Stranger Things || Tanıtım
244 yorum okakacukaka 30 Temmuz 2016 08:56
Netflix‘i biliyorsunuz. Dizi işine bir girdi pir girdi, kimilerine göre de dizi sektörünün lideri konumunda. İşte bu platformun son meyvesi Stranger Things, 15 Temmuz itibarıyla önümüze serildi ve tabii ki bizlere de izlemek düştü. Dizi, Duffer Biraderler olarak bilinen Matt Duffer ve Ross Duffer‘ın elinden çıkma. Ayrıca yönetmen koltuğunda da bu biraderler oturuyor. Şimdi gelin bu yeni dizimizi biraz daha yakından tanıyalım.
KİMLİK BİLGİLERİ:
Türler: Dram, Korku, Gerilim, Doğaüstü, Gizem, Bilim-Kurgu, Dönem Dizisi
Sezon – Bölüm Sayısı: 1 Sezon – 8 Bölüm
Onay Durumu: Henüz bir onay yok ancak alması muhtemel
Bölüm Süreleri: 41-53 dakika
Yapımcılar: Matt Duffer, Ross Duffer
Yayınlandığı Kanal veya Platform: Netflix
Wikipedia – IMDb – Resmi Sitesi – Facebook – Twitter
KONU:
6 Kasım 1983 yılında Indiana‘nın Hawkins kasabasındayız. 4 çocuk bir evde ünlü oyun Dungeons & Dragons (Zindanlar ve Ejderhalar) oynamaktadırlar. Akşam olmuştur ve herkes evine dağılmaya karar verir. Will bisikleti ile tam evine varmak üzereyken ormanda takılır ve düşer. Bu sırada ne olduğu belirsiz bir şey karşısına çıkar ve korkuyla evine koşar. Kendisini eve kilitler ve sonrasında ortalıktan kaybolur.
Bunun üzerine arama çalışmaları başlar. Will‘in annesi, ağabeyi, polis ve Will‘in arkadaşları ayrı ayrı kendi araştırmalarını yaparlar. Yaptıkları bu araştırmalar, devlet adına gizli deneyler yapan bir birime ve hatta doğaüstü olaylar olduğuna işaret etmektedir. Peki, bunun arkasında neler var? Will bulunabilecek mi? Kasabaya dadanan bu şey nedir?
KARAKTERLER:
- Mike Wheeler (Finn Wolfhard): Will‘in en yakın arkadaşı. Will‘i aramak için her şeyini veriyor. Herkes Will‘in öldüğüne inanırken, o ve birkaç kişi hala hayatta olduğuna inanıp onu aramaya çalışmaktadırlar.
- Dustin Henderson (Gaten Matarazzo): Ekibin en sevimlisi ve en küfürbazı. Dişsiz olduğu için konuşması biraz değişik ve açıkçası bu onu çok sevimli gösteriyor. Genelde tüm kararlarda Mike‘ın yanında yer alıyor.
- Lucas Sinclair (Caleb McLaughlin): Ekibin diğer bir elemanı. Bazı konularda tam bir dediğim dedik modunda takılıyor. Ama yine de Will‘i bulmak için o da her şeyi yapıyor.
- Eleven (Millie Bobby Brown): Kendisi hakkında çok fazla bir bilgimiz yok. Sadece deney yapılan birimden kaçan bir kız olduğunu ve telepatik güçlere sahip olduğunu biliyoruz. Yolu bizim üçlü ile kesişiyor.
- Joyce Byers (Winona Ryder): Will‘in annesi. Oğlunun öldüğünü asla kabullenmiyor ve kendi çapında bir araştırma yapıyor. Şerif Hopper‘ı da kendisine inandırmaya çalışıyor.
- Şerif Jim Hopper (David Harbour): Kasabanın şerifi. Bir süre önce kızını kaybetmiş ve ailesi dağılmış. Bu yüzden belli bir süre kendisini hayattan soyutlamış. Will‘in öldüğüne inananlardan birisi.
- Will Byers (Noah Schnapp): Kendisi ortadan kaybolan çocuk. Hakkında pek bir bilgimiz yok.
