V.C. Andrews’ Dawn – Tanıtım
5 yorum pirate 07 Ağustos 2024 08:52
Lifetime’ın geçtiğimiz yaz yayınladığı V.C. Andrews’ Dawn isimli limitli dizinin tanıtımıyla karşınızdayız. 4 bölümden oluşan gerilim ögeleri içeren drama, 8-29 Temmuz 2023 tarihleri arasında yayınlandı.
Dizi, daha çok 1979-1987 yılları arasında yayımlanan ve ülkemizde “Çatı” ismiyle bilinen, The Dollanganger Family Series adlı 5 kitaplık seriyle tanınan V. C. Andrews‘un 1990-1993 yılları arasında yayımlanan The Cutler Family Series adı verilen 5 kitaplık serisinden uyarlandı.
“Çatı” serisinin 4 filmlik uyarlaması 2014-2015 zamanı, yine Lifetime’da ekrana gelmişti. Ana seri için ‘prequel’ özelliği taşıyan, yani öncesini konu alan ve Büyükanne Olivia Foxworth’ün gençliğini anlatan 5. kitap ise Flowers in the Attic: The Origin adıyla diziye uyarlandı. “Çatı” filmlerinin gördüğü ilginin ardından V.C. Andrews uyarlamalarına devam eden Lifetime, The Casteel Family Series ve The Landry Family Series uyarlamalarını da ekrana getirdi. 2022’de, yani V.C. Andrews’ Dawn’ın ve Flowers in the Attic: The Origin‘in öncesinde yazarın tüm kataloğunun haklarını aldığını öğrendik.
Bizim dizimizin yaklaşık 90 dakika uzunluğundaki bölümlerinin her biri adını serinin bir kitabından almakta: Dawn, Secrets of the Morning, Twilight’s Child ve Midnight Whispers. Dizide sadece serinin 5. kitabı konumundaki “Darkest Hour” dışarda bırakılmış. O da yine prequel özelliğinde, yani buradaki Büyükanne Lilian Cutler’ın gençliğini konu alıyor.
Dizinin senaryosunu Gregory Small kaleme almış. Yönetmenliğini ise Linda-Lisa Hayter üstlenmiş.
Bir dönem dizisi var karşımızda. Ama tarih falan verdikleri yok hikayenin başlangıcında. Seksenli yıllarda mıyız? Yetmişli yıllarda mıyız? Bilmiyoruz. İlk bölümde merkez karakterimiz Dawn’ın 16 yaşındaki halini izliyoruz. Diğer bölümlerde ise Dawn’ın yaşamının ilerleyen dönemleri işlenmiş parça parça.
Biz ilk bölümün yarısını falan anlatalım bu yazımızda. Gerisini siz izleyerek öğrenin.
16 yaşında bir genç kız olan Dawn, annesi, babası ve yaş arası çok az olan erkek kardeşinden oluşan Longchamp familyası, bir şehirden başka bir şehre taşınıyorlar ve hikayemiz başlıyor. Dawn’ın annesi hamile ve ailenin 5. ferdinin onlara katılmasını beklemekteler heyecanla bu arada.
Dawn’ın babası yeni taşındıkları şehirde bir özel okulda hademelik işi buluyor ve 2 çocuğunu burslu olarak bu okula yazdırıyor. Dawn yeni okulundaki ilk günlerinde bir zorba ediniyor. Okulun popüler çocuğu da ona yazmaya başlıyor. İlerleyen dakikalarda bu ikiliyle ilgili bambaşka şeyler öğreneceğiz.
Çok geçmiyor ve Dawn hayatının o güne kadarki en büyük şokunu yaşıyor. Önce annesi ölüyor. Aynı gün babası tutuklanıyor. Öğreniyor ki bunca yıldır ailesi bildiği Longchamplar onun gerçek ailesi değillermiş. Bir kaçırma vakası yaşanmış o daha bebekken.
Bir polis dedektifi alıp onu gerçek ailesinin yaşadığı yere götürüyor. Bir otel burası ve onu büyükannesi karşılıyor. Suratsız, acımasız, despot bir kadın büyükannesi. Ailede onun sözü geçmekteymiş. Dawn, daha yaşadığı şoku bile atlatamamışken burada büyük bir zorbalıkla, aşağılamalarla karşı karşıya kalıyor. Dawn niye böyle bir şey yaşadığını anlamlandıramıyor elbette. Cutler familyasıyla hiçbir bağ kuramıyor; Longchamp familyasını çok özlüyor.
*Dawn karakterine Stargirl ve All Night gibi dizilerden tanıdığımız Brec Bassinger hayat veriyor.
*Longchamp familyası üyelerinden; baba Ormand rolünde Chesapeake Shores, Dallas, Chase ve Desperate Housewives gibi dizilerden tanıdığımız Jesse Metcalfe‘yi, anne Sally rolünde Helena Marie‘yi, erkek kardeş Jimmy rolünde de Khobe Clarke‘ı izliyoruz.
