Ruhsar: Yağmurla Gelen Güzellik — Tanıtım
18 yorum pirate 24 Aralık 2019 08:11
‘Geçmişe Yolculuk’ kuşağının bugünkü konuğu: Ruhsar
Yerli dizilerin yersiz uzun olmadığı yıllara gidiyoruz. Sigara ve alkolün buzlanmadığı, seksapalite denen şeyin yok sayılmadığı, kullanılan dile de bugünkü kadar ‘Cısss!’ yapılmadığı yıllar… Özlüyorum her daim o yılları ve de o dönemin TV anlayışını.
Ruhsar’ın yayınlandığı dönemde küçük bir çocuktum aslında ama hiç kaçırmadan izlerdim her hafta diziyi. Ebeveynlerimin diziyi sevmemelerine rağmen büyük bir mücadele ve inat örneği göstererek izlediğimi anımsıyorum hatta. Neyse, geçen gün YouTube’da tesadüfen dizinin ilk bölümüne denk gelince diziyi baştan izleme isteği oluştu bende ve seri halde ilk 3 bölümünü devirirken buldum kendimi. Yaş almış olmanın getirdiği bir hüzün, geçmişe duyulan bir özlem, suratta sevdiğin bir şeyle yeniden buluşmuş olmanın verdiği heyecan falan derken bu satırları yazarken buldum sonrasında da kendimi.
Ruhsar, 1998-2001 yılları arasında Kanal D’de yayınlanmış bir fantastik komedi dizisi. 7 Şubat 1998-30 Aralık 2001 tarihleri arasında yayınlanmış olan 5 sezon ve toplam 108 bölümden oluşuyor. Bölüm süreleri ise 40-45 dakika civarında. Bunun ilk 3.5 dakikası ise dizinin başlangıç hikayesi ve jenerik kısmına ayrılmış durumda. Yani bir yabancı dizi misali çabucak bitiveriyor bölümler.
Dizinin senaryosu Gani Müjde (Kaygısızlar, Yarım Elma, Hayat Bilgisi, Yahşi Cazibe, Arabesk, Kahpe Bizans, Osmanlı Cumhuriyeti), İhsan Aydın ve Fatih Solmaz tarafından keleme alınmış. Ümmü Burhan, Ömür Atay ve Samim Değer üçlüsü dizinin yönetmenliğini üstlenmiş. Abdullah Oğuz ise dizinin yapımcısı konumunda.
Ruhsar ile ilgili bilinmesi gereken bir diğer bilgi de Türkiye’de görsel efekt kullanılarak çekilen ilk komedi dizisi olmasıdır.
Yandım, yandım… Bu bendeki hal nedir?
İnan bana canım, bu benimki hayal değil.
Bu düzen bildiğin düzenlere benzemez.
Ruhsar gitti, ruhu geldi.
Sardı ruhu; hayal değil.
Döktür, döktür… Bir o yana bu yana…
Aklım başımdan gitti. Vay bana, vaylar bana!
Bu düzen, bildiğin düzenlere benzemez.
Ruhsar gitti, ruhu geldi.
Sardı ruhu; hayal değil.
Şaştık kaldık, afalladık.
Vay canına! Şimdi yandık!
Akıllara zarar valla!
Ruhsar gitti, ruhla kaldık!
Ruhuna sağlık; Ruhsarcığım ölmemiş!
Elalem utansın; o beni terk etmemiş!
Gel şöyle otur Ruhsar, yanı yanı başıma.
Görsün millet hayal-gerçek yan yana.
Konuyu kısaca özetlemeden önce dillere pelesenk olan jenerik müziğinin sözlerini de sıralamak istedim.
Gelelim dizimizin konusuna:
Kocası Mazhar’ı neredeyse delilik derecesinde kıskanan Ruhsar, genç yaşta hayata veda eder. Deli dolu bir kadın olan Ruhsar’ın ölümü sonrasında Mazhar hayata küser. Ancak hayat devam etmektedir ve Mazhar yavaş yavaş normal yaşantısına dönmeye çabalar. Sevgili karısına olan aşkını da yavaş yavaş maziye gömecekken Ruhsar sadece Mazhar’ın görebileceği bir hayalet olarak ortaya çıkıverir ve hikayemiz başlar.
