War & Peace - War and Peace - 2016 - Poster (Crop)

Lev Tolstoy, arkasında önemli eserler bırakmış ve dünyaca ünlü tanınmış Rus bir yazar. Bunlardan birisi de tabii ki dilimize çevrilmiş haliyle Savaş ve Barış, yani War and Peace. Hatta Rusçası 1225 sayfa olan ve 1869’da yayınlanan bu eser, Can Yayınları’ndan çıkma iki cilt halinde 1700 sayfa, İletişim Yayınları’ndan çıkma 1822 sayfa halinde yine iki cilt olarak piyasada da mevcut. Böylesi bir dünya klasiği de elbette daha önce birkaç defa dizi, film, opera ve tiyatro oyunu olarak uyarlandı. İşte bunların en sonuncusu da kısa zaman önce mini dizi olarak karşımızdaydı.

Kitap 6 bölümlük bir dizi olarak uyarlandı, İngiliz BBC One kanalında karşımıza geldi ve 3 Ocak’ta başlayan yapıma 7 Şubat’ta veda ettik. Amerika’da ise dört haftaya yayılacak şekilde kardeş kanallar History, Lifetime ve A&E tarafından eş zamanlı yayınlandı. İlk beş bölümün neredeyse birer saat, final bölümününse 82 dakika kadar sürdüğünden de tabii ki haberiniz olsun.

Girişi çok uzatmadan gelelim dahasına:

war.and.peace.s01e01.hdtv.x264-river[ettv].mp4_snapshot_00.59_[2016.01.04_10.21.13]

Savaş ve Barış kitabı, hikayesini 1805 yılının Rusya’sında başlatan bir eser ve eserin temelinde Napolyon Bonapart‘ın Rusya’ya yaptığı birden fazla sefer ve bu seferlerin gölgesinde Rusya’daki hayat var. Hikayeye 1805’te giriyoruz, kitap ve dizi bittiğinde 1813’ün başında çıkıyoruz. Rusya’daki hayat derken de tabii ki çok (ama çok) geniş kadrosu olan bir hikayeden de haliyle bahsetmiş oluyoruz. “Kimler var kimler…” desem yalan olmaz herhalde. Ama kitap ve dizi, olayları daha çok birbirleriyle bir şekilde bağlantılı olan ve/veya bağlantılı hale gelen beş ailenin mensupları üzerinden işliyor.

Aslında bu nedenle daha iyi bir açıklama için ‘aile ağaçlarından’ uygun bir tane kullanacaktım ama internet bünyesinde gözümün gördüklerinin hepsinde ta dizinin sonunu bile içeren spoilerlar (ispiyonlar) vardı, kendim de girişmedim. Bu arada şahsen yolunuzun kitabın Vikipedi sayfasına düşmesini tavsiye etmem, kim yazdıysa Karakterler kısmında kitabın sonundan aklında ne kaldıysa yazmış… Wikipedia sayfası ise sizin tercihiniz, ama dediğim gibi diziye veya kitaba bulaşacaksanız aile ağaçlarından uzak durursanız güzel olur hani.

Devamında elimden geldiğince basit bir şekilde aileler üzerinden anlatım yapayım diyorum. Zaten kim kimdire alışması aslında o kadar da zor değil. Daha derine inersek üç adet ‘en başrol’ karakter olduğunu söyleyebiliriz: Pierre, Natasha, Andrei.war-and-peace_0

1) Bezukhov Ailesi

94228* Pierre Bezukhov: Rusya’nın oldukça zengin isimlerinden Kont Kirill Bezukhov’un evlilik dışı oğlu ve sosyal açıdan çevresindekilerle iyi iletişim kurmayı pek beceremeyen de birisi. Davranışlarından ve dünya görüşünden dolayı tuhaf birisi olarak görülse bile Andrei ve Natasha ile iyi arkadaş. Dizinin başlamasıyla birlikte babasını kaybediyor ve sürpriz bir şekilde babasının vasiyetiyle ondan kalanları devralıyor.

 

 

 

2) Rostov Ailesi

9421993947Ailenin başında Kont Ilya Rostov bulunuyor ve Kontes Natalya Rostova ile evli. İkilinin dört tane çocukları var, yaş sıralamasına göre: Vera, Nikolai, Natasha, Petya. Vera dizide önemli bir yeri, hatta yanlış hatırlamıyorsam yeri olmayan bir karakter. Kendisi Alman bir askerle evliymiş. Aile artık eskisi kadar zengin değil ve önümüzde bir de savaş var.

 

 

* Natasha Rostova: Hayat dolu, romantik, dansı ve şarkı söylemeyi seven, aşkı arayan genç bir kız. Hafif aklı havada, biraz heyecanlı ve ailesine de oldukça bağlı. Yetim kalan ve ailesinin sahip çıktığı kuzeni Sonya Rostova ile oldukça yakınlar. Prens Boris Drubetskoy’dan hoşlanıyor.

