The Leftovers ve Fosse/Verdon gibi dizilerden ve Once Upon a Time in Hollywood filminden yakından tanıdığımız Margaret Qualley, Margot Robbie’nin yapım şirketi LuckyChap Entertainment, John Wells Productions ve Warner Bros. Television yapımı Maid isimli drama-komedi karışımı dizinin başrol oyuncusu oldu.
Senaryosunu Molly Smith Metzler’in (Shameless, Casual) yazacağı Maid, Stephanie Land‘in 2019’da çıkan Maid: Hard Work, Low Pay, and a Mother’s Will to Survive adlı The New York Times çok satanlar listesinde 3. sırada yer alan anı kitabından esinlendi.
Maid, zar zor da olsa geçimini sağlamak üzere hizmetçilik yapmaya başlayan Alex adlı bekar bir annenin yoksulluk, evsizlik ve bürokrasiye karşı verdiği mücadeleyi anlatacak. Öncelikle Alex’in bakış açısıyla anlatılacak olan Maid, Amerika’daki yoksulluğun güzel, canlı, gerçekçi ve ilham verici bir keşfi olarak tanımlanabilir.
Molly Smith Metzler, yazarlık dışında dizinin yönetici ve yürütücü yapımcısı olacak. Kitabın yazarı Stephanie Land, John Wells Productions’dan Erin Jontow, LuckyChap Entertainment’tan Margot Robbie, Tom Ackerley ve Brett Hedblom, dizinin yönetici yapımcıları.
yorumlar
+Nick Robinson
Anika Noni Rose (Power)
+Andie MacDowell
Meğerse Margaret Qualley’in annesiymiş. Dizide de anne-kızı oynayacaklar.
+Tracy Vilar
+Billy Burke
Official Teaser
Resmi Fragman
POSTER
Bir ara Ken Loach filmi izlediğimi düşündüm. Margaret Qualley gayet güzel iş çıkarıyor. Alex de izlemesi zevkli bir karakter. Saçlarını hala kesmemiş olan Nick Robinson ise bonus.
S01E01
Anne ve çocuğu arasındaki ilişki, fucked-up aile üyeleri falan SMILF misali bir ortam tasviri mevcut denebilir. Bu ona göre daha derli toplu, daha aklı başında tabii. Yani, izleniyor bir şekilde ama 2.0 hızla bile izlerken uzun geldi bana bölüm. 50 dakikalık bir malzeme yok nihayetinde ortada. Gereksiz yere uzatılmış sahneleri (Misal: Arabada geçen boş dakikalar) atsan yarım saatlik, daha izlenesi bir iş çıkarmış ortaya. Devam edip etmemeye karar veremedim. 2. bölüme de bir bakmam lazım.
@aytackara Ken Loach tespiti aşırı yerinde olmuş gerçekten. Bu dizi üstadın ellerinden çıkmış deseler şaşırmazdım.
o çaresizliğini iliklerime kadar hissettim valla. Legal, legal, legal. Legal, legal.
s01e01-05
Dizi resmen tek kişilik şov, ana karakter Margaret Qualley başarılı olmasa pek de izlenecek bir dizi değil, neredeyse hiç bir karakterden yardım almıyor, hele beşinci bölümdeki “Çıplak ayak” lakaplının evini temizledikleri sahneler oldukça başarılı idi, şahsen; oyuncunun yüz mimiklerini çok iyi kullandığını düşünüyorum, Jim Carrey ile yarışır nitelikte hatta.
İnsan ister istemez ilk bölüm sonrasında dizinin bir başarı hikayesine dönüşmesini istiyor, şimdilik bu yolun sıkıca kapalı olduğu belli, sezon sonunda nereye varır bilemiyorum ama zaman zaman sıkılsam da merakla izlemeye devam ediyorum.
1×03:
Andie MacDowell’ın karakteri çok yoruyor beni. Dysfunctional olsun demişler ama azıcık b.kunu çıkarmışlar gibi. Daha dozunda olsaymış iyiymiş.
S01E10 (FİNAL)
İlk bölümden sonraki düşüncelerim büyük oranda aynı. Övülecek ya da yerilecek bir dizi olduğunu düşünmüyorum ayrıca. Bu tür durumlarda Amerikan bürokrasisi nasıl işler konusunu açıklamaya çalışan bir kamu spotu havası hakimdi ayriyeten dizide. Bu da kötü bir şey sayılmazdı tabii. İzlediğime pişman değilim ama izlemesem de hiçbir şey kaybetmezdim. Ucu kapalı bitti bu arada. 2. sezon yaratmaya kesinlikle gerek yok.
Leftovers ta cok dikkat cekmemisti ama burada gercekten dokturmus kiz. Ben de bayilarak izliyorum. Son iki dizi secimimden sonra boyle bir sey lazimmis meger. 3e gecicem, hizli olmayan temposuna ragmen kendimi izlemekten alikoyamiyoum.
Bu dizi mutsuz biterse uzulecegim. Bu kadar seyi bize izletip bizi ortada birakmamalilar. Rica ediyorum.
S01E01
İyi ya da kötü olsa da Margaret Qualley için denemeyi düşündüğüm bir diziydi. O yüzden iyi bir ilk bölüm görmek sevindirdi. Margaret Qualley’nin parlayabileceği bir rol olmuş. Fakat draması biraz ağır geldiği için arka arka izleyemem galiba, bölüm sayısı zaten uzun. Ara ara devam ederim.
1×06:
Ben de ABV demeye geliyordum ki Özgün benden önce demiş. Topunun versin hatta. Sean ayrı dert, anası ayrı dert…