- Nancy Wheeler (Natalia Dyer): Mike‘ın ablası. Kasabanın güzel kızlarından birisi. Yeni bir sevgilisi oluyor ve onunla takılırken bir olay oluyor. Bu olaydan sonra o da bazı şeyler araştırmayı deniyor.
- Jonathan Byers (Charlie Heaton): Will‘in ağabeyi. Annesi ile babasının ayrılmasından sonra evin erkeği rolünde. Ancak başlarda biraz ezik bir tip olarak gözümüze çarpıyor.
- Dr. Martin Brenner (Matthew Modine): Deney biriminin başındaki kişi. Hiçbir bilgimiz yok.
Tüm kadroya buradan ulaşabilirsiniz.
SON SÖZ:
Dizinin ilk üç bölümünde çok fazla bir şey olmuyor ancak 3. bölümün sonu ile birlikte güzel bir ivme yakalayıp sezon sonuna kadar bunu devam ettiriyor. Kişisel görüşümü belirtmem gerekirse dizi beni oldukça doyurdu. Beklediğime değdi ve beklediklerimi karşıladı.
Açıkçası Winona Ryder dizisi diye lanse edilse de Ryder‘dan çok çocukların üzerinden ilerliyor dizi. Çocuklar demişken üçü de birbirinden sevilesi karakterler ama en çok Dustin‘i seveceğinizi düşünüyorum. O peltek konuşmasıyla ettiği küfürler bile size oldukça sevimli gelecektir.
Sezon finali tam kapalı bitecek diyecekken 5 saniyelik bir sahne ile ikinci sezona yol yaptılar. Netflix dizisi olduğundan onay konusunda içim rahat. Mutlaka onay alacaktır. Daha önce bu yazı altında dizi hakkında yorumlar yapılmıştı. İzlemeyenlere diziyi tavsiye eder, iyi seyirler dilerim.
yorumlar
Will’in doğum gününü (22 Mart) bu sezonki hikayeye eklemeyi unutmuşlar. Öbür meseleye de kalan 2 bölümde geleceklermiş.
Stranger Things 4, ikinci haftadan 621,800,000 saatle Top 10’de 3’e çıktı bile. İngilizce dizilerde tabii.
Bridgerton 2, dört haftalık performansta 656,260,000’de. Kesin geçer o zaman. Squid Game’in 1,650,450,000’ini geçebilecek mi bakalım.
Vol. 2 tanıtım
3. sezonun üzerinden epey geçtiği için ve bölüm süreleri de uzun olduğu için aslında bu sezonu nasıl bitirip izleyeceğim diye biraz korkuyordum fakat başına oturduğumda su gibi akıp gitti, bölüm süreleri beni hiç rahatsız etmedi diyebilirim ama El ve
Onun dışında baya iyi bir sezondu, özlemişim diziyi kalan bölümler de temmuz da mıydı, öyleyse çok güzeel.
BaĞzı kareler, Vol.2
Stranger Things4, Netflix’in dili İngilizce en çok izlenen dizisi oldu.
16 günde 781,040,000 saat. Daha 12 gün var, üstüne gelecek 2 bölümlük kısım da var. 1,650,450,000’lik Squid Game’le yarışır belki.
Stranger Things 4 | 2. Kısım Fragmanı
4. sezonda Will’in doğum günü unuttukları için dizide değişikliğe gitmeyi düşünüyorlarmış. 2. sezondaki bir sahneyi biraz oynayıp Mart’tan Mayıs’a alacaklar gibi.
Winona Ryder’ın ağzına March/May değişikliği daha iyi uyacağından.
4B Poster
Son tahlilde
86 + 142 = 228 dk.
Hayrolmasın.
Bir yerlerinden ayırıp 10. bölüm yapsalardı da olurdu yani. 2 saat 22 dakikalık bölüme başlayınca insan ne oluyoruz moduna giriyor. Bir ara sona mı geliyoruz diye baktım, 1 saatten fazla zaman vardı vardı ^.^
4. sezondan genel olarak memnunum, hatta dizinin en iyi sezonu olabilir. 3. sezondan kesin daha iyiydi.
