Superboy, 1988-1992 yılları arasında yayınlanmış. 4 sezon süren çizgi roman uyarlaması dizi, 26-26-26-22 olmak üzere toplam 100 bölümden oluşmakta. Bölüm süreleri ise 21-23 dakika civarında değişmekte. Komediye yaraşır bölüm süreleri sizi aldatmasın yalnız. Dizinin komedi türüyle bir alakası yok. Lois & Clark: The New Adventures of Superman dizisi kadar bile eğlenceli sahne içermiyor hatta.

Joe Shuster ve Jerry Siegel, dizinin yaratıcıları konumunda. Mike Carlin, Andy Helfer, Stan Berkowitz, Mark Jones ve Cary Bates, dizide bölüm senaristliği yapmış isimler arasında yer alıyor. David Nutter, David Grossman ve Richard J. Lewis ise yönetmen kadrosunda yer alan isimlerden birkaçı.

1978 yılında başlayıp seksenli yıllara uzanan Superman film serisinin ilk 3 filmi ile Supergirl filminin yapımcıları konumundaki baba-oğul AlexanderIlya Salkind, dizimizin de yapımcıları konumundalar.

Dizinin ismi 3. sezondan itibaren The Adventures of Superboy olarak değiştirilmiş.

Dizinin ilk bölümü olarak çekilen bölüm, TV’de 5. bölüm olarak yayınlanmış. Yani diziyi izlemeye benim gibi 5. bölümle değil de ilk bölümle başlarsanız bodoslama bir şekilde hikayeye girildiğini hissediyor ve durumu garipsiyorsunuz.

Diziyi, Clark Kent’in üniversite yıllarıyla açıyoruz. İlk 2 sezonun hikayesi Shuster Üniversitesi’nde geçmiş. Siegel Center şeklinde isimlendirilen bir okul binası mevcut ayrıca. Bu iki isimle dizinin ve karakterin yaratıcıları konumundaki Jerry Siegel ve Joe Schuster’a bir nevi saygı itham edilmiş.

Dönelim tekrar diziye. Clark Kent, üniversite için Smallville’den Metropolis şehrine taşınmış ve üniversite gazetesinde muhabirlik yapmakta. İlk 5 bölüm itibarıyla hikayeler de üniversite ve çevresinde geçmekte. Ana karakterlerimizin veya sevdiklerinin başına gelen kötü şeyler üzerinden ilerliyor deyip oyun alanını daha da daraltabiliriz hatta şu an için.

Superboy’un suçlularla olan mücadelesi de yeni başlıyor elbette yaşadığı bu yeni şehirde. Bu yolculukta yanında Smallville’de geçirdiği çocukluk yıllarından beri tanıdığı dostu Lana Lang ve üniversite gazetesinde fotoğrafçılık yapan yeni arkadaşı T.J. White da bulunuyor. İkisi de Clark’ın gerçek kimliğini bilmiyorlar tabii henüz. T.J., Clark Kent karakterinin yaşamının ilerleyen yıllarında orada çalışacağını bildiğimiz şehirdeki Daily Planet gazetesinin baş editörü olan Perry White’ın oğlu aynı zamanda.

Dizide 2. sezon öncesinde ciddi oyuncu değişiklikleri yaşanmış.

*Clark Kent/Superboy karakterine ilk sezonda John Newton hayat vermiş. Sonrasında kovulmuş ve rol yeni sahibine yani Gerard Christopher‘a emanet edilmiş.

*100 bölümlük uzun maratonun başından sonuna kadar yer almış tek isim olan Stacy Haiduk, Clark’ın yakın arkadaşı ve ilerleyen süreçteki muhtemel sevgili adayı konumundaki Lana Lang karakterine hayat vermiş.

*T.J. White karakterinde ise James Calvert‘ı izliyoruz.

*Scott Wells, ilk sezonda Lex Luthor karakteriyle konuk olmuş birkaç bölüme. 2. sezondan itibaren ise yaşça daha büyük biri olan Sherman Howard‘a emanet edilmiş rol.

*Peter Jay Fernandez, Zevi Wolmark ve Robert Levine, son 2 sezonluk süreçte kadroda yer almışlar. Weird Science filminden anımsanabilecek Ilan Mitchell-Smith ise 2. sezon başından 3. sezon ortasına kadar olan süreçte kadroda kendisine yer bulmuş.

*Stuart Whitman ve Salome Jens, Clark’ın ebeveynleri Jonathan ve Martha Kent karakterleriyle ara ara konuk olmuşlar diziye 4 sezonluk serüvende.

*Dizide tekrar eden rollerle yer almış oyuncular arasında Tracy Roberts, Barry Meyers, George Chakiris, Roger Pretto, Michael Callan, Bill Mumy, Britt Ekland ve Michael J. Pollard gibi isimler yer alıyor.

İzlediğim ilk 5 bölüm itibarıyla vasatın altında kalan bir dizi buldum karşımda. Sadece görsel efektler değil oyunculuklar da yetersiz seviyelerde. Bölüm hikayeleri de çok basit kalmakta ayrıca. Zamanla açılmış mıdır bilemiyorum ama şimdilik izlemeye devam etmek niyetindeyim.

2. sezonun Superboy’u gelip biraz süre alana kadar devam ederim en azından. Lana’yı ve TJ’i sevsem de bu ilk sezonda Clark’a hayat veren oyuncuya pek ısınamadım keza. Bölüm süreleri çok kısa olduğu için biraz da hızlı tempoyla izleyince çabucak bitiyor zaten bölümler.