The Big C | tanıtım
49 yorum behman 16 Eylül 2010 18:20
“Açık bırakılan dolapların kapılarını kapatmak, saçtıklarınızı ortalıktan toplamak için harcadığım zamanı geri istiyorum” diyor cathy ayrılma aşamasında olduğu kocasına, içten içe sitem ederken. nasıl da özetliyor bu cümle ev kadınlarının halini, değil mi?!
başlayacağı haberini şu yazıda gördüğüm ve ilgi odağıma yerleşen the big c isimli showtime’ın bu yaza damgasını vuran dizisinin tanıtımını yapacağım.orta yaşlı bir kadındır cathy. kanserdir. the big c (yani the big cancer!) buradan gelmekte.
konu;
evli, tek çocuklu cathy öğretmendir. kanser olduğunu öğrendiği zaman artık hayatında büyük değişiklikler yapmaya karar verir. şimdiye kadar yapmaya çekindiği, utandığı, istemediği şeyleri teker teker hayata geçirir, gerçekleştirir ve bunun zevkine varırken, neden daha önce bunları yapmadım diye düşünür. şimdi böyle anlatınca “e ne var ki bunda?” diyebilirsiniz. fakat bu hadiseler o kadar ince detaylar içeriyor ki, illa bunları yapmak için ölmek üzere olduğunuzu öğrenmenize gerek yoktur diye ders verir nitelikte. çok özel ve güzel işlenmiş konular. yıllardır sokağın karşısında oturan komşu kadına hiç merhaba demediğinin farkına varır bir gün, öteki gün oğlunu terbiye ederken yaptığı yanlışları (ki en basit örnek; kıyafetlerini orada burada bırakması ve buna ses çıkarmadan onları toplaması ve böylece gelecekte oğlunun karısına daha şimdiden büyük bir yük -miras bırakması!) , kocasını mutlu edeyim derken verdiği ödünler (mesela; kocası hiç soğan yemiyor diye o tattan ailecek mahrum kalmaları!) vs.
kocası paul ve cathy
cathy doktoruyla sık sık görüşür hastalığı dolayısıyla, belki de sebebi kanser olduğunu bir tek onun bilmesidir. çünkü, cathy hiç kimseye anlatmamıştır hastalığını doktorun onca ısrarına rağmen (hatta kocası bile kendisini doktorla aldattığını zanneder bir ara).
laura linney
evet, cathy artık hayattan zevk almanın yollarını aramaktadır demiştik; okulda öğrencilere film izlettirmeye başlar, evinin önündeki avuç içi kadar bahçeye havuz yaptırır, sigara içmeye başlar, oğlunun ortada bıraktığı kıyafetleri çöpe atıp yakar, şarap içerken yıllardır nefret ettiği kanepeye boşaltır şişeyi vs.bir yandan ailesiyle, bir yandan herkesten sakladığı hastalığıyla uğraşırken, öte yandan da çöplükten beslenen, sokaklarda yatan bir erkek kardeşle de baş etmeye çalışmaktadır. dizinin ilginç karakerlerinden biri de o’dur!
cathy ve kardeşi
oyuncular;
laura linney‘in mükemmel oyunculuğuna, senaryonun güzelliği yanısıra diğer oyuncuların da sıcaklığı eklenince ortaya tadından yenmez bir yapım çıkmış anlayacağınız!uğraştırmadan beni şimdi, (ve bi zahmet) oyuncu listesine (sağolsun) imdb‘den bakabilirsiniz.
the big c prömiyerini yaptığı akşam 1.154 milyon izleyiciyi ekrana kitlemiş, hatta tekrarı yayınlandığında da 429,000 kişi daha katılmış bu serüvene; ve netice olarak son 8 yılda showtime‘a en iyi açılış yapan dizi olarak çok kazanç getirmiş.tanıtım videosu;
http://www.youtube.com/watch?v=grwTFjohG5o
mutlaka izleyin derim..
yorumlar
yayınlanan 4 bölümü izledim ve gerçekten harika bir dizi; tanıtım da süper olmuş; zaten showtime da hbo gibi dizilerine gözü kapalı başlanası bir kanal benim için; laura linney de muhteşem oynuyor; bence önümüzdeki yılın en iyi kadın oyuncu emmy’si şimdiden belli
showtime’ın bu iki kadınını çok seviyorum!
showtime eksantrik yapımlara yer veriyor, hbo aşırı iddialı. hbo fenomen. showtime kaliteli (=
ilk bölüm karşımda duruyor, en kısa sürede izleyeceğim sanırım..
