var. Ne guzel tespit olmus oyle, tuttum.
Kayip, Calikusu bu sezon dikkatimi ceken yapimlardi, ikisi icin de uzuluyorum.
Bir daha da kolay kolay turk dizisi kurcalamam.
Bence yabancı dizileri kullanmalarının en büyük nedeni Senaryo. Haftalık 120 sayfalık senaryoyu çekmeye çalışırsan. Senaristler de tükenir. Ellerinde hazır hikayenin olması işlerine geliyordur ve çok büyük kolaylık sağlıyordur.
@aytackara: “Aşk-meşk-ağa-maraba dizilerinden dolayı TV’de izleyecek bir şey yok.” diye çemkirenler çıkıyor, demişsin ya onlardan biri de benim işte… Aslında kanallar iddia ettikleri gibi HBO kalitesinde iş de yapsalar süreye dokunmadıkları sürece Türk dizilerine tövbeliyim. O sebeple çok da şikayet etmiyorum aslında.
Seçimler de çok kötü değil ki Revenge uyarlanacak dediklerinde, hepimiz bizim milletin dikkatini çekebilecek bir dizi, biz yapımcı olsak Revenge’i uyarlardık demiştik; ama o da özellikle ikinci sezonunda bayağı seyirci kaybetti. Hatta en son saat 10’a alınmış falan. İntikam’in son zamanlarda reyting düşürmesinin sebebi diziyi Türk seyircisinin çok karışık bulması gibi geliyor bana. Son zamanlarda sürekli bu yönde eleştiriler duyuyorum ben.
Ha ama Killing, hele ki Homeland olmaz yani bizde, tıpkı Altındağlı denen dizimsinin olmadığı gibi. Killing ile Homeland daha kaliteli uyarlanacaktır mutlaka, ama yine de konu olarak çok zor izlenir bizde.
AŞK genel seyircide tutmadı zaten 10. – 11. oluyordu; ama AB’de fena gitmiyordu 4. – 5. oluyordu, ama son zamanlarda AB’de de düşüp de 10. 11. olmaya başlayınca Kanal da onu pazartesiye şutladı yanlış bilmiyorsam.
@darkcrystal: Acayip Hikayeleri‘in tamamını seyreden biri olarak, Gece Yarısı Kuşağı’nı geri getirmeye çalıştı kanal o dönemde ki çok güzel fikirdi bence; ama olmadı, 13 bölüm devam etti ve bitti. 13 bölümün içinde ilki ilk bölüm olmak üzere 3,4 tane güzel bölüm vardı diğer hikayeler bildiğin kötüydü; ama ben farklı bir iş Türk televizyonlarında yaklaşık 30 dakika süren bir diziyi bir daha ne zaman bulurum diye izlemiştim. Galip Derviş de şu anda 1 saatlik bölümlerden oluşuyor yanlışım yoksa, yani aslında süre konusunda da var bir şeyler.
Aslında boşuna çenemizi,parmaklarımızı yorduğumuzu düşünüyorum. Reyting sistemine yapılan son ‘siyasi’ müdahaleyi unutuyoruz. Bu ülkede iyi ve kaliteli bir yapımın yüksek reyting alma ihtimali imkansıza yakın. Şunu ve şunu okuyarak anlayabiliriz nedenini. Boşuna yormayalım kendimizi.
Gülse Birsel o konuda doğru söylemiş. Özellikle saçma sapan Samanyolunun Küçük Gelin ve Şefkat Tepe diziler reyting birincisi oluyor.
Bu aslında bilinen ama konuşulmayan bir konuydu, bu yazıları kaçırmışım ben şaşırdım o yüzden. İşin asıl trajikomik tarafı ise, Bu TNS sisteminin birebir ABD kanalları için uygulanan sistem olduğu ve daha doğru, objektif sonuçlar elde etmek amacıyla getirildiği lanse ediliyordu sürekli.
Buradaki sıkıntı şu aslında: yeni reyting sisteminde AB grubu ile genel izleyici arasında hiçbir fark kalmıyor, kaldırılmıyor, bu iki grup mümkün olduğunca birbirine yaklaştırılıyor ki zaten ezelden beri genelde yüksek reyting alan o pek çoğunun burun kıvırdığı programlar ve dizilerin reklam verenlerin asıl olarak ilgilendiği AB izleyici grubunda da yüksek reyting alması sağlansın. Burada iki yazarın da yazdığı bu şey birebir doğru.