Biri ölecek, kim ölecek derken piyango Eddie’ye vurdu. Ölümleri ona yüklediler, kalanı da deprem ve lanet muamelesi gördü derken yine döndük normale…
Max komaya girdi ama herhalde dizi geri döndüğü zaman bir şekilde uyanır. Robin ile kız arkadaşı denebilecek kişi arayı buldu. Nancy ile Jonathan arayı düzeltti. Steve de yine tek kaldı sayılır. Belki gelecek sezon yine değiştirirler. Ayrıca Will’in yönelimini sezon bitmeden belirteceğiz demişlerdi. Belli sayılırdı ama şu sahneyle daha da kesinleşmiş oldu. Tanrı affetsin, biraz güldüm en son kısımda. Jonathan anladı, şapşik Mike anlamadı.
https://twitter.com/rulesquinn/status/1542780032644513793
Will, 1 ölmedi dedikten sonra devamının gelecek sezona kalacağını farz etmiştim ama daha en sonunda da sinyali verdiler. En azından artık herkes yan yana. Bir tur da böyle mücadele etsinler bakalım.
5’le döndüğünde görüşürüz.
Ulan korkaklar
Bunun dışında gayet güzel ve görsel açıdan etkileyici bir sezondu. Netflix’in elinde kalan tek tük orijinal hitlerden olduğu için güzel de para harcıyorlar. Son sezonda da bundan aşağısını beklemiyorum.
Ulan 2024’e kadar ölürüz be.
Bu sefer 13 saat değil de 10 saat civarı olmasını hedefliyorlarmış.
Evet, yine
yaptılar.
Bu Amerikan dizilerinde sürekli görmekten sıkıldığım şeyi bir daha yaptılar. Onları
Yahu
Max’in yem olma kararı sonrası endişelendim. Sonra, “ya bu kız 4. bölümde ölümden döndü, yine zor durumda kalır ama ölmez” dedim, kızı ölmekten beter ettiler. Sadie Sink, kesinlikle açık ara sezonun en başarılı oyuncusuydu. Karakteri Max ile sezona damgasını vurdu. Başına gelenlere o nedenle üzüldüm.
Robin, geçen sezon bu kadar şapşik birisi değildi yahu. Varlığından memnunum da kızın karakterinin bir ağırlığı vardı.
Rusya tarafına hiçbir şey demeyeceğim, tamamen boştu. Brett Gelman’ı severim, Murray olmasa hiç çekilmezdi o taraf. Pizzacı 4’lü de bir o kadar anlamsızdı. Resmen zaman doldursunlar diye varlardı.
Sezonun daha 1. bölümünden Will’in durumu belliydi. O malum sahnede üzülmekle ve ay tamam asıl olaylara geçelim artık demek arasında gittim geldim. Mayk’tan sana hayır yok Will, başkasını bulursun artık.
Dustin, Steve, Nancy yine diziyi taşıyan elamanlardı.
Jamie Campbell Bower, Vecna ile oldukça iyi iş çıkardı. Bölümün sonlarına doğru, bu öldükten sonra nasıl bir düşman çıkacak sezon finalinde diye düşündüm. Öldürmelerinden memnunum.
İyi bir sezondu, bölüm sürelerine rağmen çok sıkılmadan başından memnun kalktım. Ayrıca final bölüm dahil 250 milyon doların nerelere harcandığını gördük bu sezon. Değmiş diyebiliriz.
2024’te görüşmek üzere.
4. sezon 1,151,240,000 ile milyar saat sınırını geçen 2. dizi oldu.
Uzantı haberine çok şaşırdım
Ayrıca bir dolu proje ile Duffer Kardeşler Netflix ile takılmaya devam edecekler.
Onların birisi de live-action Death Note dizisi.
Bunu fark etmemiştim sadece 2 bölüm için mi 4a 4b diye ayırmışlar? ne saçmalık
Neyse artık soruların cevabını son sezonda öğreniriz.
