Dexter: Tanıtım
367 yorum yok 29 Ekim 2006 18:39
Daha önce azizk adlı arkadaşımız Dexter’ın yayınlanacağını ve Six Feet Under‘dan tanıdığımız Michael C. Hall‘ın da başrolde oynayacağını duyurmuştu. Detaylı tanıtımına ise anca sıra geldi.
Showtime‘ın bu seneki bombası olan Dexter, gündüz adli tıpçı, geceleri ise seri katil olan Dexter Morgan’ın yaşamını konu alıyor. Dizi Jeff Lindsay‘in Darkly Dreaming Dexter isimli romanından uyarlama. Dizinin mükemmel de bir jeneriği mevcut.
Bu zamana kadar dizi hakkında yapılan tüm eleştiriler iyi. Öyle olması da o kadar normal ki. İyi hazırlanmış bir senaryo, bir katilin iç dünyasını bize gösteren türden bir görüntü yönetmenliği…
Dexter’ın insanlıktan uzak kişiliğini, insanlarla iç içe yaşamaya kendini öylesine zorlarken iç sesinin insan davranışlarını sorgulayışını izliyoruz. Karşımıza görünürde çok normal, çok sosyal, katil olabileceğine asla inanamayacağımız bir seri katil olarak çıkıyor. Kana olan tutkusu ise onu adli tıpta çalışmaya itiyor. Böylece kendisi gibi diğer katillere de yakın oluyor ve onlara ulaşıp, onları öldürmesi kolay oluyor.
Dexter’ın öldürme dürtüleri çocukluğuna dayanıyor. Bir aile tarafından evlat edinilmiş olan Dexter’ın asıl ailesi hakkında bir bilgimiz yok şimdilik. Sadece bu katil ruhunun çocukluğunda evlat edinilmeden önce geçirdiği bir travmaya bağlı olduğu izlenimi yaratılıyor. Bir de kocaman yara izi var karnında henüz sebebi açıklanmamış (Ben çocukluğunda olduğuna yordum). Onu evlat edinen sıkı dedektif Harry ilk anlardan itibaren bu çocuğun içinde bir şeylerin arızalı, eksik olduğunu anlıyor ve Dexter’ın öldürme dürtülerini önce hayvanlara, sonra da hiç değilse yaşamayı hak etmeyen kötü insanlara kaymasını sağlıyor.
–
Dexter’ın bir üvey kardeşi var. Debra Morgan(Jennifer Carpenter). Onun Dexter’ın katilliğine ve babasının ona yardım edişine dair bir bilgisi yok. Polis memurluğundan dedektifliğe adım atmaya çalışan çekingen bir kız Debra. Dexter, ağabeyi olarak ona destek oluyor, özellikle katillerle ilgili davalarda büyük yardımlarda bulunuyor. Ne de olsa o da bir katil. Dexter kardeşiyle birçok gerilimli sahneye neden olan ‘Buz Kamyonlu Katil’ davasında birlikte çalışıyorlar.
–
–
–
–
–
Dexter ile çalışan herkes onu çok seviyor. Hatta amiri Maria (Lauren Vélez) ona biraz abayı yakmış. Meslektaşları Angel (David Zayas) ve Vince (C.S. Lee) onun özel yetenekleri olduğunu düşünüyor. Sadece bir kişi, çavuş Doakes (Erik King) ondan hiç hoşlanmıyor. Dexter, onun içindeki katil dürtülerini sezdiğini düşünüyor.
–
Böylesine normal görünümlü bir seri katilin bir de sevgilisi var, ancak Dexter’ın seks ile hiç alakası yok. Bu nedenle kişiliklerinin (arıza bakımından) çok uyuştuğunu düşündüğü Rita (Julie Benz) ile beraber. Rita kocası tarafından tecavüze, şiddete maruz kalmış 2 çocuklu çok kırılgan bir kadın. Ama Dexter’ın Rita ve çocukları yanında mükemmel bir baba figürüne bürünmesi tam izlemelik.
