Dix Pour Cent (Call My Agent) & Menajerimi Ara || Yıldızlarla Dolu Bir Dünya – İkili Tanıtım
152 yorum aserat 14 Eylül 2020 08:15
2015’te France 2 kanalında başlayan ve Netflix sayesinde şöhreti artan Dix Pour Cent (‘Yüzde 10’ veya İngilizce adıyla Call My Agent!), dünya çapında büyük ilgi uyandırınca birçok ülke uyarlama hazırlıklarına başladı. En hızlı davranan ise Türkiye oldu ve Menajerimi Ara‘yla geçtiğimiz günlerde tanıştık. İsterseniz iki farklı ülkenin bu ortak hikayesini daha yakından tanıyalım.
KİMLİK BİLGİLERİ
Dix Pour Cent | Menajerimi Ara |
Tür: Komedi, Dram | Tür: Komedi, Dram |
Sezon/Bölüm Sayısı: 3 sezon, 18 bölüm | Sezon/Bölüm Sayısı: Şimdilik ilk 3 bölümü yayınlandı. |
Yayın Durumu: 14 Ekim 2015 – devam ediyor (4. sezonuyla final yapacak) | Yayın Durumu: 25 Ağustos 2020 – devam ediyor |
Süre: 55 dakika | Süre: 130 dakika |
Yaratıcı: Fanny Herrero & Dominique Besnehard | Yapımcı: Ay Yapım | Yönetmen: Ali Bilgin |
Kanal: France 2 (Fransa) & Netflix (yurt dışı) | Kanal: Star TV |
Resmi Site – IMDb – Vikipedi – Facebook – Twitter – Instagram | Resmi Site – Vikipedi – Facebook – Twitter – Instagram – Youtube |
KONU
Cannes’da (Antalya’da) yaşayan Camille (Dicle), mezun olduktan sonra sinema aşkıyla soluğu Paris’te (İstanbul’da) alır. Ancak sektörde tutunmak için çıktığı bu yolculuk büyük sürprizlere gebedir, zira doğduktan sonra Camille’i terk eden babası Matthias (Kıraç) ülkenin en ünlü menajer ajanslarından birinde çalışmaktadır ve yıllar sonra yolları bu vesileyle tekrar kesişir. Matthias (Kıraç) bu gizli sırrının ortaya çıkmaması için Camille’i (Dicle) ekarte etmeye çalışırken diğer yanda da yıldızlarla dolu dünya her zamanki seyrinde akıp gitmektedir. Zira onun yanı sıra ajansın diğer menajerlerinden idealist Andréa (Feris), bohem Gabriel (Çınar) ve tecrübeli Arlette (Peride) de temsil ettikleri oyuncuların sorunlarını çözüp yüzde 10’luk komisyonu garanti altına almaya uğraşırken pek çok ilginç olayla uğraşmaktadır.
KARAKTERLER
Matthias Barneville (Thibault de Montalembert) / Kıraç Özdal (Barış Falay): ASK’ın (EGO Ajans) en hırslı menajeri. O kadar hırslı ki oyuncularını memnun edebilmek için her şeyi yapabilecek kadar gözü kara. Mesleğe ve oyuncularına para odaklı yaklaşıyor. Evli ve bir çocuğu var. Herkesten sakladığı kızı Camille’in (Dicle) ajansta çalışmaya başlaması ise huzurlu hayatına bomba gibi düşüyor.
Andréa Martel (Camille Cottin) / Feris Dikmen (Canan Ergüder): Ajansın işkolik, idealist ve tutkulu menajeri. Matthias’ın (Kıraç) aksine sanat aşkıyla ön plana çıkıyor ve oyuncularını kaliteli yapımlara sokmaya çalışıyor. Biraz geçimsiz bir yapısı olsa da özünde iyi niyetli, öz güveni yüksek, içten içe kendi ailesini de kurmak isteyen biri.
(Not: Karakter orijinal versiyonda lezbiyen olmasına rağmen bizde malum sebeplerden dolayı bu yönü törpülenmiş durumda.)
