Broadchurch — Tanıtım
162 yorum unfortr 25 Mart 2013 14:51
Daha önce hiç bir cinayet vakasının yaşanmadığı ve ülkenin en düşük suç oranına sahip bölgelerinden biri olan sahil kasabası Broadchurch, 11 yaşında bir çocuğun cinayet vakasıyla sarsılır. Cinayete kadar kasabada çoğu önemsiz hırsızlık olayı, nadiren uyuşturucu kullanımı ve alkollü araç kullanım vakası dışında kasabanın bu denli bir suçla karşı karşıya kalmamış halkı bir şok geçirir. Halk, diğer çocukların da tehlikede olabileceği konusunda endişelenir ve katilin bir an önce bulunmasını ister.
Tanıtım Başlıkları :
Yayın Bilgileri
Konu
Karakterler
Ek Bilgiler
YAYIN BİLGİLERİ
Türü : Polisiye – Suç – Drama
Yaratıcı ve yazarı : Chris Chibnal ( Camelot, Torchwood )
Bölüm Sayısı : 8 bölüm ( Mini Dizi )
Yayın Tarihi : 4 Mart 2013 – 22 Nisan 2013
Bölüm süresi : 45 Dakika
Yayıncı Kanal : ITV – BBC America
KONUSU
Danny, sabahları erken saatte kalkarak gazete dağıtımı yapan bir çocuktur. Ailesi onu akşam saat 21:00 sularında yatağına yatırdıktan sonra, onu kimse görmememiştir. Yokluğundan habersiz olan annesi Beth, özel bir etkinlik için okula geldiğinde oğlunun okula hiç gelmediğini öğrenir. Çok geçmeden, 11 yaşındaki oğlunun trajik cinayet haberiyle sarsılır.
Kasabanın Harbour Cliff plajında bulunan ceset, plaja hakim bir tepeden aşağıya itilerek öldürüldüğü düşünülse de yapılan otopsi sonuçları olayın bu kadar basit olmadığını ortaya çıkarır. Yaklaşık 35 kilometrekarelik yüzölçümüyle küçük bir kasaba olan Broadchurch’de katili bulmak hiç kolay olmayacaktır.
KARAKTERLER
Alec Hardy ( David Tennant )
Soruşturduğu Sandbrook Cinayetleri davasından sonra, sakin bir hayat yaşama ümidiyle Broadchurch’e tayin olur. Fakat, işe başladıktan bir hafta sonra hiç arzulamadığı bir şekilde kendini bir cinayet vakasının ortasında bulur. Yaz aylarında işlenen bu cinayet, kasabanın önemli geçim kaynağı olan turizm sezonunu da olumsuz yönde etkilemektedir.
Cinayetin işlendiği yer olan plaj, olay yerini korumak amacıyla kapatılmıştır . Plajın açılması için bir an önce cinayetin çözülmesini isteyen halkın baskısını, Alec yavaş yavaş üzerinde hissetmeye başlar. Kasabada, aile dahil, herkesi olası şüpheli konuma sokarak olabildiğince dikkatli bir soruşturma yapmaya çalışır.
Ellie Miller ( Olivia Colman )
Broadchurch’ün yerlilerinden komiser yardımcısı Ellie, iki haftalık izninden döndükten sonra terfi edileceği ve bölgenin yeni komiseri olacağını düşündüğü için içi kıpır kıpırdır. Fakat onun yerine, deneyimli polis Alex Hardy’nin getirildiğini öğrenince büyük bir hayal kırıklığına uğrar. Bunun üzüntüsünü tam olarak yaşayamadan, ailece görüştükleri Latimer’lerin ve kendi çocuğunun da yakın arkadaşı olan Danny’nin cinayet haberiyle sarsılır. Daha önce bir cinayet vakasında görev yapmamış olan Ellie, soruşturma esnasında ister istemez duygularını da işin içine karıştırır.
