A Series of Unfortunate Events – Tanıtım
34 yorum aytackara 07 Mart 2017 08:58
Dizi işine kendisini fena kaptırmış giden Netflix, yeni yıla gireli çok olmamışken izleyicilerin karşısına bir dizi daha getirdi: A Series of Unfortunate Events.
Bilenler zaten vardır, dizi aslında kitap uyarlaması bir yapım. Ülkemizde Talihsiz Serüvenler Dizisi ismiyle raflarda yerini alan seri 13 kitaptan oluşuyor. 1999-2006 arasında Lemony Snicket takma ismiyle Daniel Handler tarafından yazıldı. Lemony Snicket aynı zamanda serinin bir karakteri olarak da okuyanların/izleyenlerin karşısına çıkıyor.
Bunun dışında serinin ilk üç kitabından uyarlama, 2004 yapımı, aynı isimli ve kadrosunda Jim Carrey, Meryl Streep ile Jude Law‘ın da yer aldığı bir film bulunuyor.
13 Ocak’ta ‘sekiz’ bölümlük ilk sezonuyla ekrana gelen A Series of Unfortunate Events ‘kara mizah’ türünde bir yapım. Dizinin ikişer bölümü bir kitaba dayanmakta; yani ilk sezonda dört kitabın uyarlamasını izliyoruz. Şimdiden aldığı 10 bölümlük ikinci sezon onayında da haliyle beş kitabı daha uyarlayacaklar. Planlanan sekiz bölümlük üçüncü sezon ise geri kalan dört kitabın uyarlaması üzerine olacak.
Konu
Gizemli bir yangın Baudelaire ailesinin evini kül ettiğinde üç kardeş aynı zamanda ailesini de kaybeder. Bunun üzerine ilk bölümle birlikte kardeşler barınabilmeleri için Kont Olaf’ın yanına yerleştiriliyorlar. Kont Olaf, çok zengin bir servete konan kardeşlerin servetini ele geçirmek için kararlı bir şekilde harakete geçerken, kardeşler de ailelerinin gizli geçmişleri öğrenmek üzere araştırma yapmak durumunda kalıyorlar.
Ana Karakterler:
- Kont Olaf (Neil Patrick Harris), tanınırlığı olmayan bir aktör. Harabe bir şatoda yaşıyor ve gözü çocukların servetinde. Ancak Violet reşit olana kadar mirasa kimse dokunamayacağı için türlü hinlikler yapıyor. Kötü emellerinde kendine yardım eden bir ekibi var.
- Violet Baudelaire (Malina Weissman), kardeşlerin en büyüğü. O reşit olana kadar koruyucu bir ailede idare etmek zorundalar. Mekanik konusunda icat yapma becerisi var.
- Klaus Baudelaire (Louis Hynes), ortanca çocuk. Kitaplara ilgisi fazla ve çok okuduğundan dolayı çok şey biliyor.
- Sunny Baudelaire (Presley Smith), kardeşlerin en küçüğü ve oldukça güçlü dişlerini nesneleri kemirmek için kullanıyor. Sadece Klaus ve Violet’in anladığı dışarıdan anlamsız görünen cümleleri var. Bölümler sırasında bu cümleler için altyazı kullanılıyor.
- Arthur Poe (K. Todd Freeman), Baudelaire ailesinin bankadaki müşteri temsilcisi. Çocukların uygun bir koruyucu aileye yerleştirilmesinden sorumlu. Sürekli öksürüyor, terfi peşinde ve biraz saf birisi. Ara ara gördüğümüz gazetecilik yapan bir eşi var.
- Lemony Snicket (Patrick Warburton), dizinin anlatıcısı. Bölümlerde kardeşlerin yaşadığı kötü olaylar üzerine yaptığı yorumlarla dizide yer alıyor.
Dizide ana karakter statüsünde olmasalar da nispeten daha önemli karakterlerle Will Arnett, Cobie Smulders ve Sara Canning de dizide yer alıyorlar. Ayrıca Joan Cusack, Alfre Woodard ve roman serisinin yazarı Daniel Handler gibi pek çok isim de sezona konuk oluyor.
Not: A Series of Unfortunate Events‘in ilk sezonunda jeneriği iki bölüm geçtikçe, yani her yeni kitabın uyarlamasında değişikliğe uğruyor. Şu videoda dört jenerik de bir araya toplanmış.
