A Discovery of Witches — Tanıtım
60 yorum aytackara 12 Ocak 2020 08:45
İngiliz Sky One kanalında ekrana gelen A Discovery of Witches dizisiyle ilk olarak 2018 yılında tanıştık. Sekiz bölümlük ilk sezonunun ardından kanaldan 2. ve 3. sezon onayını alan proje, bu yıl içinde yeniden ekranlarda olacak. Gelecek sezon da ilki gibi sekiz bölüm sürecek.
Deborah Harkness’ın “Ruhlar” üçlemesinden uyarlanan dizi, ismini bu roman serisinin ilk kitabından alıyor. Üç roman da hali hazırda dilimize çevrilmiş durumda:
1. Kitap – Cadıların Keşfi
2. Kitap – Gecenin Gölgesi
3. Kitap – Hayat Kitabı
Bilim kurgu dizisinin kadrosunda Teresa Palmer, Matthew Goode, Edward Bluemel, Louise Brealey, Malin Buska, Aiysha Hart, Owen Teale, Alex Kingston ve Valarie Pettiford gibi isimler yer alıyor. Dizi ülkemizde D-Smart’a ait online platform D-Smart GO‘nun bünyesinde bulunuyor (Cadılar ve İblisler).
Konusu:
Olağanüstü güçlere sahip bir cadı, imkansızlıklara direnen yasak bir aşk ve her şeyi başlatan gizemli bir el yazması
Hikayeye Oxford’dan başlıyoruz. Bodleian Kütüphanesi’ndeki kitap raflarının arasında araştırma yapan genç akademisyen Diana Bishop, tesadüfen simyacılıkla ilgili eski bir el yazması bulur. Köklü ve seçkin bir cadı ailesinden gelen Diana’nın yaptığı bu keşif yeraltında doğaüstü bir karışıklığa sebep olarak iblis, cadı ve vampirlerin kısa sürede kütüphaneye doluşmasına yol açar. Diana yüzyıllardır aranan bir hazine keşfetmiştir ve her şeyi yoluna koyabilecek tek kişi de yine kendisidir. Bu zorlu mücadelede en büyük destekçisi ise onu hiç yalnız bırakmayan, her türlü fedakârlığı göze alıp kendi soyunun karşısında duran vampir Matthew olur.
Biraz Matthew Goode’den, biraz da henüz bitmeyen cadı/vampir ilgimden dolayı merak ettiğim bir diziydi. İlk sezonun başından memnun kalktım.
A Discovery of Witches, bahsi geçen fantastik türlere yer vermesinin yanında romantik tarafıyla da öne çıkan bir yapım. Bazen hafif dozda Fifty Shades of Grey, yer yer Twilight falan derken yuvarlanıp gidiyoruz. Genelde abartmıyorlar, göreceli kararında götürüyorlar. Bu zamana kadar yeterince versiyon izlediğimizden hikaye tarafında ne derece yeni şey sunduğu tartışılır ama kötü iş çıkardıklarını düşünmüyorum.
İlk sezonda ilk kitabı tamamlıyorlar, devamında da sezon başına bir romanla devam giderler herhalde. Goode’in yanı sıra Palmer’ın oyunculuğunu ve karakterini de sevdim. Yardımcı karakterler de hatırladığım kadarıyla fena değildi. En azından Matthew’un ekibi ve Diana’nın ailesi için konuşursak.
İngiliz dizilerinin dış mekan çekimlerine önem vermesini seviyorum. A Discovery of Witches da bu açıdan memnun eden projelerden. Merkezinde Oxford ve çevresi olması bonustu. Sezonu iyi bir noktada bıraktılar, devamında da bu ayarda götürürlerse en azından bana yeter.
Bu dizi de genel olarak böyle bir şey işte. İyi seyirler.
Not: Diziyle ilgili daha önce bu yazının altında yorum yapılıyordu.
yorumlar
Series 2 | Trailer
Series 1 | Behind The Scene
Sahne arkaları güzel olmuş, diziyi özlediğimi hatırladım.
Recap Series 1
Biz bunun bütüüün sezonunu birlikte mi bekliyorduk cidden? Öyle değilse bile öyle.
Beklemiyorduk ama olur. Sky böyle şeyler yapıyor zaman zaman.
2×01 üzerine:
Sezonun ilk bölümünü yarın sabah izleyecektim zaten, bulmuşken geceden izledim. Kalanını hangi hızda izlerim bilmiyorum, bakarız. Maraton yapmam elbette, en olmadı haftalık düzende devam ederim.
