Le Chalet – Tanıtım
14 yorum pirate 28 Nisan 2018 08:29
Alternatif dizi arayanlara bugün için önerimiz Fransa’dan geliyor: Le Chalet
Le Chalet, Türkçe manasıyla ‘Dağ Evi’ anlamına geliyor. 26 Mart 2018 – 9 Nisan 2018 tarihleri arasında Fransa’nın France 2 kanalında yayınlanan dizi, bir gizem-gerilim hikayesi sunuyor. Mini dizi olarak sunulan Le Chalet‘nin bölüm sayısı 6. Dizinin bölüm süreleri 47-62 dakika arasında değişiyor. Le Chalet‘nin dünya geneli yayın haklarını ise Netflix almış durumda.
Dizinin senaristliğini Camille Bordes-Resnais ve Alexis Lecaye üstlenmiş. Resnais, dizinin yönetmen koltuğunda oturan isim konumunda ayrıca. Lecaye ise dizinin yapımcılığını üstlenmiş ek olarak.
Hikayemiz Fransa’da, Alp Dağları’nın eteklerinde kurulmuş küçük bir köyde geçiyor. Köy, en yakın kente 3 saat mesafede bulunuyor. Köye ulaşmak için sadece tek bir yol mevcut. Yaz aylarında dağ, orman ve göl manzaraları ile süslenmiş, sessiz ve sakin bir ortamda temiz ve serinleten bir havayla iç içe alternatif bir tatil geçirmek isteyenlere uğrak mekanı olabilecek bir yer olan bu köy için durum düşünüldüğü kadar toz pembe değildir. Zaman içerisinde büyük göç vermiştir ve azala azala bir avuç insan kalmıştır bu köyde.
Hikaye, 3 farklı zaman diliminde geçiyor. Açılışı bir karakterin psikiyatr ile olan sorgusuyla yapıyoruz. 2017 yılında yaşanan olayların sonrasında geçiyor bu sorgu sahneleri ve dizi süresince de ara ara karşımıza çıkmaya devam ediyor.
1997 yılında bir anne, bir baba, 13 yaşında bir erkek çocuğu ve 5-6 yaşlarında bir kız çocuğundan oluşan 4 kişilik bir aile köye gelip diziye adını veren ve yukarıdaki fotoğrafta gördüğümüz dağ evine yerleşiyor. Baba, kendi hayatıyla ilgili tek bir kitap yazmış bir yazar. İkinci kitabı için çok uzun süredir ilham bulamamış olmanın sıkıntısı içerisinde. Eşinin de önerisiyle kafayı toplamak ve kitap yazmak için uygun bir ortam olan bu köye taşınıyorlar. Eşi, köyün yerlilerinden. Çok uzun süredir gelip gitmemiş ama köye. Buranın hem evliliklerine hem de eşinin yazar tıkanıklığına iyi geleceğine inanıyor.
2017 yılında ise köyde doğup büyümüş bir grup genç, eşleri, sevgilileri ve yakın arkadaşları ile birlikte düğün yapmak için köye, dağ evine geliyorlar. Ama ilk andan itibaren gizemli vakalar peşlerini bırakmıyor. Kazaların ardı arkası kesilmiyor ve insanlar teker teker ölmeye başlıyor.
İzlerken keyif veren en büyük şeylerin başında karakter çözülmeleri geldiği için karakter tanıtımları yapmak istemedim bu diziyle ilgili. Oyuncu kadrosunu merak edenler buraya bakabilir.
Le Chalet, son derece sürükleyici bir yapım olmuş. Herkesin birer bitrer öldüğü slasher tarzı yapımların çoğunda sebep kısmının altı pek doldurulmaz. Ama burada bu hikaye oldukça başarılı bir şekilde işlenmiş bana göre. Duygusal bağ kurdurmuş, empati yaptırabilmiş ve ‘Kim ne kadar haklı? Kim ne kadar suçlu?’ sorularını sordurabilmiş. Bu artısı da diziyi senenin başarılı işlerinden biri kılmış bana göre. Oyuncu seçimlerinden de memnun kaldım genel olarak. Alternatif ülkelerin dizilerine ilgi duyanlar ve slasher tarzı hikayeleri seven bünyeler için mutlaka bir şans verilmesi gereken bir dizi Le Chalet.