Beth Latimer ( Jodie Whittaker )
Daha çocuk denecek yaşta Mark’la ilişkileri başlayan Beth, 15 yaşındayken kızı Chloe’ye hamile kalır; bu sırada Mark da 17 yaşındadır. Beth, yerel gazete The Echo’da çalışmaktadır. Oğlunun ölümüne kadar normal ve sade bir hayat yaşayan Beth, yaşadığı şok ve içindeki üzüntüyle beraber, normal hayatına ne kadar adapte olmaya çalışsa da bunu başarması mümkün değildir.
Mark Latimer ( Andrew Buchan )
Mark, bir su tesisatçısıdır. Acil durumlarda geceleri de çalışmaktadır. Oğlunun öldürüldüğü gece ise yine bu acil durumlardan birinde, evinde değildir. Bu bir tesadüf müdür yoksa işin içinde başka şeyler mi var? Onu henüz bilmiyoruz.
Chloe Latimer ( Chorlotte Beaumont )
Kardeşinin ölümüyle şok yaşayan Chloe, uslu bir kız imajı verse de ailesinden gizlediği bir ilişkisi var. Chloe, hafta sonları kasabanın otelinde çalışıyor.
Karen White ( Vicky McClure )
Karen, kasabanın yerel gazetesi The Echo ile aynı yayın grubunda bulunan The Daily Herald’da çalışan kıdemli bir yazar. Alec Hardy’nin soruşturduğu Sandbrook cinayetleri davasını eline yüzüne bulaştırıp, mağdur olan aileyi yüzüstü bıraktığı için, aynı şeyi Latimer ailesine yapabileceği endişesiyle ve gazetecilik dürtüleri nedeniyle kendi imkanlarını kullanarak kasabaya gelir ve haber kovalamaya başlar.
Oliver Stevens ( Jonathan Bailey )
Yerel gazete The Echo’da yazarlık yapan Stevens’ın en büyük hayali, ulusal bir gazetede çalışmaktır. Karen’a olayı haber vererek onun kasabaya gelmesine neden olur.
Maggie Radcliffe ( Carolyn Pickles )
Yerel gazete The Echo’nun editörü olan Maggie, polise yardımcı olabilmek için cinayet ile ilgili haberleri minimal konumda tutmaya çalışır. Oliver, bazı haberleri sızdırıp kendisini kızdırsa da ona karşı korumacı bir tutum içindedir.
Paul Coates (Arthur Darvill)
Kasabanın Rahibi olan Paul, Beth’in yaşadığı şoktan sonra ona destek olmaya çalışır. Beth de kendini ona yakın hisseder.
Susan Wright ( Pauline Quirke )
Gözlerden uzak, yalnız bir hayat süren süren Susan, gizemli bir kişiliktir. Evi, Danny’in cesedinin bulunduğu plaja oldukça yakındır.
Steve Connely ( Will Mellor )
Kasabanın telefon mühendisi olan Steve, medyum yetenekleri de olan bir kişidir. Bu yeteneği sayesinde Danny’den belli belirsiz alabildiği mesajları polise ve annesi Beth’e aktarmaya çalışır.
Jack Marshall ( David Bradley )
Danny’nin sabahları gazete alıp dağıttığı dükkanın sahibi, eşini iki sene önce kaybetmiş David’dir. O da Alec’in şüphelileri arasında yer alır.
Becca Fisher (Simone McAullay)
Kasabada otel işleten Becca’nın, işlenen cinayetten ötürü kapanan plaj sebebiyle işleri durgunlaşır. Sağduyulu bir yaklaşımla, katilin bulunmasının her şeyden önemli olduğunu düşünür.
Tom Miller ( Adam Wilson )
En yakın arkadaşını, Danny’i kaybetmenin üzüntüsünü yaşayan Tom, bazı şüpheli tavırlar göstermektedir.
EK BİLGİLER
— Olivia Colman, çekimler esnasında oyuncu kadrosundan sadece dört kişinin katilin kim olduğunu bildiğine dair açıklama yapmış.
— Katili oynayan oyuncuya son sahnelerin çekiminden kısa bir süre evvel bu bilgi verilmiş.
— Dizinin çekimleri Ağustos – Kasım 2012’de yapıldı.