ilk bölüm mü?! dört bölümü izledim bile! harika bir dizi!
yeni sezon siparişini almış
The Big G | 2. Sezon Tanıtım Videosu
the big c’nin ilk bölümlerini o kadar çok özlüyorum ki 2. sezonun neden böyle oldu anlayabilmiş değilim.ratinglere ulaşamadım ama çok sayıda izleyici kaybettiğine adım kadar eminim.bişey olmasından korkuyorum:( showtime,uso tara’yı iptal etmişti.lütfen biri bunların kuruntu olduğunu söylesin
Geçen gün bir yerde daha okudum bu tür bir serzenişi. Reyting konusunda benim de hiçbir bilgim yok ama ben ikinci sezondan da aynı keyfi alıyorum sanki. Öyle iki sezon arasında çok büyük bir fark görüp de 1. sezon çok iyiydi, 2. sezon bu ne hal böyle? durumunda değilim. 1. sezon daha bir dramdı; 2. sezon komedi dozu azcıcık daha artmış gibi geldi bana, ondan olabilir. Bir de bu sezon -arada bir görünüp kayboluyor ama- Marlene’in eksikliğini hissediyorum; diziye renk katıyordu bence. Hatta bu sene Emmy’de yardımcı kadın oyuncu dalında aday olabilir diye umuyordum. Kıssadan hisse, ben iptal olacağını pek sanmam.
bugüne kadar izlediğimiz bölümlerden ispiyon içerir!
ben paul’u hiç sevmiyorum.bu sezon fazla ağırlık verdiler.marleine’i ben de özlüyorum,andrea ve sean eski formunda değil,cathy’nin kanserini ailesi bilmeden,o doktorla iş çevirmeleri,arılarla yapılan tedaviye gittikleri bölüm falan ne kadar güzeldi:) mesela bu sezon halloween bölümü,şükran günü bölümü falan daha güzel olabilirdi.hep aynı şeyler dönüp duruyor.yeni karakterleri hiç sevmedim…ama iptal mi olsun?tabiki de hayır.öyle bişey olursa günlerce kendime gelemem.ama herkes benim gibi düşünmüyor,reytingler düşüyor işte,tedirginim.(bu arada reytinglere ulaşamıyorum,daha doğrusu pazartesi gününün listesinde olmuyor.alphas falan var,o yok)
Veee bir The Big C sezonunun daha sonuna geldik. İlk sezon gibi 2. sezon da harika bir finaldi; sadece -en azından beni- ilk sezon kadar hüzünlendirmedi.
— — — — spoiler — — — —
Son dakikaya kadar “Sıradan bir final olacak galiba” diye düşündüm ama son dakikada attılar golü. Üzüldüm dersem yalan olur. Paul nedense taa dizinin başından beri biraz ısınamadığım bi karakter. O yüzden belki ilk sezondaki kadar ağlak bir final olmadı benim için; ama yine de tüyleri diken diken etti tabi (:
ilk sezonunu yeni bitirdim , geç başaldım diziye nedendir bilmiyorum , çok etkileyiciydi ve çok gerçek , tavsiye edilir…
The Big C’nin 3. sezon fragmanı daha önce paylaşılmadı sanırsam. Buyrun, buradan izleyebilirsiniz.
The Big C, sezonunun 3.bölümü de dahil olmak üzere internete düşmüş. Meraklılarına duyurulur.
3. sezon, üç sezonun – kötü demiyorum ama- en zayıf halkasıydı bence. Bi kere ilk sezonda beni kendine hayran bırakan, ağzı açık seyrettiğim, kendinden emin, o cool Cathy karakteri yoktu karşımda. Tamam, kadın onca şey yaşadı, bi bocalama evresidır, ne yaptığını bilmiyordur diyebiliriz; ama onu da güzel veremediler bence.
— 3. sezon ispiyonları mevcuttur —
Kendini farklı tanıttığı o bar mesela, eee? Ben ordan daha ne hikayeler çıkacak falan sanıyordum, ki çıkardı da bence. Geçen sezon bi Lee karakteriyle bile ne güzel hikayeler yazılmıştı. Onun yerine şu Joy seminerlerini uzattılar da uzattılar, içim bayıldı. Gerçi bunda zaten pek hazzetmediğim Paul karakterine ağırlık verilmesinin de etkisi olabilir, bilemiyorum. Ama final bölümüyle biraz da olsa gönlümü alabildiler yine Tekne sahneleri güzeldi. Ve Cathy’nin karaya ayak bastıktan sonra gördüğü o kaotik manzara karşısında tekrar denize dönmesi şu aralarki hislerime tercüman oldu resmen
— 3. sezon ispiyonları mevcuttur —
Velhasılıkelam, finalde toparlayan biraz zayıf bir sezon oldu benim adıma 3. sezon; ama 4’ü dört gözle bekliyor muyuz yine, kesinlikle!