İzleyecek olanlara iyi seyirler.
yorumlar
Harper’s Island havası var gibi. Güzel duruyor.
Ben bunu uygulamada görüp listeye ekledim ama başlama fırsatım olmadı. Bu tarzdaki işleri seviyorum, umarım güzeldir.
@Dh den den
Benim de bir süredir gözüm üstünde ama şimdilik vakit olmadı.
*Geçmiş hikayesini de günümüz hikayesini de izlemesi keyifliydi. Ama ben 1997 sahnelerini daha fazla sevdim genel olarak.
*Hatun katilimiz ilk baştan kendini belli etmişti ama erkek katil sürpriz oldu biraz. Erkek katilin düğün grubundan biri çıkmasını beklemiyordum ben şahsen. Eşiyle arasının iyi olmaması hafiften bir kıllandırsa da hedef şaşırtmak adına iyi bir kamuflajdı çoluk çocuk sahibi olması.
*Genel olarak Rodier kardeşlerin aldığı intikamı destekliyorum. 1997’deki katil dörtlünün aç gözlülüğünü de anlayabiliyorum büyük ikramiyenin geçerli bir sebep olması açısından. Jean-Louis’e gıcık olmalarının da bunda etkisi büyüktü elbette. Ama özellikle çocuklara göz dikmeyeceklerdi işte. Finalde hayatta kalan altılı makul bir altılıydı. Keşke Fabio da ölmeyeydi ama.
*Suçun Sébastien’in üzerine yıkılmasına sevindim. Hem 1997 haliyle hem de 2017 haliyle dizinin en uyuz karakteriydi Séb.
*Chloé Lambert, Maud Jurez ( ) ve küçük Alice’i canlandıran kız en çok öne çıkan 3 isim oldu oyunculuk olarak. Emilie de Preissac’ı da en kötü olarak seçsem ayıp olmaz herhalde.
Muriel 1997, Alice 1997, Maud 2017 ve Manu 2017 de genel olarak en sempatik bulduğum 4 karakter olmayı başardılar bu arada. Tiphaine’i de küçük bir rolde olmasına rağmen sevdim diyebilirim. Ölümü de gayet şıktı bu arada.
Şimdi bitirip geldim diziyi. Fazlasıyla beğendim. Bu türe giren yapımların ucuza kaçmayanını görmemiştim sanırım. Le Chalet bu yönden ilk oldu benim için. Oyunculuklar ve sürükleyicilik dozu gayet iyiydi. Zaman zaman gözümü devirdiğim sahneler oldu ama o kadar kusur her dizide olur. Yeni dizi arayanlara tavsiye ederim. 6 bölümcük bir şey zaten. Harper’s Island’dan falan çok daha iyiydi bana kalırsa. Fransız erkeklerinden hiç bahsetmeyeceğim bile
Tanıtım için teşekkürler @pirate.
@hsparks Teşekkürler. Beğenmene sevindim.
Tanıtımda dediğim şeyi tekrar yazayım: ‘Herkesin birer birer öldüğü slasher tarzı yapımların çoğunda sebep kısmının altı pek doldurulmaz. Ama burada bu hikaye oldukça başarılı bir şekilde işlenmiş bana göre. Duygusal bağ kurdurmuş, empati yaptırabilmiş ve ‘Kim ne kadar haklı? Kim ne kadar suçlu?’ sorularını sordurabilmiş.’