— Kurgusal bir kasaba olan Broadchurch için çekim mekanları olarak, Clevedon, West Bay Dorset ve Jurassic Coast seçilmiş.
Henüz daha 3 bölüm yayınlanmasına rağmen ilgi çekici gizemli hikayesiyle, The Killing tarzı dizilerden hoşlananlar için rahatça tavsiye edebileceğim Broadchurch’e bakmanızda yarar var.
yorumlar
3×03 üzerine:
David Tennant’te İskoç aksanı olduğunu biliyordum da bu bölümdeki uzun diyaloğu sırasında üstüne bastıra bastıra konuşunca daha çok fark ettim. Normalde bu kadar aksanını koyvermezdi sanırım.
Hala çok güzel gidiyor.
leziz ilerliyor. önceki sezonun hikayesi de nasıl sonuçlanacak o bile azcık merak ettiriyor. o tarafın draması ilgimi çekmez sanıyordum yanılmışım.
3 x 03
Bu dizinin biteceğine gerçekten üzülüyorum, çok güzel ilerliyor.
İçimdeki pembe dizi sever taraf o durumla acayip eğlendi bu sabah Kendilerine teşekkür bile ettim.
3×06 cok fenaydi ya, yine gozlerimi doldurdu dizi. Bu adamin acisi bana fazla geliyor. Yine coktum bu saatte. Esas hikayeden cok bunlar nolacak diye izlemeye baslicam sonunda.
Bu dizinin ana soundrracki yok mu heh iste o ne bicim bir seydir!
3×06 üzerine:
3 x 06
Of, efkar bastı beni!
Mark’ın ölmediğine sevindim de sahi ne olacak şincik?
geldik finale resmen.
Bitti Güzel ve İngiliz usulü bitti. Bu diziden daah farklısını beklemezdim zaten. Özleyeceğim.
Bu amaçla da geriye 5 erkek kalıyordu. Hardy, rahip ve Mark tabii ki saçma olurdu. Tom da zayıf ihtimaldi, zaten Ellie kendi payını ilk sezonda aldı yeterince. Geriye de Michael kalmıştı. Gözümüzün önündeki kişilerden de Leo çıktı.
* Leo’nun anlattıklarını dinleyince aklıma 13 Reasons Why geldi. İzleyenler niyesini anlayacaktır.
* Mark ve Beth’in biraraya gelmeyecekleri bence belliydi. İngiliz değil de Amerikan dizisi olsaydı belki olurdu da bunlarda mümkün değil. Üstelik gidişatı da iyi yönettiler.
Güzel bir finaldi
keşke o kısmı eklemeselermiş. etkileyici de olmadı zaten çünkü çocuk çok fazla umurumuzda değildi. belki biraz daha tanısydık aile içi yaşadığı sıkıntılarla biraz daha empati kurabilseydik işe yarayabilirdi. zateb leo nun sosyopat açıklamaları ve geçmişi fazlasıyla yeterliydi sezonu çözüme erdirmek için. ama bittiği için çok da dert değil.
tema müziğini duymayı özleyeceğim. ikilinin son sahnesi de çok tatlıydı. bu ikiliyi de özleyeceğim.
Çok güzel bir final oldu, keşke bu ikiliyi daha fazla izleyebilseydik Kesinlikle daha devam edebilirdi. Özleyeceğim.
Bazen DCI Luther ve Behzat amiri özlüyorum.
Bari Mark ile Beth birleşseydi.
Ed, Jim ve Ian’ı didik didik edip bize de gösterdikleri için en çok onlardan şüphelenmedim açıkçası. Sürekli bir falsoları varmış ve davaya dahilmiş gibi göstermeye çalıştılar ama öyle bir şey olmadığı hep belliydi. Sonra da ters köşe niyetine taksicinin oğlanı yedirmeye çalışmışlar ama benim hoşuma gitmedi.
Suçlunun kim olduğunu öğrenme isteği; merakı ve ilgiyi sürekli üst seviyede tutsa da o noktaya nasıl gelindiği bu dizide her zaman daha etkileyici işleniyordu, yine öyle olmuş. Bu işin ustaları bunlar. Oyuncusundan yapımcısına, yönetmeninden senaristine kadar.
