The Wrong Mans || Yanlış Zaman, Yanlış Mekan — Tanıtım
46 yorum alperen4700 27 Ocak 2014 08:18
Bir telefona cevap vermek, bir insanın hayatını ne kadar değiştirebilir ki? The Wrong Mans ile anlayacaksınız ki hayatınızda tahminlerinizin çok daha ötesinde bir değişiklik yaratabilir, hatta tüm hayatınızı alt üst edebilir. Merakınızı cezbetti değil mi? O zaman dizinin detaylarına inmeden önce bu tanıtım yazısının kısaca planından bahsedelim. Yazı şu bölümlerden oluşmaktadır:
1. Yayın Bilgileri – Reytingler
2. Konusu
3. Karakterleri
4. Yapım Ekibi – Eleştiriler
5. Yazarın Görüşü – Fragman
1. Yayın Bilgileri – Reytingler
The Wrong Mans, Amerika’nın online televizyon sağlayıcılarından (Online yayın yapan TV kanalı diyebiliriz, ama sadece bu işlevi yok) Hulu‘nun ortak yapımcılığında üretilmiş bir İngiliz BBC Televizyonu yapımı olan komedi-drama dizisidir. The Wrong Mans’in ilk sezonu yaklaşık 30 dakika süren 6 bölümden oluşuyor. Dizi, BBC televizyonlarında prömiyerini BBC Two ekranlarında 24 Eylül 2013 tarihinde, Amerika’da ise prömiyerini Hulu üzerinden 11 Kasım 2013 tarihinde yaptı.
Dizi, İngiltere’de ilk bölümüyle 3,08 milyon izleyici toplayarak BBC Two’ya 8 sene önceki Extras‘tan sonra en iyi reytingini kazandıran yapım olmayı başardı ve ilk bölüm tekrar yayınıyla 4,5 milyon izleyiciye ulaştı. Dizi, her bölümde biraz daha reyting kaybetse de 2,86 milyonluk iyi bir izleyici ortalaması ile İngiltere’de sezonunu kapatmayı başardı. Hulu‘nun CEO’su Mike Hopkins’in açıklamalarına göre, “The Wrong Mans’in her bir bölümü, yayınlandıkları günlerde bir hafta boyunca Hulu üzerinden izlenen diziler arasında, en çok izlenen 10 bölümden biri olmayı başardı.” Kısaca, dizi Amerika’da da reyting anlamında güzel bir başarıya imza attı.
Bu sebeplerle dizinin ikinci sezonu alma ihtimalinin yüksek olduğu varsayımında bulunabiliriz.
2. Konusu
The Wrong Mans, en kısa haliyle, belediyede farklı bölümlerde çalışan ama birbirini pek de tanımayan iki adamın, adamlardan birinin bir kazaya karışması sonucunda bir tehdite maruz kalması ile hayatlarının kesişmesi ve bu olayın içinden tıpkı Nasreddin Hoca‘nın kazanının doğurması gibi olaycıklar doğurması ile adamların mafya ile kötü adam ve kötü kadınlarla omuz omuza kendi yöntem ve zekaları ile mücadele etmesini komik bir dille anlatmaktadır. Bize bu kadar yetmedi diyenler, aşağıda ilk bölümden ispiyonlar içeren geniş konu aktarımına buyursunlar:
Sam uyanır ve mutfağına iner. Evin içi tam bir karmaşadır, geçen akşamı hatırlamaya başlar. Evinde parti vermektedir, tanıdık tanımadık pek çok yüz evinde dans etmektedir. Kaskını takar, kabanını giyer, ama bisikleti çalınmıştır; kulağına kulaklığını takar, hoş bir müzik açar ve mecburen işe doğru yürümeye başlar. Havada hafif kar yağışı vardır; yolda Sam’den başka kimsecikler yoktur. İşe doğru yürürken arkasından gelen bir araba gözünün önünde birkaç takla atar ve ters dönerek durur; araba hurdaya dönmüştür. Sam arabaya yaklaşır. Arabada kanaması olan, baygın bir adam vardır. Hemen telefonuna sarılır, kazayı yetkili mercilere haber verirken bilincini kaybeder, yere düşer.
