Cannes Film Festivali geçtiğimiz yıl ilkini gerçeklestirdiği uluslararası dizi festivalinin ikincisini hız kesmeden bu yıl tekrar düzenliyor. Bu hafta içerisinde festival bünyesinde yarışmaya dahil ettiği dizileri de görücüye çıkardı.

Başkanlığını Baran Bo Odar’ın yaptığı jürinin diğer üyeleri Stephen Fry, Miriam Leone, Emma Mackey, Katheryn Winnick ve ROB. 5-10 Nisan arasında düzenlenecek festivalin yarışma bölümünün dizileri ise:

Bauhaus – A New Era | Die Neue Zeit: (Almanya, ZDF / ARTE)

1. Dünya Savaşı’nın henüz sona erdiği 1919 yılındayız. Kargaşanın hakim olduğu dönemde Weimar’da genç bir sanat öğrencisi olan Dörte Helm, 20. yüzyılın en saygın mimarlarından biri olarak kabul edilen Walter Grupies çağrısıyla yeni kurulan sanat okuluna (aslında bu tabirin bile basit kaçtığı hikayesinin ayrıca okunması gerekir) katılır. Bu yenilikçi bakış açısı bir çokları için provakatiftir, ancak Dörte için heyecan vericidir. Dörte zaman içinde sadece sanatsal fikirlere değil, toplumsal yapılara meydan okuyan bir öğrenci haline gelir. Okul modernizm, caz ve feminizm için bir üreme üssü haline dönüşür. Tüm bunların ekseninde olmazsa olmaz bir aşk hikayesi Grupies ve Dörte arasında filizlenir. Yalnız bu, okulun varlığını tehdit eden bir skandal haline dönüşür.

How To Sell Drugs Online (Fast): (Almanya, Netflix)

Dersimizin konusu; kız arkadaşını okuldaki uyuşturucu satıcısından nasıl geri kazanırsın? Moritz icin cevap basit: Daha iyi veya daha fazla uyuştucu satmak. En iyi arkadaşı Lenny ile yatak odasından başlattığı çevrimiçi uyuşturucu pazarına dönüşen girişimleri beklenmedik şekilde başarılı olur. Kazara atıldıkları bu dünyada her uyuştucu imparatorluğunun klasik yaşadıkları sorunlarla yüz yüze kalırlar. Talep, kalite kontrol ve en önemlisi yakalanmamak!

Junichi: (Japonya, KANSAI TV)

Herkes yaşamının belli bir bölümünde kontrolünü kaybetme lüksüne sahiptir. 26 yaşındaki Junichi Ito, kadınlar üzerinde bir cazibe merkezi olma gücü veya yeteneğine sahip avare, işsiz ve evi olmayan genç bir adamdır. Yaşamlarından memnun olmayan ve onun şefkatli kollarında huzur bulmaya çalışan farklı kadınların yollarını arşınlar.

Magnus: (Norveç, NRK)

Komedi türündeki bu dizide deli bir dahi dedektif olan Magnus Undredal, İskandinav mitolojisiyle bağlantılı bir cinayeti çözmeye çalışıyor. Bu davayı çözmek için ekibinde yer alan intihara meyilli partneri ve sıska genç komşusu ile birlikte çalışmaya başlar. Bu üç kafadar hikaye ilerledikçe enterasanlaşan bir maceraya atılır. Magnus davayı çözmeye yaklaştıkça bildiğimiz dünya değişmeye, Norveç’in ormanlarından efsanevi yaratıklar yüzlerini göstermeye başlar.

Nehama: (Israil, Hot Telecommunication Systems)

Guy Nehama’nın sevdiği bir karısı, yüksek teknoloji şirketinde küçümsediği ve artık tenezzül edemediği bir işi, gerçek anlamda yakın bir bağ kuramadığı 5 çocuğu vardır. Kendisini bir orta yaş krizinin içinde bulan Nehama, ailesi yüzünden stand-up komedyenliği kariyerinden vazgeçmesinin de pişmanlığını (bu konu tanıdık geldi) yaşamaktadır. Ne zaman ki karısı bir araba kazasında ölür, eski hayallerinin peşinde koşmaya başlar. Bu uğurda her şeyini kaybeder. Ona gizlice aşık olan iş arkadaşıyla, erkek kardeşiyle olan bağlarını ve hatta çocukları dahil olmak üzere. Nehama, ölmüş olan karısının ondan ne sır saklamaya calıştığını da çözmeye çalışacaktır.

Perfect Life | Dejate Lleevar : (İspanya, MOVISTAR+)

María, Cristina ve Eshter adlı üç kadının hikayesini anlatan bir dizi. Bu kadınlar çeşitli nedenlerden dolayı bir krizin ortasındalar, her birinin tamamen farklı bir nedeni var. Planladıkları yaşam bu şekilde olmak zorunda değil, bu yüzden onlara pahalıya patlasa da bir şeylere izin vermek zorundalar. Üç kadın gülüyor, ağlıyor, hata yapıyor ve yanlış ya da doğruyu seçimleriyle öğreniyorlar.

Studio Tarara: (Belçika, VTM)

1993 yılında popüler skeç şovu Studio Tarara’nın kamera arkasındayız. Oyuncular gitgide kendilerini kaybettikleri bir sarmalın içinde buluyorlar. Ricky alkol ve uyuşturucu bağımlısı, Sandra seks bağımlısı ve Jean gücü seven bir sapık olarak karşımıza çıkıyor. Rick ve Sandra’nın aşkı bulması umutların yeşermesi demek olsa bile beklenmedik bir intihar ile tüm stüdyo kendini bir soruşturmanın içinde buluyor.

The Feed: (Birleşik Krallık, Amazon/A.B.D. & Liberty Global/Birleşik Krallık)

Yakın bir gelecekte insanların beyinleri her zaman her yerde olan The Feed adında bir teknoloji ile bağlantılıdır. Her tepki ve reaksiyon, her duygu, her hafıza anında paylaşılabilir. Y nesli kuşağından Tom ve Kate, The Feed adlı teknoloji bağımlılığına direnmeye çalışırlar. The Feed, Tom’un babası tarafından icat edilmiş. Ne zaman ki babasının bu teknolojiyi genişletme planlarını öğreniyor, o zaman yaşanabilecekleri öngörüp dehşete kapılıyor. Ardından bir şey yada birileri bu teknoloji yardımıyla insanların akıllarını kontrol etmeye başlıyor. İnsanlar birbirlerini öldürmek arzusu ile uyandıklarında gerilim iyiden iyiye tırmanıyor.

The Outbreak | Epidemiya: (Rusya, TV-3 Channel)

Bilinmeyen bir virüs Moskova’yı ölü bir şehre çevirir. Elektrik yok, para tüm değerini kaybetmiş ve virüslü olmayanlar çaresizce yiyecek ve yakıt için savaşıyorlar. Sergei, sevdiği kadınla ve otistik oğluyla şehir dışında yaşıyor. Oralar nispeten daha güvenli. Buna rağmen eski karısını ve oğullarını kurtarmak için Moskova’ya aceleyle gider. Bir daha asla aynı çatı altında olacağına inanmayan bu insanlar, geçmişi geride bırakmak ve kuzeye doğru uzun bir yolculuğa çıkmak zorundadırlar.

The Twelve| De Twaalf: (Belçika, één)

Travmatize edici olduğu kadar tartışmalı bir cinayet davası için sıradan on iki insan jüri görevi için çağırılıyor. Toplumda saygı gören bir kadın olan Fri Palmers, biri kendi çocuğu olmak üzere iki cinayetten suçlanıyor.