Ordeal by Innocence / Şahidin Gözleri — Tanıtım
7 yorum aytackara 17 Nisan 2018 08:16
Bir adam işlemediği bir suçtan öldü ve katil hala içlerinde.
Agatha Christie eserlerinin TV hakkını satın alan BBC, bir süredir dönem dönem karşımıza uyarlama yeni projeler getiriyor. Daha önce yazarın kitaplarından Partners in Crime, And Then There Were None ve The Witness for the Prosecution uyarlanarak ekrana gelmişti. Sıra sevgili Christie’nin 1958’de yayımlanan kitabı Ordeal by Innocence’ta (Şahidin Gözleri) ve üç bölümlük mini dizi Nisan 2018 itibarıyla ekrana dahil oldu.
Çekimleri İskoçya’da gerçekleştirilen diziyi And Then There Were None ve Witness For The Prosecution’ı da uyarlayan Sarah Phelps hazırladı. Kadrosunda Bill Nighy, Catherine Keener, Matthew Goode, Christian Cooke, Luke Treadaway, Anthony Boyle, Eleanor Tomlinson, Morven Christie, Crystal Clarke, Ella Purnell ve Alice Eve yer alıyor.
Miss Marple veya Hercule Poirot’ya ait olmayan romanın ve haliyle dizinin konusu genel olarak şöyle:
1954 Noeli. Londra’nın zengin ailelerinden Argyll’ların malikânesi korkunç bir cinayetle sarsılır ve öldürülen Bayan Argyll’ın katil zanlısı olarak oğlu Jack Argyll (Anthony Boyle) hapse atılır. Sonrasında da bu genç adam cezaevinde hayatını kaybeder. Aradan uzun bir süre geçtikten sonra Doktor Arthur Calgary (Luke Treadaway) adında biri ortaya çıkıp cinayetle ilgili yeni bilgiler ortaya atar ve Jack’in suçsuz olduğunu iddia eder. Eski yaralar açılır ve ortalık karışmaya başlar.
Katil Jack değilse kimdir?
Karakterler / Olağan Şüpheliler:
Yıllarca çocuk özlemi çeken ama çocuğu olmayan Rachel Argyll (Anna Chancellor), İkinci Dünya Savaşı devam ederken evini çocuklar için yurt haline getirmiştir. Ailesini kaybeden, ailesinin bakamadığı veya vazgeçtiği çocuklarla ilgilenen Bayan Argyll, bu çocuklardan beş tanesini evlat edinip kendi çocuğu olarak büyütmeye başlar: Mary, Mickey, Tina, Hester ve Jack.
* Ailenin en hayırsızı Jack, bu zamana kadar girdiği işleri batırmış ve bir baltaya sap olamamıştır. Bayan Argyll‘ın kendisine sağladığı imkanlarla geçinen Jack, cinayet gecesi Rachel’ı gören son kişidir ve bulunan deliller onu işaret eder.
Jack, evi terk ettiğinde otostopla bir arabaya binerek uzaklaşmıştır. Cinayet zamanı için elindeki şahit de arabasına bindiği kişidir. Ancak ne kadar masum olduğunu iddia etse bile sicilinin kabarıklığından kimse ona inanmaz, zaten araba da bulunamaz ve deliller yeterlidir. Doktor Arthur Calgary kendisini arabaya alan kişidir ancak birkaç saat içinde ülkeyi terk edip uzun süre sonra dönünce olan bitenden haberi olmaz. Döndüğünde de gerçeği takıntı haline getirip peşine düşüyor.
* Kardeşlerin genel anlamda en huysuzu olan Mary (Eleanor Tomlinson) de Bayan Argyll’a bağımlı olan ve bu durumdan pek de haz etmeyen birisi. Kocası Philip Durrant (Matthew Goode) kaza geçirince tekerlekli sandalyeye mahkum olmuştur, bu durum da hem ilişkilerini hem de maddi durumlarını etkilemiştir. Cinayet de Argyll evine yerleştikleri bir dönemde gerçekleşiyor.
