Alternatif dizi arayanlara bugün için önerimiz Fransa’dan geliyor: Le Chalet
Le Chalet, Türkçe manasıyla ‘Dağ Evi’ anlamına geliyor. 26 Mart 2018 – 9 Nisan 2018 tarihleri arasında Fransa’nın France 2 kanalında yayınlanan dizi, bir gizem-gerilim hikayesi sunuyor. Mini dizi olarak sunulan Le Chalet‘nin bölüm sayısı 6. Dizinin bölüm süreleri 47-62 dakika arasında değişiyor. Le Chalet‘nin dünya geneli yayın haklarını ise Netflix almış durumda.
Dizinin senaristliğini Camille Bordes-Resnais ve Alexis Lecaye üstlenmiş. Resnais, dizinin yönetmen koltuğunda oturan isim konumunda ayrıca. Lecaye ise dizinin yapımcılığını üstlenmiş ek olarak.
Hikayemiz Fransa’da, Alp Dağları’nın eteklerinde kurulmuş küçük bir köyde geçiyor. Köy, en yakın kente 3 saat mesafede bulunuyor. Köye ulaşmak için sadece tek bir yol mevcut. Yaz aylarında dağ, orman ve göl manzaraları ile süslenmiş, sessiz ve sakin bir ortamda temiz ve serinleten bir havayla iç içe alternatif bir tatil geçirmek isteyenlere uğrak mekanı olabilecek bir yer olan bu köy için durum düşünüldüğü kadar toz pembe değildir. Zaman içerisinde büyük göç vermiştir ve azala azala bir avuç insan kalmıştır bu köyde.
Hikaye, 3 farklı zaman diliminde geçiyor. Açılışı bir karakterin psikiyatr ile olan sorgusuyla yapıyoruz. 2017 yılında yaşanan olayların sonrasında geçiyor bu sorgu sahneleri ve dizi süresince de ara ara karşımıza çıkmaya devam ediyor.
1997 yılında bir anne, bir baba, 13 yaşında bir erkek çocuğu ve 5-6 yaşlarında bir kız çocuğundan oluşan 4 kişilik bir aile köye gelip diziye adını veren ve yukarıdaki fotoğrafta gördüğümüz dağ evine yerleşiyor. Baba, kendi hayatıyla ilgili tek bir kitap yazmış bir yazar. İkinci kitabı için çok uzun süredir ilham bulamamış olmanın sıkıntısı içerisinde. Eşinin de önerisiyle kafayı toplamak ve kitap yazmak için uygun bir ortam olan bu köye taşınıyorlar. Eşi, köyün yerlilerinden. Çok uzun süredir gelip gitmemiş ama köye. Buranın hem evliliklerine hem de eşinin yazar tıkanıklığına iyi geleceğine inanıyor.
2017 yılında ise köyde doğup büyümüş bir grup genç, eşleri, sevgilileri ve yakın arkadaşları ile birlikte düğün yapmak için köye, dağ evine geliyorlar. Ama ilk andan itibaren gizemli vakalar peşlerini bırakmıyor. Kazaların ardı arkası kesilmiyor ve insanlar teker teker ölmeye başlıyor.
İzlerken keyif veren en büyük şeylerin başında karakter çözülmeleri geldiği için karakter tanıtımları yapmak istemedim bu diziyle ilgili. Oyuncu kadrosunu merak edenler buraya bakabilir.
Le Chalet, son derece sürükleyici bir yapım olmuş. Herkesin birer bitrer öldüğü slasher tarzı yapımların çoğunda sebep kısmının altı pek doldurulmaz. Ama burada bu hikaye oldukça başarılı bir şekilde işlenmiş bana göre. Duygusal bağ kurdurmuş, empati yaptırabilmiş ve ‘Kim ne kadar haklı? Kim ne kadar suçlu?’ sorularını sordurabilmiş. Bu artısı da diziyi senenin başarılı işlerinden biri kılmış bana göre. Oyuncu seçimlerinden de memnun kaldım genel olarak. Alternatif ülkelerin dizilerine ilgi duyanlar ve slasher tarzı hikayeleri seven bünyeler için mutlaka bir şans verilmesi gereken bir dizi Le Chalet.