*Cutler familyası üyelerinden; büyükanne Lillian rolünde Knots Landing dizisiyle tanınan Donna Mills‘i, kız kardeş Clara Jean rolünde The Watchful Eye dizisinden anımsanabilecek Elyse Maloway‘i, erkek kardeş Philip rolünde Dane Schioler‘i, anne Laura Jean rolünde Day of the Dead, Jake 2.0 ve Primeval: New World gibi dizilerden anımsanabilecek Miranda Frigon‘u, baba Randolph rolünde ise Zoo dizisinden anımsanabilecek Jason Cermak‘ı izliyoruz.
*Kadroda ayrıca Corey Woods, Joey McIntyre, Fran Drescher, Chelsey Reist, Dean Redman, Bronwen Smith, Megan Best ve Clara Alexandrova gibi isimler mevcut.
Dizinin ilk bölümünü izledim. Sağlıksız ilişkiler yumağı vardı karşımızda. İnsanın izlerken suratını ekşiten, hatta geren, sinirlendiren bir ilişkiler yumağı. Karakter tepkileri falan da evlere şenlikti cidden. Diğer bölümler ne tatta olur bilemiyorum ama bu bölüm zorladı tabii bu açıdan.
yorumlar
Sevgiliden kardeslige, kardeslikten sevgililige… yuh
Ben yayınlandığı dönemde izledim bunu.
– Diğerleri gibi film serisi olduğu intibasındaydım. Ama posterde limited series demeyi tercih etmişler, IMDb de zaten V.C. Andrews/Lifetime uyarlamalarını tek başlıkta, bölümleştirerek toplamayı tercih ediyor.
– V.C. Andrews’un tarzına bir derece alışık olan birisi için benzer çerçevede ilerliyor. Büyükannenin insafına kalan çocuk(lar), ensestimsi ilişkiler, oradan buradan tanınan ortalama bir kadro. Temeli de twist ve drama üzerine kurulu ilerliyor.
Derken bunu da izledim işte. Brec Bassinger bazı yerlerde yapmacık geldi duygu vereceğim diye ya da ben o anki sorunları ciddiye alamadım, emin değilim. Böyle işlerde cadaloz büyükanne karakteri daha önemli oluyor zaten, onu da tutturmuşlardı.
– Flowers in the Attic’in hem dört filmlik serisi The Dollanganger Saga’yı hem de 5. kitaptan gelen “Flowers in the Attic: The Origin” dizisini izledim. Casteel Family ve The Landry Family uyarlamalarına da niyetliyim ama bir türlü fırsat olmadı.
İzlediklerimden en iyisi (totalde bakarsak) halen The Dollanganger Saga serisi bence. İlk iki filmini severim hatta. Ellen Burstyn’e Emmy adaylığı bile getirmişti.
Lifetime, yazarın uyarlama haklarını almışken en az 1-2 seri daha yapar umarım.
*Bu bölümde tarih vermeye tenezzül ettiler çok şükür. 1973 yılında açtık bölümü. 1975’e ulaşmadıysak bile yaklaşmışızdır bölüm sonunda.
*
Ne mide bulandırıcı bir aile cidden bu Cutlerlar. Hepsini bir odaya toplayıp o odayı ateşe versen tanrı günah yazmayabilir.
*Ensest faktörü bazen iyi satar GOT’ta olduğu gibi ama buradaki Dawn-Jimmy girişimi satamıyor hiçbir şekilde kendisini. Lütfen vazgeçelim yol daha yakınken.
*Bunun külkedisi-prenses olayı yalama yapmaya başladı.
Külkedisi ==) prenses ==) Külkedisi ==) Prenses
Düşüşlerinde akılsız baş faktörü, yükselişlerinde şans faktörü mevcut. Ne kadar şans dersen tabii bu ailedeki midesizliklere.
*Fran Drescher bu bölüme konuktu.
Sanırım benim en sevdiğim bölüm bu oldu.
1975’te açtık bölümü. Bir müddet sonra 1984’e zıpladık. Yavaş yavaş ilerledik sonrasında. 1985’te kapatmışızdır muhtemelen.
1 nikah, 2 cenaze, 1 saldırı, 1
, 1
girişimi … Ve daha niceleri. Dolu dolu bir bölümdü cidden.
Sonrasında 9 senelik zaman atlamamızı yaptık. Uzun yıllar boyunca Jimmy’den hamile kalamamış olan Dawn’ın nihayet hamile kaldığını öğrendik. Dawn’ın bu mutluluğu uzun sürmedi tabii. Ayyaş/sarhoş Clara Jean, Dawn’ı önce yumrukladı, sonra da defalarca tekmeleyerek ona olan öfkesini kusmaya devam etti. Hastanelik olan Dawn kurtulsa da bebek kurtulamadı doğal olarak. Bölümün sonlarında şükür ki Dawn’ın yeniden hamile kaldığını öğrendik.