Gabriel Sarda (Gregory Montel) / Çınar Bilgin (Fatih Artman): Genel olarak eğlenceli bir insan olsa da özünde ajansın en duygusalı. Oyuncularına samimi şekilde, tıpkı bir arkadaş edasıyla yaklaşıyor. Daha önce sektörün başka alanlarında da şansını denemesine rağmen başarılı olamayınca kapağı menajerliğe atmış. Feris’le çok yakın arkadaş.
Arlette Azémar (Liliane Roverè) / Peride Şener (Ayşenil Şamlıoğlu): Ajansın yaşlı kurdu ve en eskisi. Müşterileri genelde kariyerinin son zamanlarını geçiren oyunculardan oluştuğu için diğerleri kadar koşturmasa da neşesi ve tecrübesiyle ajansın en önemli yüzlerinden. Köpeği Jean Gabin’i (Miro) asla yanından ayırmıyor.
Camille Valentini (Fanny Sidney) / Dicle Ertem (Ahsen Eroğlu): Cannes’da (Antalya) doğup büyüyen, sinema aşkıyla yanıp tutuşan biri. Babası Matthias’la (Kıraç) yıllar sonra aynı çatı altında bir araya gelmesi içindeki sevgiye aç küçük kızı ortaya çıkarıyor. İyi niyetli ve düşünceli olsa da sektörün acımasızlığından uzak yapısı başına iş açabiliyor.
Hippolyte Rivière (François Civil) / Barış Havas (Deniz Can Aktaş): Sektöre yeni adım atmış, genç, yakışıklı ve başına buyruk bir aktör. Farklı tabakalardan gelseler de başlarına gelenler benzer. Sırtına yüklenen büyük sorumlulukların altında ezilmeyip kendi yolunu bulmaya çalışıyor. Andrea’nın (Feris) gözde oyuncularından.
Noémie Leclerc (Laure Calamy) / Gülin Yetik (Gamze Karaduman): Matthias’ın (Kıraç) asistanı. Ajansın en çalışkanı. Bir yandan düzenli ve işini çok ciddiye alan biri, öte yandan da hafif çatlak ve sürpizlerle dolu. Patronuna içten içe büyük bir hayranlık duyuyor.
Hervé André-Jezak (Nicolas Maury) / Emrah Ayoğlu (Semi Sırtıkkızıl): Gabriel’in (Çınar) asistanı. Deli dolu, eğlenceli, alaycı, kıvrak zekalı ve arkadaş canlısı biri. Patronunun aksine olaylara daha rasyonel bakıyor. Camille’e (Dicle) geldiği ilk günden beri destek oluyor.
(Not: Karakter orijinal versiyonda gay olmasına rağmen bizde malum sebeplerden dolayı burası da ‘biraz’ törpülenmiş durumda.)
Sofia Leprince (Stéfi Celma) / Jülide Tırmık (Nazlı Senem Ünal): Ajansın sekreteri. Güler yüzlü, havalı ve kendinden emin biri. Aslında tiyatroyla ilgilenen amatör bir oyuncu ve menajerlerin portföyüne girmeye çalışsa da başarılı olamıyor. Tek hayali şöhrete kavuşmak.
KONUK OYUNCULAR
Orijinal dizinin konukları arasında Juliette Binoche, Monica Belluci, Isabelle Huppert, Jean Dujardin, Isabelle Adjani, Cécile de France gibi (final sezonunda Sigourney Weaver, Charlotte Gainsbourg, Jean Rano vs. de olacak) dünyaca ünlü isimler yer alıyor.
Türkiye versiyonunda ise şimdiye kadar Tuba Büyüküstün, Çağatay Ulusoy, Nebahat Çehre, Nükhet Duru, Demet Akbağ, Ercan Kesal, Edis, Melisa Şenolsun, Derya Baykal, Alican Yücesoy gibi ünlü isimleri izledik/izleyeceğiz.
