2016 Eylül’de TV Ekranı — Kablolular
185 yorum ozgun14 01 Eylül 2016 09:09
Geldik ayın ekranı söz konusu oldu mu en sevmediğim ardışık iki ayın ilkine. Her zamanki gibi bir sürü dönen bir sürü de yeni gelen var. Ulusalların zaten tanıtımları kanal kanal geldiğinden/geleceğinden ve böylesi benim de işime geldiğinden dolayı bu yazıda sadece kabloluların bilgisini veriyorum. (Beş ulusal kanal dışında kalan her kanal, ülke ve platformu kablolu saydığımı hatırlatayım.) İşte bu ay beğenimize sunulanlar:
YENİ GELENLER
Dizi, 2. Dünya Savaşı sonrası Fransız moda dünyasında hayata sıkı sıkı tutunan girişimci bir aileyi merkezine alacak. Paris’teki ünlü bir moda evinin birbirinin rakibi iki kardeşin önderliğinde yükseliş hikayesini izleyeceğiz.
Nicole Byer Hollywood rüyasını yaşıyor. Daha doğrusu yaşamaya çalışıyor diyelim. Uzaktan rüya gibi görünse de aslında hiçbir şey göründüğü kadar kolay değil. Nicole’ün bir birey olarak tek başına adım attığı bu dünyada düşe kalka yoluna devam edişini izleyeceğiz.
Los Angeles’ta sadece kadınlardan oluşan uyuşturucu ot dağıtım şirketini yöneten iki yakın arkadaşın bu maceralarında başlarından geçenleri izleyeceğiz.
Harley Davidson bir motosikletten çok daha fazlası. Amerika’nın sembolü. Davidsonların ve Harley’in isimlerini bir markaya dönüştürme yolundaki sıkı rakiplerle, engellerle, risklerle dolu mücadelesini izleyeceğiz.
Dizi, hukuk dizileri sayesinde aşina olduğumuz juri sistemi üzerinden juri üyelerinin mahkeme süreci boyunca yaşadıklarını esprili bir dille bize aktaracak. Baş karakterimiz hep juri olmak istemiştir, sonunda o an gelir ve davasına atanır. Bir cinayet davasının jurisidir artık.
Orta sınıfta annelik üzerine bir dizi. Biri aşırı düzenli, planlı, organize, diğeri ise fazlasıyla rahat, plansız, düşünmeden yaşayan birbirinin zıttı iki anne üzerinden anneliğin romantik olmayan yanlarını, zorluklarını, kadının toplumdaki statüsünü anlatacak bize.
Sanat ve ticaret konusunda birbirine zıt görüşleri olan iki kuzenin rap dünyasındaki yükselişini izleyeceğimiz bu dizide Earn, bir anda rap yıldızı olan kuzeninin bu dünyada yükselişini sağlamak için ona menejerlik edecek.
Çaldığı parayı saklamaya çalışan bir bankacı, temize çıkmaya çalışan bir mafya patronu, para birimlerinin geleceğini değiştirebilecek bir fikri olan bir hacker bir araya geliyor ve para sisteminin dinamiklerini değiştiriyor.
Bir yandan Hollywood dünyasıyla boğuşurken bir yandan yalnız bir ebeveyn olarak 3 çocuğunu yetiştirmeye çalışan bir aktrisin hayatını izleyeceğiz.
72 Vietnam savaşından ülkesine, evine döndüğünde sevdiklerinden ve toplumdan dışlanan Mac Conway’in Mississippi Nehri’nin kıyısında süregelen cinayet ve yolsuzlukların içine çekilişini izleyeceğiz.
Annesinin vefatını kabullenmek ve kendisini bulmak için memleketi Mississippi’ye dönen karakterimizin ailesi ve kendisiyle ilgili birçok rahatsız edici gerçeğin açığa çıkmasıyla başlayan acı verici ama bir o kadar sürükleyici yeni yaşantısını izleyeceğiz.
Brooklyn’den birbirinden farklı birçok insanın bir ortak noktası var. Onlara uyuşturucu ayarlayan “adam”. Karakterimiz her biri birbirinden garip bu müşterilerine uyuşturucu ayarlıyor bir yandan da onların hayatlarına bakış atıyor.
Maceraperest, karizmatik, üçkağıtçı Hooten ile fazlasıyla alıngan suç partneri Leydi Alexandra’nın Vatikan’dan Himalayalar’a, Amazonlar’dan Mısır’a, dünyanın en eski kayıp hazinelerini bulmak için dünyanın uç noktalarına seyahat ettikleri bir macerayı izleyeceğiz.