Ama bu reyting sistemini hiçbir reklam veren dikkate almaz görüşleri yanlış, keşke öyle olsa. Reklam verenler bu reytingleri dikkate almasa ve gerçekten kaliteli olduğunu ya da reyting sistemi aksini gösterse de sosyal medyada, çevrede çok konuşulan, beğenilen dizilere reklam vermiş olsa, arada nadir de olsa çıkan kaliteli programlar, diziler reyting almıyor diye neden yayından kaldırılsın ki?
Konuyu biraz da ben dallandırıp budaklandırayım.
Yıllardır “Kanal D’nin dizileriyle/programlarıyla ülkeyi yozlaştırdığı” iddia edildi bu ülkede. Malum bir kesimin gözünde çok sabıkalı bir kanaldır Kanal D. Ülkedeki bütün kötülüklerin anası olarak görüyorlar herhalde.
Son iki yıldır denekleri değiştirerek farklı bir kesimin (kimse kusura bakmasın ama eğitimsiz kesim diyeceğim) tercihlerinin daha fazla yansıdığı bir reyting ölçüm sistemine geçildi. Deneklerin neye göre belirlendiği, üstte @abidin77’nin linkini verdiği köşe yazılarında da belirtilmiş. Sonuç olarak, “halkın” izlediği programlar ona göre şekilleniyor artık. Ben bunu açıkçası bir müdahale olarak görüyorum, Cengiz Semercioğlu’na katılıyorum. Farklı şeyler oluyor…
Ben de farklı bir şey söyleyeceğim:
Sitedeki yazıları bir toparlasak bu yazı, altındaki yorumların da kartkısıyla benim en sevdiklerim arasına girer. Ama yorum sayısında 200+ olduk. Her açılışta da bir kendini toplama yaşıyor malum eskiliğinin de etkisiyle.
Acaba Türk sektörü ile ilgili bir değerlendirme yazmak isteyen yok mu? Ne bileyim şu reyting deneklerinin değişmesiyle ilgili ufak bir yazı bile olabilir. En azından b iraz da onun altında tartışılırdı.
(Bunun bir benzerini de The Vampire Diaries tanıtımı için yaşamıştık. Hatta sanırım real tortoise’di bir şey yazdıydı diziyle ilgili… Böyle böyle nereye gidecek kuzum bu yazının hali/sonu? :))
Her şey @towanda’nın “Yerli The Killing tutar mı?”demesiyle başladı.
Hep @towanda’nın başının altından çıkıyor böyle şeyler zaten
herkesin söyleyeceği çok şey varmış
türk televizyonları hakkında genel birşey de ben söyleyeyim ben hiç birşekilde düzeleceğini sanmıyorum. nekadar güzel şey uyarlamaya da kalksalar birileri iyi orjinal programlar yapmaya kalksa da, benim sadece türkdizileri değil türk tv leri için de hiç umudum kalmadı. Geçen haftaiçi hasta olup bir gün evde geçirmek zorunda kaldım. Gündüz kuşağı Müge Anlı’sı, Alişan’ı vb programları ile işkence gibiydi. elimi sürmem o kumandaya bir daha
Aslında düzelmesi için önce devletin reklam yönetmeliğini değiştirmesi lazım. 1 saatte sadece 15 dakika reklam alma sınırından dolayı; diziler iki kuşak yayınlansın masrafını çıkarsın diyorlar süre uzuyor. Onu yükseltseler iyi olur, Amerika da 30 dakika sanırım.
Onlar 30’a çıksa inan bana bizimkiler de 30’unu kullnırlar. Amerika gibi 42 dakika dizi+18 dakika reklam gibi bir şey ypabileceğimize inanmıyorum. Sadece dizilerin süresi 100’den biraz daha aşağı inip 90 falan olur o kadar.
Konuyu biraz farklı yöne çekersek, ben uzun zamandır dijital platformlardan yerli dizi atağı bekliyorum. Belki bunu ciddi manada düşünüyor olabilirler bilmiyorum. Kaliteli dediğimiz ve süresi 60 veya 40 dakika ile sınırlı olabilecekler dizi projeleriyle önümüzdeki yıllarda atağa geçmelerini muhtemel olarak görüyorum. Zaten hali hazırda yabancı dizlere paraları döküyorlar. Makul bir miktarda bütçe ile yerli dizi projesine de girişebilirler. Bir Kadın Bir Erkek ile oldukça başarılı bir iş çıkarıldı. Bunun gibi uyarlama da olsa bu tür işlerde ne kadar başarılı olabileceklerini gösterdiler. Yoksa işimiz ulusallara kalmış ise, onlardan buradaki ahalinin istediği kalitede işler beklemek hayal görmekten öteye geçmez.