SON SÖZ
Yerli versiyonunun başrol oyuncuları açıklandığında fikir sahibi olmak için orijinal diziyi izlemeye başladım. Zaten televizyon ve sinemaya da meraklı biri olduğum için tüm bölümleri büyük beğeniyle izledim. İlgi çekici karakterleri ve ünlü konuklarının (ve de Paris’in eşsiz dünyası) yanı sıra Fransa’daki sektöre getirilen eleştiriler de işi ilgi çekici bir hale getiriyor desem yalan olmaz. Bu nedenle bizim versiyonda da sektöre bol bol eleştiri getirilmesi Menajerimi Ara’yı sıradan bir uyarlama olmaktan çıkarıyor. İki diziyi peş peşe izlerken daha iyi anlıyoruz ki bu iki ülkenin sektörleri arasında pek de büyük bir fark yok. Zira ortada yadsınamayacak bir ‘insan’ faktörü var ve tüm ünlülerin başına gelenler üç aşağı beş yukarı aynı.
Dix Pour Cent’i de çok beğendiğimi söylemiştim ancak ne kadar kaliteli olursa olsun Avrupai bir soğukluk olduğunu da göz ardı edemem. O yüzden (belki de Akdeniz’e yakınlığın etkisiyle) Menajerimi Ara’nın daha sıcak ve izleyiciyi kolayca içine çeken bir dünyası var. Duygusal kısımların da orijinaline göre daha fazla genişlemesi Türk halkının yakınlık kurabilmesi açısından mantıklı. İki ülkede de ana kadronun başarılı oyunculukları ve eşsiz uyumu, dizinin bu kadar samimi bir hava yaratmasında büyük önem taşıyor. Menajerimi Ara’nın dezavantajı ise Türkiye’deki birtakım mecburi kısıtlamalar ve uzun süreler nedeniyle eklenen yan konuların genel senaryodan kopuk olması ve bazı karakterlere gereğinden fazla ağırlık verilmesi. Yine de iki dizi de özellikle böyle karamsar bir dönemde yüz güldüren, eğlenceli, kaliteli işler ve sektörün arka planını merak eden bünyeler için tam bir maden. Bu tanıtımdan sonra deneyecek olanlara iyi seyirler.
Not: Diziyle ilgili daha önce bu yazının altında yorum yapılıyordu.
FRAGMANLAR
yorumlar
@aytackara Murat Cemcir değil de Tugay Mercan olmasın o.
@aserat Seni kıracak değilim.
Reytingler düşük olduğu için bu sezon sonunda final yapacağını düşünen = ben
Ara vermeden yazın devam etmeye karar veren = Star TV ve Ay Yapım
Bknz: Kaynak
Bknz: Cık (x3)
“Canan Ergüder, meme kanserine yakalandı. Ünlü oyuncu, başrolünde oynadığı Menajerimi Ara dizisinden affını isteyerek ayrıldı. Yakın zamanda kemoterapi görecek oyuncunun moralinin iyi olduğu konuşuluyor. (Milliyet)”
ay umarım ilerlememiştir ve atlatır
Bu da Instagram açıklaması.
Ortada olmadığı o bölümde ameliyatı oldu demek ki.
Call My Agent!’ı İngiltere’ye de uyarlıyorlarmış. Bahsettik mi hatırlayamadım.
Canan Ergüder’in en kısa sürede sağlığına kavuşacağından eminim, öyle enerjik ve hayat dolu insana kolay kolay bir şey olmaz. O olmadan dizinin tadı tuzu kaçacak ama yeter ki iyileşsin gerisi boş.
Sina Koloğlu: “3 bölüm Ergüder dizide olacak Feris karakteriyle. Oyuncunun tedavi sürecindeki durumuna göre ara ara çekim yapılacağı söyleniyor. Yani karakter bitirilmiyor. Ergüder’in bütün hakları saklı kalacak dizi bitene kadar. Yani bölüm başı ücretini alacak.”
Ekin Atalar (dizinin senaristi) korona yüzünden ayrılmış.
