Cuckoo – Tanıtım
14 yorum pirate 24 Aralık 2016 09:12
BBC‘nin mutfağından çıkma eğlenceli İngiliz komedisi Cuckoo’nun tanıtımına hoş geldiniz!
Cuckoo, 25 Eylül 2012 tarihinde BBC One ekranlarında yayın hayatına başladı. 6 bölümlük ilk sezonunun ardından kadroda 2 değişikliğe gidilerek 2014 ve 2016 yıllarında 7’şer bölümlük 2 sezonu daha yayınlandı. 2. ve 3. sezonlar, BBC Three‘de yayınlandı ve çok geçmeden BBC Three’nin tüm zamanlarda en çok izlenen komedi dizisi unvanına sahip oldu. Yayınlanan 3 sezonluk süreç, başrol oyuncusu Greg Davies‘e BAFTA Ödülleri‘nde ve British Comedy Awards‘ta komedi dalında birer defa ‘En İyi Erkek Oyuncu’ adaylığının yanında yine British Comedy Awards’ta ‘En İyi Yeni Komedi’ ödülü getirdi diziye.
Hali hazırda 4. ve 5. sezon onaylarını da cebinde bulunduran Cuckoo’nun yaratıcıları Robin French ve Kieron Quirke. İlk 2 sezondaki bölümleri Ben Taylor yönetirken son sezonun yönetmenliğini ise Paul Murphy üstlendi. Yapımcı koltuğunda ise Dan Hine, Ash Atalla, Emma Lawson, Robin French ve Kieron Quirke gibi isimler oturuyor. Bölüm süreleri ise 26 ile 31 dakika arasında değişiyor.
Dizinin konusu ise kısaca şöyle:
Thompson ailesinin 2 çocuğundan büyük olanı Rachel, üniversite öğrenimine ara vererek çıktığı dünya turundan bir sürprizle dönmüştür. Sürprizin adı Cuckoo’dur. Rachel, Cuckoo ile Tayland’da tanışmış, ikili arasında büyük bir aşk başlamış ve evlenmişlerdir. Thompson ailesi için ise bu garip, patavatsız ve sınır problemleri olan sinir bozucu adamı aileye kabul süreci başlamıştır ister istemez. Cuckoo’nun aileye dahil olmasının ardından Thompsonların başından geçen eğlenceli olayları takip etmek de biz izleyicilere düşmektedir.
Dizinin ilk sezonunun ana kadro beşlisi aşağıdaki resimde gördüğümüz isimlerden oluşuyor.
İkinci ve üçüncü sezonların ana kadro beşlisi ise aşağıdaki resimde gördüğümüz isimlerden oluşuyor.
Ken Thompson (Greg Davies):
Ailemizin babası. Bir hukuk firmasında avukatlık yapıyor. Kızının yanına yakıştıramadığı, kızının geleceği için uygun bulmadığı ve hiç haz etmediği zoraki damadı Cuckoo’nun aileye dahil oluşunu sindirmek zorunda kızının mutluluğu için. Bu zor yolda aileden kendisine pek bir destekçi bulabildiği de söylenemez.
Greg Davies’i Man Down ve The Inbetweeners dizilerinden hatırlayabilirsiniz.
Lorna Thompson (Helen Baxendale):
Ailemizin annesi. Eşi Ken’in aksine Cuckoo’ya sempati ile yaklaşıyor, kızının mutluluğuna canıgönülden ortak oluyor. Ken’in aksine olaylara fazla rahat yaklaşan bir karakter olduğunu söyleyebiliriz Lorna’nın.
Helen Baxendale’ı Friends ve Cold Feet dizilerinden tanıyabilirsiniz.
Dylan Thompson (Tyger Drew-Honey):
Ailenin lise çağındaki haşarı ergen oğlu. Ablasının yeni kocasına bakış açısı, Ken ve Lorna kadar siyah veya beyaz değil. Çıkarcı bir kişiliğe sahip Dylan’ın aşağı yukarı her konudaki birincil önceliği kendi menfaatleri.
Tyger Drew-Honey’yi Outnumbered dizisinden hatırlayabilirsiniz.