Uyandığında polis gelmiştir. Polisler hurdaya dönmüş aracı da çekiciye yükleyerek olay yerini terk ederler. Sam yoluna tekrar koyulmak için hazırlanırken bir telefon çalışı duyar, yolun yan tarafında bir cep telefonu durmaktadır. Telefona cevap verir. Karşıdan korkutucu bir erkek sesi nerede olduğunu ve 17:00’a kadar orada olmazsa karısını öldüreceklerini söyler; telefonu kapatır. Sam şok geçirse de aldırmaz, çalıştığı yer olan belediye binasına gelir. Çalışmaya koyulduğunda telefon tekrar çalar; Sam telefona cevap vermez. Sonra telefona baktığında sesli mesaj olduğunu görür. Tuvalette sesli mesajı dinlemeye koyulur:
Aynı adam arkada bir kadının çığlıkları eşliğinde Sam’in polisle görüşmemesini tembihler, buluşma yerinin değiştiğini söyler ve telefonu kapatır. Sam tuvalet kapısını açtığında kapının eşiğinde çatlak posta dağıtım görevlisi Phil ile karşılaşır. Phil her şeyi duymuştur ve kadına yardım etmeleri gerektiği konusunda Sam’i de ikna eder. Asıl karmaşa ve cümbüş bundan sonra başlayacaktır…
3. Karakterleri
Bu bölümde yazının hacmini artırmamak adına belli başlı karakterler belli başlı özellikleri ile tanıtılmıştır. Oyuncu isimlerindeki bağlantılara tıklayarak, oyuncu hakkında ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.
1. Sam Pinkett (Canlandıran: Mathew Baynton)
Sam, Barkshire Belediyesi‘nde şehir planlamacısı ve Barkshire İl Meclisi’nde gürültü akıl danışmanı olarak çalışmaktadır. Önceden aynı evde yaşadığı kız arkadaşı kendisinden daha yeni ayrılmıştır, ama Sam hala ona aşıktır. Bahsi geçen eski kız arkadaşı ile hala aynı yerde çalışmaktadırlar ve işin kötüsü, kız terfi alarak Sam’in amiri olmuştur. Tatlı mı tatlı olmakla birlikte, biraz utangaç ve iş anlamında sorumsuzdur. Hayatının zor bir döneminden geçmektedir.
2. Phil Bourne (Canlandıran: James Corden)
Phil, Barkshire Belediye Binası’nda posta dağıtım elemanı olarak çalışmaktadır. 31 yaşında olmasına rağmen hala annesi ile yaşamaktadır. Hayatında pek bir heyecan yoktur ve bu heyecana özlem duymaktadır. Oldukça komik, fazlası ile hayalperest, hafif de çatlak olan, bu sebeple de annesinden başka arkadaşı ve kız arkadaşı da olmayan yalnız bir adamdır.
3. Lizzie Green (Canlandıran: Sarah Solemani)
Lizzie Sam’in eski kız arkadaşı, hala da iş arkadaşıdır. Lizzie, terfi alarak Barkshire Belediye Meclisi’nin şu sıralar üzerinde çalıştığı Bay Reid‘in de başında olduğu Green Regeneration Projesi‘nin başına getirilmiştir. Bu durum iş yerlerinde Bay Reid ile ilişkisi olduğu yönünde dedikodulara sebep olmuştur. Çalışkan, sorumluluk sahibi ve iyi niyetli bir hanım kızımız.
4. Noel Ward (Canlandıran: Tom Basden): Barkshire Belediye Meclisi’nde çalışan bir başka görevli. Abuk subuk şakaları ile tüm çalışanların canını sıkan, iş yerinde pek de sevilmeyen bir tip.
5. Linda Bourne: (Canlandıran: Dawn French): Bizim Phil’in annesi. Her anne gibi oğlunun mürüvvetini görmek tek hayali. İçinde yumuşacık bir kalbi olmasına rağmen, oğlunu kontrol altında tutmayı ve oğluna sözünü geçirmeyi de iyi biliyor.
