Titanic (Mini Dizi) — Tanıtım
9 yorum aytackara 21 Nisan 2012 09:15
15 Nisan 1912 günü insanlık tarihi, asla unutamayacağı türden bir olayla, bir faciayla karşılaştı. Kiminin “Tanrı bile batıramaz.”, kimininse “Daha iyisi yapılamaz.” diyerek övdüğü ünlü transatlantik Titanic, beraberinde yüzlerce kişiyi götürerek ebediyen istirahat edeceği Atlantik Okyanusu’nun dibini boyladı. Iceberg olarak adlandırılan buzdağına çarparak batan geminin ardından, bu zamana kadar binlerce yazı yazıldı; yüzlerde teori ortaya atıldı ve birçok eser karşımıza çıktı. Bunların en bilineni olan 1997 yapımı James Cameron imzalı Titanic filmi, 2010 yılına kadar “sinemanın en çok gişe hasılatı yapan filmi” olmanın yanında 11 adet Oscar, 81 adet de başka törenlerden ödül kazandı.
İşte, insanoğlunu derinden etkileyen böylesi bir felaket yaşanalı tam 100 yıl geçti. 97 yapımı Titanic, 3 boyutlu olarak yeniden vizyonda kendine yer bulurken başarılı İngiliz kanallarından biri olan ITV1‘de boş durmadı ve ünlü geminin batışını yakın zamanda yayınladığı mini bir diziyle yad etti. Dizinin Amerika’daki yayın haklarını da ABC alarak yayınladı. Peki, nasıl bir şey bu mini yapım? Bu sorunun cevabı yazının devamında.
Titanic, şu zamana kadar aynı kanalda 2 sezonu yayınlanmış ve büyük ilgi görmüş Downton Abbey‘in yazarlığını yapan Julian Fellowes‘ın elinden çıkma bir yapım. Dizinin kanalı ITV1, toplamda 4 bölüm süren diziyi 25 Mart 2012 günü izleyiciyle buluşturdu ve dizi, finalini 15 Nisan 2012 -geminin battığı gün- yaparak yayın hayatını tamamladı.
2012 yapımı Titanic’i izleyenin izlemeden önce – sonra benim gibi ilk bölümün ortasında “Nasıl ya?” tepkisi vermemesi için- bilmesi gereken bir şey varsa o da 4 bölüm boyunca belli karakterler üzerinden akan bir konudan ziyade, her bölümün gemideki yolculardan bazıları üzerine kurulu olduğu. Bu nedenle ben de tanıtımın bundan sonraki kısmı için bölümleri ayrı irdeleyerek devam etmeyi uygun gördüm.
1. Bölüm
Mini dizi, ilk bölümüyle dizi boyunca hikayelerine tanık olacağımız kişileri bizlere tanıtsa da ağırlıklı olarak Manton Kontu ve ailesinin başından geçenler üzerine kurulu.Manton Kontu’nun kızı Georgiana, İngiltere’yi 1912 zamanı etkisi altına alan “kadınlara oy hakkı” amaçlı görüşlere şiddetle destek çıkanlardan biridir. Dizide onunla ilk karşılaşmamız da bu düşüncesi nedeniyle düştüğü nezarethanedeyken oluyor. Babasının gücünü kullanmasıyla kendini yeniden dışarıda bulan Georgiana, kısa süre sonra annesi, babası ve ailesi için çalışanlarla birlikte hayatını kökten değiştirecek gemiye, 1. sınıf yolcularından biri olduğu Titanic’e biner.
Gemi yolculuğu, ailenin her üyesi için değişik şeyler getirir. Manton Kontu, kendisi için çalışan John Batley ve eşi dahil olmak üzere 1. sınıfın diğer yolcularıyla iyi vakit geçirmeye çalışırken, Georgiana da kendisi için “özel” olacak biriyle tanışır. Kontes Manton ise kendisinden altta gördüğü yolcularla, özellikle Batley’in eşi ile ilgili yolculuk boyu hoşnutsuzluk içinde olur.Titanic’te zaman akar geçer ve felaket anı gelir. İşte, o andan itibaren gemideki herkes kendisinin ve sevdiklerinin canı için mücadeleye başlar. Kendilerini faciadan kurtarmak için yol arayışına giren kont ve ailesi, işlerin en karıştığı anda bir de geçmişleriyle yüzleşince Titanic faciası, aile için o andan itibaren çok daha farklı anlamlar taşımaya başlar. Özellikle de Kontes Manton için…
2. Bölüm
Dizinin 2. bölümü, çocuklar dahil 6 kişiden oluşan Maloney ailesi ve ilk bölümde hikayelerine giriş yaptığımız Batley ailesi üzerine kurulu.Titanic, Atlantik’in dibini boylayacağı yolculuğa çıkmadan önceki yapım sürecini 1909-12 yılları arasında İngiltere’deki Belfast şehrinde geçirdi. Yani 1912 zamanı İngiltere’sinde katolik-protestan çekişmelerinin yaşandığı yerlerden birinde, belki de en ateşlisinin olduğu yerde… İşte, Jim Maloney ve ailesi de böylesi bir yerde yaşayan katolik bir çift olarak karşımıza çıkıyor.