Sabah kanalları zaplarken Uçankuş’ta Serdar Ortaç’ın haberine denk geldim, Menajerimi Ara’ya tekrar konuk olacakmış hatta yanlış anlamadıysam sezon finalinde gelecekmiş,
Muhabirler niye anlattınız deyince keşke anlatmasaydım dedi ama anlattığı için yazmakta beis görmedim
“#MenajerimiAra’nın yeni senaristleri #SemaErgenekon ile #UğraşGüneş oldu.”
Call My Agent’a 5. sezon+film hazırlıyorlarmış. Film önce gelecekmiş.
* Dizinin ömrü Canan Ergüder’in geri dönüşüne yetecek mi bilmiyorum ama finalde dönen eski oyuncu misali bir dönüşle gelebilse pek tatlı olur. Eylül ayına kadar devam edip final yapacak diyorlardı, kurtarabilir yine de.
*
Barış’ın annesinin rolü de bitti herhalde. Jülide’yi belki ortada tutarlar herhalde ama ne derece işe yarar bilemedim. Meral’i de herhalde tutarlar diye düşündüm fakat Dicle’ye yeni ev bulmuşken gerek olmayabilir.
*
Kıraç-Ceyda’yı sevdim gibi, en azından tatlı-sert didişmeleri iyi oluyor. Devin Özgür Çınar’ı severim de tek bölümlük hikaye olarak kalsaydı da olurdu. Diğer konuk oyuncular zaten bir şeye yaramadı desem olur sanki.
* Yeni senarist bey esprili biriymiş.
İngiliz uyarlamasının kadrosu açıklanmış:
++Lydia Leonard (Absentia); Jack Davenport (Pirates Of The Caribbean); Maggie Steed (Chewing Gum); Prasanna Puwanarajah (Patrick Melrose); Harry Trevaldwyn (The King); Hiftu Quasem (Killing Eve)
++Fola Evans-Akingbola (Siren), Rebecca Humphries (Trigonometry), Tim McInnerny (The Serpent), Eleanor Arnaud (Nu), Jim Broadbent (Iris).
Canan Ergüder: “3. kemo biter. Daha var ama ben iyiyim. Yeni saçsız halime ve saçlarıma alıştım. Her şey yolunda.”
Menajerimi Ara 37’de La Casa de Papel’den açık açık spoiler verdiler İzlemeyen vardıysa sövdü kesin.
* Örnek vereyim derken bari düzgününden verin yahu. Walter White için tanınmadık oyuncu bulmak için yola çıkalım dedikten sonra yolda kaza geçirdiler de ondan mı 3 Emmy adaylığı olan Bryan Cranston’a vardılar?
* Bizim sektörün La Casa de Papel takıntısını kendilerine malzeme yapmalarına gülmedim değil. Neyse ki konuk oyuncuları bu amaçla kullandılar. Ama öte yandan dahil etmeye çalıştıkları komedi biraz baydı da.
*
Ruhi Sarı = Erdem
Çağrı Çıtanak = Murat
Onur Büyüktopçu = Onur
Onur’la başladıkları için kendilerini oynayacaklarını düşünmüştüm başta. Karakter biçmişler hepsine. Gerçi Büyüktopçu, kendisiyle Kiralık Aşk’taki Koray’ın karışımını alıp getirmiş de gibiydi.
Peki söylemesi ayıp Ruhi Sarı, 35-40 arası gösteriyor mu sahi? Merak edip baktım, 48 yaşındaymış. Bak öyle olur mesela. Çağrı Çıtanak da 30 yaşındaymış gerçi ama 30-40 demişlerdi zaten.
Not: Durduk yere çat diye La Casa de Papel spoilerı vermek niye kuzum? Ayıp ayıp.
Not 2: Çav Bella’ya da doydum sayelerinde.
Not 3: Eee, şimdi nereyi soyuyorsunuz?
Kelly Macdonald, Helena Bonham Carter and Olivia Williams
39. bölüm üzerine:
Geçen bölüm “Ada Masalı – Tanıtım” niyetine çekilmişti. Bu bölümü de “Çukur – Veda” şeklinde planlamışlar. İşin içine Aşk-ı Memnu ve kutsal günah yuvası taş ev bile giriverdi hatta.