6. Mr. Reid (Canlandıran: David Calder): Barkshire Belediye Meclisi’nin şu sıralar üzerinde çalıştığı Green Regeneration Projesi’nin başındaki adam. Aynı zamanda projeyi finanse eden kişi de kendisi. Ünlü bir iş adamı ve çok da zengin.
7. Mr. Lau (Canlandıran: Benedict Wong): Dizide tanışacağımız ilk kötü adamlardan. İkilimizi de en çok korkutanlardan.
8. Scarlett Stevens (Canlandıran: Emilia Fox): Hakkında ne söylesem ispiyon olur diyebileceğim bir karakter. İkilimizle yolu tuhaf bir şekilde kesişecek ve içlerinden biriyle çılgın, tutkulu bir romantizm yaşayacak diyeyim.
9. Agent Jack Walker (Canlandıran: Dougray Scott): Dizide, bizimkilerin karıştığı tüm olayları ezelden beri soruşturan MI5 ajanı. Yolları bizimkilerle de çakışacak elbet.
10. Paul Smoke (Canlandıran: Stephen Campbell Moore): İkilimizle yolları kesişecek olan MI5 ajanlarından. Hırslı, oldukça da karizmatik bir ajan.
11. Marat Malankovic (Canlandıran: Karel Roden): Dizinin kötü adamlarından biri ama en tatlısı ve eğlencelisi. Bizimkilerle geçirdiği tüm zamanlar da enteresan diyalog ve olaylara gebe.
4. Yapım Ekibi – Eleştiriler
Dizi, İngiltere’de çok sevilen Gavin&Stacey adlı komedi dizisinde de beraber çalışmış olan, aynı zamanda dizinin başrol oyuncuları da olan James Corden ve Mathew Baynton tarafından yaratıldı ve senaryosu da onlar tarafından kaleme alındı. Dizi, Showtime’ın Episodes‘unun yönetmenlerinden, aynı zamanda film yönetmeni de olan İngiliz Jim Field Smith tarafından yönetildi.
Dizi, Radio Times‘ın İngiltere kanallarında yayınlanan tüm diziler arasında oluşturulan en iyi 2013 dizileri listesinde 5. sırada yer aldı. Itunes‘in İngiltere editörleri dizinin ilk bölümünü 2013’ün en iyi dizi bölümü olarak seçtiler. Dizi, oyun-film-müzik-dizi gibi eğlence araçlarının değerlendirmesini yapan Metacritic web sitesince 100 üzerinden 80 puan almayı başardı. Ayrıca Hulu’da yayınlanan tüm diziler arasında, Amerika’nın sonbahar sezonunda en çok seyredilen 10 yapımdan biri olmayı başardı. Dizi ayrıca birkaç eleştirmen hariç, tüm eleştirmenleri kendine hayran bırakmayı da başararak eleştirmenlerden tam not aldı. Dizi hakkındaki eleştirmenlerin övgü dolu sözlerini okumak için şurayı ziyaret edebilirsiniz.
5. Yazarın Görüşü – Fragman
Dizi “Bunların başına gelen de pişmiş tavuğun başına gelmedi” durumunun vücut bulmuş hali oluyor resmen. Türü komedi-suç-drama; ama inanın nice dramlara taş çıkartacak bir senaryoya, hatta aksiyon sahnelerine sahip. 6 bölümde birkaç defa kahkaha atsam da dizi beni bayağı da eğlendirdi açıkçası. İki başrol karakter ayrı sevilesi ve izlenesi olsa da Sam benim favorimdi. Minicik bir olaydan bu kadar komplike bir olaylar zinciri çıkacağını tahmin edememek de diziye ayrıca bir güzellik katmış. Bu durumunu ben Utopia‘ya da benzettim. Yine bir komedi dizisine göre yer yer merak unsurundan da yararlanmaları diziye hemen devam edip diziyi bir çırpıda izleme isteği uyandırıyor.