–
Six Feet Under’da fazlasıyla nazik, kırılgan ve kontrollü David Fisher olarak izlemeye alıştığımız Micheal C. Hall, burada bayağı da ürküten bir katili mükemmel canlandırmış. Hatta bu seri katile bayılacaksınız. Geceleri öldüren Dexter, fazlasıyla kanlı ve değişik stiller kullanmaya özen gösteriyor aynı zamanda. İyilik adına öldüren katil Dexter sezonun izlenmeye değer dizilerinden olmayı başardı. Showtime’ın resmi Dexter sitesinde Dexter’ın öldürdüğü kişilerin profillerine, adli tıp ile ilgili derslere ulaşmak mümkün.
yorumlar
S07E03—06
Bu 4 bölüm de fazla sarmadı. Hikayenin Isaak Sirko tarafı ilgi çekmemeye devam ediyor. Dexter-Deb dinamiği fena gitmiyor hala. Yvonne Strahovski ise diziye umduğum katkıyı verebilmiş değil henüz. En son bölümde biraz kıpırdanma oldu gibi. Sezonun 2. yarısında daha izlenesi sahneleri olur umarım.
S07E06: O son sahne ile kendi dizilerinin parodisini çekmiş gibi olmuşlar resmen.
O gülünce kalp ritmi bozuluyor insanın. Ah Yvonne ah!
Dizi kıvama geldi tekrar bu 2 bölümle. Yvonne Strahovski’nin karakteri de katkı vermeye başlayınca tadından yenmedi son 2 bölüm.
*Bizim sert adam Sirko o kadar da sert değilmiş ha? Eşcinselmiş bizim sayko, aşığı öldüğü için tırlatmış bu kadar. Dexter ile aralarında güzel bir konuşma geçmiş olsa da bırakmaz yine de bu işin peşini sonuna kadar bu manyak.
9. bölüm pek sarmadı. 10 ve 11. bölümler güzeldi.
*Dexter’a bir oyun da LaGuerta oynamış. Güzel planmış cidden katili/yemi salıp Dexter’ın ağa takılmasını beklemek. İşi zor bu dakikadan sonra artık Dexter’ın.
*Nadia’nın ayrılışı pek oturmadı kafamda ama neyse.
Sağlam bir kapanış olmuş. Çok pis yerde bitirmişler sezonu yine.
Yalnız Debra oraya gelmese ve o kurşunu sıkmasa, Dexter tek başına bu işi halletse çok daha güzel olurdu elbette. Final sezonunun en az yarısında Debra’nın mıy mıy edişlerini izleriz artık.
*Debra’nın Hannah’ya komplo kurmadığını, Hannah’nın cidden Debra’yı zehirlemeye çalıştığını öğrenmek sürpriz oldu benim açımdan. Dexter’ın da dediği gibi yine de kızamıyor/nefret edemiyor insan Hannah’dan.
*Son sezonda Jamie’yi Joey’ye yapacaklarının teaserını verdiler. İtirazım yok.
*Matthews de muhtemelen eski görevine geri döner herhalde.
*Doakes’ı tekrar görmek güzel değildi. Hiç özlememişim valla.
Arada pek sarmayan 4-5 bölüm içerse de güzel sezon oldu cidden. Sezonun 2. yarısında iyi açıldı ve son 2-3 bölümde de şaha kalktı. Memnun kaldım genel olarak bu sezondan.
Ve bitti!
Sezona kötü başladık. İlk 4 bölüm tatsız tuzsuz, ruhsuzdu. Deb de iyi kafa bipti bu süreçte. 5. ve 6. bölümlerde toparladı baya. Sezonun 2. yarısı ise tek kelimeyle şahaneydi. Final bölümü de iyi gitti son 10-12 dakikaya kadar ama o son 10-12 dakika tam anlamıyla saçmalıktı.
Allah aşkına çok düşündünüz mü bu sonu ya? Bu 8 sezonluk serüven cidden bu sonu mu hak etti yani?
*Evelyn yavaş yavaş açılan bir karakter oldu.
