Ted Lasso – Tanıtım
140 yorum pirate 20 Ağustos 2020 09:53
Apple TV+’ta 14 Ağustos’ta Ted Lasso isimli yeni bir komedi dizisi başladı. Söz konusu tarihte ilk 3 bölümüyle görücüye çıkan dizi, cuma günleri haftalık olarak yayınlanmaya devam edecek. İlk sezonu 10 bölümden oluşacak olan spor temalı komedi dizisi 2. sezon onayını da şimdiden cebine koydu.
Dizinin yaratıcıları Jason Sudeikis, Bill Lawrence, Brendan Hunt ve Joe Kelly. Yapımcı koltuğunda bu dörtlüye Jeff Ingold, Liza Katzer, Bill Wrubel ve Tina Pawlik gibi isimler eşlik ediyor.
Hikayemiz, sıradan bir kariyere sahip olan ABD vatandaşı bir Amerikan futbolu koçunun bir İngiltere Premier Lig futbol takımının başına teknik direktör olarak getirilmesiyle başlıyor. Söz konusu çiçeği burnunda teknik direktörümüz Ted Lasso, futbol hakkında doğru düzgün bir şey bilmiyor. Amerikan futbolu koçluğu kariyeri de pek parlak sayılmaz. 2. ligde sıradan bir kariyeri olmuş. Daha çok internette yayılan bir video dolayısıyla tanınmakta. Ted’in maç kazanma ve başarı elde etme üzerine bir hırsı olduğunu da söyleyemeyiz. Daha çok sporcularının kişisel gelişimlerine, birbirleriyle olan iletişimlerine ve takım birliğine odaklanan, disiplinden uzak bir tarzı var.
Peki, Ted Lasso’nun bu görevde ne işi var? Takımın taraftarlarının ve basının anlamlandıramadığı bu görevlendirmenin arkasında yatan sebep ne?
AFC Richmond isimli kulübün başkanı olan Rebecca Welton, bu görevi yeni boşandığı eşinden miras devralmış. Eski eşine büyük nefret duyan Rebecca, takımın Ted’in yönetiminde başarısızlıktan başarısızlığa koşacağına inanıyor ve bu durumun da takıma büyük değer verdiğini bildiği eski kocasını çıldırtacağına inanıyor.
*Rebecca Welton karakterine Game of Thrones ve Krypton dizilerinden anımsanabilecek Hannah Waddingham hayat veriyor. Ted Lasso karakterini ise Jason Sudeikis canlandırıyor.
*Yardımcı antrenör Beard rolünde Brendan Hunt karşımıza çıkıyor. Asabi takım kaptanı Roy Kent karakterinde Brett Goldstein karşımıza çıkıyor.
*Takımın kibirli yıldız oyuncusu Jamie Tartt karakterini Phil Dunster canlandırıyor. Jamie’nin modellik yapan ve Ted ile iyi anlaşan çekici sevgilisi Keeley Jones karakterinde ise Dirty John ve Vinyl dizilerinden hatırlanabilecek Juno Temple‘ı izleme fırsatı yakalıyoruz.
Nick Mohammed ve Jeremy Swift gibi isimlerin de yer aldığı kadronun tamamına şuradan göz gezdirebilirsiniz.
Dizinin yayınlanan 3 bölümünü izlemiş bulunuyorum. Beklentiyi yüksek tutmamak kaydıyla başına oturduğunuz takdirde yeterince eğlenebileceğinizi düşünüyorum. Bu 3 bölümlük süreçte daha çok Hannah Waddingham’ı izlemekten keyif aldığımı söyleyebilirim. Juno Temple ve Jason Sudeikis de idare ediyorlar. Kadronun kalan kısmı ise yetersiz geldi şu an için bana.
yorumlar
Bahar aylarıç
First Look
Fragman S3
Season 3 Official Trailer
Poster
İlk dört bölümün süreleri 44-50 dk. arasındaymış.
Aman aman özlediğimi iddia edemem ama bulmuşken bunayacak halim de yok. Kendi çapında bir bölümdü. 30 dk. komşuluğunda bölümleri tercih ederim bu arada.
Üstündeki baskı için Nate’e üzülmeyi ya da sempati beslemeyi düşünmüyorum. Hatta Richmond en azından bunları yense niye demem. Ted’in kendince insafa gelesi tutmasın yeter.
