THR Illustration / Michael Buckner

Ve bir grev haberi daha.

ABD’de senaristler 2 Mayıs itibarıyla greve çıkmıştı ve 2.5 aya doğru yürüyen grev halen devam ediyor. Yönetmenleri temsil eden DGA ve oyuncuları temsil eden SAG-AFTRA ise kendi görüşmelerine 7 Haziran’da başladılar. DGA, yapımcıları temsil eden AMPTP ile kendi sözleşmesini yaparak üç yıllığına anlaştı. Anlaşmayı üyelerin çoğunluğu da onayladı.

SAG-AFTRA tarafında ise pek öyle olmadı. 30 Haziran’da bitecek sözleşme süresinin 12 Temmuz’a ertelendiği haberini aldık ilk olarak. 4 Temmuz’daki Bağımsızlık Günü’nü ve 12 Temmuz’daki Emmy adaylıklarını atlatırken bir yandan da görüşmeye devam ettiler. Ama nihayetinde anlaşamadılar.

TSİ 10:00’da devam eden sözleşmenin süresi doldu. Ardından anlaşmanın olmadığı ve görüşmeleri yürüten ekibin oy birliğiyle grev tavsiyesinde bulunduğunu öğrendik. 19:00’da SAG-AFTRA’nın kurulu bir toplantı yapacak ve 22:00 gibi de grevin resmen duyurulması bekleniyor. Böylece oyuncular da senaristlere katılacak.

ABD’de oyuncular 1980’den beri ilk kez greve gidiyorlar. Senaristler ve oyuncular aynı dönemde greve gittiğinde ise 1960’dı, yani 63 yıl geçmiş.

Peki, şimdi ne olacak?

Resmi açıklama geldikten sonra “dünya genelindeki” SAG-AFTRA üyesi oyuncular (birliğe kayıtlı 160,000 üye var) iş bırakacaklar. Ayrıca yer aldıkları yapımların tanıtımlarına, prömiyerlerine ve herhangi bir sektör etkinliğine katılmayacaklar. Hatta Oppenheimer’ın Londra galasının grevden etkilenmemek için bir saat erkene alındığı haberi geldi. 17 Temmuz’daki Los Angeles prömiyerine de herhalde Christopher Nolan tek başına katılacak ya da ABD dışından oyuncularla yapacaklar. O da gelen olursa ya da düzenlenirse.

Ayrıca bu duruma “San Diego Comic-Con” da dahil, evet. Çoğu büyük stüdyo zaten grev ihtimaline hazırlık yaptığından çekilmişti, bir kısmı da duruma göre hareket edecekti. Durum belli oldu. 19-23 Temmuz arasında yapılacak fuara ağırlıkla yapımcıların ve yönetmenlerin katılması bekleniyor. SAG-AFTRA ya da WGA’nın yetki alanı dışında kaldığı için animasyon projelerin tanıtımları olacak yine de.

18 Eylül’deki “Emmy” de bu gidişle Kasım 2023’e (Akademi’nin önerisi) veya Ocak 2024’e (yayıncı FOX’un isteği) kalacak. Grev biraz uzarsa muhtemelen FOX’un dediği olacak ve yeni yıla anca kazananları öğreneceğiz. Daha bunun Venedik ve Toronto’da sonbaharda yapılacak film festivalleri kısmı da var ama o kadarına burada girmesek de olur. O vakte kadar çözemezlerse yapımcılar ve yönetmenler gider anlatır artık kendi filmlerini…


Dünya geneline işleyen bir karar olduğu için İngiltere, Kanada ya da Avustralya gibi ülkelerde devam eden Amerikan yapımı işler de duracak tabii. Variety, uluslararası yapımları merkezine yatırdığı haberinde bundan sonraki süreci oyuncuların ve yapımcıların bireysel tavırlarının belirleyeceğini de eklemiş.

Yani ABD içi ya da dışı prodüksiyonlarda yapımcılar birlik üyesi olanları çıkarıp yerlerine birlik dışı oyuncuları veya yerli isimleri dahil ederek yola devam edebilir. Grev uzadığı takdirde iş başrollere kadar gidebilir. Ancak prodüksiyonun hangi aşamada olduğu ve ne kadar ilerlediği, sözleşmelerin detayları da önem arz ediyor tabii.

İngiliz, Kanadalı, Avustralyalı ya da diğer milletten oyuncuların Hollywood kariyerlerini riske atmamak ve sektörde/sosyal medyada sorun yaşamamak adına bu yapımlara dahil olmama ihtimali de bulunuyor zaten. WGA grevi devam ederken oyuncuların gösterilere destek vermesi misali uluslararası isimlerin de grev yapanlara destek çıkabileceği beklentisi de var.


Neler durdu/duruyor?

Senaristler greve çıktığında çoğu iş durdu ya da ertelendi. Ancak hazır ve revize istemeyecek senaryolar nedeniyle bir kısım yine de (gösteriler yüzünden sekteye de uğrayarak) çekime devam etmişti. Hatta grev ihtimaline karşılık 30 Haziran’ı ve 12 Temmuz’u hedefleyerek bitirmeye çalıştılar. Bir kısmı da yine takvim ilerledikçe çekimlere başladı.

Lord of the Rings‘in dizisi, Julianne Moore’lu Mary and George dizisi, Selena Gomez-Zoe Saldana’lı Fransa yapımı film Emilia Perez yakın zamanda biten yapımlarından. Slow Horses’un birlik üyesi oyuncuların sahnelerini öne alarak çektiği söyleniyor.