AB grubu izleyici kitlenin artık ulusal kanalları pek de takip ettiğini düşünmüyorum. Kastettiğim şey yerli dizileri pek izlemedikleridir. Bu kitlenin çoğu dijital platformlara kaymış durumda, tematik kanalları takip eden izleyici sayısı azımsanmayacak oranda fazlalaştı. Dijital platformlar, futbol ve basketbol maç yayınlarıyla gerek AB gerekse diğer kitleyi yavaş yavaş kendi safına çekiyor. Akıllı pazarlama taktiği ile spor paketinin yanında diğer dizi ve sinema paketlerini de satarak üye sayılarını her geçen gün artırıyorlar. Neyse lafı uzatmayalım, türk televizyonculuğunun geleceğinin dijital platformlarda olduğunu düşünüyorum.
Biraz cahilce olabilir de 1 kadin 1 erkek hangi dijital olatformda yayinlaniyordu acaba? Ben onun Digiturk’un bir kanalinda yayinlandigini biliyorum. Leyla ile Mecnun gibi Tvden degil de internetten izlenen bir dizi oldu, o ayri tabii ki.
@aytackara: Digital platformdan kastım, digitürk ve dsmart gibi kanalları kastediyorum. Doğru biliyorsun.
Ben onlari da Tv sayip, digital deyince interneti anlamistim ama bu sekilde oluyorsa bu da olur. Aslinda fikir guzel gibi. Turklere mesafe koysam da 1 Kadin 1 Erkek gibi bir diziye daha hayir demem.
Benim türk dizileriyle imtihanım zaten kalite ve özgünlükten, farklılıktan çok süreyle. Ben 90 dakika bir şey izlemeye karar verirsem bu senede 40 bölüm çıkacak olan bir dizi olmaz kusura bakmasınlar otururum, bir adet film izlerim çok daha fazla şey katar hem bana hem de doldurma senaryoyla uğraşmak zorunda kalmam. Yoksa konular ve kalitesiz işlerle çokta problemim yok arada çok iyi işler de çıkıyor zira. Büyük çoğunluğu uyarlama da olsa.
Ben de aynen @drlazy’e katılıyorum. Mesela, çok iyi bir dizi olmasına rağmen Kayıp’ı 6. bölümde bıraktım. İster istemez ben bu sürede 2 bölüm yabancı dizi izlerdim diye düşünüyorum hep yerli dizileri izleyince.
Ben de Türk dizilerinin sürelerinin uzunluğundan muzdaribim. Bilmiyorum farkında mısınız ama Türk dizilerinin uzunluğu 90 dakika da değil, daha da uzun. Benim takip ettiğim Muhteşem Yüzyıl ve Çalıkuşu öyle değil en azından. İkisi de 120 DAKİKA. 90 dakika olsalar öpüp başıma koyacağım yani.
İlk üç sezonunu giderek azalan ilgiyle takip ettiğim Muhteşem Yüzyıl’ı bu sezon doğru dürüst izlemedim. Bölüm TV’de açık oluyor ama çok az dönüp bakıyorum. Meryem Uzerli’nin ayrılmasından sonra eski tadı pek kalmadı zaten.
Çalıkuşu’nu da bir heves izlemeye başlamıştım. İlk iki bölümü çok güzeldi. Sonra süreyi doldurmak için yazılmış kötü karakterler beni diziden soğuttu. Son iki-üç bölümdür yarım yamalak izliyorum. İzliyorum da denemez. Arada bakıyorum ekrana. 3 saat boyunca içimin şişmesine katlanamıyorum çünkü.
Hesap Basit
yerli dizi:40 bölüm * 90 dakika = 1 sezonda 60 saat
Yabancı dizi ulusal: 24*40= 16 saat
kablolu:12*55= 11 saat
Türk dizileri kusura bakmasın bu işte ben yokum.