Matthew aynı Matthew, Diana zaten bildiğimiz Diana. Tek fark bulundukları dönem sanki. Tarzına uygun ve sakin denebilecek bir açılış yapmış. Tom Hughes’u şimdilik sevdim.
2×02’yi de izledim. Kalanına rutin devam edeceğim.
Bunların derdi tasası bitmez ayol.
s02e01-04
Gelmesini uzun süredir bekleyince ister istemez bir beklenti ile giriştim.
Çok ağır başladılar, gerçi ilk sezon neydi ki şimdi ne bekliyorsun dedim kendime, 3. bölüm ile konuya başlayabildiler, 4. bölüm ise nisbeten daha iyi idi.
Heyecanla izlemeye devam, gerçi hızlıca bitirmemek adına günde bir bölüme de tamam derim.
Dizi o kadar gelişmeye müsait ki bir türlü ellerindeki gücü kullanamadılar, bu kafanın sezonun kalan bölümlerinde Deve Kuşuna benzememesini dilerim.
2×04’ü izledim.
3’ün sonuyla birlikte birinci sezondaki karakterleri de hatırlar oldular sonunda. 4. bölüm zaten Marcus ağırlıklıydı ve bence güzeldi de. Karakteri seviyorum zaten. Gelecek bölüm yine öbür tarafa gidiyor gibiyiz.
s02e05-10 sezon finali
İtiraf ediyorum; beklentim dizinin bana verdiğinin kat ve kat üzeri idi, sevdiğim oyuncuların, sevdiğim bir türde, üstelik altı çok sağlam doldurulmuş bir hikayeyi ilerletmek, ne kadar zor olabilir ki, maalesef zoru başardılar.
Yan karakter diye sundukları bölümler ana karakterlerden çok daha iyi iş yaptı, neyse ki bu taraftan gol yemedik. Her şeye rağmen yeni sezonda bir aydınlanma olur ümidi ile yeniden beklemeye başladım.
4. bölüm en iyisiydi. Sıkılmadan sonuna kadar iyi aktı. Zaten
’u severim. Ona ağırlık vermeleri iyi oldu. Phoebe’yi yeniden görürüz umarım diyordum ki, imdb’de devam edeceğini gördüm.
Diana, yeni yeteneklerin ile bir halı dokursun artık bize
Başrol oyuncuları için başladığım bir diziydi ama 2. sezonda en çok onların olduğu bölümlerde sıkıldım. İki karakter de yaşadıkları da çok sıkıcıydı be. Yan karaktere döndükleri her an biraz nefes alabildik. Phoebe’yi sevdim.
Christopher Marlowe
Neyse, 2022’de daha da sıkmadan veda edeceğiz kendisine.
2×07’yi bitirdim.
İki farklı zamanda geçmesinin de etkisiyle bir kopukluk var hissi devam ediyor. Aslında Matthew-Diana kısmı ilerlemiyor gibi ya da beni yeterince çekmiyor. Diğer tarafa fırsat geldiğinde -ki haliyle daha az oluyor- ilgim artıyor.
8’in fragmanı 7’nin kendisinden daha fazla ilgimi çekti mesela.
2×08 üzerine:
Bu bölüm tahmin ettiğim gibi daha çok hoşuma gitti.
* Marcus’u bu sezon sadece 2 bölümde kullanmışlar. Keşke daha çok görünseymiş. Benzer şekilde Nathaniel, Sarah, Peter, Domenico gibi ilk sezon karakterlerini de az kullandılar.
* All American‘da başrol olarak izlediğim Daniel Ezra‘nın IMDb’sine uğradım. TV dizilerinin çoğu İngiliz olduğu için merak edip baktım, İngiliz çıktı. AA’de bir aksanı yok haliyle, burada biraz var.
Sezonun son iki bölümü yine öbür taraf ağırlıklı olacak gibi.
3’ü çekmeyi bitirmişler.
+Olivier Huband
Parker Sawyers is Ransome Fayrweather
Toby Regbo is Jack
Genesis Lynea-Geraldine
Peter McDonald
2×09 üzerine:
* Doğruya doğru Elizabeth I ve Matthew arasındaki sahneler bu bölümde hoşuma gitti.
* Bu bölümden sonra gidip Christopher Marlowe’un Wikipedia sayfasını okudum biraz.