Mazhar, bir anda yeniden hayatına giren Ruhsar’ın varlığını kolaylıkla kabullenir ama çevresine de bunu hissettirmemek zorundadır. Çünkü Ruhsar’ı sadece Mazhar görebilmekte ve sadece onunla o konuşabilmektedir. Öbür dünyadan bu dünyaya bir hayalet olarak yeniden merhaba diyen Ruhsar ise kıskançlıklarıyla Mazhar’ın hayatını cehenneme çevirmeye devam eder. Bu defa bir hayalet olduğu için ve bir takım özel yetenekleri de bulunduğu için eli daha güçlüdür. Lakin kocasına ne kadar kızsa da aynı seviyede büyük bir aşk da beslemektedir. Onu kendisi dışındaki tehlikelerden korumayı da ihmal etmez elinden geldiğince.
Deli dolu, hafiften çatlak, kindar ve kolayca sinirlenen bir kadın olan Ruhsar karakterine Kahpe Bizans ve Mum Kokulu Kadınlar filmlerinden de hatırlayabileceğiniz, bir dönemin en seksi kadınlarından biri olarak gösterilen, bir evlilik programı dahil birçok TV programında sunuculuk da yapmış olan Hande Ataizi hayat veriyor.
Ruhsar, Cennet’te ikamet ediyor ama her yağmur yağışında soluğu Mazhar’ın yanında alıyor. Sadece yağmur yağdığında dünyamızı ziyarete gelebiliyor ve canı istediği takdirde Mazhar’a da gözükmeyebiliyor. Kendisinden diriyken de ölüyken de hiç haz etmeyen eski kaynanası Menkıbe ve eski görümcesi Firdevs’in Mazhar ile ilgili sinsi planlarını bozmak ise dünyada geçirdiği vakitlerde sık sık vakit ayırdığı işlerden biri haline dönüşüyor.
Mazhar karakterini ise Hande Ataizi ile bir dönem birçok projede birlikte yer almış olan, Kahpe Bizans, Avrupalı, Melekler ve Kumarbazlar gibi sinema filmlerinden de hatırlayabileceğiniz Cem Davran canlandırıyor.
Mazhar, az biraz hovarda bir adam olsa da anne zoruyla evlenmeyi düşünmemektedir ve Ruhsar’ı da hala çok özlemektedir. Annesinden de Ruhsar’dan da çok korkar ve iki kutup arasında epey bir hırpalanır. Bir reklam şirketinde yazarlık yaparak geçimini sağlamaktadır.
Mazhar’ın dul annesi Menkıbe rolünde Göksel Kortay‘ı, bekar kız kardeşi Firdevs rolünde ise Mihrace Yekenkülüğ‘ü izliyoruz.
Menkibe de Firdevs de işsiz güçsüz iki kadın. Bu hayattaki birincil amaçları Mazhar’ı kendi buldukları ve kolayca yönetebilecekleri bir kadınla yeniden evlendirmek. Bu yüce amaç doğrultusunda yoğun mesai harcıyor ve birçok gelin adayı bulup getiriyorlar Mazhar’ın önüne. Bu yolda da yalanlar ve kirli oyunlara da sıkça başvuruyorlar. Mazhar ve Ruhsar da söz konusu adaylardan kurtulmanın yollarını arıyorlar elbette.
Menkibe’nin ‘Ruşen amcanın oğlu Sedat’ ile başlayıp oğlu Mazhar’ı eleştirdiği cümleler, Mazhar için kullandığı ‘Minik Kuşum’ ifadeleri ve Osmanlı saray soyundan geldiklerini iddia etmesi birer klasiktir. Bir nevi ana kuzusu haline dönüştürdüğü Mazhar üzerinde yoğun bir yaptırım gücü bulunmaktadır. Firdevs için ise Mazhar’ın kankası Müfit’ten hoşlandığı bilgisini vermeden geçmeyelim.
Aklına geleni söyleyen sulu bir adam olan ve geyik muhabbetini seven Müfit, Mazhar’ın kankası ve aynı zamanda iş yerinden arkadaşıdır. Karaktere Cem Davran ile birlikte Avrupalı ve Melekler ve Kumarbazlar filmlerinde de yer almış olan, aynı zamanda Kalp Atışı ve Davetsiz Misafir gibi dizilerden de hatırlayabileceğiniz Hakan Gerçek hayat veriyor. ‘Yılan’ lakaplı Müfit, tıslamalarıyla ünlüdür.
