Gallipoli || Bir Dramın 100. Yılı
5 yorum ozgun14 27 Mart 2015 09:00
alternatif avustralya channel 9 gallipoli gelibolu mini dizi mini series savaş tanıtım tarih tarihi drama
KİMLİK BİLGİLERİ
Türü: Savaş, Tarih, Dram
Yapımcı: Christopher Lee, Robert Connolly, John Edwards
Ülke: Avustralya
Sezon-Bölüm sayısı: 7 bölümlük mini dizi
Yayın tarih aralığı: 9 Şubat 2015 – 9 Mart 2015
Bölüm süresi: 45 dk
Yayınlandığı kanal: Nine Network
Jenerik Müziği: stephenraemusic.com
Kaynak bağlantılar: imdb — wiki — web sitesi
https://www.youtube.com/watch?v=O_OF2gFs6D0
KONU
“Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum.”
Gelibolu cephesinde verilen kayıpların 100. yılı anısına Avusturalyalılar tarafından hazırlanmış 7 bölümlük bir mini dizi. Avustralya’nın en büyük bağımsız prodüksiyon ekibi Endemol Australia tarafından 3 aylık bir zaman dilimi içerisinde çekilmiş.
Hikayeyi bu kez 4 sıkı arkadaşın cephede yaşadıkları üzerinden izliyoruz. 8 ay sürecek bu mücadelede gencecik bedenlerin kumandanların kibri uğruna nasıl harcandığını, daha büyüyemeden nasıl da kendilerini savaş meydanında bulduklarını, gerçeklerle yüzleşmelerini, tereddütlerini, korkularını, ülkeleri uğruna gerçek birer asker olma çabalarını, kısacası onlarla birlikte gencecik yaşta cepheye gitmenin nasıl bir şey olduğunu görüyoruz.
Başından sonunu biliyor olsak da hikayeyi Avusturalyalıların bakış açısıyla izliyor oluşumuz diziyi izlenir kılıyor. İçe gerçekten oturan, başarılı Türk-Anzak sahnelerine bol bol yer verilmiş. Hüzünlü bir gülümsemeyle izletiyor bazı sahnelerde kendini.
(Daha yeni izlemiş olduğum için biraz duygusal bir giriş yapmış olabilirim.)
KARAKTERLER
—
Thomas “Tolly” Johnson
(KODI SMIT-MCPHEE)
—
Ağabeyinin orduya yazıldığını öğrenen 17 yaşındaki Tolly, yaşını fazla göstererek nasıl bir şeyin içine girdiğinden habersiz orduya yazılır. Arkasında ona kırgın bir ana ve gizli duygular beslediği bir kız bırakmıştır.
Arkadaşlarından hem fiziksel hem zeka olarak daha üstündür. Gelibolu’ya vardığından beri öleceği düşüncesini zihninden atamamaktadır.
—
—
Bevan Johnson
(HARRY GREENWOOD)
—
21 yaşındaki Bevan daha yeni nişanlandığı Celia’yı ardında bırakarak savaşa yazılır. Ona göre doğru olan budur. Ülkesi ve kralı için sonuna kadar savaşacaktır. Çocukluğundan beri yaptığı gibi Gelibolu’da da kardeşine göz kulak olacak, onu yalnız bırakmayacaktır.
—
Cliff Sutton
(TOM BUDGE)
—
22 yaşındaki Cliff hayat dolu bir genç. Sempatik, neşeli, umursamaz…
Onu tanımaya başladıkça savaşta herkesin ölebileceğini ama onun ölmeyeceğini anlayabiliyorsunuz. Korkusuzca hamlelerini yapmaktan çekinmiyor. Önce eyleme geçip, sonuçlarını sonradan düşünenlerden.
—
David Klein
(SAM PARSONSON)
—
23 yaşındaki Dave diğerlerine göre savaşa daha aşina. Yakın geçmişteki savaşlar hakkında bilgili.
Güvenilir, sorumluluk sahibi ve arkadaşlarına çok değer veren biri. Savaştan sağsalim ülkesine dönmenin ve araştırmalarına devam etmenin hayalinde.
Çavuş Harry Perceval — MATT NABLE
Perceval, 38 yaşında, ülkesi için her şeyi yapmaya hazır ve nazır. Askerlerine önderlik ediyor ve onları savaşa hazırlıyor.
Albay Mustafa Kemal — YALIN ÖZÜÇELİK
Kemal, 34 yaşında, karizmatik, zeki, kendini görevine vermiş bir lider. Gelibolu’nun gerçek kahramanı.
Ellis Ashmead-Bartlett — JAMES CALLIS
Çıkarları doğrultusunda kuralları görmezden gelebilen, saygıdeğer, İngiliz bir gazeteci. Cephede yaşananları fotoğraflamak ve yazmak için Gelibolu’ya geliyor. Savaşın hiç de yansıtıldığı gibi olmadığını görüp gerçekleri yazmak için çabalıyor. Medya sansürünü kaldırmak için çabalıyor.
Charles Bean — LEON FORD
Charles Bean de bir gazeteci ancak, arkadaşının aksine işinde oldukça titiz, kurallara uygun hareket etmeyi tercih eden biri.
Dizi, savaş dizisi olunca bir sürü rütbe giriyor doğal olarak işin içine. Bundan sonraki karakterleri tanıtmayacak olsam da liste olarak yer alması hoş olur dedim. Bir süre kim kimin altı üstü anlayamadığımdan zorlanmıştım. Hazırını aşağıya konduruyorum. Olur da bu kim derseniz, gelir burdan kime hesap verdiğine bakarsınız.