Dünyayı vampirlerin ele geçirip kontrol altına aldığı bir zamanda geçecek hikayede kahramanımızın çok özel bir yeteneği vardır. Kanıyla vampirleri insana dönüştürebilmektedir. Bu gizli silahı sayesinde hem insanlığın son umudu hem de vampirlerin de hedefi haline gelir.
İnsanlığın büyük fırtınalar, meteor çarpmaları, depremler, salgınlar ve doğa üstü varlıkların hakim olduğu bir kıyametin eşiğine geldiği zamanlarda üç çocuklu bir ailenin hayatta kalma mücadelesini izleyeceğiz.
1980’lerde TV’de yayınlanmış gizemli bir çocuk programını takıntı haline getirmiş bir adamı merkezine alan dizide karakterimiz çocukluğunda yaşadığı kabus gibi ölümcül bazı olayların bu programla ilişkisi olabileceğini düşünmeye başlıyor.
Marvel’in Netflix dörtlüsünden üçüncü süperi merkezine alacak dizide çok güçlü olan ve derisi kurşun geçirmeyen Luke Cage’in diğer süper arkadaşları gibi suçla mücadelesini izleyeceğiz.
60’larda geçecek olan hikaye, evlerine gelen bir misafirle hayatları alt üst olan bir aileyi merkezine alıyor.
yorumlar
ozgun14
Bu söylediklerinin ışığında sahne mantıksız geliyor bana. Amaç neydi tam olarak anlayamadım. İzlersen bir kez daha konuşalım?
Güzel bir bölümdü.
1×5
Şimdiye kadar izlediğim en sıkıcı dizi bölümü olabilir. Bölümden aklımda kalan sarışın kızın giydiği pantyhose oldu. :A
1×6
”Malin Akerman ve Orlando Bloom”lu bölüm diye yazılır “kimin eli kimin orasında belli değil” diye okunur.
The Collection’ın dördüncü böümü geçen Cuma yayınlanmadı mı yoksa ben mi bulamıyorum sevdiğim için lanet etmek istemediğim bu diziyi?
Nayırrrrr!
Ronald için de şapkamı çıkarıp ‘Sen neymişsin be abi!’ demek istiyorum.
Ronald’ın eşine de bir ‘Yuh!’ çektim.
de çok tatlı değiller miydi ya bu bölüm?
Dizi çok güzel ilerliyor gerçekten ya! Aman diyeyim nazar değmesin!
Hooten & The Lady
bu diziyi izleyebileceğim bir yer var mı acaba aradım ama ben bulamadım
The 100’ün S03E14’te yaşattığı heyecana yakın bir heyecan yaşatmayı başardılar malum sahnede. Güzel sahneydi.
Maddie’nin de bölüm boyunca sergilediği hareketler neticesinde kendini öldürteceği belliydi zaten. Sağlık olsun!
@aytackara: Bende bulamadım.
Nick ve Izzy çok güzel ve tatlı biçimde gidiyor, özellikle beklemeyeceğim ama itiraz da etmem hani.
Yazıdaki mini açıklamada da belirtildiği üzere; büyük hasarlara sebep olan fırtınalar oluyor, meteorlar düşüyor, şiddeti yüksek depremler oluyor, insanların
neden olan bir virüs var,
insanvari yaratıklar var… Dünya kıyametvari büyük bir karmaşa içerisinde anlayacağınız.
İlk bölüm itibariyle beklediğim kadar kötü çıkmadığını, izlenebilitesi olduğunu ve bende 2. bölüme de bakma dürtüsü oluşturduğunu söyleyebilirim. Özellikle anne ve baba için daha karizmatik isimlerle anlaşılmış olsa daha iyi olabilirdi tabi. Şimdilik devam!
Bu sezonun ilk bölümler itibari ile en kötü dizisini izlemiş olabilirim. Hayır beklentim falan da yoktu. Oldukça ucuz bir iş çıkartmışlar. Bir kaç yerde anlamsızca yaptıklar hamleleri tuhaf bulup gülümsedim. Hastalıklı çocuğun kızı
Benden pas.