40 olmuyor ya, o kadar abartmayalım. Ama normal Eylül içi başlayıp Haziran ortası biten bir 30-35 oluyor. Dert @luna’nın dediği gibi 120 dakikaya varması. Misal Kanal D dizileri 95-100 dakika. Ben yazın Güneşi Beklerken izliyordum, çok iyi hatırlıyorum 120-125 dakikaydı. Oturup dizilerle ilgili yazı yazıyordum, ona da fon muamelesi yapıp arada falan bakıyordum.
kavak yellerinin ilk sezonunun 50 küsur bölüm olduğunu bilirim. Haziran da başlayıp öteki haziranda bitmişti
Bu Zeytin Tepesi de mi uyarlamaymış? İlk İtalyan uyarlamamız herhalde
Ayça Varlıer için ilk bölümüne bir bakarım.
Amerika veya İngiliz’e bulaşmadıkça benim kabulüm aslında. En azından fazla göz önünde bir iş olunca daha çok batıyor insana. (Cinayet’i tenzih ediyorum.) Bu arada yanılmıyorsam o dizi bugün başlıyor.
Bu dizi (Ulan İstanbul) Leverage değilse başka ne ben bilmiyorum.
Boşver. Leverage da Hustle’dı zaten.
@dkamoy Haklısın. “İhtiyacı olandan almayacağız. İhtiyacımız olanı alıp kalanını dağıtacağız.” laflarını duyunca gülme geldi bir an.
Shameless
Bıktım, vallahi bık-tım.
@aytackara: Çok büyük meydan okumaya girmiş yazar/yapımcı kadrosu. “Türk aile yapısı”nı geçtim İngilizleri bile yoran bir dizi yahu Shameless. :))
Herhalde ya “en tez yoldan cezaları ve/ya iptali görelim” ya da “uyarlıyoruz ayağına içine edelim” çalışmasını yapacaklar.
@dkamoy Katılıyorum. Büyük ihtimalle de içine etme seçeneği devreye girecek.
Hayır şimdi “Ya bunlar Ian’ı gay yapmayacaklar, sonra ben sinir olacağım,” diyeceğim; birisi de çıkacak “Hangi ülkedeyiz, biliyor musun?” diyecek. Öyle ama olmuyor işte…
Bir de Med Yapım’ın ‘Glee‘ olayı var. Bu yazının içinde de geçen M.U.C.K. gibi de değil, bu sefer bunlar ciddi olarak telifini almış da yapıyorlar. Ocak’ta FOX’ta diyor nette. Yerelleştirme sırasında kim bilir neler neler olacak.
(Örnek: Şirketten çıkma Umutsuz Ev Kadınları’nda Gabriel uyarlaması Zeliş kocasını falan aldatmıyordu. Hatta koca bunu aldatıyordu. Kocasından gizli -izin vermez diye- mahalleden bir genç kendisine bilgisayar öğretmek için eve geliyordu. Sonra çocuk buna aşık oldu. Kadın evliyim olayına girdi, oğlan da biraz takıntıya bağladı. Ama sonra işler tatlıya bağlandı. Ben de bunu görene kadar sabredebildiydim işte. Ama bakarsan 154 bölüm/3 sezon devam etti dizi.)
(Med Yapım’In Homeland olayı da var, ona hiç girmiyorum.)
Bence diziyi Baba Evi kıvamında bir şeye getirecekler. Birbirini destekleyen aile falan, tüm sex, uyuşturucu, ensest gibi ögeleri çıkarırsanız tam bizlik dizi aslında. Bunu uyarlarlar ve de tutar diye düşünüyorum ben açıkçası.
@mertkytrk Ben de bunu diyorum. Böyle bir dizi yapmak için telif almaya gerek yok ki o zaman. Öyle bir dizi bizden de çıkar.
Adını “İbretlik” gibi bir şey koyarlarsa cezalardan yırtacaklarına inanıyor olabilirler
İnş cnm ya.
(Ayrıca yine bu hesabın bünyesinde konuşuldu, Glee şimdilik durmuş. Seçmeler yapılıyorken son 1 ayda yaprak kımıldamamış.)
O kadar alakasız diziyi uyarlıyorlar bari şu Tyrant’a el atsalar da ilk defa bir uyarlama tutsa. Tam bizim milletlik, çekmesi de kolay. Senaryoyu da değiştirmelerine gerek yok. Homeland’i uyarlamaktan çok daha mantıklı ve iş getirir.
@dkamoy zaten tyrant bizden uyarlama gibi… direk Türkçe konuşsalar ve Star’da oynatsalar bu halkın yarısı anlamaz dizinin menşeini…
Başlık: Shameless
Konu: Frank Gallagher = Ferhan Şensoy
Link
Pretty Little Liars‘ı buraya bırakıp gidiyorum. Biraz hava alsam iyi olur sanki.