The Big C 4. ve son sezonu için yenilenmiş. Sezon “4” bölümden oluşacak ve 16 Eylül’de başlayacak.
@aytackara: Oh be! Buna bile şükür dedim valla!
@aytackara: 4 fazlaymış,2 yetermiş aslında
4 bölüm de ne be? Benim 3. sezon serzenişlerimi mi duydular nedir Yok valla onlar hani insanın sevdiği birine yapacağı türden eleştirilerdi sadece, bakmayın siz bana, gelin şunu bi 10 yapın yine bari Neyse artık, en azından ellerinde bir final yapmak için şansları var, öyle düşünelim. Son yıllarda izleyip de en en en beğendiğim dizilerden biri olmuştu The Big C; kesinlikle çok özleyeceğim dizilerden…
Ama bölümler 1’er saatten oluşacakmış. Yani “8” bölüm ediyor. İlginç ama güzel olmuş bence.
Aslında bu sezon diziden baya soğumuştum ve buralarda da hakkında epey atıp tutmuştum diye hatırlıyorum. Yine de seviyordum. Aslında sesini duymaya bile tahammül edemediğim şu karakter ölseydi, Adam da bu kadar tutarsız ve salak olmasaydı, hala ilk sezonundaki gibi bayıla bayıla izliyor olurdum muhtemelen. Final sezonu şansı elde ettiği için mutluyum. En azından mevsimleri tamamlamış olacağız.
@rpdi: Aaa evet aslında, direk bölüm bazında düşündüğümden hiç o gözle bakmamıştım; doğru, en azından 8 bölüm olarak kabul edebiliriz :)) Ve “şu” karakter konusunda hemfikirim, ölüp gideydi keşke
4. sezon konuk oyuncuları için yeni video.
http://www.youtube.com/watch?v=hRPQ3WqSDOo&feature=youtu.be
Yeni sezona ait yeni bir video.
The Big C Hereafter posteri:
@rpdi : Ay içim kötü oldu be… Ama teşekkürler.
En sevdiğim dizilerden, gidişi üzece. O kuş da hiç hayra alamet değil, Cathy’e bir şey olmasa bari.
Bu arada, 4 bölümlük bir final sezon olduğundan mı Hereafter’ı eklemişler ki?
@dkamoy: Aynen ya.
@real tortoise : 4. sezonun adı Hereafter.
@dkamoy Orayı anlamıştım da, niye diye düşünmüştüm. Neyse çok da önemli değil, yeni sezon gelsin de
The Big C finalini izlemeyen okumasın!
Ben mendilleri hazırlamıştım ama çok klişelerle dolu, sıradan bir final yaptılar. Çarpamadı beni yani. Gerçi “Başka türlü de nasıl olurdu ki?” derler adama ya, neyse.
İlk sezonunu bayıla bayıla izlediğim ama 2. ve özelikle 3. sezonda çok ciddi düşüşe geçtiğini düşündüğüm bir diziydi. 4 bölümlük ve her bölüm bir mevsim şeklinde bir final sezonu mantıklı bir karardı. Tam zamanında bitti. Şu iticiler iticisi Paul olmasaydı, ilk sezondaki doktor ayrılmasaydı ve 2. ve 3. sezonda Cathy’ye saçma sapan ve anlamsız şeyler yaptırıp bizi soğutmasalardı, efsane bir dizi olarak hatırlayacaktık; ama şimdi sonsuza kadar bir bölümünü dahi bir daha açmamak üzere attık arşivimize.
ben hiç öyle düşünmüyorum , açıkçası benim mendillerim gayet de kullanıldı , amacı ağlatmak olan bir dizi zaten değildi , hiç bir zaman olmadı , hatta komedi dalında aday gösterilip ödül aldığında laura linney konuşmasında “siz komedi dalında verdiniz ama ben drama olduğunu düşünmüştüm” gibisinden bir şeyler söylemişti.