Ben diziyi bir süredir pek çok Netflix dizisine yaptığım gibi haftalık dizi muamelesiyle bitirdim. Arda arda izleme gereği hissettiğimi iddia edemeyeceğim ama başına geçtiğinde de izletiyor. Nasıl başladıysa öyle bitti diyebilirim, dizinin dünyasını baştan seven veya başlamadan bilen için sorun olmaz. Baştan sarmayan ise fazla zorlamasa daha iyi olabilir… 2004 yapımı filmi çok uzun zaman önce izlediğim için bir karşılaştırma yapmasam daha iyi.
Neil Patrick Harris sevenler de muhtemelen memnun kalırlar; çünkü tipten tipe giren, kötü ve eğlenceli bir karakteri canlandırıyor. Çocuklardan da tatlı halleriyle Sunny’yi daha çok sevdim ama konukları dahil genel olarak iyi bir kadro toparlamışlar. Dizide Lemony Snicket’in yorumları ve jeneriği sayesinde eğlenceli bir şekilde ‘karamsar’ bir hava yaratılıyor. Yani örneğin Baudelaire kardeşlerin yaşadıkları nedeniyle izleyicilere ara ara program değiştirmeleri veya bölüme devam etmemeleri öğütleniyor.
Bu da esasında yeni bir durum değil, çünkü kitap serisindeki kitapların arka kapakları da bu şekilde yazılmış zaten. Bölümleri izlediğiniz takdirde değişen jenerikleri atlamamanızı tavsiye ederim bu arada. Sezonun kapanışı da iyi yaptıklarını düşünüyorum.
A Series of Unfortunate Events genel olarak böyle bir dizi efendim. Denenmesi için tavsiye edebilirim açıkçası, zaten sezonu da kısa. İyi seyirler…
Fragman
yorumlar
ellerine saglık yazi icin. dizi cok bos olsa da guzelce seyrediliyor ve bitiyor.. pushing daisies gibi olsa da tabi ki daha cocuk masali oldugundan sanki 13 yas alti icin gibi hissi veriyor arada… gozum hic jim carreyi aramadı Neil gayet iyi kotarmis isi.. bence izleyin bos vaktiniz varsa… vaktiniz yok ise olana kadar bekletin derim…
Üst üste kötü yorumlar görsem de izlemek istediğim bir dizi, bi ara izleyeceğim inşallah. Çok fazla bir beklentim olmadığından severim diye düşünüyorum, filmi de izlemedim zaten.
Eline sağlık.
Nathan Fillion (Castle), Tony Hale (Veep), Sara Rue (Impastor), Lucy Punch (Ben & Kate) ve Roger Bart (Desperate Housewives) ikinci sezona katılmışlar.
Ben oldukça sevdim ilk sezonunu. Başına herhangi bir beklentiyle otursaydım kesinlikle hayal kırıklığına uğrayacaktım bundan eminim. Beklentisiz oturulduğunda zaman geçirmelik güzel bir dizi yapmışlar.
– Poe dışındaki tüm karakterleri sevdim diyebilirim. Poe’nun çocuklara
çok baydı beni. Sırf o sahneler olmasa çok daha akıcı olurdu bence.
– Patrick Warburton’ı çok severim. Onun çıktığı her sahne cidden güzeldi. Karizmatik bir sese sahip olduğundan bence daha iyi bir anlatıcı düşünülemezdi.
– Sunny sen nasıl sevimli bir şeysin öyle yahu. Her hareketi ayrı bir sevimli veletin. Bu nasıl tatlılıktır böyle
– 7. bölümde harika bir
Gelecek sezonlarda görüşürüz.
Not: Eline sağlık @aytackara
2. sezon – İlk Bakış
2. Sezon Tanıtım Fragmanı
İlk sezonu bitirdim. Daha eğlenceli ve sevebileceğim bir iş bekliyordum ama pek öyle olmadı. Fena değildi ama çok bayılmadım diziye. 7. bölümdeki
Poe, tam bir trol ya
Şimdi dizi ilk sezonda kaç kitabı bitirdi ? 2 ve 3 olacağına göre daha gidecek. Bir de filmini izlesem çok ispiyon yer miyim ? ve filmi ilk 3 kitabı kapsıyorsa planladıkları seriyi neden sürdürmediler, yoksa tek bir film olarak mı planlamışlardı ?
