sıdıka
16 yorum cantaci 06 Temmuz 2009 19:37
Sıdıka
1997 yılının sıcak aile dizisi sıdıka beğenilerek izlenen, trajikomik olayların işlendiği bir diziydi. Atilla Atalay‘ın aynı isimli çizgi karakterinden televizyona uyarlanan ve senaryosunu yazdığı diziydi.Sıdıka, mahinur ergun ve fatmanur sevinç yönetiminde, başta hasibe eren,füsun demirel ve ali erkazan gibi başarılı oyuncuların oynadığı, zaman zaman güldüren, zaman zaman hüzünlendiren bir tv dizisiydi.
Sıdıka
dizide hiç şüphesiz en çok güldüğümüz karakter sıdıka (hasibe eren), baskı altında büyüyen entel bir ev kızıydı. hasibe eren, oynadığı tüm dizilerde olduğu gibi bu dizide de oldukça başarılıydı.
sıdıka
dizinin bir diğer karakteri olan safiye saka (füsun demirel) evin annesi rolündeydi. safiye, en az baba zekeriya saka (ali erkazan) kadar otoriter biriydi.baba zekeriya saka ise, gerçekten otoriter ve sinirlendiğinde şiddet uygulayabilen bir karakterdi. ancak dizideki şiddet dolu sahnelerin iticiliği dizinin sıcaklığıyla birleştiğinde göze batmıyor, hatta insanlara komik bile gelebiliyordu.
dizideki diğer karakter samim saka (hakan tanfer) evin abisi rolündeydi. samim, karateci bir ağabey, yeri geldiğinde külhanbeyi tavırları, yeri geldiğinde yaptığı saçmalıklar yüzünden azar işiten biriydi.samim’in hocası baturalp (feridun koç), hayatını dövüş sporlarına adamış biriydi. apartman yengesi‘yle (meltem savcı) girdiği tartışmalar ekran başındaki izleyenleri gülmekten kırıp geçiriridi.baturalp’in hocası, ileri yaşına rağmen hala dövüş sporlarıyla uğraşan şon li rolündeki selim naşit özcan dizinin bir diğer usta oyuncusuydu.dizinin bir diğer rengi olan, “ocakta yemeğim var” sözünü adeta imzası haline getirmiş komşu goncagül (tanju tuncel) ve onun sakarlıklarıyla meşhur torunu arzum (ayten soykök) yine dizide yüzümüzü güldüren olaylarla karşımıza çıkarlardı.dizideki komik karakterlerden diğer ikisi ise sıdıka’nın erkek arkadaşı kenar (ümit çırak) ve hiç bir bölümde kenar’ın yanından ayrılmayan numan (mustafa turan) her bölümde sıdıka’nın başına bela olmayı başarıyorlardı.dizide en acınılacak durumda olan kişi, dizinin çöpçü teyzesi zehra‘ydı (serra yılmaz).dizide bir de en azından 2 haftada bir memleketten kocasının elinden kaçıp gelen şetaret hala (ayla algan), ilk zamanlar anlamakta zorlandığımız sonrasında alıştığımız o dünyalar şekeri şivesiyle bizi ekrana bağlamayı başarırdı.bu diziyi reklamları da dahil olmak üzere bitene kadar izlememin nedenleri arasında, (1997 yılına göre) etkileyici jenerik müziği vardı.
geri çekil, kır dizini, dön önüne kız sıdıkaannen görür,baban duyar, dayak yersin kız sıdıka
http://www.youtube.com/watch?v=9vLBY_2Ckg4
bir de hatırlayacaksınız, dizi hep sıdıka’nın günlük yazmasıyla biterdi. bu günlük, dizinin mutfağında görev alan insanların düşündürme dakikalarıydı. tüm dizi boyunca güldüğümüz için, günlüğü dinlerken o gün ne izlediğimizi hatırlar, pay çıkarırdık kendimize…
yorumlar
Harika bir diziydi. Şimdiki dizilere göre süresi baya kısaydı diye hatırlıyorum. Komikti. Bir keresinde annesi Sıdıka’ya küçüklüğünde abisi yüzünden kanadı kırılan 23 Nisan elbisesinin aynısını yapmış Sıdıka da o elbiseyle 23 Nisan törenlerine kaçmıştı. Annesi camdan bağırıyordu “Kız kanatlı kaltak gel buraya! Şşşşttt! Oğlum şu kelebeği yakalasana.”