Katolik olduğu için protestanların hakim olduğu bölgede iş bulma zorluğu yaşayan Maloney, mühendis olmasına rağmen Titanic’in elektrik tesisatıyla ilgilenen biridir. İçinde bulunduğu karmaşadan ailesini kurtarmak isterken gemiyi denemelere yetiştirmesi koşuluyla ailesiyle birlikte “yeni dünya” olarak görülen Amerika’ya gidiş için bedava bilet teklifiyle karşılaşır. Maloney işi yetiştirir ve ailesiyle yeni bir başlangıç yapmak için başlarına gelecekten bihaber gemiye biner; macera onlar için de başlar. Hem de peşlerinde özellikle Maloney’in eşi Mary’nin etrafında dolanan gizemli bir adamla birlikte…
İlk bölümde, Kont’un çalışanı olarak gördüğümüz Batley ve eşi Muriel’in hikayesiyse devam etmektedir. 2. sınıf insan muamelesi gördüğü Kontes’in davranışlarına kocası için katlanmaya çalışan Muriel ile patronuyla sorunsuz bir yolculuk isteyen John, mümkün olduğunca eğlenceli vakit geçirmeye çalışmaktadırlar.Facia anı geldiğindeyse, işler onlar için de karışır. İkili, bir yandan hayatları için mücadele verirken, bir yandan da gemide olanların ardından birlikte geçirdikleri yılları sorgulamaya başlarlar. Ama ortaya konu olan tek şey birlikte geçirdikleri yıllar olmaz; Muriel’in içinde daha fazla tutamadığı şey, karmaşayı başka bir boyuta taşır.
Ufak not: Bu bölüm, ilk bölümde değinilen Titanic’in batış nedenlerine daha detaylı olarak bakıldığı bölüm olma özelliğini de taşıyor.
3. Bölüm
Dizinin 3. bölümü, kendini Peter Lubov olarak tanıtan, geçmişi karışık bir yolcu ve hikayelerine bir önceki bölüm giriş yaptığımız Paolo Sandrini ile Annie Desmond adlı iki gemi çalışanı üzerine kurulu.Yolculuk sayesinde hayatına yeni bir sayfa açmak isteyenlerden olan Lubov, aslında ilk bölümden itibaren yolculuk sırasında nasıl bir öneme sahip olacağını bildiğimiz bir karakter. Bunun dışında bu bölümde, geçmişte nasıl biri olduğuna da tanık olduğumuz Peter’ın diğerleri gibi yolculuktan öğreneceği şeyse geçmişin bir insanın peşini asla bırakmadığı.
Paolo Sandrini, sahip olduğu hayalleri gerçekleştirmek için Amerika’ya giden ve abisinin katkısıyla Titanic’e çalışan olarak katılmış bir İtalyandır. Gemiye bindiklerinde abisi Mario kazan dairesinde görevliyken, Paolo da 1. sınıflara garson olarak hizmet vermeye başlar. Hayallerine giden yolda eğlenceli bir seyahat geçirmek isteyen Sandrini, gemideyken bunu daha da anlamlı, özel ve eğlenceli kılacak birisiyle tanışır: 2. sınıflara hizmetçilik yapmakla görevli Annie Desmond. İkili, görevlerinden arta kalan zamanlarda gittikçe yakınlaşırlar, ama gemi kazası her şeyi kesintiye uğratır.O andan itibaren, Paolo ve Annie de diğerleri gibi görev bilincinden kopmadan kendilerini de kurtarma çabası içine girerler; ellerinden geleni yaparlar. Ama işlerin çözümlenmiş gibi göründüğü anda, her şey biraz daha karışır. Bir de tüm bunlar yetmezmiş gibi Paolo, göz ardı edemeyeceği bir şeyin daha farkına varır: Mario!
