Chris Pine ve Patty Jenkins isimleri yan yana geldiğinde akla gelen ilk yapım Wonder Woman olsa gerek. İkinci film vizyonu için geri sayım yapadursun, Pine ve Jenkins öncesinde bir kez daha iş birliğine gittiler.

A.B.D.’nin kablolu kanallardan TNT’de ekrana gelen “I Am the Night” dizisi Ocak 2019’la birlikte ekrana geldi ve sezonu altı bölüm sürdü. Limitli dizi gerçek bir hayat hikayesinden esinlendi ve Fauna Hodel’in yazdığı ana kitabı One Day She’ll Darken‘a dayanarak hazırlandı. Patty Jenkins, ilk bölümü yönetti, eşi Sam Sheridan ise senaryoyu yazdı.

Konusu:

Takvimin 1960’lı yılları gösterdiği bir dönemde dizinin asıl hikayesine başlanıyor. Nevada’da melez bir kız çocuğu olarak annesi Jimmie Lee (Golden Brooks) tarafından yetiştirilen Pat Allman (India Eisley), aşırı korumacı annesi nedeniyle geçmişiyle ilgili şüphelere kapılır. Doğum belgesini bulduğunda ise haksız olmadığını anlar. Gerçek adı Fauna Hodel’dir ve biyolojik annesi tarafından evlatlık verilmiştir.

Pat, gerçeği öğrendikten sonra Los Angeles’ta yaşayan biyolojik dedesi Dr. George Hodel’le (Jefferson Mays) iletişime geçer. Dedesi tarafından şehre davet edilince daha iyi bir gelecek düşüncesiyle Jimmie’nin itirazlarına rağmen yola çıkar. Bunun üzerine Jimmie, durumdan şehirde yaşayan serbest gazeteci Jay Singletary’yi (Chris Pine) haberdar eder. Şimdilerdeki kariyerinden pek de memnun olmayan ve alkol problemi olan Jay, yıllar önce Kara Dalya Cinayeti (1947) ve Dr. George Hodel’le ilgili bir yazı yazmış ama bu yazı kariyerine ve hayatına zarar vermiştir.

Not: Başlamışken Black Dahlia‘nın ve Dr. George Hodel‘in Wikipedia sayfalarını buraya iliştirmiş olayım. Türkçe özet için de buraya uğrayabilirsiniz. Sezonun genelinde etkisi olan bir hikaye olduğunu da belirtmiş olayım.

Dürüst olmak diziye başrolünü üstlenen Chris Pine’ı bir dizide izlemek istediğim için başladım. Hikayesi, kanalı, kadrosu veya ekibi daha geri plandaydı. Diziyi sezon boyu asıl izlenir kılan da zaten (bana göre) Jay, dolayısıyla Chris Pine ve onun karakterinin etrafında olanlardı diyebilirim.

Hikayesini temiz bir şekilde anlatıp da kapatan bir dizi. Sezon ortalarında biraz düşer gibi oldu ve sonradan toparladı. Fauna’yı canlandıran kadın başrol oyuncusunun gözüme batmaması da pozitif bir katkı oldu. Dr. Hodel’de ise kötü olmanın altını dolduran bir oyunculuk ve karakter portresi vardı.

Başlamadan önce Black Dahlia’yla ilgili yeterli ölçüde bilgiye sahiptim ve izlerken benim için sorun yaratmadı. Detayını kurcalamak sizin tercihiniz ama yapmasanız da olur. Yeterince bilgi veriliyor. Hatta I Am the Night’ın hoşuma giden bir diğer özelliği bölüm kapınışında gerçek hayattan kareler ekrana getirerek bölümde anlatılan bazı hikayelerin üstünden geçmeleri veya onları desteklemesi.

I Am the Night genel olarak böyle bir dizi işte. İyi seyirler.