Dizinin ilk iki bölümünde Mazhar’a gelin adayı kontenjanından konuk oyuncu olması planlanan ama izleyiciler tarafından sevilince ana kadroya dahil edilen ve sıkça karşımıza çıkan Reyhan karakterine Ebru Karanfilci hayat veriyor. Son derece aptal bir kadın olan Reyhan, bölümler ilerledikçe Mazhar ile evlenmeyi bir takıntı haline getiriyor.
Tuluğ Çizgen tarafından canlandırılan Gözüm Abla karakteri diziye ilerleyen bölümlerde dahil oluyor. Ruhsar ile arası çok iyi olan karakterimiz cennete yeni gelenlerin kayıt ve yerleştirme işleriyle uğraşıyor.
Mazhar’ın kendisini her fırsatta ’68 kuşak bir komünist devrimci’ ve ‘hümanist’ olarak tanımlayan, ağzından piposu pek eksik olmayan patronu Önder Bey rolünde Mehmet Ulay‘ı izliyoruz.
Gelelim Generation Reklam Ajansı’nın goygoyu seven, Mazhar’ın özel hayatına da epey ilgili çalışanlarına. Ajansın Halkla İlişkiler Sorumlusu Şelale rolünde Deniz Altaş‘ı izliyoruz. İlerleyen sezonlarda rolü Güneş Berberoğlu devralıyor. Çaycı Baha karakterini Volkan Girgin canlandırıyor. Metin yazarlarından Selçuk rolünde ise Berat Yenilmez karşımıza çıkıyor. İkinci sezon başında rolü Mehmet Usta devralıyor.
Dizinin konuk oyuncu kadrosunda ise Cezmi Baskın, Haldun Boysan, Engin Altan Düzyatan, Funda Arar, Özgür Ozan, Zuhal Topal, Şoray Uzun, Gonca Vuslateri, Sema Öztürk, Fatih Ürek, Mansur Ark, Ceyda Düvenci, Şenay Gürler ve Tuba Ünsal gibi tanıdık isimler bulunuyor.
Ruhsar, genel olarak böyle bir diziydi efendim. Komedisiyle, fantastik yönüyle, oyuncu kadrosuyla bir döneme damga vurdu. Dizide emeği geçen herkese selamlarımı yolluyor ve yazımı noktalıyorum.
yorumlar
Küçükken ben de severek izlerdim. Üstünden çok zaman geçti, çok şey oldu gerçi ama hafızamda güzel olarak yer alıyor. Bu arada ben Ruhsar’ı tanıtımdaki kadar çatlak ve kıskanç hatırlamıyorum. Hoşuma giden bir ilişkileri vardı ve karşılıklıydı.
Bu dizinin tanıtımı yapıldığını görünce hesap açmak istedim. Herkese merhaba
Benim de küçüklüğümde severek izlediğim bir diziydi. Bu dizinin zamanını tam hatırlamamakla birlikte birkaç sene önce kısa ömürlü bir yeniden çevrimi de olmuştu. “Hayal ve Gerçek”. Yaş itibariyle mi yoksa gerçekten olmamış bir dizi olduğu için mi bilmiyorum ama çok yapay bir tat almış ve ilk bölümü dahi bitirememiştim.
Bana göre Türk dizi tarihine orijinal konusu ve diyalogları ile damga vuran dizilerden biridir “Ruhsar.” Tanıtım için teşekkürler
@crazy_dr Teşekkür ederim. Hoş geldin sitemize. Sitedeki yorumlarının devam etmesini diliyorum.
Bölüm 5
O köpek esprileri günümüzde yapılsa büyük linç olur yalnız.
Bölüm 6
Tabelayı görünce ’98’de BIM mi varmış?’ dedim bir an ama varmış. En azından İstanbul’da varmış.
Bölüm 7
Az çok anımsadığım bölümlerden biriydi. Pansiyoner kızlardan birinin Ceyda Düvenci olduğu aklımdan çıkmış ama.
O ‘Ruhospu’ tabiri de bir ara dilime yapışmıştı valla.
Bölüm 10
Başta Cem Davran olmak üzere bazı kötü oyunculuklara ve hikaye açısından saçmalamasyonun gırla olmasına rağmen 3 gün içerisinde 10 bölümü devirmiş halde buldum kendimi. Yine de hafıza denen şeyin bazı şeyleri süsleyip püsleyerek bünyesinde sakladığı su götürmez bir gerçek elbette.
Bölüm 11
2. sezondan itibaren Şelale rolünü devralacak olan Güneş Berberoğlu, başka bir karakterle uğramış bu bölüme. Epey de renk katmış. İyi iş çıkarmış cidden. Onun o halleri falan az da olsa anımsadığım bölümlerden biriydi bu da bu arada.