Aftermath 1.bölüm
Diziyi absürt ve bilim kurgu diye izlerseniz sevebilirsiniz . Bölümde gerçekten saçma olan çok şey vardı pirate ve unfortr yorumlarını okuyunca beklentimi düşürmüştüm o beklentiyle bile aşırı saçma geldi .
Konu gerçekten güzel ama harcamış syfy ( kanalı severim bu arada ama bu onun seviyesinin bile altında senaryobakımından ) bu diziyi Hbo yada Netflix yapsaydı çok farklı olurdu . Dizi sonradan açılırmı bilemiyorum .
İYİ YÖNLERİ ! Efektler fena gelmedi bana belki ster trek tos izlediğimdendir şuan oyunculuklar çok kötü değil ve Konu bana göre çok iyi . İkinci bölümü absürt bir şey olduğunu kabulenerek izleyeceğim (izlersem)
Edit : dizi sıkıcı değil bölüm içinde çok fazla olay olduğundan belki akıcı bile denebilir .
Şu Aftermath benim hiç ilgimi çekmiyordu ve izleme niyetim yoktu ama sizin yorumlarınızı okudukça “lan bu kadar farklı zevklerin hep beraber yerebildiği nası bişi yapmışlar?” diye sırf eğlencesine izleyesim geliyor. :))
@ilterisMayadagli: Bölüm öyle sıkıcı değildi gerçi, olaylar peşi sıra aktı. Bana saçmalıkları dokundu. Bu tür işlere rast geldiğimde sinemada katlanıp eğlenebiliyorken, dizilerde tam tersi oluyor.
Açıkcası bu diziyi çok fazla bekliyordum ondan da kızgınım kanala biraz , ha bide konu çok güzel çok değişik bir iş çıkabilirdi .
ispiyon içindekiler harici saçma başka şeylerde var o şeylere bakınca biraz daha komedi ekleyip alın size absürt bilim kurgu yaptık diye bilirlerdi … çok ucuz olmuş çok şey eksik kalmış
Itv bu sene psikolojik sorunları olan dedektifleri pek sevdi. Burda da bir hatta bana göre iki tane var. Erkek olanın cinayet ve sonrasında yaşananlarla bir bağlantısı çıkarsa şaşırmayacağım.
İlk bölüm itibari ile konu ilgimi çekti. Böyle olayların arka planında çeşitli ipuçları ile polisleri yönlendiren, hatta onları kameraya alan gizemli kişi mevzusunu çok severim. Bir de ellerini korkak alıştırmamışlar,
National Treasure ilk iki bölüm üzerine:
Ben bu çekim tekniğini ve müzikleri bir yerlerden hatırlıyorum diye kendi kendime sayıklarken, önce kanaldan dolayı kafamda bir şimşek çaktı, sonra da dizinin imdb’sine gidince bunun yönetmeninin Utopia’nın da yönetmeni olduğunu gördüm. Adam kaldığı yerden devam etmiş, gecenin bir yarısı beni yine derin düşüncelere daldırdı. İnsan psikolojisini yansıtmasını çok iyi beceriyor.
Yine karanlık bir iş çıkartmış, birbirinden enterasan karakterler var. Yaşını başını almış meşhur bir komedyen tecavüz suçlamalarıyla karşı karşıya kalıyor. Şu an hala inkar halinde ama ayan beyan belli gibi herşey. Bir de adamın psikolojik sorun ları olan bir kızı var, şüphelenmiyor değilim kızı içinde aynı şeyleri yapmış olmasın diye.
Su cosby gundemine ne kadar benzemis konusu.
Söylemesi ayıp bu dizi yukarıda yokmuş
Better Things S01E04
Şu ana kadarki en derli toplu, en ne yaptığını bilen bölümü bu oldu dizinin. Dolayısı ile en çok bu bölümü sevdim. Lakin Sam’in bu kimlik karmaşası yaşayan, aşırı gevezeliği ve çekilmez seviyede tepkileriyle hem kulağa hem de göze dayanılmaz bir işkence yaşatan o ortanca kızı olmasa bu diziyi sevmek çok daha kolay olacak. Bırakırsam o kıza sabredemediğimden olacak muhtemelen.
Quarry S01E04
Öyle tempolu, vurucu bir bölüm değildi ama; hikaye açısından son derece gerekli bir bölümdü. 1972 Münih Olimpiyatları’nda yaşanan 2 önemli olaydan satır aralarında bahsedilmesi de güzel bir renk kattı bölüme.
