18637Yayınladığı dizilerle kablolu Amerikan kanalları arasında kendine has bir yer edinen FX, 2014 yazında Homeland‘in arkasındaki isimlerden çıkma yeni bir diziyi ekranlara getirdi. Hem de yine aynı türden, yani politik gerilim. Şimdiye kadar ikinci sezonunu bitiren Tyrant (Tiran) birkaç ay içinde üçüncü sezonuyla yeniden aramızda olacak.

Ülkemizde yine aynı isimle yayın yapan FX’te gösterilen dizi, esasında çekim yapmak için iki bölümlüğüne Türkiye’ye gelen, hatta bu nedenle gündem de olan bir yapım. Zira ilk sezon çekimleri devam ederken İsrail-Filistin arasında çıkan karmaşadan dolayı setini İsrail’den İstanbul’a taşıyarak sezonu burada bitirdi.

Peki, tam olarak nasıl bir diziden bahsediyoruz?

tyrant__131211234152

Hayali bir ülke olan Abuddin’deyiz. Hatta öyle ki ülkeye dair görüntüler kullanıldığında çoğunlukla farklı ülkelerden görüntüler kullanılıyor. Yeri tam belli olmamakla birlikte Orta Doğu ülkesi olduğu bilinen bir yer. Bu arada aynı zamanda diktatörlükle yönetilen bir İslam ülkesinden bahsediyoruz. Ülkenin başında Khaled Al-Fayeed bulunuyor ve kendisinin iki oğlu var: Jamal ve küçük kardeş Bassam.

Bassam, yani Barry 20 yıl kadar önce babasının yönetiminde olan ülkeyi terk edivermiş, bir daha da dönmemiş. Bir nevi gönüllü bir sürgün içinde. Amerika’ya giderek kendisine yeni bir hayat kurmuş, pediyatrist olmuş, evlenmiş ve iki çocuğu var. İşte dizi, aradan geçen onca yılın ardından Bassam’ın yeniden ülkesini ziyaret etmesiyle açılıyor. Hem de ailesiyle birlikte. Nedeni ise ağabeyi Jamal’ın oğlu Ahmed’in düğünü. Böylece ailecek birkaç günlüğüne Abuddin’e geliyorlar.

Buraya kadar her şey normal gibi, zaten bundan sonra karışmaya başlıyor. Bassam’ın her ne kadar isteksiz olsa da kardeşini kırmamak için geldiği bu ziyarette ülkenin başındaki isim Khaled Al-Fayeed hayatını kaybetmesin mi? Diktatörlüğün hüküm sürdüğü böyle bir ülkede ise olacak olan tabii ki belli: Başa en büyük oğlan Jamal geçiyor.

tyrant> Jamal, yıllar boyu kendisini babasının yeri için hazırlayan, kendisi de babasının yeri hazırlanan biri. Kardeşine ve ailesine, dahası değerlerine düşkün birisi. Ama aynı zamanda psikopat olduğuna dair teşhis koysak sanırım sorun olmaz. Neden böyle dediğim de daha ilk bölümden anlaşılıyor zaten…

Yıllardır yüz yüze gelmemiş olsalar da kardeşini tanıyan Barry, hem onu tek başına bırakmamak için hem de zaten iç işleri bakımından karmaşa içinde olduğunu söyleyebileceğimiz ülkedeki insanları Jamal’ın ve amcasının eline bırakmamak için kardeşinin yardım teklifini kabul ediyor ve böylece verdiği ülkede kalma kararıyla dizinin asıl hikayesini başlatmış oluyor.

> Leila, Jamal’ın eşi ve Ahmed’in annesi. Ayrıca söyleme konusunda bence bir sıkıntı yok, Bassam ile eski sevgililer. Babasının diktatörlüğünde yaşananlar kendisine ağır gelip de ülkeyi terk edince Leila ile de ayrılmışlar. Jamal’ın ve Molly’nin ise durumdan tabii ki haberi yok. İkilinin de gündeme getirmeye gönüllü olduğu söylenemez. Leila zeki, kararlı, tuttuğunu koparan ve oğlunun ülkedeki geleceği ve yeri için savaşan biri.