lost gibi olağanüstü bir yere sokup , eksenini değiştirecek halleri olmadığına göre , hayatta da olduğu gibi beklenen bir finalle sona erdi. son anına kadar hayattan zevk almaya , hayatta kalmaya tutunmaya çalışan bir karakter olarak çok da iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum. ben beğendim ve hep hatırlayacağım bir dizi olarak kalacak…
Sonradan ek:
odun adam(edım), ben annen için daha çok ağlıyorum. inş odunluğunun güzel bir açıklaması vardır yoksa geçen sezon finalinden sonra hayal kırıklığına uğrayacağım. ana oğul birkaç güzel sahne beklerken saçma salak osuruklarla karşılanmak…
2xilk 5
2. sezon gerçekten çok kötü gidiyor. bu kadarını beklemiyordum. nerde o ilk sezondaki insanın içine işleyen samimi sahneler, nerde bu sezonki saçma sapan plotlar. ilk sezonun bütün ruhunu mahvetmişsiniz. allah belanızı versin.
Daha önce demişimdir devamını bu kadar sevmeyeceksin. Son sezon yine bir tık iyiydi. 3. sezon daha fena. Kocası, Susan Sarandon’ın karakteri filan…
ben okumuştum onları biraz ama bazen benim drama queenliğim tutuyor, çok sardırdığımda bir diziye olduğundan kötüymüş gibi geliyor, belki siz de biraz abartmışsınızdır diye düşünmüştüm. ama dizi temasını değiştirdi resmen. ölüme giden kanserli bir insanın hayatla sevdikleriyle cebelleşmesini, yaşama tutunma çabalarını, ardında bırakacaklarıyla baş edişini, bu zorlu yolculuğu ne de güzel işliyordu dizi. 7. bölüm bitiyor ve sanki kanserli biri yok dizide gibi bir ortam. komedisi fena değil tamam güldürecek seviyede de ben sizden bunu beklemiyorum ki. ayrıca ölmek üzere olan bir insanın hayatını bu tarz bir komediyle izlemek niye isteyeyim ben. ilk sezonu yazanlar bunu nasıl düşünemediler. resmen facia. çok moralim bozuldu. gece gündüz bu karakterlerle gülüp ağlamak isterken şu an sadece göz devirerek izliyorum. ilk sezonun sonunda ölecekti bu kadın mini dizi kalacaktı. madem 3 daha kötü acaba izlemeyip bıraksam mı ya da direkt dördü mü izlesem pff.
Yok ya bırakılacak bir dizi değil. İlk sezonun tadını alamayacaksın artık, hepsi bu. Zaten yarımşar saat, fazla boğmaz.
birinci sezon: kanseri kabullenme süreci ve çevresindekilerin öğrenmesi
ikinci sezon: klinik deneylerin başlaması, geçici iyiye gidiş
üçüncü sezon: kötüye gidiş ve ölüm şeklinde olacaktı ne güzel.
arada 3ü iptal edip 2deki karakter davranışlarını adam gibi yazabilselerdi efsane bir dizi olabilecekti. ama yine de 4×03 ve 4×04 bir tık daha iyiydi son 3 sezon içinde.
andrea’nın galasında, bakımevinden atılacağını öğrendiğinde tanrıyla yaptığı ölüm pazarlığında ve adam’ın erken mezuniyetinde gözlerim doldu kabul ama böyle ağır bir konuyu çok daha güzel işleyebilirdi bu dizi. beni hayal kırıklığına uğrattı. laura linney hatrına arşivimde saklarım tüm sezonları ama ilk sezon hariç kimseye önereceğimi sanmam. ilk sezonu bir gün tekrar izleyeceğim ama ben. gerçekten çok iyiydi.
laura linney adını aklımda tutacağım kesinlikle ilerideki dizileri için.
S01E01
Ne diyebilirim ki! Ba-yıl-dım!
Showtime kalitesi beli oluyor, Cathy karakterine iyi sahneler yazılmış, Laura Linney de çok iyi oynuyor. Epey eğlendim izlerken ilk bölümü. Umarım ana karakterin bu ruh hali uzun süre devam eder de dizi de bu standartlarda devam eder.
S01E02
Bu kadınla günde 5 dakika bile sıkılmaz bir insan ya! Her gün yeni bir macera! Hasta halinin hastasıyım Cathy!
S01E03
Friends from College’dan sevdiğim Annie Parisse’yi görmek güzeldi. Yeniden görmek isterdim ama tek bölümlük konuklukmuş ne yazık ki.
İlk 2 bölümün biraz altında kalsa da fena bir bölüm sayılmazdı bu arada.
Ana oğulun malum sahnesinden mütevellit başka bir genç olsa haline üzülürdüm ama bu çocuğu üzülmüyorum.
Şu Cathy’nin erkek kardeşi çok gereksiz bu arada ya! Niye koymuşlar ki bunu diziye?