Dizi hem İngiltere’de hem de Amerika’da iyi reytingler elde ettiğinden muhtemelen devamı gelecek, ama devamı gelmese bile dizinin bu 6 bölümlük sezonunun sonunda her şey yerli yerine oturduğundan ve açık kapı bırakılmadığından mini dizi niyetine de ilk sezon gayet izlenebilir. Eğlenceli ve aksiyonu da bol bir komedi-drama dizisi olan The Wrong Mans’i herkese öneririm efendim. İyi seyirler…
Dizinin Aksiyon ve Eğlencesinden Bir Doz için Buyurun Fragmanına: [youtube http://www.youtube.com/watch?v=crkE7x_HFr0?version=3&rel=1&fs=1&showsearch=0&showinfo=1&iv_load_policy=1&wmode=transparent] Başrollerin Hulu’yu anlattıkları, sonrasında ise dizinin girişinden mutlaka izlemeniz gereken ufak bir bölüm izleyebileceğiniz bir fragman: [youtube http://www.youtube.com/watch?v=UA3ig2LjXkY?version=3&rel=1&fs=1&showsearch=0&showinfo=1&iv_load_policy=1&wmode=transparent]
yorumlar
Daha önce 22dakika’da bahsi geçtiğinde (yine alperen4700 bahsetmişti sanırım), tüm bölümleri edinmiştim. Konusuyla, işlenişiyle, karakterleri ve oyuncularıyla çok ilgimi çekiyor bu dizi. Şu ara internete bile giremediğim için en kısa zamanda izleyeceğim diyeyim, ellerine sağlık @alperen4700.
Bu arada , 2. Sezon onayı İle ilgili şöyle bir şey var.
Ben bu diziye “meh” diyerek fikrim olsun diye girmiştim. Ama daha ilk 5 dakikadan sardı. Aksi gibi de daha yeni başlamıştı, öyle peşpeşe izleyemedim. Meraklana meraklana hafta hafta izledim ama öyle de zevkliydi. Bence bir başlayan peşpeşe bitiriverir. Hikayeyi de çok düzgün bir şekilde işleyip bağladılar. Gayet eğlenerek ve tatmin olarak kalktım başından.
Ben de Utopia’ya benzettim. Sanırım gizem unsurununun kullanılışının yanında biraz da müziklerinin etkisi var böyle hissetmemizde.
Genelde salak ile avanak tadında iki ana karakterin başlarının dertten derde girmesi içerikli macera/aksiyon dizi/filmlerini sevmem. Ama bu iki ana karakter o denli tadında ve kabul edilebilecek kadar ayarında ki gayet keyifle izledim. Bu türün iyi bir örneğini izlemek ve iyi vakit geçirmek isteyenlere tavsiye ederim.
@alperen4700: Ellerine sağlık. Çok güzel bir tanıtım olmuş. Bu arada Sam benim de favorimdi. Çok gerçekçi buldum tiplemeyi ve oyunculuğu.
Tanıtıma kadar hiç umrumda olmamıştı, hiç merak etmemiştim diziyi, sağda solda burada görmeme rağmen. Ama şimdi iyiden iyiye bir merak başladı her an edinip izleyebilirim. Bunda 30 dakika olması da çok yardımcı oldu. Diziyi ben posterden tam anlamıyla sapşallığın sınırlarında iki çekilmez sulu adam olarak görüyordum bu da bayar hiç gerek yok diyip hiç edinmemiştim; ama anlaşılan o kadar da değilmiş ve dizinin genel görselleri ve de ilerleyişi merak ettirdi ellerine sağlık @alperen4700
James Corden’a olan sempatimden dolayı çıktığı zaman edinip kenara atmıştım hemen bu diziyi. Şimdi tanıtım sayesinde listemin üst sıralarına çıktı. Ellerine sağlık alperen4700.
