Akla gelen 3 Roma dizisiyle kıyasladığımda Spartacus ve Domina seviyesinde olduğunu düşünmüyorum. İzleyeli uzun zaman oldu gerçi ama aksiyon olarak değil belki ama hikaye olarak Rome’un da altında sanki. En azından oyuncu kadrosu çok güçlüydü Rome’un. Bunun kadrosunun yeterince güçlü olduğunu düşünmüyorum. (Çok şaşırmamak gerek gerçi bu kalite yetersizliği konusuna. Bunca senedir tek kaliteli dizisi Brave New World olan ve ona da tek sezonda manasızca kıyan bir platform var karşımızda.)
-86 yaşındaki Anthony Hopkins’in varlığını bir artı olarak görmüyorum kesinlikle mesela. Adam zar zor yürüyor ama gelmiş hala dizi çekmeye çalışıyor. Yetmedi mi 65 yıldır kazandıkların ulan? Westworld dizisi jübilen olsaydı işte! Otur evinde artık bir zahmet! Neyse, dizideki karakterinin sezon ortasını bulmadan nalları dikmesini temenni ediyorum.
-Iwan Rheon, tanıdık simalar arasında. Bir bahisçiyi canlandırıyor. Bu kez bir saykoyu canlandırmamış. Hayret!
-Jojo Macari’yi tanıyorum simayen ama ünlü biri değil nihayetinde. Yine de kadrodaki potansiyelli oyunculardan biri rolü de düşünüldüğünde.
-Tom Hughes’in karakteri Titus, kardeşi Domitian (Jojo Macari) ile sıradaki kral olma yarışı içerisinde. Bölümün en tırt oyuncusu kimdi diye sorsalar net bir şekilde Tom Hughes derim yani. Bırak kralı tuvalet bekçisi bile olmaz bu Titus’tan.
-Öne çıkan karakterlerden yıldız araba yarışçıcısı Scorpus rolündeki Dimitri Leonidas’ı da parlak görmedim ben.
-Hiç tanınmayan bir oyuncu olan Gonçalo Almeida, Endülüs Bölgesi’nden 2 aile üyesiyle birlikte gelen bir at yetiştiricisi/tüccarı olan Elia rolünde. Pek süre almadı ama Tom Hughes ve Dimitri Leonidas’a kıyasla daha potansiyelli biri gibi geldi bana.
-Tanıdık olarak Rupert Penry-Jones vardı bir de. Rolü dış kapının mandalı hissiyatı verdi bana. İlerleyen bölümler ne gösterir bu konuda bilinmez tabii.
-Gabriella Pession, Rupert Penry-Jones’un karakteri Marsus’un eşi Antonia rolünde. Tanımıyorum onu da.
-Lara Wolf diye yine tanınmayan bir oyuncu var. Kendince siyasi çıkar uğruna Titus’u kullandığını düşünen ama aslında kendini Titus’a meze yapmakta olan, işgal edilmiş bir yerin sözde kraliçesini canlandırıyor.
-Kadrodaki 3-5 tanıdık isimden biri de Sara Martins elbette. Death in Paradise dizisiyle tanınıyor en çok kendisi ama ben Réunions dizisiyle tanıyıp sevmiştim onu. Başka bir dizide daha izlemeyi çok istiyordum. İyi oldu. Onun karakteri Cala, dizide net bir farkla favori karakterim olacak gibi görünüyor. O ve ailesi diyeyim hatta. 2 kızı ve 1 oğlu Roma tarafından haksız/durduk yere köleleştirilen ve onları bu kölelikten kurtarmanın yollarını arayacak olan bir anne Cala. Diğerleri için değil belki ama sırf bu aile için bu diziyi izlemeye devam ederim herhalde ben.
* Peacock’ın kendini Netflix’ten sayıp bütün sezonu birden vermesi haline alışmış değilim. Bozmadan haftalık tempoyla devam edesim var. Hem Prime Video’ya da gelmiş.
* Girmeden önce konu/kadroya bir bakayım derken Iwan Rheon ve Tom Hughes’u fark ettim. Anthony Hopkins dışındakilere hakim değildim. Posteri birkaç kez görmeme rağmen dikkatli bakmamışım ya da algıda seçicilik oldu herhalde.