*Friday Night Lights ve Star-Crossed’dan sevdiğim Dora Madison’un karakteri Niki ve Masuka’yı bir arada izlemesi eğlenceliydi.
*Bethany Joy Lenz, figüran gibi bir şeydi. 9 sezon sürmüş bir dizide başrol oynamış bir oyuncunun hem burada hem de Colony’de böylesine figüranvari rolleri kabul etmiş olmasına anlam veremiyorum cidden. Ne berbat bir menajerlik şirketi varsa artık bu kadının?
*Zach, tatlış bir karakterdi. Sezona renk kattı.
*Darri Ingolfsson, Saxon karakterinde hiç de fena iş çıkarmadı.
*Yvonne Strahovski, sezonun 2. yarısında dönüp göz kamaştırmaya devam etti. Hem güzel, hem seksi, hem tatlı, hem de maharetli. Yaprak sarıyordu bölümün birinde ya! Avustralya’dayken kesin Türk komşusu vardı bunun.
Şimdilik hasret giderdim ama çok yakında yine açlık çekeceğim gün gelecek kendisine. O gün gelince The Handmaid’s Tale’a 2. bir şans mı veririm yoksa hiç tarzım olmamasına rağmen 24: Live Another Day mi izlerim bilemiyorum artık.
Bu dizi böyle kalmamalı! Dirilen diziler arasına bir an önce adını yazdırıp daha güzel bir sonla sevenlerine veda borcunu ödemeli!
23 günlük güzel bir maraton oldu. 8 sezonun 5.5 sezonluk kısmında keyifli bir şekilde izletti kendini. Sıkıcılıkta çağ atlayan 3. sezon, 4. sezonun ilk yarısı ve 6. sezon da nazar boncuğu olsun artık.
1. sezon için ortalama puanım: 8.7
2. sezon için ortalama puanım: 8.5
3. sezon için ortalama puanım: 3.0
4. sezon için ortalama puanım: 7.2
5. sezon için ortalama puanım: 8.2
6. sezon için ortalama puanım: 4.8
7. sezon için ortalama puanım: 8.1
8. sezon için ortalama puanım: 8.5
Biraz önce dizinin finalini bitirdim, yorumu yazmasam da içimde kalırdı. Yukarıda eski yorumları okurken de bi gülme tuttu, diziyi arka arkaya birkaç ay içerisinde bitirenler varmış. Diziyi izlemeye yaklaşık 2009 yılı gibi başlamıştım, tam 10 yıl sonra finalini izledim. Böyle bir saçmalığı nasıl yaptım hala anlam veremiyorum. Normalde böyle bir olay çerezlik izlediğiniz bir dizi için geçerli olur ama izlediğim o kadar dizi arasından Dexter her zaman en favorilerim arasında oldu.
Tam da liseye başladığımda izlemeye başlamıştım Dexter’ı, kablolu, Showtime tarzı 12 bölümlük dizilere geçiş yaptığım dizidir. O yüzden bende yeri ayrı. 4. sezon finalinde güncele yetiştiğimde aylar boyunca yeni sezon haberlerini takip ettiğimi hatırlarım hala. Zaten neredeyse tüm Showtime dizilerine sarmamın sebebi de Dexter dizisidir. Dizinin 7.sezonunu haftalık güncel izleyip bitirdiğimde finale kadar 1 sene kim bekleyecek düzgün izleyememiştim zaten baştan tekrar başlayayım diye düşünmüştüm. Nasıl olsa 8.sezon başlayana kadar güncele yetişirim demiştim ve şu an 2019 yılındayız Araya bir sürü yeni dizi, Netflix girince 8.sezona yetişemedim, neyse sezon bitsin toplu izlerim diye düşündüm. Ne olduysa orada oldu işte. Dizinin finali neredeyse her listede tüm zamanların en kötü finali konusunda 1.sırada olunca tüm hevesim kaçtı. En sevdiğim dizilerden biri hakkında sürekli olarak negatif şeyler duyunca bir ara izlerim diye diye finali 5 sene sonrasına itelemiş oldum. Çok sevilen bir dizi için kötü final bir nevi virüs gibi bir şey, dizinin tamamına yayılıyor. İnsanlar dizi tavsiyesi yaparken Dexter, Lost gibi dizilerden çok daha az bahsediyor, bittiğinden beri negatif bir hava var çünkü. Hatta Red John gizemi çözüldüğü andan itibaren The Mentalist dizisi için de durum böyle oldu. Bu diziler eğer hak ettikleri kalitede bir şekilde hayranlarına veda edebilseydiler şu an dizilere başlayan sayısı çok çok daha fazla olacaktı bence.