KARA HAREKATI
Mareşal Earl Herbert Horatio Kitchener — LACHY HUME
Orgeneral Sir Ian Hamilton — JOHN BACH
Korgeneral Sir William Birdwood — ANTHONY PHELAN
Korgeneral Sir Frederick Stopford — SHANE BRIANT
Tümgeneral Walter Pipon Braithwaite — NICHOLAS HOPE
Tümgeneral Sir William Throsby Bridges — COLIN MOODY
Tümgeneral Alexander Godley — JOHN LLOYD FILLINGHAM
Tuğgeneral Harold Walker — HUGH PARKER
DENİZ HAREKATI
Oramiral Sir Cecil Fiennes Thursby — JOHN HIGGINSON
Koramiral John de Robeck — BRIAN LIPSON
YAZARIN NOTU
Ara ara buralar kısa tutulabilirmiş dedirttiği yerler olsa da 6 saatlik bu yapım kesinlikle izlenmeye değer. Daha sıklıkla Anzak cephesi üzerinden yaşananları izliyor olsak da kritik noktalarda Türklerin de başarılı sahnelerine yer verilmiş. Önemli Türk karakterler, Türk oyuncular tarafından canlandırılmış ve o dönem için ne kadar başarılı sayılacağını bilemesem de net bir şekilde sokak ağzıyla konuşturulmuşlar. İki karşı cephenin savaş harici diyaloğa girdiği sahneler başarılı yazılmış. Anlaşacak ortak bir dil bulamazken bile anlaşma çabaları, belki de birbirlerinin katili olacaklarını görmezden gelerek bir şeyler paylaşmaları gerçekten dokunaklıydı.
Süresinden dolayı direkt izleyin diyemiyorum, 6 saat kısa bir zaman değil; ancak savaş dizilerine ve tarihe ilgi duyanların bizim dışımızdaki bir bakış açısıyla oldukça objektif çekilmeye çalışılmış bu yapımı kaçırmamasını öneririm.
İzleyecek olanlara keyifli seyirler diliyor ve onları tanıtım filmiyle baş başa bırakıyorum.
Deadline Gallipoli‘de görüşmek üzere. 
TANITIM FİLMLERİ
https://www.youtube.com/watch?v=1H1-lF-Ak9c
https://www.youtube.com/watch?v=jDoEoUeXTR8
“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”
yorumlar
Ağlamak istiyorum millet nerelerden neler yapıyor biz hala marallar, kiraz dalları, kocamın bilmemnesi, milattan önceki yılanların öcünü filan yapıyoruz… Bayılazağimmm!
Eline sağlık bu arada ozgun14.
bu tanıtım sırasında araştırırken bizim de 100. yıl anısına bir film yapmış olduğumuzu fark ettim ama tanıtım filmi yetti bana. adamlar mağlup oldukları büyük bir hezimete uğradıkları savaşı bile güzel bir şekilde sunarken bizim zaferle ayrıldığımız bu cepheyi gelecek nesillere aktaramamamız…
yine bu araştırmalar sayesinde avustrtalyalı anaların o dönemde yazdığı ve mustafa kemal’e gönderdiği çok duygusal mektuplar gördüm. dizinin ve tanıtımın sonunda yer alan hepimizin az çok bildiği o konuşma şimdi çok daha içe dokunur geldi bana. tarihe ilgim olmadığı için pek bilgim yoktu. bu dizi sayesinde az bir şey geçmişi taradım benim için de iyi oldu.
bu seride geliboluya askerlerin ve rütbelilerin bakış açısından bakıyorduk bu yüzden geneli izletti kendini. ama gazetecilerin sahneleri beni biraz sıkmıştı.
deadline gelibolu nun gazetecilerin bakış açısından cepheyi yansıtacağını düşünürsek biraz endişem yok değil. umarım o da bunun kadar güzel olur.
afiyet olsun merbabu
Deadline Gallipoli’yi merakla bekliyorum.
@merbabu:+1 Asıl bizim bu konuyla alakalı dizi patlatmamız gerekir.
Güzel bir tanıtım olmuş ellerine sağlık ozgun14.
Ya açıkçası bu diziyi izlemek istedim bir siteye girdim ilk bölümüne bakmak için altta bazı muhafazakarların bu ne biçim dizi yok tarihi yanlış yansıtmışlar,böyle çanakkale mi olur? diye sürüsüyle yazı yazdıklarını görünce vazgeçmiştim bu tanıtımla ve senin önerinle biraz dikkate aldım, vakit bulursam bakmak isterim.
dönemi yanlış yansıtmışlar mı bilemiyorum. ama yerli gelibolu filminin tanıtımına baktım. kıyafetler, süngülü silahlar falan birebir aynıydı sanki. çanakkale karaya çıkma sahneleri falan tarih uzmanı olmadığımdan coğrafi olarak bana sıkıntılı görünmedi. türkleri de gayet düzgün göstermişler. elbette askerlerin ağzından bazı laflar çıkıyor ama savaş halinde elbette ki çıkacak. ben yansıtma açısından bizim açımızdan bir bozukluk görmediğimi tekrar belirteyim.
ama da vincis demons için de çok şey söyledilerdi zamanında ben onda da bir sıkıntı görmemiştim belki de daha rahat bir kafayla bakmamdandır.
Birazcık hortlatmak gibi olacak ama izleyenlerden birazcık yorum alabilir miyim, izlemeye değer mi? Bu tarz belgesel niteliği taşıyan yapımlarda beni en çok dikkat ettiğim şey iki taraf içinde gerçekten tarafsız şekilde işlenmiş olması. Bir giydirme, saptırma vs var mı, izlemek sadece vakit kaybı mı olur?