Ellerine sağlıklara çok teşekkürler. Bu sözde tanıtımcık olacaktı ama ben tanıtım olunca çenemi tutamıyorum; şundan da bahsedeyim, şunu da yazayım derken uzuyor da uzuyor. Valla tanıtımı okumak diziyi izlemekten uzun sürebilir, o yüzden boşverin tanıtımı bunu okuyacağınıza oturun 6 bölümü izleyin…
@dkamoy: Benim anladığım biz seninle bir rolün abartılmasını, gereksiz köpürtülmesini pek sevmiyoruz. Bu karakteri -Sam’i- bu kadar çok tutmamızın sebebi de hem karakterin hem de oyunculuğun aşırı doğal olması diye düşünüyorum. Gerçek hayatta karşılaşabiliriz bu tiple o derece. Mesela Phil karakterini canlandıran oyuncu da rolü abartmıyordu, ama karakterin kendisi biraz köpürtülmüştü ondan Sam’i daha çok sevdik diye de düşünüyorum…
Ha bu arada unutmadan @aytackara‘ya yardımları için teşekkürler…
Merak ediyorum posketten sonra buna bulaşan oldu mu diye.
Posketten listeye aldığım dizilerin en başında.Tabi başta olmasının sebebi bölüm sayısı.Bi ara elden çıkartıcam ama sezon finalleri yaklaşırken anca izlediğim dizileri toparlayabiliyorum.Genel olarak milletin durumu da böyledir diye tahmin ediyorum.Bu yüzden sizin posket meyvelerini anca yaza vermeye başlar.O zaman duaları almaya başlarsın dkamoy
Ne zamandır listemdeydi, geçen posketten sonra öne aldım listemde. İki-üç gündür de izliyordum (ah ah zamanım olsa tüm bölümleri peş peşe izlerdim ), ilk sezonun sonunu yeni gördüm. Konunun çok eli yüzü düzgün bir şekilde, sulandırılmadan işlendiğini düşünüyorum. Aksiyon ve gizem unsurlarının yerinde kullanılması ilgiyi sürekli canlı tutuyor. İşin komedi kısmı da dozundaydı bence. Kısacası tatmin olmuş bir şekilde kalktım başından. Önerenlere teşekkürler
@real tortoise: Oley! Sevindim beğenmene. Beklentileri yükseltince korkuyorum bazen. Darısı başka izlememişlerin başına diyelim.
@dkamoy’un eşsiz ısrarlarıyla başladım diziye daha 1. dakikadayım:) Ufak bir sürprizle karşılaştım, yazıp devam etmek istedim. Dizi de 3 saniyeliğine de olsa Bedük – This Fire şarkısının nakaratını duyunca şaşırıp sevindim açıkçası
Bitirdim, gayet eğlenceliydi. Ben daha komedi bekliyordum; dizi 30 dakikalık aksiyon/ajan/gizem çıktı. Az biraz komedi unsurları dağıtılmıştı daha doğrusu iki şapşalak ana karakter olunca o eğlence kendiliğinden ortaya çıkıyordu. Afiş ve konusundan sulu çağrışımı yapıyor ancak hiç sulu değildi. Ben de tatmin olarak kalktım başından.
Bu dizi sürekli aklımın bir köşesinde ve yazın ilerleyen zamanlarında izlerim diyordum ama @drlazy “…aksiyon/ajan/gizem çıktı. Az biraz komedi unsurları dağıtılmıştı…” deyince bi durdum; çünkü ben tam tersi bi şey bekliyordum/istiyordum. Sıralamada gerilere atayım biraz bunu.
@desperate houseboy Bence komedisi bu tarz bir dizi için dozundaydı. Fazlası da çok hoş olmazdı. Bence atma geriye ama tercih senin tabii ki
@real tortoise: Ben olayı tam anlamadan “İngiliz” ve “komedi” lafları geçince atladım hemen sanırım Halbuki komedi-drama diye yazıyor zaten tanıtımda bile. Polisiye/ajan/aksiyon/harala gürele çok benlik olmadığı için öteledim. İzlediğim en polisiye şey “Rizzoli & Isles”tı (“The Killing”i ayrı tutuyorum tabii) onu da 2 sezon mu ne izledim
@desperate houseboy: Dizi kesinlikle polisiye değil, Öyle CSI’ymış falan filanla, Killing’le hiç alakası yok, komedisi de böyle bir konu için sulandırılmaması güzel olan bir komedi düzeyi; ama ben de başlarken ingiliz komedisi kahkahalar atacam sanarak başladım, öyle değilmiş; ama sıkmadı hiç. Gayet eğlenceliydi.