4.Sezon-İlk 7 bölüm üzerine:
İlk 3 bölüm zayıf, 4’le birlikte giderek artan bir ivme kazanıp enfes bir 7.bölümle ilk yarıya noktayı koymuş. 7.bölüm, son zamanlarda bir dizide izlediğim en güzel bölümlerdendi. Her şeyi çok güzel bağlamışlar.
Bölüm süreleri 4’ten itibaren batmadı ama ilk 3 bölümde cidden biraz zorladı. Sezonu 13 bölüm filan yapsalar daha verimli olurmuş.
Tek eleştirim bazı noktaları bilhassa Dustin’in şıp diye çözmesi olabilir.
Son ikiye de girişecez bir ara.
S04E01
Çok özlemişim, 3 sene oldu son sezon yayınlanalı.
Çocukların yeni hallerine alışmam biraz zaman alacak, Will’e de yazık, çocuğa yine yakışmayan bir saç modeli vermişler. Diziden istediğim son şey daha fazla yeni karakter eklenmesi. Zaten zaman ayırmamız gereken bir sürü iyi karakterimiz var. Neyse ki bu sezon bölüm süreleri uzun.
El’in okul bahçesindeki sahnesindeki cringe bazı Michael Scott sahneleri ile yarışır maalesef.
Bu bölüm sonrası tabii ki akla Freddy Krueger geldi hemen. Lucas’ın yeni bir yola girmesi de iyi olmuş. Ekipten Dustin ve Lucas’ı bir ayrı seviyorum.
Bölümün benim için en ilgi çekici tarafı Max oldu. Onun hikayesine çok daha ciddi yaklaşılıyor olmasını sevdim.
S04E04
Stranger Things’in en iyi bölümüydü. Ve Sadie Sink Harika bir oyunculuktu, çok duygulandırdı bu sezon.
2.sezonda iyi ki Max karakterini eklediler, hep seviyordum ama bu sezon bir farklı gitti karakteri. Bu sayede 3.sezondaki eğlence atmosferinden daha ciddi bir sezonun içine girdik. Shawn Levy de yönetmen olarak çok iyi bir iş çıkarmış, özellikle son 15 dakika.
Korku atmosferi olarak da bu sezon öne çıkıyor. Bu arada Victor Creele görüşmesindeki Silence of the Lambs girişi gözden kaçmadı, tüm sahneyi filmin aynısı olarak çekmeleri gülümsetti. Ve bunun üzerine Freddy Krueger’ı canlandıran Robert Englund’ı getirmişler, çok klas hareket ya bayıldım.
Spoiler’ların çoğundan kaçabildim ama Sadie Sink, 4.bölüm ve Running up that Hill şarkısını sıkça duymuştum, hepsi bu bölümle ilgiliymiş. Şarkı aşırı popüler olmuş ama The O.C’nin 4.sezonunun açılış sahnesinden beri dinlediğim şarkılardan biridir. Hatta Placebo’nun aynı versiyonunu The Vampire Diaries ilk bölümden de hatırlıyorum, çok severim o yüzden. Dinlenme rakamlarının uçması da dizinin nasıl bir popülariteye sahip olduğunu gösteriyor.
Ek: Tabii bu bölümden sonra Sadie Sink’in Emmy adaylığı almamış olması bir ayrı sinirlendirdi. İzleyici olarak ödüller önemli değil muhabbeti yapıyoruz ama birçok oyuncu için önemli olduğu da açık. Özellikle de genç, kariyeri yükselişte olan oyuncular o liste içine girmek istiyordur. Bu kadar övgü almışken adaylık alamamak hayal kırıklığı yaratır, nasıl yaratmasın. Yazık olmuş, eleştirmen birlikleri hatırlar diye umuyorum.
Bölümlerin çok uzun olması garip geliyor ama en azından şu karaktere yeteri kadar zaman ayıramadık hissi bu sezon yok. Bu uzunluk olmasa yeni karakterlerin ekran süresi yüzünden eski karakterleri çok izleyemezdik.
