The First || Tanıtım
6 yorum erselgider 02 Ekim 2018 08:49
Netflix ve Amazon gibi internet üzerinden yayın yapıp The Handmaid’s Tale, Castle Rock ve The Path gibi dizilere sahip olan Hulu, 14 Eylül’de bizleri yeni bir bilim kurgu dizisiyle tanıştırdı: The First.
Amerika-İngiltere ortak yapımı olan dizinin yazar koltuğunda House of Cards ve The Ides of March gibi yapımlarla tanınan Beau Willimon var. Dizinin 8 bölümden oluşan ilk sezonun tamamı 14 Eylül’de yayınlandı. Bölüm süreleri ortalama 45 dakika civarında olan dizinin başrolünde, Milk ve Mystic River filmleriyle Oscar ödülü kazanan oyuncu Sean Penn ile Californication ve Designated Survivor dizilerinden tanıdığımız Natascha McElhone bulunuyor.
Kısaca konusunda değinecek olursak dizi, yakın bir gelecekte, Mars’ta koloni kurmak için bu gezegende araştırma yapmak amacıyla gönderilen ilk astronot ekibini ve bu süreçte Dünya’da yaşananları anlatıyor. Dizi, çoğunlukla Dünya’daki olaylara ve Dünya’da kalan ekip ile astronotların ailelerine odaklanıyor.
“Look again at that dot. That’s here. That’s home. That’s us. On it everyone you love, everyone you know, everyone you ever heard of, every human being who ever was, lived out their lives.”
“O noktaya yeniden bakın. O, burası. Evimiz. Biziz. Üzerinde, sevdiğiniz herkes, tanıdığınız herkes, duyduğunuz herkes yaşıyor ve var olmuş tüm insanlar yaşamlarını orada geçirdiler.”
Carl Sagan
KONUSU
[İlk bölümle ilgili ispiyon (spoiler) bilgi içerir.]
Yakın bir gelecekteyiz. Dünya, Mars’a insanlı bir uzay aracı gönderecek teknolojiye sahip. Bunun için bütün hazırlıklar yapılmış ve Providence 1 adlı ilk uzay aracı, beş kişiden oluşan mürettebatıyla birlikte Mars yolculuğuna başlamaya hazır. İnsanlar, bu tarihi güne şahitlik etmek üzere uzay aracının kalkışını canlı olarak izlemek için toplanmışlar. Bu olayın arkasındaki en büyük isim olan Laz Ingram ve astronotların aileleri ile sevdikleri de seyircilerin arasında. Bir de bu ekipten kısa bir süre önce ayrılmış olan Tom Hagerty var. O da televizyon başında heyecanla bu anı bekliyor. Geri sayım başlıyor ve roketler çalışıyor. Uzay aracı, tüm dünyanın heyecanlı bekleyişi eşliğinde harekete geçiyor. Belirli bir yüksekliğe ulaştıktan sonra roket modülleri uzay aracından ayrılıyor. İşte tam o sırada teknik bir arıza nedeniyle uzayı aracı havada patlıyor. Beş kişilik ekipten kimse bu kazadan kurtulamıyor. Dizimizin hikâyesi de işte bu olaydan sonra başlıyor. Bu kazanın ardından astronot ailelerinin durumu, Vista şirketinde yaşananlar, toplumun ve siyasetçilerin Mars’ta koloni kurma fikrine karşı tepkileri, Mars’a gitme girişiminin tekrar edilip edilmemesi gibi konuları izliyoruz 8 bölüm boyunca.
KARAKTERLER
[Karakterlerdeki ispiyonlu (spoilerlı) kısımlar ilk iki bölümle ilgilidir.]
(Tom – Laz – Kayla – Sadie)
- Tom Hagerty (Sean Penn): Tecrübeli bir astronot olan Tom, Mars’a gidecek ilk ekip olan Providence 1 mürettebatında bulunuyor, ancak bu yolculuk başlamadan kısa bir süre Laz Ingram tarafından bu görevinden alınıyor. Providence 1 aracının kalkış sırasında patlamasından sonra Mars’a gönderilecek Providence 2 ekibini seçmek ve bu konuda onları eğitmek için Laz tarafından tekrar eski görevine getiriliyor.
- Laz Ingram (Natascha McElhone): Vista şirketinin CEO’su. Vista, Mars’a ilk defa ayak basacak olan astronotları gönderen şirket. Laz ise ekibi, şirketi ve gezegeni için her zaman en iyisini isteyen bir lider. Kendisi sürekli ekibin yaşadığı sorunları çözmeye çalışan, hatta gerektiğinde onlara ailesi gibi davranan biri. Ayrıca Mars’a insan gönderme konusunda büyük bir tutkuya sahip ve bu anlamda gereken her şeyi yapıyor.