Rachel Thompson (Tamla Kari ve Esther Smith):
Rachel karakteri ilk sezonda Tamla Kari, ikinci ve üçüncü sezonlarda ise Esther Smith tarafından canlandırılıyor. İlk sezonda yüzsüzlüğü sayesinde sinir bozucu seviyelere ulaşan Rachel karakteri oyuncu değişikliğinin ardından çok daha sempatik bir tasvirle karşımıza çıkıyor.
Tam bir aşk kadını olarak tarif edilebilecek Rachel karakterine ilk sezonda hayat veren Tamla Kari’yi The Musketeers dizisinden, Esther Smith’i ise Uncle ve Cockroaches dizilerinden anımsayabilirsiniz.
Cuckoo (Andy Samberg):
Yukarıda da belirttiğim üzere garip, patavatsız, sınır problemleri olan sinir bozucu bir adam. Rachel’a deliler gibi aşık, aileye kendini kabul ettirme derdinde.
Karaktere hayat veren Andy Samberg’i Brooklyn Nine-Nine dizisinden tanıyabilirsiniz.
Dale (Taylor Lautner):
2. sezonda kadroya dahil oluyor. Cuckoo’nun geçmişinden gelen biri. Tıpkı Cuckoo gibi garip ve ağzında bakla ıslanmayan biri olsa da ona zıt olarak son derece sempatik biri. Nepal’de bir tarikat içinde, çeşitli hurafelerle kafası yıkanmış bir şekilde, medeniyetten uzak bir şekilde büyümüş olan Dale’in en büyük artısı ise pamuk gibi kalbi.
Karaktere hayat veren Taylor Lautner’ı Alacakaranlık film serisinden ve Scream Queens dizisinden tanıyabilirsiniz.
Dizide tekrar eden rollerle yer alan bazı karakterler ve bu karakterlere hayat veren oyuncular ise şunlar:
Connie (Selina Griffiths):
Thompsonların komşusu ve Lorna’nın en yakın arkadaşı. Cuckoo kadar olmasa da epey bir sinir bozucu olduğunu söylemek mümkün.
Steve (Kenneth Collard):
Connie’nin kocası. Epey garip tavırları ve sınır problemleri olsa da sempatik ve eğlenceli biri.
Aktörü I Want My Wife Back ve A.D. The Bible Continues dizilerinden anımsayabilirsiniz.
Ben (Matt Lacey):
Diziye 2. sezonda Rachel’a sevgili kontenjanından dahil oluyor. Cuckoo’nun aksine basit zevkleri olan, planlı ve programlı yaşamayı seven biri. Ken’in çalıştığı hukuk firmasında avukatlık yapıyor.
Zoe (Holly Earl):
Steve ve Connie’nin kızı. Dylan’ın kör kütük aşık olduğu bücür, fettan güzel.
Karaktere hayat veren Holly Earl’ü Beowulf: Return to the Shieldlands dizisinden anımsayabilirsiniz.
YAZARIN GÖRÜŞÜ
Benim ilk 2 sezonunun tamamını büyük keyif alarak izlediğim, 3. sezonda düşüş gösterse de izlenir kıvamda devam ettiğini düşündüğüm bir komedi dizisi oldu Cuckoo. İlk 2 sezonu ile şu ana kadar yapılmış en komik İngiliz komedisi olduğu kanaatindeyim. Dizi çoğu komedi dizisinin aksine sadece gülümsetmiyor, bolca kahkaha da attırıyor. Hikayesi her daim son derece akıcı durumda ve insanı içine çekip arka arkaya izleme isteği uyandırıyor. Durum komedisinin çok başarılı bir örneği olmuş dizi kesinlikle.
Karakterlerin tamamı çok başarılı bir şekilde yazılmış. Pozitif veya negatif yönde duygusal bir bağ kurmamak imkansız cidden karakterlerle. Empati duygusu çoğu zaman doruklarda yaşanıyor diyebilirim. Kadrodaki bütün oyuncular da görevlerini layıkıyla yerine getiriyor. Başta Greg Davies olmak üzere herkes döktürüyor. Sadece ana karakterler değil tekrar eden rollerde yer alan oyuncular da komediye büyük katkı sağlamayı ihmal etmiyor.