İyi bir dizi olduğu düşündüren bir hali yok. Roma zamanında geçen bir gladyatör/arena dizisi için çoğu şey fazla amatör duruyor hatta.
Misal Indiewire, Hiç Roland Emmerich’in bir filmini izleyip “Vay canına, keşke daha fazla konusu olsaydı, daha az gösterişli olsaydı ve fazladan sekiz saat sürseydi” diye düşündüğünüz oldu mu? Hayır mı? demiş. Katılıyorum.
Görkemli olsun diye abanıp konuyu sallamışlar sanırsın. Arenasıydı, kölesiydi, sarayıydı derken güya birkaç dalı var ama bütüne bakınca aman aman çekemediler. 6.5’luk IMDb makul geldi şimdilik.
* Kadrosuna bir itirazım yok ama Anthony Hopkins adını koymuş gibi geldi. Arada bir görünüp kayboluyor. Rol de İmparator olunca boş kalmamak adına kabul etmiş olabilir. Parası da iyidir herhalde.
Iwan Rheon’a kötü/kötümsü karakter oynamak yakışıyor. Dimitri Leonidas da olduğu kadarıyla fena durmuyor. Bu ikisinin karakterini oyunculardan bağımsız olarak İmpatator’un oğullarına tercih ederim mesela.
* Bir yandan da böyle devam ederse ‘guilty pleasure’ haline gelir mi diye düşündürtüyor. Hayrolsun o yüzden.
Not: Bunun yerine tabii ki “Rome” ve halen izlemeyen için “Spartacus”ler daha makul.
*Ve beklediğim hamle geldi. Sezonun ilk yarısında olmasını umuyordum. Öyle de oldu.
Anthony Hopkins diziden çıktı.
*İlk bölümün ardından erken konuşmamışım. Tom Hughes, cidden oyuncu falan değil. Allah’ın kalasını getirmişler dizinin orta yerine koymuşlar bir de! Domitian’ı da sevdiğimi söyleyemem ama Domitian-Titus mücadelesinde benim tarafım belli: Domitian. Sonrasında da Domitian’ın karşısına çıkacak yeni adayı desteklerim olur biter. Ama öncelikle şu Titus’u postalayalım bir zahmet diziden.
*Viola come il mare’de izleyip beğenmiştim Kyshan Wilson’u. Burada da o beğenim devam ediyor. Hoş hatun cidden.
beğenmiyor, kapatma olarak devam etmek istiyor. Sorunu ne cidden bunun?
*Bu Alice Lamanna birine çok benziyordu ama kime benzediğini çıkaramadım ilk başta sinir bozucu bir şekilde. Sonra çözdüm ama: Moran Atias
Uzun zaman sonra merhaba…
benim için tam bir hayal kırıklığı… bazı anlarda hint dizisi olmasın bu dedirtti…
oyunculuk, dialoglar, çekimler, 3. sınıf değil, okul öncesi…
malum şahıs kahrından mı hemen öldü, rol icabı mı, bence şüpheli ölüm…
onayı var mı bilmiyorum, varsa da ben onaylamıyorum.
ayıptır.
Roland Emmerich, 2. sezon onayı varmış gibi konuşmuş. Büyük bir film projesi de varmış ve hangisini önce çekeceğimi bilmiyorum gibisinden bir açıklaması olmuş bir röportajda.
*Tenax’ı çocukluğunda istismar eden ve evi yakıp canını aldığı kişi babası çıkmasın mı? Sapkınlıkta master yapmış rahmetli. Nasıl bir yaratıkmış cidden bu yahu?
*Aura lezbiyen çıktı iyi mi?
*Biz Elia’yı şu çocuklu hatuna yürüyor diye biliyorken Jula’ya kayıverdi bu bölüm.
*Bu Scorpus da yalama yaptı iyice. İnsanın hiçbir duruşu olmaz mı yahu?
Sonradan Ek:
Elia konusu: Benim hatam. 2 kardeşi birbiriyle karıştırmışım.
Bölüm ilk yarısı şu ana kadarki bölümler arasında en fazla çıplaklık içereni olmasıyla öne çıktı. Bölümün 2. yarısı ise dikkat çeken dövüşler ve ölümlerle. Genel olarak dengeler üzerine bir bölüm olduğu söylenebilir. Şu ana kadarki bölümler arasında benim en çok sevdiğim bölüm oldu diyebilirim sanırım.