3×02 üzerine:
– Dün Chelsea’nın bölüm için attığı tweete denk geldim. Haberleri vardı demek.
– Bu bölümün yıldızı Roy Kent oldu haliyle.
– Ted’in Hallmark filmi sevgisi kalp ben.
Trent’in de Birsen Altuntaş gibi “Ama ben gazeteciyim” diyesi tutar mı acaba? Kitap çıktığında anlarız, belki de isim vermez.
Ayrıca nazar değmese bari. Takıma yani. West Ham maçı ne zamandı sahi? Bu gidişle o maçta Zava’ya bir şey olur da neyse. Kazansalar yeter.
S03E02
İbra’dan ilham aldık; sizler için yarattık. Hoş gelmiş. Renk katar illaki.
S03E03
‘Yürüyen Ego’ Zava yükseltti varlığıyla yeniden diziyi. Shandy de dış kulvardan makul bir katkı sağladı denebilir. Sönük geçen ilk 2 bölümün üstüne iyi geldi bu bölüm cidden. Önceki sezonlardan Andrea Anders, Sarah Niles, Ellie Taylor ve Phoebe Walsh gibi isimlere de küçük küçük selam verdirtmeleri hoş olmuş ayrıca.
S03E04
Şu 2 bölüm gösterdi ki bu sezon saha içi konusunda görsel açıdan daha özenliler. Ted’in saha kenarı performansı hala aynı umursamazlıkta ama.
Bari berabere kalsalardı… Yine de karakter gelişimi açısından hiç de fena ilerledi. Ee, ne olacak şimdi?
3×06 üzerine:
– Trent’in de gay olduğu üzerine düşünmemiştim. Colin ile duo oldular.
– Takımın bir şeye karar veremeyip yastık savaşı yapması, Ted’in Amerikan restoranına gitmesi, Rebecca’nın tanıştığı adam, Leslie ve Will’in caz kulübüne gitmesi, Roy ile Jaime’nin bisiklet macerası derken herkesin payına bir şeyler düştü.
Keeley’i ve Beard’ı da biraz gösterseler olurdu bu arada.
S03E05
Belden yukarısı Elvira; belden aşağısı Emine.
S03E06
‘Bir Amsterdam macerası’
Ruhu olan bir bölümdü denebilir. Ve muhtemelen sezonun en yüksek IMDB puanlı ve en akılda kalıcı bölümü olacak.
Keeley hariç herkesin payına bir şeyler düşmüş. Grubu 6’e ayırıp 6 kanaldan yol almayı tercih etmişler. Bu 6 kanal arasından en çok Rebbeca’nın kanalından keyif aldım elbette. Ted’in kanalı en kötü başlayan oldu ama sonradan biraz olsun toparladı. Trentlerin kanalı ve Leslielerin kanalı daha az izlenir durumda olan kanallar oldu benim radarımda. Bu kadar kanal açmışken bir kanal da sezonun anlamlandıramadığım bir şekilde ısrarla geri planda bırakılan adamı Sam’e açsalardı da kendilerini affettirselerdi demedim değil. 7. kanal Sam-Keeley olsaydı mesela.
Böyle bir bölümün sezon bitmeden geleceği belliydi. Yalnız biraz klişe işlediler, daha sağlam bir anlatım tercih ederdim. Roy’un basın toplantısı muhtemelen en iyi tarafıydı.
Dizide güncele yetiştim. Üçüncü sezonda gayet güzel gidiyor ama yarım saatlik bölüm sürelerinden ne ara 63 dakikalara çıktık ya tek sıkıntı benim için uzun bölüm süreleri oluyor. Onun dışında aynı tat aynı dizi devam. Seviyoruz.
S03E07
Güzel bölümdü. Benim radarımda bu sezonun en iyisiydi hatta.
-Geçen bölümün ardından gelen Sam yorumuma cevap olmuş adeta. Epey süre almış bu bölüm. Pek ilgi çekici bir hikayesi olamasa da.
-2 antrenman günü daha izleseydik Başakşehir FK’nın İstanbul BB adı altında Süper Lig’de geçirdiği ilk yıllardaki seyirci sayısını geçeceklerdi sanki o antrenmanlarda. Sam’in hikayesi yerine 1-2 antrenman ya da 1-2 maç sahnesi daha izlemek isterdim bu arada.