Tekrar eden rollerde yer alan oyuncular demişken Kenneth Collard’a ayrı bir parantez açmadan geçemeyeceğim. Müthiş bir karakter çıkarmış ortaya. Yer aldığı sınırlı sürelerde komediye katkısı çok büyük gerçekten Steve karakterinin. Tez vakitte bu adamın başrolde olduğu yeni bir komedi dizisi çıksa süper olur açıkçası.
Şöyle uzaktan baktığımızda pek dikkat çekmeyen ve ön yargıyla yaklaşılması muhtemel bir dizi olan Cuckoo için varsa ön yargılarınızı ve soğukluğunuzu kırın ve en azından 2-3 bölüm şans verin derim ben. Pişman olmazsınız!
Bu da fragmanı:
İzleyecek olanlara iyi seyirler!
IMDB – Wikipedia – Resmi Site
yorumlar
S01E01
İlk bölümünü az önce izleyip bayıldım.
Andy Samberg’in karakteri inanılmaz derecede gıcık olunası yazılmış. Baba ile empati kurmadan izlemek imkansız. Baba dışında dobra erkek kardeşi de sevdim. Hatun karakterler de Cuckoo’ya uyuzluk konusunda eşlik edecek gibi. Kız yüzsüz, anne de fazla rahat!
Güzel bir kara komedi olacak gibi, hadi hayırlısı!
S01E02
2. bölüm, ilk bölümden de güzeldi. Yazık bu babaya ya!
Bizim Türkler uyarlama yapmayı seviyorlar ya alsınlar güzel bir kadroyla bunu uyarlasınlar işte. Mis gibi olur valla! Yalnız babayı biraz daha maço yapsınlar. Etrafta kimse olmadığı zamanlar pataklasın Cuckoo’yu.
Game Of Thrones’un Tommen’i Dean-Charles Chapman konuk oldu bu arada bölüme. Epey gıcık bir karakterdi. Game Of Thrones, Ripper Street, The White Queen, Before I Go to Sleep, hatırlamasam da Man Up ve şimdi de Cuckoo olmak üzere 6 farklı projede farklı farklı karakterlere hayat verirken izledim bu çocuğu. Ve daha yaşı kaç ki bu çocuğun? Önü çok açık gerçekten.
En başarılı rolü Ripper Street’teki konukluğu bu arada.
Zoe rolündeki Holly Earl’e de bayıldım bu arada. Gözler yakıyor, seksi bir bücür.
S01E03-04-05
4. bölümü bir tık daha beğenmekle birlikte 3 bölüm de çok güzeldi.
3. bölümde iyi dağıttılar.
4. bölümde kedi hikayesi mükemmel aktı.
5. bölümde garibim Ken’e 3 kulvardan saldırdılar. Cuckoo yüzsüzlükte tavan yaptı, Connie kulak travması yarattı, Lorna’nın bu bölüm yaptıklarından sonra yatacak yeri yok. Ben olsam üçünü birden kapının önüne koymuştum valla. Peygamber sabrı var bu Ken’de.
S01E06 (Sezon Finali)
Harika bir sezonu yine harika bir bölümle kapattık. Bölümün yıldızı Steve oldu.
Bir İngiliz komedisi izlerken bu seviye gülüp eğlenebileceğimi düşünmezdim hiç. Süperdi gerçekten.
#BestEnglishComedyEver
S02E01
Güzel başladık sezona.
Cuckoo’dan ve Andy Samberg’den kurtulduğumuza o kadar memnunum ki anlatamam valla. Dale de garip olabilir ama çok sempatik biri kesinlikle. Hoş geldin Taylor Lautner!
Rachel değişikliği konusunda ise nötr durumdayım şimdilik. Esther Smith, Tamla Kari’ye oranla daha sempatik gibi. Bu bir artı. Tamla Kari ise daha çekici bir hatundu. Bu da bir eksi.
Bir de Dylan’ın saç stilini değiştirmeselerdi keşke.
Son sahne ve diziye muhtemel getirisi:
S02E02
Güzel bölümdü, mükemmel kapanıştı. Genelde böyle seriye bağlama sahneleri eğreti durabilir ama bunda mükemmel durmuş gerçekten.