*Canın cehenneme Scorpus! Senin bir gün adam olabileceğine dair en ufak bir inancım bile kalmadı. Kusmuğunda boğulursun inşallah!
*Aura: Cidden öyle bir mallık yapmazsın di mi? Yaparsın ama muhtemelen sen.
*Yapmış geri zekalı.
*Yeni arenanın açılışı ekstra görkemli geçti. İyi hazırlanmışlar cidden.
*
Elia abisinin intikamını aldı. Scorpus hak ettiği üzere nalları dikti. Öldürdüğü şekilde öldü. Arada Elia’nın diğer abisi de kaynadı tabii. Yapacak bir şey yok. Kalmasaydı o da kardeşinin katilinin yanında.
*Domitian’ın erkek orospusu ve Marsus da hak ettikleri üzere öldüler. Ölümleri de açılış töreninde bir şova dönüştü. Arenayı dolduran su, timsahlar falan süperdi.
*Yahudiyeli fahişe kraliçe de hak ettiğini buldu. Yurttaşları tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
Ölümlere afiyetle doyduğum bir bölüm oldu kısacası. O arada
Titus
da öleydi 10 numara 5 yıldız olacaktı cidden. O da bir sonraki bölümde kısmetse.
*Kwame-Viggo dövüşüyle açtık bölümü. Birbirleriyle dövüşmek istemedi bu 2 arkadaş ilk etapta tabii. Orada da Domitian devreye girdi. Kwame’nin kız kardeşi Jula’yı ve Viggo’nun oğlunu arenaya getirtti. Dövüşmezlerse ikisini de öldüreceklerdi. Dövüş başladı ve Kwame kazandı. Titus’tan merhamet diledi yaralı Viggo’nun canını bağışlaması için. Tribünler de destek verdi. Domitian bile merhamet etmeye meyilliydi ki Titus etmedi. Kwame de Viggo’nun canını almak zorunda kaldı. Sonrasında tribünlerden ‘Tahta kılıç’ sesleri yükseldi bu defa. Titus bu kez tribünlerin isteğini geri çevirmedi. Tahta kılıcı Kwame’ye verdi. Ama satrançta Kwame’nin bir sonraki hamlesini bildiği için hinlik içeren bir hamleyle birlikte verdi. Kwame ya tahta kılıcı kendisi için alacaktı ya da kız kardeşi Jula’ya devredecekti bu kılıcı ve temsil ettiği özgürlük hakkını. Hiç düşünmeden Jula’yı özgür kıldı Kwame ve kendisi köle olarak kalmış oldu. Derken Domitian’dan Kwame’yi yıkan bir hamle daha geldi. Viggo’nun küçücük oğluna acımadı ve ölüm emrini verdi. Akabinde de ne gerek varsa yakalamış olduğu o beyaz aslanla dövüştü Kwame. Kafesinden çıkıp gelen ve arenada birkaç can alan aslanı öldürdü. Dediğim gibi hiç gerek yoktu cidden bu dövüşe.
*Bölümün bir yarısı bu olaylarla geçerken diğer yarısı Domitian’ın Titus’u öldürmek için yapacağı hamleye rezerveydi. Nihayetinde hamlesini yaptı Domitian. Tenax olmasa hiçbir şey yapamazdı tabii. Kılıcı geçirip öldüremedi bile Titus’u. Titredi kaldı. İmdadına yine Tenax yetişti ve Titus’u boğarak öldürdü. Domitian’ı kral yaptı. O da Tenax’ı bir unvanla ödüllendirdi. Kim bilir; bu hikayenin sonunda Tenax’ı bir imparator olarak bile görebiliriz di mi?
*Tenax, Cala’nın ihanetini öğrendi ama canını al(a)madı. Bari öpüşüp koklaşsınlar, bir çift olsunlar bu sayede dedik ama öylesi de olmadı.
*Cala’nın Antonia’yı öldürmesini de bekledim arada ama olmadı. Jula olayının Antonia’dan bağımsız Domitian’ın işi olduğunu fark edince.