Sezon güzel gidiyor ama 4 sezondur işledikleri en kötü konu bu sezon Hopper kısmında yaşanıyor. Bir halt yediler, onun sonuçlarıyla gereksiz bir şekilde uğraşıyoruz. 3.sezon sonunda
Hopper konusunda şikayetim olsa da bu sezon ilk kez güzel bir Hopper sahnesi izledik sonunda. Vietnam Savaşı konuşması çok güzeldi.
Şu an Hawkins’te bir arada mücadele eden karakterlerimiz sezonun en sevdiğim kısmını oluşturuyor, herkes o ekibe katılsa iyi olacak. Max ve Lucas sahnelerinin 2.sezonda olduğu gibi artmış olmasına da sevindim. Bir diğer artan sahne de
1 saat 40 dakika çok uzun görünüyor ama film izliyormuşuz gibi hava oluştu bu sezon.
Demogorgon’ları özlüyor insan, bu seferki fazla tehlikeli çıktı.
Jaqen H’qhar’ı ilk gördüğümde tanıdım ama Eddie’nin amcasının Agents of Shield’ten Enoch olduğunu çok sonrasında fark edebildim. Oyuncu bambaşka biri gibi göründü gözüme.
Murray’yi canlandıran Brett Gelman iyi ki dizide. Diziye katıldığından beri her sahnesi eğlenceli geçiyor, özellikle bu sezon çok faydası dokundu, çok güldürdü.
7 bölüm boyunca Max ve Steve’in etrafındakiler diziyi taşıdı, en güzel sahneler hep onların tarafındaydı. Steve demişken
Steve’in tişörtünü çıkarması sonrası Max’in onun vücudunu incelemesi ve Lucas’ın verdiği tepkiye çok güldüm.
Bu bölümde açıkladıkları bilgiyi kendi hatam sonucunda önceden öğrenmiştim.
Film gibi uzun olduğu için hangi sahne hangi bölümdeydi karıştırdım iyice. 9 bölüm yerine 13 14 bölüm izlemiş gibi olduk.
Steve’in aile hayali güzelmiş, Nancy ile sohbet etmeleri iyi oldu, 2.sezonun 2.bölümünden beri doğru düzgün sahneleri yoktu.
İzlerken çok sıkan Rusya kısımları 2 bölümdür fena gitmiyor.
El ve Dr.
Hawkins tarafında biraz tırstım,
3.sezon baştan sona çok eğlenceliydi ama en sevdiğim sezon bu oldu, özellikle Max üzerinden daha ciddi konulara girmiş olmalarının etkisi var. En sevdiğim sezon sıralamam 4-3-1-2 diye gitse de her sezonu bir ayrı sevdim.
4.sezonun en iyi kısmı ise açık ara Hawkins’de mücadele edenlerin sahneleri oldu,
Yetişkinlerin Rusya ve El dahil diğer çocukların Nevada sahneleri sezonun en zayıf kısmıydı. Neyse ki bölüm süreleri ekstra uzun olmuş, yoksa çocukların süresinden çalmak zorunda kalırlardı. 3 sezondur Steve’in bulunduğu ekibin dizinin en iyi sahnelerini getiriyor olduğu detayı da gözden kaçmasın, harika bir karakter. Onun etrafında farklı kombinasyonları görüyoruz bu yüzden.
Bölümler aşırı uzun ama şikayet etmiyorum, 3 senedir bekliyorduk çünkü. Son 2 bölümü ayırmaları da iyi olmuş, çok bekletmediler nasıl olsa. Film gibi bir sezon finali izlemiş olduk.
Sezonun en iyisi ise Max karakteri ile Sadie Sink oldu, sezonu taşıdı resmen. Max ve Lucas sahneleri de favorilerim arasındaydı. Caleb’ın son bölümdeki oyunculuğu da harikaydı. Sezon boyunca hep
Klasik her alanda bizimkiler kazanıyor montajı yaptılar ama bir anda her şey bozuldu, kaybettiler. Bunu bekliyordum aslında. Çünkü final sezonuna giriyoruz, büyük bir kapışmayı hazırlamak lazım.