* Tina (Crystal Clarke) kütüphanede çalışan, kendi düzenini kurmuş olmasıyla öne çıkan ve kardeşlerin içinde sessizliğiyle bilinen biri. Ticaretle uğraşan ve aileden uzakta yaşayan Mickey (Christian Cooke), gerçek ailesinden kopmuş olması nedeniyle Rachel’a karşı mesafeli. Ayrıca Tina ve Mickey’in arasında adı konmamış garip bir gerilim var.
* Rachel’ın kocası Leo Argyll (Bill Nighy), çocuklara ve onlarla ilgili konulara aşırı düşkünlüğünden dolayı karısının gözünde geri planda kalmış. Dr. Calgary’nin ortaya çıktığı dönemde Rachel’ın hayatta olduğu dönemde sekreterliklerini yapan Gwenda Vaughan (Alice Eve) ile evlilik hazırlığı içinde. Ama herkesin şüpheli olmasıyla onların planları da etkileniyor.
* Kardeşlerin bir diğeri Hester (Ella Purnell) ise diğerleri gibi yıllar içerisinde Rachel’ın anneliği nedeniyle bazen bunalmış ve özgürlüğünün peşine düşen, henüz hayattaki amacını bulamamış birisi. Çocukların küçüklüğünden beri evde çalışan ve onlara bağlı olan Kirsten Lindstrom (Morven Christie) da elimizdeki bir diğer isim. Rachel’ın ölüsünü Kirsten buluyor ve büyük şok geçiriyor.
Ek Bilgi: Ordeal By Innocence daha önce Agatha Christie’s Marple dizisinin üçüncü sezon ikinci bölümü için de uyarlanmıştı ve Marple hikayesi olarak diziye yedirilmişti. Ayrıca 1984 yapımı uyarlama bir film de bulunuyor.
Ek bilgi 2: Geçtiğimiz yılın ekim ayından beri Hollywood’u etkisi altına alan taciz ve tecavüz iddiaları bu diziyi de etkiledi. Adı lazım değil baş harfi Ed Westwick (Gossip Girl) hakkında suçlamada bulunan kadın sayısı ben bu yazıyı yazarken dört. BBC, Noel programında yer alan diziyi bu sebeple programından çıkarma kararı aldı. Başta belirsiz bir ertelemeye gidilse de ocak ayında Westwick kovuldu ve yerine Christian Cooke geldi. 35 sahne baştan çekildi.
** İkinci sayfada gözüme çarptığı kadarıyla dizi ve kitap arasındaki farklılıkları toparladım. Mini diziyi ‘izleyen’ ve romanda olanları bilmese de öğrenmeyi sorun yapmayacak kişilerin okuması şiddetle tavsiyedir. Spoilerda (ispiyon) sınır yok. **
Ordeal By Innocence, öncekilerin aksine romana birçok açıdan sadık bir uyarlama değil. Daha ilk bölümden ve fragmanlardan bile biraz olsun kendisini belli ediyor okuyan için. Eğer bu gerçeği bir kenara bırakarak değerlendirirsek beğendiğimi itiraf etmem lazım. Hatta galiba biraz fazla bile beğendim. Finalde kitaba göre saptıkları çok bariz yol oldukça şaşırtmış oldu, sonrası da çorap söküğü gibi geldi ve hikayesini toparladı.
Elbette yüzeysel kaldıklarını veya hızlı gittiklerini düşündüğüm oldu, biraz ‘karanlık’ bir dizi gibi de geldi. Ama bunlar dizi için sorun yaratan noktalar değil.