Özleyeceğim.
@keremaci: Benim bildiğim kadarıyla bunun yürütücüsü Doctor Who nun başına geçeceği için bitirdiler diziyi.
@necdetcem7 O zaman bildiğin b.k yoluna gitmiş dizi.
@keremaci: Üzücü bir durum, bende keşke devam etselerdi diyorum. 2 senede bile gelse razıydım.
Bunun final haberi geldikten sonra devralmamış mıydı onu? Gerçi özellikle gidip araştırmadım ama sanki öyleydi.
Ben ilk haberi çıktığında geçişinin Broadchurch da 3. sezonu son sezon olacak denildi. Önce DW haberi çıktı sonra Broadchurch son sezon denildi diye hatırlıyorum. Yinede önce de denilse bu olayın etkisi büyüktür.
DW haberi şurada.
bence kararında bitti bu hikaye. daha önce hiç suç işlenmemiş masum bir kasabaydı. seri tecavüzcüsü de dadandı ve hakkını doldurdu. daha vahşete ihtiyacı kasabanın.
şaka bir yanan bence bazı şeyler tadında bittiği için güzel. bittiği için memnunum ama devam etseydi de bayıla bayıla izlerdim ellie yi yirim onu
Ya şimdi aklıma geldi de
The final ever Broadchurch is officially the most-watched TV show of 2017 so far
Bundan 5-6 sene sonra akıllarına esip 4. sezonla gelirlerse şaşırmam. İngiliz kafası ne de olsa.
Sezonu gayet ilgiyle ve severek izledim. Suçluyu 7. bölümde tahmin ettirdiler.
Ama çoğumuzun kabul ettiği gibi kimin katil olduğundan ziyade olayın gelişimini vermeyi iyi beceren bir kadrosu olduğu için (yazar, oyuncu, yönetmen artık kim varsa) işin o kısmının bir önemi pek de yoktu benim açımdan. Hatta “öf hadi açıklayın da işimize bakalım” bile oldum. :))
Benim 2. bölümde aklıma gelen ve gülerek fışkırttığım bir teori vardı (olmayacağını bilsem de böyle bir şeyi düşündüğüm için çok kötü kalpli olduğuma katılmanız için) paylaşayım:
Bu olasılığı sıfır olan teorimin dışında benim oyum baştan beri
Özlerim herhalde. Ama bıdık kadar köyü iyice suça boğmadan ara vererek gitmeye varım.
David Tennant’ın “Milağ” deyişi kulaklarımda çınlayacak bi müddet.
Bu arada müziği bana hep Killing’i hatırlatıyor bu dizinin.
ben de özleyeceğim ama mümkünse dönmesin. özlediğimde tekrar izlerim ben ileride.
çıkıyor gibi hissediyorum. İzlediğim 4 bölümden sonra
Happy Valley’de de böyle olmuştu.
Dkamoy’a katılıyorum. The CW dizisi izliyor olsak neyse de.
deyince aslında çok belli etmediğimi düşünmüştüm yorum yaparken de sonra düşünce haklısın
insanın aklına da başka seçenek gelmiyor.
O yorumu baştan okumasaydım iyiydi Ben diyecektim biraz ispiyon oldu gibi ama neyse artık…
Yeminlen senin aklına gelen, benim de gelmişti!
Hatta dedim “Yok artık, senaristler bu kadarını da yapmaz” diye, iyi ki de yapmamışlar.
Yalnız David Tennant’ın aksan manyaktı ha, brifing kısımlarında sinirlendiğinde hele, bayıldım!
Bu arada final sezonuna ben yorum yapmamışım:
Bayıla bayıla izlediğim bir dizinin final sezonu da gayet güzeldi. Sadece Trish karakterini sevmedim, daha empati kurabileceğimiz biri olabilirdi. Vaka ilk iki sezona nazaran daha hafifti aslında, sonucu da daha sürpriz olabilirdi ama karakterler ve olay gelişimi yeter de artar bu diziyi güzel kategorisine çıkarmak için.