Philip denen sapık, üzerinden bilmem kaç sene geçmesine rağmen Dawn’a olan takıntısından vazgeçememiş durumda. Gitmiş ona benzetilebilecek bir kadın getirmiş yanında gelin olarak. (The 100’den Chelsey Reist imiş bu arada karakteri canlandıran oyuncu. Tanıyamadım bu tiple kesinlikle kendisini.) Buna rağmen içip içip Dawn’ın kapısına dayandı bir gece yarısı ve yine bir tecavüz girişiminde bulundu. Başarılı olamadı şükür ki. Dawn, yüzüne bir işaret kondurdu bu girişimi sırasında. Bakıp bakıp nasıl bir pislik olduğunu hatırlasın artık.
Clara Jean’in babası Randolph değilmiş. Laura Jean’in Randolph ile evlenmeden önce sevgili olduğu bir adam varmış. Randolph ile evlendikten sonra da ilişkileri devam etmiş. Bir bankada çalışıyormuş ve Cutlerların hayatlarında bir şekilde var olmuş. Clara Jean’in babası da oymuş. Dawn, sinirli bir anında bir Cutler olmadığı gerçeğini Clara Jean’in yüzüne vurunca bizimki iyice zıvanadan çıktı tabii. Nihayetinde yine bir sarhoş anında uçurumdan düşüp öldü lanet olası gereksiz.
Ne kaldı? Fern’in dönüşü? Fern kim mi? Jimmy’nin kardeşi, Dawn’ın üvey kardeşi. Bebekken sosyal hizmetler tarafından alınıp evlatlık verilen kardeş. Bizimkiler arayıp buldular kızı. Sonra da başlarına kaldı. Tam bir baş belası. Christie’yi öldürür mü falan diye korkmadım değil bir ara. Ormand, şartlı tahliyeyle hapisten çıkmış bu arada. Göremesek de kendisini haberini aldık en azından. Yeniden evlenmiş çoktan hatta. Bir de oğlu olmuş. Christie ile yakın yaşlarda oğlan.
Başka ne kaldı? Dawn, Lillian ve manyak kız kardeşinin hayaletlerini görüp onlarla muhabbet etmekte gündelik yaşantısı içerisinde.
Ha, bir de Michael denen şerefsizin dönüşü vardı. Bu da bir başka ayyaş. Kariyeri bitmiş. Utanmadan gelip tehdit ve şantajla Dawn’dan para sızdırmaya kalktı ama cevabını aldı.
Dizimizin adı Dawn ve bu kesinlikle bir Dawn bölümü değildi. Kızı Christie üzerine bir bölümdü. 5. kitabı diziden nasıl muaf tuttularsa 4. kitabı yani bu bölümü de diziden muaf tutabilirlermiş pekala. Bu dizi 3. bölüm sonunda sona ermeliydi bence. Final gibi bir bölümdü zaten 3. bölüm.
Neyse, bölüme döneyim. Christie’nin 17. yaş günüyle açtık diziyi. 1991-92 gibi bir tarihe ulaştık yani. Bölümün hemen başlarında
Christie bu olayın ardından Jefferson’ı da yanına alıp New York’a kaçtı. Önce biyolojik babası Michael’ın yanına uğradı ama Michael geri çevirdi onları. Sonra annesinin New York döneminden dansçı arkadaşı Tricia’yı denedi ama ona ulaşamadı. Ardından da Jimmy’nin yarı kardeşi Gavin’e ulaştı. Gavin, o ikisine Christie’nin doğduğu yere, yani yarım akıllı Charlotte’ın yanına gitmeleri için eşlik etti. Fern denen psikopat sürtük onu orada bulup ona musallat oldu orada da. Annesinin o yaşlardaki bahtsız kaderini yaşar hale geldi resmen garibim. Birkaç gün işkence etti Philip’e yerlerini söylemekle tehdit ederek Christie’ye ve sonra da sözünü tutmayıp ispiyonladı Philip’e. Philip de Gavin’ı polise şikayet edip Christie’yi kolundan tuttuğu gibi eve götürdü ve bir tecavüz girişimi daha yaşandı. Betty Ann de engel olma konusunda hiçbir şey yapmadığı gibi evi boşaltım ortam hazırladı sonuncusunda bir de. Christie son çare olarak Bronson’dan yardım istedi. Branson ile birlikte polisleri de alıp Philip’in yanına gittiler. Christie şikayetçi oldu Philip’ten. Betty Ann ilk başta kocasına yalancı şahitlik yapmaya kalktı ama sonrasında terse dönüp onu sattı. Dawn ve Jimmy’nin ölümünden Philip’in sorumlu olduğunu da itiraf etti arada. Philip de tutuklandı bunun üzerine. Christie ve Jefferson da tüm şeytanlarından kurtulmuş bir şekilde Branson’ın vesayetinde yaşamaya başladılar.
-The End-
Ben memnun kaldım diziden. Flowers in the Attic: The Origin faciasından katkat daha iyiydi en azından.