Wag Mong Agawin Ang Akin – Tanıtım
1 yorum pirate 06 Ekim 2022 08:27
2.5 sene kadar önce orayı mesken alan Almost Paradise isimli ABD yapımı dizi ile çekti daha çok Filipinler kendine beni. Geçen sene de I Am U ve Hush olmak üzere 2 Filipinler yapımı dizi izledim iWant’tan çıkma. İnsanların isimleri İspanyol ismi gibi ama Hindistan misali İngilizce gündelik hayattaki yerini almış durumda. Kendi dillerinin kulakta bıraktığı tını ise Tayland, Tayvan, Japonya, Güney Kore ve Çin gibi uzak doğu ülkelerine kıyasla biraz daha farklı. İşgalci dillerden ve çevre ülkelerin dillerinden azar azar etkilenmiş ve karma bir dil oluşmuş gibi adeta.
Filipinler yapımı bir diziden ne oyunculuk ne de senaryo açısından bir kalite beklememek gerekiyor. Dizilerde yakalamaya çalıştıkları ton, Latin Amerika ülkelerindeki pembe dizilere hafiften benzemeye çalışmakla birlikte Asya’dan ve Asya kültüründen çok fazla uzaklaşamıyor elbette.
Yazımıza konu olan Wag Mong Agawin Ang Akin da bir çeşit pembe dizi. Cinemax’ın gece yarısı kuşağı dizilerine yaklaşmaya çalışan bir çıplaklık ve erotizm dozu da mevcut dizide. Bölüm içerisindeki oranı Cinemax’ın aksine çok küçük elbette bu tarz sahnelerin.
Wag Mong Agawin Ang Akin, mini dizi olarak sunulmuş. 31 Temmuz-18 Eylül 2022 tarihleri arasında haftalık olarak Vivamax isimli bir online platformda izleyiciyle buluşmuş. Sezonu tamamlanmış, 8 bölümden oluşmakta. Bölüm süreleri 40-48 dakika aralığında değişmekte. Bu sürelerin yaklaşık 6 dakikasının özet, jenerik ve gelecek bölümden sahneleri kapsadığı hesaba katıldığında net olarak 34-42 dakika arasında da denebilir.
Ceres Helga Barrios, Reign Loleng, Michael Angelo Dagñalan, Roni Benaid ve Rio Jane Legaspi, dizinin senarist kadrosunu oluşturuyorlar. Yönetmenliğini Mac Alejandre; yapımcılığını ise Vic Del Rosario Jr., Valerie S. Del Rosario, Vincent Del Rosario III ve Veronique Del Rosario-Corpus‘tan oluşan bir ailenin fertleri üstlenmiş.
2 kadın var hikayemizin merkezinde: Christine (Jamilla Obispo) ve Jasmine (Angeli Khang).
Christine, ülkenin önde gelen bir güzellik ürünleri şirketinin CEO’su konumunda olan kırklı yaşlarında bir kadın. Jasmine ise bir yandan eskortluk yaparken bir yandan da üniversite öğrenimini tamamlamak üzere olan bir genç kız. Kader bu ikisi arasındaki ağları kuvvetli bir şekilde örmüş durumda. Bu ağlardan biri Jasmine’in bir gün Christine’in şirketinde çalışma hayali kurması. Bir diğeri Christine’in gizli sevgilisi ve aynı zamanda bir çalışanı olan Tom (Felix Roco). Bir diğeri ise 2. bölüm ispiyonu (spoiler).
Tom, işten arkadaşlarının zoruyla pek de alışkın olmadığı tarzda bir mekana gittiği vakit tanışıyor Jasmine ile. Masum bir arkadaşlık başlıyor aralarında ve sonrası tesadüfler silsilesi.
Küçük bir çocukken kimsesiz kalan ve çok zor bir hayat süren Jasmine, bir şekilde hayatta ve ayakta kalmayı bilmiş.
Christine’in de rahmetli kocası ölüp de şirketin CEO’su olmadan önce zor bir hayatı olmuş denebilir. Yıllar önce yaşlı ve zengin bir adamla evlenen Christine, fiziki ve psikolojik şiddete maruz kalmış evliliğinde. Kocasının ölümü özgürlüğünün bir anahtarı olmuş haliyle. Ne kadar özgürleşebildiği tartışılır durumda hâlâ. Rahmetli kocasının eski karısı ve oğlu şirkette ona baskı kurar vaziyette. Tom’u da bu kapsamda herkese açıklamaktan korkmakta.
Arron Villaflor, Christine’in yukarıda sözünü ettiğimiz üvey oğlu Ryan karakteriyle karşımıza çıkıyor. Baskıcı ve tehditkar bir genç adam olan Ryan’ın Christine’de gözü var.
Angelica Cervantes, Jasmine’in yakın arkadaşı Marie karakterini canlandırıyor. Marie de eskortluk yapıyor. Yaptığı işi Jasmine’e kıyasla daha fazla sevdiğini ve kabullendiğini söylemek mümkün.
Josef Elizalde, Christine’in şirketteki sağ kolu olan Anton rolüyle karşımıza çıkıyor.
Dizinin ilk 2 bölümünü izledim. Zayıf oyunculuklara ve diğer küçük eksikliklerine rağmen rağmen izletebildi kendini bana. Bu zengin sayılabilecek karakter ilişkileri sarmalıyla devamında da aynı ayarda bir izlenirliği olabileceğini varsayıyorum.
yorumlar
S01E07
Kesinlikle babandan daha kötü daha berbat bir yaratıksın Ryan!
S01E08 (FİNAL)
‘Anasına bak kızını al’ mottosu pek uymuyordu bu diziye öncelikle. Ben tartışmasız bir şekilde Christineciydim.
Yaya yaya derken son 2 bölümü de izleyip 6 ayda bitirdim 8 bölümlük diziyi. Vivamax işlerinden Lovely Ladies Dormitory, Secrets Of A Nympho ve An/Na olmak üzere 3 tanesini daha denedim bu süreçte yarımşar bölüm falan. Hepsi de birbirinden berbattı. Bu dizi onlarla kıyaslayınca izlenir durumdaydı cidden. Jamilla Obispo ve Angelica Cervantes’e başka dizilerde tekrar denk gelmeye hayır demem.