S03E08
-Yalan yok; Nathan sevindirik oldukça ben de oluyorum.
-Kendisini Quarry’den pozitif anımsıyor olsam da buradaki karakteri Jack’e ısınamadım ne yazık ki. Roy olur, Jamie olur, Sam olur, Vam Damme olur, Rebecca olur, Sassy olur, Shandy olur … Ama bununla olmaz be Keeleyciğim!
– 69 dk.
– Jamie Tartt’a sevgiler elbette, yalnız gelmişken Van Damme’ın hakkını verelim. Öteki türlüsü malum…
– Başta CGI’la mı eklediler diye bir düşündüm, gerçek çıktı.
https://twitter.com/ManCity/status/1661054736827662337
++
Kaldı 1.
S03E10
*Bırakmış mı? Kovulmuş mu? Anlamadım. Kovulduysa ‘Hadi neyse!’ diyeceğim ama bıraktıysa hiçbir esprisi yok cidden.
*Ne çok takıldınız lan t-shirte? Konuyla ilgili hiçbir tepki vermeyen Keeley’yi kutluyorum.
*Dani Rojas’tan niye normal olmasını bekliyorsak?
*Rebecca ve eskileri üzerinden bir ‘Acaba yine?’ sorusu sordurdukları anlar yaşanıp bittiğine göre Hollandalı eleman önümüzdeki bölüm ziyarete gelecek demektir.
*West Ham’ın, Richmond’ın falan ne işi var Süper Lig projesinde?
Güzel maçtı, hoş heyecandı ama haftaya final mi yapıyoruz ne? Sadece maç falan da değil başka şeylerle de finale yürüdüğümüzü hissettiriyorlar 2 bölümdür. 4. sezon umudum iyice azaldı valla.
*Jamie’ye de bir ‘Hot mama’ yakışırdı zaten.
Jamie’yi evinde, ana kucağında, doğal ortamında görmek hoştu.
*Beard-Nathan sahnesini sevdim.
*Jamie-Keeley-Roy arasında bir üçlü yapılsa bu bölümün sonunda çok yakışırdı be!
*
getirmişler. Bunun ispiyonunu yememiş olduğuma inanamıyorum.
Yalnız günün anlam ve önemine istinaden bir ünlü konuk daha getirseler tadından yenmezdi:
Sadece tirübünlerin içerisinden bir anda ayağa kalkıp alkış tutsa yeter de artardı valla.
Her sahnesiyle pek güzel bir bölümdü. Sezonun en güzel bölümü diyebilirim kendi adıma. Malum kişiyi görmek hoş oldu. Resmi olmasa da final sezonu olduğunu bildiğimizden ve dizi sezon başından bağıra bağıra buraya geleceğini söylediğinden nasıl biteceğini zaten biliyoruz. Tabii ki
olacaktı.
Vedalaşmak için yarını bekliyoruz artık.
75 dakikalık bir kapanışla veda ettiler. Bu sezon genel anlamda öncekilerin biraz altında ilerledi ama tatmin ediciydi de denebilir. Son bölümü ise sezon finali de yaparsın gayet uygun bir final de. Her karakteri düşünmüşler. Olan bitenlerin bir kısmı gayet de tahmin edilebilirdi tabii.
Galiba burada kalmasını ve arkasından güzel anmayı isteyeceğim. Ama kendi bilirler tabii.
– Ted’in sezon sonunda takımdan ayrılacağı kabak gibi belliydi. Diğerlerinin kalıp onun gideceği de. Beard’a falan da şaşırmadım.
– Şampiyonluk ihtimali konuşuluyordu ama o kadarını beklemiyordum. Ama bu sefer, hele de Nathan artık orada değilken ve Rupert hakkındaki haberler çıkmışken.
– Rebecca’nın takımın %49’unu fanlara satıp yola devam etmesi hoştu. Sonda Amsterdam’daki adamı görmesi de. Roy da zaten teknik direktörlük için en mantıklı seçim. Nathan-Beard da yardımcı falan olur zaten.
– Roy-Keeley-Jamie’de varacağız orta yol buydu. Tekini seçmesine pek de yakın değildim.
– Nijerya Milli Takımı, Trent’in kitabı, Beard’ın düğünü, Ted’in okul takımı çalıştırması, Dani Rojas (x2), Colin, Mae ve hatta son bölümdeki Thierry Henry konukluğu falan derken de aktı işte bir şekilde.