Haliyle Harper’s Island ile kıyaslandığında çok daha iyiydi bana göre de. O diziyi ölçü alanlar gönül rahatlığı ile oturabilirler başına.
anca karakterleri tanıyıp, aralarındaki nesiller süren göz devirmelik ilişki ağını anlayabildik iki bölümde.
iki kardeş var. erkek olan evli. kadın olan bekar. bir dağevleri var bunların. bir çifte kiralıyorlar. erkek kardeşin kiracı çiftin kadınıyla geçmişten ilişkisi var. kız kardeş kiracı çiftin erkeğiyle ilişkiye başlıyor. ayrıca kız kardeşin, erkek kardeşin en yakın iki kankası ile de farklı zamanlarda devam eden yatak ilişkileri var.
bu kısmı geçersek 2. bölümün sonuna doğru olayların çok geçmeden başlayacağı sinyallerini verdiler. son 4 bölüm muhtemelen bayaa keyifli olacak benim için. hatta harpers island türünü seven biri olarak bayılacağım muhtemelen.
son olarak sebastian nasıl iğrenç bir insan babasına çekmiş. ailecek genleri sorunlu herhalde. inş çok sürmeden geberir. sevgilisi çok güzel kurtarsın kendisini.
fransızlar da hiç uğraşmadan seksi olmayı başarabiliyorlar.
olan garibim fabio ile iki tane geline oldu. üçü de pisi pisine gittiler. aslında biraz da kolaya kaçtılar o kısımda. o iki kız da çok zayıf karakterli tiplerdi. finale kalsalardı kesinlikle plana sadık kalamazlardı. eh bizimkiler öldürse bu sefer de duyduğumuz sempati azalacaktı. napsak napsak ikisi de kendi kendine ölsün. hele başta kızılın saçma salak düşüp ölmesi yok artık. diğeri karakter yapısına uygun şekilde öldü. şık da oldu. harpers island taki chloe yi hatırlattı bana. ilk kızılı bari fabio gibi diğerlerine öldürtseydiniz. fabio da kontrol edilecemeyecek karakterlerdendi onu da kılıfına uydurup aradan çıkardınız. yutmadım ben bunları ama ses çıkartmıcam. bu arada sebastian şerefsiz tamam ama philipin oğulları o kadar da sorunlu değildi ne çocukken ne de büyükken. onların ölmesi biraz haksız yere oldu bence. tamam philipten intikam için mantıklıydı ama yine de ölmeyi hak etmiyorlardı.
aslında olivier den şüphelenmem gerekirdi çünkü ilk iki bölüm karakterleri öğrenmeye çalışırken kim kasabalı kim ekürisi oturtmaya çalışırken julien amelie seçeneklerini oluşturmuştum. amelie zaten çok barizdi. julien için sadece iki aday vardı fabio ve olivier. julien gidip de hikayeye dahil olmak için kendisini en tanıyabilecek kişiye yanaşmaz diye düşünerek elemiştim fabioyu ama 10 küçük zenci hayranı biri olarak bile ölenlerin ölümünden şüphe duymak aklıma gelmedi. güzel bağladılar. intikam hikayelerini onaylıyorum.
başta olayların başlama sebebini nereye bağlayacaklar diye de merakla bekliyordum. kesin saçma sapan bir şey çıkacak derken bu iğrenç insanlara yakışır ve makul bir şey çıktı sevindim. kasaba bir nefes almış oldu pisliklerden arındı. yaşlı kesim zaten birbirinden iğrenç tiplerdi. sağ kalanlardan kesit kesit de olsa sorgulama sahnelerini izlemek isterdim. bir 5 dk daha uzun olsa fena olmazdı. olay yerine ekibin gelmesi vs derken daha şık olurdu.
izlemenizi öneririm. bence türü seveni tatmin edecektir. tanıtım için eline sağlık pirate. karakterleri tanıtmasan bile görsel ve isim olarak koymuş olmanı tercih ederdim. bu dizi için önemliydi eksikliğini hissettim. sürekli imdb açmak yerine burayı açmayı tercih ederdim.
Ben de diziyi 3 günde ikişer bölüm izleyerek bitirdim ve başından gayet memnun kalktım. Özellikle müziklerini çok beğendim (piyano ile çaldıkları kısımlar).
Dizide cinayetlerin sebebi cidden iyi açıklanmış. Birkaç zamanda geçen dizi-film ve kitapları da çok beğendiğimden iyi geldi bana. Bazı oyunculukların kötülüğü ve zaman zaman göz devirdiğim sahneler olsa da dizinin drama yönü kuvvetliydi gerçekten. İlk 2 bölüm kim kimin nesi diye akılda tutmak için epey zorlansam da 3.bölümden sonra daha çok keyif almaya başladım. Yalnız 4.bölümde finali tamamıyla tahmin etmesem iyiydi, ona rağmen sıkılmadım hiç.