4. Bölüm
Titanic’te günler geçip gider ve felaket anı çıkagelir. Buzdağına çarpan gemi, birkaç yerinden su almakta ve ömrü dakikalarla sayılı durumdadır. Ama ömrü sayılı olan tek şey elbette ki sadece Titanic olmaz. Mini dizinin final bölümünde, üç bölüm boyunca gemiye binmeden önceki yaşamlarını, gemideki günlerini gördüğümüz karakterlerin şimdi de batış zamanındaki hikayelerine tanık oluyoruz.Kim bu felaketten sağ kurtulmayı başaracak? Peki, kim Atlantik sularının yeni misafiri, ünlü translatlantik Titanic’in kurbanı olacak? İşte, bu ve bölümler boyu bizlere sunulup da cevapsız kalan sorular bu bölümle birlikte cevabını buluyor.
Titanic her bölümü farklı kişiler üzerine kurulu olması ve geniş bir hikaye örgüsü nedeniyle, aslında birkaç oyuncudan ya da başrolden daha fazlasına sahip bir yapım. Hatta dizinin Wikipedia sayfasında yer alan bilgiye göre 89 adet ana karaktere ve fazlasına sahip. Bunlardan bölümler içinde ana hikayede yer alanlardan bahsedersek:Dizide Manton Kontu Hugh’ı Law and Order‘dan da bilinen Linus Roache, Kontes Manton’ı Harry Potterfilmlerinin Lily Potter‘ı Geraldine Somerville ve kontun kızı Lady Georgiana Grex’i de The Tudors‘ta Mary Boleyn olarak yer almış Perdita Weeks canlandırıyor.
Ayrıca, Georgina’nın gemide tanıştığı “özel” arkadaşı Harry Widener’ı ise Noah Reid oynuyor.Dizide, kontun çalışanı olarak gördüğümüz John Batley’i usta oyuncu Toby Jones, onun eşi Muriel’iDownton Abbey‘deki Vera Bates rolüyle de bilinen Maria Doyle Kennedy canlandırıyor. 2. bölümün ana karakterlerinden Jim Maloney karakterini Peter McDonald canlandırırken, Mary Maloney’e de birçok İngiliz dizisinde yer almış olan Ruth Bradley hayat vermiş.
Özellikle 3. bölümde kendisine geniş yer bulan Peter Lubow kod adlı Peter Piaktow’uDragoș Bucur, Sandrini kardeşlerden Mario’yu Antonio Magro, Paolo’yu Glen Blackhall, Annie Desmond’u ise Emmerdale Farm‘dan bilinen Jenna-Louise Colemancanlandırıyor.Bu isimlerin dışında kadroya buradan bakabilirsiniz.
Ufak not: Titanic sahip olduğu birçok karakterin içinde kurgu karakterlere sahip olsa da gemide gerçekten yolcu olarak bulunmuş kişileri de ete kemiğe büründürmüş durumda. (John Jacob Astor IV,Harry Widener, Benjamin Guggenheim ya da Molly Brown…) Ayrıca, yine tanınmış kimi insanların karakter olarak diziye eklenmesi de yaratıcıların kullandığı yöntemlerden biri. (Peter Piatkow gibi)
Titanic, sahip olduğu genel kurgusuyla, bölümleri birbirine bağlayışıyla ve finaliyle ismine yaraşır olduğunu düşündüğüm bir dizi. Ayrıca, oyunculukları da küçükten büyüğe ya da yan rolden başrole yerinde yapılmış seçimlerden oluşmuş. Mini diziyi eğer 97 yapımı filmden ayrı ve kendi içinde -ki öyle olması gerektiğini düşünenlerdenim- değerlendirirsek, başarılı olduğu söylenebilir.Bunun dışında, dizinin yapısı gereği şans verenlerin tam bir fikir sahibi olma açısından ilk 2 bölüme şans vermelerini de tavsiye ederim. Eğer siz de Titanic efsanesine sempati besliyorsanız mini dizi, izlenmesi için tavsiye edilesi bir yapım. Son olarak, diziyle ilgili fikir sahibi olmak istiyorsanız buraya da bakabilirsiniz. İyi seyirler…
“Tam sayı bilinmese de buz dağına çarptığında Titanic’te 2200 yolcu mevcuttu. 1-2 saat içinde 1500′ü öldü. Kurtulanlardan bazıları efsane olurken, bazıları lanetlendi… Kaza, denizcilik yasalarını değiştirdi. 100 yıl sonra Titanic unutulmadı!” — Kapanıştan–
yorumlar
Eline sağlık aytackara.Şu Titanic’in hikayesi o kadar ilgimi çekmiyor ki bu diziye hiç bulaşmadım. Yine de öyle güzel tanıtmışsın ki izlememekle hata mı ediyorum diye düşünmeye başladım. (Gerçi, bu tip bir durumu en son Great Expectations için yaşamış ve fakat sonradan izleyip hayal kırıklığına uğramıştım.)