Dylan:
İlk sezondaki Rachel ve Cuckoo yan yana gelince ekstra antipatik oluyorlardı. Bu sezonki Rachel ve Dale ise yan yana gelince daha bir sempatik oluyorlar.
S02E04
Dylan haklı. Best Funeral Ever!
3. bölüm biraz vasat geçmişti ama bu bölüm yine kırıp geçirdiler. Mükemmeldi ya!
Dylan:
S02E05
Bölüm hikayesi süper aktı yine. Epey bi güldüm.
Dylan’ın şiiri:
S02E06 (Sezon Finali)
Dizinin hikaye açısından en zayıf bölümüydü. İlk 10 dakika sıkıcıydı ama sonrasında izlenir kıvama geldi. Tıpkı ilk sezon finalinde olduğu gibi bölümün yıldızı Steve oldu.
Son sahneyle de güzel bir kapanış yaptık sezona.
S02E07 (Christmas Özel)
Güzel bölüm olmuş yine. Güldürüp eğlendirmesinin yanında duygusal da bir bölüm olmuş hafiften.
Biri inansın artık şu garibim Dylan’ın malum anısına ya! Yazık garibime!
S03E01
Güzel başladık 3. sezona da. Öyle büyük kahkahalar attırmadı belki ama hikayeyi takip etmesi keyifliydi kesinlikle.
Açılış sahnesi, farklı bir tat olmuş bu arada dizi için.
Jess’i sevdim. Sezon boyunca tekrar eden bir rolle yer alır inşallah.
Ken’in kendini içinde bulduğu noktayı da sevdim. İyi komedi çıkabilir buradan.
S03E02
İlk başta pek bir yere varacak bir hikaye gibi durmuyordu ama sonradan iyi toparladılar, güzel kapattılar.
*Daha az modernileşmiş ülkelerde karşılaşılması muhtemel bir sorun olan kırmızı pantolonun erkekte eğreti ve feminen durması ön yargısını bir İngiliz komedisinde görmek büyük şaşkınlık yarattı bende. Bizdeki kadar cıvıklaşmadılar belki ama bu kadar takılabileceklerini tahmin etmiyordum.
*Bu Rachel’ı bir daha bu tarzda ağlatmasınlar lütfen. İnanılmaz seviyede itici oluyor.
*2 sezondur bekliyorum
ama bu bölüm bile olmadıysa bir daha da olmaz herhalde.
S03E03
Bir güzel bölüm daha!
Tahmin edilebilirdi benim açımdan yapılan kritik hamleler ama istediğim doğrultuda olunca kötü bir şeye dönüşmedi. Baştan sona çok güzel aktı hikaye.
Rachel’ın Dale kıskandığını itiraf ettikten sonra kendini tutup balıklama atlamaması sinir bozucuydu ama.
*Jess’in Ken’e kur yaptığı, eve atmaya çalışacağı belliydi. Ken’in reddedeceği de belliydi ama yine de hayal kırıklığı baki tabi! Golü atmalıydı bana göre.
*Ken bir hışımla beşiği kaptığı anda yanlış beşiği aldığını tahmin ettim. Bu tahmini anında yapınca Ken’in bu hatayı fark etmesini beklemek upuzun geldi ama yapacak bir şey yok.
*Değiş tokuş sahnesi de yine kafamdaki gibi aktı. Yanlış araba hamlesini tahmin edememek güzeldi ama.
S03E07 (Sezon Finali)
Son 3 bölüm epey zayıf kalmıştı ama bu bölüm çok güzeldi gerçekten. Sezon finallerinin adamı Steve yine çok iyiydi ve sezonu başarılı bir şekilde kapattık yine.
Ya bu Taylor Lautner ne kadar komik gülüyormuş arkadaş
1 ve 2. sezonun arası 21 ay, 2 ve 3. sezonun arası 16 ay sürmüş. 3. sezon biteli tam 16 ay olmuş, hala ses yok 4. sezonun başlangıç tarihi ile ilgili. BBC, açma bu kadar arayı yahu!
Andie MacDowell yeni sezona katılmış.
Takviye güzel de hala 4. sezona ne zaman kavuşacağız belli değil.