Ve final hakkındaki beklentim sıfırın bile altında olmasına rağmen beklediğimden de kötü bir final yapmışlar. Finalin niye rezalet olduğuyla ilgili paragraflar yazarım ama gerek yok. Benim için dizi 11. bölümün sonlarında Dex ve Debra birbirlerine sarılıp veda ettikleri anda bitti, hep de bu şekilde hatırlayacağım.
Favorilerime göre sezonları sıralayacak olursam en üst sırayı 4.sezon alır. John Lithgow abimiz bugünlerde aşırı popüler ama onu zirveye çıkaran performansı da bu sezonda gelmişti, herkes onu konuşuyordu o yıl. Ayrıca sezon finalindeki
Bu 2 sezon finali hala unutulmazlarım arasındadır.
4.sezon sonrası en sevdiğim sezon da 7.sezon. Bu sezonu öne attım çünkü 4.sezon finalinden sonra dizi yavaş yavaş çöküşe girmeye başlamıştı. Hatta Deb’in terapi sahnelerinde yaşanan bir rezillikle dizi elden gidiyor mu diye düşünürken 6.sezon finalinde pandora’nın kutusunu açtılar diyebilirim. Hiç beklemediğim şekilde dizi 7.sezonda tekrar eski günlerine döndü. Yıllarca Sarah olarak izlediğim Yvonne Strahovski’nin tehlikeli cazibesi ve Ray Stevenson’un karizmatik Isaac Sirko’su ile harika bir sezon olmuştu. İlk bölümde
Diğer sezonları da 2-1-3-5 ve en kötü olarak da 8.sezon olarak sıralıyorum.
Dexter unutamayacağım bir sürü karakter ve oyuncu bıraktı arkasında. Hugh Laurie House olarak ne kadar mükemmelse Michael C. Hall de Dexter için o kadar mükemmeldi. Bu 2 mükemmel aktörü aynı yıllarda bu dizilerle izleyebildiğim için de şanslıyım. Bayıldığım bir diğer karakter de her zaman Deb oldu.Hatta son sezonlarda pusulam Dexter tarafından çok Deb tarafına kaymıştı. Kariyerinde
Deb ve Dexter arasındaki kardeş dayanışması da(özellikle ilk sezonlardaki) dizinin en sevdiğim kısımları arasındaydı. Jennifer Carpenter’ın yeni dizisi The Enemy Within’e de yarın başlamayı düşünüyorum, umarım uzun süre izleriz kendisini. Yan karakterlerin en iyilerinden biri olan Angel’ı da özleyeceğim, keşke David Zayas’ı daha fazla izleyebilsek. O polis teşkilatındaki en iyi insan da oydu. Sapık Masuka’dan ve Quinn’den de bahsetmeden olmaz. Diziye katıldığı sezonlar sonrası Quinn favorilerim arasında değildi açıkçası. Sürekli olarak Dexter’la atışıp durmasının da etkisi var ama şunu da söylemem lazım tıpkı Doakes gibi
Çok uzun oldu ama yazdıkça yazasım geldi. Dexter 2006 yılında başlamıştı, bana kalırsa o yıllar dizi dünyasının altın yıllarıydı, o dönem çok fazla klasik olan dizi başlamıştı. Tabii ki günümüzdeki kaliteli dizilerin sayısı daha fazla ama o dönem daha az dizi sayısıyla çok daha kaliteli diziler geliyordu. O yüzden o yılların dizileri önemlidir benim için. Dexter her zaman en sevdiğim dizilerden biri oldu, izlemeyen herkese de tavsiye ediyorum, pişman olmazsınız. İnsan sadece bu ‘surprise motherfucker’ gif’leri ne acaba diye merak eder başlar diziye
Diriltiyollağ. Michael C. Hall da dönüyor. 10 bölüm, mini dizi. Showtime.