@drlazy: Hah işte tam da demek istediğim “kahkahalar atarak izleyeceğim komedi” sanmamdı, değilmiş. Özellikle izlediğim “Miranda”dan sonra daha çok o tarz bi şey arıyorum yana yakıla. İşin polisiye kısmını çekmek hiç cazip gelmiyor şu anda.
@desperate houseboy valla ben kahkahalar atarak izledim diziyi.Hem komedisi hem konusu hoşuma gitti.
Dizi 30 dakikadan 6 bölüm yahu.Boşuna listelerde çürütmeyin şu diziyi.Karşına ciddi bişeyler izlemek için oturmadığınız sürece beğeniceğinizi garanti ediyorum.
@meorman: Ooo duaları aldım yani? ooh oh oh!
Aynen dkamoy
Lafını dinlemeyip beklettim.Millet de benim gibi bekletmesin diye uğraşıyorum.
Bu arada ben komedi açısından zor bi tip olduğumdan mı bilmiyorum kahkahalar atmadım ama komik anlar vardı evet. Dizinin sürükleyiciliği, gizemi, ayaklarının yere basması ve düzgün işlenmesi hoşuma gitmişti en çok.
ben indirdim izleyecektim malesef bekliyordu öle zamansızlıktan. ozaman bayramda bunu aradan çıkarayım james corden’den dolayı komik bişey bekliyordum biraz beklentimi düşüreceğim anlaşılan
Ancak fırsat buldum ve bir oturuşta ilk sezon bitti. Diziyi sevdim ki İngilizlerin bu tarz yapımlarına bayılıyorum zaten.
Ufak da bir tavsiyede bulunayım; bunu sevenler HOT FUZZ‘ı kesinlikle izlesin.
The Wrong Mans 2. Sezon Hakkında
Toplamda dolu dolu bir iki saat geçirdim film gibiydi valla, ben yine çok beğenerek takip ettim. Bu sefer yarımşar saatten oluşan 6 bölüm değil yarımşar saatten oluşan 4 bölümlük bir ikinci sezonmuş.
İlk sezonu sevenler bunu da severler şüphesiz, keyifle seyrettim hatta seyretttik! Önce oturup arkadaşlarla dün gece ilk sezonu bir daha izledim. Sonra da bugün kahvaltı ve sonrasında ikinci sezonu devirdik ve çok eğlendik, çok da teşekkür aldım arkadaşlardan. İkinci sezona girmeyenler bir ara izleyiversinler, tavsiyedir…
The Wrong Mans’in lafı geçince buraya yazmayı unuttuğum yorumu ekleyeyim hemen:
Ben bu dizinin ilk sezondaki gibi yarımşar saatlik bölümleri olacağını düşündüğümden 4 bölüm olacağını sandım. Bu yüzden de 2×02’den sonrasını bulamadığımı sanıyordum. Meğer 1’er saatlik 2 bölümden oluşan bir ikinci sezonmuş. Bunu farkedince izledim ikinci sezonu.
İlk sezonun etkisini bırakmadı üzerimde ama kesinlikle iyi vakit geçirtti yine. İyi ki keşfetmişim bu diziyi dedim bir kere daha. Sam’in yeni imajını da çok başarılı buldum bu arada. O şapşal adam karizmatik bişiye dönüşebilmiş yahu.
Demişken…
2. sezonun benim için en eğlenceli yanı son zamanlarda ortalıklarda bol bol rastladığım Bertie Carvel oldu. Adam yine aşmış kendini yahu. Amma farklı tiplemelerde izledim kendisini. Şu Jonathan Strange tiplemesini daha bir merak ettirdi valla.
Bayılıyorum bu ingiliz oyuncuların alakasız tiplemeleri başarıyla sunmalarına! (a.k.a. oyunculuk yapabilmelerine)
Nasıl olsa 6 bölüm kötü olsa ne olacak diye başlayıp bayıldığım dizi. Başroldeki iki karakteride çok sevdim, şapşal tiplemeleri çok güzel vermişler, gözüme batmadı rahatsız etmedi, yeri geldi bastım kahkahayı, bide üstelik hikayede sizi merak ettiriyo. Eee daha ne olsun.