8 / 2 = 4 kitap ilk sezon.
10/ 2 = 5 kitap ikinci sezon.
8 / 2 = 4 kitap üçüncü sezon.
Total 13 kitap zaten. Wiki’de de yazmıyor neden gelmediği. Gelecekmiş gibi konuşmuşlar epey bir süre ama bir türlü harekete geçen olmamış, sonra da başroller büyüdüğü için hepten kaldılar herhalde.
Gişe mi dedim ama bütçenin 70 milyon dolar fazlasını toplamış, herhalde batmamıştır.
Hmm filmden ispiyon yemem o zaman, izleyim bi ara onu da. Bakalım diziye göre nasılmış?
2. Sezon Resmi Tanıtım
2. sezonda Robbie Amell de varmış.
öff yırtık dondan çıkar gibi her yerden çıkıyo
2. Sezon Fragmanı
POSTER
Allison Williams Joins Final Season of ‘A Series of Unfortunate Events’
2×01’i dün gece izledim. En çok jeneriğini özlemişim, karakterleri ve geri kalanı bildiğimiz gibiydi. Eğlendiriyorlar.
2×05 üzerine:
Dizinin absürt komedi olduğunun farkındayım ama bu bankacının gerizekalılığı bazen sınırlarımı zorluyor. Allah affetsin bu adamı. Bölümün sonlarınıysa sevdim.
Not: Santa Clarita Diet, ASOUE ve Modern Family derken bu sezon bende epey Nathan Fillion yaptı. Gerçi hepsinde azar azar yer aldı ama sanki adam sürekli etrafımda gibi hissediyorum.
Üç aydan birazcık fazla bir sürede bitirmiş oldum bu sezonu. İlk yarısı pek ilgimi çekmediği için zoraki izliyordum açıkçası, okul bölümleri dağıtınca sonrasında çabuk toparlayamadım. Ama ikinci yarısı daha iyi ve izleneseydi en azından.
Gelecek sezon için açık bıraktıkları noktalar fena olmamış. Zaten sekiz bölümlük final sezonuyla dönecek, muhtemelen onunla da görüşürüz. Yalnız absürt komedi yapayım derken zekası geri muamelesini daha az yaparlarsa daha çok sevineceğim.
* “Aile üyelerinden birisi yangından sağ kurtulmuş olabilir,” merakını sevdim. Violet veya Klaus’a nasılsa bir şey olmamıştır.
Bayadır izlemeyi erteliyordum, 3. sezonun 1 Ocak’ta geleceğini öğrenince 2 sezon birikmesin diye araya sıkıştırayım dedim. Sezonun ikinci yarısı daha iyiydi ilk yarısını pek sevemedim. Genel olarak ilk sezonu daha çok sevmiştim ben. Nasılsa 3 te bitecek diye sezonu da bitirdim.
Bir de gördükleri resimde
Bölüm sürelerinin kısa olması iyi olmuş. Umarım 3. sezonda böyle olur. 8 bölüm diye biliyordum ama bir iki yerde 7 bölüm diye gördüm.
Season 3 – Official Trailer
S3 Poster
3. sezonuna nihayet giriş yaptım. İkinci sezon ortalamada biraz sıkıcıydı ama bu sezonu iyi açmışlar sanki. İlk bölüm hem eğlenceliydi hem de şaşırtmacası yeterliydi.
Aslında bekletecektim ama 7 bölüm ve bölüm sürelerinin kısa olmasından dolayı bir çırpıda izleyeyim dedim. Geçen sezona göre daha hareketli ve güzel bir sezondu, arada sıkıldığım ya da sinir olduğum yerler olsa da. Finalini de beğendim aslında, güzel bitirip gittiler. Hatta 6. bölümde bile bitebilirdi. Bir tek şurası kafama takıldı:
Olaf ın sonu güzel oldu da keşke Kit ölmeseydi.
Anne babayı da sonunda gördüğümüze sevindim.
Çok aşırı sevdiğim bir dizi olmasa da farklı bir kafası vardı dizinin, güzel bir maceraydı diyebilirim yine de. Tadında bitti.