4. sezon çekimleri başlamış nihayet.
S04E01-02
Yayınlanan son bölümün üstünden tam 28 ay geçmiş ama bunlar bir hatırlatma bölümünü bile çok görmüşler bize.
Çok kötü başlamış bu arada sezona. İki bölümü de beğenmedim. Özellikle de 2’yi.
S04E03
Güzeldi bu bölüm. Ken ve yeni kankasının hikayesi epey eğlenceli geçti. Kopmuş durumdaydım diziden, iyi geldi valla.
S04E04
Steve-Ken sahneleri sıkıcıydı. Dale-Rachel sahneleri fena değildi. Malum karakterin varlığının da büyük etkisiyle Lorna-Dylan sahneleri ise bolca güldürdü ve eğlendirdi.
S04E05-06 (Sezon Finali)
5. bölüm kötüydü. 6 ise fena değildi işte.
Andie MacDowell falan gelmedi bu sezon bu arada. 5. sezon takviyesiymiş belli ki o.
Yeni sezonda görüşürüz. Arayı fazla açmayalım bu kez.
S05E01
Çok güzel bir sezon açılışı olmuş. Andie MacDowell, süper bir giriş yapmış. Cuckoo ve Dale’e oranla çok daha sempatik olduğu bir gerçek Ivy’nin.
S05E03
Hep topu GOT’a atın zaten!
Son 2 bölümde yardırma seviyesine çıktı yine dizi. Gülmekten yanaklar, çene falan mefta durumda benim. İlk 2 sezon seviyesine ulaştı şu anda dizi ve bu formda giderse dizinin en iyi sezonu olabilir gibi duruyor.
S05E07 (Sezon Finali)
Yeni transfer Andie MacDowell müthiş bir katkı sağladı cidden diziye. Zaten çok iyi performans gösteren Greg Davies’ı daha bir parlattı ayrıca. Senaryo açısından da oldukça başarılı bir sezon oldu. Haliyle dizinin en iyi sezonu oldu bana göre. Yeni sezon onayı almaz da burada bitmek zorunda kalırsa zirvede bırakmış olur tabii ama ben kesinlikle onay almasını istiyorum. Thompsonları daha uzun yıllar izlerim ben. İnşallah onay alır.
Dizinin ilk sezonunu geçen hafta izleyip bitirdim.
Andy Samberg muhteşem oynamış, kendisini zaten Brooklyn Nine Nine’dan seviyorum, buradaki oyunculuğunu da çok sevdim. Cuckoo karakterini de kısmen sevdim ama hippi tarafını ve rahatlığını çok sevdim diyemem.
Başta anne karakteri biraz fazla salak, Dylan da gereksiz gelmişti bana ama sonradan ikisini de çok sevdim. Steve karakterini çok da komik bulmadım, hatta adamın çıktığı her sahnede gerildim, kötü bir şeyler yapacak diye.
Rachel sevdiğim bir karakter olmadı ama ilk sezon onu canlandıran Tamla Kari çok sevimliydi. Esther Smith’i hiç sevmedim, önceki Rachel’la alakası yoktu, bir de dişine ruj mu bulaşmış nolmuşsa sürekli gözüme battı tiksindim.
İkinci sezonun ilk bölümünü Andy’nin yokluğunu nasıl toparlamışlar, Cuckoo’yu nasıl yollamışlar diye meraktan seyrettim. Taylor Launter’ın hikayeye bağlanma şeklini çok zorlama buldum. Biz zaten ana karakterleri de sevmiştik, Andy’nin yokluğunu doldurmak zorunda değillerdi. Ana oyuncunun yokluğu zor bir iş senaristlere hak veriyorum ama hikaye hakikaten çok zorlama olmuş. Hele hele Rachel’la Dale Jr. arasındaki ilişki, Ken’in Dale’i hemen kabullenip sevmesi bana biraz abes geldi. Sözün özü devam edeceğimi sanmıyorum ama ilk sezonu çok keyifliydi, aileyi çok sevdim, çok güldüm. İngiliz aksanı başta rahatsız etse de sonradan alıştım. Bir şans verilmeli kesinlikle, komik bir dizi.