S01E13 (Sezon Finali)
Son 2-3 bölümde eskisi kadar tat vermemekle birlikte oldukça güzel bir sezon oldu genel olarak baktığımızda. Showtime’ın Weeds ve United States of Tara gibi güçlü kadın karakterleri merkeze koyduğu komedilerle öne çıktığı o başarılı yıllarından benzer tatta bir dizi izlemek keyif verdi. Laura Linney’i hiçbir dizide izlemişliğim yoktu daha önce ama sevdim burada kendisini. Çok iyi taşıyor cidden diziyi.
Idris Elba’nın, tek bölüm dışında Nadia Dajani’nin ve 2 bölüm dışında Reid Scott’ın 2. sezonda devam etmemiş olmaları üzücü. Üçü de katkı sağlıyordu cidden diziye. John Benjamin Hickey yerine, hatta Gabourey Sidibe yerine bu üçlünün kadrolu olmuş olmasını tercih ederdim ben şahsen.
Laura Linney, Jualinne Moore, Mary Lousie Parker 10 yaş genç olsalar üçüyle de evlenirdim… …. tamam ya, en azından asılırdım…. peki, peki stalkerdan başka birşey olmazdım…
S02E13 (Sezon Finali)
Öncelikle bu sezonun ilk sezonun o ilk 10 bölümlük kısmı kadar tat vermediğini belirtmem gerek. Ama izletti bir şekilde yine de kendini birkaç bölüm dışında. Sonbahar-kış dönemi yerine ilk sezonda olduğu gibi yaz döneminde olmayı tercih ederdim bu arada.
Sezonda düşüş olunca haliyle Cathy’de de düşüş oldu azıcık ama hala izlemesi oldukça keyifli bir karakter kendisi. Sean yine gereksizliğiyle baydı durdu. Andrea’nın varlığı da pek gerekli sayılmazdı. Paul da ilk sezona oranla az buçuk düşüş yaşadı bence. Sezonun tek pozitif ivmesini Adam yaşadı kadrolulardan.
Hugh Dancy’nin varlığından hiç memnun kalmadım 7. bölüm dışında. Cynthia Nixon, varlığıyla büyük renk kattı yine sezona. Keşke kalsaydı. Emily Kinney, Annaleigh Ashford, Parker Posey ve Laura Benanti de yer aldıkları bölüm veya bölümlere renk katan konuk oyuncular oldular. Hugh Dancy’ye bu kadar süre ayrılacağına Parker Posey’yi çok daha fazla bölümde izlemek isterdim özellikle.
*O çiftin üçkağıtçı olduğu aşırı derecede barizdi de benim beklediğim şey bebeği vermek konusunda yalan söylüyor olduklarıydı. Ortada bebek bile yokmuş meğer.
*Cathy yine yanlış sularda geziyor. O yüzden direnme; sal gitsin paketi Paul!
S03E09
S03E10 (Sezon Finali)
Sezonun en kötü bölümüydü. Sezonun ilk bölümü de bir diğer kötü bölümdü. Diğer bölümler gayet enerjik ve eğlenceliydi ama. Sean, ilk 2 sezona oranla daha iyi bir sezon geçirdi. Paul ise 2. sezona oranla daha iyi durumdaydı. Andrea ise sezonun en gereksiziydi net bir şekilde. Onun sahnelerini büyük oranda atladım diyebilirim. Sezona çok büyük katkısı olmasa da Hamish Linklater’ı uzun bir aradan sonra ekranda görmek güzeldi. Susan Sarandon, sezona büyük renk kattı varlığıyla. Jesse karakterini izlemesi de keyifliydi. Genel olarak baktığımda 2. sezondan çok daha iyi bir sezon oldu bana kalırsa.
ben s03e09 da kaldım… malum yerlerde 10 yok… 1 tane var o da rusça çıktı..
S04E04 (FİNAL)
İlgi çekicilikten uzak, boğucu ve yorucu bir sezon oldu. Ana karakterin durumu olsun, bölümlerin yarım saatlik değil 1 saatlik oluşu olsun, kayda değer bir sezon oyuncusu takviyesi yapılmamış oluşu olsun, deneseler de eğlenceli sahne yazamamış olmaları olsun birçok etken vardı bu çöküşte. Atlaya atlaya izlemek zorunda kaldım sıkıntıdan çoğu yeri. Açık ara dizinin en kötü sezonu buydu. Bu sezonu hafızamdan silip pozitif bir şekilde anımsamaya çalışacağım diziyi artık.