Bölüm için puanım: 8.2
The Level ilk bölüm üzerine:
Fragmanı çıktığından beri merakla bekliyordum, beklediğime de değdi. Kirli ilişkileri olan bir adamın öldürülmesinden sonra yaşananlar falan derken ortaya karmaşık bir ilişkiler yumağı çıkartmışlar. Adam öldürülürken o esnada yanında bulunan dedektif arkadaşı davayı çözmesi için atıyorlar. Yanız kadın olayın görgü tanığı olduğunu herkesden gizliyor.
Öldürülen adamı Philip Glenister oynadığından bu kadar kısa bir rolü olamaz diye düşünüyorum. Hikayeyi geriye dönüşlerle zenginleştirirler herhalde.
The Level’a bende bakmayı düşünüyorum, Yabancı Ekranlarda Dün yazısında fark ettim, Laura Haddock da varmış.
The Level’in konusu nedir hangi kanal da? Burda yokta.
@Ferdi Dinli: @unfortr yorumunda bahsetmiş sanırım konusunu. Kanalı ITV. (İngiliz dizisi.)
Böyle herhangi bir yerde bahsi bahsi geçmeyen dizilerden mininin minisi bir tanıtım yazıp kısa haber yapabiliriz. One of Us da hiç bahsi geçmeyen bir yazının altında konuşuldu. O zaman da aklıma gelmişti. Dur ben bu The Level için bir deneme yapayım bakayım.
Bu Amazon dizileri (Collection ve Crisis in Six Scenes) malum ortamlarda yok ? Nedenini bilen var mı ?
Aaa yok muymuş? Ben ing. alt. olmadığının farkındaydım, çıkınca elbet edinir izlerim demiştim. Bölümlerin kendilerinin olmayacağı aklıma gelmemişti.
@necdetcem7: Crisis düşmeye başladı
The Collection ilk 3 bölüm var da bu Cuma çıkması gerekend ahil son 2 yok. Crisis in Six Scenes hadi yine yeni dizi…
(Netflix dizileri gününde geliyor, Transparent da çok çabuk geldi. Bu ikisi niye olmadı merak ediyorum.)
Bir daha 13 bölüm üst üste dizi izlersem … Beynim zokluyor.
Herhalde Luke Cage’in en sevdiğim yanı müzik seçimleri oldu. Ünlü isimlerden güzel performanslar gördük.
Misty Knight’ı ve canlandıran oyuncuyu sevdim. Rosario Dawson’ı daha fazla görmeyi sevdim. Dizinin kötülerinden hiç hoşlanmadım ve son derece yetersiz buldum. 13 bölüm sürmesini gereksiz buldum.
Sonuçta Netflix’in yine iyi bir iş çıkarmış. Yardırmasa da dizi tatmin ediciydi.
Better Things 1×01:
Sevdim ben ilk bölümü. “Louie”yi izlemedim ama gerçekten onun dişi versiyonu gibi bir şeyse bunu tercih ederim kadın başrol sevdiğimden. Devam…
Bir de ben ortanca kızı görünce “Transparent”ın Ali‘si geldi aklıma. Onun küçüklüğü gibi sanki.
Crisis in Six Scenes:
22-23 dk.lık 6 bölümden 135-140 dk.lık bir Woody Allen filmi niyetine izledim. Bayıldım diyemem ama zaten kısa olduğundan ve W. Allen sevdiğimden bir şekilde izletti kendini.
Uzun sahneler ve bitmeyen diyaloglar arada yordu. Son bölümdeki herkesin/her şeyin birbirine girdiği klasik Allen sahnelerini sevdim.
60’larda geçtiğinden ve konunun ucu da bir şekilde ona dayandığından bol bol Vietnam Savaşı + politik göndermeler mevcut.
Miley Cyrus da iyi iş çıkarmış bence.
Dediğim gibi bölümler kısa olsa da toplu izlediğimden midir bilmiyorum beni yordu azıcık izlerken. Öyle aman allahımlık bir dizi yok ortada ama W. Allen seven keyifle izleyebilir.
Aftermath S01E02
Hikayesi ilgi çekici olsa da sahne akışında ve karakter tepkilerinde ciddi problemleri var bu dizinin. Dizi bolluğu yaşadığımız bir dönemde daha fazla zorlamaya gerek yok, bıraktım gitti.
Bbc two komedilerinden Motherland tam sezon onayı almış. Demek ki bunlar beğendiklerini diziye çevirecekler. Our ex-wife’da olsun ama.