Ama geneline bakarsak sanki iddiasız bir bölümdü. Senaristler konusunu Peride üzerinden iyi işlediler bu arada.
* Camdaki Kız vs. Bir Zamanlar Çukurova yarışından aldıklarını düşündüm bölümü izlerken.
Jülide parlayınca da zaten sorun çıkardı? Gerçi diziyi Mardin’de de çektikleri için böylesi hikaye için kolaya gelmiş olabilir.
* Barış’a gidiş yolu sıkıntılıydı ama kendini savunması ciddi iyiydi. Durduk yere hak vermiş bulundum.
* Sondaki kapıda kalma meselesine göz devirdim. Bir de rap sahnelerinde dikkat vermedim gibi ama o benlik bir durum.
Hala yayınlanmakta olan 42. bölümün ilk yarısını izledim (devamını izlemeyeceğim için yorumumu şimdi yazacağım). İlk bölümlerdeki havayı bulamasam da dizinin biraz olsun rayına oturduğunu gördüm. Tuğrul karakteri üzerinden yapılan Yeşilçam göndermeleri, Halay Master vb. güldürdü. ”Köpek balığı” Kıraç’ın yargı dağıtması ve profesyonellik dışı hareketler sergilemesi, Dicle’nin yönetmen çocuk kafede para harcamasın diye onu evine davet etmesi ve barzo Barış’ın ”niye eve geliyor” diye atarlanması falan sinir bozucu. Dicle’nin etrafta haddinden fazla ”ponçik” davranması da öyle. Ahsen’in oyunculuğundan mı kaynaklı yoksa Dicle’ye kötü diyaloglar mı yazılıyor bilemiyorum. İlk bölümlerde bunun dengesi çok iyiydi, yeri geldiğinde sert yeri geldiğinde tatlı konuşuyordu. Çınar’ın aşk hikayesi beni hiç cezbetmiyor ama bu bölümdeki sektörel göndermeleri, Kıraç’a laf soktuğu sahneler keyifliydi. Canan Ergüder olmadan dizinin tadı yok, umarım Temmuz’da döner. Bu dizi çok şanslı, Star’ın başka projesi olsa sezon ortasında kalkabilirdi. Keşke ilk bölümlerdeki havasını koruyup devam etseydi ama kısmet.
* Bu bölümdeki konuklarda Gürgen Öz tarafı bence iç sıkıcıydı. Sinem Uslu tarafı hiç değilse komik olduğu için işe yaradı. Bahtiyar Engin’i ise dolgu niyetine koymuşlar sanırsın.
* Bekir’in bu kadar şeyden ders almamışçasına davranmasının sonu umuyorum ki kovulması olur. Geri zekalı.
* Senarist değiştiğinden beri sektöre yaptıkları komik/saçma/gerçekçi göndermeler arttı. Son dönemin artı noktalarından biri bu olsa gerek.
*
* Totalde Dicle daha haklı. Çünkü Barış’ın değişmez bir şekilde aynı haltı yemesi baki kalıyor. Hala yolun bu olmadığına kafası basmadı.
Bu da burada dursun:
Benim son 5 bölüm falan birikti bu ve hiç elim de gitmiyor artık açıkçası. İptal ettim ama haberim yok sanırım.
47’de bitmesi gündemdeymiş.
Üzüldüm ama beklenen haberdi. Star’da olmasa 47 bölüm süremezdi o yüzden onca badireye rağmen bu noktaya gelebildiği için bir yandan da mutluyum. Umarım Canan Ergüder’i finalde görürüz.
45’te final. Son 2.
Reytinglerin rezaletliği Tanrım, iyi ki 1 bölüm kaldı.
Menajerimi Ara 45. bölüm (Final) üzerine:
Orijinal dizinin yaptığı finale becerebildikleri ölçüde yaklaşarak bitirmeye karar vermişler. Benzer esprisinden Miro’suna kadar hem de. Gerçi Dix Pour Cent’i hortlatıp film+5. sezon onayı verdikleri için o noktanın ilerisine gidecek de neyse.