Polisiye seven sevmeyen herkese tavsiyedir; çok özleyeceğim bir dizi, çok özleyeceğim bir ikili…
3 günde yavaş yavaş bitti sezon. Beklediğimden çok çok daha iyi bir dizi buldum karşımda. Duygusal ve bir o kadarda gizemliydi benim açımdan.
Oyunculukları, mekanları, müzikleri filan çok sevdim. İngiliz polisiyeleri bana kendisini sevdiriyor mutlaka. Başrolde zaten David Tennant gibi çok sevdiğim bir aktör vardı. Karakteri azıcık gıcık olsa da sevdim yinede. Devamını da en kısa sürede izlemeye çalışıcam.
Son bölümlerdeki şu olay çok güzeldi bence. İyi düşünülmüş.
Son olarak diziyi önerdiğin için teşekkür ederim @necdetcem7
@okakacukaka: Ni dimek
Ne zamandır izlemediğim David Tennant dizilerini bitirmek istiyordum. O bahaneyle de ismini ara ara duyduğum Broadchurch’e de başlamış oldum. Ayrıca kadroda dizi haberlerinde sürekli ismini duyduğum ama hiç izleyemediğim Olivia Colman ve Jodie Whittaker isimleri de olunca diziyi merak ediyordum.
Zaten Tennant hayranıyım ama diziyi bu kadar seveceğimi beklemiyordum. 2 gece izleyerek bitirdim. 45 dakikalık bölümlerin bazılarında 5 10 dakikayı saymazsak güzel bölümlerdi. Diğer sezonlar olmasaydı bile 8 bölümle en iyi mini diziler arasında yer alabilecek bir dizi, hele de benim gibi cinayet dizilerini sevenler için.
David Tennant sezonun en iyisiydi, böyle huysuz hallerini izlemeyi sevdim. Olivia Colman’ı ara ara yerin dibine sokmasını, birbirlerine verdikleri tepkileri de izlemek güzeldi. Son bölümlere kadar hiçbir oyuncunun katilin kim olduğunu bilmemesi detayını da sevdim, boşuna bölümlerde bu şüpheli hareket ediyor bu olabilir diye varsayımlarda bulunmuşum.
Bugün David Tennant’ın doğum günüymüş, 47 yaşına girmiş. Gerçekten çok büyük oyuncu.
2.sezonu da 8 bölüm arka arkaya izleyerek bitirdim. Madem güncel izleyemedim bari böyle keyfini çıkaralım. Belki ilk sezon kadar iyi değildi ama yine de sevdiğim bir sezon oldu. Tam mini dizi gibi bitti hangi konuyla dönecekler acaba derken iyi seçim yaptılar. Sadece cinayet davasıyla değil aynı zamanda mahkeme konusuyla devam etmeleri artılarına oldu.
Mahkeme kısımları izlemeye alışık olduğum Amerikan dizilerindeki kadar çarpıcı olmasa da duygusal olarak yıpratıcıydı. Çok sinirlendim izlerken, bir ara dayanamayıp savunma avukatı konuşurken yaptığı konuşmada ileri sardım. Son bölümde Abby’ye ”You’re a truly horrible person” denildiğinde ne kadar mutlu oldum anlatamam, orada mal gibi bakıp kalması.
Bizim avukatların aileye ikide bir her şeyi anlatmazsanız davayı kazanamayız deyip durmalarına da uyuz oldum. Tam House’a göre Everybody Lies ortamı vardı.
Karara gelirsek
Hardy’nin
Bu sezon kasaba halkı arasındaki dayanışma çok daha hoşuma gitti, ilk sezon pek böyle düşünmüyordum, bu sezon karakterleri daha sempatik buldum, diziyi daha da sevmemi sağladı. Yakında 3.sezonu da bitiririm.
10.Doktor ve 13.Doktor’un aynı dizide bulunması çok hoş. Bana kalırsa Broadchurch polisiye dramasını bir üst deviyeye çıkarmış dizilerdendir.