Safiye’nin terliği ayağından fırlatıp eliyle tuttuğu o hareketi ölsem unutamam herhalde.
Mükemmel bir diziydi ya. Şöyle birileri paket yapsa da biz de indirsek ne güzel olur
Sıdıka’nın annesinin lafları öldürüyordu beni…
nefis diziydi. tekrarlarını da izlerdim:):):)
en sevdiğim dizilerden biriydi sizin sayenizde hatırladım
ne tatlı diziydi, ne mükemmel oyunculuktu
kenar’ı bir ara şafak sezer de oynadı diye hatırlıyorum.
@Scary Movie o bölümde 23 nisan kutlamalarına değil bakkal’a gidiyodu sıdıka.Annesi ardından bağarıyodu o da iki dakika bakkal’a gidip geliyorum diyodu.Safiye’de ay kaltağa bak bizi tüm mahlleye rezil etti diyodu:DSıdıka çok farklı bi konumdaydı benim için.Diziyi daha sonra tekrar başlattıklarında tutmaması kötü oldu oysa ben çok sevinmiştim tam kadro sıdıka’ya kavuştum diye.Bi bölümde saka ailesi yeni evlerine taşınıyolardı temizlik yaparken safiye baca deliğinde bi miktar para buluyodu bi takım komikliklerden sonra parayı evin önceki oturanlarına teslim ederken bende samim’in sünnette takılan altınlarını termosifon’un içine saklamıştım diyo ve o an taşınırken almadıklarını ve altınları orda bıraktığını hatırlayarak kalkıyodu…
çok güzel diziydi ya hatırladıkça gülümserim. Hasibe Eren orada da çok iyiydi gerçekten.
ne güzel bir diziydi ya…hatırladıkça gülesim geliyor. her bölümünü tekrar tekrar izlerim. her izlediğim de de ilk defa izliyormuşum gibi gülerim…
yazı için ellerinize sağlık
Yuh ama ya. Bunun kuşak farkıyla falan hiçbir alakası yok bu arada. Düpedüz cehalet. Kuşak farkından kaynaklansa ben nasıl Ferhunde Hanımlar’ı, Perihan Abla’yı, Süper Baba’yı, Kaygısızlar’ı vs. biliyorum? 95 doğumluyum ben.
Cehalet bence fazla bir kelime bu durumu tanımlamak için. Kimse bir üst jenerasyonun kült olmuş dizi-filmlerini bilmek zorunda değil ki. Genel kültür meselesi sonuçta. Bu örneğinki zayıf çıkıvermiş.
Sorsan cumhuriyetin ilan yılını/tarihi bilmeyenler var dışarıda, kaldı ki Sıdıka. Bir ara haber bültenleri böyle tipik şeyler için halka mikrofon uzatırlardı.
Tamam işte tarih konusunda cahil olmak = 29 Ekim’i bilememek.
Sıdıka’yı ve diğer kült dizileri bilmemek de genel kültür konusunda cahil olmak benim gözümde. Her konunun cahili var sonuçta.
fazlasıyla katılmıyorum da neyse.
Zevkler ve renkler konusunda yani, kimisi hiç dizilerle ilgili değildir biz bu kişiyi cahil diye tanımlayamayız bence. Bana ne ilgilenmiyorum dizilerle diyebilir yani. Tek bununla kişinin cahil olup olmadığını bence belirleyemeyiz, genel konuşuyorum. Genel kültür dediğimiz şey sadece dizilerle ilgili değildir.