1990’lı yıllara girmemizle birlikte hayatımıza çoğu kişinin ismine aşina olduğu World Wide Web (WWW) dahil oldu ve insanlığı geri dönülmez bir şekilde değiştirdi. Modern internete geçiş yapmamızı sağlayan bu gelişmeyle birlikte teknoloji sektörü inanılmaz bir seviyede büyüme gösterdi. Hatta bildiğimiz ismiyle Silikon Vadisi’nin ortaya çıkmasına öncü oldu. Ama elbette bununla kalmadı, kiminin hayatını iyi anlamda değiştirdiği gibi bazılarının kabusu (bknz: Dot-com Bubble) da oldu.

National Geographic de işte tam olarak bu konuya el attı. 13 Ocak’ta sezonuna başlayan mini dizi Valley of the Boom, dün akşamki bölümüyle Türkiye yayınını ve altı bölümlük sezonunu tamamladı. Kanalın Mars dizisini izleyen varsa tarzına aşinadır. Valley of the Boom da benzer şekilde belgesel-dizi karışımı bir proje (docudrama). Bir yandan karakterlerle neler olduğu anlatılırken diğer yandan önde gelen çeşitli isimlerin ifadeleriyle dönemle ilgili bilgi veriliyor veya yaşananlar yorumlanıyor.

Bahsi geçen isimlerin arasında ünlü yatırımcı Mark Cuban, The Huffington Post’un kurucularından Arianna Huffington veya dizideki karakterlerin gerçek hayattaki karşılıkları James L. BarksdaleTodd Krizelman ve Stephan Paternot da yer alıyor. Kadrosunda ise Bradley WhitfordSteve ZahnLamorne MorrisJohn Karna, Dakota Shapiro ve Oliver Cooper gibi oyuncular bulunuyor.

Konusu:

Bilgisayarların var olduğu ama ihtiyaçtan ziyade lüks olarak görüldüğü, kullanımının az olduğu bir dönem düşünün. İnternet de mevcut ama gerçekte ne olduğunu bilenin sayısı daha da az. Web tarayıcısı konusuna zaten hiç girmeyelim. Dizi, hikayesine işte böyle bir ortamda başlıyor ve 2000’li yılların başına kadar gidiyor. Hikaye ve kısa röportajlar, ağırlıklı olarak 90’lı yıllardaki teknolojik girişimlerin öne çıkan üç tanesi üzerinden ilerliyor: NetscapetheGlobe.com ve Pixelon.

  • Netscape:

James L. BarksdaleMarc Andreessen ve Jim Clark‘in öncülerinden olduğu bir şirket. 1994’te Mosaic Communications Corporation ismiyle kuruldu ama internet tarihinde değiştirdiği ismi Netscape ile biliniyor. WWW’lu yeni teknoloji çağına Mosaic Netscape ismini verdikleri tarayıcıyla damgayı vurdular.

Sonrasında “Netscape Navigator” olarak ismi değişen tarayıcının elde ettiği market payıyla Microsoft’un dikkatini çekmesi hepimizin bildiği o şeyin ortaya çıkmasına katkı sağladı: Internet Explorer. Dizinin Netscape kısmı şirketin yükselişi, başarısının sektöre olan büyük etkisi, borsada halka açılma gayretleri ve Microsoft’la olan amansız rekabeti üzerinden yürüyor.

  • theGlobe.com:

İki üniversite öğrencisi Stephan Paternot ve Todd Krizelman‘ın kurduğu bir sosyal ağ hizmeti. 1995’te kurulan şirket için bir nevi Facebook’un ilkel versiyonu desek yanlış olmaz herhalde.

Diziye 1995’in öncesinde başladığımızdan ikiliyi hayallerini gerçekleştirmek üzere çabalayan karakterler olarak buluyoruz. Şirketin kurulması, büyümeleri, benzer şekilde borsada halka açılma çabaları, sonrasında olanlar ve karşılaştıkları zorluklar kendisine yer buluyor.

  • Pixelon:

Michael Fenne‘in başını çektiği ve yüksek kalitede video yayını sağlamak amacıyla 1998’de kurulan bir şirket. Dizinin ikinci yarısında varlığı ağırlık kazanıyor ve girişte de adı geçen Dot-Com Bubble‘ın isim yapmış parçalarından. İlk yarıda daha çok Fenne’in karakteri, geçmişi ve yaptığı diğer işler yer alıyor.

Valley of the Boom, ya da National Geographic Türkiye’nin yayınlamayı tercih ettiği ismiyle Silikon Vadisi 101‘in öne çıkan bir diğer özelliği belgesel harici kısmıyla (da) bilgi veriyor olması. Mesela bahsi geçen halka arzın ne olduğu, nasıl işlediği, önemi, öncesinde yapılanlar, sonrasında başa gelenler gibi detaylar kafa karıştırmadan ve özet halinde anlatılıyor. Dahası da var elbette.

Diğer taraftan diziye komedi ve eğlence unsurlarının eklendiğine de şahit olabiliyorsunuz ki benim izlerken en beğendiğim kısımlardan birisi buydu. Dizideki karakterler bir anda meydanda flash mob dansı yapmaya başlayabiliyor veya çok ciddi/gergin bir toplantının orta yerinde herkesin donduğuna ve bazı rapçilerin ortaya çıkıp o konuyu espriye vuran bir şarkı söylediğine şahit olabiliyorsunuz.

Üstteki iki durumda Lamorne Morris‘in (New Girl) canlandırdığı Darrin Morris karakterinin de belli bir payı var. Dizideki karakterlerin etrafında olup gerektiğinde dördüncü duvarı yıkıyor.

National Geographic’in yakın zamanda ekrana getirdiği Mars ve Genius dizilerini izlediğimden buna da bir şans vermek istedim. İyi de yapmışım.

Yüzeysel bildiğim bir dönemi bilmediğim taraflarıyla fazla karıştırmadan anlatan bir dizi olduğu için tatmin etti. Mars‘ın aksine dizi kısmının kurgusala yakın olmayıp gerçek hayattan uyarlanması, üstelik röportaj veren kişilerin bir kısmının “o” kişiler olması da ilgi çekici oldu. Bahsini geçirdiğim flash mob, rap müzik performansı veya dördüncü duvar gibi detaylar da bir üste taşıdı.

Valley of the Boom, mini dizi olmasının da etkisiyle hikayesini tamamlayarak sezonunu bitiriyor. Hatta hem hikaye gereği hem de anlattığı dönem sebebiyle devamının gelmeyeceği ve mini dizi kalacağı düşüncesindeyim. Gelirse de Dot-com Bubble’ın sonrasından ziyade akıllı telefonlar gibi teknoloji sektörüne etkisi büyük başka konular üzerinden devam edilir beklentisindeyim.

Dizi, dilim döndüğünce en genel haliyle böyle işte. İyi seyirler.

Not: Hikayede önem arz eden kişilerin/karakterlerin şimdilerde ne yaptığını merak ederseniz dili İngilizce olan şu yazıya bakabilirsiniz. Bir benzeri final bölümünün sonunda da yer alıyor.