Dönsün bakalım.
+Clancy Brown
Aa, bu aktörü en son Allison Tolman’ın başrol olduğu “Emergence” dizisinde Tolman’ın babası rolünde izlemiştim. Dexter’da görmek ilginç olacak.
++Julia Jones (The Mandalorian), Alano Miller (Sylvie’s Love), Johnny Sequoyah (Believe), Jack Alcott (The Good Lord Bird)
Bu sefer New York. Kasaba Iron Lake ismiyle kurgu olacak.
+David Magidoff
Nature is calling. #Dexter
‘Misunderstood’ Teaser
Teaser’da “this fall” diyor ama hadi bakalım. 10 bölüm limited imiş.
Finish the line: Surprise_____.
Eskilerden biri yeni sezonda yer alacakmış.
Pff komik bir hamle olmus. O karaktere dokunmasalar daha iyi olurdu.
+Dönüyor, yes.
Fragman
Olmuş olmuş, çok fena özlemişim ya.
Hannah mckay yok mu?
Malum şansın döneceğini resmen doğrulamışlar. En akla gelen şekilde, evet.
Bakmadan “yani başka nasıl dönecekti ki” diyebilirim
Michael C. Hall, EW‘ya konuk olmuş.
Poster
madem diğeri de dönüyor neden hiçbir yerde yok?
Tanıtımın birinde vardı, gördüm ben. Posterlere belki bilerek koymuyorlardır.
Poster 2
Ufak bir spoiler müdahalesi oldu, çünkü emin olamadım o an. +1/-1’e açığım sayın seyirciler.
Dursun.
umarım kadrolu olarak dönmüştür izlersem onun için izleyeceğim açıkçası. dexter ı çok özlemedim. yvonne da dönerse fikrim değişebilir. zor tabii.
bein connectte yayınlanacakmış
Hannah McKay (Yvonne Strahovski) (+E. Weekly)
Joey Quinn (Desmond Harrington)
gelmeyecek birini gelmeyecek diye haber yapmak da ne bileyim
zaten ikili hariç kimse yok.
Özlemişim
Finali her ne kadar beklentiyi verememiş olsa da itiraz etmezdim. Yine de bir şekilde dönmüş olmasına sevindim. “İç ses” de duruyor hem. Şimdilik yerleştiği yerdeki yeni hayatı, ortam, eskiye dönüş vs.yle girmişler, çabuk geçti zaten. Devamıyla görüşürüz ^.^
Bu da o adamı öldürdüğünde “Seni dinlemiyorum,” demeye götürdü haliyle. İç ses bir nevi karşı ses olmuş. Fark etmez tabii. Debra da bir şekilde ortalıkta olduğu için şikayet etmeyeceğim.
* Harrison’ın geleceğini fragmandan dolayı biliyordum, onu da bölüm sonuna falan bekliyordum. Dexter da o yaşlarda öldürmeye başlamıştı, Harrison da Rita’yla olanlardan sonra kasabadan birilerini öldürebilir, Dexter da zaten babalık yapmaya niyetli olduğuna göre bir de onun arkasını toplar ve Harry’ye döner vs. Bakalım.
* Bölümde kimi öldüreceği belliydi, geyik sahnesinden dolayı dert bile etmedim aslında da o adamın arkadaşı da her şeyi çat diye neredeyse tanımadığı birisine itiraf etti?! Kafası iyiydi, ihanete uğramıştı vs. de o kadar mı geri zekalıydı gerçekten? Suçtan yırtmış birisini öldürmeyi daha akla yatan bir şekilde verseydiniz bari.