Potansiyelini değerlendiremediğine yönelik düşüncem değişmedi. Hiç değilse ulusalda değil de dijitalde olsaydı daha hakkını verebilen bir uyarlama çıkarabilirlerdi. Senaristin 3-4 kere değişmesi de yardım etmedi tabii. 42’ye kadar yine iyi geldi.
Not: Sesiyle de olsa konuk gelmesi güzel oldu.
Not 2: Emre Bey, dijital falan da olur, izleyebileceğim düzgün ilerleyen bir diziye gelsin artık.
Bunun final bölümü için sevişme sahnesi çekmişler meğerse ama bizim TV’de yayınlanmamış. Ama diziyi gösteren Arap kanal yayınlayınca halkımızın da haberi oldu.
İkinci yarı fazla tiyatral ve çorba gibi olmuştu. Sosyal medyada çok beğenilen sahneler bile bana geçmedi. Ödül töreni sahnesi hiç olmamıştı mesela. Koskoca törende sadece bizim ekibin olması ve tüm ödüllerin onlara gitmesi çok absürt görünüyordu (Salgının pik yaptığı dönemlerde Burçin Terzioğlu bölümü çekilmişti. Bari o bölümdeki gibi bir ortam yaratılsaymış). Bölüm boyunca adı geçen filmi göremememiz (baş karakterin adı Türkan’dı, Türkan Şoray’a gönderme miydi diye merak ettim), o filmin bir yere bağlanmaması da ilginçti. Ekip ajansa geri döndü, bu filmin bölümdeki işlevi (Feris’in sesini duymamızı sağlaması hariç) neydi peki? Bari ödül töreni yerine film galası yapılsaydı, bölümün başındaki karavan sahnesi çok hoştu, aynı onun gibi bir sahne çekilebilirmiş. (Dicle’nin Nasipse Adayız galasından çıktığı sahne gösterilirdi, sonrasında Dicle’nin yönetmen sıfatıyla gala salonuna girişi, filmden görüntüler vb. Bu film hikayesi de anlamlı bir yere bağlanmış olurdu.) ”Menajerimi Ara” isminin nerede kullanılacağını merak ediyordum, onu da Peride’nin kitabı diye geçiştirdiler. Miro’nun başına gelenlere de hiç gerek yoktu.
Bölümün sonunda Gerçek Kesit bölümlerinin sonundaki açıklamalar gibi, ”şu şunu yaptı, bu buraya gitti, o onunla evlendi” tarzındaki kısma da hiç gerek yokmuş. Çok absürt durmuş.
Her şeyden biraz gösterelim derken çok kalabalık, geride bir sürü işlenmemiş hikaye kalan bir final olmuş. Bir de ”bu dizi Türkiye’ye fazlaydı” yorumlarına katılmıyorum. Eğer 8. bölümde final yapmış olsaydı evet, farklı ve harcanmış bir iş olabilirdi ama 45 bölüm yayınlanmış ve yarısından fazlası romantik komediye dönmüş bir iş için ”bu dizi Türkiye’ye fazlaydı, ondan bitti” şeklinde bir sitemde bulunamıyorum. Uzun saatler sürmesinin ve senarist değişikliğinin de etkisiyle bol entrikalı klasik yaz dizilerimizden birine dönmüştü Menajerimi Ara.
Biraz ağır eleştirmiş olabilirim ama diziyi sevdiğim ve diziye yönelik beklentim fazla olduğu için bu kadar olumsuz eleştiri yaptım. Oyuncuların ve teknik ekibin emeğine sağlık, yeni işlerde görüşmek üzere.
Vakti zamanında yer verdikleri köstebek meselesine hiç tam bir cevap vermediler. Senarist değişmelerinin içinde kaynadı. Yeni gelen bir şekilde üstünü örtüp yokmuş gibi davrandı. Kendi hikayesine baktı.