Jonathan’ın yalan söylemesi sonrası final sezonunda Steve-Nancy görürsek de şaşırmam artık, bilerek o konuyu kapatmadılar. Dizideki favori karakterim Steve final sezonunda mutlu olsun bana yeter.
Hopper’ın kilo verme konusu David Harbour için de denk gelmiştir, malum artık Hellboy rolü falan kalmadı.
Eddie’nin gitar sahnesi çok güzeldi. Eddie’nin yeni karakter olarak bu kadar hoşuma gideceğini beklemiyordum, hakkını teslim edeyim. Son bölümde
Wayne Munson rolündeki Joel Stoffer’e küçük bir sahne yazdılar ama sezonun en duygusal sahnelerinden biriydi. Oyuncuyu keşke başka yerlerde izleyebilsek, çok geç ünlü oldu.
Will’in sakladığı sırrı geçen sezondan beri tahmin ediyordum zaten. Hangi yıllarda, nasıl bir ortamda olduğu düşünülünce çocuğun bunu saklaması da gayet normal. Fakat lütfen ilk önce şu çocuğun saçlarını düzeltin artık, normalde yakışıklı çocuk, yazık
9. ve 7.bölümler sezonun güzel bölümleri arasındaydı. Fakat benim için bırakın sezonu dizinin en güzel bölümü 4.bölümdü, oyunculuk açısından da dolu dolu bir bölümdü. Running up that Hill fırtınası için de teşekkürler. Final sezonunda görüşürüz.
Stranger Things’in 4. sezon toplamı = 1,352,070,000 saat.
Squid Game: 1,650,450,000 saat
Stranger Things: Puzzle Tales | Resmi Oyun Fragmanı
Stranger Things VR – Kış 2023‘e.
Noah Schnapp, come out (as gay) yapmış.
Genç kadronun bölümlük ücreti son sezonda (Millie hariç) 7 milyon $’a yükselmiş olabilir. Onunki daha yükseğidir.
‘Stranger Things’ Animated Series Ordered at Netflix
19 yaşında olup bir süredir Bon Jovi’nin torunuyla sevgili olan Millie Bobby Brown kişisi nişanlandığını açıklamış.
Bunlar da grevde.
4. sezonun ilk kısmı geçenki Emmy’ye aday oldu. İkinci kısım ise süresine rağmen 2 bölüm.
Emmy’nin kurallarına göre Drama’da dizinin ve oyuncuların aday olabilmesi için en az 6 bölüm lazım. Onçün gelecek Emmy’de Stranger Things yok. Sadece Dacre Montgomery için Konuk Oyuncu kategorisinde adaylık başvurusu yapmışlar (yapabilmişler).
Bir de Netflix, teknik kategorilerde sadece 9’u aday göstermiş.
++Linda Hamilton
4. sezonu yeni izledim. Öyle bi oturuşta izleyemedim elbette. Böle böle gitti bende bölümler. Hele başlarında yine bir Stranger Things vs. dkamoy modu oldu (ağam ben bu boku niye izliyorum modu).
Millie Bobby Brown’ın oyunculuğu (oynayamayışı) bana artık aşırı battığı ve karakteri sezon başlarında iyice saçma bi yere soktukları için de işim kolay olmadı. Neyse ki yan karakterler işe yarıyor da yine 3-4 bölüm sonunda ısındım şükür. Murray ve Joyce’un girdikleri yolu da Laurel&Hardy tadında izlemeyi başarınca gerisi de geldi.
Ha bu arada sezonu son sezon sanıyorken 1 sezon daha olduğunu öğrenince bir kal geldiğini de saklamayayım.
Bunlar senaryo çalışmalarına dönmüşler.
5. sezonun yapımına başlandı.
Eduardo Franco (Argyle) son sezonda yok gibi duruyor.
Çok güzel haber
Millie Bobby Brown (20) ve Jake Bongiovi (22) geçen hafta sonu evlenmiş.
++Nell Fisher, Alex Breaux & Jake Connelly
Behind The Scenes | Stranger Things 5 | On Set of The Final Season
Frank Darabont, 11 seneden sonra, bu diziden iki bölüm yönetmenlik yapmak üzere kamera arkasına geçmiş.