*Elia ve hamile Jula, evlenme kararı aldılar. Elia da Roma’da kalmaya ve sürücülüğe devam etmeye karar verdi doğal olarak.
İlk bölümün ardından da belirttiğim üzere muadili dönem dizilerinin altında kalan bir dizi oldu. Ama bu kötü bir dizi demek değildi. Türü çok seven biriyim ve bu kadarı da yetti bana. 2. sezon onayı almayı başarırsa da kesinlikle mutlu olurum. 2-3 fena olmayan tanıdık oyuncu takviyesi de isterim en azından ama. Keza bu sezonun kadrosu Iwan Rheon-Sara Martins-Jojo Macari üçlüsü dışında zayıftı kabul edelim ki.
yorumlar
Official Trailer 2
Hayli sağlam görünüyor, umarım patlamaz. “Spartacus” tadının yarısını verse kafi…
Karakter posterleri 2. sayfada.
Gelmiş.
Amazon’a yarın gelecek.
S01E01
Akla gelen 3 Roma dizisiyle kıyasladığımda Spartacus ve Domina seviyesinde olduğunu düşünmüyorum. İzleyeli uzun zaman oldu gerçi ama aksiyon olarak değil belki ama hikaye olarak Rome’un da altında sanki. En azından oyuncu kadrosu çok güçlüydü Rome’un. Bunun kadrosunun yeterince güçlü olduğunu düşünmüyorum. (Çok şaşırmamak gerek gerçi bu kalite yetersizliği konusuna. Bunca senedir tek kaliteli dizisi Brave New World olan ve ona da tek sezonda manasızca kıyan bir platform var karşımızda.)
-86 yaşındaki Anthony Hopkins’in varlığını bir artı olarak görmüyorum kesinlikle mesela. Adam zar zor yürüyor ama gelmiş hala dizi çekmeye çalışıyor. Yetmedi mi 65 yıldır kazandıkların ulan? Westworld dizisi jübilen olsaydı işte! Otur evinde artık bir zahmet! Neyse, dizideki karakterinin sezon ortasını bulmadan nalları dikmesini temenni ediyorum.
-Iwan Rheon, tanıdık simalar arasında. Bir bahisçiyi canlandırıyor. Bu kez bir saykoyu canlandırmamış. Hayret!
-Jojo Macari’yi tanıyorum simayen ama ünlü biri değil nihayetinde. Yine de kadrodaki potansiyelli oyunculardan biri rolü de düşünüldüğünde.
-Tom Hughes’in karakteri Titus, kardeşi Domitian (Jojo Macari) ile sıradaki kral olma yarışı içerisinde. Bölümün en tırt oyuncusu kimdi diye sorsalar net bir şekilde Tom Hughes derim yani. Bırak kralı tuvalet bekçisi bile olmaz bu Titus’tan.
-Öne çıkan karakterlerden yıldız araba yarışçıcısı Scorpus rolündeki Dimitri Leonidas’ı da parlak görmedim ben.
-Hiç tanınmayan bir oyuncu olan Gonçalo Almeida, Endülüs Bölgesi’nden 2 aile üyesiyle birlikte gelen bir at yetiştiricisi/tüccarı olan Elia rolünde. Pek süre almadı ama Tom Hughes ve Dimitri Leonidas’a kıyasla daha potansiyelli biri gibi geldi bana.
-Tanıdık olarak Rupert Penry-Jones vardı bir de. Rolü dış kapının mandalı hissiyatı verdi bana. İlerleyen bölümler ne gösterir bu konuda bilinmez tabii.
-Gabriella Pession, Rupert Penry-Jones’un karakteri Marsus’un eşi Antonia rolünde. Tanımıyorum onu da.
-Lara Wolf diye yine tanınmayan bir oyuncu var. Kendince siyasi çıkar uğruna Titus’u kullandığını düşünen ama aslında kendini Titus’a meze yapmakta olan, işgal edilmiş bir yerin sözde kraliçesini canlandırıyor.