Sevgiler, thanks, bye.
Keyifli, duygulandıran bir bölümle her şeyi toparlayıp nokta koymuşlar. Devam etmek isterlerse bir yol bulup ederler tabii ama geçen sene Haziran ayında oyuncuların söylemlerinden ve günlerdir gelen veda tivitlerinden sonra bunun son olduğu belli.
Yani
Rupert, Aziz Yıldırım bile en fazla soyunma odasına falan iniyordu. Biraz şeyini çıkardın sanki
Rebecca ile Ted’in yattığını bir an için bile düşünmedim. Beard’ın mutfaktaki o haline Rebecca gibi yan yan baktım
Yalnız Beard Stonehenge’te (CGI bayağı berbattı) evlenecek ve Ted orada olmayacak ha.
Bak Ted gitmese Hollandalı ile orada karşılaşamayacaktın Rebecca; her şerde bir hayır var
Ted ve Michelle yeniden bir araya gelirler mi bilemiyorum. Sevgilisinin maç sırasındaki tavırlarından bir süre sonra kapıya konma ihtimali yok diyemem.
Roy-Jamie ve Keeley kısmını iyi kapattılar (ya da kapatmadan iyi çevirdiler)
Rebecca’nın kulübü tamamen satmayacağı belliyi. 2 milyar sterlin iyi para ama
Thierry Henry ve Gary Lineker’i kısa da olsa yeniden görmek güzeldi bu arada.
Ted Lasso ile sevilen dizi finallerine noktayı koyduk. Keyifli, güzel, izleyene iyi hissettiren bir 3 sezon izlettiler. Emeği geçen herkesin eline sağlık.
Bu sezon Ted ‘in neredeyse etkisiz eleman olarak yansıtılması üzücüydü. dizi bir ara Keeley üzerinden gitmeye başlamıştı neredeyse. Maçlarda da Ted’in etkisini çok görememiştik sezon başlarında. Her bölüm sosyal mesajların birbiri ardınca izleyicinin gözüne sokulmasını da göz ardı edebilirsek karakter gelişimleri açısından güzel bir sezon olarak aklımızda yer edecek.
Bu sezon ilk defa bir bölüm süresi bana battı. 75 dakikaya hiç gerek yokmuş bence. O kadar anlatacak şeyi yokmuş keza ilk kısımlarda. İlk 35 dakikayı 15 dakikaya indirip 55 dakikada bitirseler daha hoş olurmuş.
*E
tekrar görmesek eksik kalırdı tabii.
*Thierry Henry’yi konuk etmişler bu bölüm de yorumcu olarak. Keşke bu futbol dünyasından ünlü isimleri konuk etme olayını şu son 2 bölüme gelene kadar da akıl etselerdi en azından 3-5 defa daha.
*O şarkılı danslı gereksiz şeyi niye yaptılarsa …
*Uçaktaki oturma planı garibime gitmedi değil.
Erken bitirdiler bana göre diziyi. En azından 1 sezon daha izlemeliydik kesinlikle. Takımın
macerasını izlemek hoş olurdu.
3 harika sezon izledik. Son yıllardaki sektördeki aşırı formsuz süreç düşünüldüğünde bu bulunmaz bir nimetti cidden. Senaristinden yönetmenine, oyuncusundan yapımcısına herkesin eline sağlık.
Hannah Waddingham’ı kazandırdı bu dizi bize. Game of Thrones, Sex Education ve 12 Monkeys gibi dizilerde küçük rollerde izlemiş olsam da kendisini ilk kez bir dizide doya doya izleme şansı elde ettik. Umarım kısmeti açılır bu dizinin ardından ve nice güzel diziler ve rollerle karşımızda olmaya devam eder. 2. sıraya Juno Temple’ı koyarım elbette oyunculardan. 4’e de Phil Dunster’ı koyayım. Bu ikisi de arayı çok açmazlar umarım. 3’e de Brett Goldstein’i koyuyorum tabii ama onun durumu biraz daha farklı. Her role gider diyebileceğim biri değil keza. Ki oyunculuk da birinci mesleği değil bence kendisinin. Bundan sonrasında daha çok senarist kimliğiyle isim yapmaya devam edecektir diye düşünüyorum.