 

 

93948* Nikolai Rostov: Ailenin en büyük oğlu, biraz kendisini beğenmiş, ayrıca yakışıklı da biri. 94229Hafiften tembel, daha çok eğitimiyle ilgilenmiş ve şimdiye kadar elinin iş tutmuş olduğu söylenemez. Ama savaş çıkmasıyla birlikte ülkedeki pek çok genç kişi gibi o da dahil oluyor. Natasha dışında henüz farkında olan yok ama kuzeni Sonya ile araları iyiden öte…

 

3) Bolkonsky Ailesi

93951Ailenin başında Prens Nikolai Bolkonsky bulunuyor, Anne Bolkonskaya ise vefat etmiş. İki çocukları olmuş: Andrei ve Marya. Prens Nikolai kızını seven ama oldukça eleştirel biri. Pierre derecesinde olmasa bile aile oldukça zengin.

 

 

93946* Prens Andrei Bolkonsky: Güçlü, yakışıklı, Rus sosyetesinin gözde isimlerinden, eleştirel, inatçı, babasına katılmadığı zamanlar olsa bile saygılı, Marya’ya karşı korumacı biri. Evliliğin getirdiği hayatı kendine uygun görmeyen, bitmeyen partiler ve dost meclislerindeki eğlencelerden çok da hoşlanmayan Andrei, Napolyon’un harekete geçmesiyle birlikte askere gitmeye karar veriyor. Mikhail Kutuzov‘un yönettiği birliğe emir subayı olarak katılmasıyla devam eden savaşı daha çok Andrei sayesinde görüyoruz zaten. Lise Bolkonskaya ile evli ve karısının doğum yapmasına çok kalmamışken askere gidiyor.

94225* Prenses Marya Bolkonskaya: Babası sayesinde iyi eğitim almış, muhafazakar olmasa da sanıyorum dizinin dinine en bağlı karakteri. Evli değil, kardeşine ve tüm huysuzluklarına rağmen babasına oldukça bağlı. Andrei’nin yokluğunda Lise ile o ilgilenmeye başlıyor. Amalia Bourienne isminde Marya’ya arkadaşlık etmesi için evlerinde yaşayan gözü biraz dışarı ve cilveli Fransız bir kadın da var.

 

 

 

942304) Kuragin Ailesi: Ailenin başında Prens Vasily Kuragin bulunuyor ve Anne Kuragin de dizi/kitap başladığında çoktan ölmüş biri. Üç çocukları olmuş: Hélène, Anatole ve Hippolite. Vera Rostova misali ailenin alığı olarak tanımlanan Hippolite’in de dizide bir yeri ve önemi yok. Sağlığında Pierre’in babasıyla arası iyi olan Vasily, her şeyin Pierre’e kalmasından hoşnut olmasa da Kont’a ölüm döşeğinde onunla ilgileneceğine söz veriyor.

 

 

94222* Prenses Hélène Kuragina: Güzel, seksi, gözü oldukça dışarıda ve pek çok ilişkisi olduğu iddia edilen bir kadın. Biraz acımasız ama daha çok plancı ve çıkarcı bir karakter olan babası Vasily, çocuklarını zengin birileriyle evlendirmek için uğraşan biri ve Hélène için aklında olan aday da daha yeni Rusya’nın neredeyse en zengini haline gelen Pierre.

 

 

 

94216* Prens Anatole Kuragin: Yakışıklı, özellikle ahlak dışı olmak üzere zevkine ve kadınlara düşkün biri. Kız kardeşiyle arasından su sızmıyor, babasının sözündense çık(a)mıyor. Savaşın gözükmesiyle birlikte askeri birliklere dahil olan kişilerden birisi de kendisi.

 

 

 

 

939495) Drubetskoy Ailesi: Burada ise ailenin babası daha önceden vefat etmiş. Prenses Anna Drubetskaya ile Boris isminde bir oğulları olmuş.

 

 

94218* Prens Boris Drubetskoy: Bahsi geçen diğer ailelere oranla maddi olanakları daha kısıtlı bir hayatı olan Boris, aristokrat bir genç. Hırslı ve yükselme çabasında. Annesi de onun kariyer basamaklarını tırmanması için eline geçirdiği fırsatları kullanan biri zaten, Kontes Rostova ile de iyi arkadaşlar. Savaşla birlikte alana dahil olan kişilerden birisi de Boris.