S09E01
Fena sayılmazdı. Karı, soğuğu sevmiyorum. İçim üşüdü izlerken. Miami misali sıcak bir yerde mesela Hawaii’de olmamızı tercih ederdim.
s09e01
Epey süre geçti, unutmuşum eski karakterlere ne olmuştu, fena bir bölümle başlamadı aslında ama @pirate ‘nin dediği gibi Dexter denince sıcağa alışmışız, izlerken üşüdüm resmen.
Digiturk yayınlamış güya, evet.
Not: Dürtmek gibi olmasın da henüz herhangi bir yere telif göndermemiş gibi duruyor, interesting.
Başta Passenger çalmaları
Son bölüm rezilliği sonrası her şeyi kabul ederdim ama iyi döndü. Yıllar sonra tekrardan haftalık izleme rutinine geri dönmek de çok garip oldu. Haftalık takip ettiğim ilk dizi buydu çünkü. Michael C.Hall sonunda adamakıllı bir final yapıyoruz diye seviniyordur.
Sırf zararsız görünüyor diye gelip Dexter ile uğraşan şımarık karakterlere dizinin başından beri bayılıyorum, Dexter’ı öyle izlemek ayrı bir keyif veriyor.
Deb’i ilk başta görmemiz de rahatlattı, son bölümde onu öldürme rezilliği yüzünden göremeseydik çok söverdim. İyi ki bu şekilde geri getirdiler. Angel ve Masuka’yı göremeyeceğiz ama ne yapalım, buna da şükür.
İç sesin geldiği sahne de harikaydı, hatta oraya kadar iç sesin olmadığını unutmuşum, gelince değeri belli oldu. Hatta asıl müziğimiz bile cinayet sonrasında çalmaya başladı, harika ayarlamışlar.
9 x 01 üzerine:
Ben de özlemişim Güzel bir giriş bölümü olmuş, çok büyük bir beklentim yok ama bakalım ne olacak.
Bu arada ilginç bir detay oldu en sevdiğim 3 drama dendiğinde 3 dizi söylerim: Breaking Bad, Sons of Anarchy, Dexter. Biri yan dizi + film ile diğeri de yan dizi ile devam etti tek kalan Dexter dı onu da başlatmış oldular. Böylelikle 3 ü de bittiği gibi kalmamış oldu sanki.
Güzel bir bölümle geri döndü, çok net özlemişim. Yalnız fargo gibi kış teması acayip gitmiş bu diziye, bayıldım.
* Kesin bir açıklama oldu bu
*
+ İlk bölümde Debra’nın bağırışlarını saçma bulmuştum ama bu bölümde eğlendim.
+ Sırf geyik nedeniyle ortadan kaybolduğuna inanılması saçma kaçardı zaten. Hiç değilse babası nedeniyle uzadı konu.
Ergenlerin de denkleme dahil olmasıyla ilk bölüme kıyasla daha keyifli geçti bu bölüm. JC’nin sezondaki varlığı şimdiden yordu beni ama.
Elemanın dedikleri doğruysa
ilk 3 bölümü seyrettim açıkcası kötü dönmemiş beğendim ama gene de bi alışma süreci gerek olucak kendi açımdan bi havasına suyunu garipsedim dizinin şimdilik oyunculuklar iyi gidiyor bakalım geri kalanı nasıl olucak dizinin
D
Eskiden de böyleydi anacım bu.
Gelecek bölüme kalır mı diye düşündüydüm, sonuna kadar halloldu. Angel’ın ayak üstü boş boğazlığı ( ) sağ olsun, Debra Morgan’dan girip Dexter’a geçmek zor bile olmasa gerek. Hadi kolay gelsin.
Getirebilecekleri sınırlı sayıda insan vardı, bazısının uğramayacağını da biliyorduk üstelik. Angel, en mantıklısı oldu denebilir. Mini olarak geldi ama bir sezon daha gelirse Masuka’yı da oldursunlar madem.
Bir de “cute” olmasa başımıza neler gelecek kim bilir.