S01E01
Fena değildi ilk bölüm. Çok fazla saç ayağı karakter var hikayede. Bu özelliği iyi kullanırlarsa dizinin hayrına olur; iyi kullanamazlarsa hikaye gereksiz yere dağılır ve sıkar. Birkaç bölüm sonra belli olur hangi yöne doğru kayacağı herhalde.
-Herkesin birbirini tanıdığı sahil kenarında küçük, normal bir kasaba … İlk bölümde hikayenin yanında bir yandan da kasabayı satmaya çalışmışlar dizinin mutfağındakiler.
-David Tennant’ın karakteri her ne kadar olaya bodoslama dalmış olsa da bir alt metin hikayesi var gibi duruyor. O hikayeyi yani karakterin geçmişini merak ediyorum açıkçası.
-Jodie Whittaker’ı severim. İyi başladı diyebilirim onun için. Olivia Colman da fena değildi keza.
-Ailenin genç kızını GOT’tan Jacob Anderson’ın partnerliğinde izlemesi keyifli olacak gibi duruyor. Gazeteci ikili de iyi kullanılırsa renk katabilir gibi duruyor ayrıca diziye.
Şimdilik izlemeye devam.
S01E03
2. bölüm de sakindi ama 3. bölüm epey keyifli geçti.
David Tennant’ın karakterine kanım kaynamaya başladı iyice. Olivia Colman’ın karakteri ile aralarındaki zıtlık da renk katmakta ayrıca diziye. Şu karavandaki hatun ile çocuğun babası ise sinirlerimi bozuyor. Jodie Whittaker’ın karakterinden de soğumaya başlayabilirim yalnız acil önlem almazlarsa.
Britanyalıların arasına güzel bir Avustralyalı sıkıştırmaları hoş olmuş. Her diziye bir Avustralyalı lazım.
Güzel bir sezon oldu genel olarak. Favori bölümlerim 3, 5, 6 ve 7 idi.
Sezon için ortalama puanım: 8.0
Katil konusunda bir sürünceme durumu oldu bende genel olarak. Lakin en çok üzerinde durduğum 2 kişiden biri yarışı kazandı.
Alec Hardy, iyi çizilmiş bir karakterdi. David Tennant da başarılı performansıyla diziyi taşıyan isim olmayı başardı. Olivia Colman da sezonun öne çıkan isimlerinden biri olmayı başardı. Jodie Whittaker’ı severim, çok da iyi oyuncudur ama Beth karakteri süsten başka bir şey değildi dizide. İçi boş, özensiz bir karakterdi Beth. Her ne kadar hiç haz etmesem de Mark karakteri verim verdi ama. Simone McAullay’in aldığı süreler yetmedi ne yazık ki. Charlotte Beaumont’i izlemesi de keyifliydi yer aldığı sahnelerde. Gazeteci ikiliden de beklentim daha büyüktü. Yine de Vicky McClure’ı izlemek güzeldi. David Bradley’yi de unutmayayım. Küçük rolüne rağmen David Tennant ile beraber en çok öne çıkan isim olmayı başardı performansıyla benim radarımda.
Sezonun ucu kapalı bitti bu arada.
Yaklaşık 2 haftalık aranın ardından dün akşam ve bu sabah olmak üzere 2 oturumda bitirdim seri bir şekilde sezonu. Sezona oldukça kötü bir bölümle start verdi. 2. bölümden itibaren ise toparlamaya başladı ve her bölüm yükselerek devam etti. Nihayetinde de ilk sezonun epey üzerine çıkan bir sezon oldu benim açımdan.
Sezon için ortalama puanım: 8.7
2 hikayeli bir sezon oldu. İlk hikaye ilk sezon hikayesinin devamıydı. 2. hikaye ise ilk sezonda muhabbeti geçen Hardy’nin bir önceki travmatik davasıydı. Söz konusu 2. hikaye çok çok iyi aktı bana göre. Hem ilk sezondaki hikayeye göre çok daha iyi satıldı ve bileşenleri de daha cazipti hem de hikayedeki oyuncuları izlemesi çok daha keyifliydi. Davayı da fena kapatmadılar bu arada. Eve Myles, bana göre sezonu parlayan yıldızıydı. Her sahnesini izlemek büyük bir keyifti. James D’Arcy de sezona büyük renk kattı elbette. Tüm sezonun bu hikayeye rezerve edilmesini ve Eliza Bennett’ın da daha fazla sahnesinin olmasını çok isterdim bu arada.