House of the Dragon, Andor, Doctor Who, Industry, Bad Sisters, American Horror Story, The White Lotus, Alien film serisinin dizi versiyonu Alien, Eddie Redmayne’li The Day of the Jackal, Kate Winslet’li The Palace, Emily in Paris, The New Look ve Étoile başlayacak grevden etkilenmesi gündemde olan diziler.

Fas’ta çekilen Gladiator 2, Avustralya’da çekilen Mortal Kombat 2, Paddington in Peru, Wicked, Amateur, The Radleys, Heads of State, Beetlejuice 2 ve Speak No Evil filmleri de aynı şekilde durabilir ya da bir süre birlik üyesi isimler olmadan çekim yaparak zaman kazanabilir. Vizyon takviminde ise özellikle son çeyrekten 2024’e kaymalar olacak gibi duruyor.


Tarafların ne zaman anlaşacağı ise hepsinden daha da belirsiz. Oyuncuların katılmasıyla birlikte toptan felç olan sektörün işler halde kalması için önce SAG-AFTRA ile anlaşacakları düşünülse de son birkaç günde işler daha da karışmış durumda.

Mesela Hollywood’un önde gelen birçok CEO’sunun da dahil olduğu bir grup ismin, görüşmelerde arabulucu olması için 11 Temmuz’da federal arabulucu talep ettiğini öğrenmiştik. Ancak ortaya çıktı ki SAG-AFTRA da bizle birlikte öğrenmiş. Açıklamalarında AMPTP’nin “anonim kaynaklar” üzerinden kendilerinden önce medyaya haber verdiğinden bahsetmişler. Bunu da görüşmelerin 2. kez uzatılması ve oyuncuların greve gitmemesi için yapılan gülünç bir taktik olarak nitelendirdiler.

Bahsi geçen arabulucuya itiraz etmeyerek kabul etseler de 12 Temmuz’daki son tarihi uzatmama kararı da aldılar. Yani arabulucu yalnızca bir gün görev aldı, onda da anlaşma çıkmadı.

Bir Deadline haberi ise senaristleri temsil eden WGA ile Ekim sonundan önce masaya oturmayacaklarından bahsediyor. Zira yapımcıların hiç de anlaşmaya oturmak gibi bir niyeti yok şu an. Hatta haberdeki isimsiz bir kaynak, yapımcıların amacının “evlerini ve apartman dairelerini kaybedecekleri noktaya götürmek” olduğundan bahsetmiş. Böylece kendi şartlarını daha kolay dayatabilecekler ve anlaşabileceklermiş.

SAG-AFTRA ile olan sorunun ise sonbaharın başlarında anca çözülebileceği konuşuluyor. Ulusal kanallar zaten kendi dizilerini olabildiğince koymadan yeni sezon programı oluşturmaya başlamıştı. Koyanlar da mecburen değiştirecekler. Oyuncular greve gittiği için yarışmaların ve reality şovların bir kısmını da kaybettikleri için lisanslı içeriğin payı biraz daha artacak. Dijital platformlar ise benzer şekilde uluslararası yapımlara ve lisanslı içeriklere biraz daha ağırlık verecekler.


Bu arada sorun ne?

Onlar da senaristler gibi ekonomik açıdan şartları iyi ve adil bir anlaşma istiyorlar. Hem dijitalin ağırlık kazanmasıyla hem de reytinglerin düşmesiyle dizilerde bölüm sayıları azalmaya başladı ve sezon araları uzadı. Yurt dışına açılmalarıyla birlikte uluslararası yapımların sayısı arttığı için ya da prodüksiyonu alıp daha ucuz diye yurt dışına götürdükleri için sektördeki şartlar her zamankinden daha da zorlaştı.

Bizde pek öyle değil ama ABD’de oyuncular yer aldıkları işlerden “residual” da denen bir çeşit telif ödemesi alıyorlar. Ancak dijital platformların kendi orijinal yapımlarını bile kaldırdığı bir dönemden geçiyoruz. Bu miktarlar da zaten gün geçtikçe düşüş gösteriyor. Dolayısıyla gelir kaynakları daha da azalıyor.

Son dönemin popüler konusu “yapay zeka” onlar için de sorun ve kabul edilebilir bir kullanım istiyorlar. Black Mirror’ın “Joan is Awful” bölümünü izlemiş miydiniz sahi? İzleyen ne demek istediğimi anladı mesela.

Ayrıca “self-taping” konusu da sorunlardan birisi. Yani seçmeler için oyuncuların kendi videolarını hazırlamalarını “kontrol ve denetim dışı” buluyorlar. Bunun oyuncular için makul olmayan gereksinimlere ve telafisi olmayan bir yüke sebep vermesi de cabası.


Oyuncularda ise durum dilimin döndüğünce böyle. Umarım iki taraf da (bknz: senaristler ve oyuncular) kendileri için şartları iyi olan anlaşmalara imza atabilirler.

Not: ABD’de medya sektörünün önde gelen ve bizim de haberlerini özellikle takip ettiğimiz kaynaklardan Variety, Deadline, TVLine, The Hollywood Reporter, IndieWire ve Rolling Stone’un sahibi aynı: Penske Media Corporation. O da yapımcıları temsil eden AMPTP’nin üyelerinden esasında. Dolayısıyla bir “çıkar çatışması” durumu var da sayılır yani ortada.