Not: Ruslarda insanda zaman zaman biraz kafa karışıklığı yaratan bir isim sistemi vardır. Meraklısı detayına şuradan bakabilir, demem o ki yazdığım soyadları aynen bu şekilde efendim. Bu arada dizinin Wikipedia sayfası karakterlerin orta isimlerini kullanmadığından, dizide de pek bir önem arz etmediğinden, zaten karışıklığı da azaltmak istediğimden ben de kullanmayayım dedim.

6) Ayrıca Wikipedia ile hemfikir olduğum üzere, başlamışken bahsetmek istediğim birkaç önemli karakter daha var:

94220* Fedya Dolokhov: Pierre’in az sayıdaki arkadaşlarından birisi olarak karşımıza çıkan bir karakter olsa da Rostov ve Kuragin aileleriyle olan bağı sayesinde de dizide kendisine yer edinen önemli bir karater. Kız kardeşine ve annesine düşkün, o da savaşta asker olanlardan. Hafif ruh hastası.

 

 

 

 

93952* Anna Pavlovna: Annette olarak da biliniyor. Petersburg’ta daha çok bölgedeki, yani esasında dizideki önemli kişilerin katıldığı toplantıların ve partilerin ev sahipliğini yapan bir kadın. Gözü açık, dedikoduyu ve skandalı da seven biri.

 

 

 

 

100143* Osip Bazdeev: Masonluk faaliyetleri yürüten ve dahil olduğu gizli bir grubu bulunan bir adam. Kimle yolunun kesiştiği bana ve diziye kalsın.

> Napoleon Bonaparte‘ın da dizinin merkezinde Fransa-Rusya savaşı olması sebebiyle zaman zaman karşımıza çıktığı da dipnot olsun.

Dizideki karakterler ve olay örgüsü dilimin döndüğü kadarıyla bu şekilde işte.

war.and.peace.s01e01.hdtv.x264-river[ettv].mp4_snapshot_54.40_[2016.01.04_15.42.42]

  • Öncelikle şunu belirteyim, ben iki ciltlik klasiği okumadım. O nedenle şurası olmuş, burasını iyi yapamamışlar gibi bir karşılaştırma yapamayacağım. Zaten böyle bir eserde kitap/dizi karşılaştırmasında karmaşa kesinlikle çıkacağından dolayı böylesi daha iyi oldu gibi geliyor.
  • 1700-1800 civarı sayfa tutan ve 8 yıl kadar bir süreyi kapsayan eseri 6 bölümlük mini dizi halinde aktarırken tabii ki zaman atlama yoluna başvurulmuş durumda. Bazı bölümlerde bölüm içinde mevsim değiştirdiğimiz, bazen de uzun bir süre sonraya atladığımız oluyor. Ama dizinin arkasındakilerin hakkını vermek gerekirse, aradaki bağlantıları beklediğimden iyi kurmuşlar.
  • Bir kere görkemli bir yapım da olmuş. Kastım sadece çok para harcandığının belli oluşu da değil bu arada. Örneğin savaş sahnelerinde basite kaçmamışlar; mekanlar, kıyafetler ve ortam gayet iyi, dahası basit detayları da önemsemişler. Dönem dizisi oluşunun hakkı verilmiş.
  • Kadro ve karakterlere gelirsek… Evet, ara ara elbet göze bir şeyler takılıyor ama kadronun gayet yerinde olduğunu düşünüyorum açıkçası, en uyuz karaktere bile yeterli birini bulmuşlar veya ellerinden geleni yapmışlar. Karakter bazında Andrei, Marya, Hélène üçlüsünü daha çok beğendiğimi, başta Pierre olmak üzere Natasha ve Fedya üçlüsüne sevgilerimi göndermediğimi söylesem yeterli olur herhalde. Tabii bu benim kendi gözlemim, elini sallasan ellisi derecesinde karakter bolluğu olduğundan herkes için farklı dinamikler etkili olacaktır…
  • Genel izlenim olarak da gayet beğendiğimi söyleyebilirim. Ayrıca gördüğüm kadarıyla medya ve izleyenler açısından diziye gelen eleştirilerin geneli de olumlu yönde. Olmayanların geneli de zaten daha çok kitap/dizi karşılaştırmasından dolayı çıkmakta. Ama kitabı okumamış birisi olarak beni etkileyen veya önemsediğim bir nokta olmadı.
  • Zaten uyarlama da olduğundan kapalı ve iyi bir sonu olduğu tahmin ediliyordur diye düşünüyorum. Hatta bazen açılmasın diye Lev Tolstoy’un sıkı sıkı kapattığını düşündüğüm zamanlar bile oldu. Şimdi doğruya doğru çok yazmış ama adam iyi de yazmış. Hatta izlerken bazı yerlerde iyiliğine bile laf ettiğim oldu yani, o derece…

Velhasıl, bu yazı ve dizi işte bu şekilde efendim. Denemeniz tabii ki tavsiye edilir. İyi seyirler…

Dizinin Fragmanı