Özellikle son dönemde dünyanın dört bir yanındaki (özellikle Asya’dan) dizilerin Türkiye uyarlamalarını izliyoruz. Ay Yapım ise bu kervana Avrupa’dan katıldı ve Netflix’te izleyiciyle buluşan iki Fransız projesini ekranlarımıza uyarladı. Call My Agent uyarlaması Menajerimi Ara Star TV’deki yayınına devam ederken Le Bazar de la Charité dizisinden devşirilen Alev Alev yakın zaman öncesinde Show TV’de başladı.

İsterseniz kendisini daha yakından tanıyalım:

KİMLİK BİLGİLERİ

Tür: Dram
Sezon/Bölüm Sayısı: Şimdilik ilk 8 bölümü yayınlandı.
Yayın Durumu: 5 Kasım 2020 – devam ediyor
Süre: Ortalama 140 dakika
Yapımcı: Ay Yapım | Kanal: Show TV
Yönetmen: Ahmet Katıksız | Uyarlama Senaryo: Burcu Görgün
Önemli Bağlantılar: Resmi SiteVikipediFacebookTwitterInstagramYoutube

KONU

Uzun süredir kocasından şiddet gören Cemre, hayatın gerçek yüzüyle henüz tanışmamış olan genç avukat Rüya ve kendi yuvasını kurmak için gün sayan Çiçek… Birbirlerinden çok farklı hayatlar yaşayan bu üç kadının kaderi, tek bir kıvılcımın ardından tamamen değişir. Tarihi bir sarnıçta çıkan bu yangın, onları ayakta kalma savaşının tam ortasına sürükleyecektir.


KARAKTERLER

  • Cemre Kayabeyli (Demet Evgar): Çocukluğunda yaşadığı travmatik olayın yarasını hala yüreğinde taşırken evliliğinde de karanlık günler peşini bırakmaz. Eşi Çelebi’den fiziksel ve psikolojik şiddet görmesine rağmen kimseye kendini inandıramayan Cemre, sonunda kızı Güneş’le birlikte bu cehennemden kurtulabilmek için canını ortaya koyacağı bir mücadeleye girmeye karar verir.
  • Çiçek Görgülü (Hazar Ergüçlü): Güzel ve sevgi dolu bir kadın. 12 yaşında kimsesiz kaldıktan sonra Yıldırımlar ailesinin evinde hizmetçilik yapmaya başlamış ve Rüya’yla adeta kardeşlik bağı kurmuş. Uzun süredir birlikte olduğu şoför Ali’yle dünya evine girmek için gün sayarken hayatı tek gecede yerle bir oluyor.
  • Rüya Yıldırımlar (Dilan Çiçek Deniz): Cemre’nin kuzeni. Zengin ve ayrıcalıklı bir aileden gelen, yani hayata doğuştan önde başlayanlardan biri. Yangının ardından bugüne kadar içinde bulunduğu sırça fanustan çıkıp kendi kaderini kendisi yönlendirmeye başlıyor. Bu yolda yeni aşklar ve yeni mücadeleler onu bekliyor.

  • Tomris Üstünoğlu (Zuhal Olcay): Başarılı ve saygıdeğer bir başhekim. Zamanında o kadar çalışıp didinmiş ki kendi hastanelerini kuracak konuma gelmiş. Ancak kızı Şimal ve torunu Atlas’a olan büyük sevgisi, onu tırnaklarıyla kazıdığı bu hayatı tehlikeye atacak bir karara sürüklüyor.
  • Ozan Akınsel (Berkay Ateş): Yedikule’de annesiyle birlikte yaşayan, dürüst ve idealist bir gazeteci. Her şeye rağmen gerçeği savunmayı kendine ilke edinen biri olarak tesadüfen tanıştığı Cemre’nin sesi olmaya karar vermesi de uzun sürmüyor.
  • Ömer Ataycı (Cihangir Ceyhan): Kimsesi olmayan, karizmatik ve gözü kara bir adam. Antika eşya dükkanı var. Ozan’ın yakın arkadaşı. Mahallesinde çıkan yangından sonra değişen hayatına Rüya’nın da dahil olması tüm dengesini bozuyor.

  • Çelebi Kayabeyli (Cem Bender): Eski belediye başkanı ve ülkenin önde gelen avukatlarından biri. Ancak herkesin bildiği o itibarlı kimliğin altında çok tehlikeli bir adam yatıyor. Sevgisizliğinin bedelini adeta Cemre’den çıkarırken onu kaybetmemek için her şeyi yapacak kudrette.
  • İskender Kayabeyli (Berker Güven): Çelebi’nin kardeşi, Rüya’nın nişanlısı. Tıpkı ağabeyi gibi karanlık biri, dünyayı kendine ait bir oyun alanı gibi görüyor. Yangın gecesinden sonra yaşananlar da içindeki bu karanlığı büyütüyor.
  • Ali Başsaygın (Toprak Can Adıgüzel): Yıldırımlar ailesinin şoförlüğünü yapan, saf ve temiz kalpli biri. Sevgilisi Çiçek’le birlikte kurduğu büyük hayallerin bir anda mahvolmasıyla neye uğradığını şaşırıyor.

SON SÖZ

Le Bazar de la Charité’nin Türkiye’ye uyarlanacağı haberi geldiğinde, fanı olduğum Demet Evgar’ın başrolde olmasının da etkisiyle orijinalini aradan çıkarmıştım. Dönem dizisi oluşu, temelinin gerçek bir olaya dayanması ve sürprizlerle dolu senaryosuyla keyifli geçen bir 8 bölümdü.  Alev Alev’in de hem aslına sadık hem de aslının üzerine çok şey koyabilen bir dizi olduğunu belirtmem gerek. Örneğin orijinal dizinin aksine kadına şiddet temasını daha üstüne basa basa vurgulayıp bu konuda farkındalık yaratmaya çalışması, bunu yaparken de şiddeti asla göze sokmaması takdiri hak ediyor. 1890’ların Paris’i yerine tarihi ve eşsiz yapısıyla Yedikule’yi görmemizin de hoş bir rötuş olduğunu inkar edemem.

Oyunculukların ardından dizinin en güçlü silahlarından biri ise kuşkusuz senaryosu. Zira tıpkı orijinalinde olduğu gibi, kolayca uzatılabilecek konuların kısa sürede çözülmesi ve her daim hikayede yeni açılımların yapılması, uzun süresine rağmen dizinin sıkılmadan izlenmesini sağlıyor. Bu hikayeyi iyi bir kadro ve rejiyle izleyince de ufak tefek mantık hatalarına rağmen ortaya dikkate değer bir iş çıkıyor. Eğer bu sezon izleyecek yeni bir yerli dizi arıyorsanız ve psikolojik diziler (sezonun yükselen trendi) size göre değilse bu karantina günlerinde Alev Alev hoş bir alternatif olacaktır. İyi seyirler.