- Kayla Price (LisaGay Hamilton): Tom ile aynı ekipte ve Tom’un yardımcısı konumunda. Tom ekibe tekrar dönünce kendisi ikinci planda kalıyor ve bu durumdan başta rahatsız oluyor. Özellikle de ekipten ayrılacak kişiyi seçerken Tom ile anlaşmazlığa düşüyorlar.
- Sadie Hewitt (Hannah Ware): Providence 2 astronotlarından biri. Astronot olarak tecrübesi olmasa da zamanında Antarktika’ya gidip Mars’ta ekibe fayda sağlayabilecek biyolojik araştırmalar yapmış. Ancak Tom ekibe tekrar katıldıktan sonra yapılan testlerde başarısız olduğunda gruptan ayrılan kişi o oluyor.
(Aiko – Matteo – Nick – Denise – Eaitan)
- Aiko Hakari (Keiko Agena): Providence 2 için seçilen ekipteki astronotlardan biri. Astronot ekibi ile ilk olarak Aiko ile kocasının evinde bir akşam yemeği için toplandıklarında tanışıyoruz. Alzheimer hastası olan bir annesi var.
- Matteo Vega (Rey Lucas): Ekipteki astronotlardan bir diğeri. Asker olarak Suriye’de savaşmış ve hâlâ bunun etkilerini yaşadığı anlara tanık oluyoruz. (7. bölümden ispiyon) Kulağında savaş zamanından kalma bir rahatsızlığın tekrar ortaya çıkması nedeniyle yerini Sadie’ye devrediyor.
- Nick Fletcher (James Ransone): Ekipteki astronotlardan biri. Astronot olarak deneyimli olsa da diğer ekip üyeleri gibi ön plana çıkan biri değil.
- Denise Hagerty (Anna Jacoby-Heron): Tom Hagerty’nin kızı. Bir barda garsonluk yapıyor. Dizinin ilk bölümünde geçmişiyle ilgili birkaç bilgi öğreniyoruz. Annesini kaybettikten sonra evi terk edip bir süre babası ile ayrı yaşıyor. Bu süreçte uyuşturucu kullanmaya başlıyor. Daha sonra babasının yanına dönüyor ve aynı zamanda da bağımlılar için olan gruplara katılıp tedavi görmeye başlıyor. Annesinin eski çalışma odasında annesi gibi resim yapıyor.
- Eitan Hafri (Oded Fehr): Vista şirketi çalışanlarından. Olayın teknik kısımlarıyla ilgileniyor. İlk kalkışta yaşanan sorundan sonra bunun nedeni araştırıp çözüm bulmaya ve sonraki denemelerde aynı sorunu yaşamamak için farklı yöntemler geliştirmeye çalışıyor. Dizideki teknik abimiz kısacası.
SON SÖZ
Öncelikle diziyle ilgili söylemek istediğim şey, başlamadan önceki beklentilerimin çok farklı olması. Bilim kurgu ağırlıklı ve çoğu sahnesi Mars’ta ya da uzayda geçecek bir dizi izlemeye hazırlamıştım kendimi. Ama böyle olmadı. O yüzden diziyi izlemeye başlayacaksanız beklentilerinize ona göre ayar çekmenizde fayda var.
Diziye daha çok astronotları ve onların Dünya’da, aileleriyle aralarındaki durumu konu alan bir drama gözüyle bakabilirsiniz. Sonuçta Mars’a gönderilmek üzere seçilmiş bir ekip var ve gidenler uzun bir süre ailelerinden ayrı kalacaklar. Bu, tehlike arz eden bir durum aynı zamanda. Bu bakımdan gitmek için seçilen ekip ve onların sevdikleri arasında geçen şeyleri izliyoruz çoğu bölümde. Bir de Mars’a gönderilecek ekip, onların eğitimi, teknik hazırlıklar, yaşanan sorunlar, bu sürece toplumun ve siyasetçilerin bakışı gibi konular da ele alınıyor.
Genel olarak değerlendirecek olursam diziyi beğendiğimi söyleyebilirim. İlk iki bölüm çok güzeldi, ama daha sonra bu aile içi dramalara ağırlık verildi. Üçüncü bölümden sonra beklentime bir ayar çekip devam ettim. Son bölüme kadar da tempo bu şekilde devam etti. Son bölümde de bence anlatılmak istenen hikâyeyi güzel bağladılar. İkinci sezon olacak şekilde bitti. İkinci sezonda daha fazla uzay göreceğimizi umuyorum olursa.