2×10 (Sezon finali) üzerine:
Haftalar sonra bitti nihayet bu sezon.
İlk sezonun altında kaldığı görüşüm baki kaldı. İyi denebilecek yerleri vardı ama iki farklı zamana bölmeleri tempoyu düşürmüş. Matthew-Diana tarafının ağırlıklı olup da daha az ilgimi çekmesi de etkiledi tabii. Diğer tarafa gitmeleri işime yaradı.
Sezonun konusunu bir ölçüde toparlayıp kalanını sonraya attılar. Kitap peşinde bir sezon daha geçecek gibi duruyor. Geldiğinde final sezonuyla da görüşürüz o zaman. 2’den daha iyi olur umarım.
* Marcus, Domenico, Nathaniel, Peter Knox gibi karakterler kapanışta az ya da çok varmış bu arada. IMDb’yi azıcık ellemişler sonradan.
Bir an için erken gelecek sandım
Series 3 | Teaser Trailer
S01E01
Kadro ilgimi çekiyordu ama yorumlar pek iç açıcı olmadığı için bekletiyordum. İlk bölüm fena değildi, Matthew Goode’u zaten severim, Teresa Palmer’ı da ilk kez izliyorum(Hacksaw Ridge’de oynamış ama karakteri hatırlamıyorum)
Dizi bundan sonra çok daha kötüye gitse bile bu mekanlar, Oxford sahneleri olduğu müddetçe devam ederim gibi. Zaten ilk bölüm konudan çok mekanlar ilgimi çekti.
Season 3 Trailer
They’re back and more powerful than ever
Poster
3./son sezon için haftalık yayınlanacak lafı geçiyordu (Wiki’de hala öyle) ama sanırım bu dediğim İngiliz milleti için doğru, HBO tarafından tam sezon servis edilmiş.
Malumlara da karışmış. Yatıyor 7 bölümlük sezon orada bir yerde.
ben de şahidim. kafamı kurcalıyor.
İkinci sezonun çoğu geçmiş zaman ağırlıklı geçtiği için günümüze dönmeleriyle sanki yeniden gerçek dertlere bulandılar hissindeyim. Bir de azalmayıp üstüne daha da artmaya devam ediyor sorunlar, mevzu neredeydi nereye geldi.
The Originals’taki orijinal vampirlerin de böyle dertleri vardı. Vampir olmak da kolay değil anacım, düşmanın çok oluyor.
Nasılsa final sezonu, kafalarında vardır bir şeyler tahminen.
ee bu alacakaranlık.. diana ve matthew etkileşimleri bol bol göz devirtip 13 yaşında kız moduna sokmasa, kalan kısımların gideri var aslında. ikili de maşallah yani şölen. fifty shades of grey e bile bağlanabilecek kimya mevcut.
I (son derece) agree.
senin eski yorumun mu bu. tam isabet.
ortalık yangın yeri, 3. dünya savaşı çıkacak, bunlar dağlarda at sürüyor. vals ediyor. tevbe yarappim.
teresa palmer ve kristen steward çok benziyorlar bir de, hem görsel olarak hem de mimik olarak.
çok sıkıldım bunların yasak aşkından. konunun gıdım ilerlediği yok. zaten konu da yok. bunlar 3 sezon boyunca neden önemli olduğu belirsiz kitabı bulmaya çalışır finalde de bulur herkesi barıştırır dünyaya huzur getirir, mutlu sonla dünya evine girerler. benden pas.
Çocuk ve kariyer de yapıyorlar.
Şakası bir yana bitirdim diziyi.
İkinci sezonu izlerken iki farklı zamanı idare etme çabalarından dolayı dağılmıştım. Bu sefer ona göre daha derli toplu bir anlatımları vardı ama yine yavaş bir tempoda ilerlediler.
7. ve son bölümün ikinci yarısı sayesinde bir ölçüde tahmin edilesi ama dişe dokunur bir kapanış yaptı. Buraya elbette daha erken de gelebilirlermiş, uzattılar resmen. Dolayısıyla kadrodan ziyade senaryosu daha geride kaldı benim için.
İzlediğime pişman değilim tabii. Ama türün daha dişe dokunur örneklerinden dolayı listenin biraz gerisinde kaldı gibi. Kadrosundaki bazı isimlerle yakın gelecekte tekrar görüşmek dileğiyle. Thanks, bye.
allah daha çok versin
kitap bir işe yaradı mı, gerçekten çok değerli miymiş
Devamı da herkeşler için bir mutlu bir son.
