df

Marvel’ın Netflix’e doğru genişleyen evreninde 3. dizi olan Luke Cage, 30 Eylül’de izleyicilerle buluştu. Çıkmadan önce bolca övgü alan diziyi herkes gibi ben de merakla bekliyordum. Daha önceki dizilerin verdiği güvenle hemen başına oturdum ve tüm bölümleri tükettim. Bu diziyi hangi sırayla izlemeniz gerektiğini bilmiyorsanız Marvel Sinematik Evreni’ni Dizilerle Takip Etme Rehberi yazıma göz atabilirsiniz.

KONUSU:

Jessica Jones’un ilk sezonunun sonrasında Luke, Harlem’e gidiyor. Harlem’e taşınınca kahraman işlerinden uzak durmak isteyen, iki işte çalışarak kirasını ödemeye, geçinmeye çalışan bir Luke Cage görüyoruz. Dizi “kendini keşfetme” hikayesini işliyor. Hem geçmişini hem de şimdiki zamanda olan olayların Luke’un gelecekteki kişiliğini nasıl şekillendireceğini görüyoruz. Luke Cage kendiyle yüzleşirken bu sırada Harlem’de yine bela onu buluyor.

KARAKTERLER:

Luke Cage/Power Man (Mike Colter): Luke Cage’ten üstteki paragrafta biraz bahsettim gerçi ama yine de biraz daha bahsedelim. Marvel’ın sokaktan yetişme siyahi kahramanı. Genel olarak çok merhametli ve şefkatli bir kişidir. Bir haksızlığa şahit olduğunda yerinde duramaz müdahale eder. Mahallesinde pislik yapılmasına izin vermez. Kimseyi kırmamaya çalışır. Tüm bu kişisel özelliklerine rağmen süper insan gücüne sahip, kurşun geçirmez biridir. Bu güçlerine Seagate hapishanesindeki bir deney sırasında kavuşmuştur.

Cornell Stokes/Cottonmouth (Mahershala Ali): Kendini “Harlem’in Kralı” olarak gören bir mafya babası. Harlem’in Cenneti adında bir kulübü işletiyor. Dizideki en ilginç karakterlerden biri. Harlem’deki uyuşturucu ve birçok yasal olmayan işi yürütüyor. Belediye meclis üyesi Mariah Stokes’ın kuzeni.

Mariah Stokes (Alfre Woodard): Harlem’in politik yüzlerinden biri. Harlem’in siyah kalması gerektiğini savunan ırkçı bir politika izliyor ve bu sayede bolca insan kazanmış biri. Kuzeni Cornell’in pis işlerinde yardımcı oluyor. Kuzeni de ona yardımcı oluyor.

Shades (Theo Rossi): Luke Cage ile aynı hapishanede yatmış biri. Harlem’in başka bir tehlikeli, gizemli ismi Diamondback için çalışıyor.

Misty Knight (Simone Missick): Harlem’in dedektiflerinden. Luke Cage ile ilişki içinde olacaklar. Cottonmouth’ın ne tür yasal olmayan işler yürüttüğünü öğrenmeye çalışıyor.  Misty Knight hem çizgi romanlarda hem de dizi evreninde acayip önemli bir karakter. İleride rolü oldukça büyüyecek.

İLK 3 BÖLÜMDEN SONRA KISA BİR İNCELEME:

Marvel’ın Netflix dizileriyle yaptığı çok başarılı bir şey var: Her kahramanın farklı bir tadı olduğunu göstermek. Her birinin kendi dizisini hak ettiğini, her birinin hikayesinin birbirinden farklı olduğunu apaçık göstermek. Bu diziden sonra gelecek Iron Fist de dahil olmak üzere hepsi bambaşka şeyleri anlatan, başka konulara değinen diziler. Hiçbiri birbirlerinin kopyası değil.

Dizide hem kamera önündekilerden hem de kamera arkasındakilerden kalite akıyor resmen. Çalışan herkesin projeye ne kadar değer verdiğini ve dizinin önemini bildiklerini çok rahat bir şekilde görebiliyoruz. Mike Colter, Jessica Jones’taki performansından neredeyse 1 sene sonra yeniden Luke Cage olarak karşımıza çıkıyor ve hâlâ döktürüyor. Marvel’ın en iyi yaptığı şeylerden biri oyuncu seçimi ve Luke’u da tam 12’den vurdular.

Şimdilik herkes rolünün hakkını veriyor, göze batan oyunculuk yok. Ama özellikle Misty Knight’a ilk bölümden ısındım diyebilirim. Karakteri çizgi romanlarda biraz itici bulduğumdan önyargılı yaklaşmıştım ama çok sevilesi bir Misty var bu dizide. Bu arada kendisinin Marvel’s The Defenders dizisinde olacağı kesinleşti. Yanlış hatırlamıyorsam Iron Fist’te de göreceğiz.

Dizinin başarılı noktalarından biri müzikleri ve Harlem atmosferi. Müzik seçimleri çok başarılı, konuk sanatçılar ve performansları harika. Sizi şehrin havasına sokuyor ve çaldığı sahneye ayrı bir renk katıyor. Atmosfer demişken, ben ilk defa bir Marvel yapımı izlerken gerçek bir dünyada geçiyormuş havası aldım. Evet MCU içinde geçiyor, hatta bol bol göndermeler var ama şu sıralar MCU filmleri ve Marvel’s Agents of S.H.I.E.L.D. o kadar uçuk ki gerçek dışı gelmeye başlamıştı. Acayip teknolojiler filan derken sanki günümüzden 15-20 sonrasında geçiyormuş havasındaydı.

Luke Cage, Jessica Jones’tan sonra yetişkin içeriğinin dozunu biraz daha arttıran bir dizi olmuş. Argo, küfür bolca var, bunlara bir de uzun, ateşli seks sahneleri ve açık sahneler de eklenmiş. Dizinin havasına da gitmiş gerçi. Eğreti durmamış. Ama her yaştan insanın rahatlıkla izleyebileceği türden değil.

İlk üç bölüm itibarıyla dizinin yavaş ilerlediğini söyleyebilirim. Marvel’s Daredevil ve Marvel’s Jessica Jones daha tempoluydu sanki. Ama şikayetçi değilim. Şimdilik atmosferin, iyi işlenen karakterlerin, müziklerin ve sağa sola yapılan göndermelerin tadını çıkarıyorum. Mis gibi dizi olmuş. İzleyin, izletin.

TIRIVIRI BİLGİLER

  • Luke Cage, Marvel’ın siyahi ağırlıklı ilk dizisi ve ilk siyahi kahraman dizisi olma özelliği taşıyor.
  • Dizi Daredevil 2. sezonu ile aynı zaman diliminde geçiyor.
  • MCU’da ilk defa “nigga” kelimesi kullanıldı.
  • Her bölüm adı bir Gang Starr şarkısını temsil ediyor.
  • Dizide bir politik yüzü oynayan Alfre Woodard aynı zamanda Captain America: Civil War filminde oynadı. Orada da benzer politik bir karakteri oynamasına rağmen, bu iki karakter aynı kişiler değil. Niye böyle bir saçma karar aldılar bilemiyoruz. 2 dakika Tony ile konuşacak başka oyuncu mu bulamadınız? Hani aynı evrendi? Neyse…

 

Bu tanıtımı ve kısa ön incelemeyi ilk 3 bölümü izleyerek yaptım. Seriyi bitirdiğimde 2. sayfada detaylıca sürpriz yumurtalardan (easter egglerden) ve ekstra şeylerden bahsedeceğim. Herkese iyi seyirler!