Agatha Christie’nin eserlerinin televizyon hakkını ITV’den devralan BBC, icraatlarına ne mutlu bana ki ara vermeksizin devam ediyor; Partners in Crime ve And Then There Were None‘ın ardından üçüncü dizi de Aralık ayını bitirmeden önce yayınlandı. Bu sefer elimizde sevgili Agatha’nın 1925’te yayınlanan kısa hikayesi The Witness for the Prosecution var.

Dizi 26-27 Aralık’ta yayınlanan iki bölümden oluşuyor ve kanala And Then There Were None’ı da hazırlayan Sarah Phelps tarafından uyarlandı. Bölümler bir saat kadar sürmekte.

The Witness for the Prosecution aslında Agatha’nın daha önce de uyarlanan eserlerinden birisi, aşina olan belki vardır. Ülkemizde Beklenmeyen Şahit adıyla giren Witness for the Prosecution (1957) isimli bir filmi var, hatta kazanamasa bile altı dalda Oscar adayı olmuştu. Tiyatro oyunu da cabası. Üstelik başına nedense talih kuşu konan hikayenin 2018’de vizyona girecek başrolünde ve yönetmenliğinde Ben Affleck’in olduğu bir filmi de gelecek.Hikaye, en genel haliyle cinayetle suçlanan bir adamın duruşması üzerine.

Genç Leonard Vole (Billy Howle), garson olarak çalıştığı eğlence mekanına gelenlerden zengin dul Emily French (Kim Cattrall) ile tanışır ve bu tanışma ikisinin hayatını baştan aşağıya değiştirir. Hayatında genç birisini isteyen Emily’nin Leonard’a yaklaşmasıyla aralarında bir ilişki başlar. Leonard’ın tipi ve hali gün geçtikçe düzelmeye başlar, Emily de istediği gibi birine sahip olur. Ta ki… Emily öldürülene kadar.

Hizmetçisinin cesedini bulduğu Emily’nin cinayetini araştıran polisin baş şüphelisi kısa süre içinde Leonard olur. Üstelik Emily ölmeden önce aşık olduğu Leonard’ı mirası için en önemli varis yapmıştır, bulunan bazı deliller de Leonard’ı işaret etmektedir. Leonard mahkemesini beklemek üzere hapse atılır.

Hikayenin kilit diğer ismi Leonard’ın avukatlığını üstlenen John Mayhew (Toby Jones). Evliliği konusunda bazı sorunlar yaşayan Mayhew, bir de sağlık sorunlarıyla uğraşmakta. Ama yine de suçsuz olduğuna inandığı Leonard’ın davasını üstleniyor. Bu tarz hikayelerde pek çok kez olduğu gibi davanın üstüne gittikçe sonunu görmek ve Leonard’ı kurtarmak onun için takıntı haline geliyor.The Witness for the Prosecution genel olarak beğendiğim bir mini dizi oldu. Bölümler de beklediğimden çabuk geçti. On Küçük Zenci uyarlaması And Then There Were None kadar beni tatmin edebildiğini söyleyemem tabii ama şahsen zaten böyle bir şey beklemiyordum da.

İzlerken başrol Billy Howle‘u Glue dizisinin James’i olarak bildiğimi fark ettim, burada da çile çekmeye devam ediyor kendileri. Toby Jones‘u veya Kim Cattrall‘ı zaten başka yerlerden tanıyanlarınız vardır. Kısa hikaye uyarlamasından anca iki bölümlük dizi çıkardıkları için diyecek bir şeyim yok ama dahası olsa onu da izlerdim.

1957 yapımı filmi izlemedim açıkçası, o yüzden karşılaştırma yapamam. Kısa hikaye de benim okumadıklarımdan biri, çünkü içinde olduğu kitabın şimdiye kadarki bütün baskıları benden büyük. O bakımdan iyi oldu. Gördüğüm bazı yorumlara göre dizi, tiyatro oyunundan ve filmden biraz daha farklı bir şekilde uyarlanmış. Orijinal hikayeye daha yakın olduğunu söyleyen de var, durumdan yeterince memnun olmayanlar da. 1957 yapımı film tek mekanda daha çok geçmesiyle öne çıkan ve mahkemeye daha fazla odaklanan bir yapım gibi duruyor; burada çeşitlilik hakim. Anlayacağınız uyarlama yapımların başına her daim gelen farklı yorumlar alma bu diziye de olmuş.Sonunu da beğendim. Tahmin edenler olabilir, nihayetinde bu zamana kadar binbir türlü polisiye hikayeyle karşılaştığımız bir gerçek. Agatha Christie’ye yeterince aşina olanlar da belki çok şaşırmayabilir ama zevkli de bir durum var ortada. Hatta kitaplarından birisini belli bir açıdan aklıma da getirdi ama isim verirsem spoiler (ispiyon) olabilir.

Bölümün en sonuysa katile göre daha şaşırtıcı desem doğru olur herhalde. Yani bir kez daha Agatha Christie kalp ben.

Durum böyle efendim, bir Agatha Christie hikayesinin daha sonuna geldik… İyi seyirler.