Şimdi ispiyonlu kısımlar:
Final bölümü bir 10 dk. daha uzun olup, herkesin ölüm sahnesini bizim kardeşlerin gözünden bir daha gösterse ve en sonunda polislerin filan o köye geldiğini görsek çok daha hoş olurdu, o konuda biraz sınıfta kaldı.
Aklıma takılan birkaç nokta var:
1- Bu Julien, 1997’de evden kız kardeşiyle kaçarken Sebastien’in gözcü olduğunu nereden biliyordu? Kaçarken onu gördüler mi?
2- Thierry, sevgilisi olan kızıl saçlı Erika’yı ormanda ararken okla vurulup öldürüldü ya; hadi o Philip’in oğluydu o yüzden öldürüldü, kızın günahı neydi? Tanıklık yapmaz da bizim kardeşleri ele verir diye mi öldürdüler onu da? Yan zayiat minvalinde…?
3- Bu bizim kardeşler ve hayatta kalanlar köprü yıkıkken o köyden nasıl çıktılar?
Sonuç olarak güzel bir diziydi, tavsiye ederim. Büyük beklentiyle izlenmezse gayet keyif alınabilir. Sürprizler biraz daha az tahmin edilebilir olsa ve iyi saklansa mükemmel olabilirdi ama bu haliyle de gayet yeterli.
erikayı öldürmediler ki öldürmüş gibi yaptılar. erika geri gri yürürken düşüp ölmüştü maalesef. sadece onu da bir yere taşıyıp biri öldürmüş gibi gösterip kendileri için kullandılar.
nasıl çıktılar da ziyade bunlar o köprüyü nasıl yıktılar. çıkarken iple falan çıkmışlardır diğerlerinin denediği gibi.
Köprüyü yıkma işini de kuzen yapmıştır, bombayla patlatıp kayanın köprü üstüne denk gelmesini mi sağladı ya da kayayı bir mekanizmayla köprünün üstüne mi itti artık, ne yaptıysa?
Bir de şimdi aklıma geldi; o köprünün altında bağlı olan kel adam Gaspard vardı (Marangozda çalışan). Onu da kim ne zaman öldürdü açıklamadılar.
evet gsapardı kimse sallamadığından açıklama gereği duymadılar herhalde. sen diyene kadar aklıma bile gelmemişti. bir ara alakasız şekilde bir kapıya gelip ayağından iple bağlanıp sürüklenen bir adam vardı o adam senin dediğin adam mı acep. oysa sanki birilerine bir şey itiraf edecekti de öldürdüler durumu olabilir.
Haftalık bir tempoyla bitirdim. İyi ki izlemişim, slasher türünü sevenlere tavsiyedir. Hikayesini ayrı, müziklerini ayrı sevdim. Dördüncü bölümle birlikte üstünde düzgünce düşününce altıncı bölüme kalmadan genel olarak içinden çıkılabiliyor. Ama sonundan dolayı yine de gayet tatmin ediyor.
Farklı dönemler ve karakterler nedeniyle biraz afallatsa bile o da iki bölüme falan halloluyor. Netflix’e sevgiler.
Bu tarz dizilerde akla pek gelmeyecek isimlerin katil olması durumu nedeniyle bence Adele kabak gibi belli etti kendisini. Sadece hamile kısmı üzerinde düşünmüş, onu da kardeşinden yardım almış olabileceğine vermiştim. Hamile hiç değilmiş zaten.
Erkek kardeşin kim olduğunu da düşündüğümüzde onu da 4. bölümün sonu ele verdi diyebiliriz. Çünkü Olivier’in cesedini tam olarak görmemek ofsayt bir durumdu. Ama karakteri sevdiğimden memnunum durumdan. Sadece sonunda neler olabileceğini pek kestirememiştim. Hayatta kalanların çenesini kapatmaya karar verip her şeyi Sebastien’a yüklemesi 10 numara, 5 yıldız karar olmuş.