Bekir de birkaç bölüm önce kendisine bir tane yeni Twitter hesabı açıp ne duyuyorsa başladı yazmaya. Güya öyle öyle hesabı büyüttü. O da zaten nasıl bir kapanışsa. Adam hesabı (şirket sırların) satıp yapımcılığa kadar çıkıp totalin kralı oldu. Yaptığı yanına kaldı…
Neden bilmiyorum eğer eski senarist kalsaydı köstebeği Jülide yapardı gibi geliyor, en makul seçenek oydu. Zaten son bölümlerde çok geri plana itilmişti, galaya Çınar’a nispet yapar gibi güle oynaya gelmesi de çok komikti. Köstebek için bir ara Emrah’ın ismi geçiyordu, iyi ki öyle bir şey yapmadılar.
Call My Agent İngiliz Uyarlaması:
+Chelsey Crisp
Konuklar: Dominic West, Phoebe Dynevor, Jessica Oyelowo, David Oyelowo
ABD’de Sundance Now.
“Call My Agent: Bollywood” da yapmışlar.
Bizzat Netflix yapmış. Yakında. Announcement.
Ahsen Eroğlu, Deniz Can Aktaş, Serhat Teoman, Nazlı Senem Ünal ve Bedir Bedir; yeni filmi “Sadan Hanım”ın galasında rol arkadaşları Canan Ergüder’i yalnız bırakmamışlar. Canan Ergüder’in sağlık durumu da iyiye gidiyormuş.
Call My Agent: Bollywood – Fragman (29 Ekim)
İtalya uyarlaması için de harekete geçmişler.
Hastalık konusu burada konuşulduğu için ekleyeyim: Canan Ergüder hastalığı atlattıktan sonra Ay Yapım’ın yeni dizisiyle setlere dönüyormuş.
Ad: Oğlum (şimdilik)
Yönetmen: Ahmet Katıksız (Aşk 101, Alev Alev)
Karakter: Pedagog Demet
Kanal: Show TV
İtalya: Sky
Endonezya: Disney Plus Hotstar
Orta Doğu: NBC
Filipinler: HBO Go
Malezya: Astro
Polonya: TVN
Güney Kore – yakında
+Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, Almanya, İspanya. Görüşmeler sürüyor.
Yayın hakkı değil, gayet uyarlama.
Canan Ergüder’in 22 Kasım 2021’de bahsi geçen yeni dizisi: Oğlum – Teaser
Genelde orijinalciyimdir ama fragmana bakınca bu daha izlenesi duruyor.
”Menajerimi Ara”nın tekrar bölümleri bu yana saat 15:45’te ve 02:00’de Star TV’de yayınlanıyordu. Kanal oranlardan memnun olmamış ya da başka bir şey olmuş olabilir, bilmiyorum ama bugünden itibaren yerine ”Kiralık Aşk”ın tekrar bölümleri yayınlanacakmış.
Yayın zamanında da ratingleri çok iyi değildi ama hem dizinin takipçisi çoktu hem de kanalın pandemi döneminde başka tutan dizisi yoktu, bir şekilde idare ettiler, sezonu tamamladı.
Kısacası dizinin ekranlardaki ikinci serüveni 11 bölüm sürmüş oldu, tamamlanamadan bitti.
G.Kore uyarlaması 16 Kasım’da başlıyormuş.
İtalya uyarlaması: 20 Ocak (Fragman)
Ben ”Menajerimi Ara”da Tuğrul karakterini oynayan Caner Erdem ile ”Darmaduman”da Evren’in sağ kolu olan Ruhi’yi (Yüksel Ünal) aynı kişi sanıyordum, bugün aydınlandım, buraya not düşeyim.
İspanya uyarlaması da geliyor. Eva Longoria yapımcı ve yönetmen.
İspanya >> ‘La Agencia’
++Javier Gutiérrez, Marta Hazas, Manuela Velasco
Üstte bahsi geçen İspanya uyarlaması değilmiş, Hispanik Amerikalılara yönelik bir remake imiş. Dili İspanyolcadır tabii.