Aha! Amazon’a özenmiş desene.
Motherland dışında, Porridge ve A Brief History Of Tim de onay almış.
Mantik buymus demek. Our Ex-wife’i cok sevdiydim ben de, alir umarim.
StartUp S01E07
Fazlaca çete sahnesi ile epey bir baydılar beni bu bölüm. Şu ana kadarki en kötü bölümdü kesinlikle. Son sahnesi ile güzel kapadılar bölümü ama.
Paranoid 2 ve 3’ün ardından;
Nazar değmesin iyi ilerliyor. Davanın Almanya ayağını geliştirdiler. İki taraflı ilerlemesi, arka hikayeler falan derken ben epey eğlendiğimi farkettim. Bir de işin içine pembemsi sos da katıyorlar. Yazarlarına baktım da, zaten ikiside yıllardır devam eden pembe dizilerde çalışmışlar.
Hooten And The Lady 2.bölüm üzerine;
Roma ayağı çok vasattı. Oysa ki öyle bir konudan ne malzeme çıkaran şeyler izledik ya, onlardan kopya da çekememişler. Neyse 3.bölüm safariye çıkıyoruz:)
Güzel bölümdü, güzel bölüm sonuydu.
Oğlan ikisine sıktıktan sonra eve kaçıp gitmese orada bir saygı gösterisi gelecekti zaten ama o da bunu düşünecek kadar zeki bir çocuk değil tabi. Kimse sevmiyordu çete liderini. Herkes ondan kurtulunca Daceylere güzel bir saygı duruşu sahnesi izlemiş olduk bölüm sonunda.
@okakacukaka Hala başlamadın mı sen buna?
@pirate: Yarın başlayacağım
Ben de unuttu herhalde demiştim valla.
Seveceğinden eminim. Yarın seri halde tüketirsin sen bunu.
Hedefim o yönde. En azından 5 bölüm devirmek istiyorum
Güzel bölümdü.
Better Things S01E05
Şu ana kadarki en çok sevdiğim bölüm bu oldu. Çok samimi, çok içten, boğmayan, duygusal, akıcı. Anneannenin dışarıda bir şeyler gevelediği sahne dışında sıkan sahne olmadı. Önceki bölümlere tur bindirdi resmen.
Bölüm için puanım: 8.3
Evlat olsa sevilmez Frankie‘ye hala uyuz oluyorum. Gördüm ki hastayken bile sevimsizliği kaybolmuyor bu çocuğun.
Dizi, 2 bölümdür iyi yolda. Hadi hayırlısı!
Sağlam diziydi, sağlam kapanıştı.
*Martin Freeman’ın görevinin bittiği kanaatindeyim. Phil Rask karakterini 2. sezona almaya gerek yok bence. İlk sezona katkılarından ötürü teşekkür edilip yol verilmeli Freeman’a.
*Nick ve Izzy’nin ilk sevişme olayını, kızgınlık körüklü halde sunup aradan çıkarmak da iyi oldu.
*Alex’i Rusların kontrol ediyor oluşu fena bir hamle olmasa da 2. sezon için umut verici bir gelişme olmadı benim açımdan. Rus mafyası işin içine giriyorsa %90 sıradanlaşır ve sıkıcılaşır işler.
*Bölüm bitip yazılar başladığı andan sonra bile keyifle izlemeye devam ettiğim ender dizilerden biri dizi oldu StartUp. Kapanış yazıları eşliğinde çalan şarkı seçimleri son derece başarılıydı.
2. sezon onayı gelmedi henüz ama; Crackle gibi dizi işinde çömez bir dijital platform böyle başarılı bir diziye onay vermezse büyük sürpriz olur gerçekten. Onay almasını bekliyorum ben.
Dizi için puanım: 8.2
Quarry S01E05
Temposuz, sakin, kayda değer pek bir şey olmadan geçen bir bölümdü. Başka dizide olsa çok batardı bu durum ama seviyorum bu dizinin havasını. Fena değildi o yüzden.
Bölüm için puanım: 7.7
Queen Sugar S01E05
Güzeldi.
*Sonunda malum hatun ile tanıştık. Hatuna inanıp inanmamak konusunda kararsızım.
*Kızların fırt sahnesi eğlenceliydi. Bu dizideki ilk eğlenceli uzun sahne bu oldu galiba.
Son 5 dakikaya kadar sıradan bir bölümdü. Son 5 dakikası süperdi.