İlk sezondan devam eden hikayemiz dava süreci üzerinden aktı. Tipini biptiğim zenci avukat sağ olsun yorucu ve sinir bozucu bir süreç oldu. Kadının gram empati kırıntısı göstermiyor oluşu epey gerdi. Sezonun yeni takviyelerinden Phoebe Waller-Bridge, saksı gibi bir şeydi bu hikayede. Varlığının bir anlamı yoktu. Gazeteci eleman ve karavancı hatun yer aldıkları küçük sahnelerde sinir bozmayı başardılar yine. Jodie Whittaker’ın karakteri yine sevdiremedi kendini. Simone McAullay’ye ayrılan süreler yine yetersizdi ne yazık ki. Yine sezonun yeni takviyelerinden olan Charlotte Rampling’i izlemesi keyifliydi.
*Claire’in Lee’nin Lisa’yı becerişini kaldıramamış olması ve sonrasında Pippa’nın ölümüne bile isteye ortam hazırlaması değişik bir soğukkanlılık örneğiydi. Az buçuk Lee’nin Pippa’nın annesine de çaktığının farkındaydı Claire ve bu 2. darbe biraz sert geldi ona belki de. Hiçbir şeye karışmayıp uzaklaşabilirdi oradan basit bir şekilde ama Lee’ye olan tutku seviyesi mantık dahilinde değildi işte kendinin de belirttiği üzere. Yine de o da suçluydu elbette ve üçünün de hapse girmesi makul bir son oldu.
Ucu kapalı bitti yine. Bakalım 3. sezonda nasıl bir hikaye bulacaklar kendilerine. 1 hafta kadar ara koyup sonrasında 3. ve son sezonu da hüpletirim herhalde seri bir şekilde.
S03E01
Konu tamam da o oyuncu seçimi hikayenin ilgi çekicilik seviyesini % 70-80 oranında azaltıyor. Keşke daha eli yüzü düzgün bir oyuncu bulsalarmış. (Film ve dizilerde hikaye gereği şart olmadıkça bu derece çirkin oyuncu kullanılması taraftarı değilim.)
Latimerlerin hikayenin içinde tutulma çabası aşırı zorlama geldi bu arada.
Şu dediğin laf benim yine elimde kaldı. Neyse gidiyorum ben.
Sezonun ikinci yarısı ilk yarısına oranla biraz daha izlenir durumda olmakla birlikte pek tadı tuzu yoktu bu sezonun. Hızlandıra hızlandıra, ara ara da atlaya atlaya bitirdim ben de sezonu. Cath’in 5. bölümdeki
repliği durumu yeterince ciddiye alamamamı özetliyordu aslında. Sadece bu da değil elbette.
Göz var, nizam var; nasıl ciddiye alayım ben bu şartlarda bu hikayeyi?
Miller ve Hardy hariç ilk 2 sezondan kalma tüm karakterler fuzuliydi bu sezon. Yeni takviyelerden Georgina Campbell’ı beğenirim ama pek matah bir rolü yoktu burada. En çok Sarah Parish’i izlemesi keyifliydi işte ki onu da yeterince kullanamadılar bence.
Keşke bu sezon hiç olmasaymış da 2 sezonla sınırlı kalsaymış bu dizi. İlk sezona 8.0, ikinci sezona 8.7 puan vermiştim. Bu sezona en fazla 6.7 puan çalışır benden.
İlk sezon gayet güzeldi.
Tüm bölümleriyle PuhuTV‘ye eklenmiş.
Olivia Colman’ı sevdiğimi öğrenenlerin ilk önerisi bu dizi oluyordu, izlemek bu zamana nasipmiş. 1. sezon ilk 3 bölüm itibariyle iyi ki önermişler diyorum.