@dkamoy Bu dizi tam bir “zevkler-renkler” olayına tabi. Hikayeyi sevmiyorsan yine hiç ilgini çekmeyebilir-beğenmezsin ama belki de bölümler arası geçmişlerine-kurguya falan bayılırsın. Hiç belli olmaz. İlk başta ben de “farklı bölümler-farklı kişiler” olayı yüzünden hayal kırıklığına uğramıştım, sonra 2.’de ısındım. Tavsiye ederim ama GE ile aynı şey başına gelebilir, uyarayım
CNN Türk’te denk geldim ben. Acaba aynı şey miydi?
@enciyo Hayır değil Senin denk geldiğin 100. yıl için yapılmış belgesellerden birisi. CNN onu yayınlamış. Bildiğim kadarıyla bizim ülkede yayın haklarını alan biri yok şu an.
Bu arada Titanic ve 100. yıl kapsamında 1 dizi daha yolda: Titanic: Blood and Steel. Bu seferki 12 bölüm ve diğer yapımların aksine geminin yapılışı üzerine olacakmış. Derek Jacobi, Chris Noth, Çığlık’ın başrolü Neve Campbell ve Gossip Girl’den bilinen Kevin Zegers (Damian) da kadrodaki isimlerden. Diğer ülkeleri bilmiyorum da Amerika’da Sonbahar’da yayınlanacakmış.
Titanic her ne kadar yaşanmış bir olay olsa da konu itibariyle üzerinde çok fazla oynama yapılamayacak bir konuya sahip. Ama bir gün batmayan Titanic filmi / dizisi yaptıklarında söz izleyeceğim
ben bu diziyi çok beğenmiştim izlediğimde. özellikle ilk bölüm her şey bitince noluyoruz ya demiştim. farklı insanların bakış açısıyla aynı olayı tekrar tekrar izliyoruz her bölüm. zaten batıyo işte bir de 4 kere mi izlicez demeyin. izlerken o kadar akıcı kurgulanmış ki, ne ara battı yine bu gemi demekten kendinizi alamıyorsunuz. şimdi yeni gelecek dizi hakkında da tam heyecanlanıyordum ki meğer yapımı hakkındaymış. beklentilerimi biraz düşürerek de olsa izlemekten yanayım. umarım güzel olur.
Benim izlemek istememin bir nedeni, sanırım en büyüğü bu aslında. Hep batışını izleyip duruyoruz, yapımı farklı olabilir belki diye… Yine de mükemmeli beklemediğimi ama iyi bir şeyler beklediğimi itiraf edeyim.
gerçi haklısın hep batışı izliyoruz. zaten daha önce de kingdom demiş eğer bu sefer batmazsa işte o zaman izlerim diye. bu dizi ona gelsin. tabii dediğin gibi ön yargılı olmamakta fayda var. 12 bölüm boyunca bu gemi yapılmayacağına göre illa ki ilginç şeyler içerecek. ben de bu kadar laf ediyorum ama oturup izliyecem bal gibi.
via @aserat
Depremdi, Titanik’ti derken 90’ların sonuna dönmüş gibiyiz.
“25. yıl dönümü vesilesiyle bir kez daha sinemalarda seyirciyle buluşan Titanik, hafta sonunda 22 bin 400 seyirci tarafından izlendi ve Box Office Türkiye hafta sonu listesine beşinci sıradan giriş yaptı. Fakat Titanik’in durumunu özel kılan ise toplam seyirci sayısını 2 milyon 965 bin 523’e çıkartıp Hızlı ve Öfkeli 7’yi geçerek yeniden tüm zamanların en çok izlenen yabancı filmi olması oldu.” (Box Office Türkiye)
++ https://twitter.com/DiscussingFilm/status/1624831736839344130