-Kadrodaki 3-5 tanıdık isimden biri de Sara Martins elbette. Death in Paradise dizisiyle tanınıyor en çok kendisi ama ben Réunions dizisiyle tanıyıp sevmiştim onu. Başka bir dizide daha izlemeyi çok istiyordum. İyi oldu. Onun karakteri Cala, dizide net bir farkla favori karakterim olacak gibi görünüyor. O ve ailesi diyeyim hatta. 2 kızı ve 1 oğlu Roma tarafından haksız/durduk yere köleleştirilen ve onları bu kölelikten kurtarmanın yollarını arayacak olan bir anne Cala. Diğerleri için değil belki ama sırf bu aile için bu diziyi izlemeye devam ederim herhalde ben.
ben bunu edinmiştim peacock yazısını görünce sildim. bunu izleyeceğime spartacusu baştan alırım dedim. argumanımı mantıklı buldum.
Ya da izlemediysen Rome’u izle mesela.
İmza: Dün gece iki bölüm Those About to Die izleyen ama yorum yapmaya halen üşenen bir şahıs.
Dün bir ara ilk iki bölümle girdim.
* Peacock’ın kendini Netflix’ten sayıp bütün sezonu birden vermesi haline alışmış değilim. Bozmadan haftalık tempoyla devam edesim var. Hem Prime Video’ya da gelmiş.
* Girmeden önce konu/kadroya bir bakayım derken Iwan Rheon ve Tom Hughes’u fark ettim. Anthony Hopkins dışındakilere hakim değildim. Posteri birkaç kez görmeme rağmen dikkatli bakmamışım ya da algıda seçicilik oldu herhalde.
Sinbad‘dan hatırlamadığım Dimitri Leonidas‘i Riviera dizisinde tanıyıp sevmiştim. O da çıktı diziden (yazıda yok).
* Fasulyenin faydasına gelirsek;
İyi bir dizi olduğu düşündüren bir hali yok. Roma zamanında geçen bir gladyatör/arena dizisi için çoğu şey fazla amatör duruyor hatta.
Misal Indiewire, Hiç Roland Emmerich’in bir filmini izleyip “Vay canına, keşke daha fazla konusu olsaydı, daha az gösterişli olsaydı ve fazladan sekiz saat sürseydi” diye düşündüğünüz oldu mu? Hayır mı? demiş. Katılıyorum.
Görkemli olsun diye abanıp konuyu sallamışlar sanırsın. Arenasıydı, kölesiydi, sarayıydı derken güya birkaç dalı var ama bütüne bakınca aman aman çekemediler. 6.5’luk IMDb makul geldi şimdilik.
* Kadrosuna bir itirazım yok ama Anthony Hopkins adını koymuş gibi geldi. Arada bir görünüp kayboluyor. Rol de İmparator olunca boş kalmamak adına kabul etmiş olabilir. Parası da iyidir herhalde.
Iwan Rheon’a kötü/kötümsü karakter oynamak yakışıyor. Dimitri Leonidas da olduğu kadarıyla fena durmuyor. Bu ikisinin karakterini oyunculardan bağımsız olarak İmpatator’un oğullarına tercih ederim mesela.
* Bir yandan da böyle devam ederse ‘guilty pleasure’ haline gelir mi diye düşündürtüyor. Hayrolsun o yüzden.
Not: Bunun yerine tabii ki “Rome” ve halen izlemeyen için “Spartacus”ler daha makul.
*Ve beklediğim hamle geldi. Sezonun ilk yarısında olmasını umuyordum. Öyle de oldu.
*İlk bölümün ardından erken konuşmamışım. Tom Hughes, cidden oyuncu falan değil. Allah’ın kalasını getirmişler dizinin orta yerine koymuşlar bir de! Domitian’ı da sevdiğimi söyleyemem ama Domitian-Titus mücadelesinde benim tarafım belli: Domitian. Sonrasında da Domitian’ın karşısına çıkacak yeni adayı desteklerim olur biter. Ama öncelikle şu Titus’u postalayalım bir zahmet diziden.
*Viola come il mare’de izleyip beğenmiştim Kyshan Wilson’u. Burada da o beğenim devam ediyor. Hoş hatun cidden.
*Hatun
beğenmiyor, kapatma olarak devam etmek istiyor. Sorunu ne cidden bunun?