Eğer kitaba göre değerlendirme yaparsak işte o zaman büyük arıza çıkabilir, zaten niye böyle bir tercihte bulunmuşlar merak etmiyor değilim aslında. Hikayesinin dışında kadrosu da bekleneni veren cinsten. Genel olarak iyi olduklarını düşünsem de Kirsten, Rachel ve Jack karakterlerinde beklentimi aştılar. BBC dizisi olduğunu belli eden bir yapım olmuş. Genel olarak tatmin edici bir dizi olduğunu düşünüyorum.
Ordeal By Innocence genel olarak böyle bir dizi işte. İyi seyirler.
yorumlar
Posterin onceki yapimin posteriyle uyumunu sevdim. Eline saglik bir ara izleyecem tabii ki agatha sever olarak kacirmam.
Kitap özeti çok makbule geçti. Ben de neden farklı bir yola sapmışlar merak ettim şimdi.
@aytackara keşke daha çok tanıtım yazsa Okuması gerçekten zevkli oluyor.
@unfortr Gidiş yollarından dolayı farkları yazmasam içimde kalacaktı gerçekten. Ekim-kasım civarı okumuş olmam da işe yaradı.
@gomen Teşekkür ederim. Yazacak dizi var da zaman kısmı muallak olduğundna ortaya karışık bir şeyler oluyor.
biraz sıkıcı bir mini dizi olmuş. içine çekemedi beni. son bölüm artık sıkıntıdan atlayarak izledim bir kısmını.
Başarılı bir final bölümü olmuş.
*Hester ve Gwenda’nın üzerindeki kanları o gece başka bir kişinin daha ölmüş olabileceğine yormuştum. Onu tutturamadım işte. Gwenda’nın üzerindeki kanı Rachel’ın ona attığı tokatla burnunun kanamasına, Hester’ın üzerindeki kanı da Rachel’ın ona zorla yaptırdığı kürtaja bağlamışlar. Hester kısmı pek tahmine açık bir konu değilmiş zaten. Evden kaçması, gizlice evlenmesi, hamile kalması ve kürtaj zincirinin tamamı final bölümünde 5-10 dakika içinde olup bitti. Mary’nin köşede sinir krizi geçirmesini de Rachel’ın onu sevmediğini itiraf etmesine bağlamışlar ki o da makul göründü diyebilirim.
*Jack’in Kirsten’in öz oğlu çıkması güzel bir sürpriz oldu final için. O bilgi ortaya çıkınca babanın Leo olduğunu tahmin etmek ise zor olmadı elbette.
*Kapanışta beşlinin Leo’ya intihar süsü verip göle atması makul bir kapanış olmuştu derken son dakika sürprizi ile onu aslında öldürmeyip malum odaya hapsettiklerini öğrendik. Ben oraya kapatılmış olmasındansa ölmüş olmasını tercih ederdim açıkçası.
Oyuncuları değerlendirecek olursam;
-Crystal Clarke yerine başka birini bulmalılarmış. Epey kötü bir performans ortaya koydu bana göre.
-Clarke kadar kötü olmasa da bir diğer kötü isim de Matthew Goode oldu. A Discovery of Witches’ın ilk bölümünü denedikten sonra da aynı şeyi düşünmüştüm: İzlemeye değer biri değil. Ed Westwick, Christian Cooke’un canlandırdığı rol için kadrodaymış tamam ama Matthew Goode’un rolünde döktürürmüş diye düşünmeden geçemedim sürekli izlerken diziyi.
-Alice Eve’i kadroda tanıdık bir sima daha olsun kontenjanından almışlar diziye. Pek parlamaya müsait bir rolü yoktu bana göre. Yine de görmek güzeldi kendisini.
-Anna Chancellor, Anthony Boyle ve Luke Treadaway ise daha çok parlayan oyuncular konumundalardı.
Güzel bir mini dizi olmuş genel olarak. And Then There Were None, oyuncu kadrosunun pozitif etkisi ve tahmin edilicilik katsayısının daha düşük oluşuyla bundan çok daha iyi bir diziydi orası net tabi. Ama yine de bu dizinin de güzel olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu durum. Bir şans verin derim ben.