Valeria, İspanya merkezli bir komedi-drama dizisi. İlk sezonu 8 bölümden oluşuyor ve 8 Mayıs’ta ekrana gelmişti. Elísabet Benavent’in kaleme aldığı 5 kitaplık “En los zapatos de Valeria” serisinden uyarlandı.  Şimdiye kadar serinin ilk 2 kitabı Yüksek Topuklar Karışık İlişkiler ve Yüksek Topuklar Kararsız Kalpler adıyla Türkçeye çevrildi.

María López Castaño senaryoyu kaleme alırken Inma Torrente ise bölümleri yönetti. Başrolleri Diana Gómez, Silma López, Paula Malia ve Teresa Riott paylaşıyor. Kadroda Maxi Iglesias, Ibrahim Al Shami J., Juanlu González ve Aitor Luna da yer alıyor.

Dizide Valeria’nın başını çektiği dört yakın kız arkadaşın hayatı anlatılıyor.

Valeria, hem romanında hem de kocası Adrián’la ilişkisinde kriz yaşayan bir yazardır. İkisinde de neyin olduğunu henüz bilmediği eksik bir şeyler vardır. En iyi üç arkadaşı Carmen, Lola ve Nerea ise yaşadığı her türlü macerada onu desteklemek için yanındadır ve bir yandan da kendi maceralarını yaşarlar.

Lola, bir yandan engelli kardeşiyle ilgilenmekte diğer yandan evli sevgilisiyle olan zevke dayalı ilişkisini kontrolde tutmaya çalışmaktadır. İş hayatında henüz istediği konumda olmayan Carmen, bir yandan iş arkadaşı Borja’yla yakınlaşmak için uğraşıyor. Nerea ise cinsel yönelimini en yakınlarından dahi saklayan ve bu durumun hayatına olan etkisinden artık bunalmaya başlamış bir kadın.

Aşk, arkadaşlık, kıskançlık, sadakatsizlik, şüphe, kalp kırıklığı, sırlar, iş hayatı, kaygılar, neşe, gelecek hayalleri ve daha fazlası…

Valeria’nın yayınlandığı dönemde ilgi gören bir Netflix dizisi olduğunu hatırlıyorum. Ben de aklıma gelmişken başladım ve ilk sezonunu tıpkı Summertime gibi haftalık düzende izleyip bitirdim. Bölüm süreleri fazla uzun sayılmaz zaten.

Dizinin kaliteli olduğunu iddia edesim yok ama fazla sıkmadan izlenen çerez Netflix dizilerinden birisi. The Hook Up Plan ya da The Game of Keys gibi çok bir beklenti içinde olmadan izlenebilir. Gerçi ben ikisini kendimce Valeria’dan daha fazla sevdim. Konularını daha ilgi çekici işlediklerini düşünüyorum.

Valeria, merkezindeki kadın karakterlerin yaşantısını anlatırken pembe dizi usulü anlatıyor sanki. Daha doğrusu Türk dizisi olsa sırıtmazmış, izlerken onu fark ettim. Halkımızın neden beğendiğini anlıyorum diyebilirim o yüzden. Dizinin erotiğe kayan bir tarafı da var ve oraya kaydırmak için yaptığı bazı hamleler kör göze parmak misaliydi. “Sen şimdi niye soyundun ki?” tepkisi verdiğim zamanlar oldu mesela. Bu açıdan Netflix’in bir diğer dizisi Dark Desire‘ı aklıma getirdi.

Bir de birisi değil, neredeyse 4’ü birden ne istediğini yer yer hiç bilmeyen, o dakika bir karar verip sonra sarpa sardığında arkamı nasıl toplasam ki diye düşünmeye başlayan tiplerden. Kararsızlıkları bazen sinir bozucuydu. Dizideki erkek bireylerin devam eden hikayesini Summertime misali daha çok beğendim. Oyunculuklar pek de sırıtmadı, bu dizi için yeterliydi.

Bu dizi de genel olarak böyle işte. İyi seyirler.