Bölüm 13
*Fırat dizisi cidden Bodrum’da mı çekilmişti?
*’Akdeniz Bölgesi bitki örtüsü kılıklı Müfit!’:
@aytackara Baya kıskançtı ya
@pirate Başladıktan birkaç bölüm sonra (Gülben Ergen Fırat’ta boğulduktan sonra ) o taraflara bir yerlere gitmişlerdi.
@desperate houseboy Doğrudur. Benim aklımda sadece o boğulma bölümüyle kalmış o dizi.
Bölüm 14/S02B01
*’2. Dünya Savaşı’ndan çıkan Japonya gibi kendini çabucak toparlamak.’
Bu bölümün güzel benzetmesi de buydu.
*Bu bölüm malum ikili ve arka planda çalışan set ekibi epey yorulmuşlardır cidden. Özellikle de set ekibine acıdım valla.
*Daha 14. bölüm oldu ve şu tipsiz şimdiden 3. farklı karaktere ulaştı. Bu sonuncu kalıcı olacak gibi. Bir de ilk sezondaki ofis ekibi çok daha iyiydi kesinlikle. Bozulmasaydı keşke.
Bölüm 15
Şu ana kadarki en kısa bölümdü. Açılış ve kapanıştaki kısımları çıkarırsak 29.5 dakika uzunluğundaydı.
Çarkıfelek’e gidip MAli’yi getirememek hiç olmamış bu arada.
Bölüm 20
Hafiften anımsadığım bölümlerden biriydi bu da. Reyhan üzerinden ilerleyen hikaye gayet keyifli bir şekilde aktı. Ruhsar’ın bu bölümdeki hafiften Hawaii stili kıyafeti de çok hoştu.
Bölüm 24
Dizinin açık ara en kötü bölümüydü. Atlaya atlaya bitirmek zorunda kaldım.
Bölüm 26
Ruhsar’ın yeni saçları:
Gazanfer’den ciddi miktarda sıkılmış durumdayım. Kadroya dahil olduğundan beri diziyi negatif etkilediği bir gerçek.
Eski Şelale, Yeni Şelale’den daha iyiydi bu arada.
Bölüm 29
Özlemişim Ebru Cündübeyoğlu’yu valla. 5-6 senedir hiçbir yerde izlememiştim kendisini.
Bölüm 38
Bu kadar zorlayıp bokuna çıkarmasalardı da bir bölüm daha kalsaydı keşke bu lolita. Bu arada bu lolitayı oynayan kız çok tanıdık geliyor ama çıkaramıyorum bir türlü. İlk sezonda konuk oyuncular da jenerikte kendine yer buluyordu ne güzel. Keşke devam etseymiş o uygulama.
Bölüm 42
Ruhsar, televizyonda gözükmeyeydi iyiydi yalnız. Grup Laçin’in kasetini en başta gösterip sonra o şarkıya kaset yapmak da ayrı bir kafa. Daha bir sürü saçmalamasyon. Aşırı özensiz bir bölümdü.
Bölüm 44
Kabus gibi bir bölümdü cidden. Bu hali daha da çekilmez oluyormuş.
Bölüm 54
Bu Mazhar’ın mallık katsayısı her bölümde son sürat artarak devam ediyor valla.
Bölüm 62
En çok Menkıbe’ye yakıştı valla.
Kısır döngüye girmiş gibi bir hali varken yeniden açıldı gibi son 6-7 bölümlük süreçte dizi. Güzel fikirlerle geliyorlar ara ara.
Bölüm süreleri 50-55 dakika civarlarına ulaştı bu arada bu 3. sezonda.
Bölüm 65
Şenay Gürler’i görmek güzeldi.
Bölüm 69
*Mazhar’ın kapanıştaki tepkisi ve Reyhan’ın yemek sahnesi güldürdü.
*Eksiği çok olsa da Menkibe’nin şu ana kadarki en iyi planı buydu muhtemelen.
Bölüm 70
Harika bölüm olmuş ya! Aynı bölüm içinde bilmem kaç tane duygu verdiler valla. ‘Top 3’ bölüm arasına koyarım rahatlıkla bu bölümü. 1. sıranın da en güçlü adayı hatta.
Epey zayıf kalan 2. sezonun ardından devam eden bu 3. sezonda formunun zirvesine çıktı bence dizi. Son bölümlerde Ruhsar’ın babasının ortalıklarda olmamasından da memnunum bu arada. 3. sezonun tek eksiği ise Reyhan’ın daha yorucu hale gelmiş olması.