*Bu Alice Lamanna birine çok benziyordu ama kime benzediğini çıkaramadım ilk başta sinir bozucu bir şekilde. Sonra çözdüm ama: Moran Atias
Uzun zaman sonra merhaba…
benim için tam bir hayal kırıklığı… bazı anlarda hint dizisi olmasın bu dedirtti…
oyunculuk, dialoglar, çekimler, 3. sınıf değil, okul öncesi…
malum şahıs kahrından mı hemen öldü, rol icabı mı, bence şüpheli ölüm…
onayı var mı bilmiyorum, varsa da ben onaylamıyorum.
ayıptır.
Roland Emmerich, 2. sezon onayı varmış gibi konuşmuş. Büyük bir film projesi de varmış ve hangisini önce çekeceğimi bilmiyorum gibisinden bir açıklaması olmuş bir röportajda.
*Aura lezbiyen çıktı iyi mi?
*Biz Elia’yı şu çocuklu hatuna yürüyor diye biliyorken Jula’ya kayıverdi bu bölüm.
*Bu Scorpus da yalama yaptı iyice. İnsanın hiçbir duruşu olmaz mı yahu?
Sonradan Ek:
Elia konusu: Benim hatam. 2 kardeşi birbiriyle karıştırmışım.
S01E07
Bölüm ilk yarısı şu ana kadarki bölümler arasında en fazla çıplaklık içereni olmasıyla öne çıktı. Bölümün 2. yarısı ise dikkat çeken dövüşler ve ölümlerle. Genel olarak dengeler üzerine bir bölüm olduğu söylenebilir. Şu ana kadarki bölümler arasında benim en çok sevdiğim bölüm oldu diyebilirim sanırım.
S01E08
*Canın cehenneme Scorpus! Senin bir gün adam olabileceğine dair en ufak bir inancım bile kalmadı. Kusmuğunda boğulursun inşallah!
*Aura: Cidden öyle bir mallık yapmazsın di mi? Yaparsın ama muhtemelen sen.
*Yapmış geri zekalı.
*Yeni arenanın açılışı ekstra görkemli geçti. İyi hazırlanmışlar cidden.
*
*Domitian’ın erkek orospusu ve Marsus da hak ettikleri üzere öldüler. Ölümleri de açılış töreninde bir şova dönüştü. Arenayı dolduran su, timsahlar falan süperdi.
*Yahudiyeli fahişe kraliçe de hak ettiğini buldu. Yurttaşları tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
Ölümlere afiyetle doyduğum bir bölüm oldu kısacası. O arada
da öleydi 10 numara 5 yıldız olacaktı cidden. O da bir sonraki bölümde kısmetse.
*Bölümün bir yarısı bu olaylarla geçerken diğer yarısı Domitian’ın Titus’u öldürmek için yapacağı hamleye rezerveydi. Nihayetinde hamlesini yaptı Domitian. Tenax olmasa hiçbir şey yapamazdı tabii. Kılıcı geçirip öldüremedi bile Titus’u. Titredi kaldı. İmdadına yine Tenax yetişti ve Titus’u boğarak öldürdü. Domitian’ı kral yaptı. O da Tenax’ı bir unvanla ödüllendirdi. Kim bilir; bu hikayenin sonunda Tenax’ı bir imparator olarak bile görebiliriz di mi?
*Tenax, Cala’nın ihanetini öğrendi ama canını al(a)madı. Bari öpüşüp koklaşsınlar, bir çift olsunlar bu sayede dedik ama öylesi de olmadı.
*Cala’nın Antonia’yı öldürmesini de bekledim arada ama olmadı. Jula olayının Antonia’dan bağımsız Domitian’ın işi olduğunu fark edince.
*Elia ve hamile Jula, evlenme kararı aldılar. Elia da Roma’da kalmaya ve sürücülüğe devam etmeye karar verdi doğal olarak.
İlk bölümün ardından da belirttiğim üzere muadili dönem dizilerinin altında kalan bir dizi oldu. Ama bu kötü bir dizi demek değildi. Türü çok seven biriyim ve bu kadarı da yetti bana. 2. sezon onayı almayı başarırsa da kesinlikle mutlu olurum. 2-3 fena olmayan tanıdık oyuncu takviyesi de isterim en azından ama. Keza bu sezonun kadrosu Iwan Rheon-Sara Martins-Jojo Macari üçlüsü dışında zayıftı kabul edelim ki.
Dizi için puanım: 7.7