Bu sezonun şimdiye kadarki en iyi bölümüydü, dizinin de en iyilerinden biriydi. Yazar seriyi toparlama işine girdikten sonra epey cevap verir ve tempolu anlatır olmuş herhalde. Bu da haliyle diziye yansımış.
Max Greenfield’in konukluğunu ve gördüğümüz diğer bazı tanıdık yüzlerin varlığı iyi oldu.
* Bir de Dewey ölmeyeydi iyidi ama o da belli sayılır.
Neredeyse finalmiş gibi bölüm çekmişler. Bu bölümde de Morena Baccarin konukluğun ilk bölümü vardı ve haberim olmadığından bir an şaşırdım. Karakterini de sevdim.
* Ne şekerlikmiş arkideş… Ayrıca hakimlerin de Evil çıkması sinir bozucuydu.
* Olaf’ın Esme’ye “Herkesi zehirleyecek fırsatın varken karabiber mi verdin?” dediği yerde güldüm. Vallahi haklı
Kaldı bir bölüm.
Bitti bir dizi daha. Güzel bir serüven oldu. İkinci sezonda çok dağılmıştım ama üçüncü sezonla güzelce toparlayıp veda ettiler. İlk sezonun üstüne çıktılar bile diyebilirim herhalde.
@necdetcem7
Babası sonradan resme girdi, ada hikayesi de ondan da daha sonrasındaydı diye düşündüm hatta. Gerçi çok da dert değil bir karışıklık varsa bile, bir sürü şey oldu nasılsa.
@aytackara: Dediğin mantıklı geldi, öyle olabilir.
Düşük beklenti ile başına oturarak ilk sezonunu izledim bunun. Ama yarabbim ne kadar çocuk dizisiymiş yahu! Yuh dedim. Başlarda “tamam susam sokağı da severim ama yani şu aralar bu modda mıyım acaba?” deyip bırakmanın eşiğinden döndüm. İzlediğime pişman değilm ama çooook arka plan dizisi yaparak anca izleyebildim.
Poe yukarıda yazıldığı gibi beni de delirtti ve işimi çok zorlaştırdı. Diğer konuklar kurtardı vaziyeti.
2. sezona da bakacağım ama yine anca aynı modla.
Netflix de bunu çocuk programı olarak pazarladı bu arada. “Primetime Emmy Awards – Outstanding Children’s Program” adaylıkları var ^.^
bence de hiç modunu yükseltme, aynı çıtada devam ediyor.
@aytackara Daha 5. dakkada anlaşılıyor o modda olduğu da ben severim çocuk dizilerini deyip devam ettim. Ama cidden yani çocuk vaar, çocuk var… Çüşlettikleri çok oldu.
Jim Carrey’li filmi sevmiştim ama diziye ancak 5 bölüm dayanabilmiştim ben. Poe beni de delirtmişti ve bırakmamda etkisi büyük olmuştu. Gerçi filmi ilk çıktığı zamanlarda izlediğim için şimdi izlesem belki onu da sevmem.
2. sezonda gelecek bazı konukları seversin muhtemelen oradan akarsın @dkamoy. sevdiğim bir iki isim geliyordu diye hatırlıyorum.
2. sezonu yeni izledim. Bi yandan göz devirip bi yandan bırakamadığım bir iş oldu bu. Sürekli “bir sürü ingilizce deyim öğreniyorsun işte fena mı?” diye kendimi telkin etmem gerekiyor. Ciddiye almadan izlemek bile zor benim için. Bu kadar aptallık peşpeşe peşpeşe yoruyor. Çocuk olsam hele direkt kapardım herhalde.
Beri yandan cidden yıldızlar geçidi tadında da bir oyuncu kadrosu akıyor. Anlatım tarzı ve şarkılar da yardımcı oluyor gerçekten.
Mevzu bi güzelce bağlansın diye finale ereceğim kesin. Peşpeşe izlememeyi başarsam keşke.
3. sezon da bitti. Final beni tatmin etti, etmese çok bozulacaktım valla yalan yok. Kısasezon isabetli olmuş, ekmeğini yedim. 3-5 ortam değişikliği daha kaldıracak halim kalmamıştı.
Toplamda mızmızlansam da farklı bir işti, memnunum izlediğime. Tavsiye eder miyim? Yok. İlk 1-2 bölümde açarsa anca izleyin derim.