> Molly, Bassam’ın eşi ve iki çocuğunun annesi. Abuddin konusunda stresli olan kocasının her daim yanında, hatta kalma kararı konusunda bile nihayetinde ona destek çıkan biri. Kendisi de doktor. Kocasına aşık, fedakar, annelikte iyi ve o da Leila misali aklına koyduğunu yapmak için uğraşan birisi.

img-web-the-tyrant-s2-spotlight-2-1400x750

> Sammy ve Emma da Barry ile Molly’nin çocukları. Emma babası gibi Abuddin konusuna pek sıcak bakmasa da kendince idare etmeye çalışan, Sammy ise daha heyecanlı taraf. Henüz Emma dışında aileden farkında olan olmasa da eşcinsel. Hikayenin geçtiği yerin diktatör bir İslam ülkesi olduğunu düşünürsek… Ülkeye gelmesiyle kuzeni Ahmed’in yaveri misali peşinde dolaşan Abdul ile tanışması da bari dipnot olsun.

> Son olarak John Tucker ise Abuddin’deki büyükelçilikte çalışan bir diplomat olarak dizinin Amerika tarafını oluşturuyor. Amerika’dan gelen Bassam ile ülkede yaşananlar ve gidişata dair yeni kurulmaya başlayan bir ilişkileri olduğu söylenebilir.

Dizinin konusu aşağı yukarı böyle. Bassam’ın ailesiyle birlikte en azından bir süreliğine ülkede kalma kararı vermesi sonrası yönetimsel ve aile içinde yaşanan olaylar dizinin temelini oluşturuyor.

Dizide Jamal’ın yeni evlenen oğlu Ahmed, evlendiği kişi olan Nusrat, Sammy’nin yeni tanıştığı Abdul, ailenin devrilmesini isteyen isyancı lideri Ihab Rashid, Bassam’ın çocukluk arkadaşı Fauzi Nadal, Jamal ile Bassam’ın anneleri Amira ve amcaları General Tariq Al-Fayeed de hikaye örgüsünde kendilerine önemli yerler buluyorlar.

Not 1: Tyrant ekibi İstanbul’a gelmişken başroller Adam Rayner ve Ashraf Barhom‘un Hürriyet’e verdiği röportaj

Not 2: Dizinin Sammy’si Noah Silver‘ın İstanbul’dayken verdiği röportaj

Not 3: Dizinin John Tucker’ı Justin Kirk‘ün İstanbul’dayken verdiği röportaj

> Dizideki üç kadının gelmişken boğazda çektirdiği bu resim de dipnot olarak dursun.

BwHYM09CYAArHch

İstanbul’daki çekimlerden bir kare

 

Nasılına gelecek olursak:

Diziyi ayılıp bayılarak izlemediğimi baştan itiraf edeyim. Ama doğruya doğru, beğenmemiş birisi de değilim. Mutlu mesut geçiniyoruz desek daha doğru olur. Homeland’in arkasındaki isimlerden çıkan bir politik drama olabilir ama onun gibi bir şey beklememek de aynı zamanda daha doğru. Tyrant aile draması ön plana biraz daha çok çıkan bir dizi.

22dakika’da daha öncesinde dizinin Türk dizisine benzediğine dair tespit yapanlar olmuş. Tamamen olmasa bile katıldığımı söyleyebilirim. En olmadı süresi reklamsız 140’a dayanan günümüz dizilerine oranla üçte bir oranında süren bir diziden bahsetmiş oluyoruz.

Karakter olarak çoğunluğun en sevdiği kişi elbette Jamal. Kendi adıma ben de dizinin gidişatı açısından varlığını önemli görüyorum desem daha doğru olur, herkes kadar bayıldığımı söyleyemem. Dahası evet, bu dizi de tıpkı Homeland gibi “işine geldiği gibi yansıtma” eleştirilerini alan bir yapım. Zaten daha “diktatörlükle yönetilen İslam ülkesi” kalıbından bu kapıyı ister istemez kendisinin açtığı söylenebilir. Kendi adıma bu tarz detayların bu dizide gözüme neredeyse takılmadığını söyleyebilirim.

Oyunculukları vasat bulanlar da elbette ki mevcut, [sitede Leila için “First lady havasından ziyade biraz ucuz Arap şarkıcılarına benziyor diye oyunculuğuna pek ısınamadım.” diyen olmuş mesela :-P ]; bense bu tarzda bir dizi için yeterli olduğunun ve fazlasına gerek olmadığının kanısındayım. Hikayesi en azından şimdiye kadar sonraki bölümleri merak ettirici bir havada gitti…

Nihayetinde Tyrant şiddetle olmasa bile konusu ve tarzı ilgisini çekenler için en azından denenmesi için tavsiyedir. İyi seyirler…

Dizinin fragmanı

Not 4: Diziyle ilgili daha önce şu yazıda ve burada hakkında yorum yapılıyordu.