Son olarak diziyle ilgili okuduğum bir yazıda dizinin The Martian filiminden çok The Leftovers dizisiyle daha çok ortak yönü olduğundan bahsediliyordu. The Leftovers izlemedim ama belki izleyenlerin işine yarayacak bir bilgi olarak onu da eklemek istedim. Herkese iyi seyirler.
Tanıtım Videosu
yorumlar
Geçenlerde yavaştan girip birkaç bölüme baktım. Gerçi fragmanından böyle olmayacağı belliydi ama ben de @erselgider gibi bilim kurgu tarafının daha ağır basacağını düşünüyordum. Dizi ağır drama çıktı. Çok fazla akmıyordu benim izlediğim bölümlerde. Sonraki bölümlerde değişmeyeceğini yazıyla birlikte anlamış olduk.
Şan Pen var sonuçta, izleriz sonuna kadar. Onay alırsa da devam ederim ama evet, beklentilerinize ayar çekmeniz gerekli.
Deniz Gamze Ergüven yönettiği bölümleri (5 ve 6) merak ediyorum ayrıca.
Eline sağlık @erselgider.
ben bu ağırlığı kaldıramıyorum… venedik film festivali için mi çekmişler..?
el paso!
Ben de yazıyı beğenenlere ve tutanlara teşekkür ederim.
Not olarak da şunu ekleyeyim: Dizide Sean Penn’in olduğu sahneler dizinin en güzel yanıydı, bu adam olmasa belki de izlemezdim yani. Ayrıca dizinin müziği de çok güzel. Interstellar filmindeki gibi özgün bir müzik olmuş.
Eline sağlık @erselgider
Kesinlikle tanıtım hakeden bir dizi. Tavsiyen üzere beklentilerimin yönünü değiştirip başına oturdum ama açıkçası bu kadarını da beklemiyordum. Şu an 1×05’teyim ve bilim kurguyla pek alakası olmayan buram buram aile dramı izledim şimdiye kadar. Çok beğendim. Sinema filmi tadında kaliteli ve minimalist çekimleri, ağır temposu, müzikleri, az ve öz dialogları ve s. beni benden aldı.
1. sezon üzerine
Nihayet bitirdim. Hep gerilerek izledim. Çok ağır bi aile dramı. Mideme yumruk oturmuş gibi hissettim hep izlerken. Son bölümde zaten migrenim tuttu. Mazoşistçesine ama açıkçası ben çok beğendim. Tam olmuş bir drama. Ağız tadıyla, göz yaşlarıyla izlenesi. Sean Pean’in olup olmaması o kadar da etki etmiyor. Ben ilk ismini duyduğumda amanın döktürecek filan diye bekliyordum ama başkası da bu role giderdi bayağı. Diziyi de “bilim kurgu” dalından çıkarıp “gerilim”e alsınlar bence. Böyle ağır tempolu bol dramalı dizi seviyorsanız kesinlikle izleyin derim.
Gamze Ergüvenin de şansına herhalde denk gelmiş. 5ci bölüm sezonun en vurucu, en güzel bölümüydü.
Tüm sezonu Sean Penn ve kızının insanı yoran draması ile harcadılar. Tüm yan karakterleri figüran seviyesine indirip, izleyici ile bir bağ kurmalarını sağlayamadılar. Arada aile hayatları ile ilgili bir şeyler yapmaya çalıştılar ama bağ olmayınca izleyenin umurunda bile olmadı bu kısımlar. Hayır, madem salt drama yaptınız, bari Mars görevinin tüm ekibi ve ailelerini nasıl etkilediğini adam gibi bir anlatsaydınız. Elde Şan Pen var diye her şeyi adamın üstüne yıkmışlar. Dizinin sözde 2. başrolü (kızı düşünürsek 3.) Natascha McElhone’ı nasıl böyle kötü kullanırsınız. Kadın herhalde Designated Survivor Spoiler’ı
diyordur.
İlk bölümdeki malum olayın üzerinden bu kadar zaman geçti ama dizinin en güzel bölümlerinden biri olan son bölüm dışında Mars görevi ile alakalı neredeyse hiçbir şey yapılmadı (Sean Penn’i havuza sokmak dışında).
Dramasına karşı değilim, bazı bölümleri de oldukça beğendim. Özellikle Deniz Gamze Ergüven, dizinin en zor bölümlerinden biri olan 5. bölümünde güzel iş çıkarmış ama yahu Mars’a gideceksiniz, onun üzerinden de bir şeyler yapsaydınız da görseydik. Bu kadar arka plana itilmez ki şu iş.
Tam asıl olaya girdiler ve dizi iptal. İzleyiciyi kaçırdık, ne yapsak dönmeyecekler, şimdi bir dünya para gidecek bu bilim kurgu kısmına, değmez deyip iptal ettiler herhalde.