Bullet in the Face, Kanada yapımı bir dizi. 1 sezon ve 6 bölümden oluşmakta. Bölüm süreleri 22’şer dakika uzunluğunda. ABD’de 16-17 Ağustos 2012 tarihlerinde IFC kanalında yayınlanan dizi, Kanada’da ise yaklaşık 1 ay sonra Super Channel kanalında görücüye çıkmış. Tek kamera yöntemiyle çekilen diziye ne yazık ki 2. sezon onayı çıkmamış.

Alan Spencer‘ın yaratıcısı olduğu dizi, kara komedi, absürt komedi, aksiyon, suç ve polisiye ögelerini harmanlamış. Erik Canuel, dizinin yönetmenliğini üstlenmiş. Spencer ve Canuel’e yapımcı koltuğunda Debbie DeMontreux, Bruce Hills, Dan Pasternack, Michael Prupas, Jesse Prupas ve Gilbert Rozon gibi isimler eşlik etmiş. Dizinin çekimleri Kanada’nın Montreal şehrinde yapılmış.

Çizgi romandan fırlama bir sunum taktiği kullanan dizinin hikayesi Brüteville City isimli çakma Gotham City havası estiren kurgusal bir şehirde geçiyor. Merkez karakterimiz Gunter Vogler de biraz Jokervari bir tipleme hatta.

Şehir, Tannhauser ve Racken isimli 2 suç liderinin mücadelesi altında cebelleşiyor ve bu suç örgütlerini yok etmek niyetinde olan yetkinliği sorgulanabilir bir de polis teşkilatımız var. Bir insan öldürmek, soygun yapmak, bir yerleri bombalamak epey kolay bu puslu şehirde.

Merkez karakterimiz Gunter Vogler, Tannhauser’ın emrinde çalışan azılı bir suçlu, soğukkanlı bir katil, güler yüzlü, karizmatik bir psikopat. Büyük patronun sevgilisi ve aynı zamanda çalışma arkadaşı olan Martine ile gizli bir ilişkisi var karakterimizin ve bir noktada işler onun için yolunda gitmiyor. Bir soygun sırasında bir polis dedektifi ile bir çatışma yaşanıyor ve dedektifimiz ölüyor, Gunter de yüzünden vuruluyor ama ne hikmetse ölmüyor. Polis teşkilatı tarafınca üstlenilen gizli bir yüz nakli operasyonuyla ölen dedektifin yüzü ona monte ediliyor. Bundan sonraki süreçte de onun yerine geçip söz konusu suç örgütlerini yok etmek için polisle çalışması gerekiyor. Peki ,sırf keyfine adam öldüren soğukkanlı bir psikopattan polis olur mu? İzleyip göreceğiz artık.

*Yeni model Gunter Vogler karakterine Max E. Williams hayat veriyor.

*Gunter’i bu yeni göreve getiren polis şefi Eva Braden rolünde Heartland ve Homefront dizilerinden hatırlanabilecek Jessica Steen‘i izliyoruz. Eva’nın ölen dedektifle fiziksel bir ilişkisi varmış. Haliyle Gunter’in de onu bu açıdan kendine çektiğini söyleyebiliriz.

*Ölen dedektifin eski, Gunter’in yeni ortağı Dedektif Karl Hagerman karakterini The Disappearance ve Helix dizilerinden anımsanabilecek Neil Napier canlandırıyor. Rahmetli ortağını derin ve garip bir özlemle anan Hagerman için biraz fazla duygusal ve hatta ağlak bir tip diyebiliriz.

*Gunter’in ve diğer erkeklerin kalbini çalan baştan çıkarıcı ölümcül kadın Martine Mahler karakterinde Haven dizisinden anımsanabilecek Kate Kelton‘ı izliyoruz.

*Powers ve The Riches dizilerinden tanıdığımız Eddie Izzard, Gunter’in eski patronu Johann Tannhauser karakteriyle karşımıza çıkıyor. Saf kötü tiplememiz kendisini şehrin tanrısı olarak görüyor.

*Lost Girl, Crash, Heroes ve Less Than Perfect gibi dizilerden anımsanabilecek Eric Roberts ise Tannhauser’ın azılı düşmanı Racken karakterini canlandırıyor.

Bullet in the Face, gayet basit ve ucuz bir dizi aslında. Dış mekan çekimleri pek yok, hikayesi sıradan, karakterleri ise fazlasıyla karikatürize. Merkez karakterin o garip Almanca aksanıyla kurduğu cümleleri diziyi altyazısız izlerken anlamaya çalışmak da yorabiliyor hatta. Diziyi öne çıkaran özelliği ise aralara sıkıştırdığı bazı alaycı cümleler üzerinden yakaladığı mizahı. O küçük anlarda surata bir tebessüm kondurabiliyor. Bu durum da bu vasat diziyi sevmenizi sağlayabiliyor.

Şiddet içeriğinin dizide önemli bir yer kaplıyor oluşu ve kullandığı dilin tonu düşünüldüğünde dizi için “+16″3 uyarısı vermek gerekebilir bu arada.

Dizinin ucu açık bitti. Önemli bir anda çat diye biten bir sezon var ortada ama ona rağmen bu durum beni pek fazla rahatsız etmedi. En azından o son dakikalardaki sürpriz hamleyi görmek güzeldi diyerek vedalaştım diziyle. Keşke 2. sezonu olabilseymiş demeden de geçemedim dizinin mizahına kanım kaynadığı için ama.

Diziyle ilgili daha önce şu yazının altında yorum yapılmış.