Ve sonradan fark ettim ki 2. sezonu da varmış ama o bölümlere kıyamayıp kötü günlere saklayacağım galiba.
1 x 3
Bu dizi biter mi ya
@necdetcem7 : Welcome to the club.
Bi ara ciddi ciddi ayda bir bölüm izleyerek mi gitsem diye düşünmedim değil.
İlk bölümü izledim. Elim ikinci bölüme gitmiyor. Bitmesin istediğimden yavaş yavaş izlemeye çalışıcam
İzleyin, izlettirin
İlk sezonu yeni bitirdim. Son iki bölümü de süperdi. Baş roller harika zaten. İzlemeyen kalmasın. Ah bu dizi nasıl bitirilir diye hala daha isyanlardayım.
Hulu falan niye devam ettirmedi ki ?
Son iki bölümünü de bu hafta içinde izlerim.
10/9
@necdetcem7 : 2. sezonda bölümler çifter. Yani aslında 2. sezon 1’er saatlik 2 bölümden oluşuyor.
@dkamoy: Biliyorum onu.
2.sezonu da bitirdim. Gerçekten çok güzel bir diziydi. Final gibi finaldi fakat keşke devam etseydi. Senede bu şekil 2 bölüm gelse çok güzel olurdu. Neyse artık ilerleyen zamanlarda şöyle baştan alırım. Diziyi ve oyuncuları çok özleyeceğim Böyle bir ikili bir daha bulunmaz.
Phil ile Sam
@dkamoy ile @shane favori ikilim
İzlemeyen varsa işini gücünü bıraksın, izlesin mutlaka.
İyi bişi demişsin onu anladım da ne dediğini anlamadım. :))
(Phil ile Sam bize mi benziyor yoksa Phil ile Sam ikinci favori ikilin, ilki biz miyiz? Ya da bambaşka bişi mi?)
2. dediğin
@necdetcem7; eksik olma
İlk sezonu bitirdim. Harikaydı. İkinci bölümle birlikte çok iyi bir ivme kazandı. Sam karakterine bayıldım. Oynayan oyuncuyuda seviyorum. Değişik bir tipi var
Çok güzeldi. Hiç bitmesin istedim. İkili resmen bahtsız bedevi modundaydı. Devamlı acaba daha ne gibi şanssızlık gelebilir başlarına diye düşündüm hep
@okakacukaka: Beğendiğine sevindim,nedense birisi daha bu diziyi izleyip beğenince hoşnut oluyorum. Kendim çekmiş ya da oynamış gibi…
Showtime uyarlamayı düşünüyormuş.
Bana uyar.
Oluuur.
Showtime uyarlamaktan vazgeçmiş.
Diziyi tamamladım.
* Uzun zaman önce niyetlenmiştim aslında ama fırsat olmamıştı. Bölümleri bilgisayarıma aldığımda Ocak 2021’miş. Hatta o dönemde bir dizi sitesinden halletmişim belli ki, çünkü gömülü Türkçe altyazı vardı.
* Tabii James Corden personası bu derece ifşa değildi o vakitler, şimdi olsa belki de pas geçerdim. 6+4=10 bölüm, komedi tipinde dizi olunca kolay izledim. Haftada bir-iki bölümdü zaten.
Neyse diziyi beğendim özetle. Him & Her’de tanıdığım, Bad Education ve The Five’ta da izlediğim Sarah Solemani’yi bir dizide daha görmüş oldum, o daha güzel oldu.
Kendini fazla ciddiye almadı ama absürde de kaçmadı, dengeyi iyi kurmuşlar. İyi de bağladılar. İlk sezonu bağlayacaklarken son sahneyle yolunu yapmışlardı. Bu sefer açık+kapalı karışımı yaparlar mı diye düşünmedim değil ama normal bir kapanıştı.
Razıyım.