Diziyi bitirdim. Sanırım buradan devamı gelmeyecek diye düşünüyorum, resmi bir açıklama görmedim ama sizin dediklerinize ve izlediğime bakacak olursam. Bir yanımda gelmesin diyor zaten. Çünkü çok güzel bir final yaptı bana kalırsa. Tadında ve güzel anılarla hatırlayacağım bir dizi oldu Ted Lasso.
Ted in dışında bence Rebecca da bu diziyi çok güzel taşıdı, özellikle bu sezon zirve yaptı bana kalırsa. Hakkını vermek gerekiyor.
Maisel, Ted, Barry finalleri bitti sırada Succession finali görmek kaldı.
https://twitter.com/SerieA_EN/status/1665471058319908865
3×12
İlk iki sezonki masalsılığı bu sezon ciddi biçimde azalmıştı. Roy ve Nate gibi kritik karakterlerin dizideki karakter gelişimleri bunda tabii ki büyük etken oldu. Öte yandan son iki bölümle yine yoğun duygular yaşattı. Daima iyi hatırlanası ve tavsiye edilesi müthiş bir diziydi. Şu anki hislerimle devamının gelmesini istemem diye düşünüyorum ama iki sene sonra fikrim değişebilir. Bu tarz feel-good dizilere ve karakterlere ara ara ciddi ihtiyaç oluyor. Hele ki bu denli iyi yazılmışsa.
sırf son sezonu diye çok bitiresim var ama ilk sezon 5 saatken son sezon 11 saat. yuh yani. açıyorum ilk bölümü şimdi 11 saat bunu mu izleyeceğim deyip kapatıyorum sürekli. neler neler kaçar saat izlediğimi düşünürsem sanırım bunun fişini çekeceğim.
S02E01
Güncel izlerken niyeyse çok geride kaldım, bazı diziler bir anda aşırı popüler olunca insanın eskisi gibi izleyesi gelmiyor nedense. Bana da biraz böyle oldu ama neyse ki ilk sezonu baştan izleyip geri döndüm.
İlk sezonu bitirirken komediden çok dram konusunda yaptıklarını övüyordum. Şimdi tekrar izleyince komedisine haksızlık ettiğimi fark ettim. Çok fazla nokta atışı espri varmış aslında, iyi güldüm. Umarım diğer 2 sezonda da bu komedi tarzı bozulmadan devam etmiştir.
S02E04
Bir Noel bölümüne ihtiyacımız olduğunu hiç tahmin etmezdim, harika olmuş.
Tam da diziyi anlatan bir bölüm. Her karakterden memnun kaldım.
Love Actually göndermesi güzeldi. Roy-Keeley ve Phoebe üçlüsünün sahnelerine bir ayrı bayılıyorum, çok tatlılar.
S02E05
Ne kadar zirve romantik komedi varsa hepsinden replik sıkıştırdılar araya. Bir ara baktım Ted çaktırmadan Nothing Hill’in meşhur repliğini söylüyor
S02E09
Bir Beard bölümü istiyordum, fazlasını yapıp tüm bölümü ona ayırdılar. Evet ‘Bottle episode’ ama iyi vakit geçirdim.
İzlerken, yeterince popüler olmadığını düşündüğüm Martin Scorsese filmi After Hours filmi aklıma geldi hep. Tabii bölümün isminin Beard After Hours olduğunu sonradan öğrendim.
Gerçek yorumcularda Gary Lineker’i görmek güzeldi. Fakat onun yanında en sevdiğim futbolcum Thierry Henry’yi görmek
S02E11
Bölümlerin bir anda 40 dakika ve üzerine çıkmasını sevdim.
Trent Crimm The Independent’i zaten seviyordum da bu bölüm kral bir hareket geldi kendisinden.
Bölüm sayısı ve bölüm süreleri iyi ki artmış, doymuyorduk. Yine çok güzel bir sezon finali oldu. Gelecek sezona da girizgah yapmışlar.
Bu sezon en çok Ted ve Jaime’nin gelişimleri hoşuma gitti.
Yeni Villain’dan da bahsetmek gerek ama kendisinden nefret edenlerden değilim. Ted’in bir sözünü hatırlamak gerek ”Be curious not judgemental”
Nate’in Roy’a Keeley’i öptüğünü itiraf ettiği sahne de tabuta çakılan son çivi oldu. Roy ciddiye almayıp, sorun yok deyince Nate bu hayatta hiç kimse olduğunu tekrar anladı ve patladı. 3.sezon sonunda sorunlarının farkına varacak ve Rebecca gibi düzelme yoluna girecektir.