Cok kotu ve bu diziden beklenebilecek kadar da klise. herkesin bir anda alert oldugu sezonlarca aradigi kitabin sadece bunu icermesi komik.
Vampire diaries in efsane yaratma konusundaki yeteneğini bir kez daha takdir ediyorum.
2 başrolün uyumu + mekanlar sayesinde izliyorum. Asıl konunun yarısı ilgimi çekiyor diğer yarısı çekmiyor. Bu uyum bozulmadığı sürece şikayet etmem.
Mesela konsey hiç ilgimi çekmiyor ama son bölümdeki oylama kısmı güzeldi,
Konsey de bir garip, koltukta oturmanın öneminden bahsedip duruyorlar, Matthew’nun ailesinin koltuğunu almak için çabalıyorlar. Ama Sato ve Domenico gibi yardımcıdan öteye gidemeyecek karakterlerin koltuğu var, o zaman konseyi niye ciddiye alayım ki.
S02E06
2 bölümdür Fransa’da olmamız iyi oldu, Philippe-Matthew sahnelerini sevdim. Sezon pek heyecanlı ilerlemezken James Purefoy’un varlığı iyi oldu, hareketlilik getirmiş oldu.
S03E01
2.sezonun bu kadar kötü olacağını beklemiyordum, sezon finali de çok kötüydü. İlk sezonda dış mekan çeşitliliğini övüyordum, onu da elimizden aldılar. Anca Venedik’teki gizli binaya denizden girişi izliyoruz.
Bitsin diye 3.sezona giriş yaptım ama devamını sahne atlayarak bitirmeyi planlıyorum, her bölüm zaman kaybı hissi veriyor çünkü. Saçma sapan bir Jack konusuna başladılar zaten.
Baldwin’i canlandıran oyuncuyu değiştirmişler, neyse en azından yeni oyuncuyu 1 2 dakikalık diyalog vermişler, önceden o da yoktu.
Dizi genel olarak 10 üzerinden 5 puanı anca hak ediyor, başladığım için de pişmanım, 3.sezonu izlediğim için bir ayrı pişmanım. CW dizisi yayınlamışlar, eğlenceli bile olmayanından.
İlk sezon ne kadar klişe olursa olsun başroller arasındaki ilişki üzerinden gitmişti, 2.sezon bir sürü yan karaktere sezonda toplam 10 dakika bile ayırmadılar, bunun üstüne 3.sezonda bir sürü karakter daha eklediler. Bu bildiğimiz yaptık oldu yazarlığı, kitapta olan bazı olayları arka arkaya sıralamışlar o kadar. Ben zaten karakterlerin çoğunu gereksiz buluyorum ama kitabı okumayan biri bu kadar karaktere niye ilgi göstersin, anlayamıyorum.
Bir diğer yaptık oldu da
Konseydeki bir diğer komedi de oylama kısmıydı, kimlerin Diana’nın tarafına oy vereceğini zaten biliyorduk, farkı yaratanlar 3 sezondur 2 3 kelime bile etmeyen yan karakterler oldu, yani siz de olmasanız Gerçekten çok kötü ya.
Domenico ve Gerbert’i oynayan oyuncular her şeye rağmen fena değildi, Gerbert’in yaşlı ve kıskanç olması dışında karakter derinliği adına hiçbir şey olmamasına rağmen adam elinden geleni yaptı. Teresa Palmer’ın güzel olması dışında aklıma söyleyecek bir şey gelmiyor, diğer dizilerde izlesem keşke diyebileceğim bir şey göremedim ama belli de olmaz.
3.sezonda final olmasının en güzel yanı Matthew Goode’un boşa çıkması oldu, daha kaliteli dizilerde görürüz umarım.
Soğutmayın kardeşim diziden, daha başlayamadım 3. sezona
1 > 3 > 2
Oh, please.
Neyse en azından beklentiyi düşürdük, belki daha iyi olur
bence eleyebilirsin gibi geliyor bana abidin kendine bazı dizilerle yeterince eziyet ediyorsun bunu da ekleme üstlerine.
vesper downton abbey maratonu sonrası düştüğün duruma üzüldüm. şok etkisi yaratmıştır. en iyi sezonu olan 1 bile neydi ki diğerleri ne olsun.
Bakalım
@ozgun14 evet Downton Abbey sonrası hafif bir şeyler ile zaman geçsin dedim ama bu kadar da hafif olmamalıydı