İzleyecek olanlara iyi seyirler.
yorumlar
Harper’s Island havası var gibi. Güzel duruyor.
Ben bunu uygulamada görüp listeye ekledim ama başlama fırsatım olmadı. Bu tarzdaki işleri seviyorum, umarım güzeldir.
@Dh den den
Benim de bir süredir gözüm üstünde ama şimdilik vakit olmadı.
Şimdi bitirip geldim diziyi. Fazlasıyla beğendim. Bu türe giren yapımların ucuza kaçmayanını görmemiştim sanırım. Le Chalet bu yönden ilk oldu benim için. Oyunculuklar ve sürükleyicilik dozu gayet iyiydi. Zaman zaman gözümü devirdiğim sahneler oldu ama o kadar kusur her dizide olur. Yeni dizi arayanlara tavsiye ederim. 6 bölümcük bir şey zaten. Harper’s Island’dan falan çok daha iyiydi bana kalırsa. Fransız erkeklerinden hiç bahsetmeyeceğim bile
Tanıtım için teşekkürler @pirate.
@hsparks Teşekkürler. Beğenmene sevindim.
Tanıtımda dediğim şeyi tekrar yazayım: ‘Herkesin birer birer öldüğü slasher tarzı yapımların çoğunda sebep kısmının altı pek doldurulmaz. Ama burada bu hikaye oldukça başarılı bir şekilde işlenmiş bana göre. Duygusal bağ kurdurmuş, empati yaptırabilmiş ve ‘Kim ne kadar haklı? Kim ne kadar suçlu?’ sorularını sordurabilmiş.’
Haliyle Harper’s Island ile kıyaslandığında çok daha iyiydi bana göre de. O diziyi ölçü alanlar gönül rahatlığı ile oturabilirler başına.
anca karakterleri tanıyıp, aralarındaki nesiller süren göz devirmelik ilişki ağını anlayabildik iki bölümde.
bu kısmı geçersek 2. bölümün sonuna doğru olayların çok geçmeden başlayacağı sinyallerini verdiler. son 4 bölüm muhtemelen bayaa keyifli olacak benim için. hatta harpers island türünü seven biri olarak bayılacağım muhtemelen.
izlemenizi öneririm. bence türü seveni tatmin edecektir. tanıtım için eline sağlık pirate. karakterleri tanıtmasan bile görsel ve isim olarak koymuş olmanı tercih ederdim. bu dizi için önemliydi eksikliğini hissettim. sürekli imdb açmak yerine burayı açmayı tercih ederdim.
Ben de diziyi 3 günde ikişer bölüm izleyerek bitirdim ve başından gayet memnun kalktım. Özellikle müziklerini çok beğendim (piyano ile çaldıkları kısımlar).
Dizide cinayetlerin sebebi cidden iyi açıklanmış. Birkaç zamanda geçen dizi-film ve kitapları da çok beğendiğimden iyi geldi bana. Bazı oyunculukların kötülüğü ve zaman zaman göz devirdiğim sahneler olsa da dizinin drama yönü kuvvetliydi gerçekten. İlk 2 bölüm kim kimin nesi diye akılda tutmak için epey zorlansam da 3.bölümden sonra daha çok keyif almaya başladım. Yalnız 4.bölümde finali tamamıyla tahmin etmesem iyiydi, ona rağmen sıkılmadım hiç.
Şimdi ispiyonlu kısımlar:
Sonuç olarak güzel bir diziydi, tavsiye ederim. Büyük beklentiyle izlenmezse gayet keyif alınabilir. Sürprizler biraz daha az tahmin edilebilir olsa ve iyi saklansa mükemmel olabilirdi ama bu haliyle de gayet yeterli.
Haftalık bir tempoyla bitirdim. İyi ki izlemişim, slasher türünü sevenlere tavsiyedir. Hikayesini ayrı, müziklerini ayrı sevdim. Dördüncü bölümle birlikte üstünde düzgünce düşününce altıncı bölüme kalmadan genel olarak içinden çıkılabiliyor. Ama sonundan dolayı yine de gayet tatmin ediyor.
Farklı dönemler ve karakterler nedeniyle biraz afallatsa bile o da iki bölüme falan halloluyor. Netflix’e sevgiler.