Dizinin yönetmenlerinden Declan Lowney, Everyone Knew It Was the End, But It’s Also the End For Now demiş ve açık kapı bırakmış ilerisi için.
S03E02
Rupert’ın ofisi Palpatine’in ofisinin nerdeyse aynısı olmuş Tam bir Villain.
Zava-Diva işini seveceğim gibi duruyor. Tipinin Zlatan Ibrahimoviç’e benzemesi, ne yapmaya çalıştıklarını anladık
Trent Crimm’i farklı bir rolde kullanacaklarını tahmin ediyordum iyi de oldu, o saçlar ve karizmayla kaçırılmayacak karakter. Dani’nin ona küfretme sahnesine de çok güldüm.
Bu arada Dani demişken, 1.sezonda geldiği bölümde onu pek sevmemiştim. Diziye göre bile fazla yapmacık olduğunu düşünüyordum. Böyle düşündüğüme pişman oldum, 2 sezondur bayılıyorum karaktere.
2.bölümde Zava’yı çoğunlukla güneş gözlüğü ile gördük ama yine de tanıyamadığım için kendime kızdım. Agents of SHİELD’in Davis’i Maximilian Osinski tarafından canlandırılıyormuş
Diziyi izleyenler fanlar arasında ne kadar sevilen bir karakter olduğunu bilirler.
Ted’in eski eşi konusunda verdiği tepkiyi de destekliyorum.
S03E07
‘Total Football’ taktiği ile cahil Amerikalılara bir şeyler öğretmiş oldular en azından. Tam da Ted’in kendini geliştirmemesine kızmaya başlamıştım.
Nate sahneleri güzel gidiyor.
Jodi Balfour’un diziye katılmasına sevindim ama bu sezon Keeley çok dışarıda kaldı, onun hikayesi konusunda hata yaptılar. 2.sezon onun en iyi sezonuydu.
S03E10
Phoebe’yi özlemiştim, 3 sezondur tatlılığıyla sahneleri çalıyor, büyüdü bir de.
Sezonun en sevdiğim kısmı açık ara Roy-Jaime sahneleri, o kadar kolay kahkaha attırıyorlar ki.
Dani’nin Meksika takımındaki sahneleri de güldürdü, harika bir karakter ya.
Rebecca’nın futbol hakkındaki konuşması
iyi niyetle mallık arasındaki çizgi senin için oldukça ince.
ikinci yarıya özellikle de ted açısından umut vaad eden bir kapanış oldu. artık 2,5 sezondur antrenörlüğünden göremediğimiz gelişmeyi görürüz diye düşünüyorum.
misafiri sepetlemeleri iyi oldu görevini yerine getirdi fazla uzatmadan yoluna gitti.
Tabii ki de finale giderken bu kadar güzel bir bölümle geleceklerdi.
Özellikle Jaime kısımları mutlu etti.
İlk sezondan beri geçen zamana bakıyorum da
Dizinin Manchester City takıntısını da biliyoruz o yüzden
Nate konusunda da bu yöne girdikleri için memnunum. Nate hatasını kabul etti ve Ted yine söyledikleriyle takdir topladı. Beard’ın Nate ile konuştuğu sahne de harikaydı ya, ne güzel bölüm oldu öyle.
final bölümünde gereksiz sahneler olsa da tatlı bitmiş. az kalsın izlemeyecektim uzun sürse de arada atlasam da iyi ki sonunu görmüşüm.
Daha önce benzeten çıktı mı bilmiyorum ama yüz tipi, genel yapısı, kenardaki duruşu, hareketleri falan İsmail Kartal-Nathan Shelley benzerliği baya yüksek seviyede bence.
4. sezonuyla dönüş yolunda. Hannah Waddingham, Brett Goldstein ve Jeremy Swift’in geri dönmek için anlaşmaları hazır. Opsiyonları sona eren dizinin diğer oyuncularına (Jason Sudeikis, Brendan Hunt ve Juno Temple) gidilecek. 4. sezon prodüksiyonunun 2025’in başlarında başlaması hedefleniyor.