Bölüm 72
Çok çok kötü bir bölümdü cidden. Funda Arar’ın menajeri dizinin yapımcısından ricada bulunup böyle bir bölüm mü sipariş etmiş çıkacak albüm öncesi reklam olsun diye yoksa dizinin yapımcıları para döküp zorla Fund Arar’ı ikna edip Funda Arar’ın okey diyeceği bu saçma senaryoyu kabul etmek zorunda mı kalmışlar anlamadım açıkçası.
Bölüm 73
Ivana Sert sandım bir an o hatunu ama Elizabeth Bozkurt imiş adı. Bosnalıymış galiba. O dönem modellik yapıyormuş ülkemizde.
Mazhar ile onun sahnelerinde Cem Davran senaryosuz olaya dalmış ve olaylar doğaçlama gelişmiş gibi görünüyordu.
Bölüm 77
Mazhar ve Müfit için kendi kendilerine dublaj yapmışlar gibi bir durum vardı bu bölüm ortada.
Bölüm 89
*Ayşe Tolga’yı görmek güzeldi de saç kesimi aşırı kötüydü be ya!
*İnsan hafızasını kaybetmiş bir şekilde uyanınca böyle mi tepki verir yahu?
*Müfit’in durumu iyice yalama yaptı artık. Muhabbet hep aynı şekilde düğümleniyor.
*Reyhan’ın her sahnesi işkence haline dönüşmüş durumda çok uzun süredir.
Bölüm 90
Ruhsar&Mazhar’ın altını son derece makul bir sebepten ötürü kısıp Menkibe’nin sahnelerini de biraz azaltıp Sema Öztürk, Aylin Kabasakal, Defne Joy Foster ve Zeynep Gülmez’in konuklukları eşliğinde ‘Bir Tutam Hababam’ bölümü yapmışlar. Güzel de olmuş. Reyhan gereksizi de olmasa tam bir kafa dinleme bölümü olacakmış ama neyse.
Bölüm 96
Ofis ekibinden oyuncusu değişmeyen bir tek Baha karakteri kalmıştı. Onu da değiştirmişler son sezona giriş yaptığımız bu bölümde.
Bölüm 98
73. bölümdeki güzellik Elizabeth Bozkurt, Mazhar’a hizmetçi olarak konuk oldu bu kez. Kalacak gibi sanki. Hayırlısı olsun bakalım.
Bölüm 101
*Krizine, krizine, krizine bandım …
Çoktandır ekonomik kriz muhabbetleri dönmüyordu. O yüzden iyi oldu bu bölüm.
*Şerruh çok masumdu bu bölüm süresince ya!
*Reyhan ara ara zeka kıpırtıları gösteriyor ve kendisinden beklenmeyecek çıkarımlar yapıyor ya … İyi geliyor o minik anlar valla.
*Tatiana iyice açıldı bu bölüm. Tatlılıktan yıkılıyordu valla. Bırak diğer faturaları ve ilk önce şu kızın maaşını öde Mazhar!
Bölüm 104
Ortam böyle daha iyi olmuştu bence.
Bölüm 108 (FİNAL)
Sıradan bir bölümle bitmiş ya bu! 5 sezonluk diziye final bölümü yapma imkanı tanımamışlar ya pes valla!
Tatianalı bu son sezona daha fazla kanım kaynadı benim sanki. Geçmişteki Gazanferli bölümler ise diziye biraz daha soğuk olduğum bir dönem oldu. Neyse, iyisiyle ve kötüsüyle 108 bölümlük eğlenceli bir süreç oldu. Tüm saçmalıklarına rağmen 2. kez izlediğim için mutluyum diziyi. Yine pozitif anımsamaya devam edeceğim.
Mehmet Ulay (81) vefat etmiş.
Benim de aklımda kalan rolleri:
Arka Sıradakiler’de Oktay’ın babası,
Cinlerle Periler’de Gül’ün babasıydı.
Hatta bir ara Gerçek Kesit’te bile rol almıştı. Son yıllarda Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz ve Seni Çok Bekledim gibi dizilerde rol aldığını anımsıyorum. 1 yıldır kanser tedavisi görüyormuş ve Almanya’da vefat etmiş.
İyi bir oyuncuydu. Heybetli rollere de yakışıyordu hani, çok ciddi duruyordu. Allah rahmet eylesin…